atatürk ün izinde bir ömür böyle geçti / NASA ödülü Atatürk’ün anısıyla geldi!

Atatürk Ün Izinde Bir Ömür Böyle Geçti

atatürk ün izinde bir ömür böyle geçti

NASA ödülü Atatürk’ün anısıyla geldi!

Ulu Önder Atatürk’ün ‘İstikbal göklerdedir’ sözünü hatırlatan, zihinlerimize kazınmış o fotoğrafı ile uygulamayı nasıl birleştirdiniz?

Havacılıkla ilgili en çok Atatürk’ün hangi anısı sizi etkiledi? Bozaba: Tek bir tanesini seçmek gerçekten çok zor. Ancak hemen aklıma geliveren bir tanesini anlatmak isterim… Türk Hava Kurumu Yayınları’ndan Sabiha Gökçen’in Atatürk’ün İzinde Bir Ömür Böyle Geçti kitabında okumuştum:

Ulu Önder Atatürk’ün havacılıkla ilgili gelişmeleri nasıl kat ettiğiyle ilgili araştırma yaptınız mı?

Okulun açılışına Atatürk, Sabiha’yı da yanına alarak gitmiş. Türkkuşu’nun açılış töreninde kürsüye çıkan Atatürk Türk çocuğuna seslenmiş: -          Türk çocuğu, Her işte olduğu gibi, havacılıkta da en yüksek seviyede gökte seni bekleyen yerini az zamanda dolduracaksın. Bundan hakiki dostların sevinecek, Türk milleti mesut olacaktır.

Atatürk, bir sivil havacılık okulu kurulmasını düşünmüş ve bu isteğini Türk Hava Kurumu’na da iletmiş. Kısa sürede hazırlıklar tamamlanmış. 3 Mayıs 1935 tarihine gelindiğinde Atatürk, çok erken saatte kalkmış, çocuk gibi şenmiş. -          Haydi, bakalım Gökçen! Gidiyoruz… Bugün bizim için bir bayram günüdür. Hem de ileride çok öğüneceğimiz bir kuruluşun açılışını yapacağımız bir bayram… Türk Hava Kurumu’na bağlı Türkkuşu’nu açıyoruz. Orada binlerce, yüz binlerce havacı genç yetiştireceğiz. Haydi gel…

Onun verdiği ilhamla birçok genç kız hemen Türkkuşu’na girmiş. Bir süre sonra A ve B brövelerine sahip olmuş, C brövesi için Rusya’ya gitmiş. Sivil Havacılık Okulu’na başöğretmen olarak görevlendirilmiş. Askeri Havacılık Okulu’na girmek isteyince, Atatürk, her zaman özgürce uçmayı çok seven Sabiha’nın en büyük desteği olmuş. Askeri Havacılık Okulu’na özel izinle alınmış. Rütbesi olmasa da asker üniforması giymiş ve hayatı boyunca kendisinin önderliğinde başlayan kadınların gökyüzünde özgürce kanat açmasından büyük bir onur duymuş. İşte bizler böylesine geleceğin göklerde olduğunu görebilen vizyonu tartışılamayacak kadar büyük olan bir lidere sahibiz.

Bozaba: Çocukluğumdan bu yana ilgim var. Atatürk’ün hayatı, genellikle sayılara, tarihsel süreçlere boğularak, ‘ders’ niteliğinde anlatılır. İlk zamanlarda ben de her Türk genci gibi ezberleyip sınavlarda geçtim. Sonrasında Atatürk’ü anlamak için yaşadıklarına bakmayı tercih ettim. İşte ben ‘gerçek’ Atatürk’ü o anılarda buldum. Beni Atatürk’ün yaşamın içindeki tavırları, olaylara bakışı, vizyonu daha çok etkiledi.

Öte yandan İzmirlilerin kalbinde bitmek bilmez Cumhuriyet sevdası ateşi yanar. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ise, kalplerimizin derinliklerinde yer alır.

Genç Sabiha, orada uçakların uçuşunu yakından görmüş, paraşüt atlayışlarından çok etkilenmiş. Atatürk Sabiha’yı izliyor olmalı ki, hemen ona dönüp, “Bakıyorum ilgileniyorsun, nasıl, sen de bunları yapabilir misin?” diye sormuş.   Sabiha, çok heyecanlanmış, hemen yanlarındaki Türk Hava Kurumu Başkanı Fuat Bulca okula kaydını yaptırmış. Türkkuşu Meydanı’nda planör uçuşlarından daha çok etkilenmiş. Sabiha, kanatlarını özgürce açabileceği bir alan bulmuş sonunda. Eğitimler birbirini izlemiş.

İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) tarafından gerçekleştirilen “İzmir Ekonomi ile NASA’ya” başlıklı instagram yarışmasında kazanan Mehmet Emre Bozaba oldu.

Gerçekliğin bilgisayar yazılımı tarafından geliştirilerek üç boyutlu hale getirilmesi işlemi olan Artırılmış Gerçeklik Uygulamasını (İEÜ AR) kullanarak, çektiği yaratıcı fotoğraf sayesinde Bozaba,  Amerika’daki uzay üssü NASA’ya gidecek. İEÜ AR uygulamasında yer alan 3 boyutlu roket ile Atatürk’ün ‘İstikbal göklerdedir’ sözünü anımsatan, gökyüzünü işaret ettiği görüntüsünü birleştiren Bozaba’nın sosyal medyadaki paylaşımı, yarışmanın en yaratıcı fotoğrafı seçildi.

Zamanın ötesinde bir çalışma olduğunu tekrar aklımdan geçirdim ve gözümün önüne Mustafa Kemal Atatürk geldi. Cumhuriyetimizin Kurucusu değil miydi, ‘İstikbal göklerdedir’ diyen… O an benim için uygulamayla çekeceğim fotoğraf belirlenmişti.

Bozaba: İzmir Ekonomi Üniversitesi, Ege Bölgesi’nin ilk vakıf üniversitesidir. İzmir’den Ekonomi’nin elde ettiği başarılar, bence çok önemli. Ekonomi Üniversitesi aynı İzmir gibi… Yenilikçi ve öncü… Diploması kıymetli bir yükseköğretim kurumu… İEÜ Artırılmış Gerçeklik Uygulamasında da farklılıklarını ortaya koyduklarını düşünüyorum. Bu vizyon gerektiren bir uygulamaydı. Şahsen ben hiçbir eğitim kurumunun teknolojiyi zorlayan böyle bir kampanyaya imza attıklarına tanık olmamıştım.

İzmir Ekonomi Üniversitesi’nin böylesine yenilikçi ve zamanın ötesinde bir teknolojiyle kampanya düzenlediğini görünce hemen uygulamayı telefonuma indirdim. Artırılmış Gerçeklik Uygulamasına ilk kez tanık oluyordum. Gazetedeki ilana doğru telefonumu tuttum ve roketin 3 boyutlu ortaya çıkmasını gördükten sonra gözlerime inanamadım. “Yapmışlar! Helal olsun!” dedim. Telefondaki roket, 3 boyutluydu aynı zamanda gazeteye baktığımda 2 boyutlu duruyordu. Yine telefondaki roket, geri sayımda kalkışa geçip uzaya çıkıyordu, ilandaki roket olduğu yerdeydi.

Mehmet Emre Bozaba, kimdir, ne yapar? - Ben diş hekimiyim. 1985 doğumluyum. Ukranya’daki Kırım Devlet Tıp Üniversitesi’nden mezun oldum. İzmir’de yaşıyorum. Daha kaliteli hizmet verebilmek için tecrübe ve bilgimi artırıp İzmir’de hastalarıma ağız diş sağlığı konusunda yardımcı olmaya çalışacağım. İzmir, farklı bir kenttir. Yenilikçidir. İnsanları, farklılıkları sever. Ötekileştirmez ancak yenilikçilik yönünüzü geliştirir. Böylelikle bir bakmışınız ki dönüşmüşsünüz ve tam bir ‘İzmirli’ olmuşsunuzdur.

