bağımlılığın zararları / Başkent Üniversitesi Alanya Uygulama ve Araştırma Merkezi - Sağlık Rehberi

Bağımlılığın Zararları

bağımlılığın zararları

Sağlık Rehberi

Madde, vücuda girdiğinde ruhsal, davranışsal ve fiziksel değişikliklere neden olup, bağımlılık yapabilen kimyasal uyuşturucu veya uyarıcı addelerdir. Bu maddeler, doğal ya da sentetik olabilir. Yasal olabilir ya da  olmayabilir.

Madde bağımlılığı, sahte iyi oluş hali veren bir maddenin, belirgin bir etkiyi elde etmek için alınması sürecinde ortaya çıkan fiziksel, ruhsal ve sosyal sorunlara rağmen, madde alımının devam etmesi ve madde alma isteğinin durdurulamaması durumudur. Bağımlılık, kullanılan maddenin özelliklerine göre değişen bir süreç sonucunda ortaya çıkar. Madde kullanımı genellikle merak edip bir kez deneme ile başlar. Özellikle gençlerde özenti de rol oynar. Bu ilk temasta, kişi kullandığı maddenin etkisine bağlı olarak geçici bir zevk alır. Cesareti artar, utangaçlığı ortadan kalkar. Daha sonra stresli durumlarda geçici bir rahatlama sağlamak için ara ara kullanılmaya başlar. İlk başlarda maddenin kişiye zararı yok gibidir ve bağımlı olmadan da kullanılabileceği düşünülür. Fakat sürekli kullanıldığı zaman kişi, aynı etkiyi elde edemez. Aynı etkiyi elde etmek için kullandığı maddenin miktarını arttırır.

Ne bulursa kullanmaya başlar. Sonuçta sürekli kullanım yerini bağımlılığa bırakır.

Madde, beyin işlevlerini etkilediği gibi tüm bedensel yapıları da etkiler. Zamanla tüm organlarda kalıcı hasarlara yol açar. Ruhsal ve davranışsal sorunlar oluşturarak kişinin yakın ilişkilerini ve sosyal ve mesleki hayatını olumsuz etkiler. Madde bağımlılığı kişinin her alandaki kapasitesini azaltır. Buna rağmen bağımlılık nedeniyle kişi madde almaya devam eder. Bağımlılık yapan başlıca maddeleri; esrar, eroin, kokain, amfetamin, ekstazi, uçucu maddeler (bally, tiner), maraş otu, sihirli mantar, LSD, melek tozu,benzodiazepinler olarak sıralayabiliriz.

Madde Bağımlılığı İçin Risk Faktörleri

Madde bağımlılığında kişilik özelliklerinin bir önemi yoktur. Kullanan her kişi bağımlılık açısından aynı riski taşır. Ancak çevresel faktörler büyük önem taşır. Maddeyi kolay temin edebilme, rahat bir şekilde kullanabileceği ortamın olması, arkadaş grubunda kullananlar olması riski arttırmaktadır. Bir madde kullanıldıktan sonra, sahte iyi oluş halini ne kadar kısa sürede ve şiddetli ortaya çıkarırsa bağımlılık yapıcı gücü o kadar fazladır.

Madde bağımlılığı için gençler, özellikle de 15-25 yaş arasındakiler büyük risk altındadır. Ancak ne yazık ki günümüzde madde kullanımına başlama yaşı 15 yaşın altına düşmüştür. Gençler genel özellikleri itibariyle, meraklı, cesaretli, yeniliklere açıktır. Duyguları çabuk değişir. Çabuk sevinir, çabuk üzülürler. Başarılı olmaktan hoşlanırlar. Dış görünüşe önem verirler. Ebeveynlerinden ziyade arkadaşlarının sözlerine ve davranışlarına önem verirler. Bu nedenle arkadaş grubu madde bağımlılığı açısından önemlidir. Madde satıcıları gençlere, yetişkinler aracılığı ile değil arkadaşları aracılığıyla ulaşmaya çalışır. Sıkıntı ve gerginlik duyulan durumlarda, arkadaş tarafından verilen ve içeriğinde ne olduğu bilinmeyen ilaçların alınması ile madde kullanımına başlanabilir. Ülkemizde yapılan araştırmaların verilerine göre, bağımlıların %70’i 20 yaş altı gençlerdir. Madde ile ilk temas genelde 12-17 yaş arasında olmaktadır. 

Madde Bağınlılığı ile İlgili Yanlış İnaçlar

•Ara sıra kullanmakla bir şey olmaz.

•Ben kontrol edebilirim.

•Herkes kullanıyor bir şey olmuyor.

•Madde, yaratıcılığı geliştirir, konsantrasyonu arttırır.

•Esrar alkolden daha zararsızdır.

•Bir kere kullanmaktan bir şey olmaz.

•Ara sıra kullanmakla bir şey olmaz.

•Benim iradem güçlüdür.

•Sadece zayıf bireyler bağımlı olur, ben bağımlı olmam.

•Esrar bir ottur, zararlı değildir.

Madde bağımlılığı açısından risk altındaki gençlerin aile yapılarına baktığımızda, aşırı  koruyucu ya da aşırı baskıcı ya da ilgisiz bir aileleri vardır. Parçalanmış ailelerde, ebeveyn kaybında, aile içi iletişim eksikliğinin olduğu durumlarda risk artar. Aile içinde madde kullanan birinin varlığı riski en çok arttıran faktörlerdendir. Erken yaşta çalışmak, sosyoekonomik problemler, cinsel ya da fiziksel taciz, düşük okul başarısı da riski arttırır.

Madde Bağımlılığının Zararları Nelerdir?

Madde bağımlılığının en önemli zararı zehirlenmeler ve bunun sonucu olarak ölümdür. Maddeler, beyni etkileyerek dikkati yoğunlaştırmayı bozar,hız ve mekan kavramını  etkileyerek kazalara neden olabilir. Konuşma ve hareket bozuklukları yapabilir.

Sara nöbetlerine neden olabilir. Sindirim sistemini ve karaciğer hastalıklarına neden olabilir. Duyu organlarını körelterek tat, koku, görme, işitme bozuklukları ve his kaybı yapabilir. Solunum sistemini baskılar. Nefes darlığı, öksürük, boğulma hissi ve daha ileri aşamada solunum felci yaparak ölüme neden olabilir. Dolaşım sistemindeki zararları sonucu, çarpıntı, yüksek tansiyon, kalp yetmezliği, kalp kası hastalıkları, inme sonucu felç ve dolaşım bozukluğu sonucu uzuvlarda kangren yapabilir. Kan hücrelerinde değişiklikler yaparak kan kanserine neden olabilir. Ayrıca ciltte değişiklikler görülebilir, yara iyileşmesini geciktirir, saç dökülmesini arttırabilir. Böbrek hastalıklarına neden olabilir. İlk kullanımda cinsel gücü arttırdığı düşünülse de sürekli kullanımda cinsel işlevlerde azalma ve kısırlığa yol açabilir. Ayrıca ortak şırınga kullanımı ve kontrolsüz cinsel ilişki deneyimleri nedeniyle sifiliz, tüberküloz, hepatit ve AIDS gibi bulaşıcı hastalıklara yakalanma riski büyük oranda artar. Tüm bu saydığımız bedensel zararların yanı sıra önemli derecede ruhsal bozukluklara da yol açar. Kişide sıkıntı, gerginlik, uyku bozuklukları, diğer depresif belirtiler, maddenin etkisi ile görülen hayaller ve şüphecilik görülebilir. Madde kullanan kişilerde birtakım davranışsal belirtiler de gözlemlenir. İçe kapanma, sevdiklerinden uzaklaşma, ilgi ve isteklerinde hızlı değişimler, sık arkadaş değiştirme, karar verememe, ani duygu değişimleri yaşama, çabuk sinirlenme, alınganlık, iştahta bozulma, aktivite ve hobilere ilgi duymama, gelecekle ilgili motivasyon kaybı bunlardan bazılarıdır. Madde bağımlıları, aile ve dostları ile iletişim kopukluğu nedeniyle onları kaybetmekte ve maddeden başka arkadaşları kalmamaktadır.

Aile hayatına verdiği zararın yanı sıra iş hayatına, ülke ekonomisine ve toplumsal ahlaka da balta vurmaktadır. 

Madde Bağımlılığının Tedavisi

Madde bağımlılığının tedavisi mümkündür. Özellikle tedavi ilkelerini yerine getiren kişilerde maddeyi bırakma oranı çok yüksektir. Tedavi sadece kişinin maddeyi bırakmasını değil, sosyal yaşamına geri dönmesini ve yaşamını sağlıklı biçimde sürdürebilmesini de içerir. Yapılan araştırmalara göre, tedavide başarı oranının %40 olduğu bildirilmektedir. Kişinin tedavi olma motivasyonu ve tedaviye uyumu çok önemlidir. Kullanıcılar arasında “bu hastalığın bir tedavisi olmadığı” yolunda bir kanı yerleşmiştir. Ancak, bu yanlış bir kanıdır. İsteklilik ve kararlılık tedaviyi mümkün kılmaktadır. Bağımlılık tedavisi uzun sürelidir. Kişinin tedavide kaldığı süre arttıkça, tedavinin başarılı olma ihtimali artar. Tedavinin süresi kişiden kişiye değişmekle birlikte bir yıl kadar devam etmelidir. Bir yılın sonunda da gerekli durumlarda tedaviye devam edilmesi gerektiği bildirilmektedir. Öncelikle kişi başvurduğu zaman bedeninin maddeden arındırılması gerekir. Buna detoksifikasyon adı verilir. Detoksifikasyon tıbbi bir dönemdir. Kullanılan maddenin bırakıldıktan sonra ortaya çıkan yoksunluk belirtilerinin kaldırılmasını hedefler. Her maddenin yoksunluk belirtisinin niteliği ve şiddeti farklıdır. Yoksunluk belirtilerinin şiddeti kişinin biyolojik özelliklerine göre de değişebilir. Madde kullanımı sırasında bedenin kurduğu denge, madde bırakıldıktan sonra yeni bir denge oluşturmaya çalışır. İşte bu dönemde önemli bedensel sorunlar yaşanabilir. Bu bedensel belirtileri gidermek için tıbbi müdahaleler gerekir. Bununla birlikte tek başına ilaç tedavisi yeterli değildir. Kişinin kendisini tanıması, maddeyi kullanma davranışını öğrenmesi, madde kullanımına neden olan durumları anlaması, tekrar başlamaması için neler yapması gerektiğini öğrenmesi sağlanır. Bu amaçla bireysel ve grup terapileri yararlı olmaktadır. Ailenin ve bağımlı kişinin eğitimi de tedavinin içinde yer almaktadır. Tedavinin türü kişiden kişiye değişir. Genel olarak ayaktan tedavi daha yararlıdır. Bunun en önemli nedeni kişinin kendi yaşamını değiştirmeden, bulunduğu çevre ve koşullar içinde madde kullanmamayı öğrenmesidir. Ancak kişi kendisini maddeden uzak tutamıyor, arkadaş çevresinin baskısına karşı koyamıyorsa, bu durumda hastaneye yatırılarak tedavi edilmesi yararlı olacaktır. Tedavi süresi uzadıkça başarı şansı artar. Tedavide başarıyı artıran faktörlerden en önemlisi kişinin istekli ve kararlı olmasıdır. Bağımlı kendini değiştirmeye çalışırken, ailesi de değişimlere uğramayı kabul etmelidir. Bu noktada ailenin desteği önemlidir. Eğer kişi kendisinin bağımlı olduğunu unutmaz, tedaviye uyum gösterir ve yarıda bırakmazsa başarılı olma şansı yüksektir. 

Bağımlılık yineleyen bir hastalıktır. Genelde madde kullananların birden fazla tedavi girişimleri vardır. Tedavi girişimi sayısı arttıkça, tedavi şansı azalmamaktadır. Bu nedenle, birkaç kez başarısız tedavi girişimi kişiyi ve çevresini karamsarlığa sürüklememelidir

Madde kullanan kişi nasıl anlaşılır?

  • Odasında yalnız vakit geçirmeyi tercih eder.
  • Arkadaş çevresi sürekli değişir.
  • Para harcamasında artış görülür, harcamaları arasında dengesizlik vardır. Çalma davranışı görülebilir.
  • Okula devamlılığı azalır, okul başarısı düşer.
  • Maddeye gereksinimleri yaklaştığında, gözlerinde sulanma, burun akıntısı görülür.
  • Göz bebekleri büyüyebilir veya küçülebilir. Bunu gizlemek için güneş gözlüğü takar.
  • Aşırı terleme görülür.
  • Vücutlarında iğne izleri, morarma, damarları üzerinde iltihaplanmış bölgeler görülür. İğne izlerini saklamak için sıcak havalarda uzun kollu giyinir.
  • Uyuşuk, uykulu, huzursuz görünür.
  • Madde elde etmek amacıyla belirli zamanlarda ortadan kaybolur ve kanunsuz işlere karışabilir.

Madde Kullanan Gençlerle İlgili İpuçları

Saldırgan ya da asi davranışlar gösterirler.
Aykırı davranışları olur, her şeyi reddederler ya da aşırı itaatkardırlar.
Davranış bozuklukları gösterirler.
İçe dönük bir yapıları vardır.
Ani tepkiler verirler, çabuk heyecanlanırlar.

 

Akranlarından çabuk etkilenirler, özgüvenleri azdır.
Gelecek ile ilgili kaygıları vardır.
Kendilerini ispatlama çabası içindedirler.
Cinsel kimlik sorunları ve genetik yatkınlıkları da olabilir.
Sorunlarla baş etme mekanizmaları yetersizdir.

 

Gençleri Madde Bağımlılığından Nasıl Koruyabiliriz?

Gençleri madde kullanımından korumanın ilk basamağı, onları sorumluluk sahibi, özgüvenli, sorunlarıyla baş edebilen ve çözümler getirebilen bağımsız bireyler olarak yetiştirmektir. Bu bağlamda ebeveynlere büyük görevler düşmektedir. Ergenlik döneminin özelliklerini öğrenmek, aşırı koruyucu davranmamak, ilgisiz de olmamak, arkadaş çevresini tanımak, değişiklikleri fark etmek, yargılamadan dinlemek, tehdit etmemek, sabır ve anlayış göstermek ve en önemlisi kendi davranışları ile örnek olmak gerekir.

Unutulmamalıdır ki güvenli kullanılan bir madde yoktur!!

* Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır.

Madde bağımlılığı
nedir?

Madde bağımlılığı Dünya Sağlık Örgütünün, 11. revizyonunu yayımladığı Uluslararası Hastalık Sınıflandırması El Kitabı’nda (ICD-11) madde kullanımına bağlı bozukluklar adı altında sınıflandırılmaktadır. Vücuda girdiğinde davranışsal, ruhsal ve beden üzerinde değişikliklere neden olan, bağımlılık yapabilen kimyasal maddelere bağımlılık yapıcı maddeler denir. Bu maddeler tıp kaynaklarında psikoaktif madde olarak geçmektedir.

Bağımlılık Nedir

Psikoaktif madde; merkezi sinir sistemini etkileyerek beynin fonksiyonlarını değiştiren algıda, duyularda, davranışlarda, bilinçte ve ruh halinde değişikliklere neden olan kimyasal maddelerdir. Aralarında belirli ilaçların da bulunduğu psikoaktif maddelerin, tek seferlik kullanımında dahi kullanıma bağlı çeşitli bozukluklar ortaya çıkmaktadır. Bağımlılık yapıcı maddeleri yalnızca psikoaktif maddelerle sınırlandırılmamalıdır. Kimyasal olmayan ancak bağımlılık riski olan ve tıbbi amaçlı olmayan ilaçların zararlı kullanımından kaynaklanan bozukluklar da bu sınıflandırmaya dâhildir. Madde kullanımına bağlı bozukluklar aralarında belirli ilaçların da yer aldığı psikoaktif özellikteki maddelerin, tek seferlik ya da tekrarlanan kullanımından kaynaklanan çeşitli bozuklukları içermektedir. Bununla birlikte psikoaktif olmayan maddelerin tıbbi amaçlı olmayan, zararlı kullanımından kaynaklanan bozukluklar da bu sınıflandırmaya dâhildir. Madde kullanımı beyinde ödül yolaklarını uyarmaktadır. Madde kullanımına bağlı keyif veren ve cazip gelen etkiler beyinde ki dopamin hormonunu bozarken bozulma ile birlikte tekrar kullanımı pekiştirmektedir. Madde kullanımı tekrarlayan kullanımlara dönüştüğünde bağımlılık yapabilmektedir. Aynı zamanda zihinsel ve fiziksel sağlığı tehdit eden birçok zarara yol açabilmektedir.

Amerikan Psikiyatri Birliğinin belirlediği DSM-5 Tanı Ölçütleri Başvuru El Kitabı’na göre madde kullanım bozukluğu aşağıdaki şekilde tanımlanmaktadır.
12 aylık bir süre içinde, aşağıdakilerden en az ikisi ile kendini gösteren, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da işlevsellikte düşmeye yol açan, sorunlu bir madde kullanım örüntüsü:

  1. Çoğu kez istendiğinden daha büyük ölçüde ya da daha uzun süreli olarak madde alınır.
  2. Madde kullanmayı bırakmak, denetim altında tutmak için sürekli bir istek ya da sonuç vermeyen çabalar vardır.
  3. Madde elde etmek, madde kullanmak ya da yarattığı etkilerden kurtulmak için gerekli etkinliklere çok zaman ayrılır.
  4. Madde kullanmak için çok büyük bir istek duyma ya da kendini zorlanmış hissetme durumu söz konusudur.
  5. İşte, okulda ya da evdeki konumunun gereği olan başlıca yükümlülüklerini yerine getirememe ile sonuçlanan, yineleyici madde kullanımı vardır.
  6. Madde etkilerinin neden olduğu yineleyici, toplumsal ya da kişilerarası sorunlar olmasına karşın madde kullanımını sürdürme durumu söz konusudur.
  7. Madde kullanımından ötürü önemli birtakım toplumsal, işle ilgili faaliyetlerin, eğlenme-dinlenme etkinliklerinin bırakılması ya da azaltılması söz konusudur.
  8. Maddenin tekrar eden bedensel ya da ruhsal bir sorunu olduğu bilgisine karşın madde kullanımı sürdürülür.
  9. Aşağıdakilerden biriyle tanımlanabilecek bir dayanıklılık (tolerans) gelişmiş olması söz konusudur:
    A. Sarhoşluk ya da istenen etkiyi sağlamak için belirgin olarak artan ölçülerde madde kullanma gereksinimi
    B. Aynı ölçüde madde kullanımının sürdürülmesine karşın, belirgin olarak daha az etki sağlanması.
  10. Aşağıdakilerden biriyle tanımlandığı üzere, yoksunluk gelişmiş olması:
    A. Maddeye özgü yoksunluk sendromu
    B. Yoksunluk belirtilerinden kurtulmak ya da kaçınmak için madde (veya yakından ilişkili bir madde) alma.

Madde Yoksunluğu Nedir?

DSM-5 Tanı Ölçütleri Başvuru El Kitabı’na göre madde yoksunluğu şu şekilde tanımlanmaktadır:
A. Aşırı ölçüde ve uzun süreli (genellikle, en az birkaç ay süresince, her gün ya da neredeyse her gün kullanım) madde kullanımının bırakılması.
B. A tanı ölçütünde tanımlanan madde kullanımının bırakılmasının ardından, yaklaşık bir hafta geçtikten sonra, aşağıdaki üç (ya da daha çok) belirti ya da bulgunun gelişmesi:

  1. Kolay kızma, öfke ya da saldırganlık
  2. Sinirlilik ya da bunaltı
  3. Uyku sorunu (Örneğin; uykusuzluk, rahatsız edici düşler)
  4. Yeme isteğinde azalma ya da kilo verme
  5. Huzursuzluk
  6. Çökmek
  7. Belirgin rahatsızlığa neden olan, şu bedensel belirtilerden en az biri: Karın ağrısı, sarsılma/titremeler, terleme, ateş, ürperme ya da baş ağrısı.

C. B tanı ölçütündeki belirtiler ve bulgular klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya; toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında düşmeye neden olur.
D. Bu belirtiler ve bulgular başka bir sağlık durumuna bağlanamaz; başka bir madde zehirlenmesi ya da yoksunluğu olmak üzere, başka bir ruhsal bozuklukla daha iyi açıklanamaz.


Madde Bağımlılığının Yol Açtığı Sağlık Sorunları Nelerdir?

Madde ile ilişkili bozukluklar, madde kullanım bozuklukları ve maddenin yol açtığı bozukluklar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Maddenin yol açtığı durumlar arasında; esriklik (entoksikasyon), yoksunluk ve maddenin/ilacın yol açtığı ruhsal bozukluklar (psikozla giden bozukluklar, iki uçlu ve ilişkili bozukluklar, depresyon bozuklukları, kaygı bozuklukları, takıntı-zorlantı bozuklukları ve ilişkili bozukluklar, uyku bozuklukları, cinsel işlev bozuklukları, deliryum ve nörobilişsel bozukluklar) yer almaktadır.

Madde kullanım bozukluğu olan kişilerin düşünce ve davranışlarında çeşitli problemler meydana gelebilmektedir. Beynin yapısındaki ve işlevlerindeki değişiklikler, insanlarda yoğun istek duygusuna, kişilik değişikliklerine, alışılmadık hareketlere ve diğer davranışlara neden olmaktadır. Beyin görüntüleme çalışmaları, madde kullanımından dolayı beynin yargılama, karar verme, öğrenme, hafıza ve davranışsal kontrol ile ilgili alanlarında değişiklik yaşandığını göstermektedir. Ayrıca bağımlı kadınların bebeklerinde yenidoğan yoksunluk sendromu görülebilmektedir.

Madde kullanım bozukluğu olan kişilerde genellikle akciğer veya kalp hastalığına, felce, kansere veya zihinsel sağlık ile ilgili çeşitli problemlere de rastlanmaktadır. Bu kişilerde ayrıca HIV, Hepatit C gibi bulaşıcı hastalıkların ve erken ölümlerin görülmesi muhtemeldir.

Madde kullanım sıklığı, bir defada alınan madde miktarı, madde kullanımına ya da kullanıldığı bağlama bağlı olarak ortaya çıkan riskli davranışlar, maddenin bedene alınma biçimi veya tüm bunların bileşimi madde kullanımına bağlı olarak ortaya çıkan fiziksel ve ruhsal sağlık sorunlarını artırmaktadır.


Madde Kullanımının Çocuk ve Ergenler Üzerindeki Etkileri Nelerdir?

Avrupa Komisyonu ve OECD tarafından 19 Kasım 2020 tarihinde yayımlanan AB'de Sağlığın Durumu başlıklı Bir Bakışta Sağlık: Avrupa 2020 raporuna göre;

  • Ergenlik dönemindeki gençlerde esrar kullanımı oldukça yaygındır.
  • Ergenlik döneminde sık esrar kullanımı;
    • Uzun vadede bağımlılık riskinin artırmaktadır.
    • Bilişsel işlev sorunları yaratmaktadır.
    • Hafıza kaybına yol açmaktadır.
    • Dikkat eksikliği gibi sorunlara neden olmaktadır.

BAĞIMLILIK DÖNGÜSÜ

 

Biliyor musunuz?

2021 yılı Dünya Uyuşturucu Raporu'na göre;

  • 2019 yılında 15-64 yaş grubundaki yaklaşık 275 milyon kişi, her 18 kişiden 1’i en az bir kere uyuşturucu madde kullanmıştır. Bu bulgu 15-64 yaş grubu arasındaki toplam dünya nüfusunun yüzde 5.5’ini oluşturmaktadır.
  • Uyuşturucu kullanımının kadınlarda erkeklere nazaran daha düşük olduğu görülmektedir.
  • Geçen 10 yıl boyunca uyuşturucu madde kullanımına bağlı ölümler 2 kat artmıştır. 2019 yılında madde kullanımına bağlı olarak yaklaşık 500 bin kişi hayatını kaybetmiştir. Bu ölümlerin yarısından fazlası Hepatit C’ye bağlı karaciğer kanseri, siroz ve diğer kronik karaciğer hastalıkları nedeniyle ortaya çıkmıştır.

2021 yılı Avrupa Uyuşturucu Raporu’na göre;

  • Esrar, en yaygın kullanılan uyuşturucu maddedir.
  • Esrar, diğer maddelerden yaklaşık beş kat daha fazla kullanılmaktadır.
  • Avrupa Birliği'nde yaklaşık 83 milyon yetişkinin (15-64 yaş) (veya yetişkin nüfusun yüzde 28,9'u) yaşamları boyunca en az bir kez yasa dışı uyuşturucu madde kullandığı tahmin edilmektedir.

Ne Yapmalı?

Uyuşturucu madde bağımlılığı tedavi edilebilir bir sağlık problemidir ancak tedavisi kolay değildir. Bağımlılık kronik bir hastalık olduğundan, insanlar sadece birkaç gün uyuşturucu madde kullanmayı bırakmakla iyileşememektedir. Çoğu hasta, kullanmayı tamamen bırakmak ve hayatını kurtarmak için uzun süreli ve tekrarlı bir biçimde desteğe ihtiyaç duymaktadır.
  
Bağımlılık tedavisi ve müdahalesi, kişinin aşağıdakileri yapabilir hale gelmesine yardımcı olmalıdır:

  1. Uyuşturucu maddeyi kullanmayı bırakmasına.
  2. Uyuşturucu maddeden uzak durmasına.
  3. Ailede, işte ve toplumda üretken olmasına.

Ne Yapmamalı?

Ebeveynler çocuklarının madde kullanımını öğrendikleri süreçte; kabullenememe, süreci inkâr, üzüntü, şok, hayal kırıklığı, öfke, kullanıcıyı sorgulama gibi durumlar yaşayabilirler. Buna bağlı olarak çocuklarına karşı beklenti, davranış ve tutumları değişebilmektedir. Bu davranış ve tutumların getirdiği tepkiler süreci olumlu etkilemek yerine, daha çok olumsuz etkileyebilir ve bu tepkilerden kaçınmak gerekmektedir.

  1. Benim çocuğum asla yapmaz,
  2. Bu çocuk senin yüzünden böyle oldu,
  3. Daha iyi anne-baba olamadık,
  4. Ben seni bunun için mi yetiştirdim,
  5. Benim böyle çocuğum olamaz,
  6. Senden hiçbir şey olmaz gibi cümleler kurmanın süreci iyileştirmeyeceği unutulmamalıdır.

Öncelikle kişiyi dinlemeli ve yargılamadan anlamaya çalışmak faydalı olacaktır. İçinde bulunulan zor durumla doğru şekilde başa çıkma yöntemlerini öğrenmek için ebeveynlerin bir uzmandan destek alması faydalı olabilir.


Önleyici Faktörler

Madde kullanım bozukluğundan koruyucu ve önleyici bazı faktörler vardır. Bunlar arasında;

  1. Çocuk ile gençlere uyuşturucu maddelerin zararlı etkileri ve bağımlılık konusunda yaşlarına uygun doğru bilgilendirmeler yapma
  2. Aile sistemi içinde güçlü ve pozitif bağlar inşa etme.
  3. Ebeveynlerin çocuklarının arkadaş olduğu kişilerden ve sosyalleştikleri ortamlardan haberdar olması.
  4. Açık, anlaşılır kurallar koyma ve kurallara uyma konusunda tüm aile üyelerinin hassasiyet göstermesi
  5. Okul, sivil toplum kuruluşu ve kulüp gibi kurum ve kuruluşlarla temas içinde olma.

Madde Kullanım Bozukluğunda İyileşmek Mümkün!

Bağımlılık doğru tedavi ve müdahale ile iyileşebilen bir hastalıktır; ancak iyileşmenin gerçekleşmesi için çaba ve zaman gerekmektedir. Kişinin tedavi olmayı istemesi ve kendini tedaviye hazır hissetmesi en önemli aşamadır. Bu süreçte yakınlarının bağımlı kişiyle sağlıklı bir iletişim içinde olması; bağımlı kişinin de yaşadıklarını yakınlarıyla paylaşması önemlidir. Bağımlılık tedavisi ile müdahalesi, kullanılan maddenin cinsine ve kullanım süresine göre değişkenlik göstermektedir. Madde kullanım bozukluğu olan bir kişinin madde kullanımını bırakması tek başına oldukça zordur.  Bu tür durumlarda muhakkak uzman yardımına ihtiyaç vardır.


Madde Kullanımına Zemin Hazırlayan Risk faktörleri

Madde kullanım bozukluğu konusunda birçok farklı risk faktörü vardır. Bu risk faktörleri arasında en öne çıkanları şöyle sıralanmaktadır:

  1. Psikolojik sorunları olan ya da herhangi bir madde bağımlılığı bulunan ebeveynlere sahip çocukların daha fazla risk altında olması muhtemeldir.
  2. Ebeveyn-çocuk bağlanmasının güvensiz olması ve ilgi eksikliği (Özellikle ebeveynlerin çocuğun gelişim sürecinde ihmal davranışında bulunmaları)
  3. Sınıfta aşırı utangaçlık ya da şiddet içeren davranışlar
  4. Aile içi kuralların açık olmaması ve belirlenmiş kurallara aile üyelerinin uymaması
  5. Okul başarısında düşüş
  6. Biyolojik ve çevresel faktörler

Önleme Önemlidir!

Toplumda bağımlılık yapıcı maddelerin kullanılmasını ve yayılmasını önleme çalışmaları, bu maddelerin yarattığı bireysel ve toplumsal sorunları en aza indirmek ve toplumda sağlıklı davranışların gelişmesini sağlamak amacıyla yapılmaktadır. Bağımlılık bir anda gelişmeyebilir. Bağımlılık geliştiğinde tedavi zorlayıcı olabilmektedir.

İyileşme bir anda gerçekleşmez, zaman alır. İyileşmeyi tamamlayan etmenlerden biri tıbbi destek ile birlikte psikososyal destek almaktır. Psikososyal destek ile bağımlılık hakkında bilgi sahibi olma ve tekrar kullanıma gitmemek için koruyucu faktörler çalışılmalıdır. Tıbbi destek iyileşme sürecinde tek başına yeterli değildir.

Madde kullanımının insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkisi nedeniyle ülkenin sağlık harcamaları artmaktadır. Her türlü önleme programı maliyetinin, tedavi maliyetinden daha düşük olduğu gözlenmiştir.


Dokümanlar

Sitede yer alan içerikler hakkında ayrıntılı bilgi almak için aşağıdaki kaynakları inceleyebilirsiniz.

Madde Bağımlılığı Afişi

pdf
İNDİR

Madde Bağımlılığı Broşürü

pdf
İNDİR

Bağımlılığın Psikolojik Boyutları ve Zararları

Sakarya Üniversitesi SKS Dairesi Başkanlığı  Kültür Şube Müdürlüğü, Psikoloji Öğrenci Topluluğu ve Genç Yeşilay Öğrenci Topluluğu iş birliğiyle bağımlılığın psikolojik boyutları ve zararları üzerine düzenlenen etkinlikte çarpıcı noktalara değinildi.

Sakarya Üniversitesi Kültür ve Kongre Merkezi Prof. Dr. Nevzat Kor salonunda gerçekleştirilen konferansta modern dünyanın bir yan etkisi olarak artan bağımlılık oranları nedeniyle öğrencilerimizi bilinçlendirmek adına Sakarya Üniversitesi Psikoloji Anabilim Dalı Uygulamalı Psikoloji Bölümü Doç. Dr. Elif Güneri Yöyen, bağımlılık ve mücadele sürecini A’dan Z’ye açıkladı.

Bağımlılığın tanımını, bireyin 12 aylık periyodun en az 3 ayında kullanım göstermiş ve tüketmeme durumunda yokluk belirtileri çektiren alışkanlık olarak tanımlayan Doç. Dr. Yöyen, son 10 yıl içinde yapılan araştırmalarda küresel bağımlılık yapıcı madde kullanma veya davranışa sahip olma yaşının 11’e düştüğünü ifade etti. Bu durumun toplumsal sağlığın üzerinde yaratacağı olumsuz etkiye dikkat çekerek, “Bir kereden bir kez olmaz algısı yanlıştır. Kimyasal özellikleri nedeniyle tek kullanımda bağımlılık yaratmayan maddeler olsa da bağımlılık bir hastalıktır ve geçici değildir. Bir birey bir kez bağımlı olduktan sonra kullanımı sonlandırabilir fakat yeniden azami tüketim sağladığında tekrardan bağımlılık semptomları gösterebilir” şeklinde konuştu.

 

“Organizma hayatta kalmak adına her şey yapar”

Doç. Dr. Yöyen, kriz esnasında vücut beyni uyararak zihinsel ve fiziksel acı üretmesi nedeniyle bireyin kriz kaynağı olan maddeye ulaşmaya çalışmasını “Organizma hayatta kalmak adına her şey yapar” açıklamasıyla özetleyerek bu kısır döngüden çıkmanın ilk adımının kişinin bağımlı olduğunu kabul etmesi olduğunu belirtti.

Bağımlıların yüzde sekseninin ortak noktası bir ‘bağımlılık’ sorunu olduğunu kabul etmemesi olduğunu söyleyen Doç Dr. Yöyen, “Bu onların iyileşme süreçlerinin başlamasındaki en büyük engellerden biridir. ‘’ diyerek katılımcılara yeşil bir hayatın önemini vurguladı.

Sigaranın Zararları

Sigaranın zararları, anne karnında çocuğun sigaraya maruz kalmasıyla başlayıp, sigara kullandıkça sigaranın insan vücuda verdiği zararlardır.


 

Sigaranın zararları çok fazla olup insan vücuduna verdiği zararlarla birçok hastalığa neden olmaktadır. Hatta sigara kullanımı ölümlere bile neden olmaktadır. Sigaranın en çok neden olduğu hastalıklar kalp ve akciğer hastalıklarıdır. Kalp ve akciğer dışında diğer bütün organlara zararı dokunulduğu bilinmektedir.


Dünyada sigara kullanımı çok yaygındır. Çok küçük yaşlardaki bireylerin bile sigara kullandığı görülmektedir. Sigara kullanımının en aza indirilmesi için çocukların ve yetişkinlerin bilinçlendirilmesi sağlanmaktadır. Bu sayede sigaranın zararlarından da Korunulur. 


Sigara yalnızca tüketen bireylerin değil tüketmeyen bireylerinde sağlığını tehdit etmektedir. Sigara içilen alanlarda bulunmak, sigara dumanına maruz kalmak sigara kullanmayan bireylere de oldukça büyük zararlar verebilmektedir. Bu duruma pasif içicilik denir. 

Sigaranın Zararları Nelerdir?

•Sigaranın zararları anne karnında başlar. Annenin sigara kullanmasıyla bebeğin sigaraya maruz kalması bebekte zeka geriliğine neden olabilmektedir.


•Solunum sistemi hastalıklarına sebep olur. (zatürre, bronşit, astım gibi)


•KOAH (kronik obstrüktif akciğer hastalığı) nedeni sigaranın zararlarıdır.


•Kanser türlerinden en çok rastlanan akciğer kanserinin nedeni sigara kullanımıdır.


•Kalp ve damar hastalıklarına neden olur. 


•Damar tıkanıklığı sigaranın verdiği zararlar arasında en büyük yeri alır.


•Cilt kanseri, dudak kanseri, gırtlak kanseri gibi birçok kanser hastalığına neden olur.


•Sindirim sistemi hastalıklarına neden olabilmektedir.


•Dişte sararmalar, diş eti hastalıkları, diş çürükleri, diş kaybı ve ağız kokusuna neden olur.


•Cansız, soluk ve pürüzlü bir cilt görünümüne neden olur.

 

• Tırnaklarda güçsüzlük ve sararmalara neden olur.


•Kötü koku oluşumuna neden olur, bu yüzden yakın çevre tarafından hoş karşılanmayabilir.


•İştahı azaltıcı olduğu için sigara içen bireylerin vücut ağırlıkları azdır.

 

•Damar tıkanıklığı erken dönemde tespit edilip tedavi edilmediğinde uzuvların kesilmesi gerekebilir.


•Beyin hücrelerinin ölümüne neden olduğu için unutkanlığa ve zamanla demans ya da alzheimer gibi hafıza problemlerine neden olur.


•Koku alma duyusu azalır.


•Menopozun erken başlamasına neden olur.


•Kısırlığa neden olur.


•Göz hastalıklarına ve hatta körlüğe bile sebep olabilir.
 

Sigaranın zararları bu şekildedir.

Güncelleme Tarihi: 22 Kasım 2022

Yayınlama Tarihi: 02 Ocak 2013

Sayfa içeriğinde yer alan bilgiler yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. İlgili sayfada tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğeler yer almamaktadır. Tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır