Kadınların %40 oranında görülen varis, görüntü olarak rahatsız etse de aslında çok daha önemli bir konu hakkında bizi uyarıyor. Kalp Kapakçığı
Ağrılar, ani kramplar, morluklar, ayak bileklerinde şişlik gibi belirtiler ile günlük yaşamı olumsuz etkileyen varis problemini Avrasya Hastanesi Kalp Ve Damar Cerrahisi Prof. Dr. Ali Rıza Cenal anlatıyor.
Varis nedir?
Toplardamarların genişlemesi olarak tanımlanan varis, vücudumuza giden kanı kalbe geri iletmekle görevli olan toplardamarların, kalıcı olarak uzamasıyla oluşur. Daha çok alt bacakta meydana gelen varis, ilk zamanlarda sadece görüntü bozukluğu yaratsa da zamanla ağrılar ve kramplar eşlik eder.
Neden varis olur?
Kadınların %40, erkeklerin ise yaklaşık %25’inde görülen varisin ortaya çıkma sebebi toplardamar kapakçığının eski işlevini yerine getirememesiyle oluşur. Şöyle ki, toplardamarlar yer çekiminin aksine kanı aşağıdan yukarıya doğru kalbe taşır. Kanın geri dönmesini engelleyen ise kapakçıktır. Çeşitli sebeplerle kapakçığın bu görevi yerine getirememesi zamanla burada damarların genişlemesine ve varis oluşmasına yol açar.
Diğer bir sebep ise toplardamarın pıhtı sebebiyle tıkanması sonucunda kanın yukarıya doğru sağlıklı şekilde akmaması durumudur. Bu durumda kan yukarı çıkabilmek için daha çok baskı uygulamaya başlar. Sürekli tekrarlayan basınç zamanla varisin oluşmasına sebep olur.
Varisin belirtileri nelerdir?
Kimler risk altında?
Kaç çeşit varis vardır?
Toplardamar yetmezliği bacaklarımızda büyüklükleri ve cilde yakınlıklarına göre 3 tür varis oluşturur;
Büyük varis:
Birincisi büyük varis olarak adlandırılan ve ciltte belirgin çıkıntılara sebep olan varislerdir. Büyük geniş kıvrımlar oluşturan, elle ve gözle kolayca fark edilebilen varislerin çapı yaklaşık 4 milimetre kadardır. Derinin altında oluştuklarından ciltte herhangi bir renk değişikliğine yol açmaz. Sadece damarın yeşilimsi rengini yansıtır. Ayakta durunca daha belirgin hale gelen kabarık doku, yatıp bacaklar yukarı kaldırıldığında kaybolur. Büyük varislerin en önemli özelliği bu varislere bacaktaki ana damarlardan birinin kapak yetmezliğinin yol açmasıdır. Kapak yetmezliği olan bu damarların tedavisi, büyük varislerin de tamamen yok olmasını sağlar.
Orta boy varis:
Diğer varis türü orta boy varislerdir. Kıvrımlı bir dokusu olan orta boy varislerin boyutları 2-3 mm’dir. Cildin altında küçük çıkıntılara sebep olan orta boy varislerin renkleri yeşil ve mordur. Bu varisler kişide ağrı, kaşınma ve sızlama gibi problemleri beraberinde getiriyor. Orta boy varisler köpük tedavisi ile tedavi edilir ve tekrarlanma olasılığı düşüktür.
Kılcal varis:
Son varis çeşidi ise kılcal varislerdir. Ciltte herhangi bir kabarıklık yaratmayan kılcal varisler genelde saç kılı inceliğinde olup kırmızı ve mor renklidir. 10 kişiden 5’inde rahatlıkla görülebilen kılcal varislerin büyük varislere dönüşme olasılığı yoktur. Diğer varis problemlerinde olduğu gibi yaygın olduğu durumlarda ağrı ve sızlama yapabilir. Tedavi ile tamamen ortadan kaldırılır.
Varis önlenebilir mi?
Sağlıklı ve hareketli bir yaşam varisi önlemenin temel prensibini oluşturuyor. Bu eksende yapılacak birkaç yöntemle varis önlenebilir bir hal alıyor. Bunlar;
ETİKETLER: damar, kalp, kvc, varis
Özellikle yaz aylarında sıcakların artmasıyla birlikte damarlar da genişlediği için genç yaşlı demeden birçok kişi bacaklarındaki şişlikten şikâyet ediyor. Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı, uzun süre hareketsiz kalmaktan fazla kiloya, böbrek yetmezliğinden kalp hastalıklarına kadar birçok nedene bağlı olarak ortaya çıkan bu sorunun ciddiye alınması gerektiğinin altını çiziyor. Zira her durumda ödemin şekli ve karakteri değişebiliyor.
Bacakları beslemek için gelen kan, toplardamarlar ve lenfatik sistem aracılığı ile tekrar kalbe geri taşınıyor. Kimi zaman gelen kanın artması, kimi zaman dokulara geçişindeki aşırılık, kimi zamansa geri taşınmasında ortaya çıkan aksaklıklar, dolaşımdaki dengenin bozulmasına yol açarak ödeme neden oluyor. Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı, toplardamar ya da lenfatik sistem rahatsızlıkları, kalp yada böbrek yetmezliği, hamilelik, fazla kilo ve hareketsizliğin bu mekanizmalar üzerinde etkili olarak ödemin ortaya çıkmasına neden olabileceğini söylüyor. Bununla birlikte, enfeksiyon, bağ dokusu hastalıkları, bazı tansiyon ilaçları ve bazı antiromatizmal ilaçlar yan etki olarak ödeme neden olabiliyor.
Periferik ödem olarak da tanımlanan bacaklardaki ödemin farklı şekillerde ortaya çıkabildiğini belirten uzmanımız sözlerine şöyle devam ediyor: “Ödem her iki bacakta simetrik bir görüntü verebileceği gibi, sadece tek bacakta da görülebilir. Bazı ödemlere ağrı eşlik ederken, bazılarında ağrı görülmez. Bazı durumlarda ise bacak şişmelerine ayakların eşlik etmediğini görürüz. Periferik ödem ani başlangıçlı, tek taraflı ve çok ağrılı olduğunda tehlikelidir. Kimi zamansa ödeme cilt kızarıklıklarının eşlik ettiğini görebiliyoruz.”
Her hastanın ödeme neden olan altta yatan hastalığı farklı olduğundan ödemin karakteri de değişiyor. Bu durumun tanı koyma aşamasında hastalıklar konusunda ipuçları verdiğine dikkat çeken uzmanımız, “Her iki bacağın simetrik şişmesi kalp, böbrek ya da tiroid yetmezliği, kanda protein düşüklüğü, ilaç reaksiyonları gibi tüm vücudumuzu etkileyen sebepleri akla getirir. Ödemin tek bacakta ortaya çıktığı durumlarda ise varis, toplardamar ya da lenf yetmezliği gibi sadece o bacağı ilgilendiren dolaşım sorunlarını düşünürüz. Bu dolaşım sorunları her iki bacağı etkilediğinde ödem çift taraflı da görülebilir. Şişmeye ağrının eşlik etmemesi ve ödemin ayaklarda daha yoğun ortaya çıkışı daha çok lenf yetmezliğini akla getirmelidir. Ödemli bacakta kızarıklık, ağrı ve cilt ısısının artması enfeksiyonu düşündürür.
Tek taraflı, ani başlayan, şiddetli ağrının eşlik ettiği ödemlerin bacak toplardamarlarında ani tıkanma belirtisi olabileceği için tehlikeli olabileceğine dikkat çeken uzmanımız “Bacak toplardamarlarında ani tıkanıklıklar nedeniyle oluşan bu ödemler, gerektiği gibi tedavi edilmediğinde ciddi sorunlara yol açabilir. Ani başlangıçlı olmayan ödemlerin önemli bir sorun olmadığı söylenemez. Her ne nedenle olursa olsun periferik ödem tedavi edilmediğinde zamanla ciltte dermatide ve kalınlaşmaya, hatta yara açılmasına sebep olabilir” diye konuşuyor.
Bacakların kaldırılması kanın kalbe geri dönüşünü kolaylaştırdığı için hastalar genellikle şikâyetlerinin sabah saatlerinde geçtiğini belirtiyor. Ancak, gün içerisinde altta yatan hastalığın ağırlığına ve kişinin aktivitesine bağlı olarak öğle yada akşama doğru ödem belirginleşmeye başlıyor. Kalp ve Damar Cerrahisi uzmanımız, ancak uzun süredir periferik ödemi olan ve gerekli tedaviyi görmeyen hastalarda, ödemin kalıcı olabileceğini ve dinlenmekle geçmeyebileceğine dikkat çekiyor.
Periferik ödem tedavisi altta yatan hastalığa göre şekilleniyor. Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanımızın verdiği bilgiye göre, kalp ve böbrek yetmezliği olan hastalarda idrar sökücüler kullanılıyor. Tiroid hastalarında ise hormon takviyesi yapılıyor. İlaç reaksiyonun olduğu durumlarda ise hastanın tedavisi tekrar gözden geçiriliyor. Toplardamar problemlerinde ise hem ilaçlarla hem de cerrahi yöntemlerle sorunun çözülebileceğini anlatan Yeditepe Üniversitesi Hastanesi KVC Uzmanı, “Ancak lenf kaynaklı ödemlerin yaygın fikir birliği sağlanan cerrahi ya da ilaç tedavisi yoktur. Bacakların özellikle kalp seviyesinin üstünde olacak şekilde kaldırılması, hareketin artırılması, fazla kiloların verilmesi, uygun varis çoraplarının kullanımı, bacaklara uygulanacak masaj tüm hastalarda periferik ödemin azaltılmasına yardımcı olur” diye konuşuyor.
Basın Yansımaları: mynet.com
İnsan vücudunda genellikle varisten ya da kan pıhtısından dolayı ortaya çıkan fonksiyonel bozukluklardan kaynaklı durumlardır. Sağlıklı damarlarda, kollardan ve bacaklardan kalbe doğru gerçekleşen sürekli bir kan akışı söz konusudur. Ancak venöz yetersizlik ortaya çıkması durumunda, bu fonksiyonel işleyiş bozulmakta toplar damarlardan kirli kanın kalbe dönüşü bozulmaktadır. damarlarında bulunan kapakçıklardan kaynaklı birtakım durumlar ortaya çıkmaktadır.
Gelişmiş ülkelerde yaygın olarak gözlemlenen bu toplardamar hastalığı, daha çok yetişkin kadınlarda görülmektedir.
Toplardamarlarda bulunan kapakçıklar (valfler), normal bir vücut işleyişinde kanın geri akışını önleyen bariyer görevi görmektedirler. Bu kapakçıkların bozulması ya da tıkanması sonucu kanın kalbe geri akışı bozulmakta, meydana gelen duruma venöz yetersizlik adı verilmektedir. Bu doğrultuda damarların belirgin hale gelmesi durumuna ise, varis denilmektedir.
Toplardamarın vücudumuzdaki temel fonksiyonu, vücut içerisinde bulunan kirli kanın kalbe taşınmasıdır. Oradan da temizlenmesi için akciğerlere gönderilir. Venöz yetersizlik ise, toplardamardaki kanın kalbe doğru değil tam tersi yönde akmasına sebep olmaktadır. Venöz yetersizlik genel olarak, toplardamarlardaki kapak problemleri ve tıkanıklıklar sonucunda meydana gelmektedir. Varisli damarlarda valfler fonksiyonlarını yerine getiremediğinden kan, tahrip olmuş damar kapakçıklarının arasından kaçar ve kalbe doğru gidemez. Venöz yetmezliğin genel itibariyle karşımıza en çok çıkan nedenleri şunlardır;
Yapılan araştırmalara göre venöz yetersizlik, kadınlarda erkeklere oranla daha çok ortaya çıkmaktadır. Bu doğrultuda diyebiliriz ki, kadınlar erkeklere göre venöz yetmezliğine daha yatkındırlar. Doğum kontrol hapları veya gebelik sürecinde meydana gelen hormonal dalgalanmalardan da anlayabileceğimiz üzere, kadınların vücut dengelerinde meydana gelen pek çok değişim, venöz yetersizliğe yatkınlık oluşmasına sebep olabilmektedir.
Venöz yetersizlik belirtileri genel olarak, bacaklarda meydana gelen şiddetli kasılmalar, zonklama niteliğindeki ağrılar, uyuşmalar vs. ile kendini göstermektedir. Bu ağrıların ilerleyen aşamalarını; ayak bileği, ayak veya bacak altlarında ülser oluşumlarına kadar varabilecek durumlar takip etmektedir. Bu bakımdan, bacaklarda geçmeyen ağrı, uyuşma hislerinde ya da geçmeyen yaralar oluştuğu gözlemlendiğinde, acil şekilde doktor kontrolüne başvurulması gerekmektedir.
Venöz yetersizlik için Kalp Damar Cerrahisi doktoruna gidilmelidir.
Venöz yetersizlik ile ilgili ilk aşama fiziksel muayenedir. Sorunun kaynağı ve niteliğinin belirlenmesi için en sık başvurulan yöntem renkli doppler ultrasonografidir. Bunun yanında
Venöz yetersizlik tedavisinde, hastalığın neden kaynaklandığı ve damarlarda meydana getirdiği hasarın ne derecede olduğu uygulanacak tedavinin temel iki noktasını oluşturmaktadır. Bu iki temel faktör doğrultusunda uygulanan tedaviler şunlardır:
Farklı nedenlerle ortaya çıkan varisler, sıcak duş, kaplıca ve sıcak kum gibi etkenlere bağlı olarak ilerleyebiliyor. Acıbadem Ankara Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Tulga Ulus, tedavide geç kalındığı takdirde varislerin kalıcı hale gelebileceğine işaret ediyor.
Bacaklarda cildin hemen ardında yer alan toplardamarlardaki genişlemeler olarak tanımlanan varis, toplumun yaklaşık yüzde 10-20’sini etkiliyor. Pek çok farklı nedenden kaynaklanabilen bu sorunun yaşla birlikte sıklığı da artıyor. Zamanla artan ağrı, yorulma ve ağırlık hissi yaşam kalitesinin de düşmesine neden oluyor. Acıbadem Ankara Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Tulga Ulus, yaratabileceği kozmetik sorunların yanında, problemin kalıcı hale gelmemesi için mutlaka tedavi edilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
Bacaklarımızdaki toplardamar kanın akciğerlere ve kalbe taşıma süreci büyük bir uyumla devam ediyor. Kanın geri gelmesi de toplardamar içindeki kapakçıklarla sağlanıyor. Ancak kan akışını engelleyen bazı olaylar ve kapakçıkların iyi çalışmaması sonucu damarlar içinde kan birikerek basınç artıyor. Sonuçta damarlar genişleyerek varis oluşumuna neden oluyor. Mutlaka tedavi edilmesi gereken varisler ilerlediğinde, ciltte renk değişikliği ve sonrasında da bacaklarda yaralar oluşabiliyor. Daha ileri vakalarda toplar damarlarda pıhtılaşma ortaya çıkıyor ve en son aşama eğer pıhtı ilerlerse ve koparsa akciğere atabiliyor.
Sıcak duş, kaplıcalar varisi tetikliyor
Varis kadın erkek ayrımı gözetmeden her iki cinsiyette te görülüyor. Ancak sıklık kadınlarda biraz daha fazla oluyor. Aile geçmişi, şişmanlık, yaşlanma, hamilelik, uzun süre ayakta kalma zorunluluğu, menopoz varis oluşumunda risk faktörleri arasında yer alıyor. Ayrıca sıcak duş, kaplıca veya sıcak kum gibi uygulamalar var olan problemin daha da ilerlemesine neden olabiliyor. Prof. Dr. Ahmet Tulga Ulus, şikayetlerin de hastalıklı damarların boyutları, yaygınlık derecesi gibi birçok faktöre göre değişebildiğini anlatıyor. Eğer önlem alınmazsa ve doğal haline bırakılırsa varisli damarlar bacağı örümcek ağı gibi sarıyor. Zaman içinde ciltte renk değişimleri ve daha sonra da yaraların açılmasına kadar giden sonuçlara yol açabiliyor. Varis nedeniyle gün içinde artan bacak ağrısı, çabuk yorulma ve ağırlık hissi en yaygın belirtiler arasında yer alıyor. Prof. Dr. Ahmet Tulga Ulus, özellikle gece görülen kas krampları, karıncalanma ve yanmanın önemli olduğunu belirterek şu bilgileri veriyor: “Toplardamarlar genişledikçe şikayetlerin de arttığı görülüyor. Ayrıca cilt değişikliklerini de değerlendirmek önem taşıyor. Ayak bilekleri etrafında görülen kahverengi renk değişimi, kuruluk, kalınlaşma ve döküntüler de dikkate alınmalıdır. Bu belirtiler, bize kronik venöz yetmezliğine işaret ediyor. Artık hastalığın ilerlediğini ve bir sonraki aşamada ciltte yara açılabileceğini anlatıyor.”
Tanı koymak için muayene yetiyor
Varisli damarlarda erken tanı, bacaklarda kalıcı değişikliklere neden olmadan iyileşme imkanı sunuyor. Muayene, tanı koymak için yeterli olsa da, uygulanacak tedavi bir çeşit ultrason olan Doppler inceleme sonrasında kesinleşiyor. Bu inceleme, damarların çapından, kapakçıkların durumuna ve damar içerisindeki kanın hareketlerine kadar gerekli ayrıntılı bilgilere ulaşmayı sağlıyor. Herhangi bir ilaç kullanılmadığı ve yan etkisi bulunmadığı için herkese rahatça uygulamak mümkün olabiliyor.
Ağrısız ve kalıcı tedavisi mümkün
Varis tedavisinde kullanılabilecek çok değerli araçlar olduğunu belirten Prof. Dr. Ahmet Tulga Ulus, modern teknolojiler sayesinde hızlı ve ağrısız olarak tedavinin mümkün olabildiğini söylüyor. Özellikle erken tanı konan vakalarda kalıcı çözümün mümkün olabildiğine işaret eden Prof. Dr. Ahmet Tulga Ulus, “Müdahale sınırı içinde yer alan hastalarda, toplar damarın durumuna göre cerrahi, lazer , radyofrekans veya yapıştırıcı yöntemler ile dondurmaya kadar farklı seçenekler sunabiliyoruz. Daha yüzeysel ve hemen cilt altındaki varislere ise köpük skleroskopi uygulanabiliyor” diyor.