atatürkün doğa sevgisi ile ilgili yazı / Atatürk Ve Doğa Sevgisi Şiiri - Orhan Seyfi Şirin

Atatürkün Doğa Sevgisi Ile Ilgili Yazı

atatürkün doğa sevgisi ile ilgili yazı

Mustafa Kemal Atatürkün doğa sevgisi oldukça fazla bir insandı ve bunda da kendi çocukluğunda yaşadığı anıları izlerini göstermiştir. Bunlardan başka doğaya ve çevreye olan sevgisini anlatan bir çok anısı da bizlere ondaki doğa sevgisini anlamamıza yardımcı olacaktır. Mesela yürüyen köşk ve Atatürk orman çiftliği hikayeleri onun doğaya çevreye ve yeşile olan sevgisi için yeterde artar bile arkadaşlar.

Bu sayfamızda Mustafa Kemal Atatürkün doğa sevgisi ile ilgili yazı yazalım istedik ve Atatürkün doğa sevgisi hakkında bilgi arayanlara kısa açıklamalar yapalım dedik arkadaşlar.

Atatürkün Doğa Sevgisi

&#;Ağaçsız orman ve ağaçsız toprak vatan değildir&#; ve &#;Eğer vatan denen şey kupkuru dallardan, taşlardan, ekilmemiş alanlardan, çıplak ovalardan, kentlerden, köylerden oluşmuş olsaydı onun zindandan hiçbir farkı olmazdı&#; sözleri ile bizlere doğanın ne kadar önemli olduğunu anlatmıştır.

Atatürk, Yalova’da yılında istirahat ederken bahçıvanın bir ağacın dalını kesmeye çalıştığını görür. Hemen kesimi durdurarak niçin kesildiğini sorar. Bahçıvan bu ağacın gelişerek köşke bağlı binalardan birinin duvarına uzanmasını sebep gösterir. Bunun üzerine o, böyle bir ulu ağacın kesilmesine razı olmayarak binanın birkaç metre uzağa alınması talimatını verir. Bu şekilde ağaca dokunulmayacak ve kesilmesi önlenecektir. Talimat üzerine konuya İstanbul Belediyesi el atar. Başmühedis Ali Nuri Anlar yanına aldığı elemanları ile gelerek planlar hazırlar ve gerekli çalışmayı yapar. Önce bina çevresindeki toprak büyük bir dikkatle kazılıp yapının temel seviyesine inilir. İstanbul’dan getirilen tramvay rayları döşenerek, bina altına sokulan raylara oturtulur. Atatürk, yanında kız kardeşi Makbule olduğu halde son çalışmaları izler. Yapılan çalışmalarla bina dört metre civarında kaydırılır. Yıllara meydan okuyarak büyümüş olan ağaç kesilmekten kurtarılır.

Bir başka doğa sevgini anlatan olay ise şöyle gerçekleşmiştir.

Mustafa Kemal Atatürk yılında kendi aylığından ödeyerek Atatürk orman çiftliğinin bugünkü yerini satın almıştır. O yıllarda bu topraklar ortasından demiryolu geçen bataklık ve boş bir araziydi. O toprağa karşı zafer kazanabileceğini de kanıtlayarak çiftliği burada kurdu.

Bugün Ankaralılar için çiftlik bir dinlenme yeri haline gelmiş Atatürk’ün önderliğinde dikilen ağaçlar büyümüş gölgesinde insanlar dinlenir olmuştur.

Benzer yazılar

Mustafa Kemal Atatürk&#;ün Karnesi

Atatürkün Eğitim Hayatı

Atatürkün Öğrenim Hayatı

Atatürkün Askerlik Hayatı

Reklamlar

Bu Yazıyı Facebook Twitter Sayfanda Paylaş

‘Aşıkken karar almayın’: Adil Yıldırım

Haberin Devamı

- Evlilik kurumuna nasıl bakıyorsunuz?
ADİL YILDIRIM: Dediğim gibi ben Aristocuyum ve hayatla ilgili çok duygusal yorumlarda bulunmuyorum. Gözlemlediğim bir şey var: Avrupa’da da çok bulunduğum için dünyada evlilik kurumu anlamını yitiriyor, modası geçiyor. ’li yıllardan itibaren dünyada çok yaygın olmaya başlayan bir kavram var: ‘Kohabitasyon’, yani ‘birlikte yaşamak’. Ben bunu savunduğum ya da iyi buldum için söylemiyorum. Mevcut bir durum var. Birlikte yaşamakta, evlenmek, imza atmak, boşanmak gibi prosedürlerle uğraşılmıyor. Sadece bir ev paylaşılıyor. Sevgi ve saygı esas alınıyor. Bu birçok kişiye pratik geliyor. Özellikle erkeklerin evlilikten kaçmalarının önemli bir nedeni de partnerlerini sevmemesi değil, boşanma aşamasında yaşanılan zorluklara şahit olmaları ve bu durumdan korkmaları. Bu yüzden evlilikten kaçan kadınlar da tanıyorum Boşanma, mahkemeler, velayetler Tüm bu süreçler üç seneni alıyor.

AŞIKKEN KARAR VERMEYİN!

- Aşk ve evliliği nasıl görüyorsunuz?
ADİL YILDIRIM: Ben kadının da erkeğin de çok aşıkken evlenmelerini doğru bulmuyorum. Aşık olduğumuz anlar mantığımızın devre dışı kaldığı anlardır. İnsan, hayatındaki en aptalca kararlarını aşıkken verir. Aşk kötü mü? Hayır, çok güzel bir duygu ama bu duygunun da bizim için dezavantajlı bir tarafı olduğunu unutmayalım. Sadece o dönemde aldığımız kararlarda saçmalayabiliriz. Aşıkken mantık gözümüz kapalı, duygu gözümüz açık olur. O yüzden durup biraz bu duygunun geçmesini bekleyelim. O da en fazla bir yıldır. O zaman daha doğru kararlar alabiliriz. Aşıkken alınan kararlar insanları perişan ediyor. Aşık olduğunda ‘aman dikkat, çok hassas bir süreçtesin’ demektir. İnsanı hataya sürükleyebilecek bir delilik halidir aşk, bunu yaşayanlar bilir. Ben de çok aşık olmuş bir adamım. 20’li yaşlarıma şimdi bakıyorum da oğlak burcu olmama rağmen ne biçim kararlar almışım Çünkü oğlak burcu sırf mantıktır. Demek aşk oğlak falan dinlemiyor.

İTALYAN KADINLARINDA TRİP YOK

- Bunca yıl İtalya’da yaşamış biri olarak kadınların ilişkiye yaklaşımı orada nasıl?
ADİL YILDIRIM: Onlarda trip yok. Bu kapris konusu ilişkide çok yorucu bir şey. Net konuşurlar, senden hoşlanmıyorlarsa söylerler, hoşlanıyorsa belli ederler ama şunu da söylemem gerekiyor: Onların iletişim gücü çok kuvvetli, konuşmayı seviyorlar. Bizim ülkemizde insanlar genelde küsmeyi, sessiz tepki vermeyi seviyor. İtalyanlar konuşur, neye öfkelendiklerini söyler. Bunun sebebi aslında özellikle bizim nesil için geçerli; hep büyüklerimiz tarafından ‘konuşma, soru sorma, sus, otur’ dendi. Bu sefer konuşmaktan, soru sormaktan çekindik. İtalyan çocuklar her şeyi konuşuyor, her şeyi soruyor Zaten aileleri onlara bunu teşvik ediyor. Toplumsal tabu yok, rahatlar. Özellikle tabular bir toplumun en büyük sıkıntısıdır. Toplumsal tabularda konuşulamaz, soru sorulamaz, her şey ayıp. O zaman sen bir toplumu köşeye sıkıştırıyorsun. Hiçbir şeyin konuşulamadığı toplumlarda bireyler sağlıklı ilişki kuramıyor. Sürekli bir yanlış anlaşılma endişesi oluşuyor. Ama bir İtalyan kız ‘yanlış anlaşılır mıyım’ diye düşünmez. Ben bizim ülkedeki kızları deredeki taşlara üzerine su sıçramadan basmaya çalışan insanlara benzetiyorum. Üzerine su sıçramasın diye uğraşırlar ama böyle flört edilmez ki. Rahat olun, bana ‘hata mı yapacağım? Basit mi görüneceğim? Benim hakkımda ne düşünecek?’ diye soruyorlar. Bir İtalyan kadını karşısındaki benim hakkımda ne düşünecek diye düşünmez, böyle bir şey yok. Mesela bizde evliliğe doğru giden bir kız, yanlış adam seçtiğini düşünüyor ama evlilikten sadece akrabaları ne düşünür diye vazgeçemiyor.

‘Aşıkken karar almayın’: Adil Yıldırım

- İtiraflar Show bir seneden beri yapılıyor ve çok da rağbet gördüğünü görüyorum. Nasıl gidiyor?
ADİL YILDIRIM: Evet oldukça ilgi var. Nisan ayında altı, mayıs ayında dört ile gittik. Yazın biraz ara vereceğim.
Mesela bugün burada bir araya gelmemiz, sizi sahneden görüyor olmam, sahnede sizlerle buluşmam daha farklı bakmama yardımcı oluyor. Ben artık perde arkasında yaşadıklarımı aktarabilmek için sahnedeyim. Buna hiciv de diyebiliriz. Ben bir ilişki koçuyum ama başka özelliklerim de var. Kitap yazıyorum, anlatmak istediklerimi kitap yoluyla anlatıyorum. Sahne de bir anlatım yolu. İlişki koçu olarak mesleğimde yeni bir perde açıyorum. Yıllardır çok geniş bir kitleye ne yapması gerektiğini anlattım. Şimdi de bunu sahnede yapıyorum. Bu sahnelerle, videolarımla, belki dijital platformda programlarda farklı farklı araçları kullanarak anlatmak istediklerimi aktarabiliyorum. Ben tek bir alanda uzun süre kalacak biri değilim. Kabuk değiştirmeyi seven biriyim. Dolayısıyla yeni bir süreçteyim.

- Kaç kitabınız oldu ve sizde en çok iz bırakan hangisi?
ADİL YILDIRIM: Dokuz kitap oldu. Bende en çok iz bırakan kitabım ‘Şeytan Tüyü’ romanımdır. Şeytan Tüyü’nü yazma süreci beni de çok şaşırttı. Yazmak, aslında kendini keşfetme sürecidir. Yazarken kendinle tanışıyorsun. Şeytan Tüyü’nde Mert Atalay diye bir karakter yazdım. Aslında yazmak istediğim hikaye başkaydı. Fakat kalem beni başka yere götürdü. Mert Atalay narsist bir karakter ve ilginçtir, basın benim tüm kitaplarımla ilgili röportaj yapmışken Şeytan Tüyü kitabımda yer alan antikahraman karakterden dolayı istenmedi. Ülke olarak bu tarz durumları görmezden gelmeyi tercih ediyoruz. Ama tanımamız, yüzleşmemiz gerek.

BANA EN SIK GELEN BURÇ: ASLANLAR

- İlişki koçluğunuzda astrolojiyi çok iyi kullanıyorsunuz. Tekniğini biliyor, o şekilde mi yapıyorsunuz, yoksa genel izlenimlerinizi, gözlemlerinizi mi katıyorsunuz?
ADİL YILDIRIM: Bana gelen danışanlarıma her zaman burçlarını sordum. 14 bine yakın seansım oldu ve hep burçları sorduğum için elimde bir data oluştu. Bazı burçlar, bazı burçlarla çok iyi anlaşıyor ve bunu yıllar içerisinde istatiksel olarak gördüğümde, astrolojiye ilgim arttı. Hangi burç hangisi ile anlaşıyor ya da anlaşamıyor bunları gördüm. Ama bir harita çıkarayım, onun üzerinden yorum yapayım, öyle bir şeye meraklı değilim. Astrolog da değilim.

- En çok hangi burçlar size geliyor?
ADİL YILDIRIM: Bana gelen danışanlarımın yüzde ’i aslan burcu. Bu bir tesadüf olamaz. İkinci sırada balık, üçüncü sırada yengeç kadınları yer alıyor.

İLİŞKİYE YENİ BAŞLAYANYLARA TÜYOLAR

- Hayal kurmayın.
- Tanımadan bir beklentiye girmeyin.
- Çok görüşün, iyice tanıyın.
- Siz konuşurken sizinle ilgili mi?
- Rahatsız olduğunuz konuda uyarın.
- Uyarınızı dikkate almıyorsa oradan en kısa zamanda uzaklaşın.

SOHBETTEN İZLENİMLERİM

- Rahat biri, kendini kasmıyor ve aynı rahatlık yanındakine de geçiyor.
- Çok hazır cevap. İnteraktif şov her yiğidin harcı değildir ama temeli sağlam belli.
- Aristocuyum lafını çok kullanıyor. Çok duygusal bir tarafını bastırma gayreti olabilir mi? Bilemedim.
- Zeki ve analizleri çok yerinde.
- Karizmatik.

İKİLİ SEÇENEKLERDEN
BİRİNİ SEÇİN

- Yürüyüş-Koşu: Yürüyüş.
- Sıkılmak-Sabretmek: Sabretmek.
- Susmak-Konuşmak: Susmak.
- Dans Etmek-Oturmak: Dans etmek.
- Klasik-Modern: Klasik.
- Dobra-Politik: Dobra.
- Samimi-Mesafeli: Mesafeli.
- Uykucu-Uykusuz: Uykucu.
- Sakin-Heyecanlı: Sakin.
- Kitap-Dergi: Kitap.
- Doğa-Konfor: Doğa.
- Kedi-Köpek: Köpek.
- Güneş-Yağmur: Yağmur.
- Çay-Kahve: Çay.
- Et-Ot: Et.
- Disiplinli-Rahat: Disiplinli.
- Unutur-Affetmez: Unutur.
- Tatlı-Tuzlu: Tuzlu.
- Çin Yemeği-İtalyan Yemeği: İtalyan.
- Şarap-Rakı: Şarap.
- Esprili-Ciddi: Esprili.

KİMLİK

- Burcu: Oğlak.
- Okuduğu okullar: Milano Politeknik Üniversitesi, Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi.
- Bekar-aile: Bekar.
- İlgi alanları: Doğa yürüyüşlerini, deniz kenarlarını ve yalnız kalmayı seviyorum.


%

- Senin için yüzdeyüz tek gerçeklik nedir?: Yeryüzüne geldiğim bu deneyimde kendimi gerçekleştirebilmek. Kimsenin bana sınır ve şekil koymasına izin vermeden kendi içimdeki ruhsal gücü, konu ve koşullar ne olursa olsun, tüm yorumlardan bağımsız olarak kendi içimdeki pınarı ortaya dökmek. Benim döktüğüm bu pınardan isteyen içer, istemeyen içmez.
- Yüzdeyüz olmak istediğin yer neresi?: Küba.
- Yüzdeyüz güvendiğin kişi?: Kendim.
- Yüzdeyüz bilmek istediğin şey (kimsenin bilmediği ve senin öğrenmek istediğin bir şey)?: İçinde bulunduğumuz bu versiyon tamamen bir oyun mu, yoksa bir tekamül yolculuğu mu?

KİMSİN?

- Kimin beyninde olmak isterdin (düşüncelerini merak ettiğin)?: Hayatında hiçbir şekilde çıkış yolu olmadığını düşünen, zorluklarla mücadele edip çıkış yolu bulamamış, benim videolarımı izleyip ‘evet, bir çıkış yolu var’ diyen birinin beyninde olmak isterim. Benim misyonum bu, insanlara yol gösterebilmek.
- Kimin gözleriyle dünyayı görüp, algılamak isterdin?: Dostoyevski.
- Bir ilişkin olsa kimi isterdin?: Kleopatra’yı isterdim.

NOKTALI YERLERİ DOLDUR

- çok iyi yaparım: Analiz.
- hiç beceremem: Yemek.
- Çevrem beni biri olarak tanımlar: Aristo.
- Az kişi bilir ben biriyim: Yalnızlığı çok seven.

- Manevi anlamda yaşamdan kazandıklarım: Benim manevi kazancım yaşımın üç katıdır. İnsanların yüreklerine dokunabilmek, yardımcı olabilmek.

SANA DAİR KISA KISA

- İlişki koçu olmasan ne olmak isterdin?: Avukat olurdum.
- 20 yıl önceki haline döndün, ona ne öğüt verirdin?: ‘Aynen devam et’ derdim.
- Hayat motton varsa nedir?: Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner.

İYİ Kİ

- İyi ki yapmışım: İnsanların hayatına dokunmak için elimden geleni yapmışım.
- İyi ki kabul etmişim: İtalya’da teklif edilen işleri kabul etmişim.
- İyi ki başladım: Kendimi olduğum gibi kabul etmeye başladım.
- İyi ki yapmamışım: Öfkelendiğimde insanlara kötü sözler söylememişim.

#1#2#3

LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi

Yazarın Tüm Yazıları

Atatürk'ün Doğa Sevgisi İle İlgili Bir Hikaye

Atatürk doğayı çok seviyordu ve doğanın yeşillenmesi , ağaçlandırılması için her fırsatta etrafındakilere tavsiyelerde bulunuyordu . Atatürk'ün doğaya verdiği değerin anlaşılması açısından şu olay son derece önemlidir .

Atatürk sağlık sorunları sebebiyle Yalova'da bir köşkte kalmaya başlamıştı . Bu sebeple bu köşkün ziyaretçileri ve misafirleri artmaya başladı . Aynı zamanda bu köşkün tüm ihtiyaçları da İstanbul'dan karşılanıyordu . İşte bu yüzden hem Atatürk'ün çiftliği hem de  termal tesislerle bir bağlantı olması için bir bina yapılmasına karar verildi . İki katlı ahşap bir köşk olarak bu bina tasarlandı . Atatürk'ün doğa sevgisinden dolayı bu köşk asırlık bir çınarın altına yapıldı . Ancak ağaç yeni sürgünler vermeye başlayınca ve yapraklar çoğalınca köşkü tehdit eder hale geldi . Ağacın kesilmesine karar verildi ancak atatürk'e sorulmadan da böyle bir iş yapmaya cesaret edilemedi . Atatürk " Bir köşk için bir ağacı feda edemem " diyerek bu teklifi reddetti . İstanbul'dan getirtilen mühendisler "calaskar" yardımıyla köşkü yerinden kaldırarak altına raylar döşedi ve köşk ağaçtan uzağa taşındı . Atatürk bu çalışmaları bizzat takip etti .

İşte bu anı bizlere Atatürk'ün doğaya verdiği değeri en iyi şekilde göstermektedir .


nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır