bana sana bize bir şey olabilir sebebini biliyorum beni yorabilir / Bana sana bize bir şey olabilir | Onur BAŞTÜRK Köşe Yazısı - Hürriyet Haberler

Bana Sana Bize Bir Şey Olabilir Sebebini Biliyorum Beni Yorabilir

bana sana bize bir şey olabilir sebebini biliyorum beni yorabilir

Teşbih (Benzetme) Sanatı Nedir? Özellikleri, Türleri, Örnekler

Teşbih (Benzetme) Nedir?

Teşbih (Benzetme): Anlatımı güçlendirmek amacıyla, aralarında ortak nitelik bulunan iki varlık ya da kavramdan, ortak nitelik yönünden güçlü olandan zayıf olana aktarma yapılmasıdır.

Benzetmenin dört öğesi vardır:

1. Benzeyen ( B ) : Özellikçe zayıf olan
2. Kendisine Benzetilen ( KB ) : Özellikçe güçlü olan
3. Benzetme Yönü ( BY ) : Aktarılan özellik
4. Benzetme Edatı ( BE ) : gibi, kadar, sanki, güya, misal, andırmak .

Bunlardan ilk ikisi benzetmenin asıl öğeleridir. Benzetme yönü ve benzetme edatı yardımcı öğelerdir. Yardımcı öğeler kullanılmadan da benzetme gerçekleştirilebilir.

Örnek:

&#;Cennet/ gibi/ güzel/ vatan&#;
KB/     BE/    BY/    B

Bir benzetmede bu dört öğe her zaman bir arada bulunmayabilir.

Teşbih (Benzetme), kullanılan öğeler bakımından çeşitlere ayrılır:

1. Ayrıntılı (Tam) teşbih: 

Tam teşbih, dört öğesi de bulunan benzetmedir.

Örnek-1

Ah bu türküler, köy türküleri
Ana sütü gibi candan
Ana sütü gibi temiz.

  • Benzeyen: Köy türküleri
  • Kendisine benzetilen: Ana sütü
  • Benzetme yönü: temiz ve candan olması
  • Benzetme edatı: gibi

Örnek-2

Sular öyle temiz ki, annemin yüzü gibi.

  • Benzeyen: sular
  • Kendisine Benzetilen: annemin yüzü
  • Benzetme Yönü: temiz
  • Benzetme Edatı: gibi

2. Kısaltılmış teşbih: 

Kısaltılmış teşbih, benzetme yönü bulunmayan benzetmedir.

Örnek:

&#;Kutu gibi bir dairede oturuyor. KB BE B

  • Benzeyen: daire
  • Kendisine Benzetilen: kutu
  • Benzetme Edatı: gibi
  • Benzetme yönü: Yok. (küçüklük)

3. Pekiştirilmiş teşbih: 

Pekiştirilmiş teşbih, benzetme edatı bulunmayan benzetmedir.

Örnek-1

&#;Bir siyah kadındır kaldırımlarda gece&#; BY KB B

  • Benzeyen: gece
  • Kendisine Benzetilen: kadın
  • Benzetme Yönü: siyahlık
  • Benzetme edatı: Yoktur.

Örnek-2

&#;Yollar köyleri saran eskimiş çerçeveler&#; B BY KB

  • Benzeyen: Yollar
  • Kendisine Benzetilen: Eskimiş çerçeveler
  • Benzetme Yönü: Saran
  • Benzetme edatı: Yoktur.

4. Yalın teşbih (teşbih-i beliğ): 

Yalın teşbih, benzeyen ve kendisine benzetilenle yapılan benzetmedir.

Örnek:

&#;Selviler içinde bir alevdir Emir Sultan&#; KB B

  • Benzeyen: Emirsultan
  • Kendisine Benzetilen: Bir alev

Örnek: &#;Gül tenli sevdiğim&#; KB B
Örnek: &#;Unutmakta haklısın kömür gözlüm/Haklısın. Bu sözüm sana sitemdir&#; KB B

Uyarı !

Tam teşbihte mecaz yoktur. Çünkü bütün sözcükler gerçek anlamlarını korumaktadır. Benzetme kısaldıkça anlatım güçlenmekte, mecaz havası oluşmaktadır. Mecaz, pekiştirilmiş benzetmede başlar, teşbih-i beliğde iyice güçlenir. Aşağıdaki Örnekleri bu açıdan inceleyiniz.

  • &#;Annem melek gibi temiz ruhlu bir insandı.&#; (tam teşbih, mecaz yok)
  • &#;Annem iyilikte, bir melekti.&#; (Pekiştirilmiş benzetme, mecaz var; çünkü, &#;anne&#; aslında melek değildir; &#;melekti&#; sözcüğü mecazdır.)
  • &#;Melek annem, cennete doğru yola çıktı.&#;(&#;Melek annem&#;sözü teşbih-i beliğdir. Mecaz iyice güçlenmiştir. Özellikle &#;melek&#; sözün de yoğun bir mecaz anlam vardır.)

Uyarı !

Benzetmelerde&#;benzemek, andırmak, dönmek&#;gibi fiiller ve bunlardan türetilmiş fiilimsileredat yerinde kullanılabilir.

  • &#;Saçların tarumar, gözlerinde nem
    Ateşe benzerdin, küle dönmüşsün.&#; KB BE KB BE
  • &#;Tepegöz gök gürültüsünü andıran bir sesle kükredi.&#; B KB BE BY

Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz.

1.&#;Ovadan bakılınca çelikten dev bir testere ağzını andıran tepeler, yaz kış ışıl ışıldır.&#;
2.&#;Bütün gece vagondan vagona un çuvalları taşımış hamallar gibiyiz.&#;
3.&#;Büyük sahra denen bu kum denizinde daha günlerce hamallık edeceğiz.&#;
4.&#;Erciş sapağında, Van Gölü mavi bir çarşaf gibi önüme serildi.&#;
5.&#;Beş altı araba, gelin alayı gibi sıralandı.&#;
6.&#;Fırtınada bir deniz feneri kadar yalnızdım.&#;
7.&#;Rujlu dudakları açık bir yarayı andırıyordu.&#;
8.&#;Köpek leşi gibi uyuyor şehir.&#;
9.&#;Ağzımda bal gibi tatlı bir türkü.&#;
&#;İyi sözler söylenmiş bir kadın gibi güzelleşiyor dünya.&#;
&#;Sürüklenen bir kış ölüsüdür zaman.&#;
&#;Biliyorum / Şiir bir pencere kuşudur.&#;
&#;İnsan bir ormandır derdim sana hep.&#;
&#;Bir bakışı vardı Esma&#;nın / Kavak yelleri gibi pırıl pırıl.&#;
&#;Kükremiş sel gibiyim bendimi çiğner aşarım.&#;
&#;Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik.&#;
&#;Durmuş bir saat gibiydi durup geçmeyen zaman.&#;
&#;Şiir bir cennet bahçesi / Girmeyene anlatılmaz.&#;
&#;Gözlerimiz kurşun, elimiz bıçak/Severek öldürdük güzellikleri.&#;
&#;Garibanlar yolunuyor kaz gibi/Hangi kuşun neresini yazayım.&#;
&#;Gördüm deniz dedikleri bin başlı ejderi.&#;
&#;Acep beni anar m&#;ola / O kaşları keman şimdi.&#;
&#;Ve çobanlar gibi dallar yaktık.&#;
&#;Kul Mustafa karakolda gezerken /Gülle kurşun yağmur gibi yağarken.&#;
&#;Yıldız gibi doğdukça güzel her akşam.&#;
&#;Gözleri çıkarılmış bir âmâ gibi evler.&#;
&#;Ben kendi varlığı içinde taşan / Uçsuz bucaksız bir denizim.&#;

Teşbih hakkında detaylı bilgi:

Teşbîh, aralarında bir ya da birden fazla benzerlik bulunan iki şeyin birini diğerine benzetmektir. Teşbihin tarafları olarak adlandırılan bu iki unsurdan biri müşebbeh (=benzeyen), diğeri müşebbehün bih(=kendisine bir şey benzetilendir. Teşbihte iki unsurun ortak oldukları niteliklere ya da özelliklere vech-i şebeh(=benzetme yönü) denir. Bazı durumlarda bu benzetme edât-ı teşbîh(=benzetme edatı) kullanılarak yapılır. O hâlde teşbihte,

1. Müşebbeh (=benzeyen),
2. Müşebbehün bih (=kendisine benzetilen),
3. Vech-i şebeh (=benzetme yönü),
4. Edât-ı teşbîh (=benzetme edatı)

olmak üzere dört unsur bulunur. &#;İnsanlar eşitlik açısından tarağın dişleri gibidir.&#; cümlesinde &#;insanlar&#; müşebbeh, &#;tarağın dişleri&#; müşebbehün bih, &#;eşitlik&#; vech-i şebeh, &#;gibi&#; de teşbîh edatıdır. Bu cümleye göre &#;insanlar&#; ve &#;tarak dişleri&#;nin, birbirine eşit olma, birbirlerine üstünlükleri olmama bakımından ortak yönleri vardır. Aslında burada birbirine benzetilen unsurlar arasında bir karşılaştırma yapılmış ve hüküm bu karşılaştırmanın sonucuna göre verilmiştir. Mecazların en önemlisi olan istiare teşbihe dayandığı için teşbihi anlamadan istiareyi kavramak mümkün değildir.

Benzetmelere yazı dilinin yanı sıra konuşma dilinde de sıkça rastlanır. Teşbihin temel amacı anlatımı somutlaştırmak ve güçlendirmektir. Aslında teşbih günlük dilde de kullanılan doğal bir anlatım yoludur. Dolayısıyla teşbihler her zaman sanat amacıyla yapılmaz, mutlaka bir beceriyi ya da hüneri yansıtmazlar. Ancak şahsî bir tasarrufu yansıtan etkileyici ve doğru benzetmeler orijinal olmak şartıyla sanat değeri taşıyabilirler:

Örnekler

Ben ki yaralıyım, ben ki haytayım
Bakkallara düşmüş okul defterleri gibiyim. (İlhan Berk)

dizelerinin ikincisi, bir teşbih aracılığıyla okuyucunun zihnine birçok hayal ve düşünce getirmektedir. Bakkalların eski okul defterlerini alacak verecek kaydetmek için kullanmaları, şiiri duygusal ve çağrışımı zengin bir zemine oturtmaktadır.

Yâr, yârSeni kara saplı bıçak gibi sineme sapladılar (B. Rahmi Eyüboğlu)

dizelerinde de aynı durum söz konusudur. Bu dizelerde sevgiliye duyulan aşk, sineye saplanan kara saplı bir bıçağa benzetilmektedir. Bu, bir sevgiyi dile getirmenin birden fazla yolu olduğunu göstermekte; şair, yakaladığı bir imgeyle bu duyguyu orijinal ve etkileyici bir yolla ifade etmektedir. Artık bu imgeyle şair, aşkın kendisinde bıraktığı izlenimi okuyucuya anlatmamakta, onun görüntüsünü bize sunmaktadır. Saplanan bir bıçağın acı vermesi, aniden saplanışı, günlük dilde kullanılan &#;kara sevda&#;yı çağrıştırması hep bu görüntünün bize sunduğu anlam zenginlikleri ve çağrışımlardır.

Teşbîhte birden fazla unsur tek bir unsura benzetilebileceği gibi, bunun tersi de olabilir. Örnek olarak Tevfik Fikret&#;in,

Mâzî, o bir mu&#;allim, o bir pîr, o bir peder

mısraında &#;mâzî&#;; &#;muallim&#;, &#;pîr&#; ve &#;peder&#;e, yani birden fazla unsura benzetilmiştir. Bu teşbihte müşebbeh olan &#;mâzî&#; tek, müşebbehün bihler olan &#;muallim&#;, &#;pîr&#; ve &#;peder&#; ise birden fazladır. Bu teşbihlerde genellikle kendisine benzetilen, benzeyen ile benzerlik yönünde daha güçlü olan taraftır. Bir teşbihin başarılı kabul edilebilmesi için kendisine benzetilenin benzeyenden daha fazla bilinen ya da tanınan bir şey olması da gerekir.

Teşbihin iki tarafının birbirine benzetildikleri yön (=vech-i şebeh) gerçek (=tah-kikî) olabileceği gibi, hayalî (=tahyilî) de olabilir. &#;Kar gibi beyaz bir elbise&#; ibaresinde &#;elbise&#; ve &#;kar&#;ın beyazlıktaki benzerlikleri gerçek bir benzerliktir. Buna karşılık &#;Ahmet Hoca ilimde ummandır.&#; cümlesinde ise &#;umman (=çok büyük deniz, okyanus)&#; için gerçek bir özellik olan &#;derinlik&#;, Ahmet Hoca için hayalîdir. Hatta bu benzeyiş yönünün kavranması bazı durumlarda oldukça güçtür.

Kaldırımlar içimde yaşamış bir insandır (Necip Fazıl)

mısraında &#;kaldırımlar&#;ın &#;içte yaşamış bir insan&#;a benzetilmesindeki benzetme yönünü kavramakta olduğu gibi. Burada &#;vech-i şebeh&#;in tespitini güçleştiren hayalî durum, müşebbehün bih olan &#;insanın içinde yaşamış bir insan&#; için de geçerlidir. Böyle benzetmeler şairlerin karmaşık ve çözümü zor duygularını ifade etmek için sıklıkla başvurdukları bir anlatım yoludur.

Teşbîh edatları, &#;gibi, gûyâ, sanki, tıpkı, nitekim, veş, tek, vâr, sıfat, misâl&#; gibi benzerlik ifade eden edatlar; &#;dönmek, benzemek, sanmak, andırmak&#; gibi benzerlik ifade eden fiil mastarlarının farklı çekimleri ve benzetme işlevindeki &#;-cası-na/-cesine&#; ve &#; -cılayın/-cileyin&#; gibi eklerdir. Ancak her teşbihte benzetme edatı aranmamalıdır.

Teşbihte benzeyen ve kendisine benzetilen olmak üzere iki asıl unsur vardır. Bu iki unsurdan biri kaldırılırsa teşbih mecaza dönüşür ve istiare adını alır. Burada dikkat edilmesi gereken husus, bu iki unsurun bir arada bulunmasının onların bizzat söylenilmeleri ya da metinde doğrudan yer almaları demek olmadığıdır.

Cümlede özne, kim ve ne olduğu belli olma şartı ve bir sebep dolayısıyla kaldırılmış olabilir ve kaldırılan bu unsur müşebbeh (=benzeyen) olabilir. Bunun istiarenin tanımındaki teşbihin iki unsurundan birinin kaldırılması ile bir ilgisi yoktur. Örnek olarak &#;Ali nasıl biridir?&#; sorusuna &#;Arslan.&#; cevabı verildiğinde burada benzeyen; yani, Ali söylenmediği için bir istiarenin varlığından söz edilemez. İstiarede müşebbehün bihin müşebbeh olduğu iddiası olmak zorundadır. Oysa verilen örnekte böyle bir iddia yoktur; dolayısıyla bu bir istiare değil, teşbihtir.

Bir teşbîhte vech-i şebeh söylenirse, o teşbîh mufassal; söylenmezse mücmel; teşbîh edatı söylenirse mürsel; söylenmezse mü&#;ekked olarak adlandırılır. Mücmel teşbih mufassaldan, mü&#;ekked teşbih de mürsel teşbihten daha beliğ; yani, be-lâgat açısından daha değerli kabul edilir.

1. Mufassal ve mürsel teşbih: Ali cesarette arslan gibidir.
2. Mücmel ve mürsel teşbih: Ali arslan gibidir.
3. Mufassal ve mü&#;ekked teşbih: Ali cesarette arslandır.

Teşbihin türleri şunlardır:

1. Belîğ teşbih: Yalnızca müşebbeh ve müşebbehün bihle (benzeyen ile kendisine benzetilen) yapılan, bir başka deyişle vech-i şebeh ve teşbîh edatı bulunmayan teşbîhlere teşbîh-i belîğ denir: &#;Ali arslandır.&#; cümlesinde olduğu gibi. Bununla birlikte bir teşbîhin beliğ olarak nitelenebilmesi için -Türkçe belâgat kitaplarında anılmayan- bir şart daha vardır. Bu da teşbîhin vech-i şebeh yönünden &#;ba&#;îd-i garîb&#; olması; yani vech-i şebehin kolayca anlaşılamamasıdır. Bu aynı zamanda teşbihin orijinal olduğunu da gösterir. O hâlde &#;Ali arslandır.&#; cümlesi biçim olarak teşbîh-i belîğ gibi görünse de, teşbîhin iki unsuru arasındaki benzetme yönü olan &#;cesaret&#; çok açık olduğu için bu teşbih gerçekte bir teşbîh-i belîğ değildir.

2. Temsilî teşbîh: Teşbîhte, vech-i şebeh ayrıştırılamayacak şekilde birden fazla unsurdan meydana gelen bir tasavvur (=mürekkeb) ise böyle teşbîhlere temsîE teşbîh denir. Bu tür teşbîhleri, vech-i şebehi birden fazla olan teşbîhlerle karıştırmamak gerekir. Temsîlî teşbîhlerde vech-i şebeh hissî ve somut değil, aklî ve hayalî bir tasavvurdur. Bu açıdan bakıldığı zaman îrâd-ı mesel ya da irsâl-i mesel adı verilen anlatım biçiminin aslında birer temsilî teşbih olduğu ortaya çıkar.

Temsilî teşbihlerde benzeyiş yönü vehmî olarak adlandırılan yoruma dayalı bir özellik taşır. Başka bir açıdan bakıldığında bu tür teşbihlerde benzeyen ve kendisine benzetilenin çoğunlukla birden fazla unsurdan oluştuğu görülür. Dolayısıyla temsilî teşbihlerin aynı zamanda mürekkep teşbihler olduklarını söylemek mümkündür. Ancak iki tarafı birden fazla unsurdan oluşan her teşbih temsilî teşbih değildir. Kısacası burada belirleyici olan vech-i şebehtir. Genellikle vech-i şebeh &#;şudur&#; denilecek kadar açık ve basit ise, orada temsilî teşbihten söz etmek mümkün değildir. Fakat bu teşbih iç içe girmiş, karmaşık bir yapıdaysa ve vech-i şebeh kesin bir hükümle değil de ancak yorumla gösterilebiliyorsa o ibarede temsilî teşbih olduğu söylenebilir.

Temsilî teşbihlerde bir düşünce ya da duygu diğer bir ibare ile desteklenir, bir iddiaya delil getirilir. Bu düşünce ya da duyguyu destekleyen ibare bazen bir darbı mesel (=atasözü) de olabilir. Bu durumda teşbih temsilî teşbihtir. Ancak her darbı meselin olduğu ibarede temsilî teşbih bulunduğu söylenemez.

3. Teşâbüh (=benzeşme): Teşbîhin taraflarından biri diğerine, müşterek oldukları özellik veya nitelikte üstünlük taşımıyorsa, yani maksat sadece iki tarafı bir özellikte, nitelikte birleştirmek ise bu tür benzetmelere teşâbüh adı verilir.

4. Teşbîh-i tehekkümî: Buna teşbîh-i temlîhî de denir. Aralarında bir vech-i şebeh olmadığı hâlde müşebbehin mizah, yergi ya da latife amacıyla müşebbehün bihe benzetilmesidir: Cimri birini, cömertlik timsali Hâtem&#;e benzetmek gibi.

Açıklama: Hâtem ya da Hâtem-i Tâî eski bir Arap kabilesinin reisidir. Çok cömert bir kişi olduğundan edebiyatta cömertlik sembolü olarak geçer.

Osmanlı Türkçesinde yaygın olarak kullanılan Farsça tamlamaların bir kısmı aynı zamanda birer teşbihtir. Örnek olarak &#;tîğ-i gamze (=gamze kılıcı)&#; aslında kendisine benzetilenin benzeyene izafeti ile meydana gelmiş bir teşbihtir. Anlamı &#;kılıç gibi ba-kış&#;tır. Bu tür teşbihler yalnızca Farsçaya özgü değildir. Örnek olarak bu tamlamanın Türkçeye aktarılmış hâli olan &#;gamze kılıcı&#;nda da böyle bir teşbih vardır.

Teşbîhte maksat, asıl olarak müşebbeh ile ilgilidir. Müşebbehin durumu açıklanmak, ona ait olduğu varsayılan niteliklerin imkân dâhilinde bulunduğu iddiasına delil getirilmek, onun üstün ve eksik tarafları ifade edilmek istenir. Bazen mü-şebbehün bih olarak bilinen şeyler, mübâlağa amacıyla müşebbeh olabilir. Cesur bir insanı arslana değil, arslanı insana benzetmek gibi. Aslında burada iddia edilen şey, işaret edilen insanın çok cesur olduğudur. Yani müşebbehün bih olan insanın bu ortak özellikte daha üstün olduğu kabul edilmektedir. Bu tarz teşbîhlere teşbîh-i maklûb adı verilir.

Teşbîh, vech-i şebeh uzun uzun düşünmeye gerek kalmadan kolayca anlaşılacak kadar açıksa ve estetik bir değere sahip değilse sıradan teşbih, vech-i şebehin anlaşılması özel bir dikkati gerektiriyorsa veya müşebbehün bih alışılagelenin dışında bir unsur ise orijinal teşbih olarak kabul edilir. Orijinal olarak nitelenen teşbihler; yüzün güneşe, yanağın güle, boyun serve benzetildiği defalarca tekrarlanmış teşbihlere göre daha beliğ ve üstündür. Bununla birlikte sıradan bir teşbih, şairane bir kullanımla bu olumsuz niteliğinden kurtulabilir. Aslında geleneğin hakim olduğu Divan şiirinde orijinalliğin aranması gereken yer de budur.

Teşbih ve istiare kullanımı şairin edebî kişiliğini belirlemede hareket noktası kabul edilebilecek hususlardandır. Şair ve yazarların bunları kullanmadaki durumları farklı olabildiği gibi, bazılarının bunların birine diğerinden daha fazla önem verdikleri de görülmektedir. Örnek olarak bazı araştırmacılar Namık Kemal&#;in eserlerinin teşbihte olduğu kadar istiare bakımından zengin olmadığını ileri sürerler. Aslında birçok söz sanatı teşbihle ilişkilidir. Bu da onun edebî dildeki önemini gösteren başka bir özelliğidir.

Örnekler

Ölümdür bekleriz hükmü/dünya bir duruşmadır sürer
Ellerimizde yüreklerimiz/ vurulmuş kumrular gibi (Attila İlhan)

Şairin yaşadığı sıkıntılı günlerin dile getirildiği &#;Bulut Günleri&#; isimli şiirin bu son dizelerinde dünya bir duruşmaya, bu duruşmayı bekleyenler ise vurulmuş kumrulara benzetilmektedir. Bu duruşmada hüküm bellidir: &#;Ölüm!&#;. İnsanlar ellerinde yürekleri bu hükmü beklemektedirler. Dünyanın süregiden bir duruşmaya, bu duruşmayı bekleyenlerin ellerindeki yüreklerinin de vurulmuş kumrulara benzetilmesi orijinal benzetmelerdir.

Ölüm
Kapanması bir evin. (Behçet Necatigil)

Şair, ölüm gibi elle tutulmayan soyut bir kavramı, &#;bir evin kapanması&#;na benzetmektedir. Bu benzetme ile &#;ölüm&#;, duygu yüklü sonucuyla gözle görülen bir olay hâline gelmiştir. Teşbihte benzetme edatı ve yönü kullanılmamıştır. Bu teşbihte vech-i şebeh hayalî ve müphemdir.

Geniş, siyah gölgesi hayatımı kaplayan
Tepemde kanat germiş bir kartaldır yalnızlık.
Kalp çarpıntılarıyla günleri hesaplayan
Bir benim, benim olan bir masaldır yalnızlık. (Cahit Sıtkı Tarancı)

Bu dizelerde &#;yalnızlık&#; bir benzetmeyle ifade edilmiş; bu soyut kavram bir &#;kartal&#;a benzetilerek somutlaştırılmıştır. Bu teşbihte müşebbeh &#;yalnızlık&#;, müşebbehün bih de &#;geniş, siyah gölgesi hayatı kaplayan bir kartal&#;dır.

Aynı sâhilde durup daldığımız aynı gurup Sana bir saksı çiçektir bana bir kan çanağı (Faruk N. Çamlıbel)

Gurup (=güneşin batışı) iki unsura benzetilmektedir: biri &#;bir saksı çiçek&#;, diğeri &#;bir kan çanağı&#;. Bu benzetmede benzeyen tek, kendisine benzetilen birden fazladır.

Rabbim, Rabbim bu işin bildim neymiş
Türkçesi Senin aşkın ateştir, ateşin gül bahçesi (Necip Fazıl Kısakürek)

Şair bu iki mısrada Rabbine karşı duyduğu aşkı önce ateşe, sonra da bu ateşi gül bahçesine benzetmektedir. Her iki benzetme de teşbîhin sadece iki asıl unsuru ile yapıldığı için buradaki teşbihler beliğ teşbihlerdir.

Uyku katillerin bile çeşmesi
Yorgan Allahsıza kadar sığınak (Necip Fazıl Kısakürek)

İki mısrada da birer teşbîh yapılmıştır. Uyku katillerin çeşmesine, yorgan da &#;Allahsıza kadar sığınak&#;a benzetilmiştir. Bunların vech-i şebehi; yani, ortak noktaları hayalîdir.

Ellerim bir kanat gibi titrekti
Tutmasam gözümden yaş inecekti (Necip Fazıl Kısakürek)

Şair ellerini bir kanada benzetmekte, bu benzetmeyi yaparken teşbîh edatı ile benzeyiş yönünü de belirtmektedir. Mufassal ve mürsel bir teşbihtir.

Dörtnala gelip uzak Asya&#;dan
Akdeniz&#;e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket bizim
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benziyen toprak
bu cehennem, bu cennet bizim
***
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine
bu hasret benim &#; (Nazım Hikmet)

Yukarıdaki dizelerde şairin, Anadolu&#;yu, Uzak Asya&#;dan dörtnala gelip Akdeniz&#;e uzanan bir kısrağın başına benzetmesi bütünüyle orijinal bir benzetmedir. Bu teşbihte kendisine benzetilen mürekkeptir. Daha sonra Anadolu toprağı ipek bir halıya benzetilmektedir. Daha sonra da tek ve hür olarak yaşamakla ağaç arasında, kardeşçesine yaşamakla da orman arasında benzerlik kurulmuştur. Bu benzetmelerin her biri güçlü ve çağrışım alanı zengin benzetmelerdir.

Sandım ki güzelliğin cihânda Bir saltanatın güzelliğiydi (Yahya Kemal)

Muhatabın güzelliği bir saltanatın güzelliğine benzetilmektedir. Bu benzetme, benzetme edatı ile değil &#;sandım&#; fiili ile gerçekleştirilmiştir. Bununla birlikte benzeyiş yönü metinle muhatap olanın hayal gücüne bırakılmaktadır. Dolayısıyla mücmel teşbihtir.

Dîdâr-ı Kibriyâyı kemâliyle gösteren
Şeydâ gönülden özge bir âyîne bilmedik (Yahya Kemal)

&#;Allah&#;ın İlâhî sıfatlarını en güzel şekilde gösteren çılgın gönülden başka bir ayna bilmedik, tanımadık.&#; anlamındaki beyitte &#;şeydâ gönül&#; &#;özge bir ayna&#; ya benzetilmektedir. Benzeyiş yönü &#;gösterme&#; zikredildiğinden bu teşbih mufassal bir teşbîh, benzetme edatı olmadığından da mü&#;ekked teşbîhtir.

Sürekli sevgiyi duydukça anne topraktan
İçimde korku nedir kalmıyor yok olmaktan (Yahya Kemal)

Şair bu beyitte toprağı anneye benzetmektedir. Bu iki unsur arasındaki ortak yön ise sevgidir. Teşbîh edatı zikredilmediğinden mü&#;ekked teşbîhtir.

Yârin dudağından getirilmiş
Bir katre alevdir bu karanfil (Ahmet Haşim)

Şair bu iki mısrada &#;karanfil&#;i &#;yârin dudağından getirilmiş bir katre alev&#;e benzetmektedir. Bu teşbihte benzetme edatı ve yönü yoktur. Şair bu benzetme ile somut bir varlığın kendisinde bıraktığı izlenimi dışa vurmaktadır.

&#;Mâzî nedir? Bir mevt-i ebedî&#; (Namık Kemal)

Bu cümlede mazî ebedî bir ölüme benzetilmektedir. Bu teşbîh yalnızca müşebbeh ile müşebbehün bihten oluştuğu için beliğ teşbîh olarak adlandırılabilir.

Hakîr olduysa millet şânına noksan gelir sanma
Yere düşmekle cevher sâkıt olmaz kadr ü kıymetten (Namık Kemal)

Bu beyitte şair, milletin -belli bir dönemde, geçici olarak- hakir olsa bile şanına noksan gelmeyişini, cevherin yere düşmesi sebebiyle kadr ü kıymetini kaybetmeyişine benzetmektedir. Yani, müşebbeh ve müşebbehün bih müfred değil mürekkep olup bu teşbîh, temsilî bir teşbîhtir. Vech-i şebeh, &#;budur&#;, denilebilecek kadar açık değildir. Kendi özünde değer bulunan bir varlığın geçici olumsuz durumlarla karşılaşmasının onun cevherindeki bu değeri yok edemeyeceği şeklinde ancak yoruma dayalı bir vech-i şebeh gösterebiliriz. Ayrıca müşebbeh olarak ifadesini bulan ilk hükmün doğruluğuna müşebbehün bih delil olarak gösterilmiş olduğu için beyitte bir de irsal-i mesel vardır.

Kûh u deryâ iki cânibden der-âgûş eylemiş
Sanki deryâ dâyesi kûhsâr ise lâlâsıdır

Kûh sakınmakda ruhsârın doğan günden anın
Bahr ise âyinedâr-ı tal&#;at-i zîbâsıdır (Nedîm)

Şair, burada dağ eteğinde ve deniz kıyısında bulunan bir köşkü tasvir etmektedir. Köşkü dağ ve denizin kucağına aldığı bir çocuk, dağ ve denizi de dadı ve lala olarak hayal etmektedir. Dağ onun parlak ve güzel yanağını güneşten sakınmakta, deniz ise güzel yüzüne ayna tutmaktadır. Yani burada deniz &#;dâye(=dadı)&#;ye, &#;kuhsâr(=dağ)&#; da lâlâya benzetilmektedir. Dağ onun parlak ve güzel yanağını güneşten sakınmakta, deniz ise güzel yüzüne ayna tutmaktadır. Benzeyiş yönleri zikredilmiştir, fakat bu benzeyiş hayalîdir.

Açıklama: Lâlâ eskiden büyük ailelerde çocuğun bakımı, eğitimi ve terbiyesiyle görevli kişiye denirdi.

Bir şu&#;lesi var ki şem&#;-i cânın
Fânûsuna sığmaz âsumânın (Şeyh Galib)

&#;Can mumunun öyle bir alevi var ki, bu alev semâ fanusuna sığmaz.&#; anlamındaki beyitte &#;âsumân&#; bir &#;fânûs&#;a, &#;cân&#; da muma benzetilmektedir. Teşbîh edatının ve yönünün bulunmamasının yanı sıra hayâlin ve bu hayâlin ifadesinin de orijinal olması ile bu teşbîh, beliğ bir teşbihtir.

Fikr-i zülfün dilde tâb-ı sûz-ı aşkun sînede
Nârdur külhanda gûyâ mârdur gencînede (Nef&#;î)

Beyitte iki temsilî teşbîh vardır. Gönüldeki sevgilinin zülfünün düşüncesi, hazineyi bekleyen yılana; gönüldeki aşk ateşinin harareti de külhandaki ateşe benzetilmektedir. Her iki benzetmede de teşbîhin asıl unsurları mürekkeptir. İkinci mıs-radaki benzetme edatı olan &#;gûyâ&#;, iki benzetmeyi de içine alacak şekilde başarıyla kullanılmıştır.

Reng ü bûda zülf-i cânâna müşâbih olmasa
Kim bakar gülzâr-ı dehrün sünbül ü şeb-bûsına (Fıtnat Hanım)

&#;Renk ve kokuda sevgilinin zülfüne benzemese gül bahçesini andıran bu dünyanın sünbül ve şebboyuna kim bakar!&#; anlamındaki beyitte iki müşebbeh olan &#;sünbül&#; ve &#;şebboy&#; bir müşebbehün bihe, yani sevgilinin zülfüne benzetilmektedir. Bu örnekte de görüldüğü gibi bir cümlede teşbîhin iki yönünden biri, birden fazla olabilir. Burada dikkati çeken diğer husus ise şudur: Zülfün, şebboy ve sün-büle benzetilmesi alışılagelen bir benzetme olup müşterek vasıfta şebboy ve sünbül daha güçlü iken yukarıdaki ibarede bunların değil zülfün daha baskın olduğunun gizli olarak ve mübâlağa yoluyla iddia edildiğini anlıyoruz. Bundan dolayı burada maklûb teşbîh olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca &#;gülzâr-ı dehr&#; terkibinde de dünya bir çiçek bahçesine benzetilmektedir.

Yanaşsa gabgab-ı hûrî-i cennet gabgab-ı yâra
Sanırsın sun&#;-ı Mevlâ ortadan bölmüş bir elmayı (Lebîb)

Beyitte, &#;Cennetteki hûrî ile sevgilinin çeneleri yan yana gelse, Mevlâ&#;nın bir elmayı ortadan ikiye bölmüş olduğunu sanırsın.&#; denilmektedir. İkinci mısra, ilk mıs-radaki sevgilinin çenesinin güzelliği ile hurininkinin birbirinin aynısı olduğu ve aralarındaki müştereklikte birinin diğerine baskın olmadığını ifade etmektedir. Maksat aslında bir şeyi diğerine benzetmek değil iki şeyi bir vasıfta toplamaktır. Dolayısıyla teşabüh vardır.

Serv dirdüm boyuna servde reftâr olsa
Gonca dirdüm femüne goncada güftâr olsa

Benzedürdüm kad-i bâlânı nihâl-i güle ger
Gonca-i sürh dehen gül ana ruhsâr olsa

Mihr okurdum ruhuna zerre dehân olsa idi
La&#;l dirdüm lebüne la&#;l güher-bâr olsa

Öykinürdi gözüne nergis eger olsa siyâh
Benzedürdüm güli ruhsâruna bî-hâr olsa

Şöyle vasf itdi dişün vasfını Emrî sanemâ
Yaraşur ıkd-ı Süreyyâ ana îsâr olsa (Emrî)

Yukarıdaki gazelin her beytinde teşbîh vardır, fakat bu teşbîhler benzetme edatları veya benzetme ifade eden fiillerle yapılmamıştır. Bununla birlikte beyitte sırasıyla; &#;serv&#; ile &#;boy&#;, &#;gonca&#; ile &#;fem(=ağız)&#;, &#;kad(=boy)&#; ile &#;nihal-i gül(=gül fidanı)&#;, &#;gonca&#; ile &#;dehen(=ağız)&#;, &#;gül&#; ile &#;ruhsâr(=yanak)&#;, &#;mihr(=güneş)&#; ile &#;ruh(=yanak)&#;, &#;zerre&#; ile &#;dehen&#;, &#;la&#;l&#; ile &#;leb(=dudak)&#;, &#;göz&#; ile &#;nergis&#;, &#;gül&#; ile &#;ruhsâr&#;, &#;diş&#; ile &#;ıkd-ı Süreyyâ&#; arasında benzetme vardır. Şair her ne kadar boy, fem, kad, dehen, ruhsar, ruh, leb, göz, diş ögelerini, diğer ögelere doğrudan benzetmese de zihnimizde bunları ikinci ögelerle eşleştirmeyi başarıyor.

Açıklama: Süreyyâ gökyüzünün kuzey yarım küresindeki Boğa burcunda yer alan ve yedi yıldızdan oluşan parlak bir takımyıldızdır. Ikd ise gerdanlık demektir. Şairler Süreyyâ&#;yı parlaklık ve diziliş benzerliği nedeniyle gerdanlığa benzetmişlerdir.

Dem-i vaslun irişse çeşm-i âşıkda bükâ artar
Sular tuğyân ider evvel-bahâr oldukda mâ artar (Bakî)

Bu beyit birinci mısraı müşebbeh, ikinci mısraı da müşebbehün bih olan bir temsilî teşbihtir. Beyitte vuslat zamanı gelince âşığın gözyaşının artması ilkbaharda suların coşmasına benzetilmiştir. Burada benzetme yönü vuslat zamanının âşık için ilkbahara benzemesi olmalıdır.

Hac yollarında meş&#;ale-i kârbân gibi
Erbâb-ı aşk içinde nümâyânsın ey gönül (Nedîm)

Bu beyitte teşbîhin bütün unsurları mevcuttur. Şair, gönlünün; yani kendinin âşıklar arasındaki durumunu hac yolundaki bir kervanın önündeki meşaleye benzetmiştir. Benzetme yönü nümâyân olma(=görünme ve göze çarpma)dır. Teşbîh edatı ise &#;gibi&#;dir. Dolayısıyla bu teşbîh mufassal ve mürsel bir teşbîhtir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, bu teşbîhin her iki aslî unsuru da mürekkep olduğu hâlde teşbîhin bir temsilî teşbîh olmadığıdır. Çünkü nümâyân olma akla dayalı ve yorum gerektirici bir yapıda değildir. Bu teşbihte benzetme yönü belirtilmeyerek bu, okuyucunun yorumuna bırakılsaydı teşbih temsilî teşbih olarak nitelenebilirdi.

&#;Kurulu yaya benzer çatma kaşlım; güz almasına benzer al yanaklım&#; (Dede Korkut)

Dirse Han, hatununa hitap ederken onun çatma kaşını kurulu yaya; al yanağını da güz elmasına benzetmektedir. Kaş, kurulu yaya, şekil; yanak da elmaya renk bakımından benzetilmiştir.

Kaynak: Prof. Dr. M. A. Yekta SARAÇ, Eski Türk Edebiyatına Giriş: Söz Sanatları

Bana sana bize bir şey olabilir

Haberin Devamı

Hande Yener haklı

Hande Yener, “Türkçe pop çok demode kaldı. Rap, popu geçti. Lavabo tıkandı, bir şeyler yapmak lazım” demiş.
Haklı.
Kendisi de dahil olmak üzere Türkçe pop artık yeni bir söz söylememeye, şaşırtmamaya başladı.
Rap’çiler de popun bu kısır döngüsünden faydalanıp sadece rap kitlesine değil, daha geniş kesimlere ulaşmayı başardı.
İster Ben Fero rap’iyle havaya gir neşelen, ister Mero ya da Ezhel dinleyip isyankar tavırlara gir.
Rap her ihtiyacı karşılar oldu yani.

Detay

Mustafa Sandal’dan ayrılan Melis Sütşurup şöyle demiş: “Mustafa hakkında öyle bir şey öğrendim ki, ilişkimi hemen bitirdim. Çok mide bulandırıcı şeyler. Ama detayına girmem, bana yakışmaz”
Son günlerin en güme giden bomba açıklaması herhalde.
Lakin Melis Hanım
Madem bir şey biliyorsunuz, ya apaçık konuşun ya da sonsuza kadar susun.
Böyle “ortada kuyu var yandan geç”vari demeçlerle olmuyor. Ayrıca “Bana yakışmaz” hanımefendiliği de çok ama çok klişe.
Detay demişken, Sandal’ın böyle bir şarkısı vardı yahu:
“Önce aşk içindi sevgilim, gerisi yalan olur. Burnumdan getirme be sevdiğim gerisi detay olur.”

Karaköy’e sürpriz bir teras

Haberin Devamı

Yaz ortası bir eylül mekanı haberi vereyim.
Karaköy’de yeni açılacak JW Marriott Oteli’nin terasına Muzaffer Yıldırım ve ekibi yeni bir mekan açacak.
Eylülde açılacak mekan için çok iddialı Yıldırım, “Efsane bir teras olacak” diyor.
Mekanın ismine ise henüz karar verememiş.

Ezgi Mola ve sevgilisinin mekanı

Ezgi Mola ve işletmeci sevgilisi Mustafa Aksakallı Alaçatı’nın Hacımemiş tarafına Boop diye bir bar açmış.
Tıpkı iki sevgilinin samimiyeti gibi gayet sıcak bir mekan olmuş.
Bir tek kokteyllere biraz daha çalışsalar fena olmayacak.
Ezgi’nin yakın arkadaşı Enis Arıkan da sürekli orada takılıyor.
Bunların da etkisiyle olsa gerek yeni açılmasına rağmen Boop köyün en popüler barlarından biri olup çıkmış. Hafta içi gittim, tıklım tıklımdı.
Gerçi Ezgi rezervasyonsuz kimseyi almadıklarından kapıdan çevrilen insanlar için epey üzülüyor.
Lakin yapacak bir şey yok Ezgi, mekan işinin doğasında var bu

#Onur Başt&#;k#Kelebek#Yazar

LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi

Yazarın Tüm Yazıları

Hayatta zaman zaman iyi, zaman zaman kötü şeyler yaşarız. Kötü şeyler yaşadığımızda veya duygulandığımızda ise bunları dışa vurmak isteriz. Hal böyle olunca yaşadığımız duyguları anlatan damar sözlere ihtiyaç duyarız. Bu damar sözleri dosta, sevgiliye, aileye göndererek ya da sosyal medyada paylaşarak duygularımızı aktarmış oluruz. Bu nedenle duygulara tercüman olan damar sözleri bir araya getirdik. İşte en damar sözler.

Damar sözler

Damar sözler

Damar ve ağır söz bulmak istiyorsanız doğru yere geldiniz. İşte en etkili damar sozler&#;

Balkona çık ve bir sigara daha yak. Acıdan gebersen de gerçekleşmeyecek olan hayallerin şerefine&#;


Gece midir insanı hüzünlendiren yoksa insan mıdır hüzünlenmek için geceyi bekleyen? Gece midir seni düşündüren yoksa ben miyim seni düşünmek için geceyi bekleyen?


Yeri gelir sevmiş olduğun kişinin nefes aldığını bilmek sana yeterli gelir.


Ben ölseydim ağlayacağını düşünüyorum ama sen ağlasaydın ben ölürdüm sevgilim.


Yalnızca yağmur yağdığında seviyorum bu şehrin insanlarını; herkesin yüzü ıslak, başları eğik, herkes benim hep olduğum gibi.


Bilseydim dünyanın keşkelerden kurulduğunu, küçükken ne olmak istiyorsun diye sorduklarında, mutlu olmak istiyorum derdim!


Bazen diyorum ki; ne olacak söyle gitsin. Sonra diyorum; söyleyince ne olacak, sus bitsin!


En çok incittiğimiz kişilerin, aslında en sevdiklerimiz oluşu ne garip değil mi?


Kolumuzu ısırarak yapardık saatleri; sanki o kadarcıkken zamanın canımızı yakacağını anlarmış gibi&#;


Akıllı insanlar yeni fikirleri tartışırlar. Normal insanlar sonuçları tartışırlar. Küçük insanlarsa başka insanları tartışırlar.

Yağmur olsan binlerce damla arasından tutardım seni. Çünkü, Korkarım. Toprak aldığını vermiyor geri.


Gece uyuyamayan insanların gündüze sığmayan acıları vardır.


İnsanın en büyük hatalarından biri de doğru zamanı yanlış kişilerle doldurmaktır.


Beni kaybetmeyi başardıysan asla kazanmak için uğraşmam.


Yüz kere yere düşmüş olayım; başkalarına çelme takan biri olmayacağım. Ben kazanan değil, insan olmak istiyorum.


Manzarası sen ol gözlerimin, her baktığımda yeni mutluluklar göreyim.


Hani insan ağlamak ister, gözlerinden yaş gelmez, hani gülmek ister, yürekten gülmez. Hani birini bekler o hiç gelmez. İşte o zaman ölmek ister de ecel gelmez.

Karaktersiz insanların seviyesiz değerlerine çok yakışıyorsun Bu seneki yılın alçağı ödülünü sana verecekler diye duydum.


Defter aynı olduğu sürece, yeni bir sayfa açmanın ne anlamı var?


Susmak kabullenmek değil, cevaptır. Eğer insan kısa cümleler kuruyorsa, uzun yorgunlukları vardır.


Yüreğimizde ölen insanların, dilimizde duası olmaz bizim!

Sevgiliye damar sözler

Sevgili

Sen benim en doğru yanlışım. Tövbesi olmayan günahımsın. Uzak duramadığım yasaklım en açık ettiğim saklımsın. Sen başımdan giden aklım severek çektiğim ahımsın.


Ölürsem beni yarimin kalbine gömün. Mekanım cennet olsun.


Sinir uçlarımı yok ettin sevgili. Artık çok istesem de seni sevmeyi, başaramıyorum.


Kalemimin kurşunu bitmiş, öldüremiyorum seni.


Üzülmem mi sanıyorsun yürek ağlar gözden önce.


Biz o ihtimallerin üstünde çok sigara söndürdük.


Kalp durduğu zaman değil, unutulduğu zaman ölür.


Seni içimde yaşatmak için neleri öldürdüm bir bilsen!


Seni seviyorum, duvar yazısı değil, alın yazısıdır. Herkese söylenmez.


Suç benim değil ki. Şiir kokuyordu bakışların. Yazmamak gözlerine ihanet olurdu.


Sen sevdiğin için sakın utanma, çünkü utanması gereken; sevildiğini bildiği halde sevmesini bilmeyendir.


Bir kere girdimi aşk virüsü kanser gibi sarar, tüm bedeni ne öldürür nede güldürür, ruh bedende olduğu sürece süründürür.


Parkta salıncak sırası bekleyen çocuk gibi bekledim seni. Biraz heyecan, birazda salıncağı başkası kapacak korkusu işte.

Hiç içmemeIiydim ya, artık sigarayı günde üç pakete çıkarttım. OIsun sen sigaramın ucundaki ateşsin! OIsun deniz gözIüm oIsun, ne oIacaksa oIsun…

Ben sana yanarken, kim biIir sen nereIerde üşüyorsun.


Ben ölseydim, o belki ağlardı. Ama o ağlasaydı, ben ölürdüm.


Uykulu gözlerini sevdiğin adam, sana yazar oldu bak hiç uyumadan.


Aşkta cimrilik olmaz sevdiğim. Aşk sevgiyle büyür doymaz sevgilim. Gönlünü sevene adamadıysan, ne yazık buna aşk denmez sevdiğim.


Ey yar! Seninle ölmeye geldim. Ateşsen yanmaya yağmursan ıslanmaya soğuksan donmaya geldim.


Bazen insan öyIe deIice sever ki, yaIan oIsa inanır, yıIan oIsa sarıIır.


Sonra bir sigara yakıyorsun. Gökyüzünü seyrediyorsun. Bakıyorsun hala her şey yerli yerinde, sen sadece kendini ziyan etmişsin.


Sevdiklerimiz üzülmesin diye içiniz kan ağlarken bile tebessüm edebilecek kadar güçlü olur seven insan.


Kaybedecek bir sen kaldın hayatımda, aslında hayat sendin aslında ve gerisi kaybedilmemişti. Sadece yalanlar gitti, geriye gerçek aşkın kaldı sevgili.

Ağır damar sözler kısa

Ağır

Bazen damar sözler kısa olmalı. Laf kalabalığı yapmadan duyguları anlatmalı.

Masal kitabı gibisin, okuması güzel ama inanması çok zor.


Şerefsizlik mertebesinde eşin benzerin yok. En önde bayrak taşıyıcısın.


Bu kentin en tenha yeri kalbimdir şimdi.


O okumadığı için yazmıyorum.


Dudaklarım cezaevi, dilim gardiyan. İçimde müebbet yemiş hayallerim var.


Dön bak arkana yeğen gitmez dediğin kaç kişi yanında.


Çıkartın sigaraları, bu gece hayal kuracağız.


Tek ihtiyacım birazcık sen.


Kahrolsun yan yana olmadığımız her yer.


Çok pahalısın ulan mutluluk.


Özlemek denmez buna bunun adı yangın.


Aklıma yuva yapıyor gülüşlerin.


Gönül yorgun düştüğünde yürek dilsiz kalır.


Sen benim en güzel hislerimsin.


Oksijeni bilmem ama kokun şart.


İlk görüşte mi yoksa ilk gülüşte mi?


Gönül almayı bilmeyene ömür emanet edilmez…


Beni yokluğunla savaştırma. Kaybederim.


Saç diplerimden tırnak uçlarıma kadar kırgınım sana.


Bazen en uzun yolculuk iki insan arasındaki mesafedir.


Sen kokuyor yokluğunda içtiğim sigaralar.


Kötü günde katkısı olmayanın iyi günde hissesi yoktur.


Z or günler dostu düşmanı ayıklamak için var.


Boğazımda kalan mutluluğu sırtıma vura vura çıkardılar.


Dön bak arkana yeğen gitmez dediğin kaç kişi yanında.


Dil susarsa bi çare lakin yürek susarsa ne çare.


Beni kaybetmeyi başaranı asla kazanmak için uğraşmam.


Eğer aşk yalansa acısı neden bu kadar gerçek.


Sonra geldin güldün papatya tarlası oldu çorak topraklar.


İncit beni gerçek ile. Ama asla rahatlatma yalan ile.

Seni içimde yaşatmak için neleri öldürdüm bir bilsen.


Aklıma yuva yapıyor gülüşlerin.


Her gün aklıma geliyorsun ama bir selam vermiyorsun.


Kötü günümde katkın yoksa eğer iyi günümde olmasan da olur.


Boğazımda kalan mutluluğu, sırtıma vura vura çıkardılar.

İkimizi bir kefene saralar, bir kabirde sır olalım sevdiğim.

Yeri gelir sevdiğin kişinin yaşadığını bile bilmek sana yeterlidir.


Her sabah uyanıp ilk seni seviyorum.

Ayrılık sözleri damar

Ayrılık

Ne yormak istedim seni. Ne de yormak kendimi. Çok çalıştım gitmeye de kalmaya da. İkisi de aynı acı ikisi de rezil. Daha öncede gitmiştim ama böyle kalarak değil böyle kalarak değil.

Beni en çok terk edilmek olgunlaştırdı. Şimdi öyle bir nasır kapladı ki kalbim, insanların hepsi terk etse bana mısın demez artık.

Seninde sevgin yalan, yalan dünya gibi sende yalansın.

Yüreğimizde ölen insanların, dilimizde duası olmaz bizim!

Kadın yüzünde ki sivilceleri bile fondötenle gizleyebiliyor. Sen, onun acı çektiğini nerden anlayacaksın ki.

Boynu bükük duruyorsam eğer; içimden öyle geldiği için değil, yüreğimden gidenler olduğu içindir!

SensizIiğe yenilmek, sana yenilmekten zor oIsa da.. Ardımda bir sürü “belki”ler bırakarak, seni içimden ayrılıyorum.

Vedalar gözleriyle sevenler içindir. Çünkü gönülden sevenler ayrılmaz.

Acı çekiyordum senden sonra, fakat unuttuğun bir şey vardı. Çektiğim her acı beni değil, içimdeki seni öldürüyordu.

Yükle yalnızlığının bütün gri bulutlarını sırtıma. Vücudum yağmur sonrası toprak koksun.

Eğer aşk yalansa acısı neden bu kadar gerçek.

Giderken Allaha emanet ol dedi! Güldüm zaten başka kimim var ki?

Avuç doIusu gözyaşıyla yıkanmış bir Aşk’tık biz, ve kucak dolusu hoşçakalların gözünden düştük.

Gidene üzülme sevse gitmezdi. Gelene sevinme o da başkasından geldi.

Helal etmiyorum sana, senin için uykusuz kaldığım geceleri.

Bu ayrılık adil değil kokun ben de, aklım sende kalıyor.

İyileştirir diye umut olarak gördüklerimiz tekrardan yaralayıp terk ediyorlar bizi.

Ey gönlüm bilmez misin gözler sebepsiz yaşarmaz, dudaklar sebepsiz kurumaz, gönülde bir dert olmadıkça kimsenin yüzü sararıp solmaz.

Öyle yorgun ki hislerim. Artık sana karşı bir şey hissetmeye bile dermanı yok.

Terkedilen çabuk büyür, hüzün kalana düşse de pişmanlık hep gidenin payına!

Sırt üstü gömülür insanlar, ama sen beni yüzüstü bıraktın.

Kaybettiklerimize yakalım, sen benden başla…

Benim aklıma gelip başkasına gittin.

O sadece ellerimi bırakmıştı oysa… Ben ise her şeyi…

Eğer herkes kaybettiği kadar içecek desek, o masadan en son kim kalkardı?

Damardan özlem sözleri

Özlem

Özleyenler ve unutamayanlar için en güzel damar sözler&#;

Özlerim ben seni seninle bile, vuslat mı hasret mi adını sen koy, aşkınla yakıp da düşürdün dile sevgi mi nefret mi adını sen koy.

Sen benim bakışına hasret kaldığım sesine özlemle bağlandığımsın. Özlemim hasretim bakmaya doyamadığımsın. Bahtıma doğanımsın. Olmazsa olmazımsın. Nefretim öfkem kinim sevincim umudum düşüm rüyam hayalim ama en çok ağlatan en çok kanatansın… Sen tarifi imkansızımsın.

Sustuğum yerde sen varsın. Konuştuğum yerde özlemin…

“Sus” be yüreğim, bende biliyorum özlediğimi! Sus ki bilmesin özlediğimi!

Bazen sadece onun sende bıraktığı izleri özlersin. Her şarkıda ayrı bir hatıra saklıdır sanki istesen de silemezsin.

Okeyde beklenen son taş gibisin. Biliyorum beklemekle gelmezsin, zaten gelme çünkü sen gelirsen ben biterim.

Hasretinle yakmasın diye çırpınıp durdum. Sevdanı yüreğimden çıkartıp atamadım.

Ne zaman seni düşünsem, ardından bir çakmak çıkıyor cebimden ve ciğerime derin bir duman çekiyorum.

Bazıları özledim diyemez, bir sigara daha yakar.

VusIat mı hasret mi ismini sen koy.

Tek ihtiyacım birazcık sen.

Kaç kadeh kırıIdı sarhoş gönIümde. Ne yaptıysam seni unutamadım.

Hayır, ben iyiyim. Sadece hayatım b*k gibi sevdiğim insanları kaybediyorum, gitme diyemiyorum, uyuyamıyorum, özlüyorum ve yoruldum.

&#;Neyin var?&#; sorusuna &#;sen yoksun!&#; diyesim var. Bildiğin gibi değil.

&#;Şurama batan&#; diyor şair… Şurama batana özlem demeselerdi bıçak derdim…

Gelse affetmem diyorsun ama adını duyunca gözlerin doluyor be oğlum.

Ekmeğime hoşçakal sürdün ya sen ben şimdi aşk karınla sana ne şiirler yazarım.

Dünyanın en büyük yüküdür; Aklı sende olmayanı, ısrarla yüreğinde taşımak.

Özledim diyorsun mektubunda. Sadece kuru bir özledim mi yazdı yanık yüreğin.

Özlemek denmez buna bunun adı yangın.

Anne sözleri damar

Anne

Bir kadını süsü ve makyajı değil, anneliği güzelleştirir.


Buralar buram buram sen kokuyor anne.


Bana bir gün verin içinde sadece annem olsun.


Paha biçilemeyen tek şey anne sevgisidir.


Anne bir sanatçıdır en güzel eseri de yavrusudur.


En yüce ve en derin sevgi anne sevgisidir.


Anne ile evladı arasında kopan tek bağ göbek bağıdır.

Allah’ın rahmetinin en güzel tecellisi annedir.

Beni benden çok sevdiğine inandığım tek insan annem.

Arkamda koca bir dağ yıkıldı o gün annem öldü.

İyi bir anne nasıl olur görmek isterseniz bizim evin adresini vereyim.

Bana mutluluğu anlat deseler annem yaşıyor der susarım.

Annesinin gönlünü kıran büyük günah işlemiş olur. Hz. Muhammed

Anneler belki her şeyi göremezler ama kalpleriyle duyalar.

Anneyi sevmek cenneti sevmektir. Çünkü anne cennete açılan kapıdır.

Bana dünyayı kucakla deseler ben gidip anneme sarılırım.

Annesinden dayak yediği halde yine anne diye ağlayan bir çocuktur aşk.

Bütün acılar üstüne yağdığında üstüne açılan şemsiyedir anne.

Şuna inanmak lazımdır ki dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir.

Herkesin bayramda gidebileceği bir köyü bir baba ocağı bir ana kucağı olabilmeli.

Bana okuduğum kitapların en güzelinin hangisi olduğunu sorarsanız söyleyeyim annemdir.

Anne elinden tüm dünyaya tutunur insan o eli bir bıraksa bir ömür yutkunur insan.

Anneye karşı gelmeyelim, nergis çiçeği gibi, ne güzel kokarlar, ellerinde çiçek çok güzel durur.

Annene hizmet et çünkü cennet annelerin ayakları altındadır. Hz. Muhammed (sav.)

Annem benim. Hislerine ihtiyacım var. Güvenilmez insanları bir bakışınla anlamana ihtiyacım var.

Gözümden yaş yüreğimden sızı. Tarif edilmez bu acı yaşayınca anlıyor insan anne babasızlığı.

Ne cenneti merak ediyorum ne de cehennemi çünkü ben annemi gülerken de gördüm ağlarken de.

Ahh annelik sen ne kutsal bir şeysin! Getir ayaklarını öpeyim cennet kokusunu içime çekeyim.

Kelimelerle anlatılamayan fedakârlık ve karşılıksız sevgiyi tarif et desen bana herhalde sadece anne derdim.

Etkileyici damar jilet sözler

Damar sözler

Biz neler hayal ettik, hayat bize neler yaşatıyor ulan.

Ve sonra anlıyorsun. Hiç kimsenin hiçbir şeye değmediğini…

Yüreğimizde ölen insanların, dilimizde duası olmaz bizim!

Yıkılan sadece hayallerim, kişiliğim ve karakterim değil…

Çok güzel gülen insanlar var; içleri paramparça!

Ayakta kalmasını bilen insanlar için, kaybetmek büyük bir mesele değildir.

Canı yanmış insanlar tehlikelidir. Nasıl savaşacaklarını öğrenmişlerdir.

Umudun rengi siyah olunca, kör olmamak elde değil.

Kalp durduğu zaman değil, unutulduğu zaman ölür.

Varsın olmasın hayatta her istediğimiz, Biz olana “Elhamdülillah”, olmayana da “Eyvallah” demesini biliriz.

İki şey yıkar insanı; dostundan gelen ihanet, düşmanından gelen merhamet!

Bir kere düşsem, iki kere kalkarım. Herkes rahatına baksın!

Düşerken iki şeyi asla unutma: kimin seni ittiğini ve kimin seni tutmadığını. Ayağa tekrar kalkınca lazım olacak.

Kurulu bir düzenim olsun isterken, meğer ne çok dağılmışım ben!

İçiniz kahpelik, dışınız sahtelik!

Sakat ol, topal ol, sağır ol, duygusuz ol, hissiz ol, lal ol, kör ol… Ama asla “ŞEREFSİZ” olma!

Düşene tekme atmak bize yakışmaz. Kalkınca hesaplaşırız.

Ne kadar gülersen gül, mutsuzsan annen gözlerinden anlar.

İçime attıklarım benden daha ağır.

Hayat, bana öyle bir çelme taktın ki, diz çöktü gülüşlerim!

Bir dualarım var benim, bir de kahpelere inat gülüşlerim.

Bu kadar kolay ölünen bir dünyada, hiç kimseyi affetmeyin.

Elbet bir gün karşılaşacağız. Ama düşman… Ama pişman…

Mutluluğu herkesle paylaşabilirsin, ama acıyı paylaştığın insanlar özeldir.

“Eyvah düştüm,” diyen değil, “Bismillah” deyip kalkanlardanız.

Bizi öldüren yüzlerce şey varken, insanların dikkatini çeken içtiklerimiz oldu.

Umut çok tehlikeli bir şeydir. Bazen yaşatır insanı, bazen öldürür.

Gülüyorum işte, kimine yalandan, kimine inattan…

Dışarıda yolunu kaybeden değil, yanımda yerini kaybedenler utansın.

Kendi karanlığımızda kaybolur, yine de kimseye mahcup düşmeyiz.

Sığındığım limanları ateşe tuttum, pişman olup geri dönerim diye.

Gülümsemeler yara bandı gibidir. Yarayı kapatır ama acıyı dindirmez.

Umutların tükendiği yerde, hayallerine yol vereceksin.

Baba sözleri damar

Damar sözler

İşte sizler için hazırladığımız babalara söylenecek damar sözler&#;

Bazı süper kahramanların pelerini yoktur. Onlara baba denir!

Baba cennetin orta kapısıdır. Hz. Muhammed

Baba çınar gibidir. Meyvesi olmasa da gölgesi yeter.

Babamı özlemek mi? Gölgesini görsem sarılırım.

Bir babanın kızına sadece sesiyle bile verdiği huzur ömre bedel.

Canım babam Allah seni başımızdan eksik etmesin.

Prenses olmak için prense ihtiyacım yok. Ben zaten kralın kızıyım.

Babalar oğullarının ilk kahramanı, kızların ise ilk aşkıdır.

Baba candır, baba canandır. Baba her zaman sevilecek en güzel sevdadır.

Babalar soğuk görünür ama sıcaklığı öldükten sonra bile hissedilir.

Sen bizim sarsılmaz dayanağımız, sen bizim merhamet yürekli canım babamızsın.

Baba, fani hayatın terbiye vereni ise ebedi hayatın sebebidir. Hz. Ebubekir

Yüreğimin sıcak güneşi, gözlerimin derin okyanusu, sonsuzluğun gerçek adı; babam!

Bazıları babasının kıymetini bilmez, bazıları kıymet bilecek bir baba bulamaz.

Anne gezindiğin bağ, baba yaslandığın dağdır. Ömrünün en güzel çağı annen ve babanla olandır.

Artık yürümeyi öğrendim. Fakat hala düşmekten korkuyorum. Ellerimi bırakma baba!

Bu dünyaya defa yeniden gelsem yüzünde de senin gibi bir babam olsun isterim canım babam.

Solumun en rahat köşesinde bağdaş kuran adam! Varlığına Elhamdülillah canım babam.

Dünyada en huzur bulduğum yer senin yanın babam, ben senin yanında ömrümü geçirmeye razıyım başka hiçbir şey istemem.
Allah’ım senin duanı almayı her zaman nasip etsin. Çünkü en çok anne ve babanın duası kabul edilirmiş. Allah’ım seni başımızdan eksik etmesin.

Senin gibi bir babam olduğu için çok mutluyum ve seni her düşündüğümde daha da mutlu oluyorum. İyi ki varsın canım babam.

Varsın gelmesin senden bana para, araba, olsun baba böyle yaşamakta yeter bana, sen dert etme helal kazanç kazanmayı öğrettin ya o yeter bana.

Eğer hayatta olan bir baban varsa dünyanın en şanslı insanısın. Baba uzakta da olsa yakında da olsa her zaman seni düşünür.

Asker sözleri damar

Damar sözler

İşte sizler için hazırladığımız askerlere söylenecek damar sözler&#;

Güneydoğuda oyunlar bozar, şehir şehir sokak sokak destanlar yazar Özel Harekat…

Türk askeri eğer savaşa girerse siz anca mezara girersiniz.

Ağaç kırılır gövdesi kalır, Dedeniz Mehmet gider namı kalır.

Hainlere korku salan, cephelerde kelle alan, vatan için şehit olan Özel Harekat…

Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor. Lütfen gün sonra tekrar deneyiniz.

Biz denizci değiliz ki her limanda bir sevgilimiz olsun, biz komandoyuz dağlar sağ olsun.

Ne şehitler verdik vatan uğruna bizde bitmez Mehmetçik bu vatan uğruna.

Bu vatan bizimdir ferman gerekmez. Askerin olduğu yere yabancı giremez.

Öyle bir toplum var ki çığlık atsan duymayan öyle bir kalbim var ki kurşunlara doymayan.

Doğan her güneş gençliğimin kaybıysa, batan her güneş şafağımın kaybıdır.

Ezanla geldik salayla gideriz. Bu vatan için kanımızı şerbet diye içeriz.

Dağların tepesine, eşkıyanın alnına, kızların kabine ölümsüz Mehmetçik yazacağım.

Her erkek bir gün asker olacak fakat her asker bu vatanı koruyamayacak.

Spora gidememekten yakınıyordun ya. Al işte spor senin ayağına geldi, iyi değerlendir.

Her sabah mercimek yemeyi çatalla hoşaf içmeyi elbise yerine çuval giymeyi asker ol da gör arkadaş.
Hakkını helal et anam. Vatan için canımı vermeye gidiyorum.

Onlar bayrakta al, yıldızlar da hilaller. Dönmeyeceklerini bilerek gidiyor. Arkaların da öksüz bırakarak.

Vatan diye bir hastalığa tutulduk. Allah şifa mifa vermesin.

Bayran solmasın diyerek kanlarını döken koca yiğitler var.

Vatanımda gözün varsa eğer mezarın derin olur bunu unutma.

Gece nöbetlerinde beni aklına getirmemeye çalış. Uyurken üstlerine yakalanmanı istemem.

Bize vatan delisi diyorlar, kafayı vatanla bozmuşsunuz diyorlar. Çok şükür kafamız bozuk, kanımız değil.

Öfkemiz sarsın her yanı Türk askeri yürüye yürüye… Dökülsün düşmanın kanı, yaşasın güçlü Türkiye.

Dünya üzerinde bir yere Türk ili denildiği anda gözümüz bayrağımızı, kulağımız ise ezan sesini duymak ister.

Yarına türkü olur bizim gülümsemelerimiz. Asla bitmeyecek ölüşlerimiz.

Manalı damar sözler

Damar sözler

Mükemmelliğe gerek yok, sahte olmayın yeter.

Üç gülsek, beş ağlatıyorlar.

Bazen dışarı çıkıp kendimi anlayana kadar yürümek istiyorum.

Seninle zor. Ama sensiz de olmuyor.

Umut verip yarı yolda bıraktın. Muhtaç kal.

Hiç bir şey ait olmadığın yerde kalmak kadar acıtmaz.

Çıkıp saatlerce dolaşmak istiyorum. Ama kafam benimle gelmesin.

Zordur sevmeyenin seveni olmak.

Yavaşça vazgeçiyorum.

Oturalım bir yere, neden biz olamadık anlat.

En kötüsü de kötü hissediyorsun ama yazacak kimsen yok.

Bana buna mı kızdın deme, seni ne bu raddeye getirdi diye sor. Asla takılmayacağım şeylere şimdi dönüp dönüp bakıyorsam; bana içinde ne birikti diye sor. Anlatmaya çalışırken sesim yükseliyorsa eğer; kaç kere susturuldun diye sor.

Umut edip üzülmeye alıştık.

Seninle yollarımız kesişsin isterdim ama görüyorum ki birbirimizden kilometrelerce uzağız.

Ne sevgiliyiz ne arkadaş. Birbirini çok iyi tanıyan iki yabancıyız.

Ben onu sonu böyle bitsin diye sevmemiştim.

Sen yoksun, inan bir tek sen lazımken.

Şu an ne hissediyorum biliyor musun? Çaresiz veya kızgın hissetmiyorum. İyi veya kötü hissetmiyorum. Hiçbir şey hissetmiyorum. -Ki bu harika hissettiriyor.

Bilemezsin. Bilemezsiniz. Ne yaşadığımı, ne hissettiğimi… Her yalnız kaldığım an toparlamaya çalıştığım o parçalarımı göremezsiniz.

Sonra kırıldım, tam seni seven yerimden.

Ona içindekileri söyle dedim ve içimden sessizce dua ettim, adımı söylemesi için.

Bazen sadece yorgun oluyor insan. Ne küs ne yalnız ne de aşık.

Değer miydi? Değerdi; ama değmedi. Olur muydu? Olurdu; ama olmadı.

Boş yere canı yanmaz insanın. Ya bir eksiklik vardır geleceğe dair, ya da bir fazlalık vardır geçmişten gelen.

Napıyosun sorusunun cevabı iyiyim değil bu konuda bi anlaşalım artık.

Mutlu olduğum anları seninle paylaşamamak büyük mutsuzluk.

Yaralarımın içinden en çok kanayansın.

“Alıştım artık” cümlesi çok umutsuz değil mi?

Çok seven insanları yarım bırakacak kadar karaktersizsiniz.

İnceldiği yerden kopsa yadırgamazdım ama hiç kopmaz dediğim yerden koptu.

Güzel Sözler: Her Duruma Uyum Sağlayacak En Güzel Sözler

Dostluk sözleri damar

Damar sözler

İşte sizler için hazırladığımız dostlara söylenecek damar sözler&#;

Dost; göze sezdirmeden gözyaşı silendir.

Dostum sen benim seçebildiğim kardeşimsin.

Ey arkadaş sen ne güzel bir dostsun Allah seni başımdan eksik etmesin.

Dost düğünde halaya, ölümde tabuta omuz verendir.

Dostum için ölürüm ben ölecek bir dost bulabilirsem eğer. Anladın mı?

Gerçek dostlar mum gibidir. Her yer aydınlıkken belli olmazlar.

Dostların sıkıntıda iken onları mutlu oldukları zamankinden daha çok ara.

Gerçek dostlar yıldızlar gibidir karanlık çökünce ortaya çıkarlar.

Neredesin, yanan alnımı müşfik avuçlarında dinlendirecek meçhul arkadaş.

Ve bazen de; seninle konuşmak iyi geldi, diyebileceğin birisi olmalı.

Dostluk unutulmayacak kadar güzel, ender insanlarla yaşanacak kadar özeldir.

Tanrım, beni dostlarıma karşı koru, kendimi düşmanlarıma karşı korurum.

Dostluk iki nehir arasında akan nehir gibidir. Gittiği yeri de temizler geldiği yeri de.

Dostluk illa yan yana diz dize olmak değildir. Asıl can cana kalp kalbe olmaktır.

Arkadaşını yalnızken ikaz et, başkalarının yanında öv. Kardeşimden ötesin can dostum.

İyi insanlarla arkadaş olunuz. Kötü kimseyle arkadaşlık etmektense, yalnız olmak evladır.

Birbirimizin küçük kusurlarını hoş görmezsek arkadaşlıktan bir şey anlayamayız.

Dostluk, mantar yemeği gibidir. Zehirli veya zehirsiz olup olmadığı ancak yendikten sonra belli olur.

Gerçek dostlar menfaatleri bitene kadar değil yürekleri yetene kadar sizi sevenlerdir.

Gerçek dost yanlış yaptığında seni uyaran sonrasında ise koruyan kişidir. Yaptığın yanlışı herkese duyuran değil.

Ekmeğim aşım helal olsun yiyene, içene. Ama hakkım helal değil; dost gibi görünüp kuyumu eşene…

Biri olmalı varlığını daima bildiğin kendini güvende hissettiğin. Biri olmalı üzülme üzülürüm diyen biri olmalı hayatınızda.

Sıradan bir arkadaş sizi asla ağlarken görmez. Gerçek arkadaşın omuzları sizin gözyaşlarınızdan sırılsıklam olmuştur.
Koca bir çölde kum tanesi olmak ya da okyanusta su damlası, ama en güzeli milyonlarca insan arasında senin arkadaşın olmak.

Dostluk ağlamaksa, yüreğindeki acıyı paylaşmaksa, üzüldüğünde sıcacık bir kucaksa ve dostun için ateşe atılmaksa dünya durana dek dostumsun.

Kamyon arkası sözler damar

Kamyon arkası

İşte sizler için hazırladığımız kamyon arkası damar sözler&#;

Oda sevecekti, işi çıktı demek ki, yoksa kesin severdi.

Dünya güzel olsaydı doğarken ağlamazdık, yaşarken temiz yaşasaydık ölürken yıkanmazdık.

Sakın düşme arkadaş. Elinden tutan olmaz.

Seviyorsan git kolunu ısır, saat yap ve Bu saatten sonra &#;Benimsin&#; de…

Vicdanlar pas tutmuş, yürekler çok soğuk, güneş ısıtmıyor artık baba!

Erkekleri bilmemde ama adamlar kıyamaz sevdiğine.

Öyle bir sihirbazsın ki beni bile kaybettin gülüm.

Gönlünde yer yoksa güzelim, Fark etmez ben ayakta da giderim.

Kalp dediğin atıyor zaten. Marifet ritmi değiştirmekte.

Ölüme gidelim dedin de mazot mu yok dedik.

Her şeyi bilmene gerek yok. Haddini bil yeter.

Otopsi istiyorum… Hayallerim kendi eceliyle ölmüş olamaz.

Adımı avucuna yaz… Beni hatırladıkça avucunu yalarsın.

Ben nerede yanlış yaptım?

Azrail blöf yapmaz.

Dar geliyorsun artık dar… Başkent olsan neye yarar.

Hayvan açken, insan tokken kudurur.

Biz kimseyi yarı yolda bırakmadık onlar müsait bir yerde indiler…

Sen kalbimde batan güneş, ben yollarda çilekeş…

Otobanda sensiz bir hayat seni sevende kabahat!

Öyle birini sev ki, sen ölünce o hiç yaşamasın.

Şoförün bahtı kara muavinin gönlü yara.

Ben sana dokunamıyorum ama mümkünse yazdıklarım dokunsun.

Artık kaybedecek hiçbir şeyim kalmadı. Şimdi kazanmanın zamanı!

Ben neden hatalıyım biliyor musun? Hiçbir zaman sana gitme kal diyemediğim için.

Mezarlıktan korkuyorsan eğer daha en sevdiğini kaybetmemişsin demektir.

Bu hayattaki en kötü şey göz kapakların kapalı olsa dahi gözlerin dolmasıdır. Bu durum tarif edilemez bile.

Burada yaşanılan umutlar bir kelebeğin ömründen bile daha kısaymış..

İyi dostlara sahip oldum ve her biri alkolik oldu.

Çok gülen birini tanıyorsanız eğer o kişiye iyi davranın. Çünkü bir yerlere geçip tek başına çok ağlayan kişidir o.

Hayat dolu bir insanım ben. Üzüldüğüm anlarda dahi gülmeyi öğretebildim kendime.

Bir gün ay bana sordu; neden seni ağlatan biriyle berabersin? Ay&#;a döndüm ve dedim ki; sen hiç gökyüzünden vazgeçebilir misin?

Etkileyici damar sözler

Damar sözler

İşte sizler için hazırladığımız etkileyici damar sözler&#;

Zor mudur gözlere bakarken aşkı görmek? Yoksa sadece aşk mıdır gözlerdeki tek gerçek?

Toprak gibi sessiz olduğum an bil ki, şimşek gibi gökte gürlüyor feryadım!

Cinayet saati neredeydin diye sorarlarsa unutma ‘gidiyordum’ diyeceksin.

Yalnızlığımızla çoğalıp kalabalığımızla eksiliyoruz. Ve öylesine kalabalık ki yalnızlığımız; ne yana dönsek kendimize çarpıyoruz.

Hayat, çatlak bardaktaki suya benzer. İçsen de tükenir içmesen de. Bu yüzden hayattan tat almaya bak. Çünkü yaşasan da bitecek yaşamasan da!

Verdiği umudu geri alan, aldığı ahı da güle güle kullansın!

İnsanlar birer harf gibidir. Güzel insanlar bir araya geldiklerinde güzel bir cümle kurulur.

Yetimhanede yaşayan küçük bedenlerin, ranzalarına yazdıkları “anne” kelimesi kadar masum olmalı aşk.

Üzülmem mi sanıyorsun yürek ağlar gözden önce.

Aşkın her halini gördüm artık ne hali varsa görsün.

Yalnızlık yazarsın da düzelten olmaz. İşte o zaman yalnızsındır.

Misafirin çocuğu gibiydin. Geldin dağıttın ve gittin.

Yeri gelir sevdiğin kişinin yaşadığını bile bilmek sana yeterlidir.

Samimiyetin belirtisi gözler dürüstlüğün ifadesi tutulan sözlerdir!

Giderken Allah&#;a emanet ol dedi! Güldüm zaten başka kimim var ki?

Kötü günde katkısı olmayanın iyi günde hissesi yoktur.

Sevmek bazen vazgeçmektir. Kimine göre gidenden kimine göre kendinden.

Tanıdığımıza pişman olduklarımız çoğaldıkça yeni tanışacaklarımızdan korkar olduk!

Öyle sessizce öldüm ki defalarca hiç bir zaman anlaşılmadı yokluğum.

İnsanlar kırmızı güllerin peşinden koşarken altında ezdikleri papatyaların farkına bile varmazlar.

Seni seviyorum diyen sözlere değil senin için ağlayan gözlere inanın.

Cesaret illa kükremek değildir. Bazen gün biterken usulca yarın yeniden deneyeceğim demektir.

Bazen doğru olanı yapmak için en çok istediklerimizden vazgeçmememiz gerekir. Hayallerimizden bile.

Seni hatırlatan her şeyde, katledilmiş mutluluklarım var. Her gülüşüm kanla karışık yağmurlu şimdi.

Önce rıhtımda acı bir insan çığlığı koptu, sonra hıçkırıklarla gözyaşları kaldı rıhtımda.

Sevdiklerimiz üzülmesin diye içiniz kan ağlarken bile tebessüm edebilecek kadar güçlü olur seven insan.

Kapak Sözler: Her Yerde Kullanabileceğiniz Kapak Niteliğinde Sert Sözler

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır