bekar erkek zina yaparsa / Nûr Suresi 2. Ayet Tefsiri - Diyanet İşleri BaşKanlığı

Bekar Erkek Zina Yaparsa

bekar erkek zina yaparsa

monash.pw

Bekar zina suç mu?

Zina için sayılan söz konusu koşullar doğrultusunda, erkek ve kadın bu suçun faili olup bunlardan birinin evli ya da bekar olması eylemin suç olma niteliğini ortadan kaldırmamaktadır.

TC kanununa göre zina suç mudur?

Tek evliliğe dayanan ve toplumun temelini oluşturan ailede nesebin korunması amacıyla zina suç sayılmıştır. Türk Ceza Kanunu&#;nun maddesinde karının zinası düzenlenmiştir. Buna göre, zina eden karı cezalandırılmakta ve karının evli olduğunu bilerek bu eyleme ortak olan erkek hakkında da aynı ceza verilmektedir.

Zina eden kadının günahı nedir?

Kur&#;an&#;da zina cezası Nur Suresinde cezalandırma ile ilgili şu sözler bulunur: « Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüzer değnek vurun. Allah&#;a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah&#;ın dininin koymuş olduğu hükmü uygulama konusunda onlara acıyacağınız tutmasın.

Bekâr zina yaparsa cezası nedir?

Ayrıca Nisa: 25&#;inci ayette, evlendiği halde zina eden cariyeye, diğer evli kadınların cezasının yarısının uygulanması emredilmektedir. Ama evli kadının cezası recm ise recmin yarısı yoktur. Bu kanıtlar, Kur&#;ân&#;ın recmi kaldırdığını ve evli bekâr, zina eden herkese yüz sopa cezasını getirdiğini ortaya koymaktadır.

Bekara zina haram mı?

Bu tariften anlaşılacağı üzere, bekâr veya evli olarak bekârla yapılacak cinsel ilişki zina olduğu gibi, evli ile yapılacak cinsel ilişki de zinadır. Hatta fâhişe(hayat kadını) ile yapılan cinsel ilişki de zinadır. Zina Allah&#;a ortak koşmanın ve insan öldürmenin ardından gelen üçüncü büyük günahtır.

Allah zina edenleri affeder mi?

Ölüm komasına girmeden yürekten yapılan her bir tövbe gibi zinadan ötürü yapılacak tövbe de kabul edilir. Kuran&#;da pek çok âyet, tövbelerin kabul olunacağını, işlenen günahların silineceğini müjdelemektedir. Şûra sûresinin âyetinde şöyle buyrulur: “Allah kullarının tövbelerini kabul eder.

Bekar erkek zina yaparsa cezası nedir?

Sevgili zina mıdır?

Nikah olmadan beraber olmaları, cinsel ilişkide bulunmaları caiz değildir ve zinadır. Zina kendiliğinden meydana gelmez. Ön fiilleri, karşılıklı söz, okşama, dokunmalar&#; Zinaya götürme durumu olur.

Nikahsız ilişkiye girmenin günahı nedir?

Dr. Bardakoğlu, evlilik dışı ilişkinin dinen günah olduğunu söyledi. Prof. monash.pwoğlu, “Birbirleriyle evli olmayan tarafların İslam Dini&#;nin koyduğu sınırları aşarak, yasakları ihlal ederek beraber olmaları bir arada olmaları İslam Dini&#;nde uygun görülmemiş günah sayılmıştır.

monash.pw?v=gjK_OjWww_0

Türk Hukukunda Zina

I. Cumhuriyet Dönemi Öncesi Durum

Cumhuriyet döneminde kabul edilen kanunlarda zinaya ilişkin yapılan düzenlemelerin incelenmesinden önce, Osmanlı Devletinde esas olarak uygulanan İslam hukuku[1] çerçevesinde zinaya ilişkin düzenlemelere kısaca değinmekte fayda vardır.

İslam hukukunun temel kaynağını oluşturan Kur’an-ı Kerim’de zinanın açık bir tanımına yer verilmemiş olmakla birlikte, Kur’an’da “çok çirkin ve kötü bir yol” olduğu gerekçesiyle zinadan uzak durulması emredilmiş, ayrıca zina suçunu işleyenin cezalandırılacağı buyrulmuştur[2]. İslam hukukunda zinanın -mezhepler tarafından birbirinden farklı tanımları yapılmakla birlikte[3]&#; “hukukî bir akit veya şüphe bulunmaksızın bir erkek veya bir kadının karşı cinsten birisiyle doğal biçimde cinsel ilişkide bulunması”[4] şeklinde tanımlanabileceği ifade edilmektedir.

Öğretide, klasik İslam hukuku kaynaklarında zinanın suç olarak kabul edilmesinin sebebinin, soyun devamının sağlanması, nesep karışıklığının önüne geçilmesi, gayrimeşru çocukların yetiştirilmemesi gibi gerekçeleri olduğu; buna karşılık İslam hukukunda esas itibarıyla zina eyleminin yasaklamasının sebebinin evlilik, aile düzeni ile nesebin korunması, toplumsal huzurun sağlanması ve cinsel yolla bulaşan hastalıkların önüne geçilmesi olduğu öne sürülmektedir[5]. Bununla birlikte, zina eyleminin cezalandırılmasında evli ve bekar ayrımı yapıldığı dikkate alındığında, zinanın yasaklanmasının tek başına soyun devamının sağlanması gerekçesine dayandırılamayacağı; aksi takdirde evli olmayan veya doğurma yeteneği bulunmayan kişilerin bu suçla ilişkisinin açıklanamayacağı da ifade edilmiştir[6].

İslam hukukunda Kur’an, sünnet ve icma delilleri kapsamında zinanın suç olduğu; bu bağlamda zina suçunun İslam ceza hukuku kuralları gereği had suçları kapsamında yer aldığı kabul edilmektedir[7]. Zina suçunun had cezasını gerektirdiği konusunda İslam hukuku kurallarında bir görüş ayrılığı bulunmadığı, zira zinanın Kur’an ile sünnet tarafından yasaklandığı ve cezasının da tespit edildiği belirtilmektedir[8]. Öğretide, İslam ceza hukukunda Hanefi mezhebi ekolünün baskın olduğu savunulmuş, bu doğrultuda Hanefi mezhebince yapılan tanımdan hareketle zina suçunun, “erkeğin şüphenin dışında ve nikâhına mâlik bulunmadığı bir kadına ön tarafından cinsî münasebette bulunması” olduğu ifade edilmiştir[9]. Bu tanımdan hareketle, zina suçunun failleri kadın ve erkek olup zina suçunu işleyen kadın zâniye, erkek ise zâni olarak anılmaktadır[10].

Zinaya ilişkin genel kabul gören tanım çerçevesinde, İslam hukuku kuralları uyarınca zina suçunun koşulları, failin mükellef (bir diğer söyleyişle tam ehliyetli) olması; cinsel ilişkinin iradi olarak gerçekleşmesi; faillerin kadın ve erkek olması; iradeleriyle birlikte olan taraflar arasında nikâh akdi bulunmaması; birlikte olan taraflar arasında efendi-köle ilişkisi olmaması; failin cinsel ilişkinin meşru olduğunu düşünmemesi (bir diğer söyleyişle şüphe olmaması[11]) ve cinsel ilişkinin kadının ön tarafından kurulması olarak sayılmaktadır[12]. Zina için sayılan söz konusu koşullar doğrultusunda, erkek ve kadın bu suçun faili olup bunlardan birinin evli ya da bekar olması eylemin suç olma niteliğini ortadan kaldırmamaktadır. Buna karşılık, zina eyleminin cezalandırılmasında, failin evli olup olmadığı dikkate alınmaktadır[13].

Zina suçunun ispatı İslam hukuku kurallarına göre tanık vasıtasıyla ya da failin zina eyleminde bulunduğunu ikrar etmesiyle mümkün olmaktadır[14]. Bahsi geçen ispat araçlarının yanı sıra, bazı mezhepler kadının hamile kalmasının; buna karşılık bazı mezhepler ise lian (kocanın dört tanık bulunmamasına rağmen karısının zina eyleminde bulunduğunu iddia etmesi ve buna karşılık karının, kocasının yalan söylediği konusunda yemin etmesi) hâlinde kadının yeminden çekinmesinin zinaya karine teşkil ettiğini öngörmüştür[15]. Zinanın tanıkla ispat edilebilmesi için dört erkek tanığın bulunması ve bunların zina eylemini gördüklerine ilişkin tanıklık etmeleri gerekmektedir[16]. Tanıklardan birinin tanıklık için gerekli koşulları taşımaması; tanıkların beyanları arasında çelişki bulunması veya tanık sayısında azalma olması hâllerinde bu kişilerin zina iftirası suçu işlediği kabul edilecek ve bu nedenle cezalandırılacaklarıdır[17]. Öte yandan suç, zina eyleminde bulunan failin ikrarıyla da ispat edilebilmektedir. Bu ispat aracında, failin mükellef (tam ehliyetli) olması ve zina eyleminde bulunduğunu dört kere ikrar etmesi gerektiği; ayrıca failin ikrardan dönme hakkının da bulunduğu belirtilmektedir[18].

İslam ceza hukuku kuralları uyarınca -Hanefi ekolünün benimsendiği de gözetilerek- zina suçu için değnek (celde, sopa gibi adlandırmalar mevcuttur) ve recm (taşlanarak öldürülme) cezaları öngörülmüştür. Nitekim Kur’an’da, kişinin evli ya da bekar olup olmadığı fark etmeksizin zina suçunu işlemesi hâlinde değnek vurulması emredilmiştir[19]. Öte yandan, zina suçunu işleyen evli olmayan faile sürgün cezasının da verilebileceği[20]; dayak ve recm cezasının kişiye aynı anda verilmesinin mümkün olmadığı, ancak somut olaya göre dayak ve sürgün cezasının birlikte verilebileceği belirtilmektedir[21]. Evli olan kişinin zina eyleminde bulunması durumunda ise öngörülen cezanın recm olduğu öne sürülmekle birlikte, öğretide, Kur’an-ı Kerim’de recm cezası bulunmadığı ve sünnete dayanılarak bu cezanın kabul edildiği; ancak söz konusu cezanın İslam hukuku kurallarınca tartışmalı olduğu savunulmaktadır[22].

İslam aile hukuku kurallarında ise boşanma hakkı Kur’an, sünnet ve icma kapsamında kocaya ait olup boşanmada talak usulü gündeme gelmektedir[23]. Talak kelimesi “Evliliğin sona ermesi, erkeğin karısını boşaması” anlamını taşımaktadır[24]. Ayrıca talak “salıvermek”, “bir şeyden elçekmek” anlamlarında da kullanılmaktadır[25]. İslam hukuku kurallarına göre talak, kocanın bazı kurallar dâhilinde tek taraflı irade beyanı ile eşinden boşanmasını ifade etmektedir[26]. Ancak bazı durumlarda kocanın evlilik öncesinde veya sırasında karısına boşanma yetkisi tanıması (tefvîz-i talak) ya da tarafların aralarında anlaşması (muhâlea) yoluyla da boşanmanın gerçekleşebileceği kabul edilmiştir[27].

Boşanma ilke olarak tek taraflı irade beyanıyla kocaya tanınmış bir hak olmakla birlikte, İslam aile hukuku kurallarına göre bazı hâllerde tarafların mahkemeye başvurarak evlilik birliğini sona erdirmesi de mümkündü[28]. Zina her ne kadar İslam aile hukuku kurallarına göre açıkça boşanma sebebi olarak gösterilmese de, zina sebebine bağlı olarak eşler arasındaki evlilik birliğinin lian yoluyla sona ereceği; kocanın dört tanık bulunmamasına rağmen mahkeme huzurunda karısının zina eyleminde bulunduğunu iddia etmesi ve buna karşılık karının, kocasının yalan söylediği konusunda yemin etmesi sonucunda, hâkimin eşlerin ayrılmasına karar vereceği öngörülmüştü[29].

 

II. Cumhuriyet Döneminde Durum

&#; sayılı mülga Türk Ceza Kanunundaki Düzenlemeler

Osmanlı Devletinde Tanzimat Dönemine kadar zina suçuna ilişkin şer’i hukuk kuralları yanında, örf’i hukuk kurallarının kaynağını oluşturan kanunnameler uygulanmıştır. Tanzimat Döneminde ise, Batılılaşma akımının etkisiyle birçok yeni yasal düzenleme yapılmıştır. Bu kapsamda ceza hukuku alanında da yasal düzenleme ihtiyacı doğduğundan , ve yıllarında ceza kanunları hazırlanmıştır. Ancak bahsi geçen kanunlarda zinaya ilişkin düzenlemeler yer almamış; son olarak yılında tarihli Ceza Kanununa zinaya ilişkin hüküm eklenmiştir. Söz konusu hüküm ve yıllarında değiştirilmekle birlikte, Cumhuriyet döneminde kabul edilen ceza kanununa kadar uygulanmaya devam etmiştir[30].

Cumhuriyet’in ilanından sonra köklü değişiklikler yapılmış, bu kapsamda yürütülen kanun çalışmaları neticesinde tarihli İtalyan Ceza Kanununun çevirisi olan sayılı eTCK hazırlanmış ve tarihinde yürürlüğe girmiştir[31]. Zina suçu ise, eTCK’nin “Adabı umumiye ve nizamı aile aleyhinde cürümler” başlıklı sekizinci babın “Zina” başlıklı beşinci faslında ila maddeleri arasında düzenlenmiştir. Buna göre anılan Kanunun maddesinde kadının zina suçu, maddesinde erkeğin zina suçu olmak üzere -öğretide tartışmalı olan- iki ayrı hüküm öngörülmüştür. eTCK kapsamında zina suçunun hukuki konusunun ne olduğu hususunda farklı görüşler ileri sürülmüş ve bu görüşler üç ana grupta toplanmıştır. Buna göre suçun hukuki konusuna ilişkin görüşlerden ilki, evlilik birliğinin getirdiği sadakat yükümlülüğü çerçevesinde cinsel sadakat yükümlülüğüne uyulması; ikincisi evliliğin hukuki düzeninin korunması; üçüncüsü ise “evlilik statüsü”nün korunması şeklindedir[32]. Hafızoğulları, suçun hukuki konusunun “evlilikten doğan cinsel sadakat yükümlülüğüne ilişkin ailevî ve ferdî bir değer ve menfaat”[33] olduğunu belirtmiş; buna karşılık Erem ise konuya ilişkin görüşünü, “Zina suçu bakımından cezaî himayenin mevzuu evlenme nizamıdır. Zinanın hususî menfaatlere de zarar verdiği aşikârdır. Fakat bu zarar âmme nizamına da tesir eder”[34] şeklinde ifade etmiştir.

eTCK’de zinanın açık bir tanımına yer verilmemiş, yalnızca kadının zina suçu ile erkeğin zina suçu farklı maddelerde hüküm altına alınmıştır. Çok failli bir suç olduğu kabul edilen zina için evli olmak suçun ön koşuludur. Zira bu suç, evlilik birliğinden doğan cinsel sadakat yükümlülüğünün ihlali olup, bu nedenle faillerden birinin (kadın ya da erkek) evli olması zorunludur[35]. Öğretide, evliliğin kanunen geçerli (hukuk düzenince tanınan) bir evlilik olması gerektiği, bu bağlamda dinî nikâhın bu suçun ön koşulu olarak sayılmayacağı; nişanlılık aşamasında veya boşanmadan sonra yaşanacak cinsel ilişkilerin bu suçu oluşturmayacağı ve suç tarihinde evliliğin mevcut olması gerektiği belirtilmiştir[36]. eTCK veya sayılı Türk Kanunu Medenisinde yer almamakla birlikte, aynı cinsten iki kişinin evlenmesi veya kanunda belirlendiği şekilde resmî memur önünde evlenme iradelerinin açıklanmaması gibi durumlarda yok evlilik söz konusu olup, bu durumda zina suçundan söz edilemeyecektir[37]. Buna karşılık, batıl evlilik durumunda zina suçunun oluşup oluşmayacağı konusu MK’nin maddesi nedeniyle öğretide tartışmalara neden olmuştur. Nitekim anılan maddede, mutlak butlan ile malül olan evliliğin, hâkim kararına kadar geçerli olduğu hüküm altına alınmış; bu kapsamda öğretide bir görüş batıl evlilik olması hâlinde zina suçunun oluşmayacağını öne sürmüştür. Diğer bir görüş ise, hâkim tarafından butlan kararı verilinceye kadar geçerli bir evlenmenin hüküm ve sonuçlarının doğacağını, butlan kararının ileriye etkili sonuç doğuracağını, bu nedenle eşlerin, geçerli bir evlilikten doğan sadakat yükümlülüğü ile bağlı olacağı ve bu yükümlülüğü ihlal etmeleri hâlinde zina suçunun oluşacağını savunmuştur[38].

Evlilik birliği ölümle sona ereceğinden, sağ kalan eşin ölümden sonra yaşadığı cinsel ilişki zina suçunu oluşturmayacaktır. Gaiplik hâlinde, MK’nin maddesi uyarınca gaiplik kararı verilmesi evlilik birliğini doğrudan ortadan kaldırmadığı için, diğer eşin evliliğin feshi olarak adlandırılan davayı açması gerekmektedir. Nitekim gaiplik kararı verilmesine rağmen evliliğin feshi davası açılmadığı sürece, evlilik birliğinden doğan yükümlülükler devam edeceğinden, gaiplik hâlinde zina suçunun işlenebileceği kabul edilmiştir[39]. Bununla birlikte, ayrılık veya terk hâlinde evlilik birliği sona ermediğinden, eşlerin cinsel sadakat yükümlülüğü devam etmekte ve bu yükümlülüğünün ihlali zina suçunu oluşturmaktadır[40]. Evlilik birliğini sona erdiren nedenlerden biri olan boşanmada ise, kararın kesinleşmesine kadar evlilik birliği devam ettiğinden, bu süre içinde sadakat yükümlülüğünün ihlali zina suçuna sebebiyet verecektir[41].

eTCK’nin maddesinde kadının zinası hüküm altına alınmış olup suçun failleri suç tarihinde evli olan kadın ile bu kadınla cinsel ilişki yaşayan erkektir. Bu bağlamda suçun oluşması için kadının karşı cinsten birisiyle birlikte olması zorunlu olup, aynı cinsten birisiyle cinsel ilişki yaşaması zina suçunu oluşturmayacaktır[42]. Zina suçunun çok failli bir suç tipi olduğu kabul edilmekle birlikte, anılan madde uyarınca bu suçun asıl faili evli olan kadındır, zira evli kadın kasten kocası dışında bir erkekle cinsel ilişkiye girerek bu suçu işlemektedir[43]. Kadının zina suçunu işlediğinin kabul edilmesi için, kocasından başka bir erkekle bir kez cinsel ilişki yaşaması yeterli görüldüğünden, kadının zina suçunun ani bir suç olduğu ifade edilmiştir[44]. eTCK’nin maddesinde ise kocanın zinası hüküm altına alınmış olup, hükümde kadının zinasından farklı koşullara yer verilmiştir. Anılan madde uyarınca, suçun faillerinden biri olan evli erkeğin, karısıyla ikamet ettiği veya herkesçe bilinen başka bir yerde karı koca gibi geçinmek üzere başkasıyla evli olmayan bir kadını tutması hâlinde zina suçu oluşacaktır[45]. Görüldüğü üzere, kadının zinasından farklı olarak, kocanın zinasında failin evli olmayan bir kadınla süreklilik arz eden bir ilişki yaşaması gerekmektedir. Dolayısıyla kocanın zinasının mütemadi suç olduğu; buna karşılık kocanın devamlı olmayacak şekilde karşı cinsten farklı insanlarla cinsel ilişki yaşaması hâlinde zina suçunu işlemediği kabul edilmiştir[46]. Öte yandan, bahsi geçen maddede suçun failleri evli koca ve evli olmayan kadın olarak düzenlendiğinden, kocanın evli bir kadınla birlikte yaşaması kocanın zinası suçuna değil, koşulların varlığı hâlinde kadının zinası suçuna sebebiyet verecektir[47].

eTCK’nin ve maddelerinde kadın ve kocanın zinası yönünden farklı koşulların benimsenmesi öğretide tartışmalara neden olmuş; kocanın kadın karşısında daha üstün tutulduğu ve ayrıcalıklı bir konuma getirildiği, eTCK’nin maddesinin erkeği “kolladığı” gibi eleştiriler yöneltilmiştir[48]. Nitekim yılında eTCK’nin ve maddelerinin; yılında ise maddesinin Anayasada güvence altına alınan eşitlik ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesine söz konusu hükümlerin iptali için başvurulmuş, ancak AYM her iki başvuruyu da oy çokluğuyla reddetmiştir[49]. Buna karşılık tarih ve /15 E. /34 K. sayılı kararıyla görüş değiştiren AYM, kocanın zinasına ilişkin eTCK’nin maddesinin iptaline karar vermiştir. İptal kararının gerekçesinde, “Kocanın eyleminin zina suçu sayılabilmesi için kadının zinasında aranmayan kimi koşul ve öğelerin aranması, karı karşısında kocaya yasal üstünlük tanınması anlamına gelir. Evlilik birliği içinde kocaya bu tür üstünlük tanımak için haklı bir neden yoktur. Çünkü, karşılıklı sadakat yükümlülüğü bakımından karı ile koca arasında fark bulunmamaktadır. Bunun için kocanın basit zinasının cezalandırılmaması, ona kadına karşı çağdaş anlayışa uymayan bir ayrıcalık tanınmasına yol açarak cinsiyet ayırımını reddeden kadın erkek eşitliğini bozar” ifadelerine yer verilmiştir[50]. Hükmün iptali ile yasama organının ortaya çıkan kanun boşluğunu doldurması için düzenleme yapması amacıyla, iptal kararının Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiş, ancak bu sürede konuya ilişkin yeni bir düzenleme yapılmadığından kocanın zinası suç olmaktan çıkmıştır. Son olarak, kanunda sadece kadının zinasının suç olarak düzenlenmesinin Anayasadaki eşitlik ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle eTCK’nin maddesinin de iptal edilmesi için AYM’ye başvuru yapılmış; tarih ve /3 E. /28 K. sayılı kararıyla AYM öne sürülen gerekçeyi haklı bularak anılan maddenin oy çokluğuyla iptaline karar vermiştir[51]. Bu şekilde Türk hukukunda kadının ve kocanın zinası -iptal kararlarının gerekçesinde zinanın başlı başlına suç teşkil edip etmediği konusunda bir tartışmaya yer verilmemekle birlikte- ceza kanunları kapsamında suç olmaktan çıkarılmıştır[52].

 

&#; sayılı Türk Kanunu Medenisi ile sayılı Türk Medeni Kanunundaki Düzenlemeler

Cumhuriyet döneminde yürürlüğe giren sayılı MK’den önce, Osmanlı Devletinde özel hukuk ve medeni hukuk ilişkilerinin din kurallarına göre düzenlendiği, başta aile hukuku alanında olmak üzere birçok konuda erkeğe üstünlük tanınan ve kadınla erkek arasında eşitsizliğe neden olan kuralların uygulandığı[53]; buna karşılık Cumhuriyet döneminde İsviçre Medeni Kanununun -çoğunlukla- aslına bağlı kalınarak çevrilmesiyle tarihinde kabul edilen MK’nin laik, çağdaş ve eşitlikçi kurallar öngörerek medeni hukuk alanında “radikal” bir değişiklik yaptığı kabul edilmektedir[54]. Yıllar içerisinde birtakım değişikliklere uğrayan adı geçen Kanun, tarihinde yürürlüğe giren TMK’nin maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır.

MK’de boşanma sebepleri ila maddeler arasında sınırlı olarak sayılmıştır. Buna göre zina, eTCK uyarınca suç olmasının yanı sıra aile hukuku çerçevesinde bir boşanma sebebi olarak kabul edilmiş ve MK’nin maddesinde kusura dayanan bir boşanma sebebi olarak hüküm altına alınmıştır[55]. Öte yandan MK’de sınırlı olarak sayılan boşanma sebepleri yönünden genel ve özel boşanma sebepleri ile mutlak ve nisbî boşanma sebepleri şeklinde bir sınıflandırma benimsenmiştir[56]. Bu kapsamda zina, MK’de ayrıca ve açıkça düzenlenmiş olduğundan özel boşanma sebebi; zina eylemi işlendiğinde hâkim tarafından başka bir araştırma yapılmaksızın boşanma karar verileceğinden mutlak boşanma sebebi niteliğini haizdir[57]. eTCK’de her ne kadar kadın ve kocanın zinası yönünden -eşitlik ilkesine aykırı olarak- farklı düzenlemeler yapılsa da, MK uyarınca zinanın boşanma sebebi olması için kadın ve erkek arasında hiçbir fark gözetilmemiştir. Bu bağlamda eşlerden birinin zina eyleminde bulunması durumunda, diğer eş boşanma davası açma hakkına sahiptir. Bu nedenle MK’de boşanma sebebi olması yönünden kadın ve erkek arasında eşitlik ilkesinin benimsendiği ifade edilmiştir[58].

tarihinde yürürlüğe giren TMK’de de, MK’ye paralel olarak boşanma sebepleri sınırlı olarak sayılmış, bu çerçevede TMK’nin maddesinde zina özel ve mutlak bir boşanma sebebi olarak düzenlenmiştir[59]. MK’nin yürürlükte olduğu dönemde zina suç olmaktan çıkarılmış ve günümüze kadar da zinanın suç olduğuna dair yeni bir yasal düzenleme yapılmamıştır. Hâlihazırda uygulanmakta olan TMK ile yürürlükten kaldırılan MK arasında, zinanın boşanma sebebi olması konusunda herhangi bir farklılık bulunmamaktadır. Bununla birlikte, TMK ile MK arasında zina yönünden oluşan farklılık, boşanma davasında ispat konusunda ortaya çıkmaktadır. MK’nin yürürlükte olduğu dönemde -AYM’nin iptal kararına kadar- zinanın suç olarak kabul edilmesi nedeniyle, ceza mahkemesi tarafından verilen mahkûmiyet kararının boşanma davası hâkimini de bağlayacağı, bu şekilde ceza mahkemesi kararının boşanma davasında kesin delil teşkil edeceği; ancak ceza davası sonucunda zina eyleminde bulunduğu iddia edilen kişi hakkında beraat kararı verilmesi hâlinde, bu kararın hukuk hâkimini bağlamayacağı ve taraflar hakkında boşanma kararı verilebileceği kabul edilmiştir[60].

Berna Berfin KAYA

 

[1] Osmanlı Devletinde esas itibarıyla İslam hukuku kuralları uygulanmakla birlikte, padişahların İslam hukukuna aykırı olmamak üzere kural koyabileceği kabul edilmiş ve şer’î hukuk kuralları yanında örfî hukuk kuralları da uygulanmıştır(İsmail Acar, “Osmanlı Kanunnameleri ve İslam Ceza Hukuku (I)”, Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, S. XIII-XIV, İzmir, , s. 54; Nevin Ünal Özkorkut, Türk Hukuk Tarihinde Zina Suçu, Ankara, Siyasal Kitabevi, , s. 69; Aydoğan Demir, “Kanunî’nin Bir Fermanı Vesilesiyle Zina Üzerine Düşünceler”, Tarih ve Toplum Aylık Ansiklopedik Dergi, C. 29, S. , İstanbul, , s. 5).

[2]Mehmet Boynukalın, İslam Hukukunda Zina Suçu ve Cezası, Yayımlanmamış yüksek lisans tezi, Marmara Üniversitesi, İstanbul, , s. 31; Cihan Osmanağaoğlu, “Klasik Dönem Osmanlı Hukukunda Zina Suçu ve Cezası”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 66, S. 1, İstanbul, , s.

[3] İslam dininde mezheplerin zina ile ilgili tanımlarındaki farklılıklar konusunda detaylı bilgi için bkz. Boynukalın, s. ; Özkorkut, s. 71, dn. 4; Mwamba İssa Kazadi, Zina: Kur’an ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin Ceza Hukuku Karşılaştırılması, Yayımlanmamış yüksek lisans tezi, Marmara Üniversitesi, İstanbul, , s.

[4]Boynukalın, s.

[5]Boynukalın, s. ; Özkorkut, s. 74; Yağmur Temiz, “Türk İslam Hukukundan Günümüze ‘Zina’”, İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 5, S. 2, Malatya, , s.

[6]Temiz, s.

[7]Boynukalın, s. ; Demir, “Düşünceler”, s. 5; Özkorkut, s. 70; Temiz, s. İslam hukukunda cezai müeyyidelerin çeşitli ayrımlara tabi tutulduğu, bu kapsamda en çok kabul gören ayrımın suçların had (çoğulu hudud), kısas-diyet ve ta‘zîr şeklinde üçe ayrılması olduğu ifade edilmektedir. Sözlük anlamı “engel olmak” anlamına gelen had sözcüğü ile İslam hukukunda bazı suçlar yönünden öngörülen cezai müeyyidelerin kastedildiği belirtilmektedir(Osmanağaoğlu, s. , ayrıca bkz. dn. 5; Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi Sözlüğü [monash.pw] [E.T.: ]).

[8]Boynukalın, s. 31; Osmanağaoğlu, s.

[9]Acar, “Osmanlı Kanunnameleri”, s. ; Osmanağaoğlu, s. ; Temiz, s.

[10]Osmanağaoğlu, s. ; Özkorkut, s. 71; Kazadi, s.

[11] Taraflar arasında nikâh akdi olduğu yönünde şüphe bulunması hâlinde had cezasının uygulanmayacağına ilişkin bkz. Boynukalın, s. ; Osmanağaoğlu, s. ; Özkorkut, s.

[12]Osmanağaoğlu, s. Ayrıca zina suçunun unsurlarıyla ilgili detaylı bilgi ve cinsel ilişkinin şekli ve tarafları konusunda tartışmalar için bkz. Boynukalın, ; Kazadi,

[13]Boynukalın, s. 98 ve ; Osmanağaoğlu, s. ; Özkorkut, s. 71; Kazadi, s.

[14]Boynukalın, s. 71; Osmanağaoğlu, s. ; Özkorkut, s.

[15]Boynukalın, s. ; Özkorkut, s.

[16] Zina suçuna ilişkin tanıklık konusunda detaylı bilgi için bkz. Boynukalın, s.

[17]Naci Şensoy, “Zina Cürmü”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, C. 8, S. , İstanbul, , s. 76; Boynukalın, s. 85; Demir, “Düşünceler”, s. 5; Osmanağaoğlu, s. ; Özkorkut, s.

[18]Osmanağaoğlu, s. ; Özkorkut, s.

[19]Boynukalın, s. 98; Demir, “Düşünceler”, s. 5; Osmanağaoğlu, s. ; Özkorkut, s. ; Temiz, s. ; Kazadi, s. Buna karşılık Osmanlı Devletinde zina suçuna ilişkin kanunnamelerde, zina eyleminde bulunan kişilerin para cezasıyla cezalandırılacağı belirtilmiştir(Acar, “Osmanlı Kanunnameleri”, , s. ; Özkorkut, s. ).

[20]Demir, “Düşünceler”, s. 5; Osmanağaoğlu, s. ; Temiz, s. Sürgün cezasının niteliği hakkında mezhepler arasında görüş ayrılığı bulunduğuna ilişkin tartışmalar için bkz. Boynukalın, s. vd; Özkorkut, s.

[21]Osmanağaoğlu, s.

[22]Boynukalın, s. vd.; Osmanağaoğlu, s. vd.; Özkorkut, s. vd.; Temiz, s. Osmanlı Devletinde uygulanan bir recm olayına ilişkin detaylı bilgi için bkz. Demir, “Düşünceler”, s.

[23]Ali Yüksek, “İslam Aile Hukukunda Boşama Yetkisi ve Kadının Boşanması”, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, C. 7, S. 32, Samsun, , s. Kur’an’da yer alan ayetlerin boşanma yetkisinin kime ait olduğunu belirlemediği, ancak boşanmanın sınırlandırılması ve kötüye kullanılmasını engellemek için kadına ve erkeğe ayetlerde ayrı ayrı yer verildiği yönünde görüş için bkz. İbrahim Paçacı, “Sosyal Hayattaki Değişim Sürecinde İslâm Aile Hukuku (Evlenme ve Boşanma Örneği), İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, S. 11, Konya, , s.

[24] Türk Dil Kurumu Sözlükleri (monash.pw) (E.T.: ).

[25]Esat Şener, Hukuk Sözlüğü, Ankara, Seçkin Yayınları, , s.

[26]Yüksek, s.

[27]Yüksek, s. ; Oğuz Ersöz, Türk Hukukunda Zina Sebebiyle Boşanma, İstanbul, On İki Levha Yayıncılık, , s.

[28]Yüksek, s. ; Paçacı, s.

[29] Mezhepler arasındaki farklı görüşler ve lian konusunda detaylar için bkz. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (monash.pw) (E.T.: ). Buna karşılık kocanın zinası nedeniyle kadının mahkemeye başvurma hakkı olduğu yönünde görüş için bkz. Yüksek, s.

[30]Şensoy, s. ; Özkorkut, s. ; Temiz, s. ; Müberra Korkmaz, “Türkiye’nin Ceza Hukuku Tarihinde Zina Suçu”, Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 2, S. 2, Ankara, , s.

[31]Özkorkut, s. ; Temiz, s. ; Korkmaz, s.

[32]Zeki Hafızoğulları, Zina Cürümleri, İstanbul, Kazancı Hukuk Yayınları, , s. ; Korkmaz, s.

[33]Hafızoğulları, s.

[34]Faruk Erem, “Zina”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 18, S. 1, Ankara, , s. ; İhsan Baştürk, “Türk Anayasa Yargısı Perspektifiyle Erkeğin Zinası Suçu”, Hacettepe Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 8, S. 1, Ankara, , s.

[35]Şensoy, s. 79; Mahmut Bedri Acar, “Zina”, Ankara Barosu Dergisi, C. 7, S. , Ankara, , s. 43; Erem, s. ; Hafızoğulları, s.

[36]Erem, s. ; Hafızoğulları, s. ; Korkmaz, s.

[37]Şensoy, s. 79; Hafızoğulları, s.

[38]Şensoy, s. 79, dn. 20; Erem, s. ; Hafızoğulları, s. ; Özkorkut, s. ; Korkmaz, s. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, tarih ve /40 E. /9 K. sayılı kararında, TKM’nin maddesinin ceza hukuku bakımından değerlendirmeye alınamayacağına ve batıl bir evlilik nedeniyle zina suçunun oluşmayacağına karar vermiştir(Kazancı Hukuk Otomasyon [monash.pw] [E.T. : ]).

[39]Hafızoğulları, s. ; Korkmaz, s.

[40]Hafızoğulları, s. ; Korkmaz, s.

[41] Boşanma konusunda öğretide tartışma konusu olan hususlar hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Acar, “Zina”, , s. ; Erem, s. vd.; Hafızoğulları, s. ; Korkmaz, s.

[42]Hafızoğulları, s.

[43]Şensoy, s. 83; Erem, s. ; Hafızoğulları, s. ; Korkmaz, s.

[44]Erem, s. ; Hafızoğulları, s. ; Özkorkut, s. ; Baştürk, s.

[45]Acar, “Zina”, , s. 43; Baştürk, s.

[46]Erem, s. ; Hafızoğulları, s. , ; Korkmaz, s.

[47]Hafızoğulları, s. ; Korkmaz, s.

[48]Hafızoğulları, s. ; Demir, “Düşünceler”, s. 12; Temiz, s. ; Korkmaz, s. ; Baştürk, s.

[49] Kararlar için sırasıyla bkz. Anayasa Mahkemesinin tarih ve /30 E. /9 K. sayılı kararı ( tarih ve sayılı Resmî Gazete); tarih ve /13 E. /56 K. sayılı kararı ( tarih ve sayılı Resmî Gazete) (monash.pw) (E.T.: ).

[50] Bkz. Anayasa Mahkemesinin tarih ve /15 E. /34 K. sayılı kararı, tarih ve sayılı Resmî Gazete (monash.pw) (E.T.: ).

[51] Bkz. Anayasa Mahkemesinin tarih ve /3 E. /28 K. sayılı kararı, tarih ve sayılı Resmî Gazete (monash.pw) (E.T.: ).

[52] Bahsi geçen Anayasa Mahkemesi kararlarının kocanın zinası suçu yönünden değerlendirilmesi için bkz. Baştürk, Zinanın suç teşkil edip etmediği konusunda öne sürülen görüşler ve tartışmalar için bkz. Demir, “Düşünceler”, s. 12; Temiz, s. ; Korkmaz, s.

[53] Osmanlı Devletinde Tanzimat Döneminde yılında kabul edilen ve yılında yürürlükten kaldırılan Hukuk-ı Aile Kararnamesinde aile hukukuna ilişkin yapılan düzenlemeler konusunda ayrıntılı bilgi için bkz. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (monash.pw) (E.T.: ); Belkıs Konan, “Hukuk-ı Aile Kararnamesi’nde Kadının Hukuki Durumu İle İlgili Düzenlemeler”, ed. Fethi Gedikli, II. Türk Hukuku Tarihi Kongresi Bildirileri Cilt: I, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul, , s.

[54]Selâhattin Sulhi Tekinay, Türk Aile Hukuku, Gözden Geçirilmiş ve Genişletilmiş 3. Bası, İstanbul, Sulhi Garan Matbaası, , s. ; Aydın Zevkliler, M. Beşir Acabey, K. Emre Gökyayla, Medeni Hukuk, 6. Baskı, Ankara, Seçkin Yayınları, , s.

[55]Zevkliler, Acabey, Gökyayla, Medeni Hukuk, s.

[56]Tekinay, s. ; Zevkliler, Acabey, Gökyayla, Medeni Hukuk, s.

[57]Tekinay, s. ; Zevkliler, Acabey, Gökyayla, Medeni Hukuk, s.

[58]Tekinay, s. ; Zevkliler, Acabey, Gökyayla, Medeni Hukuk, s.

[59] MK’de sınırlı sayıda kabul edilen boşanma sebeplerinin TMK’de de aynen benimsenmesinin amacının, suç olmaktan çıkarılan zinanın boşanma sebebi olarak korunması ve toplumsal menfaatin korunması olduğu yönünde açıklamalar için bkz. Halûk Burcuoğlu, “Boşanmada Kusur ve Yoksulluk Nafakası İle İlgili Gözlemler”, İstanbul Aydın Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 4, S. 2, İstanbul, , s. 3, dn. 2.

[60]Tekinay, s. ; Zevkliler, Acabey, Gökyayla, Medeni Hukuk, s.

Sual: Yüzümdeki sivilcelerimin geçmesi için evlenmemi veya geneleve gitmemi söylediler. Hatta, (Evlenmeden önce mutlaka geneleve gitmek gerektir) diyorlar.  Bekara da zina haram değil midir?
CEVAP
Bunları din cahilleri söyler. Zina bekar evli herkes için çok büyük günahtır. Birkaç âyet-i kerime meali:
(Zinaya yaklaşmayın! O; hayasızlık, çirkin, aşağı bir iş, kötü bir yoldur.) [İsra 32]

(Müminlere söyle, harama bakmasınlar ve avret yerlerini haramdan korusunlar!) [Nur 31, 32]

(Müminler, namazlarını huşu içinde kılar, boş, lüzumsuz şeylerden yüz çevirir, zekatlarını verir, iffetlerini korur, emanet ve ahidlerine riayet ederler.) [Müminun ]

(Fuhşun açığına da, gizlisine de yaklaşmayın!) [Enam ]
Buradaki yaklaşmayın demek, zinaya götürecek sebeplerden, hareket ve işlerden sakının, yabancı kadınları düşünmeyin, onlarla konuşmayın, onların seslerini dinlemeyin, onlara bakmayın, onlarla tokalaşmayın demektir.

Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(Allah indinde zinadan büyük günah yoktur.) [R. Nasıhin]

(Sizin için en çok korktuğum şey zinadır.) [Taberani]

(Zina etmeyin, kadınlarınızın cazibesi [güzelliği, çekiciliği, albenisi] ve sevgisi gider, soğukluk başlar.) [İ. Neccar]

(Rüyamda, heladaki necaset gibi pis kokan kimseler gördüm. Sonradan bunların zina edenler olduğunu öğrendim.) [monash.pw]

(Zina fakirliğe yol açar.) [Beyheki]

(Gençliğini zinadan koruyan [mümin] Cennete girer.) [Beyheki]

(Bir kadın, beş vakit namazını kılar, namusunu korur, kocası ile iyi geçinirse, dilediği kapıdan Cennete girer.) [İbni Hibban]

(Bir yerde, zina ve riba çoğalırsa, o yerin halkı, belaya maruz kalır.) [Hakim]

(Zina fakirlik getirir.) [Buhari]

(Zinaya devam eden, putperest gibidir.) [Harâiti]

(Zina edenin yüzü Cehennemde ateşle yanar.) [Taberani]

(Yedi kat gök ve yer, zina eden ihtiyarlara devamlı lanet eder.) [Bezzar]

(Zina edenlerin avretlerinin kokusu, bütün Cehennem halkına eza verir.) [Bezzar]

(Kötü kadınlar, çoğalıp, zina toplum içinde yayılırsa, halk, daha önce görülmemiş bulaşıcı hastalıklara maruz kalır) [Beyheki]

(Bir facire [kötü] kadının fücuru [kötülüğü] bin erkeğin fücuru gibi ve bir iyi kadının iyiliği, yetmiş sıddıkın iyiliği gibidir.) [Ebu Nuaym]

(Namusunuzu koruyun, zina etmeyin! Namusunu koruyana Cennet vardır.) [Hakim]

(Kötülükten korunmak için, nikahlı yaşayın ve iffetli olun!) [İbni Asakir]

(Onun bunun karısını, kızını ayartan bizden değildir.) [İ. Ahmed]

(Zina eden, aynı şeye maruz kalır.) [monash.pw]
["Çalma elin kapısını, çalarlar kapını", "Eden bulur" denmiştir.]

Göz zinası
Sual: Zaruretsiz kadınlara bakmakve tokalaşmak günah mıdır?
CEVAP
Evet günahtır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kadına, şehvetle bakanın, gözlerine erimiş kurşun dökülüp, Cehenneme atılır.) [M. Enhür]

(Azab-ı İlahiden korkarak, başını yabancı kadından çevirene, Allahü teâlâ ibadetin tadını duyurur.) [Hakim]

(Harama bakmayan gözler, Cehennem ateşi görmez.) [İsfehani]

(Komşu kadına, arkadaş hanımına şehvet ile bakmak, yabancı kadına bakmaktan on kat daha günahtır. Evli kadınlara bakmak, kızlara bakmaktan bin kat daha günahtır. Zina günahları da böyledir.) [Taberani]

(Avret yerini açana, başkasının avret yerine bakana Allah lanet etsin!) [Beyheki]

(Kadının yüzünden ve iki eli ayasından başka bütün bedeni avrettir.) [M. Enhür]

(Kadınlarla bir arada yalnız kalmaktan sakının. Allahü teâlâya yemin ederim ki, bir kişi bir kadınla yalnız kalınca, aralarına şeytan girer. Bir kimsenin çamurlu bir domuzla sıkışmış durumda olması, o kimse için kendine helâl olmayan bir kadına dokunmasından daha hafif kalır.) [Taberani]

Hazret-i Âişe validemiz buyurdu ki:
(Peygamber efendimiz, kendisine helâl olan kadınlardan başka, hiçbir kadınla tokalaşmadı.) [Buhari, Müslim]

Kadınların, Kur'an-ı kerim, mevlid, ilahi okuyarak seslerini erkeklere duyurmaları haramdır. [Hoparlör, radyo ve TV ile duyurmaları ise mekruh olur.] (Tergibüssalat, Hadika)

Sual: Mealden okudum, zina etmiş bir bayanla hiç mi evlenilmez?
CEVAP
Mealden tefsirden din öğrenilmez. Zina etmiş bayanla evlenmek caizdir. Çünkü (Zina eden kadını, başka erkekler nikah edemez) mealindeki âyet-i kerime nesh edilmiştir.

Sual: AIDS hakkında hadis-i şerif var diyorlar doğru mudur?
CEVAP
Frengi ve Aids gibi bulaşıcı hastalıklar, Avrupa’dan, [Frenkten] gelmiştir. Eskiden Avrupa’dan gelen şeylere frenk malı denirdi. Frenk üzümü, frenk gömleği gibi. Fuhuşla yayılan hastalığa da, onlardan geldiği için frengi denmiştir. Bir hadis-i şerifte, (Kötü kadınlar, çoğalıp, zina toplum içinde yayılırsa, halk, daha önce görülmemiş bulaşıcı hastalıklara maruz kalır) buyuruluyor. Frengi gibi, Aids de daha önce görülmemişti. Şimdiye kadar görülmemiş daha başka hastalıklar da çıkabilir. Onun için bu hadis-i şerifte bildirilen hastalığa sadece Aids demek yanlış olur. Avrupa’dan gelen Frengi, bel soğukluğu da sonradan meydana çıkmıştır.

Sual: Zina edenin, zina ettiğiyle evlenme mecburiyeti var mıdır?
CEVAP
Hayır, yoktur.

Sual: Zina edenin nikâhına zararı olur mu?
CEVAP
Nikâhına zararı olmaz. Fakat zina, en büyük günahlardandır.

Sual: Zinanın zararları nelerdir?
CEVAP
Zinanın zararları çoktur. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Zinanın dünyada üç zararı vardır:
1- Güzelliği ve parlaklığı giderir,
2- Fakirliğe yol açar,
3- Ömrün kısalmasına sebep olur.
Âhiretteki üç zararı:
1- Allahü teâlâ gazap eder.
2- Sorgu suali, hesabı çetin geçer.
3- Cehennem ateşinde azap çekmeye sebep olur.)
[Taberani]

Göz zinası
Sual:
Zina, gayrimeşru ilişki demek değil midir? Göz zinası da deniyor. Gözle ilişki olur mu?
CEVAP
Zina, haram olan ilişki demekse de, harama bakmak da gözle işlenen haram oluyor. Bu harama göz zinası deniyor. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Gözlerin zinası harama bakmak, kulakların zinası müstehcen söz dinlemek, dilin zinası fuhuş konuşmak, ellerin zinası namahremi tutmak, ayakların zinası günah olan yerlere gitmektir.) [Buhari]

Demek ki her uzvun bir zinası oluyor. Burnun da zinası olur. Bir hadis-i şerif meali:
(Koku sürünüp dışarı çıkan ve kokusunu duyurmak için bir topluluğun yanından geçen kadına ve ona bakana [onu koklayana] zina günahı yazılır.) [Nesai]

Buradaki de burnun işlediği koklama zinası oluyor. Bir de, kadına bakmışsa, göz zinası da oluyor. Öperse dudak zinası işlemiş oluyor. Şehvetle veya lüzumsuz konuşursa dil zinası olur. Dokunursa veya zaruretsiz tokalaşırsa el zinası olur. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Kişinin başına demir bir şişin saplanması, yabancı kadına dokunmasından daha hafif kalır.) [Taberani, Beyheki]

O halde zinanın her çeşidinden uzak durmalıdır. Kur’an-ı kerimde, (Zinaya yaklaşmayın) buyuruluyor. Bu, zinaya götürecek bütün işlerden uzak durun demektir.

Savaş bahanesiyle
Sual:
Suriye’de Esad’ın askerleri, muhalifleri olan Sünnîlerin kadınlarına tecavüz ediyormuş. Muhalifler de, (Esad taraftarlarının kadınları savaş esiridir) diye cariye olarak kullanıyorlarmış. Bunlar uygun mudur?
CEVAP
Haber doğruysa, her iki tarafın yaptıkları da dinimize aykırıdır.

Sual: Ayakların, gözlerin de zinası olur mu?
Cevap:
Din kitaplarında; “Ayakların zinası, İslâmiyetin yasak ettiği yerlere, haramlara gitmek, elin zinası, haramları tutmaktır, gözlerin zinası ise, İslâmiyetin yasakladığına, haramlara bakmaktır” diye geçmektedir.

Zina eden kadın ve erkeğe uygulanacak cezalar nelerdir?

Değerli kardeşimiz,

Zinanın cezası, zina eden erkek veya kadının bekar ya da evli olmasına göre değişiklik gösterir. Dayak, taşlâ öldürme, sürgün ve İslâm Devletinin koyacağı bir ta'zir cezası bunlar arasındadır.

1. Yüz Değnek Cezası

Bekâr erkek veya kadının zina cezası yüz değnek olup, Kur'ân-ı Kerîm'le belirlenen bir had cezasıdır.

"Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun; Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dininde (hükümlerini uygularken) onlara acıyacağınız tutmasın. Müminlerden bir gurup da onlara uygulanan cezaya şahit olsun." (Nûr, 24/2)

Dayak cezası uygulanan zina suçlusunun, suçun işlendiği yöreden bir yıl süreyle sürgün edilmesi İslâm'ın ilk dönemlerinde uygulanan bir ceza türü idi. Hz. Peygamber (asm) şöyle buyurmuştur:

"Bekâr'ın bekârla zinası için yüz değnek ve bir yıl sürgün. Dulun dulla zinası için ise yüz değnek ve taşla recm vardır." (İbn Mâce, Hudûd, 7).

Ancak bu uygulama Nûr sûresi inmezden önceye aittir. Bu sûre inince bekârlar için yalnız değnek (celde), evli (muhsan) olanlar için sünnetle recm cezası belirlenmiştir. (es-Serahsî, el-Mebsût, 3. baskı, Beyrût /, IX, 36 vd).

2. Recm Cezası:

Muhsan olan erkek veya kadının zinası için recm cezası konusunda İslâm bilginleri görüş birliği içindedirler. Delil; Sünnet ve İcmâ'dır.

Hz. Peygamber (asm)'in evli olarak zina edene recm cezası uyguladığı tevâtüre ulaşan hadislerle sabittir.

Bir hadiste şöyle buyurulur:

"Müslüman bir kimsenin kanı şu üç durumda helal olur. Zina eden evli kimse, nefse karşılık nefsi ve İslâm toplumundan ayrılarak dinini terkedeni öldürmek." (Buhârî, Diyât, 6; Müslim, Kasâme, 25, 26; Ebu Dâvud Hudûd, 1; Tirmizî, Hudûd, 15, Diyât, 10; Nesâî, Tahrîm, 5, Kasâme, 6; İbn Mâce, Hudûd, Dârimî, Hudûd 2, Siyer, II).

Hz. Peygamber (asm)'in recm uyguladığı olaylar şunlardır.

a. Evli bir kadınla zina eden bekâr için yüz değnek ve bir yıl sürgün cezası uygulanmıştır. Allah elçisi bir sahabeyi kadına göndererek şöyle buyurmuştur: "O kadına git, eğer suçunu itiraf ederse, onu recmet." (Buhârî, Hudûd, 3, 38, 46, Vekâlet,13; Tirmizî, Hudûd, 5, 8).

b. Çeşitli yönlerden sabit olan Mâiz olayı. Mâiz, zinasını itiraf etmiş ve Rasûlüllah (asm) onun recmedilmesini emir buyurmuştur. (eş-Şevkânî, Neylü'l-Evtâr, VII/95, ; Zeylaî, Nasbu'r-Râye, III/ vd).

c. Gâmidiyeli kadın zinasını ikrar etmiş ve doğumdan sonra recm uygulannıştır (İbn Mâce, Diyât, 36; Mâlik, Muvatta ; Hudûd II; eş -Şevkânî, Neylü'I-Evtâr, VII/).

İslâm ümmeti recmin meşrûluğu üzerinde icmada bulunmuştur. Ancak hâricîler ekolü recmi inkâr etmiştir. Çünkü onlar tevatür sınırına ulaşmayan haberleri delil olarak kabul etmezler. (es-Serahsî, a.g.e., IX, 36).

Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır