Balık Kılçığı Diyagramı Ingilizce
kaynağı değiştir]
Ana madde: histogram
Histogram'ın kelime olarak kökeninin nereden geldiği tam olarak bilinememektedir. Ancak Yunanca Histos deyimi "Yukarı doğru kurulmuş şey" (gemi direği, kale bayrağı ve histogram çubukları vs.)ile Gramma "çizme, kaydetme, yazma" deyimlerinden oluştuğu iddia edilmektedir. Ayrıca bu tanımı ilk kullanan Karl Pearson tarafından "Historical Diagram(Tarihi Diagram)" kavramından türetildiği söylenmektedir.[25]
Pratik anlamında ise histogram, veri değerlerinin dağılımlarını göstererek dağılımın daha iyi anlaşılması ve tanınmasına yardımcı olan araçtır.[26] Bir sistemin istatistiki olarak takip edilmesi sonucu elde edilmiş veri yığınlarını anlamlı bir şekilde gruplandırarak gösterir, böylelikle bu verilerle yürütülecek çalışmalar için sistem, sayı grupları ile daha düzenli bir şekilde gösterilmiş olur. Resimdeki örnekte ağaçların boylarına ilişkin ölçümler yapılmış, veri seti oluşturulmuş ve histogram sayesinde bu veriler anlamlı bir şekilde gösterilmiştir.
Kullanımı[değiştir İngilizceyi balık kılçığı ile öğretiyor
Marmara Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği mezunu olan Mehmet Nabi Özsoy, 11 yıllık birikimi sonucunda oluşturduğu Balık Kılçığı metodu ile İngilizce öğrenmeyi daha da kolaylaştırıyor. Sistemin özü ise bir çocuğun anadilini öğrenmesine benzeyen sürecin yetişkinlere uygulanmasından oluşuyor. Yani sistem taklit ve tekrara dayanıyor. Metodunu anlattığı Türkler Nasıl İngilizce Öğrenir diye bir kitapta yazan ve oluşturduğu Balık Kılçığı Metodu’nun Tescil Belgesini alan Mehmet Nabi Özsoy, İngilizcenin en kolay öğrenilecek dil olduğunu kaydetti. “İngilizce zaten kolaydı da siz bilmiyordunuz” diyen Özsoy, doğru yöntem ve yaklaşımla dünyanın en zor dillerinden birini konuşan Türklere, dünyanın en kolay dilini öğretmenin çok kolay olduğunu aktarıyor.
“SİSTEMİN ANA YAPISINI TAKLİT VE TEKRAR OLUŞTURUYOR”
Bir dili öğrenmenin tek çözüm yolunun taklit ve tekrardan geçtiğini anlatan Özsoy, “Herhangi bir konuda iyi öğretim yöntemleriyle konuyu yeterince taklit ve tekrar edersek bir süre sonra bunun bizde düşünmeden yapılan bir davranış haline geldiğini görürüz. Mevcut kullanılan yöntemlerle kıyaslandığında sistem birçok farklılıklar taşır. Dil öğrenmek isteyen insanlar, genelde hiçbir psikolojik ön hazırlık yapmadan direkt olarak hemen bir kursa yazıldıkları için bir süre sonra paralar harcadıkları etkinlikten bıkmaya başlıyor. Bu kapsamda öğrencinin psikolojik olarak kendini hazırlaması gerektiği konusunda bazı prensipler geliştirdim. Öncelikle nedenler ve gerekçeler belirlenecek, kararlı ve inançlı olup zorluklar bilinecek, hedef belirlenecek, etkinlik bir ders veya görev değil eğlence haline getirilecek” dedi. “Sistem çok pratik olmasına ve kısa zamanda konuşmayı sağlamasına rağmen çok iyi bir teorik İngilizce gramer altyapısını da vermektedir” diyen Özsoy, kişisel gelişim tekniklerinin dil öğrenimine psikolojik olarak öğrencinin hazırlamada kullanılmasının, eğlenceli oyunlarla, bulmaca ve hikayelerle desteklenen bir gramer öğretme tekniği geliştirmiş olmasının da başka bir avantaj olarak sistemde bulunduğunu kaydetti. Balık Kılçığı sisteminin 3 ana başlık altında oluştuğunu dile getiren Özsoy, bunların Küçük Kağıtlar Tekniği, Renkleri Dil Eğitiminde Kullanma Tekniği ve İngilizce Düşünme Mantığı tekniği olduğunu ifade etti.
“SİSTEMLE KISA SÜREDE YÜZLERCE KELİME ÖĞRENİLİYOR”
Küçük Kağıtlar Tekniği ile 3 ayda en az 300 kelime öğrenilebileceğini açıklayan Özsoy, şunları kaydetti: “Bu okullarda uygulanan fiş tekniğine uygundur. Oluşturduğum Quiz buddy programı sayesinde bilgisayarda eğlenceli bir şeklide kelime öğrenebiliyoruz. Öğrenmeyi sağlayan bir tekniğin yanı sıra çok hızlı dilin mantığını ve cümle kurmayı, gramersiz ama karşı tarafla anlaşmamızı sağlayan cümle kurma pratiğini veriyor bu program. Bir konuya ait kelimeleri eş ve zıt anlamlarıyla birlikte öğrenebiliyoruz. Sistem iyi bir kulağa ve konuşmaya yönelik yardımcı eğitim malzemeleri ve eğlendirici, bilgilendirici yöntemleri yerleştirerek anlama ve konuşma sorununu çözmektedir. Sistemin ikinci bölümünde ise zamanın üç’e bölünme kuramı bulunmaktadır. Bu kurama göre tüm diller zaman temelinde buluşur. Bunlar, geçmiş, an ve gelecektir. Bu durumda herhangi bir dildeki geçmiş, an ve geleceğe ait zaman eklerini bulur ve bunları eylemlerle hiçbir gramer kuralına ve değişime bağlı kalmadan birleştirip ve kağıt tekniğiyle öğrenmiş olduğumuz kelime ve cümle dizilişlerini bu yapıyla harmanlarsak o dili hızlı bir şekilde öğrenmeye ve konuşmaya başlarız.”
“SİSTEMİN İNGİLİZCE ÖĞRETME SÜRESİ 160 SAATTİR”
Bu sistemin İngilizce öğretme süresinin 160 saat olduğunu anlatan Özsoy, ilk 30-40 saatinde öğrenciyi psikolojik olarak dil öğrenmeye hazırladığını, dilin mantığını öğrettiğini ve kişinin yurtdışına gittiğinde durumunu rahat bir şekilde anlatabileceği kadar İngilizceye sahip olabileceğini kaydetti. Geriye kalan 120 saatlik zaman diliminde öğrencinin aynı zamanda yabancı hocadan İngilizceye tam olarak hakim olabilmek ve konuşmak için ders aldığını aktaran Özsoy, tüm eğitimin sonunda öğrencinin ülke sınırları dışına çıkmadan bir yabancı kadar olmasa da ona yakın bir seviyede dile hem pratikte hem de teorikte hakim olacağına dikkat çekti. Balık Kılçığı metodunu herkes tarafından öğrenilmesini istediğini fakat bunun için gerekli desteği bulamadığını belirten Özsoy, amacının kitabının basılmasıyla herkesin rahat bir şekilde sıkılmadan eğelenerek İngilizce öğrenmesi olduğunu vurguladı.
HASAN AYHAN
kaynağı değiştir]
İngilizceyi balık kılçığı ile öğretiyor
Marmara Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği mezunu olan Mehmet Nabi Özsoy, 11 yıllık birikimi sonucunda oluşturduğu Balık Kılçığı metodu ile İngilizce öğrenmeyi daha da kolaylaştırıyor. Sistemin özü ise bir çocuğun anadilini öğrenmesine benzeyen sürecin yetişkinlere uygulanmasından oluşuyor. Yani sistem taklit ve tekrara dayanıyor. Metodunu anlattığı Türkler Nasıl İngilizce Öğrenir diye bir kitapta yazan ve oluşturduğu Balık Kılçığı Metodu’nun Tescil Belgesini alan Mehmet Nabi Özsoy, İngilizcenin en kolay öğrenilecek dil olduğunu kaydetti. “İngilizce zaten kolaydı da siz bilmiyordunuz” diyen Özsoy, doğru yöntem ve yaklaşımla dünyanın en zor dillerinden birini konuşan Türklere, dünyanın en kolay dilini öğretmenin çok kolay olduğunu aktarıyor.
“SİSTEMİN ANA YAPISINI TAKLİT VE TEKRAR OLUŞTURUYOR”
Bir dili öğrenmenin tek çözüm yolunun taklit ve tekrardan geçtiğini anlatan Özsoy, “Herhangi bir konuda iyi öğretim yöntemleriyle konuyu yeterince taklit ve tekrar edersek bir süre sonra bunun bizde düşünmeden yapılan bir davranış haline geldiğini görürüz. Mevcut kullanılan yöntemlerle kıyaslandığında sistem birçok farklılıklar taşır. Dil öğrenmek isteyen insanlar, genelde hiçbir psikolojik ön hazırlık yapmadan direkt olarak hemen bir kursa yazıldıkları için bir süre sonra paralar harcadıkları etkinlikten bıkmaya başlıyor. Bu kapsamda öğrencinin psikolojik olarak kendini hazırlaması gerektiği konusunda bazı prensipler geliştirdim. Öncelikle nedenler ve gerekçeler belirlenecek, kararlı ve inançlı olup zorluklar bilinecek, hedef belirlenecek, etkinlik bir ders veya görev değil eğlence haline getirilecek” dedi. “Sistem çok pratik olmasına ve kısa zamanda konuşmayı sağlamasına rağmen çok iyi bir teorik İngilizce gramer altyapısını da vermektedir” diyen Özsoy, kişisel gelişim tekniklerinin dil öğrenimine psikolojik olarak öğrencinin hazırlamada kullanılmasının, eğlenceli oyunlarla, bulmaca ve hikayelerle desteklenen bir gramer öğretme tekniği geliştirmiş olmasının da başka bir avantaj olarak sistemde bulunduğunu kaydetti. Balık Kılçığı sisteminin 3 ana başlık altında oluştuğunu dile getiren Özsoy, bunların Küçük Kağıtlar Tekniği, Renkleri Dil Eğitiminde Kullanma Tekniği ve İngilizce Düşünme Mantığı tekniği olduğunu ifade etti.
“SİSTEMLE KISA SÜREDE YÜZLERCE KELİME ÖĞRENİLİYOR”
Küçük Kağıtlar Tekniği ile 3 ayda en az 300 kelime öğrenilebileceğini açıklayan Özsoy, şunları kaydetti: “Bu okullarda uygulanan fiş tekniğine uygundur. Oluşturduğum Quiz buddy programı sayesinde bilgisayarda eğlenceli bir şeklide kelime öğrenebiliyoruz. Öğrenmeyi sağlayan bir tekniğin yanı sıra çok hızlı dilin mantığını ve cümle kurmayı, gramersiz ama karşı tarafla anlaşmamızı sağlayan cümle kurma pratiğini veriyor bu program. Bir konuya ait kelimeleri eş ve zıt anlamlarıyla birlikte öğrenebiliyoruz. Sistem iyi bir kulağa ve konuşmaya yönelik yardımcı eğitim malzemeleri ve eğlendirici, bilgilendirici yöntemleri yerleştirerek anlama ve konuşma sorununu çözmektedir. Sistemin ikinci bölümünde ise zamanın üç’e bölünme kuramı bulunmaktadır. Bu kurama göre tüm diller zaman temelinde buluşur. Bunlar, geçmiş, an ve gelecektir. Bu durumda herhangi bir dildeki geçmiş, an ve geleceğe ait zaman eklerini bulur ve bunları eylemlerle hiçbir gramer kuralına ve değişime bağlı kalmadan birleştirip ve kağıt tekniğiyle öğrenmiş olduğumuz kelime ve cümle dizilişlerini bu yapıyla harmanlarsak o dili hızlı bir şekilde öğrenmeye ve konuşmaya başlarız.”
“SİSTEMİN İNGİLİZCE ÖĞRETME SÜRESİ 160 SAATTİR”
Bu sistemin İngilizce öğretme süresinin 160 saat olduğunu anlatan Özsoy, ilk 30-40 saatinde öğrenciyi psikolojik olarak dil öğrenmeye hazırladığını, dilin mantığını öğrettiğini ve kişinin yurtdışına gittiğinde durumunu rahat bir şekilde anlatabileceği kadar İngilizceye sahip olabileceğini kaydetti. Geriye kalan 120 saatlik zaman diliminde öğrencinin aynı zamanda yabancı hocadan İngilizceye tam olarak hakim olabilmek ve konuşmak için ders aldığını aktaran Özsoy, tüm eğitimin sonunda öğrencinin ülke sınırları dışına çıkmadan bir yabancı kadar olmasa da ona yakın bir seviyede dile hem pratikte hem de teorikte hakim olacağına dikkat çekti. Balık Kılçığı metodunu herkes tarafından öğrenilmesini istediğini fakat bunun için gerekli desteği bulamadığını belirten Özsoy, amacının kitabının basılmasıyla herkesin rahat bir şekilde sıkılmadan eğelenerek İngilizce öğrenmesi olduğunu vurguladı.
HASAN AYHAN
Ana madde: Pareto diyagramı
Pareto diyagramı[5] 1 Şubat 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. ilk kez 19. Yy da İtalyan ekonomist Vilfredo Pareto tarafından tanımlanmıştır. Pareto, yaşadığı dönemde yaptığı bir çalışmada ekonomik refahın nüfus içindeki dağılımına ilişkin olarak, nüfustaki azınlığın ekonomik refahın büyük bir bölümüne sahip oldukları neticesine varmıştır.
Daha sonra toplam kalite anlayışınında öncülerinden olan Joseph Juran 1940-1950 yıllarında Pareto'nun bu çalışmasının birçok alanda kullanılabileceğini gözlemlemiştir. Juran tarafından ilk kez pareto prensipleri tanımlanmıştır.[32]
Pareto diyagramı özel bir çubuk grafiği olarak da belirtilebilir. Çubukların yükseklikleri frekans veya maliyet(para veya zaman) belirtir ve solda en uzun çubuk olacak şekilde sıralanırlar. Bundan dolayı, görsel olarak problem veya durumların göreceli önemlerini sıralar denilebilir. Sınırlı sayıdaki görevin yerine getirilmesi ile genel sistem performansında en büyük etkinin sağlanabileceğini gösteren istatistiksel bir tekniktir.
Pareto etkisi aynı zamanda kalite geliştirme sınırları dahilinde de etkinlik gösterir. Pareto etkisinin belirttiği "sistemdeki problemlerin %80'sebeplerin %20'si tarafından oluşmaktadır" ilkesi kalite geliştirme işlemleri dahilinde de geçerlidir.[33]