ayçöreği kitap özeti uzun / Ayçöreği (Ciltli) & Zeynep Sahra – Konusu ve Fiyatı – Ekim 2020

Ayçöreği Kitap Özeti Uzun

ayçöreği kitap özeti uzun

Ayçöreği ve Denizyıldızı

Ayçöreği ve Denizyıldızı - Sunay Akın

Kitap Türü:Deneme

Puan Tablosu

Arka Kapak Bilgisi

Ayçöreği ve Denizyıldızı Özet

Bir ölüyle yaşamak

San Pedro da Bir gün bir yanardağ patlaması sonucu şehir kül olur ve o felaketten kurtulan tek kişi Ludger Sylbaristir. Kurtuluş nedeni ise kaldığı hücrenin kalın duvarlarını ateşin aşamamasıdır. Ludger Sylbaris aslında birbirine doğuştan yapışık olan iki kişi yani Chang ve Eng kardeşlerdir. Bu kardeşler bu yaşa kadar birleşik yaşasalar da aşık olunca birbirlerinden ayrılmak isterler ancak doktorlar izin vermez ve ömür boyu yapışık olarak yaşarlar.

Kızların hayatlarında ilk öpüştükleri gün

Hitler'in Yahudileri acı çektirdiği dönemde yaşayan Anne Frank'ı anlatır bu hikaye. Doğum gününde kendisine hediye olarak gelen bir hatıra defterine Hitler' den kaçışını, saklanışını, acılarını, ilk kez bir erkekle öpüştüğünü anlattığı o defter Hitler zulmünden dolayı öldükten sonra babasının eline geçer ve anısı o defterle yaşar.

Çeyiz Sandığındaki Şair!..

Evine her zaman gelen temizlikçi kadın bu defa yanında 6 yaşındaki oğlunu da getirir. Çocuk içeri girer girmez kitapların yanına geçer ve rafların önünde duran oyuncaklar, eşyalarla oynamaya başlar. Çocuğun bu hali ev sahibini Attila jòsef'in hikayesine götürür.

Ayakkabısı Yokmuş

Hüseyin İnan'ı asacaklarken son sözleri onun idam sehpasında "Buraya apar topar getirildim ayakkabılarımı giymeme müsaade etmediler. Lastik pabuçları görünce babam demesin Ayakkabısı Yokmuş."

Moritz

Okulda yapılan Noel kutlamalarında şiir okuyacak bir çocuk. Erich Fried, kanlı cuma diye anılan günün ardından okulda şiir okuyacak çocuklar arasındadır. Emniyet müdürünün kanlı cuma da yaptığı o zulüm nedeniyle orada şiiri okumayacağını söyler. Emniyet müdürü dışarı çıkarken; "Artık okuyabilirim." Der ve şiiri okumaya başlar.

Savaştan Sonra Mutlaka Evlen

Missak Manouchian, Fransa'nın gördüğü zulme baş kaldıran 23 kişiden biridir. Ölmeden önce sevgilisine yazdığı mektupta ise onunla hayali olan evliliği bir başkası ile gerçekleştirmesini ister. " Senden bir çocuğum olsun çok isterdim. Tıpkı senin istediğin gibi. Bir başkasıyla evlen savaştan sonra ve bir çocuğun olsun benim hatırım için." Sözlerinde açıklar bunu.

Heykellere pisleyen adam

Bir belediye başkanı vardır Köln' de halkının şikayetlerini bir türlü dinlemez. Belediye binasının karşısında oturan adamın evinde tuvalet yoktur ve komşularına gitmekten bıkmıştır. Çatıya tuvaletini yapan adam bir gün o çatıya kendi heykelini tuvalet yaparken diker. O gün bugündür o heykel Köln' de eski belediye binasının karşısında bulunan apartmanın çatısında durur.

Hart Harta Kafiye

Bu bölümde Casablanca filminin nasıl çekildiği ve konusu üzerinde durulur bu bölümü kısaca şu şiir ile tamamlayabiliriz:
Sinemanın içi pireyle dolu
Virgül kuyruğuyla kaşınır hart hart
Belki localarda kedi de vardır,
Hart harta, kafiye Humprey Bogart.

Rosenbergler Unutulmamalı...

Julias - Ethel Rosenberg ailesi Kore savaşı sonrasında FBI tarafından Amerika da görev yapan Rus ajanlar olmakla suçlanırlar. Onlara tuzak kurulmuş ve mahkeme bu tuzağa ve yalana inanacak onları infaz edecektir. Suçu kabul ettikleri zaman ölümden kurtulacaklarını da söyleseler onlar, " biz suçsuzuz." Diyerek bu teklifi geri çevirir ve acımasızca idam edilirler.

Ben Annemin Tabancasıyım!..

Bu bölüm biraz karmaşık geldi. Şeker Ahmet Paşa'nın üstün resim yeteneğinden ve bu resimleri yaparken dünyada ve Türk şairler arasında nasıl ünlenip şiirlere geçtiğini bize örneklerle anlatır.

Heykelle Sevişmek

Victor Noir ismindeki adamın vakti zamanında İngiltere prensi tarafından haksız olarak öldürülmesinin ardından mezarının üzerine bir heykeli yapılır ve bazı kadınlar o heykelle sevişir.

Le Pen'in Gözü

NTM isimli bir grubun bir şarkısında polisi eleştirmesiyle tutuklanmasını ve Fransa'nın bakış açısını, başkan Le Pen'in duruma yaklaşmasını edebi bir dille ele alır.

Eyfel'e Şaşakalan Chagal

Eyfel kulesinin Türk şairlerinin nasıl işlediğini, yabancı şairlerin ressamların eserlerine nasıl konu olduğunu anlatır bu bölümde bize. Sonunda ise Galata kulesi ile Eyfel kulesini eğlendirerek son verir bu hikayeye..

Cadının Uçan Süpürgesi

Lizbonda ki Belém kulesinin Galata kulesi ve Kız kulesinin çocukları olduğunu benzerliklerini anlatan bir bölümdür bu bölüm üç yapının da ilk başta hapishane olarak kullanılması boylarının birbirine benzer olması yönü gözler önüne serilir..

Çocuğa Söylenen Kuyruklu Yılan

Margouritte Touchas, gayrimeşru bir ilişkiden olmuştur. Babası onu kabul etmez ve annesiyle evlenmez. Yıllarca annesini ablası olarak tanır. Taa ki askere doktor olarak gidene kadar. Orada bazı işler değişecektir.

Şapkasız Çıkan İmza

Cemal Süreya'nın imzasının çoğu yazar bir şapka üzerine oturtulduğunu düşünür ve onun üzerine şiirler yazarken Cemal Süreya bir eserinde imzasının şapka değil de bir yüz çizimi gibi olduğunu anlatır.

Cemal Süreya ve Atatürk

Cemal Süreya ömrü boyunca Atatürk üzerine şiir yazmamış sayılı şairlerdendir. Bunu kendisi de fark eder. Sadece onun için şiir yazmamış olsa da birçok şiirinde bulundurur Atatürk'ü. Atatürk'ün ölümünün 20. Yıl dönümünde onun anısına bir konuşma yapar. Ve düşünce benzerlikleri bu bölümde anlatılır.

Cadı Parmağı

Ortaçağ da hekimler ilaçları karıştırmak için sol elin orta parmağını kullanırlarmış. Eğer ilacın içinde zehir varsa kalbe direk bağlantısı olan bu parmak uyarı verdiği için yaparlarmış bunu. Okullarda söz alabilmek için kullandığımız sağ elimizin işaret parmağı ise cadıların iksirlerini karıştırırken kullandıkları parmakmış bu yüzden pek uğurlu sayılmazmış. Bu yüzden sağ elimizin işaret parmağı Cadı Parmağı sayılır.

Colla
Coca-Cola ve Pepsi ilk çıkan Cola firmalarıdır. İçkinin yasaklanması üzerine çıkmışlardır. Ve marka mücadelesine başlarlar. Rusya ve Amerika tabii ki başrol. Bu mücadele de markalara yeryüzü yetmez ve uzayda dahi bunun için savaşırlar. Rus astronotlar uzayda Pepsi içerken; Amerikalı astronotlar Coca-Cola içerler.

Mahya Babaları

Mahya: iki minare arasına çizilen resim veya yazılan yazıdır. Bu bölümü çok uzatmayacağım çünkü okurken de tek bir cümle yetti bana
" İstanbul'da eskiden Mahya Babaları ünlüydü... Günümüzde ise Mafya babaları."

Bizdeki Kayda Göre

Fikret Mualla'nın Atatürk'ün resmini çizen bir Ressam'ın kusurlarını söylemesi üzerine polisler tarafından hapise atılır. Gazeteci arkadaşları ise çok ceza almaması için ona deli raporu alarak deli hastanesine yatırırlar. Oradan çıktıktan sonra Paris'e giden sanatçı yalnız olarak açlık ve korkudan ölür.

Degüstasyon

Bu bölüm çok karışık geldi aslında özetle nasıl başlayacağım bilmiyorum doğrusu. F. Baron ismindeki sihirbazın İstanbul'a gelerek yaptığı gösteriler ve gayri meşru ölümü anlatılır bu kısımda ancak başta anlatılan hikayeyle son da ki arasında bir bağlantı kuramadım.

Taksim Meydan'ındaki Gülen Kadın

Bir gün bir yarışma düzenlenir İstanbul' da. En iyi heykeltıraş seçilecektir. Sabiha Ziya birinci olur bu yarışma da ve Taksim'e bir heykel yapması istenir. Herkes en başta Atatürk heykeli yapmasını istese de o kurtuluş savaşını anlatan bir heykel yapar. Bir yanı kapalı bağnaz çarşaflı bir kadın olan heykel esareti, diğer yanı gülen kadın olan heykel ise özgürlüğü anlatır.

40 Paralık Öğrenci Kimliği

1900'lü yıllarda İstanbul Tramway hattı Belçika'nın elindeydi. Öğrencilerden ödenen ücretin yarısı olan 40 para alınması istenen Belçika bunu kabul etmez ve aynı parayı öğrencilerden almaya devamı üzerine öğrenciler ve polis- askerler arasında çıkan problemler, çatışmalar ele alınır.

Nirde?.. Nirde?..

Gece oynanacak olan ilk futbol maçı Fenerbahçe ve Beyoğluspor arasında olacaktır. O zamanlarda teknoloji gece aydınlatmalarına yetmediği için topu görmek bile çok zordur. Maçı izlemeye gelen insanlar da izlemeye zorlanır ki oynamak kat kat daha zordur. Fenerbahçe'nin miyop oyuncularından olan Orhan kendisine pas atılmadan bağırmalarını ister takım arkadaşlarından. Takım arkadaşları Orhan diye bağırdıkça stadyum' dan Adana ağızıyla bir ses duyulur "Nirde?.. Nirde?.."

Bırakın Çocuk Oynasın

Gerçekleri söylediği için öldürülen ilk gazeteci Hasan Fehmi, son gazeteci ise Uğur Mumcu'dur. Osmanlı devletinde gazeteciliğe bakış açısını o günden bugüne değişmeyen anlayış anlatılır bu bölümde.

Mitingdeki Korkuluk

Korkuluklar tarlalarda bulunan ürünü kuşlara karşı korurlar. Bu bölümde korkulukların neden yapıldığı nasıl kullanıldığı gibi şeyler anlatılır. Asıl hikaye ise emekçilerin eşit bir ülke için yaptığı yürüyüşe gelen korkuluğun bir konuşma yapmasıyla son bulur.

Bisiklet Ne Garip!..

Bisikletin ilk ortaya çıkışı ve şairlerin buna olan tepkisinden bahsedilir. Garip şiir akımının bir bisiklete benzetilmesi başta biraz tuhafıma gitmedi değil aslında. Lakin düşününce hak vermedim de değil. Akımı Nazım Hikmetbaşlatır. Orhan Veli, Melih Cevdet Anday ve Oktay Rıfat ise ondan örnek alarak pedalları çevirerek örnek şiir haline gelirler.

Nâzım Hikmet'in 10. Yaş Günü

Şimdi içeriği anlatacağım ve kafanızda ufak bir soru oluşacak başlık ve içerik arasında ne anlam var. Yazarımız ilk yarım sayfa da 10. Yaş Gününden çok az bahsetmiş 1,2 satır. Ondan sonra ise ilk uçağın kullanılmasının Trablusgarp Savaşında olduğunu belirtip bu konu hakkında bilgi vermeye devam etmiş.

Limon Kabuğu

Yazarımız bu bölümde kendisinden bahseder birazcık. Uçmayı hayal ettiğini anlatır mesela. Ondan sonra futbolda çok iyi olduğunu anlatır. İlk şiir kitabı olan makilerin yayınlandığı zaman hala kalecilik yaptığını anlatır. Şenol Güneş'ten bahseder biraz. Biraz yurtdışındaki yabancı futbola da kayar.

Al Capone ve Şiir

Al Copone küçüklüğünde çok sakin ve uysal bir çocukken büyüdüğünde Mafya babasına dönüşür. Tabii Amerika'da içkinin yasaklanması da onun ünlenmesi kaçak içki üretmesine yardımcı olur.

Al Kupon Savaşları...

Tribune ve Examiner gazetelerinin aslında birere gangster olduğunu ve bunlar arasındaki savaşın, Al kupon savaşlarının nasıl başladığı anlatılır.

Kumaşları Bayrak Yapan Terziler

Bayrakların ortaya çıkış hikayelerinden bahseder yazarımız bu bölümde. Meksika bayrağı karpuz'dan doğmuştur mesela. Türk bayrağı Kan'dan doğmuştur. Bayrağa olan bakış açısı ve bazı şiirlerle bazı şiirleri çürütüldü ve başarılı oldu desem yanılmış olmam sanırım.

Vexillology

Bayrağımız ilk kez Osmanlı Devleti'nde 3. Selim döneminde ortaya çıkar taa ki Abdülmecid dönemine kadar Abdülmecid bayrağa yeniden şekil vererek ay yıldız şeklini oluşturur. Ancak bayrağımızda bulunan kırmızı ve beyazın ne anlama geldiği hiçbir kaynakta yazmaz ve günümüzde de ne anlama geldiği bilinmemektedir.

Bayrağa Sahip Çıkmak!..

Bir önceki bölümün devamı niteliğinde olan bu bölüm de yine bayrak anlatılır. Bayrağa sadece kanla değil beyin ve bilimle de sahip çıkılması gerektiğini bunun bilincinin çocuklara okullarda öğretilmesi gerektiği anlatılır.

Olimpiyat Ateşi Sönmesin!..

Amerika Musul ve Kerkük'e saldırmak için olimpiyatların bitişini bekler. Öykü adını buradan alır. Aynı zamanda Türklerin bir ara kendilerine bir madalya arayışını ve olan yarışmayı da anlatır.

Ayçöreği ve Denizyıldızı

Osmanlı zamanında kuşlara verilen önemi anlatır bu bölümde. Kuşçulardan kuş alınarak özgür bırakılırmış o zamanlarda şimdi ise kafese koymaya yer arıyoruz. Ne kadar değiştik günden güne kaybetmiş gibiyiz benliğimizi...

Bayrak Öyküleri

Her bayrağın bir öyküsü vardır. Her bayrak kan ile yazılmamıştır. Bu bölümde dünyadaki bayrakların nasıl oluştuğu anlatılır. Bazıları özgürlük yolunda verilen savaşı temsil eder, bazıları insanlığı. Bayraklar aslında ne çok şey anlatıyormuş diyor insan, okuyunca.

Kitap Okuyan Şair Heykelleri

Bu bölümde, ilk Atatürk heykelinin İstanbul'a yabancı bir heykeltıraş tarafından dikildiği, Orhan Veli, Fazıl Hüsnü Dağlarcagibi yazarlarımızın da İstanbul'un bazı yerlerinde ellerinde bir kitap, denizi seyrederken bazı heykellerinin bulunduğu anlatılır.

Hacı Şakir Ve Mösyö Giyotin

Vedat Özdemiroğlu tarafından ele alınan Vedat Bey'in Görkemli Hayatı adlı eserinde Vedat Bey'in dedesi arkadaşı Şakir Bey'e; "Bir sabuncu aç, sonrası da hacca gidersin." Diye bir şey söyler. Şakir Bey Dede’nin sözüne uyar ve Hacı Şakir markasını kurar. Bölümün ilerleyen yerlerinde André Chénier isimli kişinin duruşuna da yer verecektir.

Gülsüm'ün Komşusu!..

Kitapları anlatıyor bu bölüm bize. Kitapların bize kattığı şeyleri anlatıyor. Kitabı alıp bir köşeye koyarak kütüphane oluşturmak marifet değildir. O kitabı kendine katmalı insan. Eski zamanlarda el yazması bir kitabı okuyabilmek için hücreye alırlarmış okuyacak olan kişiyi kitaba zarar vermesin diye şimdiye baktığımızda kitaplar değersiz kalıyor verilen o değerin yanında. Kitapların daha değerli kılındığı ve değerinin anlaşılması ümidiyle...

Kırmızı Elbiseli Adam!..

Bu bölümde İstanbul'a sonradan gelen Tulumbacılar Ocağı (İtfaiye birliği) anlatılır. Evlerin taştan, ahşaba geçmesiyle olan yangınlar artış gösterir. Alınan önlemler yetersiz kalınca Tulumbacılar Ocağı açılır. Nerede bir yangın olsa naralar atarak, kırmızı elbiseler giyerek yangına koşar bu Tulumbacılar.

İstanbul'dan Uludağ Görünür mü?

Bazı yabancı yazarlar abartarak yazmış, İstanbul'dan Bursa Uludağ'ı gördüklerini iddia etmişlerdir. Buna karşılık Salâh Birsel, bir gün böyle söyleyen birine sinirlenir ve onlarla dalga geçmek amacıyla kendisinin de gördüğünü iddia eder.

Gaye Sokağı

Gaye Sokağı eskiden "Kürt Sokağı" olarak anılan bir sokaktır. Daha sonra bu isim Gaye Sokağı ile değiştirilir. Bölümün çoğunluğu sokak isimlerine olan eleştiriden ibarettir. Yabancıisimlerin dilimize çok girmesinden şikayetçi olan yazarımız sokak isimlerinden bu konu üzerinde de durmaktadır.

Kötü Türkü Söyleyen Şair

Başlıkta Kötü Türkü Söyleyen Şair diye verilen kişi Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun bir şiirinde geçen Necati Cumalı'dır. Türküler çoğu şairimiz için önemli bir yer tutmaktadır. Bu bölümde de bu önemden bahsedilir.

Zihni Derin

Türk toplumunda önemli bir yer tutan çay, şairlerimiz yazarlarımız arasında da sıkça bahsedilen konular arasında yer almaktadır. Öyle ki çay fincanına ince belli diyen şairlerimiz, yazarlarımız dahi olmuştur.

Işık Dostluğu

Kibrit kutuları ile kim oynamadı ki vakt-i zamanında. Küçükken ben de oynardım kibritin yakıldığı yer dikkatimi çekerdi en çok. Şairlerimizin de üzerine şiirler yazıp konuştuğu, çocukluğunda oynamış bulunduğu birer oyuncak olduğunu öğrendik bu bölümde de

Trene Bakan Mamut!..

Mamut diye bahsedilen bir hayvan değil, ilk fotoğraf makinesidir. Bu fotoğraf makinesi o kadar büyüktür ki tek bir fotoğraf çekimi için on beş kişi çalışır. Ve bir fotoğraf çekebilmek yarım saat sürmektedir. Günümüzde bir saniye süren şey eskiden yarım saat sürermiş meğer.

Dar Yaptılar Kaldırımları

Yazarlarımız darlığından şikayetçi kaldırımların. Kaldırımların aslen geniş olduğunu, park edilen arabaların, hakkını savunamayan insanların olduğunu, düşüncesizce sanki sokak kendisine aitmiş gibi pencereden aşağıya su döken insanların bulunduğunu anlatan bu bölümde asıl şikayetin kaldırımlardan mı yoksa insanların zihniyetinden mi olduğunu tartışmak gerekir.

Ah! Onlar Tutunacak Bir El Arıyorlar

Bu bölümde bana söyleyecek çok bir söz kalmadı yazarımızın verdiği bir şiir ile anlatacak olursam bu bölümü:
Kim bilir ki bu çocuk ne işler işleyecek?
Belki üç kuruş için birini şişleyecek,
Yahut bir mağazanın delecek kasasını,
Bu vaka artıracak mücrim piyasasını:
Hemen kolundan tutup atacaklar hapise...
Fakat ya onun cürmü tamamen bizde ise?..
Çünkü o, cemiyetin, bizim mağdurumuzdur...
Onu bu hale koyan bizim kusurumuzdur
Servet-i Fünûn dergisi

Başı Ağrıyan Boksör

Bazı şairler vardır hem boksör hem yazar - şairdir. Bunlardan biri Arif Dino' dur. Edebiyatı boksa tercih etmiştir Arif Dino. Boksu edebiyata tercih eden biri de vardır ki o da Arthur Crovan'dır.

Sarhoş Gecenin Hatırası

Salâh Birsel'in ilk imza gününde şairlerimizin çoğu bir araya gelir bu bahaneyle, bu sarhoş gecede bir defter açılır. Bu defter de herkesin vardır bir izi mutlaka. Kiminin bir karikatürü, kiminin bir şiiri bulunur. O gece de Ahmet Haşim'in meşhur bir şiiri bulunur o defter de;
"Akşam, yine akşam, yine akşam,
Göllerde bu dem bir kamış olsam!"

Kelebek Hafifliği

Erdoğan Alkan, Orhan Veli'nin şiirlerini beğenmez ve onu batı taklitçisi olarak yargılar. Yazarımız Sunay Akın ise bunu çürütmeye çalışır bu bölümde. Yabancı yazarların Orhan Veli'ye özendiğini deliller(şiirler) ile sunar.

Suud Makinesi

Suud Makinesi diye anılan makine yeni adıyla Asansör'dür. "Ubeydullah Efendi, Lütfiye Hanım, Maykovski.. " gibi sanatçılar asansörü konu almıştır bazı eser ve hikâyelerinde.

Bit Yeniği

Yıllardır öğrenciler, şairler, yazarlar kısacası fikrini, düşüncesini açığa vurmak isteyen kişiler takibe alınmış, baskı altında kalmıştır. Bu bölümde de buna yer verilir ve örneklerle işlenir.

DEĞERLENDİRME

Evet bir kitabın daha sonuna geldik ama Ayçöreği ve Denizyıldızı kitabı da bazı bölümlerde yazarımız konudan konuya atlamıştı. Anlamayı zorlaştırıyordu bu da. Eserin konusu çok ilgi çekici olmasına rağmen, konudan konuya atlamak eseri kötüleştirdi bana göre. Bazı bölümlerin özetini yazmadan önce uzun uzun düşünmeme sebep olsa da genel olarak iyi bir eser sayılabilir.

Editör: Senanur KARAKUZULU

Ayçöreği ve Denizyıldızı Soruları ve Cevapları

Ayçöreği ve Denizyıldızı kimin eseri?

Sunay Akın

Ayçöreği ve Denizyıldızı türü nedir?

Deneme

Ayçöreği ve Denizyıldızı kaç sayfa?

238

Ayçöreği ve Denizyıldızı Yorumları

sunay akını çok severim ama bu kitap pek olmamış

05-02-2020 22:26

bana sadece ayçöreği özeti lazımdı onu eklememişsiniz kitabın adında yer alan hikayenin özetini neden eklemezsiniz anlamıyorum

17-10-2022 16:02

Kalede 1 BaşınaOnlar Hep OradaydıKırılan CanlarKule CanbazıTuncay TerzihanesiAyçöreği ve DenizyıldızıGeyikli Parken iyi kitaplaryeni çıkan kitaplaren çok satan kitaplarokunması gereken kitaplaren çok okunan kitaplar100 temel eserbedava kitapeditör olkitap bağışıGün Olur Asra BedelTutunamayanlarAcımakCamdaki Kız1984Hayvan ÇiftliğiSokrates'in SavunmasıUzun HikayeAlice Harikalar DiyarındaHaritada KaybolmakKraliçeyi Kurtarmakİçimdeki MüzikÇalıkuşuÇocuk KalbiKüçük Kara BalıkİntibahBülbülü ÖldürmekBeyaz Zambaklar ÜlkesindeDon KişotSineklerin TanrısıToprak Anaİnce MemedSatrançİki Şehrin HikayesiVadideki Zambakİçimizdeki ŞeytanSergüzeştBeyaz GemiAraba SevdasıYabanİnsan Ne İle YaşarKüçük PrensDönüşümBeyaz DişSaatleri Ayarlama EnstitüsüFareler ve İnsanlarSol AyağımSuç ve CezaSefillerSimyacıŞeker PortakalıKürk Mantolu MadonnaMadalyonun İçiEsir Şehrin İnsanlarıÜç Anadolu Efsanesi Köroğlu, Karacaoğlan, AlageyikYeraltından NotlarSait Faik Seçme HikayelerRüzgarı Dizginleyen ÇocukSabahattin Ali Bütün ÖyküleriSadako ve Kağıttan Bin Turna Kuşu

Ayçöreği ve Denizyıldızı - Sunay Akın Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar:Sunay Akın

Yayın Evi: Çınar Yayınları

İSBN: 9753481268

Sayfa Sayısı: 215

Ayçöreği ve Denizyıldızı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bir adam var bilir misiniz? Her gece deniz ilk dalgalarla uyanana değin, umutları, hüzünleri, bekleyişleri ve ruhun ışığını, eski kitapların hamuruna katarak rengarenk ayçörekleri yaratan; özgürlük adına, barış adına, emek adına...

Peki, hiç yediniz mi onun bu sihirli ayçöreklerinden? Eğer kocaman bir parça ısıracak olursanız, kendinizi bir anda, küçücük ışıklardan oluşmuş bir gemide bulabilirsiniz; minareler arasında uyuyan bir mahyaya yelken açmış... Belki de birdenbire duyuverirsiniz tulumbacıların o alevlenen şarkılarını; cariyelerin aklına başından alan... Ya da bir tarlanın başucundan, koşarak geliverir yanınıza bir korkluk -emeğin bu en eski koruyucularından sevimli ve cesur varlık- ve onunla elele gidersiniz miting alanlarına, yine kucaklamaya; sevgiyi, alınterini, kardeşliği... Korkmayın sakın, başınızın üzerinden ansızın uçuverirse bir cadı; kaçmaktadır belki o da yakılmaktan...

Sunay Akın 'Ayçöreği ve Denizyıldızı'nı yine bir filozof zekası ve inceliğini, bir çocuğun kalbi, bir şairin duyarlılığı ve bir serüvencinin düşgücüyle sunuyor bizlere. Kitabın her lokması; yaşamın bir başka ucu, dünyanın bir başka köşesi...

'Ayçöreği ve Denizyıldızı' tam bir Sunay Akın'sal deneme... Ama kitaptaki her denemenin sonunu, bir roman okuyormuşcasına merakla beklediğiniz için; yazılanlar belki bir roman, dizelere yansımış, neredeyse hiçbir gerçek kalmadığı için dünyada; belki de bir şiir tüm yazdıkları. Yine de her şeyden önce, çok düşünen, merak eden, araştıran, kolay ikna olmayan bir kitap gezgininin görüp keşfettikleriyle dolu, bambaşka bir iklim bulutu bir yapıt...

Kitabı okuyup bitirdikten sonra bazı geceler 'Anne Frank'ın solgun şarkılarıyla uyanacaksınız uykularınızdan... Ve birlikte, ayışığında titreyen bir kumsalda bulacaksınız kendinizi... İşte o an, eğilip deniz yıldızlarını topladığını göreceksiniz 'Anne Frank'ın... Sabahın ışıklarıyla, hiç beklemedikleri bir anda, onlar da yanıp kül olmasınlar diye..

Yeşim Saygın Armutak

(Arka Kapak)

Ayçöreği ve Denizyıldızı Alıntıları - Sözleri

  • Birbirine ne kadar yakın iki sözcüktür "süpürge" ve "anne". Annelerimiz "Saçımı senin için süpürge ettim" diye seslenmezler mi babalarımıza?.. Yoksa, süpürgeye oturarak uçan cadı imgesi, kadının bir isyanı mıdır köleliğine?
  • Bir bardak çay insana dünyanın gürültülerini unutturur.
  • Bağımsızlık için emperyalizme karşı ilk kurşunun bir gazeteci tarafından sıkıldığı ilkokul sıralarından itibaren öğretilir, ama Hasan Tahsin'in bir tek yazısı olsun neden okutulmaz?..
  • Aşırı derecede miyop olan ve gözlüğünü çıkardığı zaman "ileriyi" göremeyen Fenerbahçeli Orhan Menemencioğlu'nun lakabı "Vallah" idi. Vallah Orhan, ilk gece maçında sahaya çıkarken arkadaşlarını uyarır: "Topu bana atarken seslenin..." Kendisine pas atan arkadaşları "Orhaaan" diye bağırırken, sahada Adana şivesiyle şu ses duyulur: "Nirde?.. Nirde?.."
  • Albert Camus: "Şunu öğrendim ki, top birine hiçbir zaman beklediği yönde gelmiyor. Bu bana hayatta çok yardımcı oldu, özellikle de büyük şehirlerde insanlar göründükleri gibi olmuyorlar."
  • Öküz altında buzağı aramaya meraklı bir milletiz.
  • Değiştirilmesi önerilen ülke bayrağı Amerika Birleşik Devletleri'ninkidir. Değişimi öneren de ünlü romancı Mark Twain'den başkası değildir. Yazar şunları söyler: "Bayraktaki beyaz çizgileri siyaha boyayalım. Yıldızların yerine de kurukafa ile çapraz kemik amblemi koyalım."
  • Orhan Veli'nin balığı olsam, Hani o yaşamı boyunca rakı şişesinde yüzen.
  • Unutmayın, güzel bir yerin resmini her aptal yapabilir. Önemli olan çirkin bir yer bulup, onu güzel boyamaktır.
  • Elbette bilirsin, onu herkes gibi kimdir, Lakin onu sen anlatamazsın, o bizimdir.
  • Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatan olmuyor. Kore için vatanımız diyebilir miyiz? Toprak, ona emek verenlerin, ekip biçenlerin vatanıdır. Manouchian ve arkadaşları bunun en güzel örneğidir. Fransa'nın özgürlüğü için kurşuna dizilen 23 insandan hiçbiri Fransız değildi!..
  • Biz anlamıştık zaten Ray Durem denilen bu herifte bir bit yeniği olduğunu.
  • Coca-Cola'nın bir reklamında "Her zaman çocukluğunu yaşa" diye seslenişine bir dizesiyle karşılık verir Sennur Sezen: "Coca-Cola ile vuruluyor Vietnam bebekleri."
  • Ne olur, bir şeyler yap Manny. Evlenme yıldönümümüzde idam edilmek gibi büyük bir acımasızlığı yapabileceklerini aklım almıyor. Çünkü ben ne de olsa, insan gibi görünen, insan gibi konuşan, ama aslında sadist birer şeytandan başka bir şey olmayan kişilerin varlığına inanamayacak kadar yumuşak bir kişiyim... Sevgilerimle, Ethel.
  • Fransa bayrağındaki kırmızı ve mavi aslında Paris kentinin renkleridir. Beyaz ise kralı simgeler. Beyazın bu iki renk arasında yer alması "Paris kralı koruyor" anlamına gelir.

Ayçöreği ve Denizyıldızı İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Sunay Akın'ı daha çok yazar kimliğiyle, insanı alıp götüren, anlattığını dinleyeninin aklının ve yüreğinin en derinine işleyen hikaye anlatıcılığıyla tanıdım. Sunay Akın'ın kalemiyle ilk tanışmam değil, gerek dergi yazılarıyla, gerek diğer yazarların alıntılamalarıyla aşinayım yazılarına. Sunay Akın'ın yazılarını okurken sanki onunla karşı karşıya oturmuşuz da entellektüel bir sohbete koyulmuşuz gibi hissettiriyor. Size kendinizi akıllı, zeki hissettiren, üst seviye sohbet insanları vardır ya işte Sunay Akın onlardan biri. Ayaklı kütüphanenin vücut bulmuş hali, Vikipedia gibi adam. Sunay Akın hayranlığımı biraz frenleyip kitaba geçeyim. Kitap,daha çok şairlerin hayatlarının bir bölümüne, yaşadığı önemli olaylara, tarihte yer etmiş dizelerine yer veriyor. Bunların arasında heykeltraşlara, yazarlara, sanatçılara da rastlıyoruz. Hele ki dünya bayraklarının renkleriyle şekillleriyle, tarihleriyle ilgili bir bölüm var ki en sevdiğim kısmı oldu. Keyifli okumalar (Aysun Baysan)

Bir Sunay Akın kitabını beğenmediğim için içimde ince bir hüzün yok değil tabii. Mizaç olarak, yazar olarak, özellikle de bir anlatıcı olarak çok beğendiğim bir isim Sunay Akın ancak bu kitabında ne yazık ki "Bir Çift Ayakkabı"sından aldığım tadı alamadım. Ya kafam çok doluydu, ya yazarımız olayları birbirine yeterince güçlü bir şekilde bağlayamamıştı ya da o bağlantıları kurmakta ben zorlandım. Çok fazla İkinci Dünya Savaşı hikayesi vardı. Bunun yanısıra ilk kez duyduğum isim de çok fazlaydı; odaklanmam ve ilişki kurmam zor oldu. Yarım bırakırken üzüldüm ama geriye bakınca şimdi hiçbir hikayesinin hafızamda kalmadığını görüyorum. Beni etkilemedi, sevemedim. (f.)

Sunay Akın bu kitabında şairlerin dizelerinde ipuçları arıyor, zamanda ve farklı şehirlerde gezintiye çıkarıyor, genel kültürümüzü besliyor, hayal gücümüze sesleniyor, okurken eğlendiriyor şaşırtıyor bazen de hüzünlendiriyor.Sunay Akın'ın tüm kitapları gibi bilginin beyninizde dans edeceği ve farklı hikayelerin birbirine koşacağı süper bir kitap (muge yelmen)

Ayçöreği ve Denizyıldızı PDF indirme linki var mı?

Sunay Akın - Ayçöreği ve Denizyıldızı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Ayçöreği ve Denizyıldızı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Sunay Akın Kimdir?

Şükrü Sunay Akın (d. 12 Eylül 1962), şair, yazar, gazeteci, araştırmacı, tiyatro oyuncusu.

12 Eylül 1962 tarihinde Trabzon'un Maçka ilçesinde doğdu (bu yüzden 18 yaşından beri doğum gününü kutlamamaktadır). Ailesi, onun daha iyi eğitim görebilmesi için, 10 yaşındayken İstanbul'a taşındı. Lise öğrenimini İstanbul Haydarpaşa Lisesi'nde tamamladı. İstanbul Üniversitesi Fizik Coğrafya Bölümü'nden mezun oldu.

İlk şiirini, Meteoroloji Müdürlüğü'nde çalışan bir memurun kızına yazar. Henüz 9 yaşındadır. Kızın isminin baş harflerinin dizelerini oluşturduğu şiiri, evlerinin terasında bulunan odunluk kapısının iç kısmına yazar. Kız, balkona geldiğinde odunluğun kapısını açar mahsusçuktan!. Ama şiir kızın gözüne hiçbir zaman takılmaz. Sunay Akın yıllar sonra (ki bir şairdir artık) çocukluğunun geçtiği Trabzon'a gittiğinde, sert geçen bir kışta, içindeki odunlarla birlikte kapının da sökülüp yakıldığını öğrenir. Şairin ilk şiiri "hava muhalefeti" nedeniyle kayıptır!.. 1984 yılında yayınlanan ilk şiiri de bir sobanın içinde kütürdeyen odunu anlatır! İlk şiir kitabı 1989'da "Makiler" adıyla yayınlanır. Arkadaşlarıyla birlikte 1989'da Yeni Yaprak şiir dergisini ardından, 1990 yılında da Olmaz adlı şiir dergisini çıkardı. Adını Cemal Süreyya'nın koyduğu bu kitabı "Antik Acılar, Kaza Süsü, 62 Tavşanı" izler.

1987 yılında Halil Kocagöz Şiir Ödülü'nü Noktalı Virgül adlı dosyasıyla aldı. 1990 yılında ise Orhon Murat Arıburnu Şiir Ödülü'nü Makiler şiiri ile kazandı.

Anlık ilhamlara dayanan ve genellikle kısa olan şiirleri, Orhan Veli'nin şiirindeki bazı özelikleri günümüzde sürdüren bir yapıya sahiptir. Ayrıca, bu tür şiirlerde genellikle rastlanmayan, yumuşak, lirik bir tonu vardır. Şiirlerinde özellikle ince yergi ögelerini kullanmadaki rahatlığı ile dikkat çeker. Cemal Süreya'nın etkisinde sürdürdüğü şiirlerde, dil oyunlarına dayalı yoğun bir alaycılık ve şaşırtma; çocuklar ve hüzünle birlikte şairin ilgi ve duyarlılığını göstermektedir.

Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde ders verdi, Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nde 5 yıl boyunca hem ders verdi hem ders aldı. Bu deneyimin de yardımıyla, tek kişilik oyunlar hazırlayıp oynamaya başladı. Türkiye'nin çok sayıda merkezinde ve yurtdışında (Frankfurt, Nürnberg, Londra) sayısız kez tek kişilik oyunlarını sergiledi. Halen Sunay Bey Tarihi adlı gösterisini sunmaya devam etmektedir.

23 Nisan 2005 tarihinde 11 yıldır dünyanın dört bir yanından topladığı oyuncaklarla, yıllardır hayalini kurduğu İstanbul Oyuncak Müzesi'ni Göztepe, İstanbul'da ailesine ait dört katlı tarihi bir konakta açtı. Müze, Türkiye'de türünün ilk ve tek örneği olup, Avrupa Konseyi'ne bağlı Avrupa Müze Forumu (European Museum Forum) tarafından verilmekte olan Avrupa Yılın Müzesi Ödülü'ne 2010 yılı için aday olmuştur.

TRT 2 ve CNN Türk'te "Stüdyo İstanbul", "İzler", "Akşama Doğru", "5N1K" gibi kültür sanat programları ve belgeseller hazırlayan ve bunlara katkıda bulunan Sunay Akın, TV8'de de "Gezgin Korkuluk" ve "Mahya Işıkları" adlı programları hazırlayıp sundu.

Yaşam Radyo, Radyo Kent ve Best FM'de radyo programları yaptı. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi ve Müjdat Gezen Sanat Merkezinde öğretim görevlisi olarak ders verdi.[5] Atv'de Hıncal Uluç, Haşmet Babaoğlu ve Nebil Özgentürk ile birlikte "Yaşamdan Dakikalar"da yer aldı. Skyturk360'ta "Hayat Deyince" programını sunmuştur.

Sunay Akın Kitapları - Eserleri

  • Bir Çift Ayakkabı
  • Geyikli Park
  • Antik Acılar
  • Ay Hırsızı
  • İstanbul'da Bir Zürafa
  • Kız Kulesi'ndeki Kızılderili
  • Kırdığımız Oyuncaklar
  • İstanbul'un Nazım Planı
  • Onlar Hep Oradaydı
  • Kalede 1 Başına
  • Önce Çocuklar ve Kadınlar
  • Tuncay Terzihanesi
  • Ayçöreği ve Denizyıldızı
  • Hayal Kahramanları
  • Kule Canbazı
  • Aslanlı Yol
  • Kaza Süsü
  • Makiler
  • 62 Tavşanı
  • Şiirli Yastık
  • Çorap Kaçığı
  • Şiir Cumhuriyeti
  • Kırılan Canlar
  • Veşaire...Veşaire...
  • Şairler Matinesi

Sunay Akın Alıntıları - Sözleri

  • "Çocukluklarını bütün bütün kaybedenler, bir daha çiçek açmak gücü bütün bütün yok olan kurumuş ağaç gibidirler. Tahtalarından maroken koltukları iskelet de yapılabilir, sobaya odun da olabilirler. Ancak bir damlacık çiçek vermezler bir daha!.." (Hayal Kahramanları)
  • At eyersiz, insan eğersiz güzeldir. (İstanbul'da Bir Zürafa)
  • “Merdiven çıkarken bir başkasının önüne geçmek,uğursuzluktur.Merdiven altından geçmeye kalkışmak da öyle.Bunun nedeni,merdivenlerin Tanrılara uzanan yollar olduğu inancıdır.” (Tuncay Terzihanesi)
  • Anadolu'yu sömürüden kurtaran Mustafa Kemal Atatürk'ün "manevi mirasım" dediği bilim ve sanatın yolundan yürüyen beyaz kukuletalılar ile devrimlerini yok etmeye çalışan uzun boylu Gargamel arasındaki serüven Cumhuriyet tarihinde de devam etmektedir. (Hayal Kahramanları)
  • “Bir müzik şövalyesidir her sokak çalgıcısı…İşsizliği,açlığı herkesin gözü önünde düelloya davet eden birer müzik şövalyesi!…” (Tuncay Terzihanesi)
  • "Önünüz karanlık, farlarınızı yakınız." (Onlar Hep Oradaydı)
  • "Bu ülke hepimizin ama esas siz gençlerin. Mücadeleden yılmak yok." Mustafa Kemal Atatürk (Şiirli Yastık)
  • Hepimiz üşüyorduk... (Şiir Cumhuriyeti)
  • Ters düşmesin diye yaşamın gerçeklerine şair olmasını istemez çocuğunun kitabı yalnızca başucunda masal okumak için eline alan bir anne (Çorap Kaçığı)
  • Kadından şair olamayacağını iddia edenler, ilk aşk şiirinin bir kadın tarafından yazıldığını elbette bilmezler. (İstanbul'un Nazım Planı)
  • Eşit olmadığı Söylenir insanların Aynı boyda olmayan Beş parmağı Gibi bir elin Oysa uzanır Nice yorgun Emekçinin dudağı Su dolu Avucuma Elimin Eşit olmayan Beş parmağının ucunu Getirince Biraraya (Şiir Cumhuriyeti)
  • Artık dağdan dağa kaçmak istemiyorum; büyük bir antlaşma yapmak istiyorum. Taşlar eriyinceye dek tutacağım sözümü. (Kız Kulesi'ndeki Kızılderili)
  • Aşırı derecede miyop olan ve gözlüğünü çıkardığı zaman "ileriyi" göremeyen Fenerbahçeli Orhan Menemencioğlu'nun lakabı "Vallah" idi. Vallah Orhan, ilk gece maçında sahaya çıkarken arkadaşlarını uyarır: "Topu bana atarken seslenin..." Kendisine pas atan arkadaşları "Orhaaan" diye bağırırken, sahada Adana şivesiyle şu ses duyulur: "Nirde?.. Nirde?.." (Ayçöreği ve Denizyıldızı)
  • Değiştirilmesi önerilen ülke bayrağı Amerika Birleşik Devletleri'ninkidir. Değişimi öneren de ünlü romancı Mark Twain'den başkası değildir. Yazar şunları söyler: "Bayraktaki beyaz çizgileri siyaha boyayalım. Yıldızların yerine de kurukafa ile çapraz kemik amblemi koyalım." (Ayçöreği ve Denizyıldızı)
  • Neden mi, onlara "Atatürk düşmanı" demeyeceğiz? Çünkü onlar Atatürk'ün düşmanı bile olamazlar! (Şiirli Yastık)
  • Oyuncakları onun Yırtık kutuları Sarı hıyarları Ve küçük patlicanlardı. (Kırdığımız Oyuncaklar)
  • Yoksul bir çocuk görsem Yağmur altında üşüyen Köprü olmak geçer Hiç değilse İçimden (Makiler)
  • Heinrich Bünting'in Asya haritasında dikkatle bakmamız gereken yer, "Küçük Asya" olarak tanıttığı Anadolu'dur. Bu toprak parçasından gözümüzü ayıramayaşımızın nedeni Anadolu'nun Pegasus'un başı olarak çizilmesidir. Bu benzetme akılları elbette Nâzım Hikmet'in ünlü dizelerini getirir: Dört nala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan Bu memleket Bizim (Hayal Kahramanları)
  • "Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet, Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin İstiklal." 'Benim bu milletten daima hatırlamasını istediğim ve en beğendiğim vecizeler işte bunlardır.' Mustafa Kemal Atatürk (Geyikli Park)
  • Gitme kal demeni bekliyorum ama yalnızca rüzgar çekiştiriyor atkımı (62 Tavşanı)

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır