bakara suresi oruçla ilgili ayet / Oruç İle İlgili Ayetler Nelerdir?

Bakara Suresi Oruçla Ilgili Ayet

bakara suresi oruçla ilgili ayet

Oruç Allah’ın buyruğunu yerine getirmek için veya farz yahut vâcip olmamakla birlikte O’nun hoşnutluğunu kazanmak için nâfile ibadet niyetiyle müminin, belirli bir süre zarfında her türlü yemeyi, içmeyi ve cinsel ilişkiyi terketmesidir. İslâm’ın getirdiği oruç, zamanı, süresi, şartları, hangi fiillerle ve davranışlarla bozulduğu, tanınan kolaylıklar bakımından daha önceki dinlerde ve milletlerde görülen oruçtan farklıdır.

Oruç ibadeti İslâm’dan önce de bilinen ve İslâm’dakinden farklı da olsa uygulanan bir ibadet idi. Hz. Peygamber’in mensup bulunduğu Kureyş kabilesinden olanlar da âşûrâ günü oruç tutarlardı. Mekke’den Medine’ye hicret edilince burada yahudilerin de aynı günde oruç tuttukları görüldü. Hz. Peygamber bunun sebebini sordu; “Bugün Allah Teâlâ’nın Mûsâ’yı kurtardığı gündür” dediler. “Bizim Mûsâ ile hak ilişkimiz sizinkinden daha fazla” buyurdu ve o gün kendisi oruç tuttuğu gibi müminlerin de tutmalarını emretti. Bir yıl sonra ramazan orucu farz kılınınca Hz. Peygamber, âşûrâ orucu için “ Dileyen tutsun, dileyen tutmasın” buyurdu. Böylece sözü edilen oruç farz olmaktan çıktı, mendup bir ibadet hükmünü aldı (Buhârî, “Savm”, 69, “Tefsîr”, 2/24; Müslim, “Sıyâm”, 132-137) .

Kur’an’da geçen “üzerinize yazıldı” ifadesi –aksine bir karîne bulunmadığında– “farz kılındı” mânasına gelmektedir. Bu âyet hicretin 1. yılında Hz. Peygamber tarafından tutulması emredilen aşûrâ orucunun farz olma hükmünü kaldırmış, onun yerine 2. yılın başında ramazan orucunu farz kılmıştır.

“Sizden öncekilere...”den maksat birinci derecede yahudiler ve hıristiyanlardır; çünkü müslümanların tanıdığı Ehl-i kitap’tan olan gayri müslimler bunlardır. Yahudiler, ekim ayına rastlayan yılbaşılarından on gün sonra, gün batımından ertesi günün gün batımına kadar oruç tutarlar, günahların bağışlandığı gün olarak kabul ettikleri bu farz kılınmış oruç gününe “kipur” adını verirler. Ayrıca yılın farklı günlerinde tuttukları başka farz oruç ve nâfile oruçlar da vardır. Hıristiyan şeriatında –Tevrat’ta olandan başka– bir oruç yoktur. Hz. Îsâ kendisine peygamberlik gelmeden önce kırk gün oruç tuttuğu için hıristiyan din adamları bunu da ibadet olarak telakki etmişlerdir (İbn Âşûr, I, 157; Matta, 6/16).

Hz. Peygamber, “Allah’ın en çok sevdiği oruç Dâvûd peygamberin orucudur. O, bir gün açar (yer), bir gün oruç tutardı” buyurmuştur (Buhârî, “Savm”, 56; Müslim, “Sıyâm”, 181-202). Bu hadis daha başka peygamberlerin getirdikleri ilâhî dinlerde de oruç ibadetinin bulunduğunu göstermektedir.

“Sakınmanız için, sakınasınız diye” ifadesi oruç ibadetinin hikmetine ışık tutmaktadır. Dinde sakınmak (takvâ, ittikā) günahlarla ilgili bir sakınmadır, günahlardan uzak durmak, günaha girmemek için çaba göstermektir. Kurtulmanın, uzak durmanın yolları ve çareleri bakımından günahlar ikiye ayrılır: İçki, kumar, hırsızlık, gasp gibi günahlardan kurtulmanın yolu ve çaresi –bunların getirdikleri sonuçlar üzerinde– düşünmektir. Yasaklama, ceza tehdidi, başkalarının başlarına gelenler, verilen öğütler üzerinde düşünen insanlar bunlardan uzaklaşabilirler. Bir kısım yasaklar ve günahlar da vardır ki, bunların sâikleri (iticileri) öfke ve şehvet gibi tabii duygular ve içgüdülerdir. Bunlardan uzaklaşabilmek için yalnızca üzerinde düşünmek yetmez; itici duygular ve içgüdülerin baskısını azaltacak veya bu baskıya karşı iradenin gücünü arttıracak uygun araçlarla eğitime ihtiyaç vardır. Oruç bu eğitim için ideal bir yoldur. Oruç ibadetinin ferdin iradesini güçlendirmesi ve onu günahlardan uzaklaştırması yanında, maddî imkânları yerinde olanları yoksulların, mahrumların halleriyle hallendirmek gibi bir işlevi daha vardır. Yeme, içme ve cinsel ilişki arzularını istedikleri gibi tatmin edebilenler, bundan mahrum olanların durumlarını ancak, aynı şartları yaşayarak anlayabilirler ve ancak bu yoldan onlara yardımcı olma konusunda daha duyarlı ve aktif hale gelebilirler. İslâm eğitimcileri bedenin arzularını frenlemenin, isteklerini doyurma konusunda kısıntıya gitmenin, insana mahsus olup ruh, nefis, kalp gibi kavramlarla ifade edilen diğer unsurun gelişmesi üzerindeki müsbet tesiri üzerinde de ısrarla durmuşlardır.

“Sayılı günler”den maksat, 185. âyette gelecek olan ramazan ayıdır. Araplar daha önce belli şekilde bir ay oruç tutmaya alışık olmadıkları için “Ramazana ulaşan onda oruç tutsun” emri verilmeden önce müminler, psikolojik olarak bu ibadete alıştırılmak istenmiş; bu amaçla mazereti olanların ne yapacakları, genel olarak oruç tutmanın insana ne sağlayacağı üzerinde durulmuştur.

Âyet üç mazeretten söz etmektedir: Hastalık, yolculuk ve oruca zor dayanır olmak.

a) Ağır hastalığın oruç tutmamak için bir mazeret teşkil ettiği konusunda görüş ayrılığı yoktur. Hafif hastalıkların mazeret olma sınırı hakkında çeşitli ölçülerden söz edilmiştir. Birçok müctehidin katıldığı mâkul sınırlama, “sağlam bir kimsenin orucuna ek acı, ağrı, bitkinlik, açlık, susuzluk getiren, oruç tutulduğu takdirde artan veya tedavisi geciken hastalık” şeklinde olanıdır.

b) Yolculuktan maksat, namazların kısaltılmasını (bk. Nisâ 4/101) ve –üç mezhebe göre– cem edilmesini câiz kılan mesafede yapılan yolculuktur. Böyle bir yolculuğa çıkan kimse o günün sabahında –yolculuğa başlamadan– oruca niyet etmiş olursa bazı müctehidlere göre orucuna devam edecek, ertesi günden itibaren ruhsattan yararlanacaktır. Bu durumda orucunu bozması halinde ise kefâret değil gününe gün kazâ gerekli olmaktadır. Hz. Peygamber’in ramazan ayında Medine’den Mekke’ye yolculuk ettiğini, yolda su isteyerek halkın gözü önünde orucunu bozduğunu ifade eden sahih hadise (Buhârî, “Savm”, 34; Müslim, “Sıyâm”, 88-89) dayanan Ahmed b. Hanbel gibi müctehidler ise belirtilen durumda orucun açılmasının sünnet olduğunu ileri sürmüşlerdir.

Hasta iyileşince, yolcu da vatanına ve oturduğu yere dönünce tutamadıkları günlerin oruçlarını uygun zamanda kazâ ederler. Kazâ oruçlarının aralıksız tutulması şart değildir.

c) “Orucu tutmakta zorlananlar” şeklinde tercüme ettiğimiz kısımda geçen “yutîk ne” fiili gerek dil bilimi gerekse kıraat şekilleri bakımından farklı mânalara müsait olduğu için bu kısmı, “orucu tutabilecek durumda olanlar” şeklinde anlayanlar da olmuştur. Bu ikinci anlayışa göre başlangıçta, müminler oruca alışıncaya kadar böyle bir seçenek getirilmiş, oruç tutabilecek durumda olanların da isterlerse fidye vererek bu ibadeti yerine getirmelerine izin verilmiş, sonra bu izin kaldırılmış ve gücü yetenlerin orucu tutmaları gerekli kılınmıştır.

Bizim tercüme ettiğimiz şekil ve katıldığımız mânaya göre ya bünyesi veya içinde bulunduğu durum ve şartlar sebebiyle orucu zor tutan, oruç tutmakta zorlanan, devam ettiği takdirde hasta olmaktan veya mecbur olduğu işini yapamamaktan korkan kimseler oruç tutmak yerine her gün için bir fidye verebileceklerdir. Eski zamanlarda yaşlılık yüzünden zayıf düşmüş kimselerle emzikli ve hâmile kadınlar “orucu tutmakta zorlananlar”a örnek olarak zikredilmiştir. Bunlardan yaşlıların oruç yerine fidye vereceklerinde ittifak vardır. Diğer ikisine gelince meselâ Şâfiî ve Mâlik’e göre bunlar da fidye verirler, sonra da mazeretleri ortadan kalkınca kazâ ederler. Hanefîler’e göre bu ikisi fidye vermezler, sonradan tutamadıkları oruçlarını kazâ ederler.

Günümüzde dökümcü, maden, beton ve yol işçisi, tellâk, hamal gibi ağır işlerde çalışan kimselerin de “orucu tutmakta zorlananlar” sınıfına dahil edileceği hükmü birçok fıkıhçı tarafından benimsenmiştir. Bunlar da zarar gördükleri takdirde oruç tutmak yerine fidye verebileceklerdir (İbn Âşûr, I, 167).

Fidye bir yoksulun bir günlük yiyeceğidir. Fıkıhçılar bunu buğday, arpa ve hurmadan bir müd (dört koşam) miktarı olarak belirlemişlerdir. Bu yiyecekler Hz. Peygamber döneminde bölgenin temel gıdaları idi. Başka zaman ve mekânlarda da fidye “temel yiyeceklerin orta kalitede olanından bir günlük ihtiyaç karşılığı” olarak tesbit edilmelidir. Bu miktar fidyenin alt sınırıdır. Âyete göre daha fazlasını vermek, veren için dünya ve âhirette hayırlara vesile olacaktır (ayrıca bk. Mâide 5/89).

Hasta ve yolcu olanlara oruç tutmama ve başka zamanda sayısınca kazâ etme izin ve imkânı verilmiş olmakla beraber, önemli bir güçlüğün ve engelin bulunmaması halinde bu durumlarda da orucun tutulması, “Tutmanız sizin için daha hayırlıdır” buyurularak tavsiye edilmiştir. Bu cümleyi “genel olarak oruç ibadetinin insanlar için iyilikler getireceği” şeklinde anlayan, hastalık ve yolculukta oruç tutmakla ilgili olmadığını ileri süren fıkıhçılar da vardır.


Kaynak :Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 1 Sayfa: 276-279

Mübarek Ramazanı Taçlandıran Ayet ve Hadisler

Tüm bir yılın bolluk ve bereket açısından en değerli günleri olarak nitelendirilen ramazan ayı, insana doğruyu ve hayırlı olanı göstermesi açısından da oldukça önem taşımaktadır. İslam kültüründe adeta günahlardan arınma, kötü huyları terk etme ve hem maddi hem de manevi yönden sevap kazanma olarak yer edinen ramazan ayında yapılan ibadetler ya da tutulan oruçlar kadar bilinçlenmek ve doğru olanı uygulamak da gerekmektedir.

Her yıl ramazandan önce ve ramazan ayı boyunca hem sosyal medya aracılığı ile, hem de televizyonlar sayesinde ramazanla ilgili ayetler ve ramazanla ilgili hadisler sık sık vurgulanmaktadır. Tüm aylar içerisinde sayılı günler olarak adlandırılan ve oruç ayı olarak görülen ramazan ayında tıpkı vücudun gıdadan ve sudan uzak kalması gibi dilin ve kalbin de her türlü kötü sözden, fesatlıktan, dedikodudan ve kişiyi günaha yönlendirecek eylemlerden uzak kalması gerekmektedir.

Bu nedenle bu ay boyunca okunacak Kur’an- ı Kerim çok daha fazla önem taşımakta ve mealine de ekstra önem verilmektedir. Aynı zamanda ramazan ayı boyunca her bir gün için öğrenilecek farklı ayetler ya da anlamı araştırılan ramazan hadisi şerifleri sayesinde manevi olarak doyuma ulaşmak da mümkündür. Eğer çocuklu ya da kalabalık bir ailede yaşıyorsanız, gün içerisinde ya da gece ibadetlerinizde ramazan ve oruç ile ilgili farklı ayetler ve hadisler belirleyerek hem kendiniz hem de çocuklarınız için eğitici zamanlar oluşturabilirsiniz.

Ramazanın ilk günü özellikle oruç başlangıcı olması dolayısıyla ekstra önem taşır, bu günde paylaşılacak hadisler ve ayetler sayesinde oruca adapte olmak da kolaylaşır. Sahur duası ve iftar duası ettikten sonra da ayetlerden ve hadislerden okumalar yapılabilir.

Küçükten büyüğe herkesin dolu dolu geçirdiği ramazan ayının Kur’an-ı Kerim ayı olması, bu ayın önemine dair hadis ve ayetlerin de tam olarak öğrenilmesi ve paylaşılması ile anlam bulmaktadır. Hoş geldin ramazan diyerek bu mübarek ayı karşıladıktan sonra her gününü dolu dolu ve hakkını vererek geçirebilmek için ramazan ayının ve orucun manasını da iyi kavramak gerekir.

Ramazan ayı hadisi şerifler ile derin anlamların daha iyi araştırıldığı bir dönem olur ve tekamüle katkısı büyüktür. Sizler için düzenlediğimiz bu yazı sayesinde siz de ramazan ayı boyunca bilgilerinizi tazeleyebilirve oruçla ilgili ayetler nelerdir ya da oruçla ilgili hadislerin içeriğinde neler vardır gibi sorulara cevap bulabilirsiniz!

Ramazan ve oruç gelenekleri hem ayetlerde hem hadislerde en güzel şekilde anlatıldıkları için orucun faziletlerine dair bilgi sahibi olmak isterseniz bu kaynaklara yönelmeniz sağlıklı sonuçlara ulaşmanızı sağlar. Oruç niyeti nasıl edilir gibi soruların cevaplarına derin göndermeleri olan ayetler ve hadisler için oruç ibadetinin açlıktan öte olduğunu daha iyi idrak edebilirsiniz.

Ramazan ve oruçla ilgili ayetler ile oruç ibadetinin derinliği daha iyi kavranır. Yapılan ibadetin manası kavrandıkça ibadeti yerine getirmek hakkıyla daha güzel olur. Özellikle oruçla ilgili ayetler ve hadisler birçok ibadette olduğu gibi bu ibadet ile ilgili de kafa karışıklığını giderir.

Ramazan ayı ile ilgili hadisler sayesinde bu bereketi ve fazileti bol ayın şerefine nail olmayı kolaylaştırabilirsiniz. Ramazan ve oruçla ilgili hadisler, yapmış olduğunuz ibadetin de farkındalığını artıracaktır. Peygamberimizin oruçla ilgili hadisleri hayat yoluna ışık tutar.

Orucun sadece sahur vakti ve iftar saati arasında bir şey yemeden nefse hakim olmanın ötesinde maneviyata olan katkıları da daha iyi anlaşıldıkça, tutulan oruçların kıymeti de artar. Kendiniz, sevdikleriniz, sosyal çevreniz ve çocuklarınız için gönülden paylaşabileceğiniz ramazan ile ilgili hadisler takip eden alt başlıklarda sizleri bekliyor olacak. Ramazan ile ilgili hadisler kısa örnekler, Peygamberimizin oruçla ilgili hadisleri için farklı kaynaklardan içerikleri sizlere sunuyoruz.

İlginizi çekebilir: İftar Mesajları: En Güzel İftar Sözleri

ramazan ile ilgili hadisler

Ramazan ve Oruç ile İlgili Hadisler

Oruçla ilgili kısa hadisler nelerdir sorusuna bazı örnekleri sıralayalım:

  • “Oruçlunun rahatlayacağı iki sevinç anı vardır; birisi iftar ettiği zaman, diğeri de orucunun sevabıyla Rabbine kavuştuğu andır.” (Buhari, Savm 9; Müslim, Sıyam 163)
  • “Kim faziletine inanarak ve karşılığını Allah’ tan bekleyerek orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhari, İman 28, Savm 6)
  • “Ramazan ayı girdiğinde cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar bağlanır.” (Buhari, Savm 5)
  • “Ramazan ayında yapılan umre tam bir hac sayılır, yahut da benimle birlikte yapılmış bir haccın yerini tutar.” (Buhari, Umre 4)
  • “Kim bir oruçluyu iftar ettirirse oruçlu kadar sevap kazanır. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmez.” (Tirmizi, Savm 82)
  • “Ramazan orucu farz, teravih namazı ise sünnettir. Bu ayda oruç tutup, gecelerini de ibadetle geçirenin günahları affolur.” (Nesai)
  • “Ey iman edenler! Sizden öncekilere yazıldığı gibi, oruç size de yazıldı (farz kılındı). Umulur ki sakınırsınız.” (Bakara Suresi, 183. Ayet)
  • “Oruç tutanın uykusu ibadet, susması tesbih, ameli kabul ve duası müstecab olur.” (Resulullah s.a.v)
  • “Eğer sorulsa ki, neden ramazan ayının orucu bundan az veya fazla farz kılınmadı? Şöyle cevap verilir: Çünkü bu, zayıf ve güçlünün gücünün yettiği bir miktardır.” (İmam Rıza a.s)
  • “Allah rızası için bir gün oruç tutan kimseyi Allah Teala bu bir günlük oruç sebebiyle cehennem ateşinden yetmiş yıl uzak tutar.” (Buhari, Cihad 36; Müslim, Sıyam 167- 168)

Ramazan ile ilgili hadisler Diyanet İşleri’nin sayfalarında, dergilerinde ve makalelerinde de elbette yer almaktadır, daha fazla örneğe bakmak için online olarak birçok kanala ulaşabilirsiniz. Hem Arapça hem Türkçe okuma yapabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Sahur Nedir? Ne Zaman Başlar, Biter?

ramazan ve oruçla ilgili hadisler

Ramazan ve Oruç ile İlgili Ayetler

Ramazan ile ilgili ayetler Diyanet İşleri Başkanlığı yazılarında en doğru şekilde, tasfirleriyle aktarılmaktadır. Ramazanda tutulan oruçlarla ilgili olan ve ramazan dışında tutulan oruçlarla ilgili de olan ayetler vardır. Biz de birkaç örnek vermek isteriz:

  • “Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır…” (3)
  • “Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki (oruç tutmak suretiyle kötülüklerden) korunursunuz.” (7)
  • “… içinizden kim ramazan ayına erişirse, orucunu tutsun…” (8)
  • “Ey iman edenler, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de oruç farz kılındı. Umulur ki korunursunuz.” (Bakara 183)

“Allah sizi kasıtsız olarak yaptığınız yeminlerden ötürü sorumlu tutmaz, fakat bilerek ettiğiniz yeminlerden dolayı sizi sorumlu tutar. Bunun da kefâreti, ailenize yedirdiğinizin ortalama seviyesinden on fakire yedirmek yahut onları giydirmek ya da bir köle âzat etmektir. Buna imkânı olmayan ise üç gün oruç tutmalıdır. Yemin ettiğinizde (bozarsanız) yeminlerinizin kefâreti işte budur. Yeminlerinize bağlı kalın. Allah âyetlerini sizin için bu şekilde açıklıyor ki şükredesiniz.” (Maide Suresi 89)

“Müslüman erkekler, Müslüman kadınlar; mümin erkekler, mümin kadınlar; ibadet ve itaat eden erkekler, ibadet ve itaat eden kadınlar; özü sözü doğru erkekler, özü sözü doğru kadınlar; sabreden erkekler, sabreden kadınlar; gönlünü ibadete vermiş erkekler, gönlünü ibadete vermiş kadınlar; (Allah için) yardım yapan erkekler, yardım yapan kadınlar; oruç tutan erkekler, oruç tutan kadınlar; iffetlerini koruyan erkekler, iffetlerini koruyan kadınlar; Allah’ı çokça anan erkekler, çokça anan kadınlar; işte bunlar için Allah büyük bir ödül hazırlamıştır.” (Ahzab Suresi 35)

“Yanlışlıkla olması dışında, bir müminin bir mümini öldürmeye hakkı olamaz. Yanlışlıkla bir mümini öldüren kimsenin mümin bir köle âzat etmesi ve ölenin ailesine teslim edilecek bir diyet vermesi gereklidir; ancak ölünün ailesi diyeti bağışlarsa o başka. Öldürülen, mümin olmakla birlikte size düşman olan bir topluluktan ise mümin bir köle âzat etmek lâzımdır. Eğer kendileriyle aranızda antlaşma bulunan bir topluluktan ise ailesine teslim edilecek bir diyet vermek ve mümin bir köleyi âzat etmek gerekir. Bunları bulamayan kimsenin Allah tarafından tövbesinin kabulü için iki ay peş peşe oruç tutması lâzımdır. Allah her şeyi bilmektedir, hikmet sahibidir.” (Nisa Suresi 92)

O tövbekârlar, ibadet edenler, hamdedenler, dünyada yolcu gibi yaşayanlar, rükûa varanlar, secde edenler, iyiliği teşvik edip kötülükten alıkoyanlar, Allah’ın sınırlarını gözetenler; müjdele o müminleri! (Tevbe Suesi 112)

(“Dünyada yolcu gibi yaşayanlar” şeklinde tercüme edilen “es-sâihûn” kelimesinin sözlük anlamı “seyahat edenler”dir. Birçok sahâbî, Hz. Peygamber’in “Ümmetimin seyahati oruçtur” meâlindeki bir hadisine dayanarak âyetteki bu kelimeyi “oruç tutanlar” şeklinde yorumlamışlardır (Taberî, XI, 28)

“Kocası hakkında seninle tartışan ve Allah’a yakınan kadının sözünü Allah işitmiştir. Allah sizin karşılıklı konuşmanızı işitiyordu. Çünkü Allah her şeyi işitmekte ve görmektedir. İçinizden karılarına zıhâr yapanların karıları asla onların anaları değildir. Onların anaları sadece, kendilerini doğuran kadınlardır. Gerçek şu ki, onlar çirkin ve asılsız bir söz söylüyorlar. Şüphesiz Allah affedicidir, bağışlayıcıdır. Karılarına zıhâr yapıp da sonra dediklerinden dönenlerin, onlarla temas etmeden önce bir köle âzat etmeleri gerekir. Size öğütlenen işte budur. Allah yapıp ettiklerinizden tamamen haberdardır. Buna imkân bulamayan, temastan önce peş peşe iki ay oruç tutar. Buna da gücü yetmeyen altmış fakiri doyurur. Bu, Allah’a ve resulüne imanınızı göstermeniz içindir. İşte bunlar Allah’ın koyduğu kurallarıdır. Kâfirleri elem veren bir azap beklemektedir.” (Mücadele Suresi 1-4)

“Ey peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak, Allah’ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. Allah (gerektiğinde) yeminlerinizi bozmayı (ve kefaret ödemeyi) size meşru kılmıştır. Allah sizin yardımcınızdır. O, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. Hani peygamber eşlerinden birine, gizli bir söz söylemişti. Fakat eşi o sözü (başkasına) haber verip Allah da bunu peygambere bildirince, peygamber bunun bir kısmını bildirmiş, bir kısmından da vazgeçmişti. Peygamber bunu ona (sırrı açıklayan eşine) haber verince o, “Bunu sana kim bildirdi?” dedi. Peygamber, “Bunu bana, hakkıyla bilen ve hakkıyla haberdar olan Allah haber verdi” dedi. (Ey Peygamber’in eşleri!) Eğer siz ikiniz Allah’a tövbe ederseniz, ne iyi. Çünkü kalpleriniz kaydı. Eğer Peygamber’e karşı birbirinize arka çıkarsanız bilin ki Allah onun yardımcısıdır, Cebrail de, salih mü’minler de. Bunlardan sonra melekler de ona arka çıkarlar. Eğer o sizi boşarsa Rabbi ona, sizden daha hayırlı, Müslüman, inanan, sebatla itaat eden, tövbe eden, ibadet eden, oruç tutan, dul ve bakire eşler verebilir.” (Tahrim Suresi 1-5)

İlginizi çekebilir: Faziletli Ramazan Duaları Arapça, Türkçe

ramazanla ilgili hadisler

Sahur, İftar, Teravih, Sadaka, Kuran Okuma, Kadir Gecesi Hadisleri

  • “Sahur yapınız, zira sahurda bolluk-bereket vardır.” (Buhârî, Savm 20; Müslim, Sıyâm 45)
  • “Bilâl geceleyin erkence ezan okur. Siz İbni Ümmü Mektûm ezan okuyuncaya kadar yiyip içiniz.”
  • “Kim bir oruçluyu iftar ettirirse, oruçlu kadar sevap kazanır. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmez.” (Tirmizî, Savm 82)
  • “Oruç açmakta acele ettikleri sürece Müslümanlar hayır üzere yaşarlar.” (Buhârî, Savm 45; Müslim, Sıyâm 48)
  • “Allah Teâlâ şöyle buyurdu: Kullarımın bana en sevgili olanı, oruç açmakta acele davranandır.” (Tirmizî, Savm 13)
  • “Herhangi biriniz iftar etmek istediği zaman orucunu hurma ile açsın. Hurma bulamazsa, su ile iftar etsin. Su temizdir.” (Ebû Dâvûd, Savm 21; Tirmizî, Zekât 26, Savm 10.)
  • “Resûlullah akşam namazından önce birkaç taze hurma ile orucunu açardı. Taze hurma bulamazsa, kuru bir hurmacıkla iftar ederdi. Kuru hurma da bulamazsa, birkaç yudum su içerek iftar ederdi.” (Ebû Dâvûd, Savm 21; Tirmizî, Savm 10)
  • “Kim Ramazan’ın faziletine inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek terâvih namazını kılarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, Îmân 37 ; Müslim, Müsâfirîn 173, 174.)
  • Peygamber Efendimiz buyurur: “Allâh Teâlâ Ramazan’da orucu farz kıldı, ben de (terâvîh) namazını sünnet kıldım.” (İbn-i Mâce, Salât, 173)
  • Hz. Ayşe’den rivayet edildiğine göre Resûlullah, Ramazan’da diğer aylardan daha fazla (kulluk yapmaya) çalışırdı. Ramazan’ın son on gününde de Ramazan’ın öteki günlerinden daha fazla ibadet ederdi. (Müslim, İ’tikâf 8. Ayrıca bk. Tirmizî, Savm 72;)
  • “Hz. Peygamber fıtır sadakasını (fitreyi) köle, erkek, kadın, küçük ve büyüklere farz kılmış ve insanlar (bayram) namazına çıkmadan önce verilmesini emretmiştir.” (Buhârî, Zekât, 76; Müslim, Zekât, 12 .)
  • “Hz. Peygamber fitrenin, insanlar Bayram Namazı’na çıkmadan önce verilmesini emretmiştir” (Şevkânî, Neylü’l-Evtâr, IV, 183.)
  • “Hz. Peygamber fıtır sadakasını 1 sâ’ (ölçek) hurma ve 1 sâ’ arpa olmak üzere köle, erkek, kadın, küçük ve büyüklere farz kılmış ve insanlar (bayram) namazına çıkmadan önce verilmesini emretmiştir.” (Buhârî, Zekât, 76; Müslim, Zekât, 12 .)
  • “Biz Peygamber devrinde fitreyi, yiyecek maddelerinden 1 sâ’ olarak verirdik. O zaman bizim yiyeceğimiz arpa, kuru üzüm, hurma ve keş (yağı alınmış peynir) idi.” (Buhârî, Zekât, 74; A. İbn Hanbel, III, 73, 98.)
  • “Resûlullah oruçluları gereksiz ve çirkin sözlerden arındırmak ve yoksullara yiyecek sağlamak için fitreyi farz kılmıştır. Fitreyi kim namazdan önce öderse, bu makbul bir zekât, kim de namazdan sonra öderse, herhangi bir sadaka olur.” (Buhârî, Zekât, 70, 71, 77; Müslim, Zekât, 12 , 13, 16)
  • “Sadaka vermekle mal eksilmez. Allâh Teâlâ, affeden kulunun değerini artırır. Allâh rızâsı için alçak gönüllü olanı Allâh yüceltir.” (Müslim, Birr, 69)
  • “Suyun ateşi söndürdüğü gibi sadaka da günah(ın azâbını) söndürür.” (Tirmizî, Îmân, 8/2616. Ayrıca bkz. İbn-i Mâce, Fiten, 12)
  • “Sadaka, Rabb’in öfkesini söndürür ve kişiyi kötü ölümden uzaklaştırır.” (Tirmizî, Zekât, 28/664)
  • “Müslümanın verdiği sadaka, ömrünü uzatır (bereketlendirir), kötü ölümü önler ve Allah Teâlâ onunla kibri, fakirliği ve övünmeyi giderir.” (Heysemî, III, 110)
  • “Sadaka vermekte acele edin! Çünkü belâ, sadakanın önüne geçemez.” (Heysemî, III, 110)
  • “İnsanlar arasında hüküm verilinceye kadar, herkes sadakasının gölgesinde olacaktır.” (Ahmed, IV, 147-8; Heysemî, III, 110)
  • “Yarım hurma ile de olsa ateşten korunun. Bunu da bulamayan, güzel ve hoş sözle korunsun.” (Buhârî, Edeb, 34)
  • “Kur’an okuyunuz. Çünkü Kur’an, kıyamet gününde kendisini okuyanlara şefaatçı olarak gelecektir.” buyururken işittim, demiştir. (Müslim, Müsâfirîn 252)
  • “Kim Kur’ân-ı Kerîm’den bir harf okursa, onun için bir iyilik sevabı vardır. Her bir iyiliğin karşılığı da on sevaptır. Ben, elif lâm mîm bir harftir demiyorum; bilâkis elif bir harftir, lâm bir harftir, mîm de bir harftir.” (Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân 16)
  • “Faziletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Kadir gecesini değerlendiren kişinin geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, Îmân 25, 27, 28, 35, Savm 6, Terâvih 1, Leyletü’l-kadr 1; Müslim, Müsâfirîn 173-176.)
  • “Kadir gecesi ile ilgili rüyalarınızın, Ramazan’ın son yedi gecesi üzerinde toplandığını görüyorum. O halde Kadir gecesini arayan onu Ramazan’ın son yedi gecesinde arasın!” (Buhârî, Leyletü’l-kadr 2, Ta’bîr 8; Müslim, Sıyâm 205 -206.)
ramazanla ilgili hadisler

Bu nasihatleri ramazan ayı boyunca aklınızda tutmalısınız:

  • Gözlerini haramdan koru!
  • Dünyalıklardan uzak dur!
  • Allah’a tövbeni çoğalt!
  • İyiliği yapmaya çalış, kötülükten uzak dur!
  • Günahlarının affı için Allah’a ümidini diri tut!
  • Bütün günahlarının bağışı için yalvar!
  • İyi ameller edinmek için motivasyonunu yüksek tut!

Ramazan ile ilgili ayetler ve ramazan ile ilgili hadisler konulu yazımızı umarız beğenmişsinizdir. Ramazan ayı her zaman hayrlara vesile olur, bu yazıyı okumanızın da hayrlı öğretiler almanız ve paylaşımlarda bulunmanız adına değerli olabilmesini umuyoruz. Her gününüzün bayramlar kadar güzel ve manevi olarak huzurlu geçmesini dileriz.

ramazanla ilgili ayetler

Ramazan Ayı ve Oruç ile İlgili Hangi Ayetler Vardır?

Ramazan ayı ve oruçla ilgili ayetler yoğun olarak iki konuyu yani ramazan ve orucu kapsayacak şekilde Bakara suresi içinde vardır. Ramazan orucu dışında tutulan oruçlara dair ayetler de Nisa, Maide, Ahzab, Tevbe, Mücadele, Tahrim, sureleri içinde geçmektedir.

Orucun Önemi ile İlgili Hadisler Nelerdir?

Orucun önemi ile ilgili hadislere dair farklı kaynaklarda örneklerden derlemeyi yazımızda ve çeşitli kaynaklarda bulabilirsiniz. Liste uzun olduğu için tek bir yazıda hepsine ulaşılması epey zordur.

Ramazan Orucu Hangi Ayetle Farz Kılındı?

Ramazan orucunun farz kılındığına işaret eden ayetler Bakara Suresi içinde yer almaktadır.

Kim Ramazan Ayında Oruç Tutarsa Günahları Bağışlanır mı?

Kimin günahlarının bağışlanacağını elbette sadece Allah bilir. Ramazan orucu ile bağışlanma arasında bağ kurma yönelimi şu hadisten ileri gelmektedir: “Kim inanarak ve mükâfatım Allah’tan bekleyerek ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır. ” (Buhari, Savm, 7)

oruçla ilgili hadisler

Orucu Bozan Şeyler: 10 Durum – Soru Cevap

Sahur Duası Arapça Okunuşu, Türkçe Anlamı

İftar Duası Türkçe ve Arapça Okunuşu, Anlamı

Ramazan Ayının Önemi, Nelere Dikkat Edilmeli?

Avrupa Yakası İftar Mekanları: En İyi 11 Restoran

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır