Yaz sıcaklarının tüm hızıyla bastırdığı bugünlerde pek çok anne baba çocuğunun aşırı terlemesinden muzdarip. Başı, sırtı, ensesi derken çocuk doktorlarına en sık sorulan sorulardan birini aşırı terleme oluşturuyor. Kimi çocuklar da başını yastığa koyar koymaz dakikalar içerisinde sular içinde kalabiliyor! Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Banu Küçükkırım, sağlıklı bir çocuğun hareketli olduğunu, buna bağlı terlemenin de hele de aşırı sıcaklarda anormal bir durum olmadığını söylüyor.
Buna karşın aşırı terlemenin çok ciddi hastalıkların göstergesi de olabildiğini vurgulayan Dr. Banu Küçükkırım ailelere bu ayırımı yapabilmeleri için mutlaka çocuklarını iyi gözlemlemelerini öneriyor. Aşırı terlemenin kalp ve damar sorunlarından solunum yolu hastalıkları ve lenf bezi tümörüne dek birçok nedeni olabildiğine dikkat çeken Dr. Banu Küçükkırım “Bebeğinizde veya çocuğunuzda aşırı terleme varsa bunu sadece yaz mevsimine ve sıcaklara bağlamamak, altında ciddi bir neden varsa önlemini geciktirmeden almak gerekir” diyor. Dr. Banu Küçükkırım çocuklarda aşırı terlemenin 10 nedenini anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
•Solunum yolu hastalıkları ve alerji
Solunum yolu hastalıkları ve alerji çocukların çok fazla terlemesine neden olan unsurlar. Zorlu nefes alıp vermek, burun etlerinde alerjik şişmeler solunum ve geniz sekresyonlarındaki aşırı artışın neden olduğu eforun artmasıyla terlemede ciddi artışlar olabiliyor. Bu nedenle çocuk doktoruna başvurmak ve tedaviye bir an önce başlanmasına özen göstermek gerekiyor.
•Geniz eti büyüklüğü ve burun tıkanıklığı
Geniz eti büyüklüğü ve burun tıkanıklığı çocuklarda sık görülen terleme nedenlerinden. Geniz eti mekanik tıkanıklık yoluyla eforlu nefes alıp vermeye bu da solunum ve kalp ritminde artışlarla birlikte terlemenin artışına neden oluyor. Geniz eti normalden büyük olan çocuklarda gece terlemeleri ve uyku apnesendromuna sık rastlanıyor. Bunun için çok dikkatli olmak ve kesinlikle tedaviyi ihmal etmemek gerekiyor.
•Kalp ve damar hastalıkları
Kalp hastalıkları kalp ritminin artışı veya kalbe dönen kan yükünün artışına neden olarak terlemeye neden olabiliyor.Özellikle bebeklerde kalp ve damar problemleri konusunda aileler bilinçli olmalı. Ağız çevresinde beliren morarma, ağlarken tıkanma veya soluk durması olarak adlandırılan katılma ve terleme birlikteliğine dikkat! Bu durumda mutlaka çocuk doktoruna başvurmak gerekiyor. Doğumsal kalp hastalığı olan çocuklar aşırı terlemeye başlamışlarsa kalp yetmezliğine gidiş açısından uyarıcı olmalı.
•Metabolik ve endokrin hastalıklar
Bebeklerde hipoglisemi yani kan şekerinin aşırı düşmesi, ağır bir terlemeye neden oluyor. Titreme, aşırı terleme, morarma, emme isteksizliği ve kalbin hızlı çarpması ile birlikte görülüyor. Daha büyüklerde solukluk, dalgınlık ve anormal davranışlarla da kendini gösterebiliyor. Çok acil müdahale edilmesi gereken ve mutlaka çocuk doktoruna danışılması gereken bir tablo! Tiroid bezinin aşısı çalışması durumunda(Hipertiroidi) metabolizma hızı artarak terlemeye neden oluyor.
•Enfeksiyonlar
Dr. Banu Küçükkırım“Enfeksiyonlar meydana getirdikleri ateş yada metabolizma hızındaki artış nedeniyle aşırı terlemeye neden olabiliyor. Ateşi olan çocukta vücudun soğutulması için terleme refleks olarak devreye giriyor” diyor.
•Antibiyotikler
Antibiyotiklerin kullanımı sırasında da terleme görülebiliyor. Terlemeye eşlik eden kas eklem ağrıları ve baş ağrıları varsa daha ciddi enfeksiyon hastalıkları akla gelmeli. Tüberküloz ve brusella bunların başlıcaları.
•Ergenliğe geçişin etkisi
Özellikle ergenlik dönemindeki çocuklarda tiroid bezinin aşırı çalışması terleme nedeni. Hipertiroidi denilen tabloda terlemenin yanı sıra halsizlik, tansiyon yüksekliği, kalp çarpıntıları ve zayıflama sık görülüyor. Ergenlik dönemindeki çocuklarda aşırı terlemeyi açıklayacak neden bulunamıyorsa, yasal olmayan madde kullanımını da unutmamak gerekiyor.
•Lenf bezi tümörü
Çok nadir de görülse, lenf bezi tümörü olarak bilinen lenfomada gece terlemelerine sık rastlanıyor. Ancak terleme tek bulgu olmadığı gibi eşlik eden enfeksiyonlar vücudun bazı bölgelerindeki lenf bezlerinde şişlik karaciğer ve dalak büyümleri gibi bulgularla seyrettiği de unutulmamalı.
•D vitamini eksikliği
İlk bir yaşına kadar D vitamini eksikliği olan, yeterince D vitamini almamış bebeklerde ileri dönemlerde terlemeye sık rastlanıyor. Ancak bu bulgu raşitizm hastalığının başlangıcında değil, ilerleyen dönemlerinde oluşuyor. Çocuklarda baş terlemesinin neden D vitamini eksikliğinde görüldüğü bilinmiyor ancak C vitamini eksikliklerinde de terleme olabiliyor.
Ebeveynin yanlış tutumu
Dr. Banu Küçükkırım, çocukları çok sıcakta büyütme eğiliminin kültürel bir özelliğimiz olduğunu, bun nedenle terlemeye bazen de ebeveynlerin neden olduğunu belirterek “Oysa çocuklar yetişkinlerden daha hareketli ve bazal metabolizma hızları da daha yüksek. Çevre ısısının derece arasında olması gerekirken eğer bu ısıda bir de bebeği kat kat sararsak terlememesi kaçınılmaz olur. Özellikle yenidoğan döneminde kalın giydirilen veya yüksek ısıya bağlı aşırı terlemeye maruz kalan bebeklerin bu dönemde anne sütü alımı da azalırsa sarılık şikayeti artabilir” diyor.
Aşırı terleyen çocukların terleme nedenin mutlaka tespit edilmesi gerekir çünkü arka planda ciddi bir rahatsızlık yatıyor olabilir.
Yazın kavurucu sıcaklardan hepimiz perişan oluyoruz. Kalp hastalığı, fazla kilo gibi problemleri olan kişiler üzerinde sıcakların etkisi daha çok olabiliyor. Peki ya çocuklar? Sıcaklar bazı çocukları daha zor durumda bırakabiliyor. Pek çok anne-baba çocuğunun terlemesinden yakınıyor. Baş, sırt ve ensesi aşırı terleyen çocukları iyi gözlemlemek gerekiyor. Zira hareketli bir çocuğun sıcaklarda terlemesi son derece normal. Ancak ebeveynler aşırı terlemenin sadece sıcaklara bağlanamaması gerektiğini ve ciddi hastalıklara işaret edebileceğini unutmamalı. Bebeklerde ve çocuklarda aşırı terlemenin nedenleri ve öneriler
Bebeklerde uyurken terleme sıklıkla endişe edilebilecek bir durum değildir. Fakat odanın ısısını düşürmenize ya da daha ince giysilerle uyutmanıza rağmen aşırı terleme varsa bu durum incelenmelidir. Kimi zaman kalp hastalıkları, kalp ritminin artışı veya kalbe dönen kan yükünün artışına neden olarak terlemeye neden olabiliyor. Özellikle bebeklerde kalp ve damar problemleri konusunda aileler bilinçli olmalı. Ağız çevresinde beliren morarma, ağlarken tıkanma veya soluk durması olarak adlandırılan katılma ve terleme birlikteliğine dikkat! Bu durumda mutlaka çocuk doktoruna başvurmak gerekiyor. Doğumsal kalp hastalığı olan çocuklar aşırı terlemeye başlamışlarsa kalp yetmezliğine gidiş açısından uyarıcı olmalı.
Bebeklerde hipoglisemi yani kan şekerinin aşırı düşmesi, ağır bir terlemeye neden oluyor. Titreme, aşırı terleme, morarma, emme isteksizliği ve kalbin hızlı çarpması ile birlikte görülüyor. Daha büyüklerde solukluk, dalgınlık ve anormal davranışlarla da kendini gösterebiliyor. Çok acil müdahale edilmesi gereken ve mutlaka çocuk doktoruna danışılması gereken bir durum. Tiroit bezinin aşırı çalışması durumunda (hipertiroidi) metabolizma hızı artarak terlemeye neden oluyor.
Geniz eti büyüklüğü ve burun tıkanıklığı çocuklarda sık görülen terleme nedenlerinden. Geniz eti mekanik tıkanıklık yoluyla eforlu nefes alıp vermeyi, bu da solunum ve kalp ritminde artışlarla birlikte terlemenin artışına neden oluyor. Geniz eti normalden büyük olan çocuklarda gece terlemeleri ve uyku apne sendromuna sık rastlanıyor. Bunun için çok dikkatli olmak ve kesinlikle tedaviyi ihmal etmemek gerekiyor.
Solunum yolu hastalıkları ve alerji çocukların çok fazla terlemesine neden olan unsurlar. Zor nefes alıp vermek, burun etlerinde alerjik şişmeler solunum ve geniz sekresyonlarındaki aşırı artışın neden olduğu eforun görülmesiyle terlemede ciddi artışlar olabiliyor. Bu nedenle çocuk doktoruna başvurmak ve tedaviye bir an önce başlanmasına özen göstermek gerekiyor.
Çok nadir de görülse, lenf bezi tümörü olarak bilinen lenfomada gece terlemelerine sık rastlanıyor. Ancak terleme tek bulgu olmadığı gibi eşlik eden enfeksiyonlar, vücudun bazı bölgelerindeki lenf bezlerinde şişlik, karaciğer ve dalak büyümeleri gibi bulgularla seyrettiği de unutulmamalı.
Özellikle ergenlik dönemindeki çocuklarda tiroit bezinin aşırı çalışması terleme nedeni. Hipertiroidi denilen tabloda terlemenin yanı sıra halsizlik, tansiyon yüksekliği, kalp çarpıntıları ve zayıflama sık görülüyor. Ergenlik dönemindeki çocuklarda aşırı terlemeyi açıklayacak neden bulunamıyorsa, yasal olmayan madde kullanımını da unutmamak gerekiyor.
Enfeksiyonlar neden oldukları ateş ya da metabolizma hızındaki artış yüzünden aşırı terlemeye neden olabiliyor. Ateşi olan çocukta vücudun soğutulması için terleme refleks olarak devreye giriyor.
Antibiyotiklerin kullanımı sırasında da terleme görülebiliyor. Terlemeye eşlik eden kas eklem ağrıları ve baş ağrıları varsa daha ciddi enfeksiyon hastalıkları akla gelmeli. Tüberküloz ve brusella bunların başlıcalarıdır.
Çocukları çok sıcakta büyütme eğilimi, Türkiye’de kültürel bir özelliktir. Bu nedenle terlemeye bazen de ebeveynler neden olabiliyor. Oysa çocuklar yetişkinlerden daha hareketli ve bazal metabolizma hızları da daha yüksek. Çevre ısısının derece arasında olması gerekiyor. Bu ısıda ebeveynler bir de bebeği kat kat giydiriyor. Bu da bebeğin terlemesine neden oluyor. Özellikle yenidoğan döneminde kalın giydirilen veya yüksek ısıya bağlı aşırı terlemeye maruz kalan bebeklerin bu dönemde anne sütü alımı da azalırsa sarılık şikayeti artabiliyor.
Bir yaşına kadar D vitamini eksikliği olan, yeterince D vitamini almamış bebeklerde ileri dönemlerde terlemeye sık rastlanıyor. Ancak bu bulgu raşitizm hastalığının başlangıcında değil, ilerleyen dönemlerinde oluşuyor. Çocuklarda baş terlemesinin nedeni D vitamini eksikliği olabiliyor ancak C vitamini eksikliklerinde de terleme olabiliyor.
*Bu içeriğin geliştirilmesinde Tıbbi Direktörlük katkı sağlamıştır.
*Web sitemizdeki bilgiler kişileri tanı ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik tüm işlemlerinizi doktorunuza danışmadan uygulamayınız. İçeriklerde Acıbadem Sağlık Grubu'nun tedavi edici sağlık hizmetlerine yönelik bilgiler yer almamaktadır.
Eskilerin “amansız hastalık” olarak nitelendirdiği verem, günümüzde hala geçerliliğini yitirmiş değil. Toplum sağlığını ileri derecede tehdit eden hastalığın mikrobu, vücut savunmasından saklanıp yıllarca vücutta belirti vermeden kalabiliyor. Büyük ölçüde çaresi bulunmuş, tedavide iyileşme oranı %90 ları bulmuş olsa da hala ölüme götürebilme riski buluyor. Hisar Intercontinental Hospital Göğüs Hastalıkları Bölümü Uzmanları “verem hastalığı” hakkında bilgi verdi
Verem büyük ölçüde bakteriye benzeyen bir mikroptur. Mikrobun, solunum yoluyla vücuda girmesi sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Enfeksiyonu hastalıktan ayırt etmek oldukça önemlidir. Enfeksiyon bölümünde mikrop sadece vücuda girer fakat hastalık oluşturmaz. Ne zaman ki şikayetler ve belirtiler ortaya çıkar, o zaman enfeksiyon hastalığa dönüşmüş olur.
Vücut bağışıklık sistemi düşük olanlar, 2 yaşın altındaki bebekler, 65 yaş üstü kişiler, kalp hastaları, akciğer hastaları, sosyo-ekonomik imkanları yeterli olmayan kişiler, kanser tedavisi görmekte olan kişiler, beslenme düzenine dikkat etmeyen, alkol ve sigara kullanan kişilerde görülme sıklığı oldukça fazladır.
Büyük ölçüde bu mikrop insandan insana, solunum yolları ile bulaşmaktadır. Verem hastalığı olan bir insan konuştuğu, öksürdüğü veya hapşırdığı zaman ortaya çıkan hava kabarcıkları havaya yayılır ve asılı kalır. Eğer kişi risk faktörleri de taşıyorsa, verem basilleri vücuda girip akciğerlere yerleşir. Herhangi bir nedenle bağışıklık sistemi zayıfladığında da; basiller çoğalmaya, kana karışmaya ve lenf bezlerine karışıp ve diğer organlara yayılmaya başlar. Bazı durumlarda akciğerin içinde de oluşabiliyor.
Verem hastalığının en karakteristik özelliği dünyadaki tüm enfeksiyon hastalıkları içerisinde en sık görüleni olmasıdır. Tahmin edilen rakamlara göre her 3 kişiden 1 nin vücudunda verem mikrobunun olduğu düşünülmektedir. Verem hastalığı mikrobu vücutta pasif durumdaysa herhangi bir zarara yol açmıyor. Fakat bağışıklık sistemi uzun süreli zayıflamaya başlarsa, uyuyan mikroplar aktif hale gelip, çoğalıp, dağılmaya ve sonunda da hastalığa yol açabiliyor.
Veremin gösterdiği ilk belirti, kuru öksürükle başlayıp, balgamlı öksürüğe dönüşmesi gelir. Gece kıyafet değiştirecek kadar aşırı derecede terlemek, sırt ağrıları, halsizlik, iştahsızlık, isteksizlik ve kilo kaybı belirtileri kendini göstermeye başlar. Bazen öksürüklü balgamda kan görülebilir ve şiddetli göğüs ağrılarına yol açabilir.
Verem aşısı kişiyi hastalık oluşturma riskinden koruyor. Ülkemizde verem aşısı yenidoğan dönemi, çocukluk dönemi bir de askerlik döneminde yapılıyor. Hastalığın kesin tanısı balgam incelemesi ile konulur. Doğru tanı için, balgamda verem mikrobunun gösterilmesi önemlidir. Bunun için mikroskobik muayene ve kültür testi yapılmalıdır.
Verem sadece solunum sisteminde görülür algısı tamamen yanlıştır. Verem mikrobu solunum sisteminden alınıp hangi organa yerleşirse, hastalık o organda görülür. Hastalık hemen hemen her organda görülebilir. Beyinde, omurgada, kemiklerde, böbreklerde, karaciğerde ve sindirim sisteminde de oluşabilir.
Verem hastalığında öncelikli korunma aşı ile sağlanmaktadır. Akciğer, kalp ve şeker hastalığına sahip kişiler verem için büyük risk taşır.
Şeker hastalığında özellikle verem daha fazla görülebiliyor. En önemli nedeni de, şeker hastalığında düşen vücut direnci, verem hastalığına zemin hazırlayabiliyor. Kontrol edilemeyen şeker hastalığında ve aşırı şişmanlarda verem görülme sıklığı artabiliyor.
Verem hastalığında tedavi, yüksek oranlarda başarı göstermektedir. Tedavi süresi en az 6 aydır. Sadece akciğerde görüldüğünde bulaştırıcı özelliği bulunan hastalığın, ilk iki haftasında hastalar daha izole ve özel bir ortamda tutuluyor. İki hafta sonrasında hasta bulaştırıcı özelliği taşımadığı için taburcu edilebiliyor. Verem savaş dispanserleri tarafından da tedaviler çok sıkı ve düzenli bir şekilde takip edilmektedir.
Kişi de ilaç direnci varsa tedavi süresi daha uzun sürebiliyor. Hastalık sürecinde kişinin oldukça yakından takip edilmesi gerekir. Verem ilaçlarının yan etkileri genellikle karaciğer üzerinde görülmekle birlikte, kan değerlerini değiştirip, mide üzerinde kusma ve bulantıya neden olabiliyor.
Çocuğunuzun rahat ve mutlu olması için tabii ki elinizden gelenin en iyisini yapmak istersiniz. Bundan dolayı, bebeğinizde fark ettiğiniz en ufak bir değişiklik sizi sorular sormaya itebilir. Peki, bu sorulardan biri olan bebeklerde soğuk terlemenin nedenlerine dair ayrıntıları incelemeye ne dersiniz?
Bebeğinize dokunduğunuzda, terleme ile birlikte vücut ısısında bir düşüş hissetmeniz sizi elbette paniğe sürükleyebilir. Ebeveyn olarak küçük bebeğiniz için kaygılanmanız çok doğal! Ancak paniğe kapılmak yerine, her şeyden önce bir durum değerlendirmesi yapmanız hem kendiniz hem de bebeğiniz için daha doğru kararlar vermenizi sağlayabilir. Bunun için ilk başta terlemenin nedenlerini bilmeniz önemli.
Terleme de tıpkı ateşlenme gibi insan vücudunun verdiği doğal bir tepkiyi oluşturuyor. Öyle ki bu tepki, beden ısısını optimize etmeye olanak tanıyor. Bebekler söz konusu olduğunda ise hem terleme hem de soğuk terleme ile oldukça yaygın olarak karşılaşmak mümkün. |
Bebeklerde terleme, çoğunlukla normal bir durum olarak kabul ediliyor. Fakat terlemenin birden çok nedeni olabileceği için böyle bir durumla karşı karşıya gelindiğinde sebeplerin iyi araştırılması gerekiyor. Özellikle soğuk terleme ile birlikte bebekte başka belirtilere de rastlanabiliyor. Bu yüzden çocuk sahibi olan herkesin sorun teşkil edebilecek olası durumlarla ilgili bilgilenmesi önem arz ediyor. Öyleyse gelin, bebeklerde terleme nedenlerine biraz daha yakından bakalım!
Nasıl ki yetişkinler vücutlarını soğutmak için ter atıyorlarsa, bebekler de aynı sebeple terleyebiliyor. Genellikle oda sıcaklığını düşürmek ya da bebeği terletmeyecek kıyafetler seçmek sorunu ortadan kaldırıyor. Bebeğin büyümesiyle birlikte vücut ısısı da daha iyi düzenlenebildiği için, sık terleme durumunda zamanla azalma görülüyor.
Ancak bazı durumlarda terleme, olağan dışı bir sebepten ötürü bedenin verdiği bir sinyal olarak ortaya çıkabiliyor. Böyle anlarda terleme aşırı ve soğuk olabileceği gibi, bunun yanı sıra başka belirtiler de görülebiliyor. Bebeklerde terlemeye neden olan etkenler ise genellikle şunlar oluyor:
Ter, bebeklerin fizyolojik gelişimlerinin bir parçası olarak yenidoğan döneminden sonra ortaya çıkıyor. Çevre ısısına adapte olma yollarından biri olan terleme, fazla ısının vücuttan uzaklaştırılmasına imkân tanıyor. Fakat bazen terleme, bebeğin belirli vücut bölgelerinde normalin dışında soğuk bir his uyandıracak şekilde kendisini gösterebiliyor. Soğuk terlemeye neden olan etkenler ise şöyle sıralanıyor:
Hiperhidroz adını alan ve bebekler ile çocuklarda sıkça görülen aşırı terleme, normalde vücutta ısı dengeleme işlevi gören ter bezlerinin ihtiyaç duyulandan fazla çalışması ile ortaya çıkıyor. Bu durum avuç içleri, yüz, ayak tabanları, koltuk altları gibi belirli bölgelerde görülebilmekle birlikte vücudun genelinde de oluşabiliyor.
Aşırı terleme, baharatlı yiyecekler ve gazlı içecekler tüketmek, anksiyete hali, fazla hareketlilik, yüksek hava sıcaklığı ve ateş gibi bazı nedenlerle tetiklenebiliyor. Hiperhidrozdan kaynaklanan tüm vücut terlemesi çoğunlukla aşırı aktif ter bezlerinden kaynaklansa da buna bazı durumlarda enfeksiyon, kronik rahatsızlıklar ve hormonal dengesizlik de yol açabiliyor. Lokal hiperhidroz ise terleme gibi vücudun birçok işlevinden sorumlu tutulan sempatik sinir sistemindeki bir aksaklıktan kaynaklanabiliyor.
Bir bebeği mışıl mışıl uyurken izlemek son derece huzur verici bir deneyim. Ancak bu tecrübe, bebeklerinin uyku esnasında fazlasıyla terlemiş olduğunu fark ettikleri anlarda aileler için tedirginliğe dönüşebiliyor. Oysa bebeklerde gece terlemesi çoğunlukla sık görülen, hatta normal bir durum olarak ortaya çıkıyor. Yine de bu durumla fazlaca karşılaşıldığında, diğer terlemelerde olduğu gibi ilk önce oda sıcaklığı, battaniye ve giysi kalınlığı gibi dış etkenleri incelemek gerekiyor.
Alınan önlemlere rağmen sorun yineleniyorsa ve terlemeyle beraber horlama, diş gıcırdatma gibi başka sorunlar da görülüyorsa, bir uzmana danışmayı ihmal etmemelisiniz! |
Ter bezlerinin ayak bölgesinde yoğun olarak bulunduğu bilinen bir gerçek. Bebeklerde ayak terlemesine ise ter bezlerinin dokuz aylık olana kadar yeterli seviyede gelişmemesi yol açabiliyor. Bebeklerin ayaklarının terleme nedeni genel olarak kalın çoraplar giydirmek gibi dış faktörlerden kaynaklansa da bazen bu durumun altında başka sebepler yatabiliyor. Peki, bunlar neler mi dersiniz?
Bebeklerin baş sıcaklıkları çoğu zaman vücutlarının kalanına kıyasla yüksek olabiliyor. Çünkü ter bezleri kafalarının etrafında yoğunlaşıyor. Bilhassa uyku esnasında bebeklerin tek bir pozisyonda hareket etmeden yatışı, vücudun kafa bölgesinde oluşan ısıyı kontrol altına almak için ter bezlerini çalıştırmasına neden olabiliyor. Bununla birlikte, bebeğin kafasının normalden fazla terlediği ve kabızlık ile cilt kuruluğu gibi başka belirtilere de sahip olduğu durumlarda bir doktora başvurmayı ihmal etmemek gerekiyor.
Gün içinde beden sıcaklığında oynamalar görülse de insan vücudu belli bir ısıyı korumakta oldukça başarılı! Bu sebeple tüm insanlarda olduğu gibi bebeklerde de ateş halinde ve sonrasında, vücut sıcaklığını normale döndürmeyi desteklemek için ter atma söz konusu olabiliyor.
Ateş ise bebeğin enfeksiyon vb. bir hastalık sebebiyle vücudunun verdiği bir alarm olarak ortaya çıkabiliyor. Böyle bir durumda ateşi düşürmeye yönelik ilaçlar, ateş ve terleme gibi belirtileri ortadan kaldırabiliyor. Ancak sadece ilaç kullanımından ötürü bu belirtilerin azalmasının, bebeğin daha iyi olduğunun bir kanıtı olmadığını unutmamak gerekiyor.
Bebeklerin anne sütü emerken terlemelerinin, aşırıya kaçmadığı sürece normal olduğu kabul ediliyor. Ancak bazı durumlarda altta yatan başka sebepler de olabiliyor. Bu fark edildiğinde ise vakit kaybetmeden bir uzman desteğine başvurmak gerekiyor. Peki, bir bebeğin emzirilirken normal kabul edilen terlemesinin sebepleri neler olabilir? İşte buna verilebilecek muhtemel yanıtlar:
Çocuklarda meydana gelen el ve ayak terlemesi gibi bölgesel terlemelerin nedeni çevresel faktörler olabileceği gibi ter bezlerinin yoğun çalışmasına sebep olan hiperhidroz gibi rahatsızlıklar da olabilir. Özellikle ellerde görülen terleme, okulda veya ödev yaparken çocuğun kalem tutmasını engelleyerek çocuğa rahatsızlık verebilir. Bu durum tedavi edilebilir olduğu için hem çocuğun iyiliği hem de ailelerin iç huzuru için ihmal edilmemelidir.
Gece terlemeleri genellikle tedavi gerektirecek bir soruna işaret etmiyor. Hatta pek çok zaman bu durumun olası sebepleri oda ısısının yüksek olması, çarşafların dokusunun ya da çocuğun kıyafetlerinin onu terletmesi oluyor. Rahat bir ortamda uyumasına rağmen çocuklarda gece terlemelerinin yine de görülebildiği durumlarla karşılaşılabiliyor. Böyle anlarda genelde terleme ile birlikte başka rahatsızlıklar da ortaya çıkıyor.
Gece vakti ter atan çocukların bu durumu yaşama sebeplerinden bazıları kabus görmek, uyku apnesine sahip olmak, enfeksiyon ve bazı başka hastalıklar olabiliyor. Bu noktada ailelerin, çocuğun terlemesinde altta yatan başka bir neden var mı mutlaka bilmesi gerekiyor.
Bebeğin terlediği fark edildiğinde, bu durumu normale döndürmek için dikkat edilmesi gereken birtakım noktalar bulunuyor. Her şeyden önce ise sorunu tespit etmek gerekiyor. Bunun için alınabilecek bazı önlemler şu şekilde sıralanabilir:
*Bu sayfada yer alan bilgiler, doktorunuzun ya da bir sağlık hizmetleri uzmanının verdiği önerilerin yerine geçmemelidir. Bebeğiniz hakkında en doğru bilgiyi edinmek için mutlaka pediatri uzmanınıza danışmanız gerekmektedir.
Kaynaklar:Uzm. Dr. Nihan Çehreli tarafından onaylanmıştır