çok öfkeli olmak anlamındadır. Bu deyim, günümüzde biraz anlam kaymasına uğrayarak, sinirli kimseler için kullanılır hâle gelmiştir.
Bir zamanlar tüccarın biri, sattığı malın parasını müşteriden alamamış. Alacağı oldukça da çokmuş. Tüccar, bir çıkış yolu bulamayınca son çare olarak mahkemeye başvurmuş. Borçlu olan adam mahkemeye çok kıymetli bir halıyla gelmiş. Amacı, bu halıyı hâkime hediye ederek para ödemekten kurtulmakmış.
Borçlu adam halıyı hâkime göstererek: — Halıma bak hâkim bey halıma, demiş.
Sıra tüccara gelmiş. O da konuşması bittikten sonra ağzındaki altınları göstermiş hâkime. Bunu yapmakla: Bu altınlar senin demek istiyormuş. aslında. Hâkim, işin farkına varmış. Ne yapsam diye düşünmüş. Sonra da çok geçmeden vermiş kararını.
Borçluya dönmüş ve konuşmaya başlamış; — Halına bakıp sana acıyorum acımasına, ama bu adamın da ağzı ateş püskürüyor, demiş. Bu deyim, Çok sinirlenmek, normalden fazla öfkelenmek. anlamında kullanılmaktadır.
Eski zamanlarda tüccarın birinin başka bir tüccardan yüklü bir alacağı varmış. Alacaklı tüccar parasını alamayacağını anlayınca dava açmış. Kadı bayağı rüşvetçi birisi imiş. Bunu bilen borçlu mahkemeye kıymetli bir halı ile gelip bunu kadıya göstermiş. Sıra alacaklı tüccara gelince tüccar da ağzındaki altınları kadıya göstermiş. Kadı epeyce düşündükten sonra borçluya dönerek:
Haline bakıp sana acıyorum ama bu adamın ağzı da ateş püskürüyor, demiş.
Zamanında birbirlerinden çok iyi alışveriş yapan iki tüccar, bir gün gelir, alacak verecek anlaşmazlığına düşerler. Alacağı olduğunu iddia eden tüccar, “Öde borcunu!” diye tutturur. Öteki de, “Borcum yok ki ödeyeyim!” diye cevap verir. Sonunda davayı kadıya götürürler.
Alacaklı tüccar, kadı efendinin karşısına iki omzuna birer değerli seccade atarak çıkar. Seccadelerin göz alıcılığı, ne kadar değerli olduklarını çok açık göstermektedir. Alacaklı olduğunu iddia eden tüccar, şikâyetini uzun uzun aktardıktan sonra kadıya:
“Kadı efendi, ben halimi anlattım,” der.
Sonra da omuzlarını indirip kaldırarak:
“Halımı görün de ona göre karar verin artık,” diye tamamlar sözlerini. Gözlerini seccadelerden ayırmadan onu dinleyen kadı, çoktan kararını vermiştir ama usulen sormak için öteki tüccara döner.
Öteki tüccar da hazırlıklı gelmiştir mahkemeye. Çünkü arkadaşının bu davayı kazana bilmek için neler yapabileceğini çok iyi tahmin etmektedir. Hemen ağzına iki altın atıp, dişlerinin arasında tutarak, kadıya çevirir yüzünü. Altınların ışıltısıyla gözleri parlayan kadı, bir süre ne yapacağını, ne düşüneceğini bilemez. Omuzlarındaki seccadeleri indirip kaldırarak sabırsızlandığını gösteren tüccara dönerek:
“Tamam, halına bakıp haline acıyorum Halin yaman ama,” der; ağzı altınlı tüccarı işaret ederek:
“Bu adamın da ağzı ateş püskürüyor!”
Deyimler için tıklayınız!