balkan antantı hangi devletler arasında imzalandı / Türk basınında "İkinci Balkan Antantı" (1952-1955) | AVESİS

Balkan Antantı Hangi Devletler Arasında Imzalandı

balkan antantı hangi devletler arasında imzalandı

Balkan Antantı nedir, ne anlama gelir? Balkan Antantı tarihi, amacı, ülkeleri ve önemi

Artan bu tehlikelere karşı Türkiye, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya; Atina’da bir araya gelerek, 9 Şubat 1934 tarihinde Balkan Antantı’nı imzalanmışlardır. Her ne kadar Türkiye; Bulgaristan ve Arnavutluk’u da bu pakta dâhil etmek istese de bu iki ülke üzerindeki Alman ve İtalyan baskısı bu duruma engel olmuştur.

Bu dört ülke arasında imzalanan Balkan Antantı’na göre;

  • Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya; kendi Balkan sınırlarının güvenliğini karşılıklı olarak güvence altına alacaklardır.
  • Antlaşmaya taraf ülkeler, çıkarları aleyhinde gelişmeleri müzakere edeceklerdir. Ayrıca pakta üye olmayan herhangi Balkan ülkesine karşı haber vermeksizin eylemde bulunmayacaklardır.
  • İmzalanan bu antant; tüm Balkan devletlerine açık olacaktır. Katılmak isteyenlerin katılımları, pakta üye ülkelerin imzasından sonra mümkün olacaktır.
  • Saldırı değil savunma amaçlı imzalanan bu antlaşma en az beş yıl süreyle geçerli olacaktır.

1 Eylül 1939 tarihinde başlayan 2. Dünya Savaşı Balkan Antantı’nın temellerini sarsmıştır. Özellikle 1940 senesinde İtalya’nın Yunanistan ve Yugoslavya’ya saldırmasıyla Balkan Antantı işlevini yitirmiş ve 1841 yılında resmen ortadan kalkmıştır.

Balkan Antantı Önemi

1934 yılında imzalanan Balkan Antantı önemi; bölgedeki barışın korunmasına yönelik önemli bir adım olmasından ileri gelmektedir. Ayrıca bu antlaşma ile Türkiye ‘Yurtta barış, dünyada barış’ ilkesi gereğince hareket etmiş ve hem dünya hem de bölgesel barışa önemli bir katkı sunmuştur. Balkan Antantı’nın Türkiye için bir diğer önemi de sağlamış olduğu sınır güvenliğidir. Bu pakt ile Türkiye batı sınırlarını güvence altına almış ve Balkanlardaki politika hedefine ulaşmıştır.

Türkiye’nin Balkanlar’dan Kopuşu ve Geri Dönüşü

Osmanlı İmparatorluğu, 1912-1913 Balkan Savaşları sonucunda Doğu Trakya hariç Balkanlar’daki tüm topraklarını kaybetti. Böylece Balkanlar’daki yaklaşık 550 yıllık Osmanlı-Türk egemenliği tamamen sona ermiş oldu.

İmparatorluk parçalandıktan sonra kurulan modern Türkiye Cumhuriyeti’nin birincil dış politika amacı kendi sınırlarını ve güvenliğini sağlamaktı. Bu amaçla Balkanlı devletler ile mümkün olduğu kadar barışçıl ilişkiler geliştirildi. 2. Balkan Savaşı’nda ve 1. Dünya Savaşı’nda kaybettiği toprakları geri almak isteyen Bulgaristan’a karşı 9 Şubat 1934’te Yunanistan, Yugoslavya, Romanya ve Türkiye arasında Balkan Antantı oluşturuldu. Fakat 2. Dünya Savaşı’nda Yugoslavya ve Yunanistan’ın Almanya tarafından işgal edilmesiyle birlikte Balkan Antantı geçerliliğini yitirdi.

2. Dünya Savaşı sonrasında Balkanlar bölgesi “kapitalistler“ ve “sosyalistler“ olarak ikiye bölündü. Bu bölünmede Türkiye ve Yunanistan ABD liderliğindeki kapitalist blok içinde, Arnavutluk, Romanya ve Bulgaristan ise Sovyetler Birliği liderliğindeki sosyalist blok içinde yerlerini aldılar. Yugoslavya ise 1948’den itibaren Sovyetler Birliği güdümünden çıkarak kendi bağımsız sosyalist yolunu (iç politikada “sosyalist özyönetim modeli“ ve dış politikada “bağlantısızlık stratejisi / hareketi“) geliştirdi.

Kapitalist Türkiye’nin sosyalist Balkan devletleri ile olan ilişkileri son derece sınırlı ve gergin oldu. Aynı kapitalist blok içinde yer almalarına rağmen Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkiler ise Kıbrıs, Ege Denizi ve azınlıklar ile ilgili sorunlar nedeniyle olumlu bir gelişme kaydedemedi. Hatta aynı blok içinde yer alan bu iki Balkanlı kapitalist devlet, Kıbrıs sorunu nedeniyle 1974 yılında savaşın eşiğinden döndü.

1945-1990 döneminde Türkiye’nin Balkan politikasında gerçekleşen en önemli gelişme “Balkan Paktı“ ve “Balkan İttifakı“ deneyimleri oldu. 28 Şubat 1953 tarihinde Türkiye, Yunanistan ve Yugoslavya arasında Sovyetler Birliği’ne karşı Balkan Paktı imzalandı. Balkan Paktı, 9 Ağustos 1954 tarihinde imzalanan bir başka antlaşma ile Balkan İttifakı’na dönüştürüldü. Fakat (a) Türkiye ile Yunanistan arasında Kıbrıs sorununun ortaya çıkması, (b) 1955’ten itibaren Yugoslavya ile Sovyetler Birliği arasındaki ilişkilerin düzelmeye başlaması ve (c) Yugoslavya’nın Bağlantısızlar Hareketi içinde yer alması sonucunda Balkan İttifakı, 1958’de fiilen ve Haziran 1960’ta resmen sona erdi.

Kısacası; Türkiye 1912-1913 Balkan Savaşları ile birlikte Balkanlar’dan koptu. Bu tarihten itibaren Türkiye’nin Balkan devletleri ile ilişkileri 1934 Balkan Antantı, 1953 Balkan Paktı ve 1954 Balkan İttifakı hariç alt düzeyde ve son derce gergin gerçekleşti. 2. Dünya Savaşı sonrasında Balkanlar’da sosyalist rejimlerin kurulması Türkiye’nin Balkanlar’dan kopuşunu ve dışlanmasını daha da arttırdı. Sosyalizm döneminde Balkanlar adeta unutuldu.

Balkanlar’ın tekrardan hatırlanması ve Türkiye’nin Balkanlar’a geri dönüşü ancak “büyük dönüşüm“ sayesinde oldu. Balkanlar’da 1980 sonrasında yaşanılan büyük dönüşüm Balkanlar’ın kapılarını Türkiye’ye açtı. Sosyalizmden kapitalizme geçiş ve Balkanlı sosyalist ülkelerin kapitalist dünya sistemine entegre edilmeleri şeklinde gerçekleşen büyük dönüşüm, Türkiye tarafından memnuniyetle karşılandı. Türkiye’deki bu memnuniyetin başlıca iki nedeni vardı:

Birincisi; sosyalizmden kapitalizme geçiş neticesinde Balkanlar’da “komünizm tehlikesi“ yok oldu. Dolayısıyla Türkiye, Balkanlar’dan gelebilecek her hangi bir ideolojik veya askeri “komünist saldırı“ tehlikesi ve tehdidinden kurtulmuş oldu.

İkincisi; Balkanlar’da büyük dönüşümün yaşandığı yıllarda Sovyetler Birliği parçalandı ve Orta Asya’da bağımsız Türk devletleri kuruldu. Türkiye’nin bakış açısından, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in ifadesiyle, “Adriyatik’ten Çin Seddi’ne Türk Dünyası“ oluşturulabilir ve Türkiye bu dünyanın baş aktörü olabilirdi. Yani Türk

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır