Ağızda görülebilen yaralar içinde en sık rastlanan yara çeşidi olan atflar yemek yemeyi ve konuşmayı zorlaştırarak günlük yaşamımızı olumsuz etkilerler ve genellikle tekrarlayıcı olurlar. Farklı türleri ve büyüklükleri olan atfların çok sayıda sebebi olabilir. Toplumda çok sık görülen aft, bağışıklık yetersizliklerinin genetik türleri ile ilgili olabileceği gibi sonradan ortaya çıkan bağışıklık sorunlarına bağlı meydana gelebilir. Bunların dışında sindirim sistemi problemleri, travma, enfeksiyon ve kan hastalıkları gibi bir çok faktörün tetiklemesiyle de oluşabilir. Temeldeki sebepler ortadan kaldırılmadıkça tekrarlama eğilimi devam eder. Hem hastalığı oluşturan sebebe hem de yaraların iyileşmesine yönelik bir tedavi ile hastanın rahatlatılması ve ağız içi sağlığının büyük ölçüde geri gelmesi mümkün olabilir.
Aft, kendine has görüntüsü ile tanınması kolay olan ve ağız içine yerleşen özel bir yara çeşididir. Toplumun %20’sinde görülen aft en sık rastlanan ağız yarası türüdür. Çoğunlukla düzensiz aralıklarla tekrarlayan ve kendi kendine günde iyileşen ağrılı yaralar şeklinde karşımıza çıkar. Bazen tek, bazen çok sayıda ve ağız içinin farklı bölgelerinde görülebilir. Bazı hastalarda biri iyileşirken diğeri oluşur.
Aft yaraları tıp dilinde ‘Aftöz ülser’ ya da ‘Rekürrant Aftöz Stomatit’ gibi isimlerle de anılır.
Aft; ağız içinde dil, damak, dudak içi, yanak mukozası, diş eti gibi değişik bölgelere yerleşebilir. Aftlar ağrı, acı, yanma ve hassasiyet yaparlar. Bu ağrılı durum yemek yeme, konuşma, su içme, üflemeli enstrüman çalma gibi faaliyetler sırasında artar. Farklı boyut ve görünümde olabilirler. Afların çoğu 1 cm’nin altındadır. Yuvarlak ya da oval şekilli, kenarları belirgin ve kızarık, ortası beyaz, bej, sarı, gri renkli olabilen ülser (yara) şeklinde görünümü vardır.
Büyüklükleri, şekilleri ve klinik seyrine göre üç çeşit aft mevcuttur;
Hastaların %85’inde bu aft çeşidi görülür. Ağız içinin her yerine yerleşebilen ve çapı 1 cm’den küçük olan aftlardır. Orta şiddette ağrılıdır. Sayıları genellikle arasıdır. 14 günden kısa sürede iyileşirler. Yüzeyseldirler ve mukoza epitelinde iz bırakmadan iyileşirler. Belirsiz bir süre sonra genellikle nüksederler.
Nadir görülürler. Çapı 1 cm’den büyüktür. Kızarık bir kabarıklık şeklinde başlar. Daha sonra krater şeklinde derin bir yara oluşur. Yaranın rengi gri ya da beyazdır. Ağrılı olan bu ülserler iyileştiklerinde yerinde iz bırakır. İyileşmesi 14 günden uzun sürer ve hafta arasındadır. Çoğu kez bir tane, seyrek olarak birkaç tanedir. Boğazın arkasına yerleşince yutma zorluğuna yol açabilir. Ateş ve halsizlik eşlik edebilir.
Uçuğa benzeyen, mm çapında çok sayıda elemanlar (içi su dolu kabarcıklar) halinde başlarlar. Zamanla genişler ve birbiriyle birleşirler. Nadir görülen bir şekildir. İz bırakmadan hafta içinde iyileşirler.
Bir yıl içinde üç veya daha fazla tekrarlayan şekilde aft oluşumuna tekrarlayan aft denir. Aft nadiren ömründe bir tek kereye mahsus geçirilen bir hastalıktır. Bu durum çok özel ve sınırlı vakada karşımıza çıkabilir. Hastaların %90’ından fazlasında aft tekrarlar. Bu sebeple de tıpta aft ile tekrarlayıcı aft aynı anlamda kullanılır. Tekrarlayıcı aft tıp dilinde ‘Rekürrant Aftöz Stomatit’ olarak adlandırılır.
Aftın oluşumunda diş çürükleri ve anjin gibi bölgesel ya da sindirim sistemi hastalıkları gibi genel faktörler rol oynayabilir. Toplumda en sık rastlanan hastalıklardan biri olan aftın başlıca sebepleri aşağıda belirtilmiştir:
Genel (Sistemik) Sebepler;
Bölgesel sebepler;
Tekrarlayan aft lezyonları behçet hastalığının ağız içi lezyonları ile birebir aynıdır. Hiçbir şekilde ayırt edilemez. Aft, behçet hastalığının belirtilerinden birisi ve en sık rastlananı olduğundan aft görülen hastalarda mutlaka behçet hastalığı ile ilgili anamnez (hasta hikayesi), muayene ve araştırma tamamlanmalıdır.
Aft ile karıştırılabilen diğer hastalık ve durumlar şöyle sıralanabilir;
Aft mikrobik bir hastalığa bağlı oluşmuş ise bu hastalığı oluşturan mikrop bulaşabilir ama bulaştığı kişide mutlaka aft çıkacağı anlamına gelmez. Çünkü bir kişideki mikrobik hastalık afta yol açabilirken bir başka kişide aft oluşturmayabilir. Yani burada bulaşan aft değil aftın oluşumuna sebep olma ihtimali olan mikroptur.
Hekime ulaşma imkanı olmayan hastalar aft acısını azaltmak ve iyileşmesini hızlandırmak için bazı doğal yöntemlerden faydalanabilirler. En sık başvurulan yöntemler olarak karadut şurubu, karbonatlı su, kaynatılmış ve ılıtılmış sumak suyu, sirkeli su ile günde kez gargara yapılabilir. Zeytin yaprakları kaynatılarak çayı içilebilir. Ancak bunlar belirtileri hafifletmeye yönelik geçici yardımlardır.
Kalıcı çözümü sağlamak için hekim mümkün olduğunca altta yatan sebep ya da sebeplerin ortadan kaldırılmasına çalışır. Ancak her zaman bir hastalık tespit edilemeyebilir. Çok iyi bir anamnez (hasta hikayesi) alınması gerekir. Fizik muayene ve gerekli görülen laboratuvar incelemeleri sonucu hastaya uygun bir yaklaşım geliştirilir.
Aft tedavisinde şunlar hedeflenir;
Hastaya yapılan şu tavsiyeler aftın iyileşmesine iyi gelir;
Bunların dışında uzman hekim ağrıyı azaltmak ve iyileşmeyi hızlandırmak için;
Diğer yandan sebebe yönelik tedavide demir, folik asit, B12 gibi eksik olan vitamin ve mineralleri tamamlayıcı tedavi verilir. Altta yatan hematolojik (kanla ilgili), gastrointestinal (sindirim sistemi ile ilgili), endokrinolojik (hormon sistemi ile ilgili) ve immünolojik (bağışıklık sistemi ile ilgili araştırmalar yapılır. Tespit edilen problemleri ortadan kaldırıcı genel tedaviler uygulanır.
Ağız yaraları, aft ve tekrarlayan aftların tanı ve tedavisi bazı durumlarda multidisipliner (birden çok tıp branşını ilgilendiren) çalışmayı gerektirebilmekle beraber hastaların çoğunda dermatoloji uzmanı tarafından yönetilen süreçlerdir. Özellikle tekrarlayan ve inatçı ağız yaralarında vakit geçirilmeden dermatoloji hekimine başvurulması tanı ve tedavi süreçlerini hızlandıracaktır.
Dr. Ahmet ACAR
Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanı
Aft yaralarına neyin sebep olduğunu hiç merak ettiniz mi? Yalnız değilsiniz. Aft sorunu oldukça yaygındır. International Association of Oral and Maxillofacial Surgeons’a göre her 5 kişiden biri bu sorunu yaşamaktadır. Aft yaraları, ağızda herhangi bir yerde gelişebilen ülserli lezyon veya yaralardır. En yaygın olarak yanak ve dudakların iç yüzeylerinde, dilde, diş etlerinin alt kısmında (kret) ve damak kısmında görülür. Üç türlü aft sınıflandırması bulunmaktadır: minör, majör ve herpetiform.
Minör aft yaraları en yaygın türlerdendir. Görünümleri küçük, yuvarlak veya oval olup, beyaz veya sarı bir merkeze ve kırmızı kenara sahiptir. Majör aft yaraları daha az yaygın olup, boyut olarak daha büyük ve daha derindir, ayrıca düzensiz kenara sahiptir. Herpetiform aft yaraları ise şekil olarak düzensizdir, boyut olarak çok küçüktür ve 'e yakın sayıda ve grup halinde ortaya çıkarlar.
Aft yaraları bulaşıcı değildir ve yaygın olarak düşünüldüğü gibi herpes virüsünün bir sonucu olarak oluşmaz. Kimse aft yarasına neyin sebep olduğunu kesin olarak bilmese de, çeşitli faktörler bunların görünmesine katkı sağlayabilir. En yaygın faktörler şöyle sıralanabilir:
Aft yarası herkeste görülebilir. Bazı insanlarda yılda kez aft görülürken, bazılarında sürekli görülmektedir. Ancak ilk oluşum genellikle 10 ila 40 yaşları arasındadır ve görülme olasılığını artıran belirli faktörler vardır. Mayo Clinic’e göre aft yaraları kadınlarda ve ailesinde bu sorunu yaşayanların olduğu bireylerde görülme olasılığı daha fazladır.
En ağrılı dönem, iyileşme süreci başlamadan önceki ilk birkaç gündür. Bazı durumlarda, bu süre zarfında yemek yemek veya konuşmak bile ağrı verici olabilir. Herpetiform ve minör aft yaraları yaklaşık iki hafta sonra iyileşir ve kaybolur. Gözle görülür bir iz bırakmaz. Öte yandan, majör aft yaraları birkaç haftaya hatta birkaç aya kadar sürebilir ve geniş yara izi bırakabilir. İyileşme sürecinde, bölgede ağrıya neden olabilecek baharatlı veya asitli yiyecekler ve alkol ürünleri tüketmekten kaçının. Etkilenen bölgeyi temizlemek ve rahatlatmak için oksijenli su içeren ağız bakım suyu kullanın.
Dişlerinizi her gün fırçalamaya ve diş ipi kullanmaya devam edin. Belirtilerden herhangi biri iki haftadan daha uzun sürerse, kendi önlemlerinizle kontrol altına alınamayan bir ağrı yaşarsanız, büyük tekrarlayan yaralarınız olursa veya eski yaralar iyileşmeden yeni yaralar ortaya çıkarsa, pratisyen hekiminize veya diş hekiminize başvurun. Onlar hastalığınızı teşhis edeceklerdir. Daha ciddi başka hastalıklar da benzer semptomlarla ortaya çıkabileceği için sorununuzun mutlaka aft yarası olduğunu düşünmeyin. Gerekirse, pratisyen hekiminiz veya diş hekiminiz, bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla reçeteli ilaç ve reçeteli ağız bakım suyu da dâhil başka koruyucu önlemler yazabilir.
Aft, ağzın içinde genellikle hareketli bölgelerde, yani yanak ve dudak mukozasında (üzerinde çok sayıda ince memecik ve salgı bezi delikleri bulunan, iç organları kaplayan koruyucu sümük doku), dil üzerinde, yumuşak damakta ve diş eti üzerinde görülen solgun bir sarı-kırmızı hale ile çevrili, hayli ağrılı yaralardır. Gülmeyi, konuşmayı ve çiğnemeyi güçleştirir. Aft oluşumu çok yaygındır; toplumda en az beş kişiden biri aft sorunu ile karşı karşıyadır. Kadınlar erkeklere göre daha hassastır. Her yaşta aft oluşumu görülebilir, ancak yapılan araştırmalar büluğ çağındaki gençlerde daha sık aft görüldüğünü ortaya koyuyor. Aft yaraları genellikle tek olarak oluşsa da aynı anda ağzın içinde birden fazla yara da oluşabilir. Yaraların büyüklükleri 1 mm ile 10 mm arasında değişebilir. Aftların oluşum sıklığı kişiden kişiye farklılık gösterir. Bazı kişilerde yılda defa oluşurken bazılarında daha sık, hatta sürekli oluşabilir.
Aftın neden oluştuğu tam olarak bilinmiyor. Tek bir kişi için bile birden fazla faktör geçerli olabilir. Aft yaralarının oluşumuna bakteri ya da virüs neden olmaz. Aftın oluşumunu hızlandıran ya da seyrini kötüleştiren birçok faktör var. Bunlar arasında B12 vitamini, folik asit ve demir eksikliği, stres, ağız mukozasını tahriş edebilecek yiyecekler, gıda alerjisi, sigara, ağızda meydana gelen yaralanmalar ve tahrişler, diş macunundaki birtakım kimyasal maddeler, sistemik yani tüm vücudu etkileyen hastalıklar, bağışıklık sisteminin zayıflaması ve hormonal değişiklikler en önemlileridir. Aftlar bulaşıcı değildir. Aft yaraları için özel bir tedavi yoktur ve genelde herhangi bir müdahale yapılmadan, kendi kendine günde iyileşir. Ancak, ağrıyı hafifletecek birtakım kremler veya gargara solüsyonları kullanılabilir.
Uçuk ise aftın tam tersine genellikle ağız dışında, dudak veya burun üzerinde ya da çevresinde meydana gelen, içi su toplamış kabarcıklardır. Uçuk bulaşıcıdır ve oluşumuna Herpes simpleks (HSV- tip I) adı verilen bir virüs yol açar. Uçuk virüsü vücuda girdikten sonra sinir hücrelerine yönelir ve sinir düğümüne kadar çıkıp oraya yerleşerek dormant halde yani etkin olmayan bir halde bekler. Bağışıklık sisteminin zayıf düştüğü durumlarda çoğalarak sinir hücrelerinden deri yüzeyine doğru hareket eder ve uçuk kabarcıkları oluşturur. Uçuğun çıkacağı bölgeler önceden kaşınmaya ve sızlamaya başlar. İçi sıvı dolu olan kabarcıklar zamanla kuruyup çatlar, sızıntı yapar ve açılarak yara haline dönüşür. Soğuk algınlığı, grip gibi rahatsızlıklar, aşırı güneş ışığı ve morötesi ışınlar, stres, yorgunluk, uykusuzluk ve hormonal değişiklikler uçuğun tekrarlamasında etkili olabilir. Uçuğun etkili bir tedavisi yoktur, ancak antiviral kremler kullanılabilir. Uçuğa neden olan virüs bazı durumlarda uçuk yarasından vücudun başka bölümlerine yayılabilir. Örneğin parmaklarda ve gözlerde uçuk yaraları oluşabilir. Bulaşıcı olduğu için, uçuklu insanların sık sık ellerini yıkamaları tavsiye edilir.
KİŞİSEL VERİLERİN ELDE EDİLMESİ VE İŞLENMESİ İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRME FORMU
Acıbadem Sağlık Hizmetleri ve Ticaret A.Ş. (“Acıbadem”) ve Acıbadem’in hakim ve bağlı şirketleri (hepsi birlikte “Acıbadem Grubu” olarak anılacaktır.) tarafından, sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“Kanun”) ve ilgili mevzuat kapsamında Veri Sorumlusu sıfatıyla, kişisel verileriniz, aşağıda açıklanan çerçevede ve sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Özel Hastaneler Yönetmeliği ve Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri ve sair mevzuata uygun olarak işlenebilecektir.
1. Kişisel Verilerin elde Edilmesi, İşlenmesi ve İşleme Amaçları
Kişisel verileriniz Acıbadem Grubu tarafından sağlanmakta olan kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amaçlarıyla ve Acıbadem Grubu şirketlerinin faaliyet konularına uygun düşecek şekilde; sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, çağrı merkezi, internet sitesi, sözlü, yazılı ve benzeri kanallar aracılığıyla elde edilmektedir. Sağlık verileriniz başta olmak üzere özel nitelikli kişisel verileriniz ve genel nitelikli kişisel verileriniz, Grup tarafından aşağıda yer alanlar dâhil ve bunlarla sınırlı olmaksızın bu maddede belirtilen amaçlar ile bağlantılı, sınırlı ve ölçülü şekilde işlenebilmektedir:
Acıbadem Grubu tarafından elde edilen her türlü kişisel veriniz (Özel nitelikli kişisel veriler de dahil fakat bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) aşağıdaki amaçlar ile işlenebilecektir:
İlgili mevzuat uyarınca elde edilen ve işlenen Kişisel Verileriniz, Acıbadem veya Acıbadem Grubu’na ait fiziki arşivler ve/veya bilişim sistemlerine nakledilerek, hem dijital ortamda hem de fiziki ortamda muhafaza altında tutulabilecektir.
2. Kişisel Verilerin Aktarılması
Kişisel verileriniz, Kanun ve sair mevzuat kapsamında ve yukarıda yer verilen amaçlarla Acıbadem ve Acıbadem Grubu tarafından Acıbadem Grubu’na dahil olan şirketler ile, Özel sigorta şirketleri, Sağlık bakanlığı ve bağlı alt birimleri, Sosyal Güvenlik Kurumu, Emniyet Genel Müdürlüğü ve sair kolluk kuvvetleri, Nüfus Genel Müdürlüğü, Türkiye Eczacılar Birliği, Mahkemeler ve her türlü yargı makamı, merkezi ve sair üçüncü kişiler, yetki vermiş olduğunuz temsilcileriniz, avukatlar, vergi ve finans danışmanları ve denetçiler de dâhil olmak üzere danışmanlık aldığımız üçüncü kişiler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, resmi merciler dâhil sağlık hizmetlerini yukarıda belirtilen amaçlarla geliştirmek veya yürütmek üzere işbirliği yaptığımız iş ortaklarımız ve diğer üçüncü kişiler ile paylaşılabilecektir.
3. Kişisel Veri Elde Etmenin Yöntemi ve Hukuki Sebebi
Kişisel verileriniz, her türlü sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, yukarıda yer verilen amaçlar ve Acıbadem’in faaliyet konusuna dahil her türlü işin yasal çerçevede yürütülebilmesi ve bu kapsamda Acıbadem’in akdi ve kanuni yükümlülüklerini tam ve gereği gibi ifa edebilmesi için toplanmakta ve işlenmektedir. İşbu kişiler verilerinizin toplanmasının hukuki sebebi;
Ayrıca, Kanun’un 6. maddesi 3. fıkrasında da belirtildiği üzere sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler ise ancak kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbı teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın işlenebilir.
4. Kişisel Verilerin Korunmasına Yönelik Haklarınız
Kanun ve ilgili mevzuatlar uyarınca;
Mezkûr haklarınızdan birini ya da birkaçını kullanmanız halinde ilgili bilgi tarafınıza, açık ve anlaşılabilir bir şekilde yazılı olarak ya da elektronik ortamda, tarafınızca sağlanan iletişim bilgileri yoluyla, bildirilir.
5. Veri Güvenliği
Acıbadem, kişisel verilerinizi bilgi güvenliği standartları ve prosedürleri gereğince alınması gereken tüm teknik ve idari güvenlik kontrollerine tam uygunlukla korumaktadır. Söz konusu güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak muhtemel riske uygun bir düzeyde sağlanmaktadır.
6. Şikayet ve İletişim
Kişisel verileriniz teknik ve idari imkânlar dâhilinde titizlikle korunmakta ve gerekli güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak olası risklere uygun bir düzeyde sağlanmaktadır. Kanun kapsamındaki taleplerinizi, “monash.pw” web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak;
Kanun kapsamındaki taleplerinizi, monash.pw web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak ve formda belirtilen usullerle tarafımıza iletmenizi rica ederiz.