bebeklerde kakanın köpüklü olması / Sıkça Sorulan Sorular – Uz. Dr. Görkem Astarcıoğlu

Bebeklerde Kakanın Köpüklü Olması

bebeklerde kakanın köpüklü olması

 Önsüt-Sonsüt farkı

Bebek ve çocuklarda ishal

Özellikle yaz aylarına doğru sık görülen ishal, yumuşak kaka yapma ve sık kaka yapma olarak tanımlanabilir.  Çocuklar genellikle ishal olur ve yine genellikle kendiliğinden düzelir. Mikrop enfeksiyonuna neden olan faktörler arasında en yaygını virüslerdir. Ardından bakteri ve parazitler gelir.

İshal, bir gün içerisinde üçten fazla ya da anne sütü ile beslenen bebeklerde her zaman olandan fazla kaka yapma ve daha sulu dışkılama durumudur. İshal en sık virüsler, bakteriler ve bazen de parazitler nedeniyle yaşanır. Mide ve bağırsak enfeksiyonlarında da ilk bulgu genellikle ishaldir. İshalle birlikte, bulantı, kusma, ateş ve karın ağrısı görülebilir. Bebek ve çocuklarda ishali kesmek için uygulanabilecek bazı yöntemler vardır ancak ishale sebep olan etken burada önemlidir. İshali durdurmak kadar ishal sırasında meydana gelen su kaybını önlemek de hayati önem taşır. Geçmeyen, uzun süren ishal için farklı sebepleri araştırmak gerekir.

Çocuklarda ishal nedenleri?

İshale sebep olan farklı sebepler vardır. Bunlar virüsler, bakteriler ve bazen de parazitlerdir.

Virüse bağlı ishaller

Virüsler içinde rota virüs, mide ve barsak enfeksiyonları sonucu ortaya çıkan gastroenteritin en sık rastladığımız sebebidir.  Gastroenterit, kusma ve ishale neden olan sık görülen bir bağırsak enfeksiyonudur. Birçok kişide rotavirüs ishali çok kötü yaşanmaz ancak az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki çocuklarda ölümcül sonuçlar doğurabildiğinden önemli bir halk sağlığı sorunudur.  Vücuttan aşırı su kaybına neden olabilir. Bu durum ise bebekler açısından hayati risk taşır.

Virüsler nedeniyle yaşanan (Gastroenterit) bağırsak enfeksiyonları en sık kış aylarında görülmekle birlikte yılın her döneminde ishale sebep olabilirler.  Emzirilen bebeklerde anneden geçen koruyucu maddelerin 5-6 ay civarında azalarak kaybolması ve ek gıdalara geçiş nedeniyle 6-24 ay arası bebeklerde, anne sütü alamayan bebeklerde virüs kaynaklı bağırsak enfeksiyonlarına sık rastlanır. Rota virüs harici Norwalk ve Kalisi virüsü de enfeksiyonlara neden olurlar. Fakat bu virüsler büyük çocuklarda ve erişkinlerde daha sık görülürler. İshalin 14 günden daha uzun sürdüğü durumlarda sebep genellikle adeno virüslerdir.

Bakterilere bağlı ishaller

Koli basili, Şigella, Salmonella, Kolera, Kampilobakter ve Yersinia bebek ve çocuklarda ishale sebep olan bakterilerdir. Koli basili, bakterilere bağlı ishallerin en sık karşılaştığımız nedenlerindendir. Bu durumda ishal ani oluşur, sulu ishal ve kramp şeklinde karın ağrısıyla birlikte görülebilir.  Bebeklerde huzursuzluk, beslenme güçlüğü, sarı-yeşil renkli, kansız, iltihap hücresi (lökosit) içermeyen, sümükümsü olmayan dışkı gözlemlenir. Ancak bazı tipleri kanlı ishale de neden olabilmektedir.

Basilli dizanteri etkeni olan şigella ile oluşan bakteriyel gastroenteritlerin en tipik özelliği ise kalın bağırsağın son bölümlerinde oluşturduğu yaralar (ülserler) nedeni ile yaşanan kanlı ishal, karın ağrısı, yüksek ateş ve havaledir. Tedavi edilmezse hasta 1-4 hafta süreyle bakteriyi kakayla atar ve hastalığın yayılmasına neden olur. 

Salmonella enfeksiyonları çocuklarda ishale neden olduğu gibi aynı zamanda gıda zehirlenmeleri ve tifoya da neden olabilir.  En sık bebeğin 0-12 aylık döneminde rastlanır.  Bulantı, kusma, kramp tarzında karın ağrısı, ateş ve sulu ishale neden olur. Kaka genellikle kanlı değildir ve az miktarda iltihap hücresi görülebilir. Sağlıklı çocuklarda 2-7 günde kendiliğinden iyileşebilir. Yenidoğan ve 3 ayın altındaki bebeklerde ve vücut direncini düşüren ciddi hastalıklar ve ilaçlar kullananlarda ise ağır enfeksiyonlara neden olabilir. Kolera, çok şiddetli ishallere neden olan bir mide-barsak enfeksiyonudur. Ağır sıvı kaybı nedeniyle ölümlere neden olabilir.

Parazitler

Mide, bağırsak enfeksiyonlarına neden olan parazitler içinde amipli dizanteri etkeni olan Entamoeba histolitika, kalın bağırsağı etkiler. Bu kanlı ishale neden olabilir. Amipli dizanteri, ani başlayan karın ağrısı, sık ve çok miktarda sulu veya yarı sulu dışkılama ile başlar. Kolit yani kalın barsak iltihabı gelişirse kakada bol kan ve mukus bulunur. Diğer sık görülen parazit olan Giardia lamblia, oniki parmak bağırsağı ve safra yollarına yerleşir. Yağlı, sarı renkli ve köpüklü ishale neden olur.  

Bebek ve çocuklarda ishal nedeni nasıl teşhis edilir?

Bebek ve çocuklarda ishal, karın ağrısı, ateş ve kusma şikayetleri ile birlikte görüldüğünde öncelikle akla mide, bağırsak enfeksiyonlarının neden olduğu gastroenterit gelmelidir. Tanıda kakada iltihap ve kan hücrelerinin varlığının ve yine kakada mide-bağırsak enfeksiyonuna neden olan mikropların araştırılması, vücutta genel olarak iltihap varlığını gösteren kan tetkikleri, sıvı kaybının neden olduğu önemli elektrolitlerin kayıpları mutlaka bakılmalıdır.

İshal ve kusma mide-bağırsak enfeksiyonlarının en önemli bulgularıdır ve bu yolla çocuklarda hayatı tehdit eden sıvı kayıpları meydana gelir. En önemli tedavi hastaların kayıplarının derecesine ve içeriğine göre gerekli sıvının eksiksiz ve acilen yerine konmasıdır. Özellikle küçük çocuklarda ve bebeklerde bu çok daha önemlidir. Ciddi sıvı kayıplarında hastanede yatarak tedavi gerekirken, hafif sıvı kayıplarında evde tedavi yeterli olabilir.

Virüslere bağlı enfeksiyonlarda antibiyotik tedavisi gerekmezken, bakteri ve parazitlerin oluşturduğu enfeksiyonlarda antibiyotik tedavisi gereklidir. Bağırsak hareketlerini etkileyerek ishali durduran ilaçlar çocuklarda kesinlikle kullanılmamalıdır.

İshalden tedavisi ve korunma yolları nelerdir?

Yapılan çok sayıda bilimsel çalışmada diğer birçok yararının yanında anne sütünün bu enfeksiyonlardan korunmada çok önemli olduğu saptanmış, uzun süre anne sütü alan çocuklarda almayanlara göre mide-bağırsak enfeksiyonunun çok az sayıda ortaya çıktığı ve olanlarda da daha hafif seyrettiği görülmüştür. Son yıllarda Rota virüs aşısı bulunmuş olup koruyuculuğu çok yüksektir. Dünyada ve ülkemizde yaygın olarak kullanılmaya başlanmış ve çok başarılı sonuçlar alınmıştır.

Önlem olarak beslenmeye, yiyeceklerin temizliği, el temizliği, yaşanılan ortamın temizliğine dikkat etmek gerekir.  Yapılan pek çok araştırma elleri sık ve iyi yıkamanın ishal vakalarında yüksek oranda koruyuculuğu olduğunu göstermiştir. Mide, bağırsak enfeksiyonları, bakteriyi taşıyan kişinin kakası ile temas eden kişilerin elleri ve yedikleri ile mikrobu ağız yoluyla almasıyla bulaşır. Bu enfeksiyon etkenleri hastanın dışkısı, yiyecekler, iyi yıkanmamış eller ile bulaşırken toplu bulunulan alanlar, kapı kolları, telefonlar, yuvalar, oyuncaklar da enfeksiyonun yayılmasında rol oynayabilir. Bu nedenle mide, bağırsak enfeksiyonlarından korunmanın en önemli yolu doğru el yıkamak ve temizlik kurallarına uymaktır.

İshalde hangi gıdalar yenilebilir?

İshalin şiddetini arttırmaması için lif açısından zengin besinler önerilmemektedir. Çok yağlı besinler verilmemelidir. Mümkün olduğunca az yağlı yemekler önerilir. Probiyotik besinlerden olan yoğurt, kefir, ayran gibi gıdalar önemlidir. Muz, patates, az yağ ile yapılmış makarna gibi gıdalar, bol su verilebilirken armut, kayısı gibi dışkılamayı kolaylaştırıcı meyveler, şekerli, yağlı yiyecekler verilmemelidir. Yoğurt, ayran gibi besinler besin değeri yüksek olan yağsız et, katı yumurta gibi gıdalar tercih edilebilir.

Yenidoğan döneminde rastlanılan konak, pamukçuk, sarılık, ishal ve kabızlık gibi basit sorunlar zamanında önlem alınması durumunda bebeğin geri kalan yaşamını etkilemeyecektir.

Konak

Bebeklerde seboreik dermatitin en sık görülen şeklidir. Bebeğin kafa derisinde sarımsı, kabuklu ve bazen de kızarıklığa neden olan bir tabaka oluşur. Kafa derisi, dış kulak, göz kapağı ve kaşın etrafında, cildin kıvrım yerlerinde görülür. Nedeni tam olarak bilinmez ancak, anneden bebeğe geçen androjenler suçlanır. Bu androjenlerin bebeğin yağ bezlerini uyardığı ve bu bezlerden salgılanan salgıların sebep olduğu düşünülür. Yağ bağımlı bir mantar olan Malassezia da etken olarak görülmektedir. Sıklıkla doğum sonrası, 3 hafta ile 3 ay arasında görülür. Sık rastlanan bir sorun olup, bir aydan küçük 10 bebekten birinde görülür.

Bebeğin genel durumu iyidir. Beslenmesi ve uykusu etkilenmez. Kaşıntı görülse bile çok hafiftir. Sıklıkla tedavi gerektirmez ve haftalar içinde düzelir. Tedavide lezyonun üzerine, geceden zeytinyağı veya bebe yağı gibi yumuşatıcı yağlar sürülüp, sabahında yumuşak bir fırça ile kabuklar yerinden kaldırılarak temizlik yapılabilir. İnatçı vakalarda en zayıf kortizonlu kremler veya %2’lik ketokonazol içeren krem veya şampuanlar kullanılır.

Pamukçuk

Bebeğin ağzında ve boğazında görülebilecek süte benzer kalıntılarla kendisini gösteren bir enfeksiyondur. Sebep olan ajan kandida adı verilen bir mantar türüdür ve bu mantar aynı zamanda bebeklerde pişiğe de yol açabilir. Mama ile beslenen bebeklerde, anne sütü ile beslenen bebeklere göre çok daha sık görülür. Antibiyotik kullanımı da görülme riskini artırır. Çoğunlukla sorun yaratmaz, ancak bazı bebeklerde ciddi beslenme problemleri görülebilir. Bebekten anneye bulaşırsa tedaviye dirençli seyredebilir. Bu nedenle mutlaka anne memesi de kontrol edilmeli ve gerekirse anneye de tedavi verilmelidir. Anne sütünün içinde koruyucu maddeler olduğundan özellikle meme başında çatlak olan annelere, her emzirmeden sonra memenin tüm kahverengi kısmına annenin kendi sütünden sürülmesi önerilir. Tedavide bebeğin ağzına damlatılabilen mantara karşı etkili damlalar kullanılır.

Sarılık

Kırmızı kan hücrelerinin yıkılması sonucu oluşan bilirubin olarak adlandırılan maddenin düzeyi bebeğin kanında yükseldiğinde ciltte sarılık görülür. Karaciğer kanı bilirubinden temizler ve barsaklardan atılmasını sağlar. Yenidoğan sarılığı bebeklerin çoğunda görülür ve sıklıkla zararsız olup tedavi gerektirmez. Genellikle yaşamın 3 ya da 4. gününde görülür ve bir hafta içinde kendiliğinden geçer. Ancak zamanında müdahale edilmezse bebekte ciddi beyin hasarına yol açabilir. Bu nedenle sarılık saptanan hiç bir bebeğe bu yenidoğan sarılığıdır, tetkike gerek yoktur yaklaşımı yapılamaz. Özellikle doğum sonrası hastaneden erken taburcu edilen bebeklerin ebeveynleri sarılık yönünden uyarılmalı, mutlaka 48 saat içinde tekrar kontrole çağırılmalı ve kontrolde bebeğin kilosu ile birlikte sarılığı değerlendirilmelidir.

Bilirubin düzeyine ciltten ölçüm yapabilen özel cihazlar ile veya direkt kanda bakılabilir. Ciltten ölçüm sonucunda bilirubin düzeyi yüksek ise mutlaka kandan ölçüm tekrarlanmalıdır. Erken dönemde sarılığı fark edilen ve etkin fototerapi başlanan bebeklere, yan etkileri çok daha fazla bir işlem olan kan değişimi uygulanması riski de azalır.

İshal ve kabızlık

Bebeklerde ishal ve kabızlık tanısını koyabilmek için normal dışkılama şeklini bilmek gerekir. Yenidoğan bebeklerin ilk günlerinde koyu yeşil – siyah yapışkan olan dışkıları, 3-4 gün içinde sarı sulu dışkılamaya döner. Anne sütü alan bebeklerde dışkılama sıklığı günde 7-8 kereden haftada bire kadar değişebilir. Çok sulu, yeşil, köpüklü veya pis kokulu dışkılama veya dışkının içinde sümüksü maddeler veya kan olması durumunda kaka tahlili yaptırmak ve beslenme şeklini gözden geçirmek gerekir. Anne sütünün ilk kısmı karbonhidrattan, son kısmı ise yağdan zengindir. Emzirme sırasında bebek bir memeyi bitirmeden ikinci memeden emzirilirse sütün karbonhidrattan zengin kısmını alır. Alınan fazla karbonhidrat veya süt şekeri olan laktoza karşı intolerans bebekte yeşil, köpüklü dışkılamaya yol açabilir. Bebekte süt proteinine karşı allerji varsa kanlı dışkılama görülebilir.

Bu durumda annenin diyetinden tüm süt ürünlerini çıkarmak gerekir. Mikrobik ishal de bu dönemde görülebilir. Bu durumda ise mümkün olduğunca anne sütü ile beslenmeye devam edip, bebeğin yeteri kadar sıvı alması sağlanmalıdır. Doktora danışmadan herhangi bir ilaç verilmemelidir. Bebek yeteri kadar beslenemez, ağzı kuru ve az idrar yaparsa bir sağlık kuruluşuna gitmek gerekir.

Kabızlık dışkı sayısında azalma, sert, zor ve ağrılı dışkılama olarak tanımlanır. Kabız olduğu düşünülen bebekte hikayede ilk dışkının ilk 48 saatten sonra çıkması, ateş veya kusmanın eşlik etmesi, popoda bir yara veya fissür olmaksızın rektal kanama olması veya bebeğin karnında aşırı şişlik ve sertlik olması ciddi bir hastalığın bulgusu olabilir. Böyle bir durumda bir sağlık kuruluşuna başvurmak gerekir.

Prof. Dr. Tuğba Gürsoy
Koç Üniversitesi Hastanesi-Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Yenidoğan Ünitesi Uzmanı

Bu yazı HBT'nin 107. sayısında yayınlanmıştır.

Anne Sütünün Fazla Gelmesi

Önce güzel haberimizi veriyorum. Can’ın ishal sorunun nedenini öğrenmek için yaptırdığımız kaka testinin sonuçları temiz çıktı. Mide ve de bağırsaklarda ilaç kullanmamızı gerektirecek bir virüs olmadığı için çok sevindim.

bebek-emzirme-sutten-kesme

Dün test sonuçları gelmeden önce “bebeklerde yeşil renkli, köpüklü, mukuslu, ishal kaka” konusunu internetten araştırıyordum. İnsanoğlunun hafızası ne kadar bulanık. Aslında bu sorunu daha önce de yaşamış ve hatta Haziran ayının ortalarında bu konuda bir yazı yazmıştım. Ama az uyku ile beyni bulanmış annen konuyu unutmuş Can’ım.

Belirtiler o zaman da aynıydı; şimdi de aynı:

Şimdi tekrar anlıyorum ki; bizim sorunumuz anne sütünün fazla gelmesi. Bu konuda La Leche League’in* hazırladığı makalelerden özetler veriyorum:

Anne sütündeki yağ, sütün göğüste bekleme süresi ve beslenme anında göğüslerin doluluk durumuna göre farklılık gösterir:

Önsütün içindeki laktoz, sütte doğal olarak bulunan bir şeker olup, fazla tüketimi gaz ve mide rahatsızlığı verir. Sürekli önsüt tüketimi, bebeklerde yeşil, sulu ve köpüklü kaka üretimine yol açar. Uzun vadede hazmedilemeyen laktoz bağırsaklarda birikerek, bağırsakların iç çeperini tahriş eder ve geçici laktoz duyarlılığına yol açar. Hatta kimi durumlarda, bizim Can’da yaşadığımız gibi, kakada ufak miktarlarda kana yol açabilir. Bu belirtiler çoğunlukla kolik, reflü, besin alerjisi gibi rahatsızlıklarla karıştırılıp, gereksiz yere bebeğe testler yapılabilir.

Anne Sütünün Fazla Gelme Sebepleri

Can’ın mide ve bağırsaklarında yaşadığı sorunlar canımızı çok sıktı. Anne sütünün fazla gelme sorununu hatırlamadığımız için gıda alerjisi testi, kaka testi gibi gereksiz yere bir sürü test yaptırmış olduk.

Son dönemde, Can’ın sıkıntıları özellikle emzirdikten sonra ilk 30-40 dakika içinde ortaya çıktığı için, bu durumun anne sütünden kaynaklanabileceğini seziyordum. Fakat sütün fazla gelme sorununu hatırlayamadığım ve bu soruna çözüm de bulamadığımdan Can’ı anne sütünden tamamen kesmeyi düşünüyordum. Bir diğer neden olarak da benim yediğim bazı besinlerin sütümden bebeğime geçtiğini ve onu rahatsız ettiğini düşünüyordum. Bu seçeneği elemek için bir süre süt ürünlerini yememe yoluna gitmiştim. Yine kakadaki kan sorununu çözmek için proteine duyarlı olan bebekler için özel olarak geliştirilmiş Alimentum’lu mamayı denedik. Ancak, elbette, Can’ın durumunda bir değişiklik olmadı.

Şimdi sorunu büyük ihtimalle netleştirdiğimize göre çözüm yollarına bakalım. La Leche League’in anne sütünün fazla gelme sorununa çeşitli çözüm önerileri var. Bunların tam listesini önceki yazımda verdiğim için burada tekrar etmeyeceğim.

Bu önerilerden “bebeği her beslenme seansında sadece bir göğüsle beslemek” ve “eğer bir göğüs çok dolarsa bebeğe vermeden önce birkaç dakika kadar sağmak ve sağılan sütü atmak” stratejilerini uygulayacağım. Umarım faydalı olur.

Ayrıca yarından itibaren katı gıdalara tekrar dönüş yapmayı düşünüyorum. Bu sefer buğday lapasını deneyeceğim. Can artık büyüdüğü için iştahı giderek artıyor. Buğday lapasının beslenmesini çeşitlendireceğini ve katı gıdalara alıştırmaya başlayacağını umuyorum.

Kaynaklar
*La Leche League International bebek ve annenin sağlıklı gelişimi için önemli bir unsur olan anne sütü konusunda anneleri bilgilendirmek, anneden-anneye destek vermek, bilgilendirmek, eğitmek ve emzirmeyi teşvik etmeyi misyon edinmiş bir kurumdur. Anne sütünün fazla gelmesi konusunda daha fazla bilgi için İngilizce kaynaklar: Sütün fazla gelmesi 

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır