bebeklerde kuyruk sokumunda y şekli / One moment, please

Bebeklerde Kuyruk Sokumunda Y Şekli

bebeklerde kuyruk sokumunda y şekli

Bel Gamzesi Nedir ve Çocukları Nasıl Etkiler?

5 dakika

Bel gamzesi ciltte basit bir çukur olarak ortaya çıkabilir fakat bununla birlikte bazı çeşitleri gelişimle alakalı anormalliklerden kaynaklanabilir. Bugünkü yazımızda, bu durumu sonuçlarıyla birlikte açıklayacağız.

Bel Gamzesi Nedir ve Çocukları Nasıl Etkiler?

Son Güncelleme: 19 Mart,

Bazı bebeklerde sakral alanda yani bel bölgesinde bel gamzesi olarak bilinen küçük bir girinti, bir çukur vardır ve kuyruk sokumu kemiği (sakrum), bu bölgede bulunan bir kemiktir.

Bel gamzesi, herhangi bir rahatsızlığa yol açmayan basit bir çukur olabilir ancak bu girinti bazen omurilik kanalına bağlanır ve böylece sinir sisteminde sorunlara neden olabilir.

Bugünün yazısında bu durum daha ayrıntılı olarak anlatılacak ve ayrıca tedavisi tartışılacaktır.

Bel gamzesi nedir?

Yukarıda bahsedildiği gibi, bel gamzesi, sırtın alt kısmında görünen bir gedik ya da girintidir ve doğuştan gelen bir özelliktir. Genellikle kalça kıvrımının hemen yukarısında bulunur.

Bu tür çukurların çoğu zararsızdır; ancak önemli bir yüzdelik kısmı spinal disrafizm ile ilişkilidir. Bu, Acta Pediátrica’daki bir makaleye göre, belkemiği gibi belirli yapıların tam kapanmamasına neden olan bazı doğumsal bozukluklardan kaynaklanır.

Bunlar nöral dokuyu etkileyen bir grup şekil bozukluklarıdır. Aynı çalışma, spinal disrafizm olan bebeklerin %40 ila 95’inde bir tür cilt rahatsızlığı bulunduğunu belirtmektedir. Bu cilt bozuklukları çoğu durumda kendini bel gamzesi olarak gösterir.

Her şeyden önce, bel gamzesinin etrafında bir tutam kıl varsa ya da o bölgedeki deride renk değişiklikleri varsa ciddi olduğunu varsayabilirsiniz. Bu durumlarda nöral değişiklikler nedeniyle, nörolojik, üriner, rektal ve hatta ortopedik problemler görülebilir. Bu yüzden onu ayırt edebilmek, araştırmak ve tedavi etmek çok önemlidir.

Bel gamzesi çeşitleri

Sakral gamze tipik ya da atipik olabilir. İyi huylu bir durum ile ciddi bir durum arasındaki farkı anlamayı mümkün kılan şey bu basit ayrımdır. Bel bölgesinde bulunan tipik ya da basit bir çukur küçüktür ve kalçalar arasındaki kıvrımda bulunur.

Bunlar genellikle 33/ cm’den daha küçük çaptadır ve anüsün kenarına yakındır. Oldukça sıktırlar ve herhangi bir disrafizm riski taşımazlar. Yapılan değerlendirmeler,  yeni doğan sağlıklı bebeklerin neredeyse %5’inin bunlara sahip olduğunu gösterir.

Buna karşın, 6,35 mm’den daha derin ve anüsten daha uzakta olan atipik çukurlar vardır ve bunlar iki yanda yer alır.

Atipik bir gamze, spinal disrafizm için bir risk faktörüdür ve eğer çok derinse omurga kanalı ile anormal bir iletişim yaratabilir. Omurga kanalı, içinden çok sayıda sinir lifinin geçtiği hassas bir yapıdır.

Bu anormal iletişim, omurgasal ve nörolojik hasarlara yol açabilir. Ayrıca, bu tür bir çukurlaşmaya cilt renginde değişiklikler eşlik edebilir ve hatta bazı bölgelerde olağandışı kıl büyümesi görülebilir.

Bel gamzesi ve pilonidal kist arasındaki fark

Pilonidal bir kist, içinde kıl oluşumlarını içerir. Bu kistler de bel gamzesi gibi, intergluteal bölgede, kalçanın hemen üzerinde meydana gelir.

Pilonidal kistte olan şey, kılların, hücrelerin, atık maddelerin ve sıvının birikerek toplanmasıdır. Genellikle doğumdan sonra gelişir, erkeklerde daha yaygındır ve sıklıkla şiddetli ağrı ve şişliğin eşlik ettiği bir enfeksiyon gerçekleşir.

Bel gamzesi neden olur?

Bel bölgesindeki çukurlaşmanın nedenleri henüz netleşmemekle beraber, doğuştan olduğu bilinmektedir. Bu, bel gamzesinin yukarıda bahsedilen pilonidal kistten ayırt edilebilmesini mümkün kılar.

Atipik çukurlar, omurganın orta hattının kapanmasındaki kusurdan kaynaklanabilir fakat bu kusurun neden olduğunu bilinmemektedir.

Semptomlar ve teşhis

Bir doktor bir bebeği muayene ediyor

Sakral gamze genellikle asemptomatiktir, yani semptom göstermez. Çünkü bu bir çukurdur ve sadece bel kısmında cilt ile ilgili bir değişiklik yaratır.

Bununla birlikte, atipik sakral gamzelerin genellikle semptomları vardır fakat bu, spinal disrafizmden kaynaklı olup olmadığına bağlıdır. Bir doktor bunu tespit etmek için kapsamlı bir fiziksel muayene yapmalıdır.

Doktorlar bu muayenede genellikle çukurun özelliklerini ölçüp kontrol ederler ve çukur çok büyük ya da derinse bir dizi test yapmaları gerekir. Aynı şekilde fazla çukur varsa, deride renk değişikliği varsa ya da yeri anüsten çok uzaksa da yine test yapmaları gerekir.

Archives of Disease in Childhood’da yayınlanan bir araştırmaya göre ultrason, gamzeyi incelemekte kullanılan bir yöntemdir ve anormallikler bulunduğunda omurgayla ilgili bir problem olma olasılığının altı kat artış gösterdiğini belirtmektedir.

Ultrason, hızlı, güvenli ve ekonomik olduğu için tercih edilen bir tekniktir. Bununla birlikte, koyulan tanı hakkında herhangi bir şüpheniz varsa, her zaman bir MRI seçeneği vardır.

Olası komplikasyonlar

Atipik gamzelerde daha fazla komplikasyon görünür ve bunlar, diğer koşulların yanı sıra spina bifida ya da gergin omurilik sendromu ile ilişkili olabilir.

Spina bifida, doğuştan gelen bir şekil bozukluğudur ve nöral tüpün düzgün kapanmamasından(nöral tüp defekti) kaynaklanır. Bu şekil bozukluklarının farklı türleri vardır ancak bel gamzesi ile ilgili olanı Spina Bifida Occulta’dır.

Ana özelliği, omurga gelişmediği için ortaya çıkan küçük bir boşluk olmasıdır. Asemptomatik olabilir ve genellikle ergenlik ya da yetişkinlik döneminde tespit edilir.

Bunun aksine, gergin omurilik sendromu, omuriliği kısıtlayan yara dokusu olduğunda ortaya çıkar. İdrar ve dışkı kaçırma, eller ve bacaklarda güçsüzlüğe ve hatta ayakta durma zorluğuna bile neden olabilir.

Bel gamzelerinin tedavisi

Basit bir sakral gamzenin tedavisi yoktur çünkü gerek yoktur. Yapmanız gereken tek şey, enfeksiyonları önlemek için bölgede kir birikmesini önlemektir. Bunun sebebi, çukurun anüsün çok yakınında yer almasından dolayı bağırsak bakterilerinin onu kirletebilecek olmasıdır.

Bu nedenle, özellikle çocuk bezini değiştirirken bebeğin bel bölgesini uygun şekilde temizlemek çok önemlidir. Atipik bir gamze, ciddiyetine bağlı olarak tedavi gerektirebilir.

Bir kişi bebeğin bezini değiştiriyor

İzlenecek prosedür sakral çukurun özelliklerine bağlıdır

İdeal olan, tüm yeni doğan bebeklerin bir doktor tarafından iyice muayene edilmesi ve bir tane sakral gamze bulunması durumunda bir çalışması yapmasıdır. Bu çalışma, çukurun ölçülmesinden ve diğer anormalliklerden oluşur.

Diğer her şey normalse ve sakral gamzesi küçükse muhtemelen çocuğun sağlığı iyi durumdadır. Bununla birlikte, gamze atipikse ya da başka uyarı işaretleri varsa, bebeğin bir uzmana görünmesi gerekir.

Doktorlar, herhangi bir nörolojik değişiklik ya da gelişimsel kusur olup olmadığını anlamak için bir gamzeyi yakından incelemelidir. Ayrıca, belirli bir vaka için en iyi tedavi, o vaka için alınmış spesifik sonuçlara göre düşünülmelidir.

Son olarak, bel gamzelerinin (sakral) çoğunun zararsız olduğunu ve sadece önemsiz bir cilt değişikliği olduğunu unutmayın. Fakat tabii ki bir doktora danışmalı ve nörolojik bir sorun olup olmadığını öğrenmelisiniz.

İlginizi çekebilir

Sakral Gamze Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Sakral gamze, sırtın alt bölgesinde ve kalça kıvrımının hemen üstünde yer alan küçük bir delik veya yarıktır. Doğuştan gelen bir durumdur ve nedeni tam olarak anlaşılabilmiş değildir. Çoğu zaman tedavi edilmesine gerek yoktur.

Bu yazıda; sakral gamze nedir, sakral gamzenin nedenleri ve belirtileri nelerdir, teşhisi ve tedavisi nasıl yapılır, komplikasyonları nelerdir gibi soruların kapsamlı yanıtlarını bulabilirsiniz.

Sakral gamze nedir? Sakral gamze nedenleri, belirtileri, teşhisi, tedavisi, komplikasyonları.

Sakral Gamze Nedir?

Sakral gamze; omuriliğin dip bölgesinde, sırtın küçük bir bölümünde, kalça kıvrımında veya kalçanın hemen üstünde bulunan küçük bir yarıktır. Genellikle kalçaların arasındaki girintinin hemen üstünde bulunur.

Sakral delik, doğuştan gelen bir durumdur. Yeni doğan çocukların yaklaşık olarak %&#;i sakral delik ile dünyaya gelirler.

Sakral bölgedeki bu küçük delik şu isimlerle de anılabilmektedir:

  • Sakral gam
  • Sakral delik
  • Sakral yarık
  • Sakral dimple
  • Pilonidal gamze
Yeni doğan bebeklerinde sakral gamzeyle karşılaşan anneler bazen telaşlanabilirler. &#;Çocuğumun poposunda veya sırtında delik var.&#; şeklinde bir şikayet ile bir sağlık kuruluşuna başvururlar.

Sakral gamzeler çoğunlukla bir problem oluşturmaz. Sağlıklı yenidoğan bebeklerde % ihtimalle ortaya çıkar ancak bir patolojiye yol açmaz.

Sakral gamzenin nasıl oluştuğu tam olarak bilinmemektedir. Bebeğin, anne karnında büyümesi esnasında basit bir anormallik sonucunda oluştuğu düşünülmektedir.

Sakral gamze ile birlikte bir saç tutamının, cilt rengi değişikliğinin ve cilt damgasının olması altta yatan ciddi bir anomaliyi anlatabilir. Bu gibi durumlarda ek testlerin yapılması gerekebilir.

Sakral gamze için çoğu zaman tedaviye gerek yoktur. Altta yatan ek anomaliler nedeniyle tedavi gereksinimi olabilir.

Sakral Gamzenin Nedenleri Nelerdir?

Sakral gamzenin oluşumuna neyin neden olduğu halen tam olarak anlaşılabilmiş değildir. Doğuştan gelen bir durumdur.

Anne karnındaki gelişim aşamasında bilinmeyen bir nedenle oluşur. Gelişim aşamasındaki bebeğin büyümesi esnasında bir anormallik sonucunda oluştuğu düşünülmektedir.

Sakral gamzenin gelişimine yol açtığı tespit edilen bir risk faktörü yoktur.

Sakral Gamze Belirtileri Nelerdir?

Sakral gamze, alt sırt bölgesinde yer alan gamze veya oyuktur. Genellikle kolayca fark edilebilen lezyonlardır. Özellikle kalçaların arasındaki üst bölüme yerleştirilebilir.

Sakral gamzenin genellikle ek bir belirtisi yoktur. Annesi veya doktoru tarafından fark edilir. Anneler bazen telaşlansa da önemli bir durum olmadığını bilmek gerekir.

Bununla birlikte bazı özellikler başka kusurları da işaret edilebilir. Bu özellikler şunlardır:
  • Sakral bölgede şişlik
  • Cilt püskülü
  • İlgili bölgede doğum lekesi
  • Sakral gamzenin olduğu bölgede kıllanma
  • Yağ dolu şişlik
  • 0,5 cm&#;den daha uzun veya geniş gamze
  • Gamze üzerindeki deri denginde solma
  • İlgili bölgede hassasiyet

Çok nadir olsa da, çocuklarda veya yetişkinlerde sonradan sakral gamzeye benzeyen pilonidal kistler oluşabilir. Pilonidal kistlerin nedeni tam olarak bilinemese de, gevşek kılların cilde girmesi nedeniyle oluştuğuna inanılmaktadır.

Bazı faktörlerinin pilonidal kist oluşum riskini arttırdığı bilinmektedir. Bunlar:

  • Şişmanlık
  • 15 &#; 40 yaş arasında olmak
  • Vücudun normale göre daha kıllı olması
  • Kılların daha kalın veya daha kıvırcık olması
  • Yaralanmalar
  • Aile öyküsünün olması
  • Uzun süre oturmayı gerektiren bir işle meşgul olmak

Sakral Gamze Nasıl Teşhis Edilir?

Sakral gamzenin teşhisi genel olarak göz ile yapılır. Yenidoğan dönemindeki bebeklerin tüm vücut muayenesi esnasında doktorlar tarafından tespit edilebilmektedir.

Sakrum bölgesindeki bu deliğin olağandışı özellikleri yoksa basit sakral gamze olarak kabul edilir ve tedaviye gerek yoktur.

Bazı durumlarda altta yatan başka bir problem olabileceği düşünülebilir. Bu gibi durumlarda BT, MR ve USG gibi cihazlarla görüntüleme yapılır ve alttaki patoloji tespit edilir.

"<yoastmark

Sakral Gamze Nasıl Tedavi Edilir?

Sakral gamze, çoğu zaman basit bir nedene bağlıdır ve tedaviye gerek yoktur. Gamze çukurluğunun derin olması, içerisinde kir, ter veya dışkı birikimine yol açabilir.

Bu birikimler nedeniyle enfeksiyon ve ilgili bölgenin tahrişi ortaya çıkabilir. Sakral gamzenin yerleştiği bölgenin temiz tutulması önemlidir.

Sakral gamzesi bulunan bir kişide şu belirtiler varsa bir doktora görünmelidir:
  • Bacaklarda güçsüzlük
  • Bacaklarda uyuşma
  • Bel altında kas seğirmeleri
  • Mesane kontrolünün kaybı
  • Anüs kontrolünün kaybı

Bu belirtiler spinal kord ile ilgili bir hasarı gösterir. Bir nöroloji uzmanına danışmak faydalı olacaktır.

Sakral gamzenin zararsız olduğunu unutmayın. Yenidoğan çocukların %&#;ünün bu duruma sahip olduğunu ve tedavi gerektirmediğini bilin.

Sakral Gamzenin Komplikasyonları Nelerdir?

Küçük ve derin olmayan sakral gamzenin genellikle komplikasyonu yoktur. Bu tür yarıklar herhangi bir tedavi gerektirmez.

Vücudun iç bölümlerine doğru devam eden daha derin sakral gamzeler bulunmaktadır. Bu tür yarıklar omuriliğe veya kolona kadar ulaşabilir. Genellikle kronik kızarıklık ile birlikte görülür.

Deri sakral gamzeler sıklıkla enfekte olur. Bu nedenle apse veya kist oluşumuna rastlanabilir. Derin gamzelerin cerrahi yöntemler ile kapatılması gerekebilir. Çok sık enfekte olan sakral gamzeler için de cerrahi tedavi uygulaması yapılabilir.

Sakral gamzenin basit olmadığı düşünülüyorsa 3 &#; 4 aylar arasında ultrason yapılır. Bu sayede omurilik kanalı değerlendirilir.

Bazı durumlarda sakral gamzeler, omurilikte ilgili bir doğumsal kusurun varlığında oluşabilir. Bunlardan en yaygın olanı spina bifida occultadır. Bu hastalıkta, omurgadaki kemiklerden birinde küçük düzensizlikler vardır.

Sizde veya çocuğunuzda bulunan sakral gamze ile ilgili endişeniz varsa, şu durumları fark ettiğiniz takdirde doktora başvurmalısınız:

  • İrin akışı
  • Kızarıklık
  • Şişme
  • Hassasiyet
  • Isı artışı

Doktorunuz tıbbi geçmişinizi soracak ve fizik muayenenizi yapacaktır. Bu sayede ilgili problemi teşhis ve tedavi edecektir.

Sakral Gamze İle Yaşamak

Sakral gamzelerin hemen hemen tamamı zararsızdır ve tedavi gerektirmez. Yine de çocuğunuzun doktoru detaylı muayene yapacak ve sakral gamzeyi kontrol edecektir.

Yaşamınızın ilerleyen dönemlerinde sakral çukurlaşmadan endişe duyuyorsanız, yarık alanını temiz ve kuru tutmalısınız. Kilonuzun sağlıklı aralıkta olmasını sağlamalısınız.

Sakral gamzenin enfeksiyonu durumunda antibiyotiklerle tedavi sağlanır. Apse oluşursa, irin drenajı için küçük bir işlem yapılabilir.

Sakral bölgedeki bu küçük deliğin enfeksiyonu sık sık oluşursa ve devam ederse cerrahi olarak çıkarılması gerekebilir. Bu amaçla üç farklı yöntem ile tedavi sağlanabilir.
  • Gamzeyi cerrahi olarak düzeltmek ve her gün pansumanlamak
  • Sakral gamzenin bir deri ile kapatılarak dikilmesi
  • Yarık bölgesinin kazınması ve özel bir yapıştırıcı ile doldurulması

Sakral gamzenin  pek çok çocukta bulunduğunu unutmayın. Hemen hemen tamamı zararsızdır ve tedavi gerektirmez. Sakral gamze ile yaşamınızı sürdürürken herhangi bir eksiklik yaşamayacaksınız.

Pilonidal sinüs (PS) kuyruk sokumunda akut veya kronik enfeksiyonla ortaya çıkan, özellikle genç erişkinleri etkileyen bir hastalıktır.

Çocuklarda Pilonidal Sinüs

Sakrokoksigeal pilonidal sinüs, çevreden gelen kılların kuyruk sokumu derinliğine girmesinin başlattığı yabancı cisim granülasyonu sonucunda meydana gelen, sakrum ve koksiks üzerinde orta hatta küçük açıklıklarla ortaya çıkan bir oluşumdur. Latince kıl anlamına gelen “pilus” ve yuva anlamına gelen “nidus” kelimelerinin birleştirilerek “pilonidal (kıl ihtiva eden yuva) anlamında kullanılmaktadır.

Resim 1: Hastanın muayene ve ameliyat esnasındaki pozisyonu ve bölgenin işaretlenmesi.

cocuklarda-pilonidal-sinus-hastaligi

Pilonidal Sinüs Hastalığının Nedenleri

Pilonidal sinüs, en çok sakrokoksigeal bölgede (kuyruk sokumunda) görülmekle birlikte, vücutta kılların girebileceği her bölgede oluşabilir. Geçmişte konjenital (doğumsal) olduğu düşünülmüşse de yılından beri artık edinsel bir deri hastalığı olduğu kabul edilmektedir. Çünkü pilonidal sinüsün kronik bir yabancı cisim reaksiyonu olduğu, ince, sıkı ve sert kılların penetrasyonuyla oluştuğu düşünülmektedir. Cilde giren çevredeki kıllar köklerinden ayrılmamışken sinüs oluşturmaya başlar ve kısa bir kanal oluşturur. Burada meydana gelen enfeksiyon sonucu oluşan abse genellikle sakrum üzerinde lateralde yerleşmiş bir kanal yoluyla cilde açılır. Daha sonra sinüs traktına uzanan bir kanal oluşur.

Kimlerde ve Hangi Yaşlarda Daha Sık Görülür

Sakrokoksigeal pilonidal sinüs genç erişkinlerde özellikle de erkeklerde daha fazladır. Pilonidal sinüs hastalığı yaşları arasında pik yapmakla birlikte, her yaşta görülebilir, görülme sıklığı 25 yaşından sonra giderek azalmaktadır. Erkeklerde, 40 yaşın altında ve özellikle şöför, asker ve öğrenci gibi meslek gruplarında daha sık görülmesi hastalığın hormonal predispozisyon yanı sıra kıl yoğunluğu ve lokal mikrotravma gibi faktörlerin de katkısıyla geliştiği hipotezini desteklemektedir. Vücudun diğer kıvrım yerlerinde, örneğin aksillada, inguinal bölgede, umbilikusta, boyunda ve hatta parmak aralarında da görülüyor olması lokal mikrotravma faktörünü ön plana çıkarmaktadır. Nitekim hastalık kadınlarda da görülürken her aşırı kıllı erkekte de rastlanmayabilmektedir.

Klinik

Pilonidal sinüs hastalığının en sık bulgusu, anüsün 3–5 cm. yukarısında ve sakrokoksigeal alanda bir ya da birden fazla sinüs ağzı (pit) varlığıdır. Sinüs ağzından ince yumuşak kıl yumağının çıktığı gözlenebilir. Anal bölgeye yakınlığı yüzünden enfeksiyon gelişme riski de yüksektir. Klinik olarak rahatsızlık hissi, gerilme ve sıklıkla mukoid akıntı mevcuttur. Abse semptomları klasiktir. Semptomların başlamasına bir travma öncülük edebilir.

Fizik muayene sonucu şu bulgular gözlenebilir: Kuyruk sokumunda, orta hatta ödem veya nodül, fluktuasyon, bir veya daha fazla lezyondan pürülan akıntı, palpasyonda hassasiyet, ısı artışı, endurasyon ve/veya sellülit (genellikle minimal). Kronik veya rekürren hastalıkta cm uzunluğunda görünür veya palpe edilebilir kanallar, nadiren ateş, rektal muayenede hassasiyet ve/veya fluktuasyonun olmaması.

Hastalığın Klinik Gidişi 4 Kısımda İncelenir:

Pilonidal Sinüs Hastalığı İçin Risk Faktörleri:

Hastaların Klinik Sınıflandırılması

Çocuklarda Pilonidal Sinüs

Çocuklarda Pilonidal Sinüs

Çocuklarda Pilonidal Sinüs

Çocuklarda Pilonidal Sinüs

Pilonidal Sinüs Hastalığında Tedavi

  1. Şikayeti olmayan hastaların tedavisi:

Çocuklarda ya da genç erişkinlerde saptanan sakrokoksigeal bölgedeki çok küçük gamzelerin tedavisi gerekmez. Bu bölgede enflamasyon veya enfeksiyon bulguları varsa antibiyotik verilir ve sıcak kompres uygulanır.

Çocuklarda Pilonidal Sinüs

  1. Akut pilonidal apse tedavisi:

Akut pilonidal apsenin tedavisi acil olarak apsenin boşaltılmasıdır. Genellikle lokal anestezi altında yapılır. Bazı hastalar için sedasyon gerekebilir. Apse genellikle orta hattın sağ ya da sol tarafındadır. Bu nedenle drenaj kesisi orta hattın lateralinde olmalıdır. Apse ince uçlu bir bisturi ile fluktuasyon veren yerin ortasından drene edilir. Pürülan içerik boşaldığında apse söner. Sinüs ağızlarını içeren ince bir cilt şeridi eksize edilerek apse boşluğundaki tüm pürülan içerik boşaltılır ve içindeki kıllar tamamen temizlenir. Apse duvarı kürete edilerek sekonder iyileşmeye zemin hazırlanır. Hemostaz yapılmasını takiben apse boşluğuna ıslak gazlı bez konularak kapatılır. Çevre dokudaki selülitin tedavisi için geniş spektrumlu bir antibiotik başlanır. Kültür ve antibiogram sonucuna göre gerekirse antibiotik değiştirilir. Sık aralıklarla pansuman yapılır.

Her seferinde apse boşluğunun içinin temiz olmasına, çevreden dökülen kılların tek tek çıkartılmasına özen gösterilmelidir. Apse tam iyileşip, boşluk kapanıncaya kadar etrafın traşı (epilasyon yapılması bu hastalarda oldukça yararlı) aralıklı yapılmalıdır. Granülasyon dokusu oluştuktan sonra pansumanlar daha seyrek yapılır. Cilt kenarındaki granülasyon dokusu koterize edilerek ya da kürete edilerek boşluğun tabandan yukarı doğru iyileşmesi sağlanır. Bu titiz tedavi uygulandığında apse haftada tamamen iyileşir. Tedavinin başarısı pansumanların titizlikle yapılmasına bağlı olmakla birlikte hastaların % 30–50 sinde apse tekrarlar ya da kronik sinüs gelişir.

Çocuklarda Pilonidal Sinüs

  1. Kronik Pilonidal sinüs hastalığında başlıca tedavi seçenekleri:

  1. Konservatif yöntemler:

    1. Sklerozan madde enjeksiyonu: Özellikle fenol uygulaması, pilonidal sinüs tedavisinde konservatif metod olarak tanımlanmakta ve bazı kliniklerde tedavide ilk tercih olmaktadır. En çok uygulanmış olan konservatif yöntemdir, sinüs içine fenolün verilmesinden ibarettir. Fenol, monosübstitüe aromatik hidrokarbondur ve asidik özelliği vardır. Antiseptik, anestetik ve potent sklerozan özelliktedir. Oda sıcaklığında beyaz kristalize solid halde iken daha yüksek sıcaklıklarda likit forma geçebilir. Pilonidal sinüs hastalığının tedavisinde fenol likit veya kristalize formlarda kullanılmaktadır. Bu yöntemde sinüs ağzı genişletilerek içerik temizlenir ve tüm kıllar bir klemple alınır. Daha sonra sağlıklı cilt korunarak ml %80’lik fenol pilonidal sinüs içine verilir. Yöntemin amacı sinüs boşluğunun iç duvarını sklerozan madde olan fenol ile irrite etmek ve granülasyon dokusu ile dolmasını sağlamaktır. Fenolden başka, kavitenin koterizasyonu, gümüş nitrat, %80–90’lık alkol ve fibrin yapıştırıcı da bu amaçla kullanılmıştır.

    2. Kriyocerrahi: Pilonidal traktın kriyocerrahi ile tahrip edilmesi esasına dayanır. Bu yöntem traktların ve yan dallarının açılması, küretajı ve kanayan noktaların elektrokoagülasyonunu içerir. Daha sonra açık yaraya yaklaşık beş dakika sıvı nitrojen püskürtülür. Bazı yayınlar bu yöntemle geniş eksizyona kıyasla daha az skar ve deformite olduğunu bildirmiştir.

    3. Kollajenaz Uygulaması: Pilonidal sinüs cerrahisi sonucu oluşan yaranın optimal şekilde iyileşmesi için denenen bir yöntemdir. Normal bir yara iyileşmesinde kollajenin üretilmesi ve yıkılması önemlidir. Bu işlem enflamatuar hücreler, fibroblastlar ve epitel hücrelerinin yardımıyla gerçekleşir. Yapılan çalışmalarda kollajenaz kullanımıyla yara iyileşme süresinin kısaldığı ve yara derinliğinin azaldığı gösterilmiştir.

    4. Radyoterapi: Yüksek radyasyon nekrozu ve tümoral süreçlerin başlaması riski nedeniyle kullanılması önerilmeyen bir yöntemdir.

cocuklarda-pilonidal-sinus-hastaligia
cocuklarda-pilonidal-sinus-hastaligib
cocuklarda-pilonidal-sinus-hastaligic

Resim 2: Fenol uygulaması ve uygulamadan 3 hafta sonraki görünüm.

  1. Cerrahi teknikler:

    Pilonidal sinüs için birçok cerrahi tedavi yöntemi tanımlanmış olmasına rağmen nüks oranları nedeniyle ideal bir tedavi yöntemi yoktur. Cerrahi tedavide temel prensip, lezyonun güvenli sınırlarla eksizyonu ve hastalığın nüksetme ihtimalini en aza indirgeyecek bir tekniğin seçilmesidir. Cerrahi tekniğin temel sorunu ise ortaya çıkan boşluğun nasıl kapatılacağıdır.

Cerrahi Öncesi Hazırlık ve Ameliyat Pozisyonu

Ameliyat edilecek hastalarda enfeksiyon varlığı, sinüs içinde ve çevresinde enflamasyon ya da selülit gibi komplikasyonların olması, cerrahi tedavinin ertelenmesini gerektirir. Bu durum öncelikle antiinflamatuvar ilaçlar, sıcak oturma banyoları ve gerekli ise antibiyotikler ile tedavi edilmelidir. Ameliyat genel anestezi altında veya rejyonal ya da lokal anestezi altında yapılabilir. Rejyonal anestezi, selülitli, ya da enfeksiyonlu hastalarda uygulanmamalıdır. Lokal anestezi, küçük pilonidal sinüsler için kullanılabilir.

Fakat büyük pilonidal sinüslerin varlığında ya da flep yöntemi uygulanacak hastalarda yetersiz kalır ve başarısızlığa sürükler. Ameliyat sahası, tüy dökücü pomatlarla ya da jiletle tıraşlanarak kıllardan arındırılmalıdır. Pilonidal sinüs hastalığında alınan kültürlerde, aerobik ya da anaerobik mikroorganizmalar üremektedir. Bu nedenle antibiyotik profilaksisi yapılmalıdır. Profilaksi amacıyla, birinci kuşak sefalosporinler kullanılabilir. Ameliyat “prone jack-knife” pozisyonunda uygulanır. Kalçalar laterale doğru çekilerek, flasterle sabitlenir Ameliyat Pozisyonu Ameliyat kesisi için, yapılacak ameliyata göre, çini mürekkebi ya da steril kalemle işaretleme yapılır.

Cerrahi Teknikler

Bu Amaçla Kullanılan Cerrahi Teknikler Kısaca Şu Şekildedir:

Çocuklarda Pilonidal Sinüs

  1. Fistülotomi ve küretaj: Kronik pilonidal sinüslü hastalarda en kolay ameliyat metodu, sinüs tavanının çıkarılıp lezyonun açık yaraya dönüştürülmesi ve yaranın sekonder iyileşmeye bırakılmasıdır. Dezavantajı uzun süreli yara bakımı gerektirmesidir. Spesifik bir ameliyat öncesi hazırlık gerektirmemesi, genel, rejyonal ve lokal anestezi altında uygulanabilir olması da avantajlarıdır.

Çocuklarda Pilonidal Sinüs

  1. Sinüs eksizyonu+Sekonder iyileşme ve Sinüs eksizyonu+Marsupializasyon: Sekonder iyileşme yönteminde, sinüsün eksizyonunu takiben, yara tamamen açık bırakılır. Marsupializasyonda ise yara kenarları kistin tabanına dikilerek, boşluk küçültülür. Geride kalan boşluğun, sekonder iyileşmeye bırakılarak, granülasyon dokusu ile dolması, epitelizasyonla kapanması beklenir. Bu yöntemlerde hastalar günlük pansumana gelmeli, aralıklı olarak bölge tıraş edilmeli, pansumanlar sırasında ölü dokular ve yaraya dökülen kıllar temizlenmelidir. Boşluğun tabandan yukarı doğru iyileşmesi sağlanmalı ve erken oluşan cilt köprüleri ortadan kaldırılmalıdır. Hastaların, kendi kendilerine pansuman yapmasına izin verilmemelidir. İyileşme 4–5 hafta ya da, daha uzun sürer. Nüks oranı %1–6 arasındadır.

Çocuklarda Pilonidal Sinüs

  1. Bascom ameliyatı: Bascom pilonidal sinüs hastalığının kıl folikülünden kaynaklandığına inanmaktaydı ve kendi görüşüne uygun ameliyatı tarif etti. Bascom’a göre, kronik sinüsün tavanı açılarak içeriği boşaltılır. Bir gazlı bezin ucu ile sinüs duvarı ovalanarak, tüm kıllar ve granülasyon dokusu temizlenir. Orta hattaki sinüs ağızları, bir delik bırakacak şekilde tünelize edilerek çıkarılır. Sinüsün iç duvarı, eksize edilmez. Kist boşluğuna, gazlı bez doldurulur. Her 4–7 günde bir gazlı bezler değiştirilir. Pansumanlar sırasında sinüs boşluğu ölü dokulardan ve boşluğa dökülen serbest kıllardan arındırılır. Çevre dokuda selülit varsa, antibiyotik tedavisi başlanır. İyileşme süresi ortalama 3–4 haftadır. Nüks hastalık oranı %7–16 arasındadır. Nüks hastalık oluşursa, işlem tekrarlanabilir.

Çocuklarda Pilonidal Sinüs

  1. Sinüs eksizyonu ve primer kapama: Pilonidal sinüs cebinin çıkarılmasını ve oluşan boşluğun primer kapatılmasını içerir. Çıkarılan pilonidal sinüs boşluğuna, bir adet kapalı emici dren konduktan sonra, cilt ve ciltaltı dokuları emilebilen ve emilemeyen dikişlerle kapatılır. Dikiş hattına, antibiyotik emdirilmiş pomatlı gazlı bez konulur ve pomatlı gazlı bezi yerinde tutacak şekilde emilmeyen dikişler bağlanır. Bu yöntemde, hastanın pansuman gereksinimi olmaz. Ameliyat sonrası, drenaj miktarı 25 ml/gün altına indiğinde veya günlerde dren, 10– günlerde ise sütürler alınır. İyileşme süresi genellikle 2 haftadır. Bu tekniğin iyileşme süresi kısalığı, sık pansuman gerektirmemesi avantajlarındandır. Bu teknikte bazı yazarların nüks oranlarını açık bırakmaya göre daha düşük bulmalarına karşın genel görüş, nüks oranının kabul edilemeyecek derecede yüksek olduğu yönündedir (%). Buradaki problem orta hatta oluşan gerginlik sonucu, bütün kılların buraya toplanmasıdır.

cocuklarda-pilonidal-sinus-hastaligia
cocuklarda-pilonidal-sinus-hastaligib
cocuklarda-pilonidal-sinus-hastaligic

Resim 3: Pilonidal sinüslü bir hastada eksizyon ve primer kapama.

  1. Karyadakis Tekniği: Karydakis primer onarımın, istenmeyen unsuru olan dikiş hattının orta hat üstünde kalmasını tarif ettiği yöntemle önlemiş, asimetrik kapatmayı tarif etmiştir. Kıl batmasının engellenmesi, onun için anahtar kelimeydi. Kolay bir tekniğinin olması, dikiş hattının lateralde kalması, erken iyileşme ve işe erken dönme gibi avantajları olup nüks oranlarının da %0–1 gibi düşük oranlarda kalması, tercih nedenidir. Nüks oranını %7 olarak veren bir çalışmada nüksün nedeni, teknik yetersizliğe ve dikiş hattının ortaya kaymasına bağlanmıştır. Sinüsün üzerinde ve orta hattın 2 cm lateralinde olmak üzere, dikey uzunluğu 5 cm olan, eliptik bir insizyon yapılır. Kist, sinüsü yaralamadan ve geride sinüs ekleri bırakmadan dikkatlice eksize edilir. Kesinin medial tarafından, cilt, cilt altı ilerletme flebi hazırlanır. Cilt altı dokusu tabanda presakral fasyaya, üstte birbirine dikilir. Kalan boşluğa, 1 adet kapalı emici dren konulur. Cilt 3/0 emilmeyen dikişlerle kapatılır. Dikişin uçları ve dren deliği, kesinlikle orta hatta olmamalıdır. Eliptik kesinin dışında sinüs ağızları varsa, ayrıca eksize edilir. Ameliyattan sonra drenaj miktarı, 25 ml/gün altına düşünce dren, 10– günde ise sütürler alınır. Daha önce açık bırakılarak ya da primer kapatılarak tedavi edilmiş olan ve nüks hastalık görülen vakalarda Karydakis yöntemi uygulanabilir.

Çocuklarda Pilonidal Sinüs

  1. Sinüs eksizyonu ve cilt grefti: Sinüs eksizyonundan sonra, boşluğu deri grefti ile kapatmak etkin bir yöntemdir. Guyuron bu metodu 58 hastada denediğini, bunlardan 42’sinin nüks vaka, ortalama takip süresinin 5 yıl olduğunu (1–15 yıl) ve bir hastada nüks hastalık oluştuğunu bildirmiştir. Günümüzde pek kullanılan bir teknik değildir, nedeni, uzun süreli hastanede kalma gerekliliğidir.

Çocuklarda Pilonidal Sinüs

  1. Boscom kleft kapanması (cleft lift): Karydakis ameliyatından esinlenilerek Bascom tarafından yapılmıştır. Karydakis yönteminden ayrılış noktası, cilt altı yağ dokusu eksize edilmemekte ve yağ doku mobilizasyonu gerekmemektedir. Tam kalınlıktaki cilt katları kaldırılır ve gluteal yağlı bölgenin karşı karşıya gelmesi sağlanır. Bir taraftan daha fazla cilt kesilir ve yara kapatılır. Bu da yarığa yeniden şekil verir ve daha geniş olmasını sağlar. Bunun sonucunda kıvrıntının sütür hattının dışına çıkmasını sağlanır. Bu teknik, hastanın aynı gün taburcu edilebildiği bir ameliyat seklidir. Bascom bu tekniği 1–6 kez ameliyat geçiren, nüks pilonidal sinüs hastalığına sahip 30 hastada uyguladığını, 4 hastada nüks hastalık geliştiğini, erken komplikasyon olarak iki yara enfeksiyonu, üç cilt nekrozu gördüğünü bildirmiştir

Çocuklarda Pilonidal Sinüs

  1. Flep prosedürleri: Flep yöntemlerinin birçok avantajı vardır. Sinüs, sinüs ağızları ve enflamasyona uğramış cilt geniş bir şekilde çıkarılabilmektedir. Boşluk, sağlam dokularla gergin olmadan kapatılabilmekte ve dikiş hatlarının ortada kalması önlenmektedir. Hangi flebin uygulanacağına, sinüsün sekli, komplike olup olmaması ve geride kalacak boşluğun nasıl doldurulacağı düşünülerek karar verilmelidir.

    Çocuklarda Pilonidal Sinüs

    1. Z plasti flebi: Z-Plasti flebi tasarlanan hastalarda, sinüsün eksizyonu dar ve eliptik bir insizyonla yapılır. Nüks vakalarda eliptik insizyon, tüm nedbe dokusunu içerecek kadar geniş olmalıdır. Kist eksizyonunu takiben deri flepleri kesilir ve hazırlanır.

    2. V-Y plasti flebi: V-Y Plasti flebi, tek taraflı veya iki taraflı olabilir. Tek taraflı flepler 8–10 cm. çapındaki defekti kapatır. İki taraflı flepler ise 10 cm. üzerindeki defektleri kapatabilir. Flepler cilt, cilt altı yağlı doku ve gluteal fasyadan oluşmaktadır. Bu tekniğin avantajı, gluteal yarığı ortadan kaldırması, bütün orta hat çukurlarını ve nekrotik dokuyu yok etmesi, gerilimsiz bir kapanma sağlamasıdır. Flebin mediali, ölü boşlukları ortadan kaldırmak için döndürülebilir.

    3. Rhomboid flepler: Rhomboid flepler, rhomboid eksizyon kullanılarak, bütün sinüslerin presakral fasyaya kadar eksize edilmesiyle elde edilir. Bu flep cilt, cilt altı ve gluteal kas fasyasından oluşmaktadır. Bu flebin avantajı, gluteal yarığı genişletmesidir. Rhomboid flepler içinde en popüler olanları, Limberg ve kısmen onun modifikasyonu olan Dufourmentel flebidir.

      Çocuklarda Pilonidal Sinüs

      1. Limberg Flebi: Limberg flebi için tüm sinüs ağızları içinde kalmak şartıyla, kesi sınırları eşkenar dörtgen seklinde çizilir (ABCD). Flep yapılacak tarafta eşkenar dörtgenin devamı şeklinde ve eşkenar dörtgenin kenarları ona eşit uzunlukta olacak şekilde işaretlenir (DE). E noktasından, yine dörtgenin lateral kenarına paralel olarak aşağı doğru ve eşit uzunlukta işaretlenir (EF). Flep eşkenar dörtgenin her iki lateralinde, üstte veya altta olabilir. Flep beslenmesi ve kozmetik açıdan düşünüldüğünde alttan döndürülen flepler, daha iyi sonuç vermektedir.

      2. Dufourmentel flebi: Eşkenar dörtgen çizimi aynı olup BD kösesi köşegeninin devamı ile AD kenarının devamı arasında kalan açının açıortayı, DE çizgisi flebin üst kenarını oluşturur. E kösesinden aşağı eşit uzunlukta, dik olarak inilir. Kist çıkarıldıktan sonra cilt, cilt altı ya da cilt fasya flebi hazırlanır. Cilt fasya fleplerinin beslenmesi ve döndürüldükleri alana uyumu, diğerine göre daha iyi olmaktadır. Ölü boşluk bırakılmaması için flep tabanı, presakral fasyaya dikilir.

cocuklarda-pilonidal-sinus-hastaligid
cocuklarda-pilonidal-sinus-hastaligic
cocuklarda-pilonidal-sinus-hastaligib
cocuklarda-pilonidal-sinus-hastaligia

Resim 4: Pilonidal sinüslü bir hastada Limberg flep uygulaması.

  1. Rotasyon flepleri: Rotasyon Flebi, lateral yerleşimli ve büyük defektlere yol açabilecek pilonidal sinüs hastalıklarında tercih edilmelidir. Sinüs ağızlarını içine alacak şekilde, dairesel olarak cilt ve hazırlanacak flep sahası işaretlenir. Kist emniyetli sınırlarla eksize edilir ve fasiokutanöz flep hazırlanır. Kapalı emici bir dren konularak flebin tabanı boşluğun zeminine dikilir. Cilt altı ve cilt sütüre edilir. Sinüs her iki lateral tarafta ve geniş alana yayılmış ise, iki taraflı rotasyon flebi uygulanabilir.

  2. Gluteus maximus myokutaneus flebi: Gluteus maximus myokutaneus flebi, büyük rotasyonel kalça flebidir. Bu teknikte amaç, bütün hastalıklı dokunun çıkartılması ve ölü boşluğun iyi vaskülarize, bol, uygun dokuyla doldurulmasıdır. Gerilimsiz bir sütür hattı sağlanır. Bu teknikte, hastalığın nüks etmesini sağlayacak lokal anatomik faktörler elimine edilir. Dezavantajları ise, daha büyük bir ameliyat olması nedeniyle daha çok morbiditeye sahiptir. Daha çok hastanede kalmayı gerektirir. Yara ayrışması daha çok görülür. Genel kanaat, bu tekniğin alternatif girişimler başarısız kalmadıkça, kullanılmamasıdır. Kronik komplike ya da nüks pilonidal sinüslü hastalarda primer kapama dışında tüm yöntemler uygulanabilir

Pilonidal Sinüs Hastalığının Cerrahi Tedavisinde Dikkat Edilecek Hususlar

Ameliyat Sonrası Hasta Bakımı

çocuklarda pilonidal sinüs, izmir, çocuk cerrahisi uzmanı, en iyi cerrah, yenidoğan sünneti, çocuk cerrahisi, yenidoğan cerrahisi, yenidoğan cerrahı, en iyi hekim, çocuk cerrahı, yenidoğan cerrahı

Kuyruk sokumu kayması nedir, neden olur ve nasıl geçer? Kuyruk sokumu kayması belirtileri ve tedavisi

Sırt ve leğen kemiğinin birbirine bağlanarak senkronize bir şekilde hareket etmesini sağlayan kuyruk sokumu kemiğinin sağlıklı olması, günlük hayat içerisindeki hareketler için çok önemli bir yere sahiptir. İşte, kuyruk sokumu ve kayması hakkında bilinmesi gerekenler

Kuyruk Sokumu Kayması Nedir?

Kuyruk sokumu kayması, omurganın alt tarafında yer alan ve farklı nedenler ile yerinden oynaması ile meydana gelen bir durumdur. Leğen ve sırt kemiği arasındaki senkronizasyonun bozulmasına yol açan kuyruk sokumu kayması, kişilerin hareketlerini kısıtlar.

Kuyruk Sokumu Kayması Neden Olur?

Kuyruk sokumu kaymasının meydana gelmesinin farklı sebepleri bulunur. Kişiler dikkatsiz bir şekilde ağır bir yük kaldırırsa burada kuyruk sokumu kayması meydana gelebilir. Bunun yanı sıra kaza ya da doğum sırasında meydana gelen komplikasyonlar ve genetik bozukluklar da kuyruk sokumu kaymasına yol açabilir. Bu tür sağlık sorunlarının aksine kişilerin kilo alıp verme dönemlerindeki düzensizlik, yaşın ilerlemesi ve kuyruk sokumunda oluşan iltihaplanmalar da kuyruk sokumu kaymasına sebebiyet verebilir.

Kuyruk Sokumu Kayması Nasıl Geçer?

Kuyruk sokumu kaymasının meydana gelmesi ile birlikte uzman hekimler tarafından tedavi uygulanması gerekmektedir. Kişiler yanlış bir hareket ile kaymanın meydana getirdiği olumsuz etkileri daha büyük boyutlara taşıyabilir. Burada kuyruk sokumu kaymasının geçmesi için fizik tedavi ilk başvurulan yöntemdir. Bunun yanı sıra lokla enjeksiyonlar ve cerrahi müdahaleler de kuyruk sokumu kaymasının seviyesine göre değişkenlik gösterebilir. Kuyruk sokumu kayması ile birlikte ağır ve sancılı bir dönem de olacağı için ağrı kesici ilaçlar ve iğneler de uygulanabilir.

Kuyruk Sokumu Kayması Evde Tedavi Yolları

Kuyruk sokumu kayması medyana geldiğinde doktor müdahalesinin ardından evde ağrıyı ve acıyı azaltmanın yanı sıra tedavi sürecinin hızlanması için bazı yöntemler uygulanabilir. Bunlardan biri masajdır. Doğru masaj teknikleri ile kuyruk sokumu ağrısı azaltılabilir. Bunun yanı sıra buz kompresi ve sıcak su torbası uygulaması da kaymadan dolayı meydana gelen ağrıyı azaltmaya yardımcı olur.

Kuyruk Sokumu Kayması Belirtileri

Kuyruk sokumu kayması nasıl anlaşılır? Sorusu kişiler tarafından en çok merak edilen konuların başında gelir. İşte kuyruk sokumu kaymasının meydana geldiğinin işareti olan belirtiler:

Kuyruk Sokumu Kayması Tedavisi

Kuyruk sokumu kayması tedavisinin doğru yapılması çok önemlidir. Sırt ve leğen kemiklerini birbirine bağlayan ve senkronize hareket etmelerini sağlayan kuyruk sokumunda meydana gelen kaymaya doğru müdahale edilmediği takdirde kişilerde kalıcı hasarlar da ortaya çıkabilir. Bu yüzden kuyruk sokumu kayması belirtileri anlaşıldığı anda doktora başvurulmalı, ardından evde ağrıyı azaltacak ve tedaviyi hızlandıracak yöntemler tercih edilir. Doktora başvurmadan evde tedavi yöntemleri uygulanması sağlık açısından doğru değildir.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır