ateş basması ve çarpıntı / One moment, please...

Ateş Basması Ve Çarpıntı

ateş basması ve çarpıntı

 Son Güncelleme:

Panik atak kontrolü için 10 basit önlem

Panik atak veya panik bozukluğun son yıllarda sıkça görüldüğünü aktaran uzmanlar, kişinin beklemediği bir anda ve hiçbir sıkıntısı yokken ortaya çıkabilen bu sorunun göğüste bir ağrı ya da baş dönmesi ile kendini gösterdiğini, şikayetlerin çarpıntı, titreme, terleme, sıcak basması, bulantı ve kolda uyuşma ile devam ettiğini aktardı.

Psikiyatri Uz. Dr. Zafer Oka, panik atak bozukluğu ve tedavisi hakkında bilgi verdi. Zafer Oka, kişinin günlük yaşamında, görünürde herhangi bir tehlike yokken bir anda kalp çarpıntısı, göğüste huzursuzluk, nefes alamama ve soluğu yetmiyormuş hissi, kaslarda gerginlik, ateş basması, soğuk terleme, titreme, baş dönmesi, mide bulantısı, kontrolünü kaybetme ve fenalaşma hissi yaşayabileceğini söyledi. Zafer Oka, "Her an bir şey olacakmış gibi ortaya çıkan bu çok yoğun korku ve kaygı hali kalp krizi, felç, boğulma, çıldırma ve ölümün habercisi gibi algılanabilir. Birçok bedensel belirti ile birlikte yoğun korku ve kaygının yaşandığı bu durum, ’panik atak’ olarak adlandırılmaktadır. Panik atak, bedende var olan koruyucu sistemin bilinçli ya da bilinç dışı bir tetikleyici ile harekete geçmesidir" dedi.

Panik bozukluk tedavi gerektirir

Her insanın yaşamının bir döneminde panik atak geçirebileceğini aktaran Zafer Oka, şöyle konuştu:

"Ancak bu durum tekrarladığı, sıklıkla ortaya çıktığı ve panik atak korkusu ile kişinin günlük yaşam alışkanlıklarından vazgeçmek zorunda kaldığı durumlarda ’panik bozukluk’ halini alır. Kişi atak yaşamamak için hayat şeklini ve işlevselliğini değiştirmek zorunda kalabilir. Panik bozukluk psikiyatrik tedavi gerektiren bir durumdur. Bu gruptaki hastalar şeker düşmesi atakları, tiroit hormonu fazlalığı başta olmak üzere, hormonal hastalıklar, mitral kapak sarkması ve diğer kalp hastalıkları ile akciğer ya da nörolojik rahatsızlıklar açısından değerlendirilir. Bir neden bulunamadığında da psikiyatriye yönlendirilir."

Olumlu gelişmelerden sonra da oluşabilir

Panik atağın ani kayıplar, kazalar, boşanmalar gibi stresli dönemler ile terfi alma, evlenme, bebek sahibi olma gibi yaşamı olumlu yönde etkileyen hayat değişikliklerinden sonra da tetiklenebileceğini kaydeden Zafer Oka, "Eğer tekrarlayan panik atak yaşanıyor ve tekrarlanacağı endişesiyle yoğun bir beklenti kaygısı içine giriliyorsa, hayatın işleyişi bozulmaya başlamışsa ve yaşanılanlar bedensel değişiklikler ile açıklanamıyorsa, bir uzmana başvurulmalıdır" dedi.

Alınabilecek önlemler


Panik atak sorununa karşı alınabilecek önlemler şöyle sıralanabilir:

1. Panik atağın bir zihin durumu olduğunu idrak edin.
2. Yalnız olmadığınızı kendinize hatırlatın.
3. Panik atak geçiren başka kişiler ile tanışın.
4. Panik atak geçirdiğiniz yerlerden kaçmayın.
5. Atak sırasında gözlerinizi kapatmak yerine bir yere odaklanın.
6. Nefes hızınızı düşürmeye çalışın.
7. Spor yapın.
8. Uyku düzeninize dikkat edin.
9. Düzenli beslenme programı uygulayın.
10. Yarını düşünmeden, gününüzü en iyi şekilde yaşamaya odaklanın.

False

ANKSİYETE BOZUKLUKLARI

Resim

PANİK BOZUKLUK
Kişinin kendisine kötü bir şey olacağı ve bu durumla baş edemeyeceği endişesi yaşadığı tekrarlayan ataklarla seyreden bir rahatsızlık. Günümüzde çok sık karşılaştığımız ve sıklığı giderek artan bir rahatsızlık. Atakların sıklığı ve süreleri kişiden kişiye değişmekte olup, genellikle kalp krizi geçirme, düşüp bayılma, delirme çıldırma, beyin kanaması geçirme gibi düşünsel endişelerle birlikte çarpıntı, nefes darlığı ateş basma , mide bulantısı, uyuşma karıncalanma, baş dönmesi gibi beden belirtileri yaşanmaktadır. Bu ataklar çok korkutucu düzeyde olup genelde kişiler hastane acillerine başvurmakta, yalnız başlarına kalamamakta ya da belirtileri kontrol edemeyecekleri aşırı kalabalık ortamlara girememektedirler. Yaşam kalitesini bozan bu belirtiler tedavi edilmediğinde kişide ümitsizlik ve karamsarlık gibi depresyon belirtilerine de neden olabilmektedirler. Panik bozukluk hiçbir zaman kişinin delirmesine, kalp krizine ya da beyin kanamasına sebep olmamaktadır. Doğru tanı, tedavi ve terapi süreçleri ile çözümü olan bir hastalıktır.

SOSYAL FOBİ
Kişinin diğer insanlarla etkileşiminde, iletişimde aşırı kaygı duyması ve bu kaygı ile kendisini geri çekerek iletişimini azaltması ile kendisini gösteren bir rahatsızlıktır. Kendisine güven azlığı ve diğer insanların kendisi ile ilgili olumsuz yorumlarda bulunacağı düşüncesi kişinin iletişimde veya performans göstermesi gereken durumlarda aşırı kaygı duyarak geri çekilmesine neden olmaktadır. Bu durumlarla karşı karşıya kaldığında çarpıntı, ateş basması, terleme, ağız kuruması titreme gibi kaygı belirtileri yaşanması, bir daha bu durumla karşı karşıya kalındığında kaçma davranışının temelini oluşturmaktadır. Kişi kaygı yaşayacağı durumlardan kaçındıkça sorun yaşamaz ama sosyelleşme ve kendisini ifade etmeme yakın çevresine aşırı bağımlılığı ve onlara karşı öfke patlamaları yaşamasına neden olabilir. Tedavisinde amaç ilaçlarla kaygıları kısmen azaltılarak kaçındığı davranışları yapmasını sağlamakla birlikte asıl önemli olan terapi süreci ile düşünce yapıları üzerinde çalışılması ve kaçındığı davranışların üzerine giderek yeni olumlu düşünce kalıpları oluşması sağlanmasıdır.

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU
Kaygı belirtilerinin gün içinde hemen hemen birçok olaya karşı yaşandığı, kişinin günlük işler ve aktivitelerle ilgili sürekli olumsuz sonuçlar düşünmesi ve bundan dolayıda kaygı yaşaması halidir. Bir yola çıkılması, alışveriş, misafir ağırlanması, yoldan gelecek bir yakının beklenmesi, doktora gidilmesi ve benzeri birçok olayın sonucunda kötü bir sonuçla karşılaşılacağı düşüncesini takip eden aşırı heyecan, sürekli kontrol etme isteği veya o işi yapmak istememe gibi durumlar görülebilir. Kaygının bu kadara aşırı ve yaygın oluşu kişinin bir süre sonra yaşamdan keyif almamasına da sebeb olur. Bu durumun tedavisinde de diğer kaygı bozukluklarında olduğu gibi ilaç tedavisinin yanı sıra terapi yaklaşımı şarttır, aksi taktirde hastalığı tekrarlama ihtimali vardır.

TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU
Travma tanımı burada kişinin ruhsal yapısında ciddi tehdit algısı oluşturacak bir olay olarak tanımlanmaktadır. Doğal afetler, yaşamı tehdit edebilecek kazalar, kavga veya saldırı durumları, savaşlar, cinsel yada fiziksel saldırı, işkence, cinsel taciz ve istismarlar travma olarak tanımlanmaktadır. Olayın travma olarak tanımlanması için kişinin gerçek bir ölüm ya da ölüm tehdidi, ağır bir yaralanma,kendisinin ya da başkasının fizik bütünlüğüne karşı bir tehdit olayını yaşamış, böyle bir olaya tanık olmuş ya da böyle bir olayla karşı karşıya gelmiş olması ve bu olay karşısında aşırı korku,çaresizlik ya da dehşete düşme tepkileri vermiş olması gerekir. Kişi travmatik olayı elinde olmadan tekrar tekrar anımsar, olayla ilgili kabus veya sıkıntı verici rüyalar görür, bazen olayı yeniden yaşıyor gibi hisseder, olayı hatırlatan durumlarla karşılaştığında yoğun psikolojik sıkıntı duyar ve fiziksel tepkiler yaşar. Ayrıca olayla ilgili düşünce duygu ve konuşmalardan kaçınmak için özel çaba sarfetmesi, olayı hatırlatan etkinlik, durum ve kişilerden kaçınması, olayın bazı bölümlerini hatırlayamaması, duygularında donukluk, insanlardan uzaklaşma ya da yabancılaşma hissetmesi, daha önce sevdiği etkinliklere karşı ilgisinde azalma olması ve bir geleceği kalmadığı duygusunu yaşaması da gözlemlenir. Uykuya dalmada ya da uykuyu sürdürmede güçlük çekmesi, çabuk sinirlenme hali ve öfke patlamaları yaşaması, kendini sürekli tetikte hissetmesi, aşırı irkilme tepkileri vermesi, yoğunlaşma ve dikkat güçlükleri yaşaması da aşırı uyarılmışlık sonucu görülür. Bütün bu belirtilere, suçluluk duyguları, kişilerarası ilişkilerde bozulma, duygulanımda iniş çıkışlar, kendi kendine zarar veren davranışlar, bedensel yakınmalar, utanç, umutsuzluk, değersizlik duyguları, toplumdan uzaklaşma gibi belirtiler de eşlik edebilir. Tedavisinde terapiler , EMDR ve ilaç tedavileri , uygulanmakla birlikte en etkili yöntem terapi ve ilaç tedavisinin birlikte kullanılmasıdır.

OBSSESİF KOMPULSİF  BOZUKLUK
Halk dilinde takıntı, ves vese olarakta tanımlanan obssesyon kişinin saçma olduğunu bildiği halde aklından atamadığı düşünceleri tanımlar. Kompülsyon yani zorlantı ise bu düşüncelerden kurtulmak için yaptığı tekrarlayıcı davranışları tanımlar. Obsesyonlar yani ves veseler değişik konularda olabilmeklle birlikte en sık olarak temizlik, düzen, kontrol etme şeklinde görülür. Takınıtlar ve zorlayıcı davranışlar kişini gün içerinde çok fazla vaktini almaktadır ve günlük hayatını götürmekte ve kişler arası ilişklerinde sorunlar oluşmasına neden olmaktadır. Kendisi dışında çevresindekilerinde bu takıntılara uyması için çevresiyle sık sık çatışan vakalar da görülmektedir. Sırf takıntıları yüzünden başkalarına misafirliğe gidemeyen, misafir ağırlayamayan veya ev işlerini yetiştiremediği için sosyal hayatını devam ettiremeyen durumlar gözlemlenebilmektedir. Ruhsal yapıda ciddi zorlanmaya neden olan bu hastalığı tedavisinde ilaçlarla azaltılan kaygı ile birlikte önemli olan davranışsal terapi yöntemleri ile tekrarlayıcı davranışlar azaltılarak kaygını ortadan kaldırılmasıdır.

Panik atak kontrolü için 10 basit önlem

Sağlık

Kaynak: DHA / Fotoğraf: iStock

Haber Giriş: 09.03.2020 - 15:02 

6 günden fazla veya gün içinde 4 saatten fazla sıcak basması yaşayan kadınların inme, kalp krizi ya da diğer kardiyovasküler problemlerle karşılaşma riski çok daha fazla

Sıcak basması, kadınlarda genellikle menopozla ilişkilendirilen bir durum. Ancak bundan daha fazlası olabilir. Sık sık ve kalıcı olarak bu durumu yaşayan kadınlar, kalp krizi ve inme riskiyle karşı karşıya kalabilir. Sıcak bastığını söyleyen orta yaş bir kadına sorulan ilk soru menopozda olup olmadığıdır. Bu semptom menopozun en yaygın belirtisi olduğu için akla başka bir rahatsızlık olabileceği gelmez. Son zamanlarda araştırmacılar, kadınlara özgü kardiyovasküler risk faktörlerini daha yakından incelemeye başladılar ve kadınların yüzde 85'ini etkileyen sıcak basması üzerine yoğunlaştılar.

RİSK ÇOK DAHA FAZLA
Amerika'da Eylül 2019'da açıklanan Kadın Sağlığı Çalışması'nın sonuçlarına göre, iki haftalık bir sürede 6 günden fazla veya gün içinde 4 saatten fazla sıcak basması yaşayan kadınların inme, kalp krizi ya da diğer kardiyovasküler problemlerle karşılaşma riski, sıcak basması yaşamayanlara oranla iki kat daha yüksek olabilir. Araştırmacıların kalıcı olarak tanımladığı, yani günde 4 saatten fazla sıcak basması yaşayan kadınların, gelecek 20 yıl içinde sıcak basması olmayan kadınlara göre kalp hastalıkları geçirme olasılığının yüzde 80 daha fazla olduğu da bu çalışmada yer alan bilgiler arasında. Uzmanlara göre kadınların birçoğu sıcak basması problemini yaşıyor. Üstelik bu durum çok da anormal karşılanan bir belirti değil. Ancak sıcak basmaları kalıcı olmaya başladığında bazı kardiyovasküler risklerin artmaya başladığına işaret ediyor olabilir. Bu tabii ki sıcak basması yaşayan tüm kadınların kalp hastalığı olduğu ya da ileride böyle bir problem yaşayacağı anlamına gelmiyor. 'İki kat daha yüksek risk' dendiğinde, bu kulağa korkutucu geliyor. Araştırma sonuçları daha iyi yorumlandığında, kadınlarda sıcak basmasıyla ilişkili genel kalp hastalıkları riski artışının düşük kaldığı söylenebilir.

TEDAVİ EDİLMELİ Mİ?
Sıcakbasmalarının kardiyovasküler hastalık riskini artırdığına dair bazı kanıtlar olsa da, sıcak basmalarını tedavi etmenin bu durumu ortadan kaldıracağına dair bir kanıt yok. Bu durumun tedavisi, sadece kendinizi daha iyi hissettirebilir. Tedavi içinse doktorunuzun yazacağı bazı hormon ilaçları kullanmanız gerekebilir.

NEDEN YAŞANIR?
Vücudun aşırı ısındığı bir zaman dilimi, sıcak basmalarının nedeni olarak açıklanabilir. Birkaç saniye veya dakikalarca sürebilir. Önce terlemeye başlar, ardından üşüme hissi yaşayabilirsiniz. Genellikle menopozdan sonraki aylarda ortaya çıkan sıcak basmalarına neyin neden olduğu kesinlik kazanmamışsa da, bazı uzmanlara göre sebep östrojen hormonundaki düşüş. Bu düşüşlerin beyindeki hipotalamusu etkilediğine inanılıyor. Hipotalamus, vücut çok sıcak olduğunda bunu algılar ve soğutma hareketlerini tetikler. Devamında ise kan damarları fazla ısıdan kurtulmak için genişler.

DAMARLARA BAKILMALI
Tabii akla "Sıcak basmaları yaşayan kadınların kan damarları nasıl tepki veriyor?" sorusu geliyor. Bu sorunun cevabı 2017 yılında menopoz konusunda yapılan bir çalışmada verilmiş aslında. Bu çalışmaya göre sıcak basması yaşayan 40-53 yaş arasındaki kadınların kan damarı yanıtlarında kardiyovasküler hastalıklarla da bağlantılı olduğu bilinen bazı özellikler ortaya çıktı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

SON DAKİKA

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.