ay hadi inşallah pdf / Pucca - Ay Hadi Inşallah. - PDF Ücretsiz indirin

Ay Hadi Inşallah Pdf

ay hadi inşallah pdf

Pucca - 4 Ay Hadi İnşallah kitabı indir

DOWNLOAD

146The Download

0Comment

21.12.2019Upload date

Pucca - 4 Ay Hadi İnşallah

Mizah

FILE TYPE: pdfFILE SIZE: 24 MB

"Ne anneler, ne eski sevgililer ne de etrafta dolanan s.tükler! Bu defa başaracam, bu defa o duvağı takcam! Hiçbir şey önüme mani olamayacak… Sen bile! Kaderimde yokmuş, falımda çıkmıyormuş, o adam bana göre değilmiş… Hiiiiiiiiiç anlamam, dinlemem, o adam buraya gelecek! Ayy hadi inşallah!"

"İskambil kâğıtlarından ev yapıyorum kendime Vale'yi saklıyorum, Kız'ı kıskanıyorum, As'la hayaller kuruyorum. Hep birşeyler noksan kalıyor, sayılar başımı döndürüyor. Fal bakıyorum maça aramızı bozuyor, papaz kaçıyor. Ve ben kâğıttan evin içine bir çeşitli sığamıyorum…"

Bu kitabın okuyucularına bir uyarısı olsaydı, o da "Pucca bu, anılarını mutlaka okuyun ama sakın ola ilişkinizde uygulamayın!" olurdu… Sosyal Medya'nın kraliçesi Pucca, 4. kitabı Ay Hadi İnşallah'ta gene kadın zekâsını, komikliğini, sinsiliğini, şaşkınlığını ve hani o bildiğimiz, "Ne onunla ne onsuz!" aşkı en sade haliyle yazdı… İlk kitabından itibaren başına gelen her şeyi tüm samimiyetiyle anlatıp birçok zaman, "Sanki beni anlatmışsın…" dedirten Pucca'nın günlüğünde bu defa en adlandırılan aşkı Ceri ile olan hikâyesini okuyacağız.

Her durumdan bir kavga çıkaran, her kavgada ayrılan, her ayrılıktan 10 dakika sonra barışan Pucca ve Ceri'yi okurken, bakalım siz hangi tarafta yer alacaksınız?

<< PREVIOUSNEXT >>

Kitap Oku Zamanını Değerlendir 📚


#Ücretsiz Kitap okumak isteyen canı sıkılan arkadaşlarımız için #ekitaphavuzucom'da 50 Kategoride 50.000+ üzerinde e-Kitap 📚 tamamen ücretsiz sağlanıyor. Dijital kütüphane topluluğumuza sende katıl ❤️
Tweeti Arkadaşlarınla Paylaş 🕊️ Premium Üyelik Kazan 🎉

Tweetle


Kendi Kütüphaneni Oluştur! 📖

Kitaplar Yandex üzerinden paylaşılıyor. Eğer kitap indiremiyorsanız büyük ihtimalle Yandex hesabınız yoktur. Öncelikle buraya tıklayarak hesabınızı oluşturun ve giriş yapın. Sitemizde yayınladığımız kitapları bir arada klasörleyerek saklamak ve kendinize özel kütüphanenizi oluşturmak isterseniz videomuzu izleyebilirsiniz. Videoya Git

SORUN BİLDİR Eğer kitabın linki içerisinde kitap çıkmıyor ise lütfen kitabı sorun bildir butonundan ekibimize bildiriniz.

Information! Sign up, make a remarkable comment(Minimum 150 characters), download books without waiting 24 hours a day freely! Your comment will be published after the approval of the administrator, please comment on a book you read earlier.

1 Pucca - Ay Hadi Inşallah

2 S o r u n u m u z, B irbirim ize A it O lm a y ış ım ız 3 se n e d ir b ir tü rlü y o lu n a g irm ey en ilişkim izi» d ip lo m a s ı mı sertifik a sı m ı ne o ld u ğ u n u anlay am ad ığ ım b ir o la y ı v a r d iy e k a d ın ın b irin e an latıy o ru z. Bu ikinci se a n sım ız. B u ra ya g e lm e y i ben isted im, hatta aylarca C e ri'y e y a lv a rd ım bu ilişkiyi a n c a k te ra p iy le d ü zeltebiliriz diye. V ok" d e d i, " S a ç m alam a" d ed i, "A ram ızd a k i şeyi elâlem ne a n la r" d e d i, " C in s cins kadın icatla rı" dedi. A llem ettim kaileın ettim, ağzından g iıd irn b u rn u n d a n yıktım ; k an d ırd ım g etirdim. Şim di de pişm an o ld u m. A d a m m eğ er bugün g elsin d iy e bekliyorm uş, g eldiği d a k ik a d a n b e ri beni şik ây et ediyor. Z aten en sevdiği şey bıı. y ed i y irm i d rtrt dursun du rsu n beni şikâyet etsin, (fok k o n u şm am d an, s a v la rım dan, duruşum dan, nefes alışuııa kadar am m a d erd i va rımış yahu!

3 Şu halime hak; bacaklarım deri koltuğa öyle bir yapışmış ki pırt pırt ses çıkaracak diye kıpırdayanuyorum bile. Diz kapağımın arkasından süzülen ter damlası ayakkabıma kadar ulaştı. G öğüslerim sarkmasın diye dimdik oturmaya çalışıyorum, nefes alam ıyorum bu kez. Allah aşkına ben n'apıyorum burada böyle! Kadın geçmiş rahat koltuğa, bacak bacak üstüne atmış C'e- ri'nin söylediği her şeyi not ediyor. Burada rahat edemedim, yer değiştirelim desem, oraya benimle ilgili garip psikolojik sorunların Latincesinden birini yazacak. Oysa ki sorun sadece, A llah ın belası deri koltuk! Böyle bir şeyi neden ofisine alırsın be kadın, pahalı da zaten, manyak mısın nesin! Önüme de kocaman bir saat koymuşsun zaten, her geçen dakikada paralar gidiyor diye içim içimi yiyor. Geçen seans verdiği ödevi de yapmadım, Ceri yapmış. Ne ara yaptı o da anlamadım. Acaba doktor bu yazdığı şeyleri sonradan okuyor mudur? Rimeli topak topak olmuş, gece kesin makyajını silmeden yattı ve sabah üstünden acele acele geçmiş belli. Gömleğindeki kırışıklık ve saçını toplamasından da belli ki doktorumuz gece evine gitmemiş. Vay, vay, vay... Artık nerede kaldıysa, günahını almayayım. Bvli miydi bu kadın, evli olsa masasına insanlara mutlu aile tablosunu göstermek için iki üç yapmacık foto koyardı. Boşanmış olabilir, zaten bize de başta, Bana gelen çoğu hastaya ayrılın diyorum" demişti. Bize ne diyecek acaba? Bana bakıyor, Allah kahretsin benden bahsediyorlar sanırım. Salak, tabii ki benden bahsedecekler, adamı anasıyla arasını düzeltmek için getirmedik buraya:

4 -Evet, siz bu konu için ne diyorsunuz peki? -Hu, pardon hangi konu? -Beyefendinin söylediği konu... Acaba ne dedi, hiç dinlemedim ki... Şu an ikisi de bana bakıyor. C eri nin bakışları hele, Beni yine rezil ettin, teşekkürler bakışı. Bi yutkundum, çok önemli bir şey söyleyecekmiş gibi hafif öksürerek girdim olaya, artık saha benim. -O olayı boşverin... Ben size hikâyeyi baştan anlatayım... Uçakta ayaklarım şişiyor diye giydiğim babetleri çantama attım, topuklu ayakkabıları giydim. Ceri nin elinin tutup, sanki onca saat havada değilmişim gibi uçan adımlarla uçaktan indim. Artık Paris teydik, âşıklar şehrinde, birbirimizi ne kadar çok sevdiğimizi söyleyeceğimiz, yıllar boyunca anlatacağımız hikâyelere baş konu olacak şehirde. Heyecandan ölüyordum, çok mutluydum. Ceri nin elini çekiştirip duruyordum, o ise odun gibi öylece kalmış: -N apıyorsun sen ya? Daha mühür için sıraya girecez, valizi de almadık. Zaten 5 gün kalacağımız yere neden 3 valizle geldik onu da anlamadım ama... Ben sana çıkarken söyledim, o valizleri ben beklemem, bak benimkine, kabine kovdum, mis gibi, diye söylenip durdu. İşte, Ceri bu... Şikâyet etmeye, suçlamaya ve saatlerce dertlenmeye bayılır. Bütün hevesim kursağımda, u /c içm beklemeye başladık. I buçuk saat sıranın bitimiyle, evet! Artık Paris'teydik...

5 Kekomançi gibi büyük bir şapka takmış olabilirim, hatta o şapkayı çıkarmam için C eri'yi arabada ağlatmış olabilirim, otele gidene kadar kavga etmekten dışarıya bakmamış da olabilirim ama bu yine de mutluluğuma engel olamaz sanırım. Dııtttt! Yine yanıldım, otel korkunç! Butik otel seçmiştik beraber, klasik turist otellerinde kalmayalım, Fransızlar gibi yaşayalım demiştik ama keşke adamların odalarının küçük olduğunu da bi araştırsaymışız di mi? Odada o ayağa kalksa, ben yatmak zorundayım. Nefesimizde boğuluruz, o derece minnacık bir oda. Şapkamı attım, ayakkabılarımı fırlattım, yatağa yattım... -Amaaaan ya, zaten bütün gün dolaşacağız, boşver. Bence çok şirin baksana... -Neresi şirin, dolandırıldık! Kandırıldık! Fransızca, Bize büyük oda verin, yoksa başka otele gidiyoruz" nasıl deniliyor. Wifı vardır umarım, sıcak suya baksana, o da yoksa hiiiç eşyalarını açma, yürü yürü gidiyoruz. Ceri işte... hep sunulanın daha fazlasını isteyen. Kalktım, bi kaç olfiama. Odanın güzelliklerini anlatma, manzarayı gösterme, şirin kupa bardakları derken ikna edemedim. Valizlerimle aşağıya indim ve onun bu durumu halletmesini bekledim. Takriben iki saat sonra yanıma geldi ve bana göre aynı boyutta olan, ona göre ise daha büyüğü olduğunu iddia ettiği başka bir odaya girdik. Umuyorum artık şu siktiğimin Paris inde dolaşabiliriz, diye ağzımı açmadım. Otel dışına çıktık, Ceri hemen bir taksiye el işareti yaptı- -Aaa ne taksisi, merkezin de merkezindeyiz, olmadı met roya bineriz, gezelim biraz.

6 -Saçmalama ya, şenle dolaşmak düğünden dönmek gibi. Yok ayağım ağrıdı, belim koptu, yok acıktım, böbreğime bir şeyler oluyor... Şu an seni hiç çekemeyeceğim. Bin işte taksiye, Lido ya gidiyoruz zaten. Ağlamamak için kendimi zor tutarak el mahkûm bindim taksiye. Lido nun önünde indik, başka hiçbir şey görmeden saati geldi diye girdik içeri. Lido ne diyorsan, gitmeden önce milletin Mutlaka uğrayın dediği bir yerdi. Gittikten sonra ise bir sürü Rus kızının zıplayan memeleri olarak tarif edebilirim. Koca efsanevi sahnesi olan müzikhali böyle harcamak istemezdim ama gelir gelmez bembeyaz titreyen bir sürü popo görünce insan sinir oluyor. Ceri mutlu, ağzı kulaklarında burada da oturup, ne bakıyosuıı memelere de denmez ki. Medeni olmak bildiğin gavatlık bence. Durup dururken şu hali gibi millete baksa cinayet nedeni! Ama biz ne yaptık, adamı aldık, bi de üstüne para verdik doya doya baksın diye. Bir şampanya, iki, üç derken baya içtim sanırım... Uyandığımda elbiselerimle yataktaydım. Korkunç bir baş ağrısı, öyle böyle değil. Her zamanki gibi masada sı/mışını, C eri de almış getirmiş otele beni ıı'apsın. Birinci gün bok oldu ama dalıa önümüzde dört gün var, bugün çok eğleneceğiz eminim! Kahvaltı için çıktık dışarı. Zor zar, asla ağlamayacağını ayaklarım acıdı diye, şeklinde ikna ettim ve yürümeye başladık Kruvasan kahve için bir yerde oturduk, sonra C eri tuvalete gitti, ardından dışarıda nehrin kenarında fotoğraf çekeyim o gelene kadar diye dışarı çıktım, sonra olanlar oldu... A y l lr n lı lııy.ll.i»

7 Ete K öprünün üstünden N ötre Dame Kilisesi "nin fotoğraflarını çektim, bi'kaç köpeğiyle dilenen insanlara para verdim sonra da eafeye geri döndüm ki Ceri yok! Hatta masamızda başkaları oturuyor. G arsona sordum ama sağ olsun İngilizce konuşm adığı için, bana Fransızca olarak kaybolan birini nasıl soracağım ı öğretti. Bunlar da bir cins, tamam anladık konuşm uyorsun da bana niye dilini öğretiyorsun. Belli ki herif kaybolm uş, hızlandırılm ış kurs verecek pezevenk ayaküstü utanm asa... K alktım cafenin etrafına bakındım, elimde kabak gibi fotoğraf m akinesiyle kaldım öyle. Param yok, telefonum yok, kim liğim yok. Ceri ne var ne yoksa toplamış. Belli ki beni arıyor, ben de en mantıklı şeyi yaparak cafede kaybettiğine göre orada arıyordur diye bekledim. İki saat sonra karşıdan polislerle beraber benimkini gördüm. Gözleri kıpkırmızı olmuş, perişan halde beni görünce koşarak geldi, önce bi sarıldı öptü. A fganistan'da askere gitmişim, öldü demişler, ölmediğim ortaya çıkınca sevinçten n apacağını şaşırmış gibi... Polislere anlattı durumu, gittiler onlar. Polislerin gitmesiyle o suratındaki beni gördüğü andaki mutluluk birden değişiverdi! Babamın okuldan atıldığımı duyduğu an suratında oluşan ifadeye benzedi. Kızardı, saçları dik dik havaya kalktı ve kükremeye başladı. O kadar çok kükredi ki yanaklarım arkaya dalga dalga gitti böyle. Nasıl kaybolurmuşum, iki dakika beni yalnız bırakamayacak mıymış, ben ne geri zekâlı biriymişim, bir yerden telefon etmek aklıma gelmemiş mi. Bütün gün elimi bırakmadı, her

8 yerde konuştu ama her yerde... Müzelerde, yolda, takside yemek yerken, tek dinlediğim şey ne kadar salak biri olduâum oldu. Ağlayarak otele döndüm, kafam, yorganın altına gömdüm ve uyudum. Üçüncü gün biraz daha güzel geçti, hatta baya güzel geçti. Çok şarap denedik, alışveriş yerlerini gezdik, bir sürü tatlı yedik. Sürekli olarak birbirimizi ne kadar çok sevdiğimizi söyledik. Sonunda istediğim gibi bir gün geçirdim. Dördüncü gün de öyle başladı. Ceri, daha sakin daha yumuşak ben daha kontrollüyüm. Derken, bir bok yedim. Soğan çorbasını çok övmüşlerdi, deneyeyim dedim. Allah beni kahretsin, sevene laf diyemem ama hayatımda daha iğrenç bir şey yemedim. Her yere kustum, şehrin her yerine durmadan kustum. Karşıdan karşıya geçerken eğildim kustum, yola devam ettim. Bütün gün karnım ağrıya ağrıya, ağlaya ağlaya gün geçti. Akşam da Leon da tencere midye yemeden dönmeyen Türk olmamak için Ceri ye yalvardım. Şimdi yiğidi öldür hakkını yeme, diğer konuları bilmem de bu konuda adam haklıydı. Yeme, miden kötü daha kötü olacaksın, yeme Allah aşkına yeme artık. Dinlemedim bi tencere midye yedim... Sonuç, midem ağzımdan çıktı ama en önemlisi Ceri nin de midesi bozuldu. Champ Elysees nin ortasında bi o kustu bi ben... Bütün gün ikimizden de çıkan tek cümle. Canım bi şunları tutsaaaağğğğaaa, ayy pardon peçeteyi verir misin? Son gecemiz, Eiffel e çıkmalıyız dedi. Ben de son gecem>2, o lanet metroya binmek istiyorum dedim. Elime, kuviı sam diye bi poşet aldım, metroya bindik Eiffel e doğru vola

9 çıktık. Birkaç böğürm e, ay bana bir şeyler oluyor titremesi sonra iniş. A ktarm a yapm am ız lazımmış, başka bir yere doğru giderken hoop bizi güvenlik görevlileri durdurdu. N oluyo lan lalan derken m eğersem biletlerimizi atm amam ız lazımmış. Valla ben atm am ıştım, salak Ceri atmış. Yedi cezayı bir güzel, parayı verirken bana küfür ediyordu ama duymazdan geldim. Paşalar gibi biletim var oğlum benim, cezayı sen yedin bana sinirlenm e yani. Ardından metroda bir güzel kaybolduk. C eri'nin kafasından alev çıkıyor sinirden, adamları konsolosluğa gidip şikâyet etmekten, onlara dava açmaktan falan bahsediyor. Her zamanki gibi dinlemiyorum tabii... Sonunda bulduk treni bindik, Eiffel'e doğru gittik. İşte orada neden bileti atmamamız gerektiğini anladık. Ben Londra'dan biliyordum, daha doğrusu, kardeşim Zodi okumaya gitmişti oraya 3 aylığına, ben de yanma yapışmıştım. Orada da ancak aynı biletle çıkabiliyordun. Ben kapıdan çıktım, Ceri orada kaldı. Kapının orada öyle bekliyor. Görevli yok, daha doğrusu bir tane insan yok etrafta, çocuğu nasıl alalım buraya, diye soracağım. Bi kaç serseri çocuk geldi, pat pat girişlerden zıplayarak geçti. -Hah. sen de böyle yap işte kalk zıpla. -Hıı, zıplayayım da az önce verdiğim cezanın 30 katını ödeyeyim. Yasaktır, görevli gelir şimdi. İşte kurallara uymak için yaratılmış Ceri. Ardından bir sürü kişi o girişi zıplayarak geçti ama Ceri yalı kazığı gibi dikildi durdu orada. Artık yapacak bir şey yok, diye ben onun yanına zıpladım. Zorla onu çıkarttım, geçti sonunda. Ardından da ben çıkmak için adım attım, tam diğer ayağımı atıyordum kı

10 cumburlop suratımın üstüne yere kapaklandım. Almm soyuldu, burnum kanadı ama yine de yılmadım. Karnımın afinsı, suratımın dağılması son günümün içine sıçamaz, diye o demir yığınının oraya gittik. Muhteşem! Parisliler Eiffel için, Paris i en güzel Eiffel den izlersiniz, çünkü bir tek oradan görünmez orası derlermiş. Hiç sevmezlermiş Eiffel i, şehrin güzelliğini bozduğuna inanırlarmış. Çıktık oraya ama hayalimdeki gibi olmadı açıkçası. Bir Kore öğrenci grubuyla yukarı çıktık, korkunç bir kalabalık. Kenarlarda durmak için resmen yer kapman lazım. Fotoğraf çektireceğiz ama boş tek bir yer yok, her taraf insan kaynıyor, onların arasına geçip emme basma tulumba gibi duruyoruz ve bu kez pozumuz daha çok asker hatırası gibi duruyor. Artık inelim kurtulalım şuradan derken asansörü bekleyemedim, çünkü o soğanlar sürekli ağzıma ağzıma geliyordu. Merdivenden inelim diye yürümeye başladık. Ardından Ceri, sen iyi değilsin, şurada bir otur dedi. Ay ne oturcam ya dedikçe oturtmaya çalıştı. Sonra anladım ki midesi bozuldu ya heralde bişiler yapacak. -Buraya yapma ama ya, biri miri görür. Poşeti attım ben -Kusmayacağım yahu, bi Otursana -Ya demir bunlar, sonra daha kötü olurum. Cırcır olacaz, yarın yola çıkıyoruz bi de. Bir anda sonra ne olduğunu anlayamadım ama homur ho- mur konuşuyordu en son Ceri, elimi tuttu. N oluyor, derken ÇÜnkÜU

11 Ardından ise Ceri pat pat pat aşağıya koşmaya başladı. Anlam da verem edim, bir taraftan da bana küfrediyor çünkü: Sen tam bir geri zekâlısın. N eyim e ya, benim neyime yani! Arkasından koşuyorum am a neden koştuğumu ben de anlam ı yorum. Artık nefes nefese kalınca, o da umudu kesince bana söylem eyi akıl etli: -Sana yüzük alm ıştım am a sen yine yine yine her şeyi olduğu gibi, her anım ızı olduğu gibi bunu da mahvettin! Mutlu m usun? H er şey tam bir fiyasko şenleyken! -Y üzük mü? -Y üzük ya, yüzük! Sonrası aşağıda insanlara yarı Fransızca yarı İngilizce ama küfrü Türkçe olan cümlelerle aşk hikayemizi anlatıp yüzüğü aradık. Saatlerce aradık, en son ne kadara aldın ben vereyim parasını gibi bir cümle kurdum, adamın burun deliklerinin sinirden nasıl açılıp kapandığını gördüm. Görevlilerden oradan inen insanlara kadar herkese sorduk. Artık umudumuz kalmamıştı ki iki adam ellerinde bi şeyle bize doğru koşturarak geliyor. Hemen ellerinden almak için elimi uzattım, ağzım kulaklarımda yüzüğü kapıyordum ki Ceri elime şak diye vurdu. Aldı yüzüğü cebindeki kutusuna yerleştirdi. Tria mı lan o, vallahi tria, tek taş falan değil. Ooo Ceri ne yaptın sen... Boynuna atlayacaktım ki itti beni, Lütfen, biraz sakinleşmeye ihtiyacım var dedi, millete teşekkürünü etti ve l,p ^ tıp gitti. Ben de arkasından koştura koştura tabii. Takside te kelime ağzından çıkmadı, otelde desen ne söylesem sa^ j ^ pis pis bakışlarıyla cevap verdi. Amaan dedim, sınırı sa

12 geçer bişi olmaz, herkese haber verdim evleneceğimizi Çocukları ne zaman yaparızı kendi kendime tartışırken u y ç a kaldım. Sabah oldu, Ceri hâlâ nemrut. Normalde de siniri maksimum 13 dakika 27 sn. sürer. Haklı olsun olmasın yanıma gelip sırnaşır, öpüşür koklaşır barışırdık. Bu kez hayatımda hiç tanımadığım bir Ceri var karşımda, susuyor. Sadece sessizce duruyor, kaşlarını çatıp. Uçakta yaptığım milyonlarca maymunluğa gülmedi bile. Sadece en son uyurken kafamı çekti öptü saçlarımdan, uyumaya devam etti. O da uyuyor diye. Ceri uykusunda yatağın neresinde olursam olayım, beni bulur öper öyle uyumaya devam eder. Ya da kolumu tutar, elimi tutar. Beni bulamazsa uykusundan uyanır, evin içinde arar, öper yine uyumaya devam eder. Bunu bildiğim için bu öpücük pek aramız yumuşasın öpücüğü değildi yani. Benimle tek kelime etmeden, eve bıraktı beni. Kapıyı kapatmadan önce, yüzüğü sordum. Yine cevap vermedi, katasım iki yana sallayarak gözlerini devire devire kapıyı kapatmamı bekledi. Sonra da gitti... Av M»rli i 11 Ma 11 a h 1

13 K a d e r D iy e m e z s in, S e n K e n d in E ttin Bir olayı yaşam aktan daha heyecanlı bir şey varsa o da kesinlikle kız arkadaşlarına anlatmak olmalı. Hatta bazen sırf bu yüzden bile yaşadığım ızı düşünüyorum. Kilo vermişim, terfi almışım, harika bir ağdacı buldum, adama tekme attım gibi şeyleri arkadaşlarım ıza anlatmasaydık bu kadar heyecanlı olmazdı. Çünkü içimizde, bir yerde birilerini kıskandırmak için yaşayan bir orospu var. Ve benimki bütün uçak boyunca çırpındı durdu. Ceri benimle tek kelime konuşmadı ama olsun. Havaalanından iner inmez koşarak eve gittim, hatta koşmadım uçtum resmen. Anahtarla kapıyı açar açmaz içerden gelen çığlıklar ve bizim hatunlar. Ayakkabılığın orada kendimi sorguda buldum: Ne dedi, dizlerinin önüne eğildi mi. bir daha sordu mu, ne cevap verdin, buldunuz mu, ne kadara alm,ş acaba vs vs vs. Hemen koltuğa oturdum, dünyanın sırrı

14 m verecekm iş gibi hepsini etrafımda daire yaptım ve olayları anlatmaya başladım. Tabii ki biraz değiştirerek... E iffel'in en tepesi, bütün Paris ayaklarımızın altında, her yer ışıl ışıl. O kadar güzel, o kadar inanılmaz ki anlatamam. Ama adam gözlerini benden alamıyor, bir saniye olsun durup bi Paris'i izleyeyim demiyor. Resmen içime düşecek... Ahh Cericim beni izlemeyi bırak, bak koca şehir, biraz ona bak dedim. O da parmağını uzatır mısın dedi, uzattım. Ama gerçekten ne olduğunu anlayamadım, yani evet Paris teyiz, Eiffel'deyiz am a Ceri neticede, ondan böyle şey beklemiyorum. Sonra parmağımda o eşsiz zevki hissettim, o kadar parlaktı ki gözlerim kamaştı ve bir anda heyecanlanıp elimi çekmek zorunda kaldım. Ve çilinkkk yüzük sonsuzluğa doğru uçtu sanki. O kadar mutsuz oldum ki, bana sarıldı ve önemli olan niyetti bebeğim dedi. Yani kusura bakma ama olayı olduğu gibi anlatsam bi kere kızlar itin götüne sokar o adamı da beni de. Yani n apalım hayatımın en romantik anının böyle olmasını diledim, teoride böyleydi zaten. Cümlem bitti, kızların hepsinin ağzı açık bakıyor, hah dedim işte böyle ya... Ama neymiş efendim kaşarlar bu teklifi çok banal bulmuş. Yani zaten Paris e giderken belliymiş teklif edeceği, nasıl anlamamışım. Ulan pazarda bile o teklifi alsa götü horon tepecek kızlar tanıyorum ben. Banal sizin ananızdır. Sonra yüzüğü görmek istediler, işte o noktada biraz duraksadım. Ç ünkti Ceri bana yüzüğü bir daha vermedi. Birkaç kez isteyecek gibi oldum ama yok! Kader mader bir şeyler geveleyip duruyordu. O yüzden ikinci beyaz, hatta pembiş yalanımı da atabilirim dedim: Yüzük parmağıma büyük geldi, küçültecekmiş.

15 Sonra oturduk, düğünü nasıl yapmamız gerektiğini düşündük, gelinlik seçmeye, oturacağımız evi bulmaya başladık. Herkesin harika bir fikri vardı ve ben çok mutluydum. Gelin olmanın en güzel yanı insanın kendisini dünyanın merkezi sanması sanırım. Çünkü herkes senin için uğraşıyor düşünsene. Şu an zaten hükümet düşse, Rusya bize savaş açsa, deprem olsa, rejim değişse bile ilk aklıma gelen, Ay benim düğün ne olacak ' olur. Ve benimle beraber etrafımdaki herkesin bunu düşünmesini yeğlerim. ÇÜNKÜ GELİNİM BEN! Yaz gelini olacağım için kilo vermem lazım, dünyanın en harika gelinliğini buldum ayrıca, onu alabilmem için para biriktirmem lazım. Gelinliği erkek tarafı mı alıyor acaba? Allahım ne olur erkek tarafı alıyor olsun. Adamın üçüncü evliliği olduğu için o biraz daha bu konuda kaşarlanmıştır, düğün istemiyorum ben zaten. Hiç akrabam yok ki kimse bana altın bile takamayacak. Amaan ya evleniyorum ben oğlum, Paris'te evlenme teklifi aldım ya daha ne olsun. Yemişim altınını... Artık yepyeni bir hayatım olacak, geri zekâlı bekâr arkadaşlarımla görüşmeyi yavaş yavaş keseceğim. Çünkü onlarla konuşacak bir şeyimiz kalmadı yani ne yapalım. Sonra yeni evli çift arkadaşları edinmeliyiz kendimize, sürekli birbirimize gelip akşam yemekleri yemeliyiz, mobilyalarından muhabbet etmeliyiz. Film arşivimizi genişletmeliyiz, çünkü en büyük zevklerimizden biri oturup film izlemek olacak. Artık öyle geceleri kızlarla çıkıp zil zurna sarhoş olma dönemim de bitti. Zaten sıkılmıştım eve kusarak dönmekten. Demek ki insanoğlu böyle oluyormuş. Hep e\ lenince değişen insanlara şaşırır, hatta kınardım. Ben daha evlenmeden nasıl değişeceğimi düşünüyorum. Amaaan banane. gelinim

16 ben! İstediğim her şeyi düşünm e hakkına sahibim. Yalnız, inşallah arkadaşlarım düşüncelerim i okumuyorlardır. Düğüne k ad ar onlara ihtiyacım var çünkü. En azından bi yarım takarlar. takarlar inşallah. Çeyrek takanın adını telefon rehberimden silm eyi düşünüyorum, bence m antıklı... Yatağın üzerine marketten aldığım gelin dergilerini dizdim, gelinliğim i seçebilm ek için. Beğendiğim modellerin hepsinin fiyatını görünce, sanki dünyanın en harika fikrini bulmuşum gibi hem en bizim kızlara döndüm, Süper bir şey buldum! Biz çok yakın arkadaşız ya, gelinliği ortak alalım. Kimin düğünü olursa o giysin. Nasıl fikir? Bana mideleri bulanarak baktıklarını söylemem e gerek yok sanırım ama biraz abarttılar bence. Yani hayatımızda bir kez giyiyoruz kızlar, yeri geliyor tek gecelik ilişkilerinizi paylaşıyorsunuz gelinlik mi battı size, hay Allahım ya... Bu arada Ceri beni bıraktı eve gitti, aradan saatler geçti daha aramadı. Oysa, Suyunu içtin mi, yemeğini yedin mi, pencereni aç bak hava alsın diye 27. kez araması gerekliydi. Başına bir şey gelmiş olmasın diye aradım: Sana artık kocacım mı dicem ben şimdi? Önce biraz sessizlik, ardından yutkunma, o aldığı nefesi telefona doğru üfleme ve sonuç: Pucca. ben çok düşündüm taşındım, bu iş olmayacak.

17 Kızlar sesini duyar diye çaktırmadan telefonun sesini kıstım. Kötü bir şey konuştuğumuz belli olmasın diye yerimden de kalkamadım. Suratımı bile değiştirmeden, ağzım kulaklarımda: Neyi düşündün canım, düğünse ben düğün istemiyorum. Ne düğünü ya, bi otur mantıklı düşün bakalım. Şenle ben hiç bir arada olabilir miyiz? Aklın alıyor mu? İki ay sonra öldürürüz birbirimizi. Kaderdi bence o yüzüğün düşmesi. Sen de çok düşünme, üzülme olmayacağı vardı, olmadı. Daha iyi oldu belki de dedi, telefonu kapattı. Benim yüzüm yine aynı heyecanla kaldı orada, telefonu kapatmamış gibi konuşmaya devam ettim. Aa süper olur. Ben de seni çok seviyorum! Kapattım, ağzım kulaklarımda tuvalete gittim. Musluğu sonuna kadar açıp, sifonu da çekip o su sesinde böğürmelerim duyulmasın diye ağlamaya başladım. Kalbi olan bir insan böyle mi ayrılır birinden. Akıl vere vere, nasihat ede ede mi ayrılınır! Biraz umut bırakır, biraz suçlu gibi davranır ne bileyim ya biraz üzülür en azından. İnsan insandan böyle mi ayrılır. Ben ne yaptım ya, ben yine ne yaptım da olmadı... A.. H j.i i I n M İ U h 1

18 B e n i Ü z m e k t e n Z evk A lıy o r s u n İlişkimizin ilk 9. gününde bana evlenme teklifi eden, sonra geri alan. Ayrılmaya karar verdikten 5 dakika sonra barışmak için çırpman bir adamın benden ayrılmasını ciddiye alacak değilim. Sadece biraz kırgın bence şu an, biraz da kızgın olabilir. 6 gün oldu, hâlâ beni aramamış olabilir, hâlâ mesajlarıma cevap vermiyor olabilir ama biliyorum ki bu bizim için önemsiz bir olay. O yüzük benim, o yüzüğü takana kadar benden ayrılamazsın! O benim hakkım, o yüzük parmağıma girsin çıksın sonra ne bok yersen ye ama benim olanı bana vermelisin dostum anlıyor musun??? Tamam, hayal ettiği şeyler istediği gibi olmayabilir, Paris'ten çok fazla şey de bekliyor olabilir ama parmağıma değ diğine göre kesinlikle o benim yüzüğüm.

19 Bir dv şöyle bir durum var. insanlara ayrıldığımı/ı daha doğrum onun benden ayrıldığını anlatamıyorum. Yine tulıh- ' w 1*1*. ca, y ine c\ lenmeden ayrıldı, yazık bıı kı/u da hıy mutlu olamadı Bu kez adam vvı/uğu takarken vazgeçmiş. Kokuyo mu acaba ya bu kı/ Bence yatakta kötü. Yoo yoo bence ev idlerinden anlamış ı>r diye Hayır canım, çok konuşuyor diye kok Usiunc eıdıvo adamların, bı bıraksa olacak, k irkin bahtı derler br de. çirkinliğin tanrısı gibi bışı, o bile böyle olduysa... kim seye söylemedim ayrıldığımızı, bir daha şu muhabbetleri çekemeyeceğim açıkçası. Bir de gerçekten Allahını, işine gücüne karışmak gibi olmasın ama sence de bira/ benim olayın boku çıkmadı mı? kendim i artık devam etm ek zorunda kalan 12 sezon dizisi gibi hissediyorum. Biriyle tanış, onu elde etmek için uğraş, başar sonra götüne ye tekm eyi; hoop sonra sil baştan bı daha... O demir yığının üzerinden nişan yüzüğüm düştü, adam da bunu mistik olaylara bağladı benden aynldr Yar mı böyle brşi ya. ben kendime inandıranııyorum bu olayı, ken nasıl hem ayrıldığımıza ikna edebilir ki. Delirdiğimi düşünmüyor değilim, kendi kendime evcilik oynuyorum şu halime bak. Adam benden ayrılmış, ben evleniyorum diye dolanıyorum ortalarda. Mesajlarıma cevap vermiyor, aradığımda açmıyor Tvvcetlerinc bakıyorum, yok tek kelime bir şey yazmamış Birim mı buldu acaba, bu kadar sabuk bulmamıştır ya. Dağıtmaya mı karar verdi acaba. Ayy bu adamların da bu aynlık acısı çekerken karıyla kızla acımı dtadmryım olayına uyuz oluyorum. Hayır, bir dc bunu öyle bı yaptyour kı ajıtasyonunu da unutmuyorlar.

20 S a b a h la r olmasın, o k ı/ senin bu kı/ benim, kimin koy- nunda uyandığın belli olmasın günlerini "Çok acı çektim ya diye anlattıklarında ağı/ burun dalasım geliyor ö y le acı ç e k m e y e can kurban valla. Ben de böyle evde oturup F5 tuşuna basıp basıp acaba ne ya/dı. nerede, bana mı ya/dı diye delireyim. Evine mı gitsem, bı önceki ayrılıktan hatırla. Adamı hemen mekânda başka kızla görmüştün Ay bekâr hayatı ne gü/el, tek kişiye bağlı kalmak ölüm möjüm gibi şeyler düşünmeden barışmalıyı/. Hem o kaç kc/ geldi. Pam olayını hatırla, adamla ay rılmıştın yem bir başlangıç yapalım diye biletlerle gelmişti. Bu ke/ de benim gitmemde bı sorun yok sanırım. Bindim taksiye, bütün yol boyunca kafamda felaket senaryoları hazırladım. Ya evde kız varsa, uçaktan indikten sonra kızla tanıştıysa 6 gündür onun evinde kalıyorsa ve ona delice âşık olduysa. Yaa yine dayak yiccm öyleyse. Biz daha sevgili değilken eski sevgilisi evi basmıştı, olan bana olmuştu. Ne demek dayak yicem ya. bi saniye bi saniye! Hoooppp. nişanlım sayılıyor o benim artık. Gerekirse evire çevirt ben döverim. İnşallah minyondur bu kez saçlara çalışırsam olacak bu ış. Bı de artık araba alsam iyi olacak, bu tıp baskınlara taksıy Ic gitmek rahat olmuyor. Taksimetreye bakarken hep yolu kaçırıyorum. Geldim evinin oraya. Ne olur ne o lm a / taş aldım yanıma Çiktıın yukarı. Zili çalm adan önce diyeceklerimin provasını yaptım. Yalnızsa, 'kaderse kader, ben yanında olmak istiyorum" dive hovnuna a tla y a c a ğ ım Yok eğer bi kız varsa. 'İşte sen böyle karaktersiz, ad. bir adamsın". Hatta yatakta talan

21 basayım, hemen şak şak fotolarını çekerim, ihanetin belge diye Twitter'a koyayım! Sl Zili çaldım, kimse açmadı, bir kez daha çaldım, yok. Kulağımı iyice dayadım kapıya, sanki içerden tık tık sesler geliyor Kalbim duracak gibi oldu, içerde biriyle beraber! Hayat karma işte, kime ne çektirdiysen aynı şeyleri yaşıyorsun. Bunun eski sevgilisi de aynen benim gibi bu kapının önünde dikiliyordu. ben televizyon ünitesinin arkasına saklanırken. Allahım düştüğüm duruma bak, ben bu hallere gelecek kız mıydım! Ama ben onun gibi çingene olmayacağım, kusura bakmasın. Hanfendi gibi çekip gideceğim. Merdivenlerden biraz indim, sonra dedim ki, yaaa sen nereye iniyorsun, o evi o adamın başına yıkmadan nereye gidiyorsun. Kapıyı yumruklamaya başladım: İçerde olduğunuzu biliyorum. Açm şu kapıyı! Yanındaki adama söyle, biraz erkek olsun erkek. Aferin, çıkmayın böyle, bu evi yakmaz mıyım, diri diri yanacaksınız, aç şu kapıyı rezil köpek. Aşağılık pislik! Ben böyle bağıra çağıra tehdit ederken, komşu açtı kapısını bakmak için. Yakacam falan diyince korktu sanırım, şaşkın gözlerle kapı aralığından kafasını uzattı. Yok yok size demedim, nişanlım içerde de onla konuşuyorum ben. Hiçbir şey söylemeden, kapattı. Keşke gaz bombam fa lan olsaydı ya da bazukam. Bu kapıyı nasıl kırabilirim ya. internetten baksam mı Demir kapı nasıl açılır diye. - yıct

22 tekmelesem belki kırılır. Gitmiş gibi mi yapsam, eğileyim şurada. Tamam, canın sağ olsun ben gidiyorum. Kapının oraya eğildim beklemeye başladım. Nasılsa ben çıktım zannedip, bu kapıyı açacak. Hayatı boyunca o evin içinde kalmayacaklar ya. İnşallah kalmazlar, çişim falan gelmeye başladı çünkü. Hayır, buraya kadar rezil olmuşum zaten gitmek gururuma dokunuyor. Nişanlanacakken ayrıldığımız altı günlük taze eski sevgilimi basmayı beklerken telefonla oyun oynayayım bari dedim. N'apcam başka! Aradan biraz zaman geçti, asansör o kata doğru çıktı, doğruldum ben de orada bişiler yapıyormuş, çantamda anahtar aranıyormuş gibi yaparak. Asansör durdu. Ceri içinden çıktı ve elinde bir sürü poşetlerle. Beni görünce bi şaşırdı: Aaa! Beni şaşırtıyorsun, sen benim için kalkıp gelir miydin ya! Lan, 5. kattan aşağıya zıplayarak inip kendine bir sürü alışveriş yapıp gelmiş olamaz di mi? Yani beni kandırmak için bu kadar zahmete girmez sanırım. Kapıyı açtı, içeri hemen tek bakışta aldatma taraması yaptım. Evin belli bölgelerine direkt bakıp, kız atmış mı atmamış mı olayı yani. Mermerlerin üzerinde saç teli var mı? Bulaşık tezgâhının üzerindeki bulaşıklar tek kişilik mı? Şarap bardakları var mı?

23 O rta sehpanın üstünde çıkarken unutulmuş 2 kahve kunvar m ı? pası En önemlisi banyoda giderde saç var mı, bi yerlerde unutulmuş tek küpe var mı, yeni havlu çıkarmış mı? Hımmm ilk bakışta tem iz görünüyor. Günahını almışım. Ceri eşyaları bıraktı elinden, kapıyı açık bıraktı, asansöre doğru bi daha yürüdü. Arkasından kafamı uzattım; Yardım edeceğim bir şey var mı, geleyim mi taşım aya? Yok, yok annem ler çıkıyor şimdi yukarı. Yazlıktaki kalan eşyaları getiriyoruz. Yanıma geldi, başımın tepesinden öptü, Çok özledim seni dedi, asansöre bindi. Peki ben ne yaptım, çantamı aldığım gibi kapıyı açık bırakarak merdivenlerden koşarak dışarı kaçtım. Taksiye bindim ve eve geldim... Annesiyle tanışm ak mı, işte bunu hiç düşünmemiştim. Daha değil, yok yani ne tanışm ası, asla daha değil.

24 Y ü z ü ğ ü n Son su z G ü cü ve K u d r e ti Ceri ile sonunda barıştık, kaçıp gitmemi annenlerin yanında konuşmayalım bu konuları olayına bağladım. 2 saat, 25 dakika telefon konuşması, bir kahvaltı ve sonunda yüzük parmağımda! Durup durup ona bakıyorum. Yüzüğüme göre kıyafet seçiyorum, sürekli insanlara gösteriyorum. Zamanlamada hata yapmış, önce tektaşı alacaktı ama olsun, bu da süper. Acaba ne kadara aldı diye de içimi kurtlar kemirmiyor değil. Kuyumcuların önünden geçerken girip sormamak için kendimi zor tutuyorum ama yok, aşkımız önemli. Belki diğerlerinde hu uğursuzluk getirdi. Evet, hepsinde de gidip yüzüğün fıya- tını öğrendim. N apabilirim, ben de böyle pislik biriyim belli ki- Bu kez yapmayacağım, asla hata yok. A y h»<i*

25 Ben böyle yataktan çıkm adan yüzüğüm e hayran hayran bakarken, Ceri telefonla arkadaşıyla konuşuyordu. Yeni evli bi arkadaşı vardı, sahile inm işler kahvaltı için bizi çağırıyor larnuş, bizim ki de başından savdı. Gözlerimi yüzükten ayır madan: Gidelim ya, güzel olur." Sen sevmezsin ki öyle ortamları, çift buluşmalarından miden bulanıyordu." Artık seviyorum, ayrıca da alışmam lazım." Bak sonra ben sıkıldım, gidelim falan yapm ak yok!" Bekleyin beni, yeni evli çiftler, çocuk sahibi olmayı düşünenler, senelerce birbirlerinden başka kimseyi görmeyen sevgililer. Artık ben de sizden biriyim. C eri nin içeriden beş yüz kez, Hadi artık, akşam oldu kahvaltı kalm adı!" bağrışmaları eşliğinde giyindim, süslendim çıkmaya hazır hale geldim ki, beni görünce bi şaşırdı: Pazar sabahı neden bankacı gibi giyindin?" Geri zekâlı bu adam ya, ofîf. Bu adamdan bi de çocuk yap- cam, genleri umarım bana benzer de babası gibi idiot olmaz. Yüzüğüme uygun bi bunlar var çünkü." Nasıl yani?" Yani artık diğer şeyleri giymek istemiyorum. Daha oturaklı, daha kadın kadın şeyler giym ek istiyorum. Bak, seni uyarıyorum. Topuklu giymişsin, oram ağrıdı. Ceri beni sırtında taşı, arabayı buraya getirttir, yok ayağım

26 şişti, ödem tuttu demek yok. Hem sahilde yürürüz en azından altına düz bişi giy. ÖffFtamam be! Bu da sevgilim mi babam mı belli değil. Gittik arkadaşlarının yanına. Çocuğu birkaç kez görmüştüm ama kızı daha ilk kez görecem. Hatta çocuğu gördüğümde bekârdı diye hatırlıyorum ama C eri nin gereksiz arkadaşlarının hikâyelerini hiç merak etmediğim için ne ara evlendi diye sormadım bile. Geldik kahvaltı yapacağımız yere, yüzüğüm daha iyi gözüksün diye iyice elimi yukarı yukarı gösterip yürümeye başladım. Çocuğu gördüm, oraya doğru ilerlerken kız ayağa kalktı. Şöyle söyleyeyim, öpmek için parmaklarımın ucunda duruyordum. Ve bir karıştan yüksek topuklu giymişti! Allah belanı vermesin Ceri, o ayakkabıyı ayağımdan çıkarttırdın ya, seni ölene kadar affetmeyeceğim! Parmaklarındaki yüzüklere bakmaktan kızın yüz güzelliğini göremedim açıkçası. Bi alyans, bi tam tur. diğer parmakta da eşşek kadar bi tek taş. Benim triam yanında gariban gibi kaldı. Olsun ama onlar evli barklı, kıskançlık yok, fesatlık yok, pislik yok. Bu kez her şey normal, sıradan ve iyilikle olacak. Kendini tut canım, ne olur bak. Sonunda tanışabildik, Cericiğim m bahsettiğin kadar ta t lıymış gerçekten. Benden bahsederken tatlı mı dedin canım. Sadece tatlı. tatlı yani muhallebi gibi. A v lw «

27 diye. "A a ne tatlı" falan denir. y P masın A rad an biraz zam an geçti, bunlar anlatm aya başladı i5te kız L o n d ra 'd a yaşıyorm uş. O rada tanışm ışlar, üç ay içinde ev lenm eye k arar verm işler, sonra kız işini buraya aldırmış bil- m em ne de bilm em ne. Sussalar da harika evlenm e teklifimi an latsam diye böyle açık kolluyorum resmen. Ama kız fırsat verm iy o r ki, habire konuşuyor. H abire o süm sük kocasını ö v m elere doyam ıyor. Tam araya gircem, hoop bu kez kocası b aşlıy o r karıyı övm eye. Bi de bize bak, Ceri zaten sıkıldı telefonuyla oynuyor. E v len m e teklifi olayını anlatm ayacak olsam çoktan tuvalette k en d im i kesm iştim zaten. Tam bir boşluk buldum yakaladım orad an gireyim dedim. Gururla, dudaklarım ı büze büze kafam ı sallayarak. Ceri size bana nasıl teklif ettiğini anlattı mı? H m anlattım, dikiş nakış kursu maceralarımı da anlattım. Ya ne anlatcam A llah aşkına! Ö küz, öküz, öküz! G erçek bir öküz. Böyle düşünüyorsan bile böyle mi söylenirm iş. Adam saatlerdir kadını öve öve tüketti. Benim ki de al işte, o telefonu inşallah yutarsın da çıkartanı azsın arkandan! Tabii bizim biraz olaylı oldu, ondan öyle yapıyor. Eif f e f de yüzüğü düşürdüm de.. Aaaa bak Selim, bunların da ilk aklına orası ge mış.^ Selim de bana Paris te teklif edecekmiş ama çok k işe o

28 diye vazgeçmiş. İyi ki vazgeçmişsin aşkım, yoksa ben de düşürürdüm." Ya ben bilmeden başka bir evrene falan geldim de haberim mi yok. Neden Paris in adını duyan klişe demeye başlıyor. Daha düne kadar yemekte falan yüzüğü takıyordu adamlar, hal la halla. Ben taktım ya, hemen boklayın hemen. Aman diyim heveslenmeyeyim bir şeye, kursağıma dizin böyle. İyi ki vazgeçmişsin aşkımmış. Adam olsa senin gibi yalı kazığından vazgeçer. Allahım çay bardağımın altıyla parmaklarını ezmek istiyorum kızın. Ceri de yanımda otursun öyle anca, ağzını açmadan kalsın. Sanki benim arkadaşlarım. Çok merak ettim ya, Selim sana nasıl teklif etti. Klişe olmayan ne yaptı yani? Hafta sonu için İstanbul'a gelmiştim, Pazar sabahı Selim ailemin yanına gitmem lazım dedi, kalktı gitti. Ben de akşam Londra ya döncem. Neyse, çıktım gittim bindim uçağa. Bi taraftan da kırgınım Selim'e, hiç aramadı beni, onun için geldim ama kalktı gitti. Zaten çok yeniyiz, en güzeli bitirmek diye uçakta düşünüyorum. Sonra hostes elinde bi yüzük kutusuyla geldi, bana uzattı onu. Ben tabii şok! O ne yani, kimden bu falan bakıyorum ama yok. Bu sizin diyor. Bi karışıklık \ar falan derken geldik işte. İndim, valizi almaya gidiyordum bi taraftan da telefonu açayım, Selim le konuşayım diye düşünüyorum. Aaaaaaa Aaaa Aaa bi baktım, karşımda Selim \e bütün arkadaşlarım. Kocaman bi karlona benimle e\ lenir misin yazmış. Herkes alkış kıyamet tabii. O yüzden mi kabul ettin, ayıp olmasın insanlara diye!" Ceri ayağıma vurdu tak diye, sonra da susmam için gözlerini aça aça işaret yaptı.

29 sonra hcme" Zaten,ç,n b arız s,dlk yarıştırm aca olayı, erkekler içinse kafaların ın en rahat ettiği yer sanırım. Sahilde yürüyelim dedik, bu d a kötü m esela. En son lisede okuldan kaçınca sahilde çift ç ift y ü rürdük. Bi kere hangim iz önde, hangim iz arkada olacak b ilm iy o ru m. C e ri nin elini sıkı sıkı tutuyorum ki kız yanım a gelmesin. O da ne insan canlısıym ış arkadaş, biraz önüm üzde yürüyorlar, ark asın a dönüp dönüp bir şeyler söylüyor. Yürü işte ya, d aha ne istiyorsun. Bıraktı adamın elini, yanım a geldi. Bi tarafım d a C eri, diğer tarafım da bu kız aralarında cüce gibi k ald ım. B oyum da kısa değil aslında, biri sorduğunda 1,70. G erçek te 1,68. Bu kız fazla uzun. Bi de giym iş o ayakkabıları. K ız bişi anlatırken boynumu yukarı kaldırm ak zorundayım. T am am benim de uzun boylu arkadaşlarım var ama arkadaşım o ld u ğ u için bir süre sonra batm ıyor göze. C eri de biz konuşuyoruz diye öne doğru geçti, kaldım mı kızla yan yana. A sıl senin için sorun şimdi başlıyor. H ıh, nasıl yani? C eri, iki kez evlenm iş boşanm ış. Ağır travmaları yaşa m ış. Y üzüğü taktım, oh kafam rahat diye düşünme. Her an korkabilir. Var yani onda o potansiyel belli.

30 Evlilik teklifini anlatmayan adam şu iki kez evlenmesini herkese anlatmasa olmayacak. Söyle söyle, dünyaya duyur. Herkes bilsin, bu kızın bi özelliği yok, herkese teklifi ederim ben, kabul eden eder de... Allahım yarabbim ya, sokakta milyonlarca bekâr adam varken sen tut en sorunlusu, en korkağı, en kafası karışığını bul! Arkasından bi tane ensesine bodoslama vurmak istiyorum. Belki o zaman geçmişini unutur. Hızlı hızlı öne doğru yürüdüm, Ceri nin elinden tuttum çekiştirdim. Bizim gitmemiz lazım, size kolay gelsin çok acil bi telefon geldi... Ceri bi anlamadı, ne oldu ya ne oldu ya diye bi'kaç sayıklama yaptı. Taksiyi durdurdum, içine resmen fırlattım Ceri'yi arkasından geçtim, bi öpmeden uzun uzun vedalaşmadan, el sallayıp eve doğru gittik. Ben sana dedim, bak yine rezil olduk. İnsan içine çıkamıyoruz ki seninle! Eğer biraz daha konuşursan, tırnağımla şah damarını patlatırım! Çok çok affedersin ama bir yalı kazığından da akıl alacak kadar düşmedim daha. Siktirsin kendi evliliğine baksın. Bu kez hiçbir sorun çıkmayacak, bu kez o lanet olası o Allah ın belası mutlu sonu görcem. Bu kez başarcam. kimsenin de bunu bozmasına izin vermicem.

31 İ s t ik la l C a d d e s i, S e n B i lm e z s in N e K ıs k a n ır l a r d ı S e n i! Ceri kendisinden hiç beklemediğim bir hamle atarak bize ev bakmaya başladı. Ben kardeşimle, o kendi evinde yaşıyor. İlk beraber olduğumuz zaman aynı ev olayını denemiştik, başarılı olamamıştık. Sonra zaten ben sürekli onun evinde kalınca bir daha açılmadı bu mevzu. Hangi semtlerde oturabiliriz diye kendi kendine plan çıkarmış, bi kaç tane ev bulmuş bana gösterdi. İlk kez zorunluluktan değil, ortada kaldığını için değil, gerçekten beraber yaşamak ve evlenmek için eve çıkıyorum. Çok garip, hem huzur verici hem biraz korkutucu. Korkutucu, çünkü İstanbul a gelmeden önce bir sürü plan yapmıştım kendimce. Burada hep delice özgür, ta/la sanatçı

32 u. s re li bira içen biri olacağım ı zannettim. Ama bir bira»r ekm ek dem ekm iş n apabitirim! Göbeğim alıp başını gid in ce bu hayalim de bitti tabii. Sanki böyle bir şeyleri kaçırı- > o tm u şu m gibi geliyor. Bana gösterdiği evler hep aile evleri, hep aile sem tleri. A rtık aile oluyoruz, aile, bi topluluk. Birey değilim, tek değilim artık. Evet çok güzel bir his ama bir parça buruk. İlk İstanbul a geldiğim zamanları hatırlıyorum da... Toy zam anlarım, yani her yere en az 3 otobüsle gidip, yedi kez kaybolduğum dönemler... Bi kanalda çalışıyorum, beş kuruş param yok. M illet akşam dışarı çıkalım dedi, içim içimi y iy o r çıkabilm ek için ama dönüşü taksiyle yaparsam haftalarca aç kalçam. Ona rağmen buna değer be dedim Pucca, ilk T ak sim de içm e şerefine ulaşacaksın, o N evizade de fotoğraf çektiren kekom ançi İzmirlilerden biri de sen olacaksın. (Bir arkadaşım İstanbul a tatile gidip, A km erkez de fotoğraf çektirip bize hava atıyordu.) İş çıkışı, ağzım kulaklarımda yanlındakilerin peşine takılıp gittim İstiklal C addesi ne. Heyecandan kalbim duracak, her parçasına ayrı ayrı bakmak istiyorum, her binayı özenle incelemek, her yerden bir şeyler yemek, insanlarla foto çekilmek, tramvaya binip el sallam ak... Türk bir turist ne yaparsa onu yapacağım işte. O sonsuzluğa açılan yoldayım, o sonunun nereye vardığı belli olm ayan İstiklal Caddesi nin en başında... Yalnız bir sorun var, çok kalabalık. Çok demek saçm a... İzmir nüfusu kadar insan var burada. Açıkçası biraz korkutucu, hiçbir şey görem iyorsun çünkü. C addenin ortasında yürüyoruz ama gördüğüm tek şey bana çarpan insanların surat ifadeleri. Herkes çok hızlı, gereksiz derecede hızlı ama... Hiçbir yere bakmıyorlar, hiçbir şeyle

33 ilgilenmiyorlar. Lan oğlum burası sizin işten... Ne bileyim okuldan sonra iki tek atıp, mutlu olduğunuz yer değil miydi? Bizim Kıbrıs Şehitleri gibi bi nevi işte, ne yapıyorsunuz siz insan bira içmek için bu kadar hızlı hareket eder mi. Hep zamanla yarışlar, var sanki, omzum göçtü kaç tane omuz yedim bilmiyorum. Dandik bir Samsung telefonum var, fotoğraf çekmek istiyorum ama nafile, neresini çekeyim. Yolun ortasında durduğum an, düzeni bozdum diye ezip geçecekler sanki beni. Bir süre sonra zaten yolda yürüyenler insan gibi gelmemeye başladı. Hepsi sırf kalabalık etsin diye oraya konulmuş robotlardı sanki. Etrafa bakmada sadece hedefe kitlenmiş bir şekilde bakan dümdüz yürüyen ve yoluna çıkan herkesi ezmeye yönelik kurulmuş robotlar. Zor zar gittik, Nevizade de bir yere oturduk. O kadar sıkış tepişiz ki mutlu olmamın imkânı yok. Bir de en kenarda oturuyorum, yanımdan geçen herkesi iç organlarına kadar sol tarafımda hissediyorum. Boş yer arıyorlar, hepsi terminatör gibi, bakışları sadece sandalyelere kilitlenmiş. Saat 3 yönünde, kadın çantasına doğru hamle yapıyor, hesabı ödeyecek. Eğer şanslıysak ikinci turu atarken o yeri alabiliriz. Sağ taraftaki adamla kadın kavga ediyor, ayakkabını bağlıyor gibi yap, kadın çekip gidecek hemen orayı almalıyız/ Masalarında sadece bira var, kimse kimseyle konuşmuyor, birazdan gidecekler, yol başında bekleyelim. İç seslerini, planlarını duyabiliyorum resmen. Biraz da rahatsızım tabii, herkesin size Kalk biraz da ben oturayım

34 bakış, alması hoş değil. Göz göze geldiğim her insanda sevgi bmm eski sevgilisi tepkisi: "O masa bizim hakkımızdı oros- N eyse içtik ettik, kalktık eve doğru yol aldık. Bu kez cadde biraz daha boşalmış, hatta çok eğlenceli olmuştu. Herkes sarhoştu, omzuma çarpan kız, İş Bankası nm önüne kusuyor, 19 kez önümüzden geçen yer bulamayan çift elinde patsolarla dolaşıyor. Birkaç dolandırıcı, turist avında. Çarşı, diye slogan atan bir grup, halay çeken başka bir grup ve hemen yanlarında horon tepen insanlar. İstiklal Caddesi sarhoşuyla güzel bence, yavaş, hazmedici ve daha anlayışlı... Biraz çakır keyif, çok olamadım param yok diye, birayı sidik yapana kadar beklettim çoğu zaman. Daha keyifle yürüyordum ki her İstanbullunun başına gelebilecek şeyi gördüm. Sarhoş Teoman'ı! İstanbul daki gördüğüm ilk ünlü, Kardeşim Zodyaklı nın uğruna okuldan atılacağı, ergenliği ona mektup yazmakla geçen Teoman dı! Bu bi mucize, hemen Zodi yi aradım, çığlık ata ata: Teomannn burdaaaaa, hemen önümde yürüyooo! Götü biraz kare ama küçük kare gibi düşün. Yok yok büyük biraz, biraz bol giyinmiş. Sallanıyor şu an... Suratını da gördüm, valla billa kocaman kafası var işte Teoman bu... Ben bunları fısır fısır telefonda kardeşime anlatırken artık adamda nasıl bi kulak varsa döndü arkasını, Ben miyim o yaptı, ben de o gazla, Kardeşim sizin hayranınız diye yapış-

35 tirdim adamın kulağına telefonu. Bu bi önce anlamadı, sonra alo falan yaptı telefonda sonra da pat diye yere düştü. Herkes etrafına toplanmaya başladı, bu gülüyor falan ama kırdı çanağı belli. Kaldırmaya çalışıyorlar... Yok, adam Nuh diyor peygamber demiyor, yapıştı yere. Elinde de benim telefon. Zodi nin de sesini duyuyorum oradan, vik vik sizi çok seviyorum da müziğiniz kutsal da bişiler geveliyor... Magazinciler geldi iistüne, aha dedim sıçtım gitti telefon. Kavga ediyorlar, benim telefon hâlâ elinde. Bıraksana adam telefonumu gideyim evime! Pardon, telefonu alabilir miyim, nı şey oo benim alayım mı onu ben? Araya giremiyorum, herkes toplandı bi de, Teoman da kavga ediyor, yani sanırım kavga ediyor, ağzından bir takım homurtular çıkıyor ama. Hamle yapıyorum telefonumu almak için, yok yapışmış resmen. Bileğini ısıracam artık versin diye, hatta kafasını ensesini falan. Bıı arada hâlâ Zodi telefonda konuşuyor, mırıl mırıl seslerini duyuyorum. İki üç tane daha kamera geldi, adamın arkadaşları falan da bi tedirgin olunca artık yapacak bir şey kalmadı diye, eğildim eline doğru telefonu aldım, çekiştirmeye başladım. Suratıma baktı bi, ıf oluyor diye, sarhoş hafızası tabii unuttu kendisinin sandı heralde. Sonra baktı ki bok gibi bi telefon, bıraktı elinden. Aldım telefonu, bildiğin kaçarak uzaklaştım. Sonra telefonu elime aldım, Zodi şiir okuyordu, adam dinliyor diye ona şiirlerini okumaya karar vermiş. Tanrım ger. zekalı bir kardeşe sahibim.

36 Sonraki bütün hafta magazin programlarını izledim, hep- Mm,ck lck l,k,slanbul a gelişim, İstiklal Caddesi ne gidişim W m aşa / ne Çıkışım, şans dediğin böyle olur işte be! Sonra görüntüleri görünce büyük bir hayal kırıklığı, 2 saniye sadece götüm çıkm ış. Adamdan telefonu almaya çalışırken eğilmişim. onda da arkam da kamera varmış, gece mavisi kotumla ekranı karartm ışım. lam bir hayal kırıklığı! Sonra İstiklal Caddesi ne âşık oldum, ardından nefret ettim, bir daha âşık oldum, ba/en midem bulandı. Bazen hiç gitm edim, bazen her gün gittim. Yeni yerler keşfettim, güzel m ekânlar buldum. İğrenç yerlerde sarhoş oldum, mekândan atıldım, her yere kustum. Bir mekânın tuvaletini tıkadım, her yeri su bastı. İstanbul benim için İstiklal Caddesi gibiydi, ayrılm aya çalıştığın ama tutkuyla bağlı olduğun sevgilin gibi... İşte şimdi bu şehirde yaşamak istiyor muyum, diye kendim e soruyorum. Evet, buradayım şu an ama hiç bi on sene sonrasını düşünmedim. Hep gidecekmişim gibi geliyordu. N ereye bilmiyorum ama hep gittim bir yerlerde hiç burada sonsuza kadar yaşamayı düşünmemiştim...

37 S en» G e ç t im, B a ş H a r fin B ile Ç ık m ıyor G e le c e ğ im d e Fal baktırmaya bir milyonuncu kez tövbe edip. Ama bu isim veriyo diyince tövbe bozan bi geri zekâlıyım. Çantalarımın içlerini temizlerken, bi kâğıt buldum. Falcı bir şeyler anlatırken belli ki not almışım. Okuyorum, yazdığım her şey olmuş. Yurtdışı, evlilik teklifi, tarihler tutmuş, isimler tutmuş, 2- kitap çıkış tarihi falan böyle. Bayaaa bi tutturmuş. Ama hangi falcıydı hatırlamıyorum. Düşünüyorum, düşünüyorum yok! Belli ki İstanbul'da bi yere gitmişim. Gittiğim bütün falıların listesini yaptım. Acaba hangisiydi diye, tek tek ne dediler diye düşünmeye başladım. Falcının anlattıkları da Cem YılınazTn şovunu izlemek gibi oluyor. Anlatırken çok iv i. aktıktan sonra ne söylemişti unutuyorum. ( em Yılma/ ı evde

38 v o rd u k khz; /,e d lk hera,de' art,k dvd bozuluyordu bi daha alıa ı, sorsan esprilerinden kaçını hatırlıyorsun. Yok. Kalcı karşılaştırm aları yaparken, sanırım onları söyleyenin han g isi olduğunu buldum. Kadının biri var, çok yaşlı, sadece k en d i ev in d e bakıyor. Kadının evine giriyorsun, herkesin ortasın d a talın a bakıyor senin. Soru sorduğunda daha iyi cevaplıyor, ona bıraktığında anca mırmır dua okuyor kafası gidiyor. B ü y ü k ihtim alle bu kağıt ona ait. Ona da bir daha gitmemiştim. çünkü sürekli olarak, Senin bunla cinsel münasebetin o lm u ş, K ız paketi buna açtırmışsın yaa, Bunla gerdeğe n ik âh sız girm işsin gibi şeyleri bağıra bağıra söylüyor. Evi de zaten hiç boş değil, bütün sırada bekleyenler beni orospu zannedecek. Aradım kadını, yine randevu aldım. Bu kez C eri yi de ikna edeyim ki işi garantileyeyim dedim. Ceri yi ikna etme kısım çok zor oldu diyebilirim. Önce güzellikle, tatlı dille, sonra cinsellikle, ardından da tehditle... Sonunda yanımda geldi. Tabii ki saatlerce konuşarak, buna inanan insanların geri zekâlılığından bahsederek. Oraya sırf kadını göt etmek için geldiğini söyleyerek. Neyse geldi ya, gerisi benim için sorun değil. Oturduk, bekliyoruz. Birinin falına bakıyor, dinliyoruz arkadan arkadan, Ceri de dalga geçiyor. Onu babam da bilir, bunu babam da bilir diye. Kocanın eski karısı vefat etmiş di mi benim güzel gizımm. Hah. sen bu adama gönülden bağlanmışsın. Ama adam hep dışarda. Başka bir kadın var, iki ev açmış bu adam. Bi sana bı ona. Nikâhlısı sensiıı annadın mı gizım m... diyince bizimki bi yutkundu. Bir sürü kişi geldi gitti, aldatma şeyini duyunca

39 bi etkilendi. Şöyle bir baktım, şunları duyduktan sonra hele bi vazgeç baktırmaktan, bak gör sana neler ediyorum Bu kez böyle daha bi kulak kabarttı. Bize 3 kişi vardı daha, biri daha geçti, o dalga geçen adam gitti, herkesi ciddiyetle dinleyen biri geldi. Hatta beni susturmaya falan çalışıyor, daha iyi duymak için. Olayı mantık çerçevesine sokmaya çalışıyor, enerji de bu. hislerle alakalı falan diye. Ardından sigara içmek için aşağıya indi, daha da sıra bize var diye, arabadan telefonumun şarjını istedim. Bu çıktı gitti. Aa bi baktım sonra, benden önce bekleyen meğersem baktırmayacakmış, gelenlerden birinin arkadaşıymış. Sıra bana geldi! Geçtim, bu başladı yine: Gızımmm, sen çok şeyler çekmişin. Ama üzülme bitiyor. Başından nikâh geçmemiş, ama söz nişan çok geçmiş. Çok şükür geride kaldı o günler, artık doğru adamı buldum. Daha bulmamışsın amigo annadın mı, var daha. Annen- len baban ayrı di mi gizim? Bırak annemi babamı, ne demek bulamamışsın, baksana bir daha! Bi kadın bi iş için seni bi adamla tanıştıracak. Senden 4-5 yaş büyük. Reklam mı öyle bi şeyde işi var. Reklam gibi bi'şeyden de mezun, okuduğunu çalışmış. Kocaman bı evi var bunun, balkonundan denizi izliyorsun, orada yaşayacaksınız. Yok yok, iyi baksana tanıştık biz belki deniz gören bi ev tutarız? Daha görmemişsin bunu, önce sizi tanıştırıyorlar, su nı senin arkandan geliyor bi yere. Efendi, huyu gü/v.

40 tamam artık, karar veriyorsun evlenmeye 2015 bebek geliyor. 'Sanlış kişinin fincanını vermedim di mi, adı falan var m ı? İki isimli, ikinci ismi xxxx. Çok sevecek seni, çok sayacak, iyi ki beklemişim diyeceksin. Çok işini de yapacak, seni tutup alıp bööyyleee en tepeye koyacak. Bi baktım, Ceri girdi içeri. Paldır küldür falıma devam bile edem eden, kalkıyorum teyze dedim. Aldım, Ceri yi vın dışarı fırladım. O da bi şaşırdı ne oldu bilmem ne diye. Bilemedi ya bir şey, bi de sen baktırcan boşuna para vermeyelim, diye geçiştirdim. Bir benim başıma gelir zaten bu, nişanlısıyla falcıya gidip başkasıyla evleneceğini öğrenmek. Hayır yani, kocaman eşşek kadar yüzüğüm var, oradan bari at bişiler di mi! Hayır, bir de şimdi Ceri baktıracak arkamdan. Ona da bu kızla olmayacak evlilik yok falan diye atıp tutacak kafasını karıştıracak. Yüzük düştü diye kader dedi adam, şimdi bir de falcı dedi evlenemeyiz derse valla bıçaklarım kendimi de onu da hiç acımam!

Daha göster

Ay Hadi İnşallah! - Pucca Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar:Pucca

Yayın Evi: Okuyan Us Yayın

İSBN: 9786055134266

Sayfa Sayısı: 332

Ay Hadi İnşallah! Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

"Ne anneler, ne eski sevgililer ne de etrafta dolanan s…tükler! Bu kez başaracam, bu kez o duvağı takcam! Hiçbir şey önüme engel olamayacak… Sen bile! Kaderimde yokmuş, falımda çıkmıyormuş, o adam bana göre değilmiş… Hiiiiiiiiiç anlamam, dinlemem, o adam buraya gelecek! Ayy hadi inşallah!"

"İskambil kâğıtlarından ev yapıyorum kendime Vale'yi saklıyorum, Kız'ı kıskanıyorum, As'la hayaller kuruyorum. Hep birşeyler eksik kalıyor, sayılar başımı döndürüyor. Fal bakıyorum maça aramızı bozuyor, papaz kaçıyor. Ve ben kâğıttan evin içine bir türlü sığamıyorum…"

Bu kitabın okuyucularına bir uyarısı olsaydı, o da "Pucca bu, anılarını mutlaka okuyun ama sakın ola ilişkinizde uygulamayın!" olurdu… Sosyal Medya'nın kraliçesi Pucca, 4. kitabı Ay Hadi İnşallah'ta yine kadın zekâsını, komikliğini, sinsiliğini, şaşkınlığını ve hani o bildiğimiz, "Ne onunla ne onsuz!" aşkı en yalın haliyle yazdı… İlk kitabından itibaren başına gelen her şeyi tüm samimiyetiyle anlatıp çoğu zaman, "Sanki beni anlatmışsın…" dedirten Pucca'nın günlüğünde bu kez en bilinen aşkı Ceri ile olan hikâyesini okuyacağız.

Her durumdan bir kavga çıkaran, her kavgada ayrılan, her ayrılıktan 10 dakika sonra barışan Pucca ve Ceri'yi okurken, bakalım siz hangi tarafta yer alacaksınız?

(Tanıtım Bülteninden)

Ay Hadi İnşallah! Alıntıları - Sözleri

  • Karakterinin gelişmesini istiyorsan, en sevdiğin şeyden vazgeç...
  • "Ne kadar güzel başlarsa başlasın, hep sonunu hatırlayacaksın."
  • İlle bir bahanen mi olması gerek beni sevmen için
  • “Bir adım ileri gitmek için, bir adım geri gitmek gerekir.”
  • “Bir insanı değiştirebilir miyim diye girme o yola, ben bunun bu huyuna katlanabilir miyim diye düşün.Kimse değişmez.”
  • “Umut istemezsin, güzel olmasını da istemezsin.Sen onunla pisliğe bile batmaya razısındır.İnsanlara fazla gelir bu, oysa biraz kendine baksa, o da öyledir.”
  • “Biri bana hep derdi zaten: “Sen huzurdan huzursuz oluyorsun, mutlu olmak istemiyorsun, hep sorun çıkartmak için uğraşıyorsun, işler yoluna girince korkuyorsun, korktuğun şeyin üstüne gitsen kavga çıkartacağına” diye.”
  • “İlle bir bahanen mi olması gerek beni sevmen için?”
  • “Özrü kabahatinden de kırıcı.”
  • “Kurcaladıkça sen üzülürsün, deştikçe kendini yaralarsın.”
  • “Sadece uyumak istiyorum, uyandığımda seneler geçmiş olsun ve biri benim yerime hayatımı düzene koymuş olsun.”
  • “Hep o özel kişi, o kişi diye anlattıkları insana giderkenki basamak benim demek ki.”
  • Hayat denen şey, sadece aklında kalan anılardan ibaret.
  • Ne zaman hayal kurmayı bıraktım,o zaman kendimi tepetaklak buldum.Hayal kurmanın bi zararı olmaz heralde.
  • " Sen çok güzel bir anne olacaksın ama şu an seni yaşamak, senle yaşamak, sana doymak istiyorum. Benden bıkmaman için elimden geleni yapacağım. "

Ay Hadi İnşallah! İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Pucca serisini okıyarak gülmeye devam ediyorum. Valla çok seviyorum bu kadını Bu kitabı okurken biraz okuma modum düşüktü ama elime aldığımda herşey bitiyordu. Canım Pucca tabiki yine sadece güldürmedi, bazı yerlerde gözlerim doldu. Her kitabında kendi hayatını yazdığı için şu oldu bu oldu diyemiyorum. Okuyun görün. Zaten 1- 2 tanesini okuyunca diğerlerini de okumak isteyeceğinize eminim (Büşra)

O kadar içten bir anlatım var ki beğenmemek mümkün değil. (Nur Seferova)

Aslında genel bakılırsa eğlenceli kitap. Bu kadar samimi bir şekilde kendi hayatını aktarması çok olağandışı. Pucca dan da beklenen bu zaten. Okuduğum sürede gülerek eğlenerek okuyup bitirdim. Son 2 kitabında alıp okumak isterim. Kitabın rahatlatıcı etkisi var. Sanırım en büyük faktör bu sıradanlıktan yırtmasının. (Gizem Çetin)

Ay Hadi İnşallah! PDF indirme linki var mı?

Pucca - Ay Hadi İnşallah! kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Ay Hadi İnşallah! PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Pucca Kimdir?

İnternette yazı yazarak şöhreti yakalamış nadir kişilerden biridir.

İnternette Pucca olarak tanınan kişinin gerçekte adı Selen Işık’dır.İzmirli, Üniversiteyi Ankara’da okudu. Annesi ile babası kendisi küçükken boşanmışlar, 6-8 yaşına kadar annesiyle kaldıktan sonra üvey baba tacizi yüzünden kız kardeşiyle ile babasın yanına geçmişler. Üniversitede okurken küçük bir radyoda çalışmaya başlamış.

“Radyoda ‘sesli günlük’ tutuyordum. Başıma ne gelirse anlatıyordum, aldığım çizmeden, ev sahibimin zorbalıklarına, sevgilimden, ojelerime kadar. Sonra bir televizyon kanalına girdim, montaj falan derken her şeyin içinde buldum kendimi”. Diye anlatarak bu tür işlere nasıl başladığını söylüyor.

Twitter fenomeni Pucca, Eski sevgilisini rezil etmek için açtığı blogu ve Twitter hesabı ciddi bir takipçi sayısına ulaşıp olay olunca, kısa sürede 'Küçük Aptalın Büyük Dünyası' ve “ Ve Geri Kalan Her Şey” kitaplarıyla da en çok satanlar listesine girdi.

Kitabının imza gününde okuyucularıyla buluştu. Kitaplarında ve blogunda; eski sevgililerine, akrabalarına ve nefret ettiği kayınvalide adaylarına söylediği sözlerinden dolayı yüzünü her yerde Marilyn Monroe portreleriyle gizlemek zorunda kalan Pucca, gerçek kimliğini açıklamaktan bu kez çekinmedi.

Onunki aslında alışılmamış bir başarı hikâyesi. Pucca yani Selen Işık, kendi çapında bir edebiyat türü yarattı. 'Dizüstü' edebiyatı deyince, akla artık ilk Pucca geliyor. Özelliği belki de şu birkaç 'basit' kelimede yatıyor: Esprili, pervasız, içten, korkusuz, cazgır ve komik, yeni ve farklı daha doğrusu orijinal; türünün ilk örneği. Aslında o “Her kızın yaşadığı ama anlatamadığı şeyleri yazan kişi.”

Şu an sosyal paylaşım ağlarında 200 bin takipçisi olan Pucca’nın blogu ise Türkiye’de en fazla takipçisi olan kişisel blog.

Pucca aslında; Kör, sağır, küçük bir kız ve sevgilisinin peşinden sürekli onu öpmek için koşan, Koreli bir çizgi film kahramanıymış. Bir arkadaşı Selen Işık’a Pucca’nın oyuncağını hediye ettiğinden aşina adına ama asıl Pucca adını kullanmasının nedeni kendi ismiymiş. Twitter'da İngilizce karakterlerle asıl ismi Selen Işık'ı yazdığında ortaya çıkan tablo hiç te iyi değil. Bu yüzden Pucca adını kullanıyor.

Pucca’nın son sevgilisi, yine kendisi gibi bir ‘Twitter fenomeni’ olan Ceri Levis. Ya da gerçek ismiyle Ömür Özdemir.

Pucca Kitapları - Eserleri

  • Küçük Aptalın Büyük Dünyası
  • Ve Geri Kalan Her Şey
  • Allah Beni Böyle Yaratmış
  • Ay Hadi İnşallah!
  • O Adam Buraya Gelecek
  • Şimdi Biz Neyiz?
  • Peki Ya Şimdi?
  • Kayıp Aranıyor Aşk

Pucca Alıntıları - Sözleri

  • “Ne yapmış olabilirim, bu acıyı iç organlarıma kadar çekmek için? Öksüz mü tokatladım, engelliler asansörüne mi işedim, full akbilim varken ihtiyacı olana mı basmadım? Ne yaptım da bu acıyı çektim?” (Şimdi Biz Neyiz?)
  • Bir parmak bal sürüyorsun ağzıma, sonra tıkıyorsun biberli turşuyu (Küçük Aptalın Büyük Dünyası)
  • “İlle bir bahanen mi olması gerek beni sevmen için?” (Ay Hadi İnşallah!)
  • Gerçekten ne söyleyeceğimi bilemedim. Sanki ne desem boştu. Allah zaten onu bu kadar salak olmasıyla sınırlıyordu. Bir de ben üstüne gitsem mi bilemedim. (O Adam Buraya Gelecek)
  • Affetmeyi öğrenebildim ama unutmayı başaramıyorum bir türlü. (Küçük Aptalın Büyük Dünyası)
  • Bu kadar yakın olup; yapayalnız kalmayı nasıl başardık? (Şimdi Biz Neyiz?)
  • Bir insanı rezil hale getiren tek şey bence umut,acı çektiriyor gereksiz yere.Sonu güzelliğe gitse bile o yolda o kadar yıpranıyorsun ki güzelliği fark edecek yerin kalmıyor. (Allah Beni Böyle Yaratmış)
  • GÜNÜN DERSİ: Her şey kabak gibi ortadayken daha fazla zaman kaybetme! (O Adam Buraya Gelecek)
  • Kahramanım beni kurtarmak yerine, öldürmeyi tercih etti. (Allah Beni Böyle Yaratmış)
  • Bir insanı değiştirebilirim diye düşünme, insanlar değişmez. Asıl buna katlanabilecek miyim diye düşün. (Peki Ya Şimdi?)
  • ''Olmayacak'' tam bir vazgeçiş kelimesi. ''Olmadı'' emek yüklü. (Şimdi Biz Neyiz?)
  • "Büyümek nedir diye sorsan sanırım bunu derim, Uyumadan önce kurduğun hayallerin sorunlara dönüşmesi.” (Ve Geri Kalan Her Şey)
  • “Hiç bilmediğim bir denizin içerisinde yüzmeye çalışıyor gibiyim.” (Allah Beni Böyle Yaratmış)
  • Beklerim ama içim yanıyor, ya boşa geçerse saatler (Küçük Aptalın Büyük Dünyası)
  • “Ama hatırlıyorum bir yerlerden, sevgi böyle bir şey değildi sanki, büyüdükçe sevmek olgusu da değişiyor olmalı.Sadece yaşanmışlıklara bölünüyor ya da ne biliyim mesela karnımın içinde kelebekler var ama hepsi o kadar yorgun ki ağrıtmıyorlar bile karnımı.” (Ve Geri Kalan Her Şey)
  • Hayat denen şey, sadece aklında kalan anılardan ibaret. (Ay Hadi İnşallah!)
  • Aşk acısı için izin günü verilmeli bence iş yerlerinde. (Allah Beni Böyle Yaratmış)
  • Bir zaman geri alınmaz, anı kalır; Bir söylenen söz alınmaz, acı kalır.. (Ve Geri Kalan Her Şey)
  • İlişkinin en sevmediğim bölümündeyiz işte; onun dışarıdaki hayatı fark edip beni ikinci plana atması bölümü. Keşke hiç kız yüzü görmese, ne bileyim tek kelime konuşmasa insanlarla, sadece benim malım olsa. Kıskançlık çok kötü birşey, ama kaburga kemiklerimin içinde saklamak istiyorum onu. (Küçük Aptalın Büyük Dünyası)
  • “Döndüm gecenin karasına. Artık kimse kıramaz beni. O kül gibi o deniz o sessiz kız. Kayıp bir sandala binip gitti.” (Allah Beni Böyle Yaratmış)

Akis Kitap Ay Hadi Inşallah! - Pucca Günlük 4. Kitap P172197S1198

Akis Kitap Ay Hadi Inşallah! - Pucca Günlük 4. Kitap

Satıcı :

Koleksiyona Ekle

  • Basım Dili:Türkçe
  • Yazar:Zühtü Arslan
  • Roman Türü:Macera-Gizem
  • Cilt Bilgisi:Ciltli
  • Basım Yılı:2021

  • Bu ürün tarafından gönderilecektir.
  • "Ne anneler, ne eski sevgililer ne de etrafta dolanan s.tükler! Bu kez basaracam, bu kez o duvagi takcam! Hiçbir sey önüme engel olamayacak… Sen bile! Kaderimde yokmus, falimda çikmiyormus, o adam bana göre degilmis… Hiiiiiiiiiç anlamam, dinlemem, o adam buraya gelecek! Ayy hadi insallah!""Iskambil kâgitlarindan ev yapiyorum kendime Vale'yi sakliyorum, Kiz'i kiskaniyorum, As'la hayaller kuruyorum. Hep birseyler eksik kaliyor, sayilar basimi döndürüyor. Fal bakiyorum maça aramizi bozuyor, papaz kaçiyor. Ve ben kâgittan evin içine bir türlü sigamiyorum…"Bu kitabin okuyucularina bir uyarisi olsaydi, o da "Pucca bu, anilarini mutlaka okuyun ama sakin ola iliskinizde uygulamayin!" olurdu… Sosyal Medya'nin kraliçesi Pucca, 4. kitabi Ay Hadi Insallah'ta yine kadin zekâsini, komikligini, sinsiligini, saskinligini ve hani o bildigimiz, "Ne onunla ne onsuz!" aski en yalin haliyle yazdi… Ilk kitabindan itibaren basina gelen her seyi tüm samimiyetiyle anlatip çogu zaman, "Sanki beni anlatmissin…" dedirten Pucca'nin günlügünde bu kez en bilinen aski Ceri ile olan hikâyesini okuyacagiz.Her durumdan bir kavga çikaran, her kavgada ayrilan, her ayriliktan 10 dakika sonra barisan Pucca ve Ceri'yi okurken, bakalim siz hangi tarafta yer alacaksiniz?(Tanitim Bülteninden) Ürün Adı: Ay Hadi İnşallah! - Pucca Günlük 4. Kitap Ürün Kodu: 9786055134266 Yazar: Pucca Basım Yılı: 2013 Kapak Türü: Sayfa Sayısı: 332 Kağıt Cinsi: Çevirmen:

ÜRÜNÜN TÜM ÖZELLİKLERİ

Ürün Değerlendirmeleri

Henüz Yorum Yazılmamış.

Ürün Bilgileri

Akis Kitap Ay Hadi Inşallah! - Pucca Günlük 4. Kitap

  • "Ne anneler, ne eski sevgililer ne de etrafta dolanan s.tükler! Bu kez basaracam, bu kez o duvagi takcam! Hiçbir sey önüme engel olamayacak… Sen bile! Kaderimde yokmus, falimda çikmiyormus, o adam bana göre degilmis… Hiiiiiiiiiç anlamam, dinlemem, o adam buraya gelecek! Ayy hadi insallah!""Iskambil kâgitlarindan ev yapiyorum kendime Vale'yi sakliyorum, Kiz'i kiskaniyorum, As'la hayaller kuruyorum. Hep birseyler eksik kaliyor, sayilar basimi döndürüyor. Fal bakiyorum maça aramizi bozuyor, papaz kaçiyor. Ve ben kâgittan evin içine bir türlü sigamiyorum…"Bu kitabin okuyucularina bir uyarisi olsaydi, o da "Pucca bu, anilarini mutlaka okuyun ama sakin ola iliskinizde uygulamayin!" olurdu… Sosyal Medya'nin kraliçesi Pucca, 4. kitabi Ay Hadi Insallah'ta yine kadin zekâsini, komikligini, sinsiligini, saskinligini ve hani o bildigimiz, "Ne onunla ne onsuz!" aski en yalin haliyle yazdi… Ilk kitabindan itibaren basina gelen her seyi tüm samimiyetiyle anlatip çogu zaman, "Sanki beni anlatmissin…" dedirten Pucca'nin günlügünde bu kez en bilinen aski Ceri ile olan hikâyesini okuyacagiz.Her durumdan bir kavga çikaran, her kavgada ayrilan, her ayriliktan 10 dakika sonra barisan Pucca ve Ceri'yi okurken, bakalim siz hangi tarafta yer alacaksiniz?(Tanitim Bülteninden) Ürün Adı: Ay Hadi İnşallah! - Pucca Günlük 4. Kitap Ürün Kodu: 9786055134266 Yazar: Pucca Basım Yılı: 2013 Kapak Türü: Sayfa Sayısı: 332 Kağıt Cinsi: Çevirmen:

Ürün Özellikleri

  • Basım DiliTürkçe
  • YazarZühtü Arslan
  • Roman TürüMacera-Gizem
  • Cilt BilgisiCiltli
  • Basım Yılı2021

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır