Nasır toplumda pek çok insanın farklı seviyeleri ile karşılaştığı bir cilt sorunudur. Bu yazımızda nasırın neden oluştuğunu, oluşmaması için nasıl önlemler alınması gerektiğini ve nasırın nasıl tedavi edildiğini detaylı olarak aktaracağız.
Nasırın oluşmasında en büyük etken kişisel ihmaller ve hatalardır. Bu nedenle sorunun neden olduğu bilinerek önlem alınabilirsiniz. Bu sayede nasırlardan korunabilirsiniz. Ayrıca hali hazırda oluşmaya başlayan nasırlarınız var ise ilerlemesini önleyerek tedavi edebilirsiniz. İlerlemiş ve kökleşmiş nasırların tedavisi yalnızca ciltte kalınlaşma boyutunda olan nasırlardan daha zorlu olabilmektedir. Ciltte kalınlaşma fark edilir edilmez müdahale edilir ise doktora başvurulmasına gerek kalmadan sorun ortadan kaldırılabilir.
Nasır cildin dış yüzeylerle temasına ve baskıya maruz kalmasına bağlı olarak cildin kendini korumak amacı ile sertleşmesidir. Genellikle vücudumuzun dış yüzeylerle en çok temas halinde olan eller ve ayaklarda görülmektedir.
Nasır oluşumu ilk olarak sürtünmeye bağlı olarak cildin kalınlaşması ile başlar. Bu aşamada tedbir alınmayan durumlarda deri kalınlaşır. Rengi değişerek sarımsı bir renk alır. Sonrasında ise nasır kökü olan nidus oluşur.
Nasırı cilt yüzeyinden görünen kısmı haricinde birde iç tarafında büyüyen nasır kökü denilen nidus bulunmaktadır. Nasır kökü huni şeklinde bir yapıda ve oldukça serttir. Nasır kökleri normalde yaşanan ağrının kat kat fazla hissedilmesine neden olmaktadır.
Örneğin ayak tabanında bulunan bir nasır kökü her yere basıldığında şiddetli ağrıya neden olmaktadır. Nasır kökü hissedilen ağrıya on kat arttırmaktadır.
Nasır vücudun bir çeşit savunma mekanizmasıdır. Yani nasır vücudun kendini korumaya çalışması sonucunda oluşmaktadır. Vücudun baskı ve sürtünmeye maruz kalan alanı vücut tarafından kendini korumak amacı ile kalınlaştırılır. Bu sayede cilt kalınlaşması oluşmuş olur. Cildin kalınlaşmaya başlaması nasırlaşma olduğu anlamına gelmektedir.
Nasır en çok ellerde ve ayaklarda meydana gelmektedir. Hatta nasırların büyük kısmını ayaklarda oluşan nasırlar oluşturmaktadır.
Yanlış ayakkabı seçimi (ayağa dar veya geniş ayakkabıların kullanılması), yanlış basma alışkanlığı, sürekli el aleti veya bir müzik aleti kullanılması, cildin belli bölgelerinin sürekli baskıya maruz kalınması, gibi sebepler nasır oluşmasının başlıca nedenleridir.
Yanlış Ayakkabı Seçimi Nasırın Başlıca Sebeplerinden Biridir.
Ayağa uygun olmayan ayakkabılar ayak nasırlarının en temel tetikleyicisidir. Ayağa dar olan ayakkabılar baskıya neden olduğu için, geniş olan ayakkabılar ise sürtünmeye neden olduğu için ayaklarda nasır oluşmasına neden olmaktadır.
Dar ayakkabılar ayağı sıkar ve belli bir bölgesine sürekli olarak baskı uygulanmasına neden olur. Bu durum ise zamanla nasırın oluşmasına neden olmaktadır.
Yanlış Basma Alışkanlığı ve Ayaklarda Olan Fizyolojik Bozukluklar Nasır Oluşumuna Uygun Zemin Oluşturabilir.
Yanlış basma alışkanlığı olan bireyler sürekli olarak ayağın belli bir bölümüne basıyorsa bu alanda nasır oluşması neredeyse kaçınılmazdır. Ayrıca kişinin ayak yapısı da nasıra uygun zemin hazırlayacak şekilde olabilir. Örneğin çekiç parmak hastalığı ya da bünyon gibi rahatsızlıklar ayakalarda nasıra neden olabilir. Bu tür durumlarda nasırlaşma riskini en aza indirmek için uygun ayakkabılar kullanılmalıdır.
Sürekli El Aleti/ Müzik Aleti Kullanılması Ellerde Nasır Oluşmasına Neden Olabilir.
Tarlalarda kullanılan el aletleri sürekli olarak kullanıldığında hep aynı bölgeye sürtünme uygulamasından dolayı ellerde, avuç içinde nasır oluşmasına neden olabilir. Aynı şekilde müzik aleti çalan kişiler sürekli olarak çalıştıkları için ellerinde nasır oluşumu gözlenebilmektedir.
Nasırlaşma sorunları genel olarak 3 grupta incelenmektedir. Bunlar; sert, yumuşak ve tohum nasırdır.
Adında anlaşılabileceği gibi çok sert olmayan yumuşak cilt deformasyonlarıdır. Genellikle el ve ayakların parmak aralarında görülür. Kızarık ve hassas bir yapıları vardır. Parmakların birbirini üstüne gelmesine bağlı oluşan baskı yüzünden oluşurlar. Özellikle topuklu ayakkabı kullananlarda daha sık rastlanan bir nasır türüdür.
Ayak parmaklarının yapısal olarak birbirinin üstüne binecek şekilde olması da parmaklarda yumuşak nasır oluşumuna neden olabilmektedir.
Nasırın en ağrılı ve rahatsız edici türüdür. Yanlış ayakkabılar, ayağın yanlış basılması gibi nedenlerle ortaya çıkar. Ayağın kemikli olması gibi fizyolojik durumlarda sert nasırların oluşmasına neden olabilmektedir. Sert nasırların nidus adı verilen kökleri bulunur. Ayaklarda olan sert nasırlar oldukça can yakıcıdır. Hatta bazı durumlarda yürüme güçlüğüne dahi neden olabilmektedir.
Topuklarda ortaya çıkan nasırlardır. Sert nasırlar gibi değildir. Ölü cilt hücrelerinden oluşan bir nasır türüdür. Derinin yumuşatılması ile üstte ki ölü derinin temizlenmesi ile geçebilir. Ancak nasır kökü olumuşsa doktor müdahalesi gerekir.
Nasırın ilk olarak fark edilebilecek belirtisi elbette ki ciltte oluşan sertleşmedir. Ciltte sertleşme fark edildiğinde müdahale edilmesi halinde nasırlaşmanın önüne geçilebilir. Ancak önlem alınmazsa nasırlaşma ve nasır kökü oluşumu meydana gelebilir.
Derinin sertleşmesi ile birlikte renk değişimi de gözlenmektedir. Kalınlaşan cilt normal deriden daha sarı bir renk almaktadır.
Nasır kökü nasırın orta kısmında bulunan oldukça sert bir yapıdır. Nasır kaynaklı ağrıların çok daha şiddetli hissedilmesine neden olur. Kök oluşan nasırların evde tedavi edilmesi mümkün değildir. Mutlaka doktor tarafından vücuttan çıkarılmalıdır.
Nasır kökü çıkarılmadan yapılan tedaviler kalıcı değildir. Kök alınmadıkça sorun çok kısa süre de tekrar eder.
Hastalar genellikle teşhisini kendileri koyarlar ve daha çok tedaviye karar verip gelirler. Genellikle doğru teşhis konsa da bunların azımsanmayacak kısmı ise yanlış teşhis konmuş olarak gelir. Nasırla çok karışan taban siğili ya da ayak siğili (verruko plantaris) ile karıştırırlar.
Nasır tedavisi ameliyat ve radyo frekans tedavisi olmak üzere 2 şekilde yapılmaktadır. Ancak tedavi kadar önemli olan bir diğer husus ise koruyucu uygulamalardır. Nasır tedavisi yapılsa bile nasıra neden olan durumlar ortadan kaldırılmaz ise sorun tekrar edebilir. Hatta büyük ihtimalle tekrar eder. Bu nedenle tedavi olunduktan sonra nasıra neden olan durumlar mutlaka ortadan kaldırılmalıdır.
Ameliyatla yani cerrahi müdahale ile nasır tedavisi eski zamanlardan beri uygulanmaktadır. Amaç nasırın kesilerek vücuttan alınmasıdır. Ameliyat için nasırın olduğu alana lokal anestezi uygulanır. Sonrasında uygun büyüklükte kesi yapılarak nasır çıkarılır. Ve gerginlik olmayacak şekilde dikiş atılır.
Nasırın oluştuğu bölgeye göre bir süre ayağı yere basamamaya neden olabilir. Dezavantajlı bir yöntem olmasından dolayı uygulayıcısı giderek azalmaktadır.
Ameliyata nazara oldukça avantajlı bir tedavidir. Kesi ve dikişe gerek kalmadan nasırların çıkarılmasına olanak sağlanır. Radyo frekansın yüksek ısısı sayesinde nasır ve kökü kesi yapılmadan ciltten çıkarılır. Bu işlem içinde lokal anestezi uygulanması yeterlidir.
dakika kadar kısa bir sürede uygulanabilir. İşlem sonrasında dikiş atılmasına gerek yoktur.
Nasır için cildiye (dermatoloji) ve genel cerrahi uzmanlarına gidilebilir. IDEATIPın tüm şubelerinde nasır tedavisi konusunda gerekli donanım ve tecrübeye sahip genel cerrahi uzmanları hizmet vermektedir.
Nasır tedavisi kadar nasırdan korunmakta önemlidir. Aksi takdirde nasır kısa sürede tekrar eder.
İlk ve ön önemlisi ayağa uygun ayakkabı seçilmesidir. Ayakkabılar ne dar ne de ayağa çok geniş olmamalıdır. Dar olursa baskıya, geniş olursa sürtünmeye neden olmaktadır.
Ayağı vuran ayakkabılar iki gün üst üste kesinlikle giyilmemelidir. İlla ki giyilecekse de başka ayakkabılarda dönüşümlü giyilmelidir.
El aletleri kullanılırken eldiven takılması el nasırlarının önlenmesi açısından faydalı olacaktır.
Ciltte sertleşme fark edilirse ponza taşı, ayak törpüsü gibi aletlerle cildin sertleşen kısmı temizlenmelidir.
Nasır bandı deriye temas eden kısmında yakıcı bir asit içerir. Asit derinin üst tabakasını kimyasal olarak yakarak eritir, eriyen tabaka parça halinde ya da zamanla dökülme şeklinde zeminden ayrılır.
Yüzeysel bir deri kalktığı ama nidus denilen kök olduğu gibi kaldığı için gerçek bir tedavi değil geçici rahatlama sağlar. Derinin üst tabakası oluşana kadar yani ay hasta rahat eder, sonrası aynı eskisi gibi olur.
Bant nasırı ortalayacak şekilde yapıştırılır, gün sonra kaldırılır.
Asitle yakma, bant kullanma, ponza taşıyla zımparalama, jiletle üst tabakayı kesme işlemleri iyi gelir, geçici olarak rahatlama sağlar ancak tamamen geçmez. Tamamen geçmesi için radyo frekansla veya cerrahi olarak nidus denilen kökün alınması gerekir.
Bandın üstündeki gibi asit içeren ilaç uygulanabilir ancak geçici rahatlık sağlayacağı bilinmeli ve çevre dokuları yakmamak için dikkatli kullanılmalıdır. Asit içeren kremler de aynı şekilde geçici olarak biraz rahatlatır.
Podolog denilen bu tür ayak sorunlarında yardımcı olan uzmanların yaptığı işlemler de deriyi yumuşatarak üstten bir tabaka almaktır ve ayda bir tekrarlanması gereken geçici bir çözümdür. Podologların yaptıkları da asit veya bant gibi kökü alamaz ve gerçek bir tedavi değildir.
En sık görüldüğü yer ayaklardır, seyrek olarak ellerde, çok seyrek olarak dirsek veya dizde de görülebilir. Ayakta en sık görüldüğü yer ayağın ön yarısı ve parmak aralarıdır. Bu bölgelerde daha sık görülmesinin en önemli sebebi vücudun ağırlığını taşıyan noktalar olmasıdır. Parmakların birbiri üstüne bindiği noktalarda da olabilmektedir.
Kanserleşme ihtimali yoktur. Tedavi edilmediği sürece ağrı çekilir, en büyük sorun budur. Diğer taraftan etki devam edeceği için giderek büyür ve verdiği rahatsızlık da giderek artar.
Seyrek yaşanabilecek bir diğer sorun da nasırın üstüne basılmadığı için ayağın değişik noktalarına fazla basılacağından yenilerinin çıkmasına neden olabilir.
Oluşan yaranın kapanması hafta kadar sürebilir, süre çıkarılan dokunun büyüklü ve sonrası bakım kalitesine göre değişir. İşlemden gün sonra yara açılmalı, günde defa bolca suyla yıkayıp, kurulayıp Kutalin Krem sürüp kapatılmalıdır. Bu yaranın daha çabuk kapanmasını sağlar. Yara iyileştikten sonra tekrarı engelleyen önlemler alınmalıdır.
Nasır olan bir etkiye vücudun verdiği bir tepkidir bu sebeple etki ortadan kaldırılmadığı sürece tepki devam eder yani hastalık tekrarlar. Tekrarlamasını engellemek için sebep mutlaka ortadan kaldırılmalıdır, bunun için;
Nasır bulaşıcı değildir ancak benzer hastalık olan taban siğili bulaşıcıdır ve iki hastalık çok benzediği için karıştırılmaktadır. Bu benzeşme sebebiyle siğil olup da bulaşmaması için uzman doktora muayene olunmalı, siğilse bir an önce tedavi olunmalıdır.
Nasır cildin olağan şartlardan daha fazla basınç ve sürtünmeye maruz kaldığı bölgede gelişen setleşme ve kalınlaşmadır. Ayak tabanı, ayak parmaklarının üst ve yanları ile el ayasında görülür. Özellikle ayaktaki nasırlar yürümeyle ağrı ve rahatsızlığa sebep olur.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi nasır derinin aşırı basınç ve sürtünmeye maruz kalması sonucu olur. Sürekli uygulanan bu travmalara karşı deri bir nevi kendini korumak için sertleşir ve kalınlaşır. Sertleşmiş ve kalınlaşmış derinin kendisi ağrı ve rahatsızlığa sebep olur.
Nasır oluşumunu kolaylaştıran faktörler nelerdir ?
-Ayağa tam uyumlu olmayan sıkı veya gevşek ayakkabılar (gevşek ayakkabıda ayak ileri geri kayarak sürekli sürtünmeye sebep olur).
-Ucu ince ve topuklu ayakkabılar.
-Kemikli ayaklarda cilt altı yastık görevi gören yağ dokusunun az olması.
-Dışa doğru çıkıntı oluşturan ayak parmakları ve ayak deformiteleri.
-Yalın ayak yürüme ve koşma
-Kuru cilt
-Yaşlılıkta ciltaltı yağ dokusunun azalması
-Sürekli çekiç kazma kürek vs. ile çalışma
Nasır ayak tabanı , ayak parmakları ve el ayasında görülen sırımtırak renkte bazen sınırları tam belirgin olmayan sertleşmiş ve kalınlaşmış deri görünümü ve ağrı nasırı düşündürür. Sıklıkla ayak tabanı ve el ayasında görülen siğillerle karıştırılır, çünkü buradaki siğiller kabarık olmaz ve etrafındaki deri kalınlaşır. Siğiller genellikle yuvarlak sınırları belli ve artasında pürtüklü siyak noktacıklar bulunur.
nasır
siğil
Nasır için salisilik asit içeren çeşitli solüsyonlar, bantlar, koter, cerrahi ve radyofrekans ile ablasyon gibi birçok tedavi yöntemleri uygulanmaktadır. Burada asıl önemli nokta nasıra sebep olan faktörlerin ortadan kaldırılmasıdır. Yukarıda ayrı ayrı belirttiğimiz faktörler ortadan kaldırılmazsa tedavi sonrası nasırın tekrarlaması kaçınılmaz olur.
Salisilik asit içeren değişik solüsyon ve bantlar kullanılmaktadır. Cildin kalınlaşmış kısmına uygulanır ve bir süre sonra soyulmasını sağlar. Tekrarlama sıktır. Özellikle diabetik hastalarda, dolaşım bozukluğu olanlarda ve kuru hasas ciltlerde kullanılması sakıncalıdır.
Lokal anestezi altında nasır dokusunun klasik cerrahi yöntemle kesilip alınmasıdır. Kalınlaşmış derinin yaklaştırılıp dikilmesi çok zor olur. Sonrasında yara yeri çok ağrılı olmaktadır. Büyük nasırlarda yara dudaklarının yan yana yaklaştırılması mümkün olmadığından uygulanması önerilmez.
Nasırın elektrik enerjisi ile yakılarak çıkarılmasıdır. Oluşan derin yara dikilmez ve pansumanla iyileşmek üzere açık bırakılır. Yara zemininde ölü doku nedeniyle iyileşme süresi uzun olur.
Nasır dokusunun ses dalgası enejisi kullanılarak çıkarılmasıdır. Koterden farkı daha az doku hasarına sebep olmasıdır.Böylece yaranın daha kolay iyileşmesi sağlanmasıdır. Nasır dokusu sağlam dokunun tam sınırından RF ile ayrıştırılarak alınırsa kanama neredeyse hiç olmaz ve yaranın zemininde yanmış ölü dokuya sebep olmaz. Bu şekilde açık pansumanla yaralar daha çabuk iyileşir. Radyofrekans ile nasır ablasyonu gerek uygulama kolaylığı ve gerekse iyileşmenin daha çabuk olması nedeniyle diğer yöntemlere göre daha başarılı bir tedavi yöntemidir.
Nasır bazen iltihaplanır, çok ağrılı olur, kızarır ve şişer. Bu durumda antibiyotik tedavisi gerekir.
RF ile nasır tedavisi
Nasır oluşmasını önlemenin en önemli yolu doğru ayakkabı seçimi ve uygun ayak bakımıdır.
Ayrıca;
-Ayakların temiz tutulması, yıkadıktan sonra iyi kurutulması ve nemlendirici krem kullanılması iyi olur.
-Derinin kalınlaştığı yerlerda pomza taşı kullanılarak cilt inceltilip yumuşatılabilir.
-Ucu dar, topukları yüksek ve ayağa küçük gelen ayakkabı giymektan kaçınmalı, ayakkabı alırken öyleden sonra giyip denemeliyiz, çünkü günün ilerleyen saatlerinde ayaklar bir miktar şişebilir.
-Ayağın herhangi bir yerini sıkmayan rahat ve topuksuz ayakkabı tercih edilmelidir.
-Ayaklarımızda belirgin çıkıntılı bölgeler veya deformite varsa buna ed uygun ayakkabı ile birlikte gerekirse ayağa uygun silikon koruyucu kullanmalıyız.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.