Bozaba, bu başarıyı nasıl yakaladı, neler hissediyor, NASA’ya gitmeye hazır mı? Sosyal medyada kazandığı ödülü ve tüm soruların cevaplarını Sözcü Eğitim okurları için Mehmet Emre Bozaba’dan aldık.

Sözcü Eğitim- ROKET, NASA İÇİN HAZIR!

İzmir Ekonomi Üniversitesi’nin kampanyasını ve sosyal medyada yaptığı yarışmayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yarışmalara katılır mısınız? Daha önce de kazandığınız bir ödül olmuş muydu? Bozaba: İzmir Ekonomi Üniversitesi ile NASA’ya Instagram Yarışması’ndan önce hiç ödül kazanmadım. Yakın bir arkadaşım var. O da sürekli bir ödül kazanır. Artık hiç ödül kazanamayacağımı düşünmeye başlamıştım ki İzmir Ekonomi’den NASA yolculuğunu kazandığım ortaya çıktı. Gerçekten çok mutluyum.

Çevrenizden nasıl tepkiler aldınız? Bozaba: Çok sayıda tebrik aldım. Ancak sonrası benim için daha ilginç hale geldi. Ödülü kazandığımın açıklanması ve haberlerin yayınlanmasıyla birlikte hiç tanımadığım insanlardan sosyal medyada mesajlar almaya başladım.

Bozaba: İzmir Ekonomi Üniversitesi, Ege Bölgesi’nin ilk vakıf üniversitesidir. İzmir’den Ekonomi’nin elde ettiği başarılar, bence çok önemli. Ekonomi Üniversitesi aynı İzmir gibi… Yenilikçi ve öncü… Diploması kıymetli bir yükseköğretim kurumu… İEÜ Artırılmış Gerçeklik Uygulamasında da farklılıklarını ortaya koyduklarını düşünüyorum. Bu vizyon gerektiren bir uygulamaydı. Şahsen ben hiçbir eğitim kurumunun teknolojiyi zorlayan böyle bir kampanyaya imza attıklarına tanık olmamıştım.

Tanımadıklarınız neler söylüyor? Bozaba: Kimisi kendilerinin çok gitmek istediğini ama kazanamadıklarını söylüyor. Bazıları, NASA’da gördüklerimi, yaşadıklarımı yazmamı, fotoğraflamamı ve kendileriyle paylaşmamı istiyor.

İzmir Ekonomi Üniversitesi ile NASA’ya doğru yola çıktığım andan itibaren deneyimlerimi, bir blog yazarak ya da sosyal medya üzerinden meraklanan herkese ulaştırmak istiyorum. Bir anlamda bu deneyimi yaşamak isteyen tüm yarışma katılımcılarının sorumluluğunu hissediyorum üzerimde. ABD’de bu yolculuğu isteyen herkes için bulunacağım.

Son Dakika Haberleri

Bir Osmanlı Beyefendisi Atatürk

"Ben zoraki ve insafsız davranmayı bilmem. Ben kalpleri kırarak değil, kazanarak hükmetmek isterim." -Mustafa Kemal Atatürk-

Şık giyimi ve sofra adabı

Atatürk, aydın, düşünceye saygılı, nezih bir aile ortamında yetişmiş tam bir Osmanlı beyefendisidir. Atatürk’ü seçkin bir Osmanlı beyefendisi yapan özelliklerinden birisi de giyimine gösterdiği özen ve bu konuda sahip olduğu derin zevkti. Atatürk, gayet temiz giyinen, giydiğini kendine yakıştıran, şık, kuvvetli, zinde bir insandı.

Yaz günleri daima ince gri pantalon üzerine kolları kısa ipekli veya keten gömlek giyerek gezerdi. Bu kıyafetle çıktığı zaman da ayaklarına çorapsız sandal giyerdi. (Atatürk'ün Hususiyetleri, s.100)

Atatürk’ün sahip olduğu giyim zevki günümüz modacılarının da dikkatini çekmiştir. Nitekim ünlü Türk modacı Faruk Saraç, Atatürk’ün ölümünden 60 yıl sonra, Atatürk’ün kostümlerini arşiv fotoğraflarından incelemiş ve iki yıllık bir çalışma sonucunda O’nun giyim zevkini ortaya koyan bir defile düzenlemiştir. Ünlü modacı bu olayı meslek hayatının en önemli olayı olarak nitelendirmiş ve Atatürk’ün giyim zevkine ve giyimindeki detaylara olan hayranlığını açık bir şekilde ifade etmiştir.

Büyük devlet adamı Atatürk’ün gerçek bir beyefendi olduğunu gösteren özelliklerinden biri de sofra adabına verdiği önemdi. Sofrası Atatürk’ün en büyük zevklerinden biriydi. Çok muntazam, çok dikkatli olduğu için, sofranın da çok muntazam olmasını isterdi. Onun için sofraya otururken herşeyin yerli yerinde, düzgün halde bulunmasına özellikle dikkat ederdi. Sofranın tanziminde, sofra örtüsünde, tabaklarla çatal bıçaklarda bir çarpıklık, bir yanlış görürse, bunları bizzat düzeltir, ondan sonra sofraya otururdu.

Bu düzene sadece kendi evinde değil, davetli bulunduğu başka yerlerde de dikkat ederdi.  Sofra, Atatürk’ün karar ve düşüncelerinin bir nevi mihrak noktası, müdavimlerinin ise adeta feyz kaynağı idi.

Atatürk’ün sofrası bir yemek sofrası, bir içki sofrası, bir eğlence sofrası değil, bir nevi akademi, adeta bir nevi dershane idi. Sabiha Gökçen Ata'nın bu özelliğini şu sözleriyle anlatmıştır:

"Şu bilinmelidir ki, Gazi Paşa’nın sofrası asla bir işret alemi yeri, bir vakit geçirme, bir zaman öldürme yeri değildi.. O bu sofrayı adeta bir okul haline sokmuştu. Dünya sorunlarının, yurt sorunlarının, ilmin, felsefenin, sanatın, insanlık idealinin ve uygar Türk Ulusu'nun geleceğinin sabahlara kadar tartışıldığı bir okuldu bu sofra... Aydınlıklarla, iyi niyetlerle dolu bir sofra." (Atatürk’ün İzinde Bir Ömür Böyle Geçti, Sabiha Gökçen, s.55)
Bununla beraber sofra, bazılarının sandığı ve telkin ettirmek istedikleri gibi, bütün devlet işlerinin müzakere yeri değildi. Atatürk, sofrasında dedikodu mevzularının konuşulmasına da asla müsaade etmezdi. (Atatürk'ün Hususiyetleri, s.100)
Akşam sofrasında iltifat etmek istediği beş-on arkadaşını etrafına toplamak, onlarla konuşmak, sohbet etmek ve böylece tatlı bir gece geçirmek biricik eğlencesiydi. Onlarla geçmiş şeylerden bahseder, olaylar nakleder, sırasına getirerek hoş öyküler söyler, maceralar anlatırdı. Bu, onun için bir zevkti. Atatürk sofra adabının yanı sıra ince bir musiki zevkine de sahipti. Atatürk alaturka sazdan hoşlanır, çoğu zamanlar kendisi de şarkılara iştirak ederdi.
Ancak en keyifli eğlence anında sofrada bile karşısında görevlilerden birini gördü mü sohbeti, konuşmayı hemen yarıda keser, "Beni mi istiyordun?" diye kalkıp giderdi. Ülke işlerini herşeyin üstünde tutardı. (Devrim Tarihi ve Toplum Bilim Açısından Atatürk, s.138)

Atatürk'ün örnek tavır ve davranışları

Atatürk’ün askeri dehası, devlet adamlığı, bir ülkeyi kurtaran Büyük Önder ve Başkumandan olması vasıflarının yanı sıra Atatürk’ün bir insan olarak ön plana çıkan önemli özellikleri vardı. Atatürk’ün yakın arkadaşı, TBMM’nin Gaziantep vekili Kılıç Ali Paşa, Atatürk’ün kişiliğini şöyle özetlemiştir:

"Atatürk, çok müşfik, çok ince, çok vefakar bir adamdı. Vefasızlara, vefasızlıklara karşı son derece gücenir ve üzüntü duyardı. Yakınlarının, sevdiklerinin hususi, hatta ailevi dertlerini dinler, adeta bir baba şefkatiyle onlara çareler arar, teselli ederdi. İnsan onun huzuruna çıkarak dertlerini döktükten sonra rahatlar, kalbi huzur dolarak, büyük bir ferahlık içinde yanından çıkardı." Atatürk, hiç kimsenin, hatta düşmanlarının bile ıstırabına, sıkıntı çekmesine asla tahammül ve müsaade etmezdi. (Atatürk’ün Hususiyetleri, s. 71)
Atatürk çok sabırlı bir adamdı. Bazen sofrasında, kendisiyle davetlileri arasında, mebuslarla, arkadaşlarıyla mücadele şekline dökülen öyle münakaşalar olurdu ki, onun müsaade ve müsamahasından cüret alınarak gösterilen taşkınlıklara sabır ve tahammül gösterebilmek için, ancak ve ancak Mustafa Kemal olmak lazımdı. Bu sabır ve tahammül ona mahsus, ona yakışan bir meziyetti.  (Atatürk’ün Hususiyetleri, s. 72)
Atatürk, ikiyüzlü, riyakar, dalkavuk insanlardan hoşlanmazdı. Hiç kimsenin gammazlık etmesine, yahut birbiri aleyhinde dedikodu yapmasına ve bu kabil bayağılıklara müsamaha etmezdi. Onun huzurunda şu veya bu, filan veya falan aleyhinde dedikodu yapmak kimin haddiydi? Böyle bir hal vukua geldiği takdirde, bir punduna getirir, derhal o iki insanı yüzleştirirdi.  (Atatürk’ün Hususiyetleri, s. 80)

Atatürk'ün demokrat kişiliği

Atatürk kişilik olarak her zaman demokrat bir insan oldu. Daima halkın içinde geçen hayatı buna en güzel örnektir. Açık konuşmayı, serbest münakaşayı her zaman sevdi.

Atatürk’ün büyük meziyetlerinden biri de devlet ve inkılap işlerini arkadaşlarıyla görüşmek, münakaşa etmekti. Atatürk bu münakaşalardan çok haz duyardı. O, harikulade zekasına, büyük görüş kuvvetine, hadiseleri tahlil derinliğine dayanmakla beraber, başkalarının fikir ve mütalaalarına da kıymet verirdi. Onun en kuvvetli tarafı, en büyük kudreti, belki istişare etmesini bilmesi ve istişareler sonunda kendi eşsiz mantığını hadiselere hakim kılmasıydı. (Atatürk’ün Hususiyetleri, s. 73)
Diktatör rolünü benimsememiştir. Gerçek tenkitten hoşlanmıştır. Sofrası bazen büyük tartışmalara sahne olmuştur. Gerçi, telkin etmek istediği fikirlerde daima muvaffak olmuştur; fakat, bu fikirler muhataplarına mal olduktan sonra, yani bir dikta havası vermeden, icra edilmişti. (Atatürk Bir Çağ'ın Açılışı, Ord. Prof. Dr. Sadi Irmak,  s.18)
Atatürk, Meclis'e karşı diktatör rolünü benimsememiş, ikna metodu ile Meclis'ten olumlu kararlar alabilmek için çok defa insan takatı üstünde gayret göstermiştir. (Atatürk Bir Çağ'ın Açılışı, Ord. Prof. Dr. Sadi Irmak,  s.112)

Nitekim kendisinin bu özelliğini şu cümlelerle özetlemiştir:

"Ben diktatör değilim. Gerçi benim arzu edip de yapamayacağım bir şey yoktur. Çünkü, ben zoraki ve insafsız davranmayı bilmem. Ben kalpleri kırarak değil, kazanarak hükmetmek isterim." (Atatürk Bir Çağ'ın Açılışı, Ord. Prof. Dr. Sadi Irmak,  s.33)

 

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır