bebekler polen yiyebilirmi / Arı poleni nasıl kullanılır ve faydaları neler? Çocuklar için kullanım kılavuzu - Beden Sağlığı

Bebekler Polen Yiyebilirmi

bebekler polen yiyebilirmi

Besin Alerjisi nedir?

Günlük tükettiğimiz besinlere bağlı ortaya çıkan reaksiyonların tümü istenmeyen besin reaksiyonları olarak adlandırılır. İstenmeyen reaksiyonların büyük çoğunluğu besinlerin farmakolojik özelliklerine, metabolik ya da toksik etkilerine bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Şikayetleri benzer olduğu için sıklıkla birbiri ile karıştırılabilir. Ancak her ikisinin mekanizmaları ve yol açtığı sorunlar açısından bakıldığında son derece farklılıklar göstermektedir. Bu nedenle şikayeti olan hastaların besin alerjisi açısından çok iyi değerlendirilmeleri gerekmektedir.

Besin alerjisi bağışıklık sistemimiz tarafından besinlere karşı anormal yanıtın verilmesiyle ortaya çıkmaktadır. Klinik olarak belirtiler hafif (ürtiker vb) olabildiği gibi yaşamı tehdit eden ağır reaksiyonlara da (anafilaksi) yol açabilmektedir. Yine bağışıklık yanıtın özelliğine göre belirtiler bir çok organda (deri, sindirim sistemi vs) görülebilir.

Besin alerjisinin gelişimi bağışıklık sistemimizin besinlerdeki proteinleri tehdit unsuru olarak algılayıp bunlara karşı IgE tipi antikorlar üretmesi ile başlar. Duyarlı olan bireyler aynı besinle karşılaştığında daha önce oluşmuş olan IgE antikorlarına bağlanır ve mast hücrelerinden başlıca histamin olmak üzere birçok maddenin salınmasına neden olur. Klinik bulgular işte bu maddelerin etkisine bağlı olarak gelişmektedir.

Ayrıca besin alerjisi bağışıklık sistemimizin IgE dışındaki mekanizmalarına (hücresel immün yanıt) bağlı olarak ta gelişebilir. Klinik bulguları açısından farklılıklar gösterir. Aynı zamanda tanısal süreçleri de farklıdır ve daha zordur.

Besin alerjileri daha çok çocukluk döneminin sorunlarından birisidir. Anne sütü alan bebeklerde genellikle ek gıdalara başladıktan sonraki dönem ciltte ürtiker, kızarıklık, ya da egzema şeklinde ortaya çıkabilir.

Günümüzde besin alerjileri anafilaktik reaksiyonların en önemli nedenlerindendir. Bu nedenle halk sağlığı sorunu olarak kabul edilmektedir. Besin alerjilerinde korunma önlemlerinin çok yönlü yapılması gerektiğinden bu hastalar devamlı risk altındadır.

Besin alerjilerini çoğu aşağıdaki besinlere karşı gelişmektedir. Ancak tüketilen her besine karşı alerjik reaksiyonların gelişebileceği unutulmamalıdır.

  • İnek sütü
  • Yumurta
  • Balık
  • Yer fıstığı
  • Kuruyemişler (fındık, ceviz, antep fıstığı, vb)
  • Kabuklu deniz ürünleri
  • Soya
  • Buğday
  • Bakliyatlar
  • Susam

Besin alerjileri çocuklarda daha sık görülür. Bazı besinlere karşı gelişen alerjiler zaman içerisinde düzelme eğilimindedir. İnek sütü, yumurta gibi besinlere bağlı alerjiler yaşa bağlı olarak geçebilir, yer fıstığı, balık, kabuklu deniz ürünleri ve kuruyemiş alerjileri çok uzun yıllar hatta yaşam boyu devam edebilir.

Besinlerin içerdiği protein yapısındaki alerjenler diğer alerjenler ile benzerlik gösterir. Örneğin polen alerjisi olan hastalarda bazı meyvelerin (kivi, muz, elma, şeftali vs) tüketimi ile ağızda ve boğazda kaşıntı, ödem meydana gelebilir. Çapraz reaksiyon sonucu gelişen bu klinik tablo oral alerji sendromu olarak tanımlanmaktadır.

Besin alerjilerinin gelişiminde rol alan IgE dışı mekanizmalara bağlı gelişen semptomlar daha geç ortaya çıkarlar. Örneğin bebeklerde ek gıdaya geçme döneminde kusma, ishal, kanlı mukuslu dışkılama hatta su kaybına neden olabilen reaksiyonlar gelişebilir. Kanlı, mukuslu dışkılamanın görüldüğü ön planda görüldüğü tip alerjik proktokolit, besin alımından birkaç saat sonra sürekli kusma ile karakterize hastalığa Besin proteinlerinin tetiklediği enterokolit sendromu (FPIES) denir. Bu duruma inek sütü, soya, yumurta vb karşı vücudumuzun verdiği geç tip alerjik yanıtlar neden olmaktadır.

Besin alerjileri sindirim sistemimizde yemek borusunu da (özafagus) etkileyebilir. Alerjik reaksiyonlarda çok önemli rolü olan eozinofiller’in yemek borusunda yoğun birikimine bağlı olarak çıkan bu tablo eozinofilik özafajit olarak adlandırılmaktadır. Çocuklarda reflü semptomlarına benzer şekilde kusma, yutma zorluğu ve kilo alamama şikayetleri görülebilir.

Bu hastaların bir çoğunda besinlere karşı alerjik reaksiyon gelişmektedir. Ayrıca ailesel alerji öyküsü de (astım, alerjik rinit ya da egzema) bulunmaktadır.

Besin Alerjilerinde Nasıl Tanı Konulmalıdır?

Besin alerjilerinde tanı oldukça deneyim gerektiren bir süreçtir. Dikkatli yürütülmeyen işlemlerin sonucunda yanlış tanı konulması ile hastalara gereksiz diyet uygulaması ya da hayatlarının riske edilmesi söz konusu olabilir.

Besin alerjilerinin tanısında iyi bir hasta-doktor işbirliği gereklidir.

Öykü tanı için en önemli basamaktır.

  • Tüketilen besinin içeriği ve miktarı,
  • Belirtilerin ortaya çıkış ve düzelme zamanı,
  • Daha önceden ve daha sonra benzer reaksiyonların olup olmadığı
  • Belirtilerin özellikleri (Fotoğraflamak tanımı kolaylaştırabilir!) iyi bilinmelidir.

Bazı hastalardan şikayetlerinden sorumlu besin/besinlerin bulunabilmesi için besin günlüğü tutmaları istenebilir. Tükettiği besinlerin ayrıntılı bir şekilde besin günlüğüne kaydedilmesi tanısal sürece yardımcı olabilir.

Besin alerjilerinde belirtilerin özelliği ve çıkış zamanı izlenecek tanısal işlemler açısından son derece önemlidir.

Besin alerjisi düşünülen hastalarda yapılacak tanısal işlemler

  • Deri prik testleri
  • Serumda besine özgün IgE ölçümü
  • Besin provokasyon testleri

Öykü ile oluşan ön görüye göre sorumlu besinin bulunması için deri prik testleri yapılır. Ancak burada hastanın klinik belirtilerine göre çok dikkatli olunmalıdır. Çünkü yaşamı tehdit eden ağır anafilaktik reaksiyonlar bu işlem sırasında gelişebilir. Bu nedenle deri testleri deneyimli ve gerektiğinde acil müdahalenin yapılabileceği kliniklerde yapılmalıdır.

Deri testleri hayatın ilk gününden itibaren her yaş grubunda yapılabilir.

Serumda besine özgün IgE bakılması da tanıya yardımcıdır. Ama klinik değeri deri testlerine göre daha düşüktür. Deri testlerinin yapılamadığı ya da ağır reaksiyon geçirme öyküsü olan hastalarda, zamanla tolerans gelişimi hakkında fikir vermesi amacıyla tercih edilebilir.

Ancak besin alerjilerinde tanı, deri testi ve/veya serumda besine özgü IgE ölçümü ile konamaz. Bu bilgiler ışığında şüpheli besinler için eliminasyon ve ardından da yükleme(provokasyon) testleri yapılarak klinik cevap değerlendirilir. Bu uygulamada şüphelenilen besinler hafta süreyle diyetten çıkarılır (eliminasyon) ve hastanın buna klinik yanıtı gözlenir. Kısmi veya tam yanıt anlamlı olarak değerlendirilir. Bir sonraki aşamada ise diyetten çıkarılan besinlerle bir alerji uzmanı gözetiminde ve belli bir protokol dahilinde tek tek ağızdan yükleme yapılarak klinik belirtilerin tekrar ortaya çıkışı gözlenir. Gerekli durumlarda çift kör plasebo kontrollü yükleme dediğimiz hekimin ve hastanın ayırt edemeyeceği şekilde bir seferde şüphelenilen besin, bir seferde de yalancı besin verilen uygulama gerçekleştirilir. Sonuçlar birbiriyle karşılaştırılır. Bu yöntem besin alerjisi tanısında “altın standart yöntem” olarak kabul edilir.

Eğer hastada geçirilmiş reaksiyon anafilâksi tarzında sistemik bir reaksiyon veya ağır bir reaksiyonsa besin yükleme testi KESİNLİKLE YAPILMAZ.

IgE dışı mekanizmalarla gelişen sindirim sistemi alerjilerinde tanı amaçlı endoskopi ve ince bağırsak biyopsisi yapılmalı, uygun histoloji saptanırsa besin eliminasyonu ve ardından besin yüklemesi yapılarak histolojik ve klinik yanıt değerlendirilmelidir. Özellikle IgE dışı besin alerjilerinde tanı koymak ve nedeni belirlemek güçtür. Hastalara yanlış tanı konulup gereksiz yere besin kısıtlaması yapmak beslenme bozukluğuna yol açabilir.

Besin Alerjisi Tanısı Kesinleşmiş Hastada Tedavide Neler Yapılmalıdır?

Besin alerjilerinde kanıtlanmış bir radikal tedavi yöntemi yoktur. Hastanın alerjik olduğu besin ve ürünlerinden kaçınması reaksiyonları önlemenin tek yoludur. Çok az miktardaki besinlerin tüketilmesiyle bile şiddetli reaksiyon olabileceği için mutlak kaçınma şarttır. Önemli bir besin diyetten çıkarılmışsa beslenme bozukluğunun önlenmesi için diyetin düzenlenmesi gereklidir.

Besin alerjisi olan hastalarda ortaya çıkan hafif reaksiyonlarda antihistaminik ilaçlar ve kortikosteroidler kullanılabilir.

Anafilaksi öyküsü olan ve/veya yüksek riskli besin alerjili hastalara adrenalin oto-enjektör verilmeli ve kullanımı hakkında bilgilendirilmelidir. Anafilaksi ani başlayan ve acil bir durum olduğu için hastalar ya da ebeveynler adrenalin oto-enjektör’ü mutlaka yanlarında bulundurmak zorundadır.

Besin alerjilerinde son yıllarda oral immünoterapi (desensitizasyon) protokolleri ile başarı sağlandığı bildirilmektedir. Henüz yolun başında olunmasına karşın umut verici gelişmeler yaşanmaktadır.

İnek sütü alerjisi olan bebeklerin beslenmesi çok önemlidir. Hayatın ilk altı ayı içerinde anne sütü tek başına yeterlidir. Anne sütü yetmiyorsa veya 6 aydan sonra inek sütünün yerini tutabilecek, normal büyüme ve gelişmeyi devam ettirecek ancak süt alerjeni içermeyen mamalar kullanılmalıdır. Bu mamalar gideren artan koruyuculuk sırasına göre şunlar olabilir:

    • İleri hidrolize mamalar
    • Aminoasit bazlı mamalar
    • Soya mamaları (6 aydan küçük bebeklere önerilmez)

İnek sütüne alerjik bebeklerin % kadarı soya bazlı mamalara, % 10 kadarı da ileri hidrolize mamalara reaksiyon gösterir. Bu çocuklarda esansiyel aminoasit mamaları verilmelidir. Bu özel mamaları yeterince alamayan bebeklerin diyetinde diğer protein ve kalori kaynaklarının arttırılması ve mutlaka kalsiyum ve vitamin desteği verilmesi gereklidir.

Besin alerjisi olan hastalarda önlemler

  • Besin alerjisi tanısı konulan hastaların yakınları belirtilerin tanınması ve gerekirse acil tedavisi konusunda bilgilendirilmelidir.
  • Anafilaksi gibi ciddi reaksiyonu olan hastalara adrenalin otomatik enjektörü verilmeli ve kullanımı konusunda eğitilmelidir.
  • Her hastaya acil eylem planı düzenlenmeli.
  • Besin alerjisi olan çocuk okulda arkadaşlarının yiyeceklerini paylaşmamalıdır.
  • Hasta ve ailesi besin alerjenleri ve bunlardan kaçınma konusunda eğitilmelidir.
  • İşlenmiş, dondurulmuş veya paketlenmiş gıdalar gizli besin proteinleri içerebilir; alışveriş sırasında besin etiketleri ve içerikleri dikkatle okunmalıdır.
  • Restoranlarda yenen yemeklerde de gizli besin alerjenleri olabilir; hazırlayan kişilerden yiyecek içerikleri hakkında bilgi alınmalıdır.

İnek Sütü Alerjisi Olan Çocuk Hangi Yiyeceklerden Kaçınmalıdır?

İnek sütü alerjisi olan hastalar aşağıdaki besinler ve besin içeriklerinden kaçınmalıdırlar:

  • Sütün her formu: taze, çiğ, pastörize, süt tozu, süt kaymağı, her çeşit bebek maması (anti-alerjik mamalar dışında), diğer hayvanların sütleri (keçi dahil)
  • Tereyağı, margarin, kaymak, hayvansal yağlar.
  • Yoğurt, puding, krema, sütlü tatlılar.
  • Peynir, krem peynir, lor, peynir altı suyu (whey)
  • Kazein, kazeinat (ticari gıdalar)
  • Lactalbumin, lactalbumin  fosfat, lactoglobulin, laktuloz (ticari gıdalar)
  • Kefir, ekşi krema, kesilmiş süt.

Yumurta Alerjisi Olan Çocuk Hangi Yiyeceklerden Kaçınmalıdır?

  • Yumurta ve yumurta ile yapılan yiyecekler
  • Albumin (ticari gıda)
  • Lizozim (ticari)
  • Mayonez
  • Bebe bisküvisi
  • Ayrıca, bazı makarnalar, pastalar, şekerler, çikolatalar, ticari gıdalara eklenen lesitin ve lezzet vericiler de yumurta proteini içerebilir.

Hangi Çocuk Hastalar Alerji Uzmanına Yönlendirilmelidir?

İdeal olarak besin alerjisi olan tüm hastalar alerji ve immünoloji uzmanı tarafından değerlendirilmelidir. Bunun dışında aşağıdaki hastaların mutlaka bir alerji ve immünoloji uzmanı yönlendirilmesi gerekir:

  • Anafilâksi veya ağır reaksiyon geçiren hastalar
  • Tanı güçlüğü veya şüphesi olan olgular
  • Çoklu besin alerjisi olan hastalar
  • Eliminasyon diyetine yanıt vermeyen hastalar
  • Eşlik eden astım, alerjik rinit, konjunktivit veya egzeması olan çocuklar
  • Ağır besin alerjisi olanlar
  • Hasta eğitimi ihtiyacı olanlar

Besin Alerjisi Olan Hastalara Çocukluk Çağı Aşıları Yapılabilir mi?

  • Besin alerjisi olan çocuklara genel olarak çocukluk çağı aşıları yapılmasında sakınca yoktur. Ancak dikkatli olunması gereken birkaç durum söz konusudur.
  • Kızamık, kızamık-kızamıkçık-kabakulak(MMR) ve grip (influenza) aşıları hazırlanış özellikleri nedeniyle çok az miktarda yumurta ilişkili antijen içerebilir. Bu nedenle yumurta alerjisi olan çocuklarda bu aşıların yapılması konusunda bazı tartışmalar olmuştur. Önerilen aşı takvimine uygun olarak kızamık ve MMR aşıları uygulanmalı ancak mutlaka bir uzman denetiminde ve acil girişim koşulları altında olmalıdır. Grip aşısı da uzman tarafından gerekli görülüyorsa artan dozlar halinde ve dikkatle uygulanabilir.
  • Jelatin veya neomisine sistemik alerjik reaksiyon gösteren çocuklarda ise bu aşılar yapılmamalıdır.

Çocuklarda Besin Alerjileri Kalıcı mıdır?

Besin alerjileri çocuklarda ve erişkinlerde düzelme eğilimi gösterir. Bu nedenle belli aralarla hastalar değerlendirilip, yükleme testi yapılarak düzelip düzelmediği takip edilmelidir. Süt, yumurta, buğday ve soya alerjileri yıllar içinde çoğunlukla düzelir. Buna karşılık kuruyemiş, balık ve kabuklu deniz hayvanları alerjilerinin düzelmesi daha nadirdir.

Besin Alerjisi ile ilgili Son Yazılara aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz:

İçinde bulunduğumuz bilgi çağında birçok anne baba artık internetten çocuğunun hastalığını araştırıyor, teşhis koymaya çalışıyor. Ancak bilgi bazen de kafa karışıklığına sebep olabiliyor. En çok kafa karışıklığına neden olan durum da aynı alerji gibi belirti veren ve doktorlar tarafından dahi bu “Alerjik” diye teşhis edilen ama yapılan alerji testlerinde bir türlü çıkmayan “Alerjiler”. Alerji, doğada bulunan ev tozu akarı, polen veya hayvan gibi bazı maddeler ile temas sonrası hücrelerimizden “Histamin” salgılanması sonucu, deri, burun ve akciğerlerde gelişen kızarıklık, şişlik, akıntı ile kendini gösterir. Burada dikkat çekeceğim esas nokta problemlere neden olan şey, alerjik madde ile temas sonucu ortama salınan “Histamin”. Peki ya biz, bu Histamin’i alerjik reaksiyon olmadan başka bir yerden hazır olarak vücudumuza alırsak aynı şey görülür mü? Cevap; Evet.

Alerji Testlerinde Çıkmayan Histamin

Histamin pek çok gıdada hazır olarak bulunuyor. Hem de bu gıdalar bizim doğal kabul ettiğimiz gıdalar. Eğer vücudumuzda Histamin fazlalığı söz konusu olursa, çocuk erişkin demeden aynı alerjide görülen, deri döküntüsü, kızarıklık, kaşıntı, şişme, burunda hapşırık, burun kaşıntısı, burun tıkanıklığı, öksürük, bulantı, kusma, reflü, karında şişlik gibi bütün belirtileri görebiliriz. Ama alerji bir türlü testlerde çıkmaz çünkü alerji testleri alerjik reaksiyonu ölçer, son aktif element olan Histamin düzeyini değil. Çocuklarda ve erişkinlerde görülen bu durumuna “Yalancı Alerji” deniyor. Alerjik olan yani testlerle alerjisi kanıtlanmış çocuk ve erişkinlerde bu durum daha da belirgin yaşanır çünkü onlarda Histamin zaten yüksektir, bir de hazır olarak gıdalarla alınırsa iyice yükselir.  Ve maalesef çocuklarınızın yediği pek çok gıda “Yüksek Histamin İçerikli” grupta yer alıyor. Çocuklarınızın ve kendinizin daha az hasta olmasını ve yaşam kalitenizi yükseltmeyi istiyorsanız marketten alışveriş ederken aşağıda paylaşacağım gıdalara dikkat edin.

“Yalancı Alerji”Ye Neden Olan “Yüksek Histamin” Kaynağı Gıdalar

Bir gıda ne kadar beklemişse o kadar “Eski” demektir. Eski gıdaların içinde, nasıl bir elma uzun süre beklediğinde buruşursa aynı öyle, su ve canlılık azalır, üzerinde bakteri ürer. Bu anlamda beklemiş, eskitilmiş, mayalanmış gıdalar vücutta en çok “Yüksek Histamin” nedeni olan gıdalardır.

1- Ekşi Mayalı Gıdalar

Ekşi kefir, ekşi krema, ekşi yoğurt, ekşi ekmek mayası en yüksek Histamin içeriğine sahip gıda maddelerindendir.  Bu anlamda alerjiye yatkın çocuklarda evde yapılmış tatlı beklememiş yoğurt ve pastörize günlük süt ve süt ürünlerinin tüketilmesi önerilir. “Ekşi” mayalı ekmek ve hamur işlerinden de kaçınmak gerekiyor. Ekmeği ve hamur işlerini evde karbonat ya da kabartma tozu ile yapabilirsiniz.

2- Sirke, Turşu

Tüm ekşi ürünlerde olduğu gibi sirke ile yapılan turşu başlıca Histamin salgılatıcısı. Özellikle lahana turşusunun Histamin düzeyi çok yüksektir. Bu anlamda tüm çocukların, özellikle alerjik çocukların turşu’dan ve ekşi turşu zeytinden uzak durmasında fayda var.

3- Eski Füme, İsli, Konserve Etler

“Eski” et demek cansız, beklemiş et demek. Alerjik çocuklar başta olmak üzere, genel anlamda sağlık için füme et, kavurma, salam, sosis, sucuk, konserve ton balığı ve kurutulmuş balık tüketilmemeli. Bunun yerine etler taze olarak alınıp, ızgara, haşlama veya tencere yemeğinde pişirilmeli ve bekletilmeden yenmeli.

4- Eski Peynirler

Eski kaşar, çedar, tulum peyniri, permesan ve küflü peynirler  “Yüksek Histamin” içeriklidir. Bunlar yerine yumuşak beyaz peynir, dil peyniri, taze krem peynir, lor peyniri gibi taze beklememiş, pastörize peynirler tercih edilmeli.

5- Acı

Acı baharat tükettiğimizde bazen yüzümüzün kızardığını, ateş bastığını biliriz. İşte bu reaksiyon acının vucutta salgılattığı vazoaktif aminler nedeniyle oluyor. Alerji benzeri şikayetler yapan Histamin de bunlardan biri. Bu nedenle alerjik olsun ya da olmasın çocuklar acı tüketmemeli.

6- Çikolata, Kahve, Kakao

Yine birçoğunuz bilir, alerjik olmasa da çocuklar çok çikolata yiyince kabarır, deri döküntüsü, kurdeşen geçirirler. Nedeni kakao’nun vücutta histamin düzeyini artırmasıdır. Bunu yaşamanız için çocuğunuzun “kakaoya alerjik” olması gerekmiyor. Bu nedenle genel çocuk sağlığı açısından tüm çocukların kakaodan uzak tutulması gerekir.

7- Mayalı Alkollü İçkiler

Son olarak, testlerde çıkmayan alerji benzeri yakınmalar sadece çocukların değil erişkinlerin de sorunu. Sebepsiz öksürükler, sebepsiz burun tıkanıklıkları, hapşırıklar, karın şişliği, kolay kilo alma, baş ağrısı, depresyon gibi pek çok yakınma vücutta Histamin fazlalığından oluyor. Bu anlamda “Yalancı Alerji” den şüphe edilen erişkinlerin ve ergenlerin, yukarıdaki gıdalara ek olarak, kırmızı şarap ve bira gibi mayalı içkilerden uzak durmasında fayda var.

Özetle, bir gıda ne kadar taze ise, ne kadar doğadan çıktığı gibi fazla bekletilmeden, işlemden geçmeden, mayalanmadan tüketilirse, o kadar canlı ve az zarar verici özellikte oluyor. Canlı ve çiğ gıdalar vücudumuzdaki can’ı da kendisi gibi taze ve canlı tutuyor. Vücudumuza giren gıdaları seçerken bu ilkeye sadık kalmaya özen gösterirsek sağlığımızı da hayat kalitemizi de artırmış oluruz.

Herkese sağlık dolu günler dilerim.

Ayrıntılı bilgi için: Kaynak kitap

“Çocuklar ve Alerji “

Genişletilmiş ve Güncellenmiş Yeni baskı

Doğan Kitap

Çocuklar ve Alerji

Kitaba göz atmak için tıklayın

Arı poleni faydaları nelerdir, çocuklarda nasıl kullanılır? Arı poleni ne işe yarar, arı poleni alerjisi belirtileri nelerdir?

Arı poleni çocuklarda nasıl kullanılır? Sağlıklı bir besin olan arı poleninin insan vücudundaki faydaları saymakla bitmiyor. Gerek yetişkinlerin gerekse çocukların belli miktarda tüketmesi gereken polenin içerisinde bol miktarda antioksidanlar, enzimler, karotin, folik asit, doymamış yağ asitleri, B vitaminleri, aminoasitler ve c vitamini bulundurur. Öte yandan polenin iştah açıcı özelliği bulunur ve bu neden ile zayıflık problemi yaşayan kişilerde sağlıklı kilo alımı için kullanılabilir. Doktor tavsiyesiyle birlikte kullanılması gereken polenin alerji yapıp yapmadığının öğrenilmesi gerekir. Aksi taktirde arı poleni tüketimi zararları ortaya çıkabilir. Buna göre, arı poleni çocuklarda nasıl kullanılır? Arı poleni alerjisi belirtileri nelerdir?

ARI POLENİ ÇOCUKLARDA NASIL KULLANILIR?

Arı poleni çocuklarda faydalı bir besin kaynağıdır. Özellikle gelişme çağındaki çocukların eğer alerjisi yoksa günde 1 tatlı kaşığı tüketmesi öneriliyor. Kesinlikle fazla tüketilmemesi gerekir. İçerisindeki besin değerlerinin fazla olması ile tüketim miktarının artması ciddi sorunlara neden olabilir. Çocukların zihinsel ve fiziksel performansı için kahvaltıda bal, polen, arı sütü gibi ürünler bulundurmak gerekir.

ARI POLENİ KİLO ALDIRIR MI?

Arı poleni içerisindeki vitaminler sayesinde enerji verici özelliği vardır. Doğal bir şifa kaynağı olan arı poleni sarı renkli olarak bilinse de siyah, mor ve kırmızı renkli polenlerde bulunmaktadır. Arı poleninin fazla kullanımı zararlı etkilere yol açabilir. Günde 1 tatlı kaşığı olarak kullanılabilir. İştah kesici özelliği ile kişinin daha uzun süre tok kalmasını sağlar. Öte yandan vücuttaki yağ hücrelerinde etkiler sağlar ve yağ seviyesi azaltır. Bunu, metabolizma hızını arttırıcı özelliği ile sağlar.

ARI POLENİ NEREDE VE NASIL SAKLANIR?

Arı polenini buzdolabında saklayabilirsiniz. Mucize besin olarak bilinen arı poleni doğal olduğu için raf ömrü kısadır. Oda sıcaklığında çürüyebilirler. Bu yüzden buzdolabında muhafaza edilmesi gerekir.

ARI POLENİ VÜCUT GELİŞTİRME NASIL OLUR?

Arı poleni yüksek enerji veren bir besin kaynağıdır. Özellikle spor yapan kişilerin arı poleni tüketmesi öneriliyor. Hem kilo kontrolü hem enerji verici özelliğiyle bilinen arı polenleri vücut geliştirmede önemli rol oynuyor.

POLEN KAS YAPAR MI?

Arı poleni İçerisinde birçok hastalığa iyi gelen antioksidanlar, enzimler, karotin, folik asit, doymamış yağ asitleri, B vitaminleri, aminoasitler ve c vitamini bulundurur. Sporcular vücut geliştirme ve kas yapmak için arı polenler kullanabilirler. Doktor tavsiyesi üzerine polen tüketimi yapılmalıdır.

POLENİN CİLDE FAYDALARI NELERDİR?

Vücudumuza faydalarıyla bilinen polenin cildimize de iyi gelecek birçok vitamin barındırıyor. Hastalık nedeni ile yorgun ve bitkin düşen kişilerin enerjilerini tekrar toplamalarına ve sağlıklı olmalarına yardımcı oluyor. Arı poleni bağışıklık sisteminin güçlenmesini sağlar ve ciltte oluşan sedef, egzama gibi tahrişlerin tedavisinde kullanılır.

ARI POLENİ FAZLA TÜKETİLİRSE ŞEKER HASTALARI ZARAR GÖRÜR MÜ?

Arıya karşı alerjisi olanlar arı poleni tüketmemelidir. Şeker hastalarının doktor tavsiyesi üzerine arı poleni kullanmaları önerilir.

ARI POLENİ ALERJİSİ BELİRTİLERİ NELERDİR?

Arı poleni faydaları kadar zararları da vardır. Arı polenine alerjisi olan kişilerde sersemlik, şişme, halsizlik, nefes darlığı, kaşıntı, pul pul dökülmeler oluşması görülebilir. Öte yandan araciğer ve böbrek hastalığı olanlar için arı poleni faydalı bir takviye değildir. Hamilelerinde doktor tavsiyesi üzerine kullanmaları gerekir. Bu gibi durumlarda hekimler uygun görürse kullanılmalıdır.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır