aytunç altındal kehanetler kitabı pdf indir / (PDF) aytunç altındal - üç isa.pdf | caner öner - Academia.edu

Aytunç Altındal Kehanetler Kitabı Pdf Indir

aytunç altındal kehanetler kitabı pdf indir

1 Laonicus Chalcondyles Çevirmen: Aytunç Altındal Türk İmparatorluğu nun Yıkılışına Dair Kehanetler Kitabı

2 DESTEK YAYINLARI: 906 TARİH: 14 LAONICUS CHALCONDYLES / KEHANETLER KİTABI Her hakkı saklıdır. Bu eserin aynen ya da özet olarak hiçbir bölümü, yayınevinin yazılı izni alınmadan kullanılamaz. Kitabın özgün baskısı Fransa da 1640 yılında yayımlanmıştır. İmtiyaz Sahibi: Yelda Cumalıoğlu Genel Yayın Yönetmeni: Ertürk Akşun Yayın Koordinatörü: Özlem Esmergül Editör: Aslı Bahşi Çeviren: Aytunç Altındal Kapak Tasarım: İlknur Muştu Sayfa Düzeni: Cansu Poroy Sosyal Medya-Grafik: Tuğçe Budak - Mesud Topal Destek Yayınları: Şubat 2018 (3.000 Adet) 4. Baskı: Ağustos Baskı: Kasım Baskı: Nisan Baskı: Aralık Baskı: Mart Baskı: Temmuz Baskı: Ocak 2021 Yayıncı Sertifika No ISBN Destek Yayınları Abdi İpekçi Caddesi No. 31/5 Nişantaşı/İstanbul Tel. (0) Faks: (0) [email protected] facebook.com/destekyayinevi twitter.com/destekyayinlari instagram.com/destekyayinlari Deniz Ofset Çetin Koçak Sertifika No Maltepe Mahallesi Hastane Yolu Sokak No. 1/6 Zeytinburnu / İstanbul genç DESTEK

3 Laonicus Chalcondyles Çevirmen: Aytunç Altındal Türk İmparatorluğu nun Yıkılışına Dair Kehanetler Kitabı Chalcondyles, L Histoire de la decadence de Empire grec et establissement de celuy des turcs de la traduction de B. de Vigenere. Tableaux prophetiques predisans, la ruine de la mesme monarchie, par Artus Thomas, sieur d Embry. Paris, vers, 1640 infol, 2000 Fr.

4 GIRIŞ Elinizdeki bu kitabın Fransızca özgün ve tam adı şöyledir: Chalcondyles, L Histoire de la decadence de Empire grec et establissement de celuy des turcs de la traduction de B. de Vigenere. Tableaux prophetiques predisans, la ruine de la mesme monarchie, par Artus Thomas, sieur d Embry. Paris, vers, 1640 infol, 2000 Fr. Kitapta yer alan 17 kehanet ve 28 Osmanlı tablosu, bakır üzerine işlenmiş ve özgün baskı buradan yapılmıştır. Tam metindir. Fransızca özgün yorum ve tablolar eşliğinde Türkçe çevirileri eklenmiştir. Eski Fransızcayı bilen okurlar, dilerlerse figürleri, kehanetleri ve epigramları bu arkaik dilden izleyebilirler. Her türlü anlam kaymasına karşı esas alınması gereken metin, hiç kuşkusuz uluslararası çeviri standartlarında uygulandığı üzere, 1640 tarihli Fransızca metindir. Kitabın yazarı Atina doğumlu Bizanslı tarihçi Laonicus Chalcondyles veya diğer bir yazımla Nicolaus Chalcondyles tir te doğduğu bilinen Chalcondyles in 1490 da öldüğü varsayılmaktadır; ancak bazı tarih araştırmacıları onun bu tarihten önce, bazıları da bu tarihten de sonra öldüğü kanısındadırlar. Hayatı hakkında çok ayrıntılı bilgi yoksa da Doğu Roma İmparatorluk belgeleri, VII. John Paleologos tarafından 1446 yılında Osmanlı Padişahı II. Murat Han a, İstanbul a uyguladığı kuşatmayı kaldırması için öneri götüren Bizans heyetinde elçi -11-

5 düzeyinde yer aldığını doğrulamaktadır. Daha sonraki yıllarda Chalcondyles in 1453 te İstanbul un ve 1463 te de Peloponez in Türkler tarafından fethedilişine bizzat tanıklık ettiği kesindir. Chalcondyles in elyazması eserleri, ölümünden sonra önce Latinceye sonra da Fransızcaya çevrilmiştir. Fransızca çeviri ilk kez 1605 te kısmen yayımlanmıştır. Bu elyazması metinler halen dünyanın en ünlü kütüphanelerinde özel arşivlerde saklanmaktadır. Eserlerinin bulunduğu kütüphaneler arasında ünlü Bodleian, Escurial, Napoli, Bibliotek Laurentiana (Floransa), Münih, Kraliyet Kütüphanesi (Paris) ve Coislin Kütüphanesi sayılabilir. Chalcondyles in ilk Latince çevirisi 1556 da Zürich te Conradus Clauserus tarafından yayımlanmıştır. Ayrıca 1562 de düzeltilmiş ve karşılaştırmalı bir metin basılmış ve sonra da Zonaras, Nicetas, Nicephorus Gregores çevirisiyle Latince olarak 1568 de Frankfurt ta yayımlanmıştır. İlk Grekçe baskısı ise, Nicephoru Gregores ve Acropolita Georgius tarafından 1615 te Cenevre de yayımlanmıştır. İlk Fransızca çeviriyi Blaise de Vigenere gerçekleştirmiştir. Bunu Artus Thomas ın bazı düzeltiler ve eklemeler yaptığı çeviri izlemiş ve 10 cildin tam çevirisi bu iki çevirmenden sonra Mezerai tarafından sürdürülerek 1661 de tamamlanmıştır. Bu çeviri halen British Muesum dadır. Chalcondyles, ilginçtir ki hem devlet adamı hem de tarihçidir. Özellikle de Bizans ın yılları ile bizzat tanık olduğu İstanbul un fethinden sonraki Osmanlı dönemiyle ilgili yazdığı yazılarda ve araştırmalarda kendinden sonra yetişen tüm Osmanlı ve Bizans araştırmacılarını en çok etkilemiş olan tarihçilerin arasında en ön sıradadır. Öyle ki başta Hamberger, Vossinius ve 19. yüzyılda ünlü Baron Joseph von Hammer-Purgstall olmak üzere tüm Bizans araştırmacıları Chalcondyles in olağandışı ayrıntılı araştırmalarından ve gözlemlerinden çok yararlandıklarını belirterek ona övgü dolu göndermeler yapmışlardır. Gerçekten de Chalcondyles, belki -12-

6 de canlı tanığı olduğu olaylar nedeniyle öylesine ince ayrıntılara dikkat etmiştir ki bu dikkati ve gözlemleri günümüzün tarihçilerini şaşırtmaktadır. Örneğin, bir dilencinin veya bir İranlı, Ermeni ya da Arap tüccarın nasıl giyindiğine, belindeki kuşağın nasıl bağlanırsa ne anlama geldiğine varıncaya kadar yazmıştır. Kitaptaki ayrıntıların ve gereksiz tekrarların çokluğuna rağmen bunları okumazlık etmeyin derim. Çünkü Chalcondyles, ağaca bakmaktan ormanı görmeyenlerden değildir. Ne var ki ona övgüler sıralayan tarihçilerin, onun anlatım ve yazım tekniği hususunda ortak bir kanaatleri vardır. Bu tarihçiler ağız birliği etmişçesine Chalcondyles in çok güvenilir bir tarihçi olmasına rağmen yazdıklarımı okuyabilmenin, hele yabancı bir dile çevirebilmenin çok zorlayıcı kabul edildiğini, dilinin karışık, notlarının düzensiz ve savruk olduğunu vurgularlar. Ayrıca ele aldığı konuları ilgili ilgisiz bağlamlarda birbirleriyle karıştırdığını, kronolojiye dikkat etmediğini, anakronik hatalar yapmaktan kaçınmadığını, mantıksal sıralamalar yapmadan aklına geleni geldiği ve aklında kaldığı şekliyle aktardığını belirtmeden de geçmemişlerdir. İlginç olan taraf şudur ki, bunca karmaşaya rağmen Chalcondyles, devlet adamı gibi davranmayı başarmış, yalan ve yanlış bilgi aktarmadan özenle kaçınmıştır. Dili ve anlatımı itibariyle Chalcondyles i okuyabilmek hele bir başka dile çevirebilmek gerçekten de ömür törpüsü bir uğraştır ve tek kişinin altından kalkabileceği bir iş değildir. Örneğin, bazı cümleleri bir sayfanın dörtte üçünü kapsamaktadır, yer yer hiç bilinmeyen yerel kelimeleri kullanmakta bazen de ne Türkçe ne Grekçe ne de Latince olan kelimeler uydurarak tasvirler yapmaktadır. Tamamen Conteşt veya Subtekxt dışı denilebilecek eklemeleri peş peşe sıralamakta ve bunları sadece bir virgül veya ve ile kurgulayabilmektedir. Dolayısıyla çeviriyi okurken esas metne sadık kalındığı için Fransızca çeviride -13-

7 yer alan ve Verbatim (kelimeden kelimeye) diye bilinen çeviri tekniği bozulmasın ve Türk diline uysun diye özel bir çeviri anlamlandırma yöntemine başvurulmamıştır; çeviri nasılsa öyle ve en anlaşılabilir şekilde okurlara sunulmuştur. Chalcondyles, tüm yazarlık serüveni süresince sadece arkaik bir Grekçe kullanmıştır. Bu özelliği de eklemeden geçmeyelim. Chalcondyles, kitaplarını yaklaşık yıl süren bir zaman dilimi içinde tamamlamıştır. İlginçtir ki kronolojiye dikkat etmediği gibi diline de özen göstermemiştir. Öyle ki, yıl önce yazdığı bir metne, anlatımda bütünlük sağlamak gibi bir kaygısı olmaksızın yeni bölümler eklemiştir. Şunu da belirtmek gerekir ki Chalcondyles kendi döneminin İncil e dayalı anlatım tekniği olan Vernacularist (yerel dil kullanma) anlayışıyla yazmış bir tarihçidir. Bu nedenle de bazen arkaik Grekçede kalmış, bazen Bulgar ve/veya Türk yerel dilinde pek az duyulmuş hatta argo sayılan sözcükleri kullanmış, bazen de Latinceden bozma cümlelerle tanımlamalar yapmayı yeğlemiştir. Bu nedenle de belirli bir tarihsel dönemde belirli bir bağlamda kullandığı bir kelime, on yıllarca sonra başka bir bağlamda farklı bir anlamda kullanılmıştır. Okurların bu özel duruma ve kelimelerin etimolojik gelişimine dikkat etmeleri gerekmektedir. Bu gibi durumlarda çeviriye şerhler konularak zorunlu açıklamalar yapılmıştır. Bu ilk Türkçe çeviri, eski ve yeni Fransızca ile eski ve yeni Türkçeyle, Latince ve Grekçe karşılaştırmalar yapılarak sunulmuştur. Bazı bölümlerde zorunlu olarak dipnotlar açılmış ve okurlara bilgi aktarılmıştır. Chalcondyles karmaşık diline ve özensiz anlatımına rağmen gerçekten de kendi dönemine ve sonrasına damgasını vurabilmiş bir tarihçidir. Bizi en çok ilgilendiren tarafı da budur. Batı dünyası ve tarihçileriyle, aydınları Türkiye yi ve Türkleri (Osmanlı yı) onun kitaplarından okuyarak öğrenmişler ve tanımışlardır. Türkler ile ilgili bazı önyargıların -14-

8 yerleşmesinde de onun dürüstçe yazdıklarını, siyasi amaçlarda tersyüz ederek sunmuş olan siyasetçilerin rolü vardır. Kitabı Fransızcaya çevirmiş olan Blaise de Vigrene, 5 Nisan 1523 te St. Pourçain köyünde doğmuş ve 1596 da Paris te ölmüştür. On yedi yaşındayken Kraliyet diplomatik-istihbarat dairesine alınmış ve tam otuz yıl burada görev yapmıştır. Hıristiyanlığın, Protestan ve Katolik olarak ayrıldıkları Kilise oturumlarına resmi sıfatla gönderilen en genç sekreterdir. (Bazı kaynaklar onun Worns Diet ine katıldığını öne sürüyorlarsa da bu yanlıştır. Martin Luther in bizzat konuşma yaptığı bu Diet, Kilise nin sorgulama toplantısı, gerçekte Blaise de Vigenere in doğumundan üç yıl önce gerçekleşmiştir.) Yirmi dört yaşındayken Nevers Dükü nün hizmetine girmiş ve iki kez ikişer yıl süreyle Roma da Katolik Kilisesi nde dükün elçisi olarak görev yapmıştır. Henüz 47 yaşınayken emekliye ayrılmak istemiş, kendi istediği ve seçtiği konularda çeviriler yapmaya, Şifreler oluşturmaya başlamıştır. Blaise de Vigenere, Roma da tanıştığı o dönemin en ünlü üstatlarından şifre tekniklerini (Cryptography) öğrenmiş ve onların kendisine armağan ettikleri gizli şifre oluşturma yöntemlerini anlatan tek nüshalık elyazması metinlerden yararlanarak günümüzde de kullanılan ve kırılması imkânsız sayılan ünlü Autokey diye bilinen de Vigenere şifresini kurmuştur. Bu çok gizli şifre, özellikle askeri istihbaratta kullanılmıştır da gırtlak kanserinden ölen de Vigenere, 1000 elyazmasından oluşan kitaplığını Paris teki bir kuruma armağan etmiş ve tüm gelirini de Paris te yaşayan yoksullara yardım için vasiyet etmiştir. Günümüzde Paris te onun adını taşıyan bir lise vardır ve ilginç bir rastlantı da olsa gerek bu okulun seçme öğrencilerinin çoğu Fransız Büyük Doğu Mason Locası na kayıtlı ailelerin evlatlarıdırlar. Elinizdeki kitapta, Chalcondyles i Vigenere beyi (senyörü) diye anılan işte bu şifre üstadı diplomatın çevirisinden tanıyacaksınız. -15-

9 Kitabın katalog kaydında yer alan üçüncü kişi ise gerçekten de çok esrarengiz bir adamdır. Bu kişi Fransa nın Manş Denizi kıyısındaki küçük Embry Beyliği nin derebeyi ailesine mensup olan Artus Thomas tır. Ancak bu adın takma olduğu söylenebilir. Bu kişi gerçek kimliğini çok iyi gizlemiş, gözü pek bir yayıncı ve kraliyet karşıtı bir adamdır. Aslen Parisli zengin ve köklü bir aileden geldiği, eğitiminden ve sarayla ilgili yazdığı satire türü yazılarından ve romandan anlaşılmaktadır. Artus Thomas ı ilginç kılan hususlardan biri, onun Blaise de Vigenere ile aynı yasaklı alanlarda buluşmasıdır. Bu kesin ve şiddetle yasaklanmış olan Tyanalı Apollonius diye bilinen Anadolulu bir ermiş ile ilgilidir. İmparator Konstantin tarafından 325 yılında toplanan İznik Konseyi nden sonra adı ve eserleri yasaklanarak tarihten silinmiş olan bu kişi, Vigenere in de Thomas ın da ortak araştırma alanı olmuştur. Tabiidir ki tehlikeleri ve ölüm cezalarını da göze alarak. (Not: Apollonius u yakından tanımak isteyenler bu satırların yazarının Hangi İsa adlı kitabını okumalıdırlar. Destek Yayınları, Ankara, 2006.) Blaise de Vigenere, Roma daki görevi sırasında adını duyduğu Apollonius hakkında yazılmış olan (İS 220) Flavius Philostratus un Tyanalı Apollonius un Hayatı adlı yasaklı kitabı gizlice Fransızcaya çevirmiş, daha sonra da bu gizli çeviri Artus Thomas a el altından iletilmiş ve o da bu kitaba bazı eklemeler ve açıklamalar yazarak yayımlamıştı. Böylece Kilise tarafından unutturulmuş olan bir ermiş, yaklaşık 1200 yıl yasaklı kaldıktan sonra yeniden tanınmıştı. Apollonius, Artus Thomas tarafından yayımlanan ve yasaklanmış olmasına rağmen gizilce okunan bu kitap sayesinde tartışmaların odağına oturmuştur. Bu tartışmalara göre gerçekte İncil de anlatılan, İsa Mesih diye biri hiçbir zaman yaşamamış ve/fakat Apollonius un hayatı alınarak İsa Mesih diye bir kişi yaratılmıştır. Diğer bir deyişle Hıristiyanlığın gerçek kurucusu İsa Mesih değil, Tyanalı -16-

10 Apollonius tu (Kemerhisar, Niğde). Bu yayından sonra Artus Thomas Kilise nin baskılarından kurtulmak için izini kaybettirmiş ve nerede, ne zaman ve nasıl öldüğü hiçbir zaman bilinememiştir. Aynı dönemde Gül ve Haç Kardeşliği adlı çok gizli bir örgüt de Thomas ın ve de Vigenere nin yayını olan bu kitabı tüm dünyada yaygınlaştırmak görevini üstlenmişti. Thomas ın, Fransa Kralı III. Henry yi ve çevresini efemine (kadınsı erkekler) olarak yorumlayan Hermeofroditler Adası adlı bir de romanı vardır. Kitapta yer alan illüstrasyonlar ise Isacz Jaspar tarafından çizilmiştir. Bu kişinin kimliği de meçhuldür, varsayımlara göre Avusturya-Macaristan yurttaşı ve aslen Yahudi olan bir kişidir yılında öldüğü tahmin edilmektedir. Kitabın editörü ise Pierre Bailet tir (Paris). Bu kitabın çevirisinde birçok kaynaktan yararlanılmıştır. Bunlardan bazıları şunlardır: Dictionnaiere des Symbols, par Jean Chevalier et Alain Gheerprant, Jüpiter, Mysteres des Chiffres, par Marc-Alain Quaknin, Le Grand Livre du Mois, Ed. Assouline, Paris, Larousse de Mythologies du Monde par Fernand Conte, Ottoman Empire, Donald Edgar Pitchier Leiden Bril, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, üç cilt, Mehmet Zeki Pakalın, Devlet Kitapları, Dictionnaire etymologique et historique de la langage Françaises, par P. Menard et E. Baumgartner, Paris, Dictionnaire de l Ancien Françaises, Algirdas Julien Greimas, Paris, Ayrıca adları kitapta ve dipnotlarda belirtilmiş olan kaynaklar ve birçok arama motoru kullanılmıştır. -17-

11 BU KITABI NIÇIN YAYIMLADIK? Öncelikle Chalcondyles gibi bir tarihçinin varlığını Türkiye nin okurlarına tanıtmak istedik. İkincisi ise kitaptaki olağanüstü kehanetlerle ilgilidir. Çok karmaşık ve değişik olan bu kehanetler günümüzün Türkiye sinde ilgiyle karşılanacaktır. Kitabı çok özel bir yöntemle satın almıştım. Uzun bir hikâyeyi kısa kesmek için söyleyeyim: 1976 yılında Zürich te bir Yahudi-masonun el altından bu kitabı satışa çıkardığını öğrendim ve yıllardır peşinde olduğum kitabı Yunanistan dan gelen alıcılara rağmen çok yüksek bir bedel ödeyerek satın aldım. Kehanetler bölümünde inanılması zor bilgiler iletilmiştir. Hiç kuşkusuz geleceği hiç kimse bilemez ve müminler için geleceği bilebilmek sadece Tanrı ya mahsustur. Ancak bu kehanetleri birer prognoz/öngörü olarak değerlendirirsek, kitabın yazıldığı dönemden yüzyıllarca sonra neredeyse birebir gerçekleşen bu öngörüleri dikkatle incelemek gerektiği açıktır. Kitapta yer alan kehanetler de belirtilen sayısal değerleri, Havvas ilimlerinden olan Dawa(h) ve İlm-i Miftah sistemleriyle değerlendirdim. Sadece birkaçına değinerek bu uzun giriş yazısını noktalayayım. -19-

12 1. Kehanetlerde, Katolik Kilisesi ile İstanbul daki Ortodoks Kilisesi nin aralarındaki siyasi husumete son vererek kardeşçe kucaklaşacakları öngörülmüştür. Bu kardeşçe kucaklaşma, ilginçtir ki aynı kelimelerle 30 Kasım 2006 da Papa 16. Benedikt in Türkiye ziyaretiyle gerçekleşmiştir. 2. Kehanetlerde, Fatih Sultan Mehmet ten sonraki 16. padişah döneminde Osmanlı Devleti nin içeriden çökmeye başlayacağı ve padişahın kendi adamlarınca devrileceği öngörülmüştür. Bu gerçekleşmiş ve Padişah III. Ahmet (16.) 29 Eylül 1730 da Arnavut ve Hıristiyan asıllı Yeniçeri Patrona Halil in başlattığı isyan sırasında tahttan indirilerek yok edilmiştir. 3. Kehanetlerde, III. Ahmet döneminin Tatar Hanı tarafından bir kenara çekilerek izleneceği ve olaylara sessiz kalacağı öngörülmüştür. Bu öngörü de gerçekleşmiştir. Tatar Hanı Devlet Giray, III. Ahmet in kendisine beslediği sonsuz güveni sarsmış ve onun saltanatını kenara çekilerek sessizce izlemiş, hiçbir şekilde yardımlaşmaya girmemiştir. 4. Kehanetlerde, üç kez üç yüz yıl ve bir de yirmilik diye adlandırılmış bir şifre vardır. Bu şifre 920 sayısını işaretlemektedir. Kehanetlere göre, Osmanlı Devleti işte bu 920 de yok olacaktır. O dönemi tarihleme sisteminde, yaşanılan 1000 yılın yazılımı genellikle yapılmıyordu, sadece yüz yıl ve on yıllar yazılıyordu. Osmanlı Devleti (1)920 de TBMM kurulunca tarihten silindi. 5. Kehanetlerde, Osmanlı yok olurken kendisini hissettirmeyen ve çok hızlı davranan bir Müslüman prens (en üst düzey komutan) Hıristiyanlara fark ettirmeden Türk Devleti ni yeniden kuracaktır ve Batı ya yönlendirecektir diyor ve devam ediyor

13 Gerisini yazmıyorum. Okurlar diledikleri gibi yorum yapabilirler. Bizlerden aktarması, malum Osmanlı geleneğinde marifet iltifata tabidir derler. Olsa da şükredilir, olmasa da. Bu zor ama saygın görevi üstlenen Destek Yayınları nın değerli yöneticilerine, çalışanlarına, özellikle de yayınevinin sahibi Sayın Yelda Cumalıoğlu na içtenlikle teşekkür ederim. Satış kaygısı duymaksızın böyle bir kitabı Türk tarih literatürüne kazandırmış olması onur vericidir. Ayrıca yayına emeği geçen değerli dostum Prof. Dr. Sezer Akarcalı ya da çok teşekkür ederim. Onların gayretleriyle bu kitap raflardaki yerini alabildi. Çeviri, araştırma ve redaksiyona katılan tüm arkadaşlarıma, kitabın çevrilmesine ve araştırmalara yaptığı değeri ölçülmeyecek kadar yüksek katkılarından ötürü genç akademisyen Sayın Naciye Selin Şenocak a (Associate Dean, EPFL-Lausanne) içtenlikle teşekkür ederim, onun gayretleri ve emeği olmasaydı bu kitabı yayına hazırlayamazdım. Aytunç Altındal Territel-Veytaux,

14 I. BÖLÜM TÜRK İMPARATORLUĞU NUN YIKILIŞINA DAİR KEHANETLER

15 dela ruine de l Empire des Turcs. Premiere Figvre -24-

16 Türk İmparatorluğu nun Yıkılışı I. Figürün Epigramı 1 A. Sonun gelecek uçan iki karganın arasında. B. Dizinsel figürlerle bozulunca zaman, dolacaktır egemenliğinin süresi ama temellerinin tek yıkıcısıdır sefil yılan, yem olacaksın bu yabanıl kargalara işte o zaman. C. İkinci nesilden bir yaratık karnı göğe doğru yatıyor, yılan sırtın olmuş, siyah kaplamış her tarafını, alınmış acımasızca ışığın kargalar tarafından, köklerin Doğu Hanedanı ndandı, yitireceksin kendini ve devletini sefil bir yenilgiyle, inlemelerin ve yakarışların duyulacak bahar ve yaz aylarında. 1. Epigram: Bu sözcük ilk kez 13. yüzyılda kullanılmaya başlanmıştır. Grekçeden Fransızcaya geçmiş bir sözcüktür. Ortaçağda heykellerin üstüne yazılan yazılara epigram deniliyordu. 18. yüzyılda kısa, özlü deyişler anlamında kullanılmaya başlandı. 20. yüzyılda epigram bir edebiyat, şiir türü oldu. -25-

Kitapta yer alan 17 kehanet ve 28 Osmanlı tablosu, bakır üzerine işlenmiş ve özgün baskı buradan yapılmıştır. Tam metindir. Fransızca özgün yorum ve tablolar eşliğinde Türkçe çevirileri eklenmiştir. * * * Chalcondyles, belki de canlı tanığı olduğu olaylar nedeniyle öylesine ince ayrıntılara dikkat etmiştir ki bu dikkati ve gözlemleri günümüzün tarihçilerini şaşırtmaktadır. Örneğin, bir dilencinin veya bir İranlı, Ermeni ya da Arap tüccarın nasıl giyindiğine, belindeki kuşağın nasıl bağlanırsa ne anlama geldiğine varıncaya kadar yazmıştır. * * * “Kehanetler” bölümünde inanılması zor bilgiler iletilmiştir. Hiç kuşkusuz geleceği hiç kimse bilemez ve müminler için geleceği bilebilmek sadece Tanrı’ya mahsustur. Ancak bu “kehanetleri” birer prognoz/öngörü olarak değerlendirirsek, kitabın yazıldığı dönemden yüzyıllarca sonra neredeyse bire bir gerçekleşen bu öngörüleri dikkatle incelemek gerektiği açıktır.

  • EKitap İndir
Araştırmacı-Yazar Aytunç Altındal, “Türk İmparatorluğu'nun Yıkılışına Dair Kehanetler” adlı kitapta yer alan “Türkiye'nin 11'inci liderinin adı 11 harfli” cümlesinin Abdullah Gül'e işaret ettiğini belirtti ve ekledi: “Kehanetlere göre bu cumhurbaşkanı döneminde Türkiye devasa bir sarsıntı geçirecek”


BUGÜNE kadar 19 kitap yazan Araştırmacı-Yazar Aytunç Altındal'ın Destek Yayınları'ndan çıkan son kitabı “Türk İmparatorluğu'nun Yıkılışına Dair Kehanetlerde gündemi sallayacak açıklamalar var. Kitap metnini Bizanslı Tarihçi Laonicus Chalcondlyles'in yazdığını, yorumcusunun Fransız Blaise de Vigenere, yayıncısının ise Thomas Artus olduğunu belirten Altındal, kitapta Türkiye Cumhuriyeti'nin 11'inci Cumhurbaşkanının kim olacağı ve Türkiye'nin geleceğine yönelik öngörülerin bulunduğuna dikkat çekti.

Gerçekleşmiş kehanetlerinden biri, Mustafa Kemal Atatürk'ün yeni Türk devletinin kurucusu olması sıfatını kazanması olan yüzyıllar öncesinin kâhinlerine göre, yeni cumhurbaşkanının ad ve soyadındaki harflerin toplam sayısı 11. Bu da Abdullah Gül olarak yorumlanıyor. Ayrıca devlet, bu cumhurbaşkanı ile çok büyük sıkıntılar yaşayacak. Kehanetlere göre bu durum Batılı devletlerin işine yarayacak.


 

17 kehanet
Öncelikle “Türk İmparatorluğu'nun Yıkılışına Dair Kehanetler” adlı kitaptaki kehanetler 
 

‘Osmanlı içerden çökecek'
Kitabın içinde kehanet olarak yer alan ama gerçekleşen olaylar var mı peki?
Tabii ki. Kitaptaki öngörülere göre; “Fatih Sultan Mehmet'ten sonraki 16'ncı padişah döneminde Osmanlı Devleti içeriden çökmeye başlayacak ve padişahı kendi tebasından biri devirecektir” deniliyor. Fatih Sultan Mehmet'ten sonraki 16'ıncı padişah 3. Ahmet'tir. 29 Eylül 1930'da-kitabın yayınlanmasından tam 100 yıl sonra-Arnavut ve Hristiyan asıllı yeniçeri Patrona Halil tarafından tahttan indirilip yok ediliyor ve Osmanlı'nın çöküşü de böyle başlıyor.

Türkiye Cumhuriyeti devletiyle ilgili kehanetler ne zaman başlıyor?
Kehanetlerden biri Mustafa Kemal Atatürk'ü işaret ediyor. Kitapta, “Türk İmparatorluğu, 1920'de çökecektir” deniliyor. Gerçekten de 1920'de TBMM kurulunca Osmanlı Devleti yok edilmiş sayılmakta. Bununla da bitmiyor. “Osmanlı'nın çöküş döneminde kendisi Hristiyan topraklarında yetişen ama Müslüman olan bir prens ve başkomutan ortaya çıkacak. Ancak Hristiyanlar tarafından hiç dikkate alınmayan bu başkomutan, Türk devletini yeniden kuracak ve Batı'ya yönlendirecektir” öngörüsü yapılmıştır. Bu kişi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'tür.

‘Prensliklerin birleşmesi'
Kitapta son dönemde “11'inci cumhurbaşkanı kim olacak” sorusunun cevabı da saklıymış. Yeni cumhurbaşkanı hangi özelliklere sahip?
Kehanete göre, Türk İmparatorluğu'nun başına geçecek 11'inci kişinin adında 11 harf var. Çok ilginçtir ki, Abdullah Gül'ün ad ve soyadındaki harflerin toplamı da 11.

Peki, 11. Cumhurbaşkanı Türkiye'si nasıl olacak?
Kitapta “11'inci Prens döneminde Türk devleti, büyük bir sarsıntı yaşayıp yıkılma noktasına gelecektir” öngörüsü var. Ayrıca “Hristiyan Prensliklerin birleşmesi, Türk imparatorluğunun sonunu getirecektir” deniliyor. Bu da benim yorumumca AB'dir.

Bu kehanet son mu? Türkiye'nin geleceği nasıl şekillenecek?
Maalesef kâhinler, Türk İmparatorluğu'nun 11'inci Prensi'nden sonra Türk devleti yok kabul etmiş. Türkiye ile ilgili kehanetler burada bitiyor. Bu sonuç, çok ciddiye alınmalı.

"Türk İmparatorluğu'nun Çöküşü"ne dair kehanetleri de kapsayan Laonicus Chalcondyles'in "Kehanetler Kitabı" Aytunç Altındal tarafından yayımlandı.
Altındal, kitabın önsözünde, geleceği Tanrı'dan başka hiç kimsenin bilemeyeceğini, ancak, "kehanetlerin birer öngörü olarak değerlendirilmesi gerektiğini söylüyor. 1425 yılında doğup yaklaşık 1490 yılına kadar yaşamış ve hayatının bir bölümünü Konstantinopolis’te (İstanbul) geçirmiş olan Atinalı tarihçi yazarın kitabında yer alan ve gerçekleşen kehanetlerden bazıları şöyle:


* Katolik Kilisesi ile İstanbul'daki Ortodoks Kilisesi kardeşçe kucaklaşacaklardır. Bu kucaklaşma, aynı ifadelerle Kasım 2006'da gerçekleşmiştir.
* Fatih'ten sonraki 16. padişah döneminde, Osmanlı içerden çökmeye başlayacak ve padişah kendi adamlarınca devrilecektir. 16. padişah III. Ahmet'tir ve Eylül 1730'da Patrona Halil'in başlattığı isyandan sonra yok edilmiştir; kehanet yerini bulmuştur.
* Bu dönemde, Tatar Hanı Osmanlı'ya yardım etmeyecektir. Bu da gerçekleşmiştir.
* "Üç kez üç yüz yıl ve bir de yirmilik" tarihinde Osmanlı Devleti yok olacaktır. Gerçekten de Türkiye Cumhuriyeti 1920'de kurulmuştur.

Kehanet gerçekleşti
* İstanbul'u ele geçirecek olan padişahın adı ile teslim edecek olanın adı aynı olacaktır. Her ikisinin adı da "Mehmet"ti. Kehanet doğru çıkmıştır.
* Çok hızlı davranan bir Müslüman prens, Hıristiyanlara fark ettirmeden, Türk Devleti'ni yeniden kuracaktır. Bu prens Atatürk'tür ve kehanet gerçekleşmiştir.


Gelelim kehanete göre, diğer olacaklara veya Altındal'ın deyimiyle, "öngörü"lere:


* İstanbul'un camileri ve Ayasofya üzerinde haçlar dikilecektir. Bu haçlar, saplanacağı yere silahlı ellerle saplanacaktır. Bu muhteşem şehrin yıkımı gelecektir. Yıkım, sadece orada yaşayanlar sevdiği dini değiştirirse duracak ve şehir lanetten kurtulacaktır.
* Yıkım adaletsizliklerin en kötülerinin gerçekleştiği bir dönemin ardından olacaktır. Tüm Doğu ülkeleri de Hıristiyanlarca fethedilecektir. Böylece, ölü yaşayan, soyulmuş ve felç olmuş bir yönetim sona erecektir.

Tesadüf o ki...
* Önce, Müslüman şeriatı artacaktır. Eğer yedinci seneye kadar kaldırılmazsa, on ikinci seneye kadar buranın hâkimi olacaktır. Sonra, Hıristiyan silahlarıyla bir tutsaklık dönemi gelecektir.
* Türklerin başına geçecek 11. devlet adamı, ülkenin bekasını belirleyecektir. Tesadüf o ki, yakında 11. cumhurbaşkanımızı seçeceğiz.


Hıristiyan âlemi bu yüzyılı değişim yüzyılı olarak görüyor ve İslam üzerindeki oyunları artırıyor. Bu uğurda, İslami yönetimlerin kullanılması da söz konusu olabilir.
Kehanetler, çoğu zaman sonradan yorumlanır ama devlet büyüklerinin ağzından duyduğumuz, "Türkiye Cumhuriyeti'nin her zamankinden çok tehlike altında olduğu" görüşlerini de yok sayamayız.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır