ayan nedir osmanlı / ÂYAN Ansiklopediler - TÜBİTAK

Ayan Nedir Osmanlı

ayan nedir osmanlı

Ayan ne demek? Ayan nedir? Ayan TDK kelime anlamı

Haberin Devamı

Ayan kelimesi Arapça kökenli bir kelimedir. Arapçadan Türkçeye geçmiş bir kelime olan ayan; âyan olarak da TDK'da yer alırken; 'şapkasız a' olarak kullanılmaktadır.

Ayan kelimesinin anlamı;

- Belli ve açıktır.

- Toplumda ileri gelenler(vasıflı kimseler, ün salmış(başarılı) kimselerdir.)

- Senato üyelerine verilen eski bir isimdir.

Ayan TDK Kelime Anlamı

TDK'da da yer aldığı üzere ayan kelimesi ayan ve âyan olarak iki farklı anlamı ile yer almaktadır. TDK Sözlüğünde ise şu şekilde yer almaktadır;

 - Ayan: ''Belli, Açık''

 - Âyan: ''İleri gelenler, Senato Üyeleri''

Âyan Ne Demek?

 Tarihte kullanılan ayan kelimesi Osmanlı Devletinde taşra bölgelerinde söz sahibi toprak beylerini ifade etmek için kullanılırdı. Bu ayan kimseler halkın gözünde ileri gelen kimse olduklarından; halkın isteklerini iletmek için bulunurlardı. Halk muhakkak ki ayan kimselerden yardım almak isterlerdi. Diğer yandan zengin ve güçlü kimseleri de ifade etmede ayan kelimesi kullanılırdı. Zengin ve güçlü kimse demek yerine ayan kimse denirdi. Osmanlı Devletinde de yer aldığı üzre anlamını taşıyarak günümüzde de ayan kelimesi kullanılmaktadır. Türkçe Sözlükte de anlamı geçerliliğini devam ettirmektedir.

Ayan Nedir? Ayan Hakkında Kısaca Bilgi

Ayan Terimi Hakkında Bilgiler

Tarih Terimi Olarak Ayan:

Osmanlı Devleti'nde XVIII. Yüzyıl'dan itibaren güç kazanmaya başlayan yerel egemenlerin yarı resmi adıdır. Dirlik sisteminin bozulmasından sonra devletin, asker ve vergi toplama işlerini üstlenen bu kişiler zamanla güç kazandılar.
Kazanılan bu güç, bir süre sonra ailelere ve soylara da yansımaya başladı. Padişah II. Mahmut zamanında, yılında devlet ayanların varlığını imzalanan Sened-i İttifak ile onayladı. Daha sonra güçleri kırılarak padişahın en güvenilir unsurları haline geldiler. Ayan ailelerinin en önemlileri Tepedelenli Ali Paşa, Alemdar Mustafa Paşa, Çapanoğlu, Kara Osmanoğlu, Aynacıoğlu ve Sepetçioğlu'dur.

 

Tarih Terimi Olarak Âyan:

Bir şehrin ileri gelenleri. Osmanlılarda çoğu eşraf ailelerinden oluşan sınıf.

 

Osmanlı Türkçesi Terimi Olarak Ayan:

Osmanlı Devletinde bir bölgenin ileri gelenleri, eşraf, toprak ağası.

 

Benzer Tarih Terimleri

Muid: Müderris yardımcısı.

Hattat: Güzel yazı yazan.

Bitikçi: 1. İslamiyet'ten önceki dönemlerde Türkler'de Hakan'ın baş yazmanıdır. Bu kişiye başka devletler ve topluluklarla ilişkilerin düzenlenmesi görevi de verilmiştir. 2. Sözlük anlamıyla "Yazan, yazıcı" anlamına gelen bu sözcük, İslamiyet öncesi Türk devletlerinde "Katip"lere, devletin yazışmalarını yapan kişilere unvan olarak verilmiştir.

Devrim (İhtilal): Bir toplumun yaşamında önemli işlevi olan kurumların hızlı ve geniş kapsamlı bir biçimde kökten değiştirilmesi ya da yenileştirmesi olarak tanımlanabilir. Temelde siyasal iktidarın devrilmesini kapsayan bir terim olmakla birlikte, daha geniş anlamda toplumsal yaşamın çeşitli alanlarında görülen büyük değişimleri (Örn. Sanayi Devrimi) nitelendirmede de kullanılır.

Diğer terim sözlüklerini de inceleyebilirsiniz.

Online Tarih Terimleri Sözlüğü

kaynağı değiştir]

Asır Osmanlı için inişli çıkışlı bir dönem olmuştur. Dışta, Asrın son çeyreğinde başlayıp Asırda yaygınlaşarak Asırda menfi etkilerini hissettiren “Fiyat Devrimi”yle para ilişkileri genişlemiş, teknolojik manada dönüşümler yaşanmıştı. İçte ise yine Asırda başlayan Celaliler eşkıyalığa bürünmüş ve levend, gurbet taifesi veya suhte denilen topraksız ve işsizleri etrafında toplamışlardı. Devlet, bozulan iktisada çözüm olarak müsadere ve tağşiş sonrasında avarız gibi vergilerin olağan hale getirilmesini takiben tımar sistemini bozacak bir takım düzenlemelere gidildi. Tatbik edilen iltizam sistemini genişletmek için gelir kaynaklara mükatalara dönüştürüldü. Böylece bir ya da üç yıl için yeterli sermaye sahibi olanlara meydan verildi, topraklar onlara satıldı.[1][2]

Ortaya çıkışı ve devlete ortak oluşları[değiştir

AYAN NEDİR?

Osmanlılar döneminde, taşra şehir ve kasabalarında çeşitli sosyal ve ekonomik imtiyazlar elde eden ve devlete ait bazı işleri gören nüfuzlu kişiler için kullanılmıştır. Bunların kimlerden oluştuğu, ne zaman ve nasıl ortaya çıktığı, zenginlik ve nüfuz kaynakları, merkezi idareyle münasebetlerinin mahiyeti gibi hususlarda çeşitli görüşler ve tezler ileri sürülmüştür. Kaynaklarda ayan ve ayan-ı vilayet terimiyle kastedilenler arasında ilmiye, seyfiye, tüccar ve esnaf sınıfından servet sahibi ve nüfuzlu kişilerin bulunduğu bilinmektedir. Ayan zümresinin, taşradaki fiili nüfuzları ve devlet tarafından kendilerine verilen resmi görevler bakımından, reaya kesiminden ayrı bir toplumsal sınıf oluşturduğu düşünülmüştür.

Osmanlı taşrasında ayan zümresinin varlığına dair kayıtlara, klasik dönemden itibaren rastlanmaktadır. yüzyıla ait mühimme defterlerinde, idarecilerin bazı suistimallerine karşı mahalli ayan ve ayan-ı vilayet'in merkeze toplu şikayet dilekçeleri (mahzar) sundukları görülmektedir. Bununla birlikte ayanlar, ancak yüzyılın sonlarından itibaren taşra idaresinin etkin birer unsuru haline gelmiş, esasen yüzyılda güç kazanmıştır. İdari, askeri ve iktisadi yapıdaki değişimler, ayanın yükselişine uygun zemin oluşturmuştur. Söz konusu değişiklikler temel olarak klasik dönem tımar sistemindeki yozlaşma, Celali isyanları ve eşkıyalık olaylarının taşrada düzeni bozması, uzun savaşlar süresince eyalet ve sancaklarda mütesellimlik uygulamasının yaygınlık kazanması, savaşların finansmanı için merkezi hazinenin nakit paraya olan ihtiyacının sürekli artmasıdır. Bazı timarların mukataaya dönüştürülerek iltizama verilmesi, terk edilmiş (mevat) topraklaraysa ayan tarafından el konulması, Anadolu ve Rumeli'de ayan çiftliklerinin oluşmasını sağlamıştır. 'ten itibaren mukataaların kaydı hayat şartıyla malikane olarak verilmeye başlanması, büyük ayan ailelerinin teşekkülünde bir dönüm noktası olmuştur. Zira bu uygulamanın ardından, taşradaki birçok mukataa, doğrudan veya dolaylı şekilde mahalli ayanın eline geçmiştir. Böylece iltizam, çiftlikler ve ticari faaliyetlerle iktisadi güçlerini artıran ve kapı halklarını oluşturan ayanlar, yüzyılın başlarında taşra vilayetlerinde belirgin birer güç odağı haline gelmiştir. Subaşılık ve mütesellimlik görevlerine ilaveten, bazı yerel hanedan mensuplarına 'da alınan bir kararla "mirimiran"lık rütbesiyle sancak beyliği tevcihi, ayanlığın kökleşmesini sağlamıştır. Ancak bu tarihten önce de yerel hanedandan sancakbeyi tayin edildiği bilinmektedir. Öne çıkan ayan hanedanlarından bazıları şunlardır: Manisa'da Karaosmanoğulları, Yozgat'ta Çapanoğulları, Kayseri'de Zennecioğulları, Antalya'da Tekelioğulları, İçel'de Sunullah Paşazadeler, Çukurova'da Menemencioğulları ve Kozanoğulları, Karadeniz bölgesinde Tuzcuoğulları ve Kethudazadeler, Rumeli'de Tirsiniklioğlu İsmail (ö. ) ve Alemdar Mustafa Paşa (ö. ).

Bazı tarihçiler ayanlığın, yüzyılda bir "müessese" haline geldiğini ileri sürmüşse de bu görüşü destekleyecek resmi belgeler ortaya konulamamıştır. Müessese tezine karşı çıkanlar ayanlığı, Osmanlı taşra idari sisteminde etkin sosyolojik bir vakıa olarak kabul etmektedir. Sancak ve kazalarda resmi emir ve fermanlara muhatap olan ayanların merkezi idare nezdindeki konumları, konjonktüre ve şartlara bağlı olarak değişiklik göstermiştir. Merkez tarafından bunların muhatap alınmalarında belirleyici olan, kendilerinden beklenen hizmetlerin yerine getirilip getirilmediğidir. Vergi tahsili, asker yazılması ve sevki, seferlerde lojistik hizmetler, eşkıya takibi ve birtakım bayındırlık hizmetleri, merkezin ayandan beklediği başlıca görevlerdi. Bunların ifasına ve taşradaki nüfuzlarının durumuna bağlı olarak, ayan seçiminde ve ayanların merkezi idare nezdindeki hukuki statüsünde değişiklikler yaşanmıştır. 'da ayanlık resmen kaldırılarak şehir kethüdalığı ihdas edilmiştir. Ancak istenen yarar sağlanamayınca Kasım 'da yeniden ayanlık düzenine dönülmüştür. Güçlü ayan hanedanlarının, Anadolu ve Rumeli vilayetlerindeki nüfuzu yüzyıl başlarında sürmüştür. Hatta Rusçuk ayanı Alemdar Mustafa Paşa, 'de II. Mahmud tarafından sadrazamlığa tayin edilmiştir. Aynı yıl ayanlar ile padişah arasında, Sened-i İttifak adlı meşhur belge imzalanmıştır. Bu anlaşmadan memnun olmayan II. Mahmud (ö. ) ve sonrasında Abdülmecid (ö. ), ayanların gücünü kırmaya yönelik politikaları sürdürmüştür. Ancak müsadere ve idam tehdidine rağmen gücünü koruyan birçok ayan hanedanı mensubu, Tanzimat sonrasında oluşturulan vilayet, liva ve kaza idare meclislerinde görev almıştır. Bazıları Meşrutiyet dönemi meclislerine üye seçilmiştir. Cumhuriyet döneminde ise bunların birçoğu, bulundukları şehirlerin ileri gelenleri olarak toplumsal ve siyasal hayatta söz sahibi olmaya devam etmiştir.

YAZAR

Ensar Köse

KAYNAK

Emecen, Feridun M. "Osmanlı Taşrasında Yerel Güçlerin Yükselişi, Kethudazadeler Örneği." Osmanlı Klasik Çağında Hanedan, Devlet ve Toplum içinde. İstanbul: Timaş Yayınları,

Ergenç, Özer. "Osmanlı Klasik Dönemindeki 'Eşraf ve A'yan' Üzerine Bazı Bilgiler." Osmanlı Araştırmaları III, ():

İnalcık, Halil. "Centralization and Decentralization in Ottoman Administration." İçinde Studies in Eighteenth Century Islamic History. Yay. Haz. Thomas Naff ve Roger Owen, Southern Illinois University Press,

Köse, Ensar. "Ayanlar Çağında İçel Sancağında Sosyal Hareketlilik." Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,

Nagata, Yuzo. Tarihte Ayanlar, Karaosmanoğulları Üzerine Bir İnceleme. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları,

Özkaya, Yücel. Osmanlı İmparatorluğu'nda Ayanlık. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları,

 

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır