berlin düğün salonu / BERLİN DÜĞÜN SALONU

Berlin Düğün Salonu

berlin düğün salonu

Berlin Düğün Salonu, Küçükçekmece, nerede, Otobüs, Minibüs / Dolmuş, Tren veya Metro ile nasıl gidilir?

Küçükçekmece şehrinde Berlin Düğün Salonu konumuna Toplu Taşıma

Küçükçekmece, Türkiye'deki Berlin Düğün Salonu adresine nasıl gidebileceğinizi mi merak ediyorsunuz? Moovit, en yakın toplu taşıma durağından adım adım yol tarifi ile Berlin Düğün Salonu adresine ulaşmanın en iyi yolunu bulmanıza yardımcı olur.

Moovit, şehrinizde gezmenize yardımcı olacak ücretsiz haritalar ve canlı yol tarifleri sağlar. Saatleri, güzergahları, hareket saatlerini görüntüleyin ve gerçek zamanlı olarak Berlin Düğün Salonu adresine ne kadar sürede ulaşabileceğinizi öğrenin.

Berlin Düğün Salonu için en yakın durak veya istasyonu mu arıyorsunuz? Hedefinize en yakın durakların listesine göz atın: Şehit Murat Kocatürk - Zeytinburnu Yönü; İnönü Caddesi - Sefaköy-Tepeüstü Yönü; İnönü Caddesi; Soğuksu - Eminönü Yönü.

OtobüsA89B98TBBN1Tren:MARMARAY (HALKALI - GEBZE)Minibüs / Dolmuş:MİNİBÜS: AMİNİBÜS: AMİNİBÜS: AMİNİBÜS: AMİNİBÜS: A

Sizi daha erken zamanda ulaştırabilecek başka güzergah olup olmadığını görmek ister misiniz? Moovit alternatif rotalar veya saatler bulmanıza yardımcı olur. Moovit Uygulamasından veya Web Sitesinden kolayca Berlin Düğün Salonu için yol tarifi alın.

Berlin Düğün Salonu adresine en kolay yoldan ulaşmanızı sağlıyoruz, bu nedenle Küçükçekmece konumundaki kullanıcılar dahil milyondan fazla kullanıcı, toplu taşıma için en iyi uygulama olarak Moovit'e güveniyor. Ayrıca otobüs uygulaması veya tren uygulaması indirmenize gerek yoktur. Moovit, en doğru otobüsü veya metro saatlerini bulmanıza yardımcı olan tüm toplu taşıma araçlarının bir arada olduğu ulaşım uygulamanızdır.

Berlin Düğün Salonu için Otobüs, Minibüs / Dolmuş, Tren ve Metro fiyatları, ve tüm yolculuk ücreti hakkında bilgi için lütfen Moovit uygulamasını kontrol edin.

Havaalanı, hastane, stadyum, market, alışveriş merkezi, kafe, okul, kolej ve üniversite gibi popüler yerlere gitmek için uygulamayı kullan.

Gülsüm Depeli Hacettepe Üniversitesi İletişim Fakültesi BERLĠN DÜĞÜN SALONLARININ DÜNÜ BUGÜNÜ: Bir mekânın biyografisi Bu çalışma bir mekân örneği olarak düğün salonlarını konu almaktadır. Bir araya getirdikleri nesneler seti, etkinlikler takımı ve törensel performanslar1 dizgesi açısından kolektifliğin maddi ve manevi bileşenlerini taşıyan bu tür yarı kamusal alanlar, kültürel gruplar açısından gündelik rutini kıran nitelikleriyle deneyimlenirler. Öte yandan kendi içlerinde tanımlanmış ve programlanmış bir akışları, kendilerine has bir rutinleri vardır. Bu tür mekânların gündeliğine daha yakından baktığımızda, söz konusu ritüelistik rutinin aslında bellek ve deneyim biriktiren bir organizma gibi hareket ettiğini, bir yaşam sürdüğünü anlarız. Düğün kameramanı, düğün şarkıcısı, düğün fotoğrafçısı gibi yarı-profesyonel meslek alanları da üretecek kadar kendine has, kuaför, kuyumcu, pastane, giyim ve gastronomi alanı ile zahmetsizce hasbıhale girebilecek kadar sektör barışık bu mekânların aslında genel ölçekte göç dinamikleriyle birlikte ortaya çıktığını söylemek mümkündür. Her ne kadar konu Türkiye içi bir çalışma için yeterince canlı bir gözlem alanı sunuyor olsa da, bu çalışma düğün salonlarına yönelik ilk sorusunu dış göç toplumları ve Berlin‟deki düğün salonları üzerinden sormuştur. Dolayısıyla burada düğün salonları dış göç ve ulus ötesi ölçekte ele alınacak, kavramsal çerçeve de aynı doğrultuda ulus ötesi kültürel gruplarda yeniden yerleşme ve yerelliğin üretimi tartışmalarına doğru açılacaktır. Türkiye‟nin kültürel dokusundan, gündelik kültürel örüntülerinden, zaman ve mekân deneyiminden başka bir ortamda, ‟lerin ikinci yarısından itibaren Berlin‟de ortaya çıkan düğün salonları genellikle Alman-Türk2 girişimciler tarafından işletilmektedir. Sayıları bugün 30 civarında olan salonların müşterilerinin % 95‟ini de gene Almanyalı Türkler oluşturmaktadır (Depeli, ). Günümüzde Berlin düğün salonları, kına, evlilik ve sünnet düğünleri, hemşeri derneklerinin toplantıları, yılbaşı, dini ve milli bayram günleri eğlenceleri gibi kolektif etkinlikler için vazgeçilmez mekânlardır. Bu çalışmanın hareket noktası şudur: Bir mekânın tarihi ona hayat veren sosyal grup hakkında da çok veri sağlar. Bu bağlamda Berlin düğün salonlarının biyografisini izlemek bizi, ailenin, ulusun ve diğer kolektif örüntülerin dışına çıkmış olan göç ardyöreli sosyal 1 Performans ve performatif kavramlarının Türkçe‟de anlamı aktarabilen bir çeviri karşılığı yoktur. Bu nedenle sözcük çevrilmeden kullanılmıştır. 2 Alman-Türk adlandırması Türkiye‟den Almanya‟ya göçmüş Türk ve Kürtleri kapsamaktadır. grupların, zaman içinde nasıl yeniden yurtlandıklarının hikâyesine ulaştırır. Bu, kısa bir sürede Türkiye‟nin taşra ve kır yerleşimlerinden Almanya‟nın bir metropolüne, yurt odalarından apartman dairelerine doğru geçiş yaşamış sosyal gruplar için, adeta bir tür yeniden toplumlaşma hikâyesidir. Doktora tezinde değinilen bir konudan üretilen bu çalışmanın verileri Mart-Ekim tarihlerinde Berlin‟de gerçekleştirilen alan araştırmasına dayanmaktadır. 12 adet düğün ve 4 adet kına töreninde katılımlı gözlem yapılmıştır. Ayrıca sektörden kişilerle ve düğün sahibi ailelerle görüşmeler3 gerçekleştirilmiştir. Bunların yanında seneleri arasında toplam 16 adet düğün videosu izlenmiştir. Araştırmada sırasıyla önce düğün salonlarının ortaya çıkışı ile ilgili kısa bir tarih bilgisi aktarılacak ve 25 yıla yayılan bu sürede salonların materyal ve törensel açıdan nasıl bir gelişim gösterdikleri betimlenecektir. Devamında çalışmanın betimsel verisi, göçmenlik, melezlik ve beğeninin sınıfsallığı bağlamlarındaki kuramsal tartışmalarla birlikte yorumlanacaktır. Son olarak medya ise günümüzde bütün mekân tartışmalarının aktörü olarak şüphesiz burada da kaçınılmaz bir bileşen olarak yerini alacaktır. Berlin Düğün Salonlarının Kısa Tarihi Türkiye‟den Almanya‟ya işçi göçünün resmi başlangıç tarihi ‟dir. Göçmen profili ‟ların ikinci yarısından itibaren neredeyse tamamıyla kırsaldan oluşur. Kısa sürede zincirleme göç doğasını bulan göç süreci, resmi göçten illegal göçe, evlilik yoluyla göçten aile birleşmesine kadar çeşitlenen formlarda yakın zamanlara kadar devam eder.4 Maddi ve manevi anlamda yerleşme şüphesiz o kadar kolay ve hızlı olmaz. Berlin‟deki göçmen topluluğun kültürel ve sosyo-ekonomik altyapı bileşenlerini oluşturması ancak ‟lerden itibaren mümkün olur. Zincirleme göçün doğal bir sonucu olarak, ‟lerin ortalarından itibaren Berlin‟de büyük akraba grupları artık neredeyse sokak sokak yerleşimlerine göre izlenebilir durumdadırlar (Wilpert ve Gitmez, 92–95). Ortaya çıkan görece homojen topluluğun yapısı, sosyal sermayenin aktarımı konusundaki hızlanmaya da katkı sunar. Uzun yıllar boyunca misafir yabancılığında yaşadıkları bu kentte yalnızlık çeken, kolektif dayanışma duygusunda bir araya gelmenin özlemini yaşayan Türkiyeli göçmenler, yeni yurtlarındaki ilk düğünlerini tek tük örnekler olmak kaydıyla ‟lerin sonlarından 3 Doktora tezi kapsamında toplam 90 adet görüşme yapılmıştır. Bu makale görüşmelerin tamamına dayanmamakta, burada sadece çalışmanın konusuyla ilgili bilgi veren görüşmeciler kullanılmaktadır. 4 Almanya‟ya işçi göçü hakkında detaylı bilgi için bkz. Abadan-Unat. itibaren gerçekleştirmeye başlarlar. O yıllarda henüz geçici, misafir işçi diye adlandırılan göçmenler yavaş yavaş yerleşme fikrine ısınmaya geçmişken, Berlin kenti bu yeni sakinlerinin kolektif etkinliklerini henüz bilmemekte, doğrusu üzerine de düşünmekte, hele düğün salonu gibi mekânsal ortamları ise hiç tanımamaktadır. İlk düğünler düğün sahiplerinin kiraladığı büyük boş mekânlarda (hipodrom, fabrika veya üniversite yemekhaneleri vs.) veya Almanların işlettiği barlarda (Kneipen) ve restoranlarda gerçekleştirilir. Göçmen topluluğun ihtiyacı üzerine gerçek anlamda düğün salonlarının açılması ise ancak ‟lerin ikinci yarısından itibaren mümkün olur. Görüşmecilerin hatırladıklarına göre ilk olarak Kreuzberg‟de Burcu Düğün Salonu ve Gelin Düğün Salonu açılır. Kısa bir süre sonra Dadaş, Hatay, Körfez Düğün salonları da hizmet vermeye başlar (Depeli, ). ‟da Berlin Duvarı‟nın yıkılışı ile birlikte, küresel ölçekte büyük ekonomik ve siyasi dönüşümler ortaya çıkarken, Berlin de kendi özel kent biyografisini yaşamaya başlar. Batı Almanya sübvansiyonlarıyla varsıl bir kent olarak yaşayadurmuş ve hem göçmenler hem de girişimciler için bir cazibe noktası olagelmiş olan Berlin, duvarın yıkılışıyla birlikte çok hızlı ve önemli ekonomik değişimler geçirir. Bu değişimlerin asıl rüzgârı devletin sübvansiyonları tamamen kesmesiyle birlikte, özellikle ‟ların ikinci yarısından itibaren hissedilir. Doğu Almanya‟dan kalan fabrikalar kapatılır. Telekom, Siemens gibi diğer büyük fabrikalar ise kenti terk eder, ucuz emek ülkelerine taşınır. Üretimi düşen Berlin hızla hizmet sektörünün belirlenimine giren bir ekonomik dokuya evrilir. Böyle bir geçiş döneminde, kentin çeperlerindeki fabrikalardan boşalan geniş yapıların en gözde talipleri bir parça deneyim ve ticari cesareti ardına alıp düğün salonu işletmeciliğine soyunan Almanyalı Türk girişimciler olur.5 Gastronomi ve müzik alanından düğün sektörüne geçiş yapan bu kişilere göre fabrika binaları, göçmen topluluğun düğün salonu ihtiyacını karşılamak için biçilmiş kaftanlardır. Böylece Kreuzberg‟in, hatta kentin dışına doğru dağılan düğün salonların sayısı sektör içi rekabetle birlikte hızla artar. senesine ulaştığımızda Berlin‟de 12 adet düğün ve eğlence salonu vardır.6 Bu rakam, ‟de 17‟ye, senesinde ise 21‟e yükselir. senesinde rehbere kayıtlı salon 5 Türk Alman İşadamları Birliği Başkanı Ahmet Ersöz ile Görüşme (30 Ağustos ). 6 Salonlar ve sektörel yapılanma konusunda ilk olarak yılından itibaren yıllık olarak yayınlanmaya başlayan Berlin İş Rehberleri kaynaklık etmektedir. sayısı 23‟tür.7 Sert rekabet ortamında her salon kendi özgünlüğünü ve farkını ortaya koymak üzere bir savaş vermeye başlar; düğünün aktörleri, tören dizgesi ve performatif bileşenleri çok hızlı değişimler geçirir. Tarihsel olarak baktığımızda, ‟lerin ilk yarısındaki düğün salonlarının gerçek anlamıyla bir yokluk ve yoksunluk hikâyesi ortaya koyduğunu görürüz. Düğün salonu olarak kullanılacak çıplak mekânı baştan aşağı donatmak düğün sahibinin sorumluluğundadır. Çocuklarını evlendiren aileler, düğün mekânını, kişisel olanaklarıyla veya belediye ya da okulların desteğiyle, ortama masa ve sandalye gibi eşyalar taşımak suretiyle kurarlar. Bu tahta veya metal masalar, boylu boyunca beyaz ucuz kâğıtlarla kaplanmaktadır. Bunların yanında, o yıllarda Bülowstrasse yakınında yerleşmiş sabit Türk Pazarı‟na (Türkenbazaar) gidip şarkıcı veya ozan bulmak, hatta tercihe bağlı olarak dansöz ayarlamak, genellikle ailenin babasının sorumluluğundadır. Garsonların henüz olmadığı bu dönemde misafirlere hizmet etmek, törensel sıralamayı organize ve takip etmek, hatta günün sonunda kiralanan salonu silip süpürmek ve sahibine temiz teslim etmek düğün sahiplerine kalmaktadır. Videolardan da izlendiği üzere, bu dönemin düğün salonlarda dekorasyona ait hemen hiçbir şey yoktur. Yeterli bir aydınlatması dahi olmayan salonlarda, hem görüş kalitesi hem de estetik açıdan salonu yerli yersiz bölen büyük kolonlar ise cabasıdır. Mekân henüz törenin performans dizgesine göre ayrışmış, düzenlenmiş değildir. Gelin-damat masası konukların masalarıyla aynı boyda ve hizada, salonun dip köşesinde bir yere itilmiş gibidir. Üzerine ambalajlı çiçekler yığılmış olan çift masası, kalabalık içinde belli belirsiz ayırt edilmektedir. Aynı şekilde törenin töreleme/takı, çiftin toplum huzuruna ilk çıkışı, halay gibi aşamalarının gerçekleşmesi için gereken mekân ve sahne platformu da ayrışmış değildir. ‟ların ilk yarısında profesyonel hizmet vermek gibi bir iddia ile ortaya çıktığı izlenen Dedem Düğün Salonu dikkat çeker. Bu salonun getirdiği en önemli yenilik, salonun normal görüşü engelleyen sütunlarına ve duvarlarına göz hizası yükseklikte yerleştirilen büyük aynalardır. Desen süsleri ve şekilli kenar kesimleri olan bu aynalar bir yandan sütunların yarattığı olumsuz etkiyi gidermekte, diğer yandan salonun görünümünü ve atmosferini daha gösterişli kılmaktadır. Burjuva estetiğinde ve beğenisinde önemli olmuş aynaların köylülerce hiç tercih edilmemiş olduğu arka bilgisini aktaran Jean Baudrillard‟ı hatırladığımızda kaçınılmaz olarak şunu sorarız: Berlin‟deki köy kökenli göçmenler yeni 7 Bütün salonlar rehbere kayıtlı değildir; yeni açılmış olup rehberine henüz kaydı yapılmamış salonlar vardır. kentsel yaşamlarında ayna kullanmaya başlıyorlar ise bunun sınıfsal yorumu ne olmalıdır? Aynanın bir tür maddi olarak tüketebilir güce sahip olma göstergesi, hava atma veya gösteriş yapma, zenginmiş gibi görünme aracı olduğunu belirten Baudrillard‟dan () hareketle diyebiliriz ki, yeni türde bir toplumlaşma sürecini deneyimleyen göçmen topluluk hızla yeniden biçimlenmekte, aynalarla öz-imgesini kalabalıklaştırmakta ve zenginleştirmektedir. Dedem Düğün Salonu‟nunda masalar da ince ve dar okul sıraları formundan kurtulmuştur. Artık öncekilere göre daha büyük, kırmızı, pembe veya mavi örtüler üzerine beyaz kumaş örtülerin serilmesi yoluyla süslenmiş kare masalar vardır. Masaları birbirine bitişik tezgâhlar gibi sıralamaktan vazgeçilmiştir. Her bir masa ayrı ayrı ve çapraz düzenle yerleştirilmiş, hatta bu yeni düzenlemelere ek olarak, salon girişinde ince uzun bir kırmızı halı da yerini almıştır.8 lı yıllar boyunca salon düzenlenmesindeki kriterler aşağı yukarı böyle kalacaktır. Düğün salonlarındaki ikramın niteliğine de kısaca göz atmak gerekir. Zira ikram, özellikle düğünlerde, her zaman konuk ağırlama ve eğlendirmenin önemli bileşenlerinden olmuştur. ‟lerin başında düğün ortamının maddi koşullarına bakıldığında, su, kola ve asitli meyve suları vazgeçilmez içeceklerdendir. İçkili düğünlerde ise, masalara dağıtılan rakı ve viski, düğünlerin başladığı ilk yıllardan itibaren bir sabite dönüşmüştür. Meşrubatın ve içkinin yanında konuklara çoğunlukla kuru pasta, kuru yemiş ikram edilmektedir. Hatta toptancıların da henüz yerleşikleşmediği ‟ler sonundaki ve ‟ler başındaki ilk düğünlerde, düğün sahiplerinin kuruyemişlerini izin dönemlerinde Türkiye‟den getirdiği söylenmiştir.9 Bugünün vazgeçilmezi olan düğün pastası ise gene ‟ların başına kadar hemen hemen hiç yoktur. Sektörden ve ailelerden görüşülen kişilerin neredeyse tamamı, ‟ların sonuna kadar olan eski düğünlerde nadiren yemek ikramı yapıldığını belirtmiştir. Zira yemek başlı başına zahmetli bir organizasyondur. Yine de, Berlin dışından düğün misafirleri hatırına yemekler hazırlandığı olur; o durumlarda düğün evinin akrabası ailelerin kadınları bir gece önceden tencere tencere yemekler pişirirler 8 T.A. ve G.D.‟nin düğün videosu (). 9 B.E. ve G.E. ile görüşme protokolü (25 Haziran ). 10 F.T. (31 Ağustos ) ile ve N.T. (2 Ağustos ) ile görüşme protokolleri. Düğün salonu ve ona bağlı çalışan yan sektörel alanların organizasyon işini ele almaya başlamasıyla birlikte ‟larda yemek ikramı standarda dönüşmeye başlar ama hiçbir şey acemilikler yaşamadan öğrenilmemektedir. Örneğin bir düğünde kişi başına yarım tavuk ve salatadan oluşan kumanyalar dağıtılmıştır. Ne var ki, anonslardan anlaşıldığı üzere su sorunu olan salonda, çatal bıçak unutulduğu gibi, peçete ihtiyacı da gözden kaçmıştır Zamanla salonlardaki hizmet ve servis sorumluluğu garsonlara ve gastronomi sektörüne teslim edilmiş ve yukarıda örneklenen türdeki acemilikler artık affedilmez olmuştur. Günümüze geldiğimizde ise yemek ikramının artık turşu, meyve tabağı, tas kebap, pilav ve salata olarak çeşitlenmiş olduğunu izleyebiliriz. Sık gözlenmemekle birlikte, düğün sahiplerinin maddi olanaklarına bağlı olarak çeşitlenebilen mönü, açık büfe ikrama ve Alman- Türk hatta Çin mutfağının karmasına kadar genişleyebilmektedir. Hizmet ve ikramın niteliği açısından gene sektör görüşmelerinde övünçle aktarılan en önemli değişiklik sonlarından itibaren porselen yemek gereçlerinin kullanılmasıyla yaşanmıştır. ‟ların videolarında yelpaze olarak dahi kullanıldığı izlenen kâğıt tabaklar, ‟lere gelindiğinde artık tamamen tarihe karışmıştır. ‟lerden itibaren salonların genel atmosferi oldukça değişmiştir. Masaların şekilleri ve yerleşim düzenleri farklılaşmıştır; artık, baştan ayağa beyaz pembe gibi açık tonlarda tek bir renk kumaşla giydirilmiş büyük yuvarlak masalar ve sandalyeler vardır. Sandalyeler aynı kumaştan fiyonklarla sarmalanmıştır. Masaların üzerindeki servis estetiği bile detaylarıyla düşünülür olmuştur; masalar artık üçlü veya çiftli şamdanlara yerleştirilmiş mumlarla, kumaş peçete ve peçeteliklerle, bazen canlı çiçeklerle servise hazırlanmaktadır. Mekân duvarlarından tavanına kadar özel bir ihtimam görmeye başlamış, salonda kalın, ağır kadife perdeler, pastel tüller ve konfetiler, girişteki kırmızı halı ve ışıklı süsler de unutulmamıştır. Salon sahipleri mekânın estetik düzenlenmesindeki temel referanslarının aynı dönemde birkaç otelde açılan geniş kapasiteli düğün salonları olduğunu belirtmişlerdir Sahne üstüne döşenen hareketli, renkli ışıklandırma düzeneği mekânın dönüşmesi sürecinde dönemin diskolarının da etkili olduğunu akla getirmektedir. Düğün salonunun mobilyalarındaki abartılı süsleme, senesinden itibaren, kısmi bir sadeleşmeye uğramıştır. Estetik ve beğeniler dâhil her şey çok hızlı değişmektedir. Nitekim birkaç yıl içinde, fiyonk şekilli geniş kurdelelerle kuşatılmış sandalyeler demode ilan 11 Me.T. ve Mu.T.‟nin düğün videosu (). 12 Ideal Event (16 Haziran ) ve Villa Müzikhol (16 Nisan ) ile görüşme protokollerinden. edilmiş ve terkedilmiş, o tür gösterişlerin sonradan görmelikten geldiği fikri gelişmiştir. Fakat benzer yönde bir sadeleşme gelin damat masasının düzenlenmesinde izlenmemektedir. Tam aksine çiftlerin masasının dekorasyonu gittikçe daha çok önem kazanmış görünmektedir. Nitekim bu doğrultuda, sektöre yeni bir meslek alanı olarak dekoratörlük hizmetinin eklenişi ‟ten sonra olmuştur. Günümüzde çiftlerin masasının dekoru, düğün sahiplerinin bütçesinde ek bir kalem olarak yerini almış görünmektedir. Buraya kadar Berlin‟deki düğün salonlarının mekânsal dönüşümü aktarılmıştır. Şimdi bu kuru betimin aslında yaşayan bir organizma olarak sürdüğü yaşama bakmaya çalışacağız. Kolektif bir etkinliğin performatif niteliğinin, hem bireyleri hem de salonun nesnelerini nasıl harekete geçirdiğini izleyeceğiz. Kültürel Performans: Nostaljik Topluluktan Gösterisel Topluluğa Mekânın rengini ve dokusunu aktarmak, insanların tutumlarını ve performanslarını izleyebilmek için gündelik hayat çalışmaları literatürü bize canlı bir teorik tartışma ve yöntemsel öneriler sunar. Kolektifin içinde bir birey olmanın beden performansı ve roller ile bağlantısını düğün kalabalığının kolektif harmonisi bağlamında anlamaya çalışırken Erving Goffman‟ın söyledikleri bizim için önemli olacaktır. Performans penceresinden bakıldığında “dünya aslında bir düğünden ibarettir” (Goffman, 45), diyen yazar, salonu nesneler düzeni içinde vitrin ve performans setlerine göre ayrıştırır. Birey ve kolektiflik bağlantısını da özellikle rol, inandırıcılık, tutarlılık, kendini kaptırma gibi kavramlar üzerinden takip eder ve kitap boyunca hangi durumlarda performansın isabetsiz/kusurlu olduğunu örnekleyen iletişim durumları aktarır. Onun performans kusuru olarak gördüğü davranışları bu örnekte sadece bireyler değil, kolektif olarak bütün toplum yapmaktadır. Fakat o yıllarda hata yapmak normaldir zira ilk yıllar toplum için öğrenme yıllarıdır; hatırlama yanlış hatırlamadan bağımsız değildir, denemeler yanılmalardan uzak değildir. Göçmenler, memleketten uzakta, maddi ve manevi yoksunluk ortamında bir törensel etkinliklerini, düğünlerini yinelemeye çalışmaktadırlar. Burada karşımıza çıkan örnekler kolektif olma gayretinin tarihsel olarak acemi dönemini sunar bize. Berlin‟deki Alman-Türk topluluğun düğünlere ilişkin en ilk tanıklık ve gözlemlerinin çoğunlukla köylerindeki düğünler olduğunu hatırlayarak, salon düğünlerine ilişkin onlar adına bir ilk konum ve tanım vermeliyiz. İlk göçmenler için salon düğünlerini bir kolektif deneyimin başka bir mekânsal rejime (köyden kente, köy meydanından kapalı düğün salonuna) taşınması olarak takip edebiliriz. Böyle baktığımızda yaşananın basit bir mekân değişimi olmadığını, başlı başına yeni bir mekânsal var olma biçimini gerektirdiğini de görebilir, kolektifi keşfetme veya icat etme girişimlerinin bir tür toplumlaşma hikâyeleri olarak da okunabileceğini fark ederiz. Bunu en iyi örnekleyen durum, düğün salonunun dans, tören ve eğlenceye ayrılmış orta alanının kullanımına yönelik gözlemlerde kendini gösterir. Gelin ile damat gelene kadar bu orta alanın sahipleri çocuklardır; bu kural ‟de de pek değişmiş değildir. Salonun meydanı çiftin salona girmesiyle birlikte yaşamaya başlar. Kimi düğünlerde gelin ve damat bu meydana gençlerin ellerinde güllerle veya mumlarla oluşturduğu bir tünelden geçmek suretiyle ulaşırlar. Kimi zaman ise çift, düğün salonunun dış kapısından içerdeki meydana doğru, kendine eşlik eden davul zurnalı bir düğün alayıyla birlikte, halay çekerek ilerler. Bunları gözlemlerken salon meydanının köy meydanı gibi kullanıldığını düşündüren bir iki olay yaşanmıştır. Örneğin bir düğünde, çift salona doğru ilerlerken davul zurna çiftin önünde değil arkasında yer almıştır. Kısa bir müzakere sonucunda yaptıklarının hata olduğunda kanaat getiren topluluk, gelin damadın salona girişi sahnesini tekrar etmiştir. Performansın tekrarlanması, kolektif duygusu açısından önemli olan kendini kaptırma ve sahicilik gibi etkileri zayıflatmış, bu hatanın salonda bulaşıcı bir gerilimi de beraberinde getirdiği izlenmiştir (Depeli, ). ‟lerin düğünlerinde bizi, kulağı anonsların ve müziğin çağrısına kapalı, algısı ve ilgisi dağınık bir düğün kalabalığı karşılar. Salonda “memleket havaları” estiren, kolektif bir hüzün yaratmayı başaran ozanlar veya eline mikrofonu almış akrabalar olmadıkça müziği takip etme ihtiyacı olmayan bir topluluk söz konusudur. Almanya‟nın ve hatta Avrupa‟nın başka kentlerinden sırf düğün vesilesiyle bir araya gelmiş olan topluluk daha ziyade sohbet etmeyi, memleketteki eşten dosttan akrabalardan bilgiler, haberler aktarmayı tercih etmektedir. Bu nedenle ilk düğünler hasretli ve hararetlidir; dayanışma duygularıyla doludur. Aşağıdaki anons erken dönem düğünlerindeki ruh halini yansıtmak açısından dikkat çekicidir. Benim çok değerli Aslan Köylülerim. Canlarım, ciğerlerim, kardeşlerim, dostlarım, akrabalarım. [arada bir gurbetçi şiiri okuyor ve devam ediyor] Büyüklerim, küçüklerim, sevgili Arkadaşlarım. Benim unutmayacağım bir şey varsa, o da sevgili ağabeyimin [damat babasını kastediyor] rahmetli Annesi Zehra Hanımdır… (…) Duygusal atmosferin ve sıla hasretinin yüksek olduğu bu erken dönem düğünlerinde eğlence mütevazı ölçülerde ve hatta biraz zoraki yapılmaktadır. Ağır adımlarla ilerleyen toplu halaylarda öne çıkan eğlenceden ziyade törenselliktir. O yıllarda düğün topluluğu, hatalar yapmaktan korkan, tedirgin ve dikkatli bir topluluktur. Kıyafetlerde de “eski ama temiz” ile 13 Fa.T. ve H.T.‟a ait düğün CD‟si (). özetlenebilecek kırsal tevazünün, kırsal alışkanlıkların devam ettiğini izlemek mümkündür. Bunlar daha sonra şüphesiz çok değişecektir. ‟larda yapılan düğünler ilginç bir şekilde düğün kavgalarıyla akıllarda yer etmiş görünmektedir. Göçmenlik ruh hali yanında, kapalı bir mekânsal düzenleme içinde, kalabalık olarak bir araya gelmiş olan toplulukta, „uygun‟ davranışın performatif rotalarını kaybetmeden buluvermek kolay olmasa gerektir. Kimi zaman düğünlerinin vazgeçilmezi sayılan dansözler, kimi zaman köyden bu yana getirilen kişisel düşmanlıklar, sıklıkla kontrolsüz tüketilen alkolün etkisi ve hatta kimi zaman da bir törensel aşamanın yanlış hatırlanması ve yanlış uygulanması gibi nedenler kavganın fitilini ateşler ‟ların başlarına ait bir düğünde gelin düğün salonuna başında duvağıyla getirilmiş, topluluk içinde duvağının ne zaman açılması gerektiği konusunda bir tartışma yaşanmıştır. Olayın kontrolünde ve değerlendirmesinde erkeklerin öne çıktığı ortamda gerilim hızla yükselmiş, salonda yükselen tansiyonun bedeli, başından duvağı haşince çekilip alınan geline kalmıştır Bütün bunlar bir kolektif kimliğin tam da sahnelenme anında yaşanıyor olması açısından açık olumsuz sonuçlar üretmiştir. Goffman‟ın uyarılarına kulak verecek olursak, törensel performanslara ilişkin hataların yeri ancak ön provalar olabilir (). Sahneleme esnasında hata yapmak kolektif ahengi bozar, hele de törensel idealizasyonların performatif mükemmellik talep ettiklerini düşünürsek, bu tür hataların o dönemlerde acilen ihtiyaç duyulan kolektiflik duygusunu zedelemiş olduğunu tahmin edebiliriz. Sadece kolektif etkinliklerdeki hatalar yoktur. Ortaya çıkan kavgalar, bireylerin özdenetimini yitirdiğini, düğün ortamının beklediği bedensel ve sözlü/sözsüz performansları tutarlı bir şekilde yerine getiremediğini de gösterir. Bütün bu tür aksamalara rağmen, denemeler, unutmalar, hatırlamalar, yinelemeler gibi aksak bir ritm ile tamamlanan ‟lar, salon düğünlerinin standart akışını sabitlemeyi başarır: Sırasıyla gelin damadın girişi, ilk dans, takı töreni ve pasta töreni olağan düğün akışını oluşturur. Berlin‟deki Alman-Türk topluluğun yerleşikleşmesi ‟lerle, kuşaklar arası karakteristik değişimlerin yaşanmaya başladığı dönemle birlikte, yerleşikliğin iç dinamiklerinin değişmesi ise ‟larla işaretlenir. ‟lerin düğün sahibi sayılan birinci kuşak göçmenler tüketim ve haz ilişkisinin henüz kurulmadığı, sürekli para biriktirilen yoksul 14 monash.pw ve monash.pw‟nin düğün videosu (), monash.pw ve monash.pw‟nin düğün videosu (). L.T. ile görüşme protokolü (2 Ağustos ). 15 S.V. ve Y.V. düğün videosu (). ve yoksun bir dönemin içinden geçerken, ‟ların kuşağı artık kendi giyim, müzik, eğlence ve düşünce tarzını ortaya koyan yeni bir kuşak olacaktır (Greve, ). Aynı süreçte düğün sektörü, sürecin aktif bir belirleyeni olarak kendine sağlam bir aktör konumu edinecektir. ‟ların sonlarına doğru düğün salonu işletmecileri düğün danışmanı olarak da hizmet vermeye başlar, yan sektörlerle daha organik bir ilişki içine girerler ve düğün kutlamasını yemek, müzik, pasta ve diğer promosyonları içeren bir paket program olarak sunmaya başlarlar. Bu dönemde devreye giren sektörün ekonomik hırsı ‟lerden itibaren şiddetlenir; salonlar arası rekabetle birlikte, göçmen toplumun kültürel referanslarına ve belleğine yönelik talancı bir merak başlar. Kültürel örüntüler içinden fesleri, kınalıkları, ışıltılı mendilleri, kırmızı duvağı, kırmızı kuşağı, gelin terliklerini, kaftanları ve bunun gibi daha birçok nesneyi çekip çıkaran küçük işletmeler, Pierre Bourdieu‟yu () haklılaştırır bir şekilde muhafazakâr eklemlenmeler içinde hareket ederler. Güncel veya güncel olmayan pek çok kültürel içeriği ve kültürel nesneyi düğün salonlarına taşımaya ve kara dönüştürmeye başlarlar. Alandaki sektör bileşeni yanında, ‟lara geldiğimizde şunu görürüz: artık ilk kuşak sorumluluk alanlarından tamamen çekilecek kadar yaşlanmıştır. Düğünleri organize etmek üzere devreye giren ikinci kuşak ise bu işin sorumluluğunu büyük bir gönüllülükle sektör profesyonellerine teslim eder. İkinci kuşağın birinci kuşağın çabalarının ardındaki geleneksel değer ve inançları sahiplenmemesi, toplumsal bellek aktarımı sorumluluğunu neredeyse tamamen sektörel yapıya bırakması, düğün salonu işletmecilerini ancak sevindirecektir. Bu gelişmeye bağlı olarak salon sahipleri, ‟ların sonlarından itibaren düğün sahipleri ile muhataplıklarını yeniden düzenler, daha doğrusu müşteri profillerini yeniden tanımlarlar. Tüketim ile karakterize olan bu geçiş döneminde, düğünün organize edilmesinde, evlenmekte olan üçüncü kuşak göçmenlerin aileleri değil bizzat kendileri karar verici grup olurlar; düğünleri onlar nasıl istiyorlarsa öyle organize edilmelidir. Tüketim ve gösteriselliğin maddi ve manevi bileşenlerinin büyük bir iştahla sahneye çıktığı dönem hızlı ve keskin dönüşümleri beraberinde getirir. Toplumun his yapısında, kendini aynalarda arayan nostaljik kimliğin terk edildiği, kendini sergilemekten hoşlanan gösterisel bir kimlik performansına doğru yol alındığı izlenir; artık salonda aynalar dönemi bitecek ve ekranlar dönemi başlayacaktır. Salonun medyalaşması: Aynalardan Ekranlara Düğün salonuna eklenen nesneler sadece kendilerinden menkul bir yer kaplamazlar; etkileri her zaman kendilerinden fazla olur. Salonun bütün kolektif atmosferini belirler, yaşayan organizmanın his yapısına eklenirler. Nitekim salondaki, aslında burjuva sınıfsallığına ait olan ağır kadife perdeleri, özel ışıklandırmayı, tülleri ve gelin damat masasının mobilyalarını hatırladığımızda kimi nesnelerin gerçekten de “dünyaya yeniden gelen tanrılar” gibi olduğunu düşünmekten kendimizi alamayız (Baudrillard, 40). Gerçekte bakımsız bu kaba fabrika mekânları iç dekorasyonla maskelenmekte, içeride bir tür kusursuzluk iddiası dillendirmekte, bunu yaparken aynı zamanda, hem zamansal ve hem de mekânsal anlamda burjuva estetiğinin kötü bir kopyasını üretmektedirler. Beklendiği üzere bu mekânsal düzenleme, içinde bulunan sosyal grubu da belli bir performanslar setine ve uygun beden rejimlerine zorunlu kılacaktır. Yeri gelmişken salonların asli bileşenlerinden olan kamera ve ekran düzeneklerinin aynı bağlamdaki önemi ve etkileri de aktarılmalıdır. Daha önce de belirtildiği üzere ‟lerde düğün etkinliklerini kontrolü altına almış olan sektörel yapının icatları bitip tükenmemektedir. Salonların karşılıklı iki duvarına yansıtılan dev projeksiyonlar tam da göçmenlerin kimlik ve öz-sunum arzularını doyururken kışkırtan yeni dönem uygulamalarıyla birlikte gelmiştir. Düğün esnasında kayıt halindeki bir veya iki kameraya bağlı olan bu ekranlar, düğün topluluğuna ve tek tek bireylere kendi kendilerini canlı olarak izleme olanağı sağlamaktadır. Kolektif etkinliklerde her bireyin bakışı hâlihazırda bir sosyal denetim ve yargı ölçeği gibi işlerken, yeni koşulda bir de kamera vardır; yatay ve dikey çevrinmelerle ve yakın çekim odaklanmalarla kamera adeta bir üçüncü göz gibi kişilerin ve topluluğun üzerinde gezinmektedir. Dahası, bir tahtı andıran gelin damat masasında oturan çiftin duvara yansıtılan görüntüsü, hükümran bakışlarını maiyetindeki topluma yöneltmiş kral ile kraliçeyi andırmaktadır Göçmen topluluk için kendini ekranlardan izlemek, kendini kimlik performansı halindeyken görmek hazzını da beraberinde getirir; bu karşılaşma bir tür kendini kendisi huzurunda gönendirme, kültürel ve kolektif kimliğini tedavi etme ve meşrulaştırma gibi işler. Kameralar aynı zamanda bir tür otokontrol mekanizması olarak da etkili olurlar. Özellikle ‟ların sonundan itibaren, salonda ortaya çıkan performans kazaları kamera kayıtlarına hiç yansımaz olur; düğünler artık baştan sona bir güzelleme ve kesintisiz gösteri olarak kayda alınır. 16 B.K. ve F.U.‟nun düğün gözlem raporu (12 Ağustos ). Salonların nesneler yelpazesi ve topluluğun imgelemi alabildiğine genişler; Osmanlı fesli ve kaftanlı damatlar, geleneksel kıyafetler içinde gelinler ortaya çıkar. Kimileri salondaki topluluğun huzuruna at ile gelmekte, kimileri de salonun ortasına kadar arabayla girmektedirler. Kimlik işaretleyicisi bayraklar ve dini aksesuarlar da yeni dönemin nesneler repertuarına eklenir. Bütün bunlar göç ölçeğinde yerelleşme ve yerelliğin üretim sürecine ilişkin veriler olarak görülmelidir. Fakat bu yerelleşme homojen bir kültürel kapanma olarak görülmemelidir; melez alaşımlar tam da bu hareketlilik içinde düğün alanına girerler. Bu konuda birçok örnek içinden toplu danslara ilişkin başkalaşmayı anıp geçmekle yetinelim: ‟lerin video kayıtlarındaki Çepki, Govend, Sivas Bagisi, Laz Barı, Bablekan, Üç Ayak, Horon, Ellik gibi toplu danslarda17 Hiphop ve Pop müzik etkisi açıkça izlenebilmektedir. Kameralar ve ekranlar bütün bu sürecin sessiz izleyicileri değildir, aynı zamanda yeni talepleri vardır. Bunu daha iyi anlayabilmek için salonun diğer küçük medya bileşenlerini de kısaca analım. Video kameralar dışında salonda ayrıca iki veya üç fotoğrafçı bulunur. Bunlar düğün süresince kişilerin veya grupların fotoğraflarını çeker, en fazla yarım saat içinde bastıkları fotoğrafları salonun girişinde açılan bir stantta sergiliğe ve satışa açarlar. Fakat Berlin düğün salonlarına has özel bir örnek olarak asıl anılması gereken salondaki dergi muhabirleri olan fotoğrafçıların varlığıdır. senesinde Berlin‟de Hey Berlin, Paparazzi ve Bizim Âlem adlı üç derginin varlığı gözlenmiştir. Özellikle fotoğraf ve video işletmelerinin icadı sayılan ve düğün salonlarındaki hazır kalabalıkları izleyen bu dergiler, bir tür sosyete dergisi gibi işlev görmekte ve o gözle takip edilmektedirler. Düğün salonları, pastaneler, kuaförler gibi Alman-Türk niş işletmelerinden aldıkları reklamlarla ayakta durmakta ve gene aynı tür işletmelerde ücretsiz olarak dağıtılmaktadırlar. Görüşmelerin tamamından çıkarılabilecek sonuç şudur ki, bugün Berlin‟de bu dergilerden en azından birinde kendisi veya bir yakını çıkmamış aile yoktur. Bütün bu medya unsurları salonda büyük değişiklikler yaratmıştır. Sırf düğün salonlarının isimlerini “event centre” olarak değiştirmeye başladıklarını izlemek bu değişimi takip edebilmekte açık göstergelerden biridir. Tören dizgesine baktığımızda salondaki neredeyse bütün performans takımlarının ve sosyal rollerin gösteriselleşme doğrultusunda değişimler geçirdiğini söyleyebiliriz. Örneğin müzisyenler artık sadece müzik yapmaktan sorumlu değillerdir. Bir müzisyen aynı zamanda tek kişilik gösteri yapmakta ve salondaki 17 Çepki, Govend ve Bablekan Doğu Anadolu‟ya, Horon ve Ellik ise Karadeniz Bölgesi‟ne ait halay türleri olarak aktarılmıştır. Halayların kökenlerini araştırmak bu çalışmanın kapsamı dışındadır. konukların sahneye ilgisini hep canlı tutmaya gayret etmektedir. Benzer doğrultuda bir diğer örnekte, salonlardan birinde salon işletmecisinin getirttiği bir aşçı, salonun ortasında, konukların huzurunda yemek pişirmiştir. Çin mutfağından seçtiği yemeğini canlı alev gösterileriyle tamamlamış, devamında yemeği iki kadeh şarapla birlikte, evlenen çifte ikram etmiş ve büyük alkış almıştır Evlilik töreni sıralamasında meydana gelen değişiklikleri izleyerek bu örnekleri daha da çoğaltabiliriz: ‟ların ikinci yarısında oturan düğün dizgesine (gelin damat girişi, ilk dans, takı, pasta ve kapanış) iki yeni unsur eklenmiştir. Bunlardan birisi, aslında geleneksel düğünlerde var olan „gelinin beline kırmızı kuşak bağlama‟dan başkası değildir. Genelde ağabey tarafından, gelin evden çıkarken bağlanan bu kuşak artık salonda, ağabey ile gelinin danslı gösterisi eşliğinde, alkışlı katılımlarla birlikte bağlanmaktadır. İkinci örnek ise gelin ile damat arasında yapılan dans yarışması ve birincinin konukların oylarıyla seçilmesine dayalı sahne gösterisidir. Bütün bunlara bakıldığında kameraların ortaya çıkardığı etkinin, hem mekân olarak düğün salonunu hem de düğün konuklarının performans dizgelerini dönüştürdüğünü söyleyebiliriz. Öncelikle evlilik töreni sıralaması artık bir rites of passage (geçiş riti) ortaya koymamaktadır; düğün sahne alanında, bir seyirlik olarak gerçekleşmektedir. Düğün topluluğu da bu doğrultuda kolektifin ve kolektif performansın sorumlu bireyi olmaktan ziyade eğlencenin seyircisi haline gelmiştir. Seyirci olarak katılınan düğün salonu, mizansenlerle, sahne insanlarıyla ve kesintisiz bir program akışıyla birlikte bir televizyon stüdyosunu taklit etmektedir. Bir son örnek Berlin‟deki düğün salonlarının geldiği güncel noktayı bir kez daha işaretlemek açısından çok isabetlidir: Düğüne gelen aileler için düğün salonları, uygun fiyata yemek yiyip müzik dinleyerek ve gösteriler izleyerek eğlenilebilecek yerlerdir. Burada söz konusu edilen fiyat aslında düğünde çifte hediye olarak takılan paradır. Düğün konuklarının, takı töreninde evlenen çifte taktıkları parayı herhangi bir eğlence mekânında ödenen hesapla denkleştirmeye başlamış oldukları bu yeni mekânsallık deneyiminde kolektiflik ve törensellik hızla silinmekte, bireysel özsunum ve eğlence ağırlık kazanmaktadır. Salonun medyalaşmasının en açık göstergesi, ‟ten itibaren salonlardan internet aracılığıyla canlı yayının olanaklı hale gelmiş olmasıdır. Böylece düğün salonları klasik anlamdaki mekânsallık çerçevemizi sarsan, çoğul bir mekânsallık tasavvurunu örnekler hale 18 Villa Müzikhol ile görüşme protokolü (16 Nisan ). gelirler. Salondaki ekranlar yoluyla gerçek mekân aynı zamanda kendinin bir temsili mekânını üretir. Bunun da dışında, yeni medya olanaklarıyla birlikte, kategorik olarak sanal ve gerçek mekân ölçeklerinde bir çoğullaşma dikkatimizi çeker: Aynı anda hem gerçek mekândan, hem de internetten canlı yayının sağladığı sanal mekândan söz ederiz. Sanal mekân aynı zamanda kendi içinde başka parçalı paylaşım olanaklarına (youtube, facebook, kişisel bloglar vs.) doğru genişler, imgeye yüklenmiş mekânlar geçmiş, şimdi ve gelecek projeksiyonlarında, imgelem alanlarında gezinmeye başlarlar. Mekânın bu denli üst üste binmesi ve aynı zamanda parçalanması örnekleri bir yaklaşıma göre mekânların yok olması olarak değerlendiriliyor olsa da bu çalışma söz konusu gelişmeyi mekânın çoğullaşması olarak görmeyi daha uygun bulmaktadır Sonuç: Tekil mekânlardan çoğul mekânlara Bu çalışma boyunca Berlin‟deki Almanyalı Türklere ait düğün salonlarının ortaya çıkışı ve sosyo-kültürel değişim süreçleri betimlenmiştir. İlk olarak ‟lerde açılmış olan salonların mekân olarak Almanyalı Türkler tarafından nasıl deneyimlendiği, ortamın insan, nesneler, performanslar ve imgeler birleşenine ilişkin verilerle, tarihsel olarak aktarılmıştır. Ortaya çıkan bilginin, bir mekânın oluşması ve dönüşmesi anlamında, bizden nasıl bir düşünsel soyutlama talep ettiği sorusuna verilebilecek ilk cevaplar, metnin içinde mekânın gösteriselleşmesi, medyalaşması ve çoğullaşması bağlamlarında yerini bulmuştur. Buradaki söz konusu edilen çoğullaşmanın, mekânsal olmanın yanında kültürel melezleşme formlarıyla da katmanlandığı ayrıca dikkatlere sunulmuştur. Çalışma boyunca, kolektif mekân deneyimlerini örnekleyen bu tür salonların biyografisinde, küçük işletmelerin yeri ve etkisine de değinilmiş, düğün salonu sektörünün salonların maddi, manevi, materyal ve performatif bileşenlerini belirlemedeki ekonomik gücüne ve yaslandığı kültürel bellek unsurlarına dikkat çekilmiştir. Mekân deneyimlerinin ve mekân rejimlerinin asli bileşenleri olduğu düşünülen fakat bu metin içinde kendine bir yan yol olarak yer açan tartışma alanları da olmuştur. Hala detaylı ampirik yoklamaları bekleyen bu alanlar metinde, yeni toplumlar, imgelemsel sınıflar ve kimlikler, beğeninin tarihsel ve sınıfsal kaynakları olarak, sadece değini biçiminde yer bulmuştur. 19 Konu ile ilgili tartışma için bkz. (Moores, ). Kaynakça:  Abadan-Unat, Nermin. Bitmeyen Göç: Konuk İşçilikten Ulus Ötesi Yurttaşlığa. İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları,  Bourdieu, Pierre. Distinction: A Social Critique Of the Judgement of Taste. Çev. Richard Nice. Massachusetts: Harvard University Press,  Baudrillard, Jean. Nesneler Sistemi. İstanbul: Boğazici Üniversitesi Yayınevi,  Berlin İş Rehberleri. Berlin: Concept Verlag & Werbenagentur Gmbh. ( arasındaki 10 yıllık sayının ve senesine ait sayıları hariç tamamı taranmıştır.)  Depeli, Gülsüm. Almanyalı Türklerde Evlilik Törenlerinin Dönüşümü: Kültürel Bellek, Aidiyet ve Kimlik. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Radyo Televizyon Sinema Bölümü. Ankara: Yayımlanmamış Doktora Tezi,  Goffman, Erving. Günlük Yaşamda Benliğin Sunumu. İstanbul: Metis,  Greve, Martin. Die Musik der Imaginären Türkei: Musik und Musikleben im Kontext der Migration aus der Türkei in Deutschland. Stuttgart: Metzler,  Moores, Shaun. “The Doubling of Space: Electronic Media, Time-Space Arrangements and Social Relationships.” MediaSpace: Place, Scale and Culture in a Media Age. Der. N. Couldry, A. Mccarthy. London and New York: Routledge,  Wilpert, Czerina; Gitmez, Ali. “A Micro-Society or an Ethnic Community? Social Organization and Ethnicity amongst Turkish Migrants in Berlin.” Immigrant Associations in Europe. Der. J. Rex, D. Joly ve C. Wilpert. Aldershot: Gower, Görüşmeler, Video Kaynaklar ve Alan Gözlemleri Ahmet Ersöz (Türk Alman İşadamları Birliği Başkanı) ile görüşme (30 Ağustos ). B.E. ve G.E. ile görüşme (25 Haziran ). F.T. ile görüşme (31 Ağustos ). Ideal Event ile görüşme (16 Haziran ). N.T. ile görüşme (2 Ağustos ). Villa Müzikhol ile görüşme (16 Nisan ). L.T. ile görüşme (2 Ağustos ). T.A. ve G.D. düğün videosu (). Fa.T. ve H.T. düğün CD‟si (). S.V. ve Y.V. düğün videosu (). Me.T. ve Mu.T. düğün videosu (). monash.pw ve monash.pw düğün videosu (), monash.pw ve monash.pw düğün videosu (). B.K. ve F.U. düğün gözlem raporu (12 Ağustos ).

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır