ay tutulması ayet / KÜSÛF - TDV İslâm Ansiklopedisi

Ay Tutulması Ayet

ay tutulması ayet

Kuran’ı Kerim’de Güneş (Şems) kelimesi toplam 33 kez geçmektedir. Güneş (Şems) kelimesinin geçtiği ayetlerin 11 tanesinde Allah kelimesi geçer ,toplamda Allah kelimesinin 11 ayette 18 kez geçtiği görülür.  Bu 11 ayetin 8 ayetinde  ise Allah ve Güneş kelimelerine Ay (Kamer) kelimesi eşlik eder. Bu sayılar bir araya geldiğinde 18-11-8 kombinasyonu olur ve bu sayılar bize Saros Döngüsünü hatırlatır. Peki nedir bu Saros Döngüsü?

828e5812-98f5-452a-b9dd-7b9717caafcfSaros döngüsü Güneş ve Ay tutulmaları için kullanılan bir terimdir. Güneş veya Ay tutulması için Güneş, Ay ve Dünya’nın aynı eksende tam olarak aynı hizada olmaları gereklidir. Güneş’in, Dünya’nın ve Ay’ın aynı hizada hizalanması her 18 yıl, 11 gün, 8 saatte tekrarlanır. Bu döngüye Saros döngüsü adı verilir. Bu bilgiye sahip bir kişi Güneş ve Ay tutulmalarının ne zaman olacağını net olarak bilebilir.

Bu büyük olayların döngüsünün Kuran’da 18 yıl, 11 gün ve 8 saat olarak net bir şekilde ifade edilmesi Kuran’ın Allah’tan geldiğine kesin bir delildir.

Aşağıda Allah,Güneş(şems) ve Ay(kamer) kelimelerinin geçtiği ayetleri görebilirsiniz.

Screenshot_1

 

Paylaş:

Bunu beğen:

BeğenYükleniyor...

İlgili

Yayımlanmış

Küsuf ve Husuf (Güneş ve Ay Tutulması) Namazı ile İlgili Hadisler

Tarih: 25 Ekim 2022HADİSLER

Küsuf ve Husuf (Güneş ve Ay tutulması) namazı nedir, kaç rekattır? Küsuf ve Husuf (Güneş ve Ay tutulması) namazı ile ilgili hadisler.

Küsûf ve Husûf namazı, Güneş ve Ay tutulması, aşırı karanlık bastırması gibi kevnî âyetlerin zuhûru esnâsında kılınan namazdır. Kevnî âyetler ortaya çıktığında, insan kendine gelir ve derhal Allah’a sığınır, dünyâdan bir tür el etek çeker. İşte böyle bir hâl, mü’minin kendisini duâ, niyâz ve namaza vermesi diğer hayırlı amellerde bulunması için bir fırsattır.

Öte yandan kâfirlerden Güneş ve Ay’a kudsiyet atfedip tapanlar vardır. Bir mü’min, onların ibâdete lâyık olmadığını gösteren bir durum vukû bulduğunda, derhal Allah’a tazarrû ve niyaz etmelidir. Böyle hareket etmek, dini yücelten bir şiâr ve inkârcıları susturan bir cevap olur.

KÜSUF VE HUSUF NAMAZI NASIL KILINIR?

Abdullâh bin Amr’ın (r.a.) anlattığına göre, Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in zamân-ı saâdetlerinde Güneş tutulmuştu. Zât-ı Risâletleri kalkıp insanlara namaz kıldırdı. Kıyâmda o kadar çok kaldı ki âdetâ rükûya varmayacak da hep ayakta duracak zannedildi. Sonra rükûya vardı ve uzun müddet başını kaldırmadı. Arkasından doğruldu, fakat mûtadın üzerinde ayakta durduğu için, secde etmeyeceği intibâını verdi. Nihâyet birinci secdeye vardı. Lakin başını secdeden hiç kaldırmayacağı zannediliyordu. Daha sonra doğrulup oturdu. Bu oturuşu da uzun sürdü. Mübârek başını kaldırmayacakmışçasına ikinci secdeye vardı. Bu minval üzere iki rekât namaz kılıp bitirince Güneş bütün parlaklığıyla gözüktü. Arkasından Efendimiz minbere çıkarak ashâbına vecîz bir konuşma yaptı. Konuşmasında Allah Teâlâ’ya hamd ü senâ ettikten sonra şöyle buyurdu:

“Güneş ve Ay, Allah’ın varlık ve birliğine delâlet eden alâmetlerden sâdece ikisidir. Şâyet bunlar tutulursa, duâ edin, Cenâb-ı Hakk’a yönelip O’na ilticâ edin. Allah’ın büyüklüğünü hatırlayın, namaza durup Allah’ı zikretmeye koyulun ve sadaka verin…” (Buhârî, Küsûf, 2-4)

Peygamber (s.a.s.) Efendimiz, Güneş ve Ay’ı, Allah’ın âyetlerinden bir âyet olarak görmüş ve onların tutulmalarının, herhangi bir kimsenin ölümü veya doğumu sebebiyle olmadığını ashâbına bildirmiştir. Ancak gaybı ve kaderi bilmek Allah’a mahsus olduğundan, her an kıyâmetin vukû bulabileceğini veya kendi ecelinin gelmiş olabileceğini düşünerek, dâima Allah’a iltica hâlinde bulunmuştur. Hava kararmaya başlayınca, yağmur yağarken, gök gürlerken, Güneş veya Ay tutulurken, hep bu duygularla hareket ederek huzûr-ı ilâhîde durmuş ve ümmetinin selâmeti için yalvarmıştır.

Allah Resûlü’nün bu endişeleri tamâmen Allah korkusundan kaynaklanmaktaydı. Hz. Âişe’nin (r.a.) anlattığına göre Efendimiz (s.a.s.), rüzgâr estiğinde ve gökyüzünde siyah bir bulut gördüğü zaman korkusundan yüzünün rengi değişir, bazen o buluta karşı durur bakar, bazen geri döner, eve girer çıkardı. Yağmur yağdığında ise rahatlardı. Bunlar bir endişe alameti idi. Hz. Âişe (r.a.) bunun sebebini öğrenmek isteyince Resûl-i Ekrem (s.a.s.) Efendimiz; “Ne bileyim, belki bu kara bulut Âd kavminin dediği gibi bir azap olur. Onlar gördükleri siyah bulutu yağmur yağdıracak bir bulut zannetmişlerdi ama o elîm bir azap getirdi” buyurdu. (Buhârî, Tefsîr, 46/2; Müslim, İstiskâ, 14-16) Bu durum Peygamberimizin (s.a.s.) her an müteyakkız oluşunun ve bunu ümmetine de öğretmek isteyişinin bir işâretidir.

Resûlullah (s.a.s.) Ay tutulduğunda da bu hâl geçinceye kadar namaz kılmış ve Müslümanlara da kılmalarını emretmiştir. (İbn-i Hibbân, VII, 68, 100)

KÜSUF VE HUSUF NAMAZI KAÇ REKATTIR?

Küsûf ve Husûf namazı sünnettir. İki rekâttır. Güneş açılıncaya kadar duâ ile meşgul olunur. İmamın Küsûf namazını cemâatle kıldırmasında bir mahzur yoktur. Husûf namazı ise cemâatsiz kılınır. Bu namazların mescitte kılınması da sünnettir. Ezan ve kâmet okunmaz. Sâdece Güneş tutulduğunda kılınacak namaz için “es-Salâtü câmiatün: Namaz için toplanınız!” diye seslenilir. (Buhârî, Küsûf, 3; M. A. Köksal, XI, 221)

Ay ve Güneş tutulması gibi yer sarsıntısı da Allah’ın büyüklüğünü gösteren kevnî âyetlerden birisidir. Hicretin beşinci yılında Medine’de zelzele olmuştu. Kalbi her an Allah ile beraber olan Peygamber (s.a.s.) Efendimiz:

“Rabbiniz sizi, râzı olacağı bir hâle döndürmek istiyor. Öyle ise siz de O’nun rızâsını kazanmaya çalışın!” buyurdu. (İbn-i Ebî Şeybe, II, 220; İbn-i Esîr, Üsüdü’l-ğâbe, I, 29) İbn-i Abbas’ın (r.a.), Efendimiz’in (s.a.s.) bu tavsiyesini dikkate alarak ve Güneş tutulmasına kıyâsla zelzele namazı kıldırdığı rivâyet edilmektedir. (İbn-i Ebî Şeybe, II, 220)

Kaynak: Prof. Dr. Ömer Çelik, Doç. Dr. Mustafa Öztürk, Doç. Dr. Murat Kaya, Üsve-i Hasene 1, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

PEYGAMBER (S.A.S.) EFENDİMİZ’İN KILMIŞ OLDUĞU KÜSUF VE HUSUF NAMAZLARI

KÜSUF VE HUSUF NE DEMEK?

Küsuf ve Husuf Ne Demek?

KÜSUF VE HUSÛF NAMAZI NASIL KILINIR?

Küsuf ve Husûf Namazı Nasıl Kılınır?

PEYGAMBERİMİZ AY TUTULMASI YAŞANDIĞINDA NE YAPARDI?

Peygamberimiz Ay Tutulması Yaşandığında Ne Yapardı?

PAYLAŞ:                

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır.Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.

Erkam Medya © islam&ihsan

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.