azrail sözler / Tehlikeli Kelimeler: “Azrail Suratlı Adam!” | ZaferDergisi.com

Azrail Sözler

azrail sözler

Azrail aleyhisselamı suçlayan, ona hücum eden, ona saldıran o kadar fazla söz var ki...

Özellikle gazetelerde, TV haber bültenlerinde bir ölüm haberini verirken hemen suçlu bulunur ve Hz. Azrail’e hücuma geçilir.

İşte bu sözlerden ilk anda akla gelenlerden bazıları:

“Azrail’e kaptırmadı”, “Azrail fırsatı kaçırmadı”, “Azrail’in elinden ana kucağına döndü”, “Polis Azrail’e yol mu verdi”, “Aile arasına Azrail daldı”, “Azrail’e dokuz kez çalım atan Tolga’nın yeni unvanı: Azrail’i kandıran çocuk...”

Bir de zalim, cani ve tehlikeli birisini tarif ederken yahut sevmediği bir adamı anlatırken yine Hz. Azrail’e benzetilir ve “Azrail suratlı adam”, “Bakışın Azrail gibi” gibi cümleler söylenir.

Peki “Azrail” kim? Nasıl bir varlık? Nasıl iş görür, verilen görevi yaparken nasıl hareket eder? Emir altında mı hareket eder, yoksa kendi başına buyruk mu çalışır? 

“Azrail”in melek olduğunu bilmeyen yoktur. Azrail aleyhisselam bir melek, hem de en büyük meleklerden birisi. Hamele-i Arş olarak bilinen Arş-ı Âla’yı taşıyan dört meleğin arasında yer alıyor.

Melek kelimesi, insanın içini açar, gönlünü okşar, ruha bir sevinç ve ferahlık verir.

Hani sevimli, tatlı, şirin, güzel ve masum bir çocuğu severken meleğe benzetir de, kısaca “melek” deriz ya! Bir de herkesin yardımına koşan, hiçbir karşılık beklemeden insanlara iyilik yapan birisine “melek gibi insan” dediğimiz gibi...

Gün olur, kimseye zararı dokunmayan, sessiz sakin, kendi halinde, herkesle iyi geçinen, tatlı dilli, güler yüzlü bir tanığımızı anlatırken de meleğe benzetiriz.

İşte Azrail de bir melek... Bütün melekler gibi nurdan bir varlık, nurdan yaratılmış görevli bir kul…

Melekler Allah’ın elçisidir, kendi başlarına iş yapmazlar, başına buyruk hareket etmezler, emir altında çalışırlar; Allah onlara hangi görevi vermişse onu yaparlar.

Kur’an, melekleri anlatırken, onların hiçbir şekilde Allah’a isyan etmediklerini, verilen emri anında yerine getirdiklerini bildirir. (Tahrim, 66:6)

Hz. Azrail’i anlatırken de, “Sizin için görevlendirilen ölüm meleği, canınızı alır, sonra da Rabbinize döndürülürsünüz” (Secde, 32:11) şeklinde tarif ederek Azrail’in görevini tanımlar.

Yani, Hz. Azrail sadece kendine verilen görevi yapar. Allah adına çalışır, O’nun namına iş görür.

Ne kadar benzer, örnek ne kadar yerine oturur, belki tartışma götürür, ancak misal vermek gerekirse, güvenlik güçleri devlet adına hareket eder, devletin ve kanunların kendine verdiği yetkiye göre davranır.

Polis bazı yerlere girmemize izin vermez, engellerse polisi suçlayabilir miyiz?

Toplumsal bir olayda bir anda suçlu suçsuz demeden herkesi toplar götürür. Daha sonra suçsuzları serbest bırakır, suçluları nezarete alır. Kendi adına iş yapmadığı, sadece aldığı emri yerine getirdiği için kimse karşı çıkmaz, herkes sonucu bekler.

Güvenlik güçlerine karşı gelemiyor, polisi suçlayamıyor, onu kötü göstermeye, gözden düşürmeye çalışamıyorsak; aynı şekilde, bütün melekler gibi Allah’tan aldığı görevi yerine getiren Hz. Azrail’i de kötü göstermeye, çirkin tanıtmaya, görevinden dolayı suçlamaya hiç mi, hiç hakkımız yoktur.

Ayrıca Azrail’i böyle uygunsuz sözlerle anmak imana da aykırı bir davranıştır. Çünkü imanın şartlarından biri de meleklere imandır.

Bir Müslüman inandığı şeyleri hiç kötüler mi, ona hakaret eder mi, aleyhinde konuşur mu, dil uzatır mı?

Allah’a, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahiret gününe dil uzatmak insanı imandan uzaklaştırır, imanını kaybettirir.

“Hayır efendim, bizim meleklere bir şey dediğimiz yok. Rahmet meleklerine ne diyebiliriz? Fakat Azrail bizi öldürüyor, en çok sevdiğim insanların canını alıyor. Canımız acıdığı için ondan korkuyoruz, onu sevemiyoruz” demek ne kadar doğrudur?

Her şeyden önce, iman edilmesi gereken diğer meselelerde olduğu gibi, meleklere imanda da bir ayırım yapamayız, birini diğerinden ayırt edemeyiz; hepsini aynı şekilde görürüz, severiz, hepsine aynı şekilde iman ederiz. Çünkü iman bir bütündür, birbirinden ayrılmaz.

Bakara Suresi’nin son âyetlerinde, “Biz peygamberler arasında bir ayırım gözetmeyiz” dendiği gibi, yani Hz. Muhammed’e (asm) inandığımız gibi, Hz. İsa’ya, Hz. Musa’ya, Hz. Davud’a ve bütün peygamberlere aynı şekilde inanırız.

Bunun gibi, dört büyük meleklerden Hz. Cebrail’e, Mikail’e ve İsrafil’e ne kadar iman ediyor, inanıyorsak, Hz. Azrail’e de aynı şekilde inanırız. Yaptıklarından, ettiklerinden, üstlendiği görevlerden dolayı onları suçlayamayız.

Mesela, dünyanın sonu olan kıyametin kopmasında sura ilk üfleyecek olan Hz. İsrafil’dir. Şimdi, İsrafil bu görevi yapıyor, dünyanın sonunu hazırlıyor diye onu suçlamak da yanlış olur.

Söz buraya gelmişken, Azrail bir melek, nurdan yaratılmış bir varlık, görevini yapıyor, bunun için de onu sevmek, onunla dost olmak lazım.

Şuâlar’da bu konuya açıklık getirirken Bediüzzaman der ki:

“Bir gün bir duada, ‘Yâ Rabbi! Cebrail, Mikail, İsrafil, Azrail hürmetlerine ve şefaatlerine, beni cin ve insin (insanların) şerlerinden muhafaza eyle!’ mealindeki duayı dediğim zaman, herkesi titreten ve dehşet veren Azrail namını zikrettiğim vakit, gayet tatlı ve tesellidâr (teselli veren) ve sevimli bir halet hissettim, ‘Elhamdülillâh’ dedim, Azrail’i cidden sevmeye başladım.

“Çünkü insanın en kıymetli ve üstünde titrediği malı, onun ruhudur. Onu zâyi olmaktan ve fenadan ve başıboşluktan muhafaza etmek için kuvvetli ve emin bir ele teslimin derin bir sevinç verdiğini kat’î hissettim.”

Yani, hiç kimseye emanet edemeyeceğimiz, en değerli varlığımız, bizi biz yapan ruhumuzu bir melek olan Hz. Azrail gibi Allah’ın çok emin ve güvenilir bir elçisine teslim ediyoruz.

Ölüm vakti gelmediği, eceli sona ermediği için ölmeyenlerin “Azrail’i atlattı”, “Azrail’e çelme taktı” gibi sözlerin de hiçbir anlamı ve kıymeti yoktur. Bu sözler boş, yanlış ve gereksiz sözlerdir.

Azrail’in gelip de geri döndüğü, üstlendiği görevi yapmadan çekip gittiği hiçbir zaman vaki değildir ve olamaz da. Allah’a en yakın ve Allah’ın birer elçisi olan peygamberlerde bile bu böyledir.

Peygamberimiz son anlarını yaşıyordu. Bu esnada Hz. Cebrail, Azrail ile birlikte geldi. Efendimizin halini hatırını sordu. Sonra da:

“Ölüm meleği içeri girmek için izninizi ister” dedi.

Peygamberimiz müsaade edince Azrail içeri girdi, Efendimizin önüne oturdu.

“Ey Allah’ın Resulü!” dedi, “Yüce Allah, senin her emrine itaat etmemi bana emretti. İstersen ruhunu alacağım, istersen sana bırakacağım.”

Peygamberimiz, Hz. Cebrail’e baktı. O da:

“Ey Allah’ın Resulü, Mele-i Âlâ sizi beklemektedir” dedi.

Bunun üzerine Peygamberimiz:

“Ey Azrail gel, görevini yerine getir” dedi ve ruhunu teslim etti.

Demek ki, Azrail görevi aldığı anda, karşısındaki Allah’ın en çok sevdiği ve en mükemmel insan olan Peygamberimiz bile olsa geri dönmüyor. Oysa Yüce Allah, kararı Peygamberimize bırakmıştı.

Peygamberler için böyle bir şey söz konusu değilse, başka birisi için olması mümkün mü?

Âyetin ifadesiyle, “Onların ecelleri geldiğinde, onu ne bir an geri bırakabilirler, ne de öne alabilirler.” (Nahl, 16:61)

Çünkü ölüm tesadüfe bağlı bir olay değil, kendiliğinden gerçekleşen bir mesele hiç değildir. Onun vaktini, zamanını doğrudan doğruya Allah belirler. 

Çünkü hayatı da O vermiştir, ölümü de O verecektir. Onun bir ismi ‘Hayy’dır, hayatı verendir; bir ismi de ‘Mümît’, ölümü verendir.

Bu zamana kadar, dünyada nasibi ve nefesi biten herkes, dünya sonrası menzile alınmış yani ölümü tatmıştır.

Ayrıca ölüm bir yokluk, bir hiçlik, bir kayboluş değil ki, kötü ve çirkin değil ki ondan korkalım ve ürkelim…

Ölüm, fani hayattan sonsuz hayata geçmektir…

Yaratılışı gereği sonsuzluğu, ebediyeti ve ölümsüzlüğü isteyen her insanın geçmesi gereken bir kapıdır.

Ama ölüm ne zaman, nerede, kaç yaşında gelir? Bunu ancak Allah bilir. Böyle bir bilgi kimseye verilmemiş, rahmet eseri olarak gizli tutulmuştur.

Cahit Sıtkı’nın dediği gibi:

“Kim bilir, nerede, nasıl, kaç yaşında? 

“Bir namazlık saltanatın olacak, 

“Taht misali o musalla taşında.”

Necip Fazıl da der ki:

“Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber... 

“Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?”

Ölüm bir yok oluş, bir hiçlik, bir kayboluş, bir bitiş ve tükeniş değil. Bir daha buluşmamak ve görüşmemek üzere bir ayrılık hiç değildir.

Ahirete inanan bir insan için ölüm, yeni ve taze, bâkî ve ebedî bir âleme yolculuktur.

“O demde ki, perdeler kalkar, perdeler iner,

“Azrail’e ‘Hoş geldin’ diyebilmekte hüner.”

"Azrail" şarkı sözleri

Cash Flow Lyrics

"Azrail"

Yeni dünya düzeni, işte bu bir rezalet
Paran varsa adalet, paran yoksa nezaret
Sahte imamın yolundan çık değilsen cenabet
Hesap et, et yiyen ot var, ot biter bok sar

Sana en iyi hırsızlık dalında bi' oscar
Öyle bi' paran olsun ki, rapi unut yok say
Çok eskiden bir gavat vardı, adı da oskay
Nerden geldi aklıma? Hiç bi' fikrim yok say!

Vay vay, mümine bak, evde üretir esrar
Teroriste kazandırma, cehennemde sex var
Tek zar, gettolarda rapstar, gayrı meşru değil
Gayrı meşhur, argo izmir hardcore gangstar

Dahası var, yeter deme! Eziklere selam söyle!
Düşünmeden yazıyorum, kalem siker kelam böyle
Beni karıştırma, öyle çoluk çoçuk rapiyle
Kurtaramaz hiç bi' lavuk, türkçe rapi capiyle

Beni yanına çağırdı Azra-il
Dedi pesimistleri gebert gel, öyle bari
Düdüğünü çal, artık israfil
Sisteme fuck! Kahrolsun İsrail!

Beni yanına çağırdı Azra-il
Dedi şerefsizleri gebert gel, öyle bari
Düdüğünü çal, artık israfil
Sisteme fuck! Kahrolsun İsrail!

Sanki 70 senedir, dert çekiyor pezevenk
Ezikliktir sizde çünkü, en büyük gelenek
Senin gibi dönek varken, ne gerek var semaya
Mevlana'nın kılı değilsin, sıç rapinle helaya

Belaya bak, siz rapin kanserli hücreleri
Kanseri yensek bile, çözemeyiz bu ibneleri
Kimden öğrendiler dissi, türkçe rapte fitneliği?
Gümrük yasasını senin için değiştirmeli
Dikkat et o otlara, kaparlar elini
Hayranların değil, narkotik basarsa evini
Tövbe edersin ama, orospunun yemini
Bip sesidir sizlere, en iyi çeviri
Çocuklara tecavuz edenlerin, deviri
Sapıkları öldürüp, yüzmek isterim derini
Türkçe rape geri dönmem, Azrail'in emriydi
Bir şarkıyla benzin döker, yakarım evini

Beni yanına çağırdı Azra-il
Dedi pesimistleri gebert gel, öyle bari
Düdüğünü çal, artık israfil
Sisteme fuck! Kahrolsun İsrail!

Beni yanına çağırdı Azra-il
Dedi şerefsizleri gebert gel, öyle bari
Düdüğünü çal, artık israfil
Sisteme fuck! Kahrolsun İsrail!

Dansöz gibi kıvırttın, enstrümanın darbuka
En şerefli suçun olmuş, denetimli sabıka
Zeytinburnu diyordun, restorantı abluka
Evliya zannediyor, kendini bu mahlukat

Dini duyguları sömur, dostlarına madik at
Hakkıdır hakka tapan, milletimin istiklal
Osmanlıda bizik lan, komutanım Atatürk
Güzel kubar içmek için ilk uçakla Fas'a sür

Üç lafımdan biri küfür, en azından dürüstüm
Sokakların kürsüsü, cahil değil dürzüsün
Dostlarıma yanlış yapmadım, çok şükür düzgünüm
Güzel söz yazıyorsun ama, senin için üzgünüm

Yüz gün ömrüm varsa, doksan günü sövüce'm
Kimyan bozulacak ve gerçek rape dönüce'n
Karı lafı dinle, çünkü dırdırından ölüce'n
İğneyi karına, çuvaldızı kendine gömüce'n

Beni yanına çağırdı Azra-il
Dedi pesimistleri gebert gel, öyle bari
Düdüğünü çal, artık israfil
Sisteme fuck! Kahrolsun İsrail!

Beni yanına çağırdı Azra-il
Dedi şerefsizleri gebert gel, öyle bari
Düdüğünü çal, artık israfil
Sisteme fuck! Kahrolsun İsrail!



Submit Corrections

Writer(s): Osman Bilgic, Cagdas Kucukaydin

Ölmeyecekmiş gibi davrananlara azrailli mesajlar,Azrail ile ilgili söylenmiş en anlamlı sözler mesajlar ,azraille ilgili dini sözler,sevgiliye manalı azrail sözleri ve ölüm ile ilgili sözleri sizlere hazırladık.

Bu devirde en çok Azrail’e güveneceksin, en azından niyeti belli.

İlahi Azrail sen insanı öldürürsün.

Azrail nokta koyana kadar, virgüle devam.

Resimli azrail sözleri

Pişmanlık, Azrail gelmeden gelmeli!

Azrail bile ayağıma gelecekse, sen neyin tribindesin?

Ya birazdan Azrail gelir ve yüzüne gülmezse?

Azrail misali, Mütevazi olunmalı, Gelmeyene de gitmeli!

Azrail aleyhisselam benzi sarıya bakmaz. Yanakları al olanı da alır götürür.

Sürekli yer bildirimi yapanlara sözler

Azrail son noktayı koyana kadar sevdiğin kişi ile yaşamaya devam et.

Sen namazını bekletiyorsun ama; Azrail beklemez, yine de sen bilirsin.

Azrail iyi niyetli insanlara iyi surette gözükür derlerdi seni görünce anladım.

Ben bu yola çıkarken kefenimi yırttım. Azraille karşılaştık karşılıklı sırıttık.

Bir gün bakmışsın Azrail yapmış son yer bildirimini: Kabirde çok pişman hissediyor.

Cemal Süreya ölmüş diyorlar ilahi Azrail! Cemal Süreya ölür mü hiç! Turgut Uyar

Azrail’e mesaj attım, gel beni al, diye. O da mesaj atmış, şerefsizlere inat yaşa, diye.

Ey Ademoğlu! Son nefeste Azrail’e (a.s) gülümseyebiliyor musun? Tüm mesele o.

Arkanda sürekli vaktinin gelmesini bekleyen bir Azrail var. Çok yakında onu göreceksin.

O demde ki , perdeler kalkar, perdeler iner, Azrail’e “hoş geldin!” diyebilmekte hüner.

Canımı almaya gelen Azrail’e, seni seviyorum desem oda senin gibi bırakıp gider mi acaba?

Nefesler birer birer Uçar, Ömür son yaşa gelir, Hiç ummadığın bir ân, Azrail başa gelir!

Azrail geldi artık bu sevgi bitti dersin, benim sevgimi Azrail kıskanıyor o yüzden bu canı alıyor.

Bir gün bir bakmışsın Azrail yapmış son yer bildirimini; “Kabirde çok pişman hissediyor.

Kar beyazdır aşkım, seninle olmayacaksa bu hayatım, çok geç kalmasın hemen gelsin Azrail’im.

Kimseye güvenmeme sözleri

Beni sana kavuşturacak tek şeyin ölüm olduğunu bilseydim, Azrail’in gelmesini beklemezdim.

O dem ki perdeler kalkar, perdeler iner. Azrail’e, hoş geldin, diyebilmekte hüner. Necip Fazıl Kısakürek

Cebrail ile gelen vahy’e inanmayanlar, Azrail ile gelen ecele teslim olacaklar! Mehmet Akif Ersoy

Sen elin cilalı mermer taşlarında kibar beylerle dans ederken, Ben her gün azraillen dans ediyordum! Yılmaz Güney

Zulüm Azrail olsa, hep Hakk’ı tutacağım, mukaddes davalarda ölüm bile güzeldir. Muhsin Yazıcıoğlu

Ödünç hayatlar yaşıyoruz; elit yaşantılarımız varmış gibi hava attığımızı unutmayalım, halbuki Azrail ensemizde haberimiz yok.

Genç yaşta nedir bu Azrail çağrısı diyorlar! Sorun yaşamak değil, sevdiğin seni terkedince işte o zaman istiyor insan ölmeyi.

Allah’ım Dünya’ya yaşayan Azrailler mi gönderdin? Çünkü her gelenin canımın bi parçasını alıp gitmesini başka bir açıklaması olamaz!

Ateşim sen ol yanması benden, kaderim sen ol çekmesi benden, kurşunum sen ol sıkması benden, Azrailim sen ol ölmesi benden.

Azrail için zengin de bir, fakir de bir. Patron da aynı, işçi de. Hastaneye gidemeyenin de farkı yok, cokiyiabi.com hastanesi olanın da. Önemli olan: İman.

Biz her ne kadar sosyetenin cilalı taşlarında dans etmesini bilmesek te, soğuk dolunayda şeytanla Azrail’le dans etmesini iyi biliriz.

Başka hevesler uğruna benden gidip bana geri gelmen Azrail’i görünce imana gelmeye benzer. Yani demem o ki; artık çok geç. Ahmet Özhan Uygun

Üfleme suru ey İsrafil. Aşkta çok yanasım var. Yar’a şeker şerbetle varasım var. Sen gelme ey Azrail, bu canı Yar’e aşk’la veresim var. Mevlana

Sen hayallerimin celladı, umutlarımın katili ve zavallı bir ömrün acımasız Azrail’i. Beynimdeki tek kurşunla vurdum kendimi, gelip alabilirsin emanetini.


ÖLÜM SÖZLERİ

Erken ölüm yoktur, kadere iman vardır.

Ölüm, her şeyi eşit yapar.

Ölüm, başka bir yaşamın kaynağıdır.

Ölüm sözleri facebook

Yaşayan herkesin sonu topraktır.

Ölenin kıyameti kopmuştur. Hadis-i Şerif

Ölüm son uyku değil, son uyanıştır.

Her kalbin çarpıntısı, kendi ecelinin ayak sesidir.

Hayattan önce, ölüme hazırlanmalıyız.

Sana nasihat edici olarak ölüm yeter. Hadis-i Şerif

Ölüm bir köprüdür, dostu dosta kavuşturur.

Ömür bu kadar kısa iken amelleri kısaltıp emelleri uzatma!

Ölümün son iyiliği, bir daha ölümün olmamasıdır.

Yeryüzünde hüküm süren kuvvet; hayat kuvveti değil ölüm kuvvetidir.

Ey hayat, seni bu kadar kıymetli tutuşum, ölüm sayesindedir.

Ölümden korkmayan ölmez, ölüm kendine koşanları hiçbir zaman vurmaz.

Ölüm eski bir şeydir, amma her insana yeni görünür. Turgenyev

Dünyaya geldiğiniz gün, bir yandan yaşamaya, bir yandan da ölmeye başlarsınız.

Ölüm bu ne hükümdar tanır ne soytarı, herkesi aynı iştahla yutar.

Ölümü istemek güzel değildir. Ölüme hazırlıklı olmak güzeldir. Mehmet Feyiz Efendi

Öyle bir hayatın olsun ki öldüğünde herkes ağlasın, sen bayram et.

Hayatta her şey belirsiz, kesin olan mukadder bir şekilde kesin olan tek şey var: Ölüm.

Ölüm, yaratılmışın Yaradan’a kavuşmasıdır, Sebi arus’dur. Mevlana

Ölümün bizi nerede beklediği belli değil, iyisi mi biz onu her yerde bekleyelim. Montaigne

Ölüm, bazen bir ceza bazen bir armağan, çoğu zaman da bir lütuftur.

İyi geçen bir gün nasıl mutlu bir uyku getirirse, iyi geçen bir yaşam da mutlu bir ölüm getirir.

Ölüm nedeni zaman içinde unutulur, yalnızca o tek sözcük kalır. Öldü.

Centilmen olarak doğmak bir tesadüftür; fakat bir centilmen olarak ölmek büyük bir başarıdır.

İnsanların bazısı yaşayıp bazısı ölseydi, ölüm dayanılmaz bir acı olurdu.

Ölülere kötü söylemeyin. Zira bu sebeple hayattaki yakınlarını incitmiş olursunuz. Hadis-i Şerif

Ölüm, bazen ceza, bazen bir armağan, çoğu zaman da bir lütuftur. Seneca

Doğduğumuz zaman dünyaya hiçbir şey getiremediğimiz gibi, ölürken de hiçbir şey götüremeyiz.

Ölüm bir saniye bile yakınken hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamanın alemi ne?

Mezarlık ölülerin, toprağa karışmadan önce adlarını, kimliklerini toprak üstünde bıraktıkları yerdir.

Ölümün bizi nerde beklediği belli değil; iyisi mi biz onu her yerde bekleyelim.

Ölmemek insanlar için felakettir, başak için sararıp olgunlaşmamak ne ise insanoğlu için de ölmemek odur.

Her şey maşuktur, aşık bir perdedir. Yaşayan maşuktur, aşık bir ölüdür. Mevlana

Meyve veren ağaca kuru denilmediği gib, eseri devam eden zevâta da ölü denmez. Süleyman Hilmi Tunahan

Ölüm geldiğinde; mal gider, mülk gider, eş gider, dost gider ama iman kabre bizimle beraber girer. Mevlana

İnsan ne zaman ölür bilir misiniz; tembellikten, inançsızlıktan ve hayatı yaşamaya değer kılmayı becerememekten.

Kabre yılanlar dışardan gelir sanmayınız. Sizin kötü amelleriniz kabirde sizin için engerek yılanıdır. Abbadi

Ölüm daima gözünün önünde olsun, o zaman asla adi endişelere düşmezsin ve hiçbir şeyi fazla hırsla arzu etmezsin.

Hiç biriniz ölüm istemesin, eğer iyi biri ise yaşaması belki iyiliğini arttırır, kötü biri ise belki tevbe eder.

Diyorlar ya; korkar mısın ölmekten? İnsan hiç korkar mı yalan bir ömrün ardından tadacağı tek gerçekten. Mevlana

Yarın öleceğimizi bilsek tüm kırgınlıkları unuturuz; ama biz sonsuza kadar yaşayacakmış gibi kırıcı ve gururluyuz.

Doğduğunda sen ağlamıştın, herkes bayram etmişti. Öyle bir hayatın olsun ki öldüğünde herkes ağlasın, sen bayram et.

Ölüm bir defa gelir, fakat hayatın her anında kendisini hissettirir. Ölüm korkusu, ölmek ıstırabından daha ağırdır.

Bir kelebek ağrısıydı, vakit dardı, mevsim hicazdı, yetişmem gereken bir ölüm, kaçmam gereken bir hayat vardı. Birhan Keskin

Hakikatte ölüm, ruhun aletlerini kullanmasını terk etmesinden başka bir şey değildir, ruhun aletleri ise organlardır.

Gerçekte kimse bilmiyor ölümün ne olduğunu, insana verilen en büyük iyiliktir belki ölüm; ama en büyük kötülükmüş gibi korkuluyor ondan.

Dünyadaki varlıkların varoluşlarının hakikati, onların sonlu olmasıdır. Bütün sonlular ise gelip geçicidir ve yok olmanın nüvesine sahiptir.

Üç şey ölümün ardından kabre gider: Ailesi, malı ve ameli. Bunlardan ikisi döner, birisi kalır. Dönenler: ailesi cokiyiabi.com ve malı, kalan da: amelidir. Hadis-i Şerif

Kategoriler Anlamlı sözler

TwitterFacebookWhatsappYazdırPinterest

Genel Konular

309 “Azrail” İnancının Türk Halk Kültürüne Yansımaları Genel Konular açıdan derin anlamlar taşıyan bu hikâyede, başlangıçta toy ve cahil olan kahramanının korku ve eksik yanlarıyla yüzleşip mücadele ettikten sonra erginleşerek insan-ı kâmil olduğu gözler önüne serilir. Bu hikâyede Azrail hem “gölge arketipi” hem de “yüce birey” olma özelliğini üzerinde taşır. Çünkü Azrail, can alma görevi ile insanların korktuğu, kaçtığı birisidir, yani istenmeyen yanı- mızdır. Kahramanın yok olma korkusunu sembolize eder. Ama aynı tip, kahramana iyi (iyi amel işleyen) insanın nasıl olması gerektiğini de gösterir. Sonrasında ölüm korkusunu yaşatıp canının bağışlanmasına da o vesile olur. Böylece kahramanın bazı gerçekleri öğrenmesine, eksiklerini tamamlamasına ve ruhen kendini yetiştirmesine yardımcı olan bilge bir kişi özelliğini taşır. 5. Diğerleri Bunların dışında, “Azrail” motifinin farklı sebeplerle farklı biçimlerde işlendiği daha birçok örneğe rastlamak mümkündür. Özellikle türkülerde “Azrail” adına sıkça rastlanır. Örneğin Kırşehir yöresine ait olan; “Açma Zülüflerin” adlı türküde geçen; “ Sallama saçların yar sen de bulursun / Azrail misali y â r canım alırsın ” mısralarında sevgilinin saçları ile Azrail arasında benzerlik ku- rulduğu söylenebilir. Sevgilinin saçı o kadar güzeldir ki, bu güzellik karşısında âşık, kendinden geçip canını bile feda etmeyi göze alabilmektedir. Erzincan yöresine ait, “Taşa Verdim Yanımı” adlı türküde ise; “ Dağları duman aldı / Bülbülü figan aldı /Ezraile borçlu kaldım / Bir canım var yar aldı ” mısraları, sevgilinin can alma konusunda Azrail’den daha etkili olduğu ifade edilmektedir. Temeli, Mesnevi’de; “Sağır Kişinin Hasta Komşusunu Ziyaret Etmesi” hikâyesine dayanan (Karaismailoğlu, 2015: 36-37) bir “İncili Çavuş” fıkrasında da, Azrail’den ironik bir yaklaşımla söz edilir. 10 Neyzen Tevfik ile ilgili bir fıkrada ise, Konservatuvar muhasebecisinin kırtasiyeye düşkün- lüğünden şikâyet edilerek, canını almaya gelen Azrail’den bile kimlik ve makbuz soracağını ve buna bağlı olarak Azrail’in bu belgeleri veremeyeceği için çekip gideceği konu edilir (Kabacalı, 1999: 111). Türk halk kültüründeki “Azrail” inancı sanal âlemi de etkilemiş ve sosyal medyada, bu ortamın diliyle yerini bulmuştur. Örneğin; “Adam; ‘ Sarhoşken araba kullanmayı seviyorum.’ der. Şeytan bunu beğendi, Azrail, dürttü .” ifadesi, sarhoş halde araba kullanan insanların başına ölüm dâhil her türlü felaketin gelebileceği “Azrail” ve “Şeytan” imgeleri ile vurgulanmıştır. Bütün bu örnekler gösteriyor ki ölüm meleği olarak da bilinen “Azrail”, Türk halk kültüründe 10  İncili, kardeşini İstanbul’a çağırıp saraya veya bir vezirin konağına yerleştirmek ister. Onun için de güzel konuşma konusunda kardeşini eğitmeye çalışır. Sonra, hasta bir tanıdığına hatır sorma gönderirken; “Güler yüzle yanına yaklaş, hastalığını sor, sonra; ‘Bir şey değil çabuk geçer, kim bakıyor?’ de. Doktorun adını öğrenince; ‘İyi doktordur, isabet olmuş, çok çektirmez’ de. Sona ne yedirdiklerini sor ve; ‘Birebirdir, şifa olur.’ de.” diye tembihler. Kardeşi, ıstıraplar içinde kıvranan hastanın yanına gidip; “Nasılsın?” diye sorar. Hasta; “Görmüyor musun ölüyorum!” der. “Bir şey değil çabuk geçer, kim bakıyor?”. “Azrail!” “Çok iyi bulmuşsun onu. Çok ustadır uzun uzun çektirmez. Ne yedirip içirtiyor?” “Zehir!” “İsabet, isabet… fevkalâde ilaç, durma iç!” Bu sözler çok sininrlenen hasta, İncili’nin kardeşini evden kovar (Turan 2008: 85-86).


Made with FlippingBook

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTc2

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır