besir fuat / Beşir Fuad - Vikipedi

Besir Fuat

besir fuat

Beşir Fuat Kimdir? Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri

Ailesi hakkında fazla bilgi yoktur. Bilinen en eski aile üyesi, baba tarafından akrabası olan Abdülhamid'in başmabeyncisi Gürcü asıllı Hamdi Mahmud Paşa'dır. Babası Hurşit Paşa Adana'da mutasarrıflık yapmıştır. Annesi hakkındaki tek bilgi ise Mart'ında "délire de persécution"dan (hezeyan-ı tazallümî) öldüğüdür.

Maddi açıdan varlıklı bir ailesi olan Beşir Fuad öğrenimine Fatih Rüştiyesi'nde başlar. Ailesinin Suriye'ye geçmesiyle öğrenimini buradaki Cizvit okulunda sürdürür. yılları arasında İstanbul'da Askeri İdadî'de okur. 'de girdiği Mekteb-i Harbiye'yi bitirince yaver olarak Abdülaziz'in sarayında görev yapmaya başlar. Sırp savaşlarına katılır. Yaverliği yılına kadar süren Beşir Fuad gönüllü olarak Rus savaşı ve Girit isyanlarında da görev yapar. Beş yıl kadar Girit'te kalır. Bu süre zarfında Almanca ve İngilizce öğrenir. İstanbul'a döner ve yılları arasında kolağası olarak çeşitli görevlerle askerlik sahasında çalışmayı sürdürür.

Beşir Fuad'ın yazı hayatında önemli bir tarihtir. Bilinen ilk yazısı tarihini taşımakla birlikte Beşir Fuad'ın asıl yoğun yazı hayatı 'te başlar; çeviri kitaplar yayımlar, çeşitli dergilerde fen konularında yazılar yazar ve iki dergi çıkarır. Bunların ilki karışık bir kadroyla kurulan ve daha dördüncü sayısında yazarlar arasındaki görüş farkları yüzünden kapanan Hâver, diğeri daha uyumlu bir kadro ile fen ağırlıklı olarak yayımlanan Güneş'tir. Ancak bu da sayısında maddi sorunlar yüzünden kapatılır.

Bu yoğun yazı hayatı yüzünden 'te askerlikten ayrılan Beşir Fuad aynı yıl Ceride-i Havadis gazetesinin başyazarı olur. Gazetenin birbuçuk ay sonra bir ihbar yüzünden kapatılması üzerine dönemin önde gelen gazetelerinden Tercüman-ı Hakikat ve Saadet'te yazmayı sürdürür.

Beşir Fuad'ın yılları arasındaki ilk yazıları çeviri ağırlıklıdır. Zamanla telif yazıları öne geçmeye başlar. Bu yazılar felsefe, fen, fizyoloji ve askerlik konularında yoğunlaşır. Dil, özellikle yabancı dillerin öğretimi de Beşir Fuad'ın çeviri kitap ve makalelerinde sık sık ele aldığı konulardandır. Bunun yanı sıra çok sevdiği tiyatro üzerine değerlendirme yazıları da kaleme alır. 'te Victor Hugo'nun yayımlanmasıyla girdiği polemiklerde dönemin çeşitli edebiyat meselelerini, iki yıl sonra çıkan Voltaire biyografisinde ise daha ziyade dinî ve felsefî konuları tartışan Beşir Fuad, intihar edeceği tarihe kadar yoğun bir yazı hayatının içindedir.

Düşünce hayatına geçtikten sonra bilime ve felsefeye ilgi duymuş, gazetelerde bilimsel, felsefî ve askeri yazılar yayınlamıştır.

Romantik Osmanlı şairlerini eleştirerek artık bilime ters düşen şiir yazma döneminin kapandığını savunmuş, ve bu konuda Menemenlizade Tahir ile şiddetli bir tartışmaya girişmiştir. Namık Kemal'i dahi hafife alarak yazdığı yazıları nedeniyle Osmanlı basınında fazla destek bulamadıysa da Ahmet Mithat Efendi tarafından savunulmuştur.

Kendi ifadesine göre annesi gibi sinir hastalığı sonucu ölmek istemediği için bileklerini keserek (35 yaşında) intihar etmiştir. Ancak ölüm sırasında hissedilenleri bilimsel bir gözlem olarak kaydetmeyi de amaçlamış, arkasında birkaç satırlık bir tasvir bırakmıştır. Bu metin ve intiharıyla ilgili mektupları Ahmet Mithat Efendi Beşir Fuad isimli eserinde yayınlamıştır. Cesedini kadavra olarak Tıbbiye'ye bağışladıysa da bu isteği yerine getirilmemiştir.

Hakkında en önemli incelemeyi Prof. Dr. Orhan Okay yaptı: Beşir Fuat, Hareket Yayınları

Beşir Fuat'ın Eserleri

Basılmış on beş kitabı ve iki yüzden fazla makalesi olan Beşir Fuad'ın kitapları yayın tarihi sırasıyla şunlardır:

  • İki Bebek (Victor Bernard-Eugène Granger'den çeviri, bir perdelik komedi) ;
  • Binbaşıyı Davet (K. F. Mor'dan çeviri, bir perdelik komedi) ;
  • Birinci Kat (James Cobb'dan çeviri, iki perdelik komedi) ;
  • Bedreka-i Fransevî (sarf kısmı, Emile Otto'dan çeviri) ;
  • Bedreka-i Fransevî (nahiv kısmı, Emile Otto'dan çeviri) ;
  • Miftah-ı Bedreka-i Lisan-i Fransevî ;
  • Cinayetin Tesiri (Emile Zola'dan çeviri, roman) ;
  • Victor Hugo ; Almanca Muallimi (Emil Otto'dan çeviri) ;
  • İngilizce Muallimi (Emile Otto'dan çeviri) ;
  • Usûl-i Talim (Emile Otto'dan çeviri) ;
  • Beşer 1. Kısım ;
  • Voltaire ;
  • İntikad (Muallim Naci ile) ;
  • Mektûbât (Fazlı Necib ile) ;
  • Miftah-ı Usûl-i Talim,

(Kaynak: Orhan Okay, İlk Türk Pozitivist ve Natüralisti Beşir Fuad, İstanbul ). Bütün yazıları YKY'den çıktı.

Beşir Fuat Kimdir?

Beşir Fuat, Osmanlı döneminde yaşamış çevirmen, gazeteci, eleştirmendir. Bunların yanı sıra aynı zamanda askerdir.

Hayatı

_Beşir Fuat Yüzyılda yaşamıştır. Doğum yeri İstanbul olan çevirmen yılında doğmuştur. Aslen Gürcistanlıdır. Babası Hürşid Paşa, annesi Habibe hanımdır. Osmanlı İmparatorluğunun aydın kişiliklerinden biri olan Beşir Fuat&#;ın, bilim, edebiyat eleştiri, felsefe, biyografi dallarında birçok eser mevcuttur. yılında Mektep-i Harbiye&#;yi bitirmiş olup Sultan Abdülaziz&#;e yaverlik yapmıştır. Bunun yanı sıra savaşlara gönüllü olarak katılmıştır. Çok iyi derecede Fransızca bilmekte beraber İngilizce ve Almancayı da rahatlıkla öğrenmiştir. İki evlilik yapmış olan olup ilk evliliğinden 1, İkinci evliliğinden ise 2 olmak üzere toplam 3 erkek evlat sahibi olmuştur. Ayrıca metresinden de Feride adında bir kıza sahiptir. yılında annesinin ölümü büyük etki yarattı. Annesinin paranoyadan ölmesi çevirmene delirme korkusu yarattı. 5 Şubat yılında evinde bileklerini keserek vefat etmiştir. Son arzusu olarak cesedini Tıbbiye&#;ye Kadavra olarak bağışlasa da kabul görmemiştir.

Edebi Kişiliği ve Sanat Anlayışı

Beşir Fuat döneminin Osmanlı edebiyatından romantizm çok etkiliydi. Beşir Fuat dönemin tersine realizmi ve natüralizmi savunmuştur. Felsefi açıdan bakıldığında ise Beşir Fuat, pozitivizm ve materyalizmi savunmasıyla dikkat çekmektedir. Türk edebiyatının ilklerine konu olmayı başarmıştır. İlk denemeci yazar, İlk Türk materyalist, İlk Biyografi yazarı ve İlk eleştirmen olarak da tarihe geçmiştir. Dünyanın tanınmış yazarlarının çevirilerini yaparak Türk dünyasına bir çok eser kazandırmıştır. Eleştirmen yanında da büyük başarılar toplatan Beşir Fuat, bir çok edebiyatçı ile de ters düşmüştür. Ters düşüp, tartışmalı olduğu en önemli şair devlet adamlarından biride Namık Kemal&#;dir.

Başlıca Eserleri

Çeviri Kitapları

İki Bebek (Victor Bernard Eugène Granger / Çeviri)

Binbaşıyı Davet (K. F. Mor / Çeviri)

Cinayetin Tesiri (Emile Otto / Çeviri )

Yazar:Ensar Türkoğlu

Türk aydınları içerisinde Beşir Fuat, sıra dışı bir yere sahiptir. 

Henüz 35 yaşında intihar ederek hayatına son veren Fuat, ölümüyle büyük bir şok yaratmıştı. 

Tüm benliğini bilime ve pozitif düşünceye adayan bu genç aydının ölümü başta Natüralizm olmak üzere birçok fikir akımının sorgulanmasına ve pozitif bilimlere yönelik şüphesiz inancın sarsılmasına neden olmuştu.

Dönemin kudretli gazetecisi Ahmet Mithat Efendi bu trajediyi şu sözlerle anlatacaktı;

Pek çok müntehirlerin suret-i intiharları okunmuştur. Fakat Beşir Fuad kadar metanetle bu felâket-i müthişeyi kendi başına ikâ etmiş bir kimse görülmemiş ve işitilmemiştir.

(Beşir Fuad - Ahmet Mithat Efendi)


senesinde dünyaya gelen Beşir Fuad, hali vakti yerinde olan Gürcü kökenli bir ailenin çocuğuydu.

Babası çeşitli vilayetlerde mutasarrıflık yapan Fuat, babasının Halep'teki görevi sırasında bir Cizvit Mektebinde eğitimini sürdürmüştü. 

Bu; Fuat'ın Tanrı ile olan rabıtasını kesmesine ve bilimi, hayatındaki yegâne rehber kabul etmesine neden olan en başat sebep olarak düşünülmektedir.

cemil meriç (1).jpg


Cemil Meriç, onun tedrisatının ruh ve mana dünyasında yarattığı bunalımını şu sözlerle aktarır;

Alışkanlıkları ile Osmanlı, kafasıyla Fransız. Beşir Fuad'ı Cizvit'ler zehirledi. İmanını kaybeden o coşkun zekâ, yeni bir din buldu kendine: Maddecilik. Batının müsbet ilimlerini naslaştırdı. Kılıç bir fetih aracı değildi artık.

Zafer rüyaları ancak kalemle gerçekleşebilirdi. Abdülaziz Han'ın yaveri bu çetin kavgaya kahramanca atıldı. Ama çağdaşlarının dilini konuşmuyordu Beşir. Her makaleyle biraz daha yalnızlaşıyor, uçurum biraz daha derinleşiyor, anlayışsızlık kine inkılap ediyordu.

Burkulan şuurunu uyuşturmak için içkiye ve kadına koştu. Nafile… Dudaklarında günahların buruk tadı, bezgin ve yorgun. Kavgaya devam etti. Gönülle aklın, şiirle nesrin, imanla inkârın, Doğu ile Batı'nın kavgası. O yalçın irade, bu çılgın savaşa üç yıl dayanabildi.

(Kırk Ambar - Cemil Meriç)


Batılı bir eğitim almış olan Beşir Fuat, Sultan Abdülaziz'in yaverlik görevi başta olmak üzere birçok devlet kademesinde önemli görevler üstlendi.

Girit başta olmak üzere birçok cephede savaş kahramanı sayılabilecek yararlılıklar gösterdi.

Ahmet Mithat Efendi onun mizacını ve fiziki özelliklerini şöyle tasvir eder; 

Karib orta boylu, tıknaz vücutlu, gayet mütenasib vücutlu kavviyül bünye bir babayiğit olup… Hele gözlerinden saçılan zekâ nurları il nazarda kendisinin gayet siretül intikal bir genç olduğunu tanıttırırdı.

(Ahmet Mithat, age.)


Ahmet Mithat'a göre yaşadıkları çağda Doğu'nun en zeki savunucusu Muallim Naci ise Batı'nın en güçlü sesi de Beşir Fuat'tı. 

Beşir Fuat'ı yakından tanıyan Ahmet Mithat Efendi onun en büyük kusurunu kimliksiz oluşuna bağlardı.

Kendi toplumunu ve dinini ilkokul çocuğu düzeyindeki malumatlarla tanıyan Fuat, sahip olduğu azıcık malumatı da asıl kaynağından değil de Fransızca ve İngilizce çevirilerinden öğrenmişti;

Ahmet Mithat'a göre özellikle Kuran-ı Kerim'i Fransızca tercümesinden öğrenmesi onun meseleleri yanlış ve eksik yorumlamasına neden olmuştu. 

ahmet Mithat Efendi 2 (2).jpg


Kendi din ve geleneklerinden kopmuş Beşir Fuat için artık pozitif bilimlerin bir 'batıla' dönüşmesini ise Yazı Makinemiz Ahmet Mithat Efendi şöyle aktarmaktadır;

Ne faide ki bir hikmet-i batıla o biçarenin zekâsını zehirleyerek milletine en büyük hizmet-i ilmiye ile iftihar edenlerin en ser-firazı olmak şerefinden o biçareyi mahrum bırakmıştır.

(Ahmet Mithat, age.)


Beşir Fuat'ın intihar nedenleri

Beşir Fuat'ın annesi şizofreni hastasıydı. 

Bir Ntüralist akım temsilcisi olarak Fuat, hastalıkların kalıtsal olduğuna inanıyor ve bir gün kendisinin de mutlaka cinnet geçireceğine inanıyordu. 

Beşir Fuat monash.pw


Ayrıca kişisel hayatı son derece çalkantılıydı. Birçok evlilik yapmış; ama bir türlü aradığı saadeti bulamamıştı.

Genelevlerde çalışan bazı kadınları kötü yoldan kurtararak onlarla ilişki yaşamaya başlaması birçok kötü alışkanlığa sahip olmasına neden oldu.

Bu kötü alışkanlıkların başında; tehlikesine rağmen bilhassa zengin gençler arasında süratle yayılan eroin zerk etme alışkanlığı başta geliyordu. 

Yakın zamanda Namık Kemal ismini koyduğu bir oğlunun ölümü ise Beşir Fuat'ın bir başka trajedisiydi.

Ahmet monash.pw


Ahmet Oktay, Beşir Fuat'ın buhranlarını ve intihara giden sürecini ise şu sözlerle şiire dökmüştür;

Ey hafıza! Kanıyor Ne varsa süzdüğün. Siyah zambak: Koridorlarında usulca açan o Cizvit mektebinin 'Gecede yazmayı mutad edindim' daha o zamandan. Sırdır çünkü yazı: Candan doğar ve ayan ettikten sonra sır olur.


Ah! Gülün yok. Doğ karanlığın devâsa rahminden de okurum hisset beni: 'İntiharımı da fenne tatbik edeceğim: Şiryanlardan birinin geçtiği mahalde cildin altına klorit kokain şırınga edip buranın hissini iptal ettikten sonra orasını yarıp şiryanı keserek seyelân-ı dem tevlidiyle terk-i hayat edeceğim'

Zevcem! Kim kimin uçurumu? Her ağuş, ne yapsak bir serzeniş aslında. Metresim! Kucaklaştık ama daha bir kez buluşmadık. Tecilin dolmasını bekledim ben. Suret-i Varaka 'Ameliyatımı icra ettim. Hiçbir ağrı duymadım. Kan aksın diye hiddetle kolumu kaldırdım' Ki kâğıt dahi kanla mülemma


Beşir Fuat'ın intihar edeceği günde dahi kimse onun böyle bir çılgınlık yapabileceğine ihtimal vermiyordu.

Ölürken mektup bıraktığı kişilerden birisi olan Ahmet Mithat, onun son günündeki şen şakrak tavrına uzunca değinmektedir. 

Her zaman yaptığı gibi matbaaya gelen Beşir Fuat'ın o gün intihar edeceği kimsenin aklına gelmemişti.

Beşir Fuat monash.pw


Onun ölümü ekonomik sebeplere bağlayan kimseler olduğu gibi intiharı iki senedir planladığı ama kitap çalışmalarından dolayı bunu ertelediğini söyleyenler de olmakla beraber Ahmet Mithat, durumu beklenmedik olarak yorumlamaktadır. 

Beşir Fuat'ın yaşadığı buhranı Ahmet Mithat'a yazdığı mektuptan şu şekilde öğreniyoruz;

Eve geldiğim zaman zevcem, niçin her akşam gelmiyorsun, diye serzenişler eder, ağlar. Evde birkaç gün kalıp Kuzguncuk'a gittiğim vakit, artık sen benden bıktın diyerek metresim ağlar. Ben iki cami arasında beynamaz gibi kaldım. Hiç birine dert anlatmak mümkün değil.

(Ahmet Mithat Efendi - Mezardan Bir Sada)


Beşir Fuat intiharını ise satır satır şu sözlerle mektuba dökecekti;

Ameliyatımı icra ettim, hiçbir ağrı duymadım. Kan aktıkça biraz sızlıyor. Kanım akarken baldızım aşağıya indi. Yazı yazıyorum diyerek kapıyı kapadım diyerek geri savdım. Bereket versin içeri girmedi. Bundan tatlı ölüm tasavvur edemiyorum. Kan aksın diye hiddetle kolu kaldırdım. Baygınlık gelmeye başladı.


Beşir Fuat'ı kanlar içerisinde bulduklarında henüz ölmemişti. Doktora söylediği son sözler ise "Doktor beş dakikalık ömrüm kaldı ne uğraşıyorsun!" olacaktı. 

Ölümünde ailesinin ya da bir başkasının dahli olmadığını da kaleme alan Fuat, ölümü esansında istihza yaparak güldüğünü belli etmesini ise Ahmet Mithat dehşetle karşılamıştır;

Sair efkârı sakimelerine güldüğüm gibi, bu zannı batıllarına intihar etmek üzereyken bile yine kendimi kahkahalarla gülmekten men edemiyorum. Ben sivrisinekli yerlerde çok bulundum ve hatta uykumdan dahi mahrum olmadım. Onların vızıltısından hiçbir tesir bana hâsıl olmaz.


Ahmet Mithat Efendi'ye göre onun en büyük travması annesiydi. Annesinin cinneti ile başa çıkmak yerine hastaneye göndermesi ve hastalığının bir gün kendisine sirayet edeceğine olan kuvvetli inanışı Beşir Fuat'ı ölüme sürükleyen asıl sebepti.

Öte yandan miras davaları ve ekonomik sorunlar gibi sebeplerin asılsız olduğuna dair en büyük kanıt Beşir Fuat'ın ardında bıraktığı mirastı.

Ahmet Mithat'a göre kalemiyle çok rahat geçinebilecek Beşir Fuat'ın sahip olduğu miras da hiçbir yazarın ulaşamayacağı miktarlardaydı. 

Aman ya Rab, aman ya Rab! Malının bitmesini esbab-ı intihardan addeden bu bedbaht çocuğun daha bin beş yüz liralık malı varmış!


En çok kazanan muharririn o dönemde yıllık kazancının iki yüz lirayı bulmadığı göz önüne alındığında Beşir Fuat'ın maddi bir problemi olmadığı anlaşılacaktır.

Ayrıca Ceride-i Havadis gibi bir yayının başmuharrirliği gibi vazifeleri üstlenen Beşir Fuat'ın işsiz kalmak gibi bir kaygısı söz konusu dahi olamazdı. 

Ahmet Mithat'a göre Beşir Fuat'ın katili materyalizm düşüncesinden başka bir şey değildi;

Ya bu netice-i müdhişe ve fâciadan dolayı mes'ul kimdir? Hiç şüphe yok ki o hikmet-i bâtıla! Öyle ise Materyalizm denilen hikmet-i maddiyeye yani maddi bir burhan-ı iptal olmak üzere sû-i akibetten başka bir şey aramak lazım gelir.


yılında henüz 35 yaşındayken intihar eden Beşir Fuat'ın ölümü Türk aydınları arasında bir şok etkisi yarattı.

Batı düşüncesinin en güçlü sesi Fuat'ın ölüm şekli, pozitif bilimlere yönelik eleştirilerin artmasına neden oldu.

Cemil Meriç gibi aydınlar onun intiharını Batılı düşünce sisteminin yarattığı köksüzlüğün son noktası olduğunu belirterek bazı fikirlerin tehlikesini şöyle aktaracaktı; 

Don Kişot'u kitaplar çıldırtmıştı. Beşir'i ise kitaplar öldürdü.

*Daha ayrıntılı bir okuma için Ahmet Mithat Efendi'nin "Beşir Fuad" isimli biyografi eseri incelenebilir.

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Beşir Fuat ilk Türk pozitivisti ve natüralistidir. Sonu da tam mistik bir vecd ile bağlandığı materyalist cereyana göre oldu. Yani batılılaşmanın hakkını verdi.

yılında İstanbul'da doğdu. Babası Maraş ve Adana mutasarrıflıklarında bulunmuş olan Hurşid Paşa'dır. Annesi ise Giresunlu Memiş Paşa'nın kızı Habibe Hanımdır. Annesi çevresine karşı düşmanlık hezeyanları olan paranoyak bir kadındır. Beşir Fuat, varlıklı bir ailenin çocuğudur. İlköğrenimini Fatih rüştiyesinde yaptı. Babasının Suriye'ye tayini üzerine, HalepCizvit Mektebi'ne devam etti. Ailesinin İstanbul'a dönmesi ile Mekteb-i Harbiye'ye girdi ve okulu 'de bitirerek Sultan Abdülaziz'in yaverlerinden oldu. Bu görevi 3 yıl devam etti.

Cizvit Okulu, Fransız din ve medeniyet misyonu ile vazifeliydi. Beşir Fuad'a burada pozitivizm aşılandı. İslam kültürü ve din duygusu zayıfladı. O, artık ateşli bir batılılaşma yanlısı idi. H. Spencer, S. Mill, Diderot, De La Mettrie gibi materyalist filozofları takdir ediyordu. Kendini pozitivizmin kurucusu olan A. Comte'un müridi görüyordu. İngilizce, Almanca ve Fransızcayı çok iyi biliyordu.


Beşir Fuad'ın çok beğendiği ve öve öve bitiremediği filozof De La Mettrie, Allah inancı hakkında şunları savunuyordu (1):

"Ancak tabiî kanunları kâfi derecede bilmemektir ki, bizi Allah fikrine sevk eder. Tesadüf fikrini yıkmak Allah'ın vücudunu isbat etmiş olmak değildir. Çünkü olabilir ki, Allah'tan ve tesadüften başka bir şey, meselâ tabiat bütün eşyayı olduğu gibi meydana getirmiştir."

(2)"Eğer Allah münkirliği bütün dünyaya yayılırsa o vakit din ağacı kökünden kesilmiş olur. Din harpleri ve korkunç din asker ve orduları kalmaz. O vakte kadar kutsiyet zehiri ile zehirlenen tabiat, haklarını ve safiyetini tekrar kazanır. Türlü türlü zevklere karşı kulaklarını tıkayan insan kendisini faziletin cazip yollarından saadete sevk edecek olan şahsî temayüllerini serbestçe takip edebilir."

Beşir Fuad, bir yandan makale ve kitaplar yazıyor, bir yandan da sefahat ve zevk âlemine dalıyordu. Batılı yaşayışa uygun olarak hanımının yanına bir de Fransız metres tutmuştu.

Bol paraya, rahat geçime rağmen bu hayat da onu mutlu etmedi. Diyordu ki (3)"Eve geldiğim vakit zevcem, niçin her akşam gelmiyorsun, diye serzenişler eder, ağlar. Evde birkaç gün kalıp da Kuzguncuğa gittiğim vakit, artık sen benden bıktın diyerek metresim ağlar. Ben iki cami arasında binamaz gibi kaldım. Hiç birine dert anlatmak mümkün değil."

Bu arada annesinin rahatsızlığı da şiddetlenmiştir. Götürdüğü Dr. Mongeri, annesini darüşşifaya yatırmayı teklif eder. Çünkü yangın çıkarma, intihar ve başkasına zarar verme gibi tehlikeli durumlar söz konusudur. Bütün hayatı altüst olur. Annesinin tek çocuğudur. Sonunda annesini tımarhaneye kapatır. Kadının bu hali onun moralini çok bozmuştur, kendisini de her an delirme korkusu sarar. 'da annesi vefat eder.

Beşir Fuad'ı etkileyen bir ölüm olayı da oğlu Namık Kemal'in 2,5 yaşında hayatı terk etmesidir.

Bu olaylar karşısında sarsılır. (4)"İntihar niyeti bende iki seneyi mütecaviz oluyor ki mevcuttur" der. Karşılaştığı bu müşküller karşısında "Bundan kurtulmağa çare olarak intihardan evlâ bir şey görmedim." diye ekler.

Beşir Fuad, çok önemsediği dostu Ahmet Mithat Efendi'ye, intiharından iki sene evvel, 'te şu mektubu yazar(5):

"İntiharımı fenne tatbik edeceğim; şiryanlardan birinin geçtiği mahalde cildin altına klorit kokain şırınga edip buranın hissini iptal ettikten sonra orasını yarıp şiryanı keserek seyelan-ı dem tevlidiyle terk-i hayat edeceğim. Kan akmakta iken her zaman şiryanı sıkıca tutarak ve sair tedbire müracaat ederek muhafaza-i hayat mümkün olduğu halde azmimden nükûl etmeyeceğim!

Şairler söz ile pek çok kahramanlık satarlar; fakat fiiliyata gelince, böyle bir metanet göstereceklerinden pek emin değilim. Çünkü şu intihar, beyne bir tabanca sıkmak, kendini asmak veya suya atılmak gibi değildir. Onlara bir kere teşebbüs edilince, onu menetmek ihtiyarı elden gider."

Ahmet Mithat Efendi bu mektubu "ihbar" kabul etti mi, ona engel olmak için bir şeyler yaptı mı bilinmiyor, ama vakti geldiğinde tıpkı mektubunda yazdığı gibi Beşir Fuad 5 Şubat tarihinde canına kıymıştır.

A. H. Tanpınar'ın deyimiyle (6)"İntihar ederken, can çekişme esnasında duyduklarını kaydetmekten çekinmeyen ve cesedini Tıbbiyeye hediye eden bir ilim mistiği"dir o

Beşir Fuad'ın intiharı düşünmesinde yaşadığı düzensiz ve karmaşık hayatın yanında inançsız oluşunun da büyük tesiri vardı. Meselâ dünyanın tesadüfî, yani bir rastlantı eseri meydana geldiğini düşünüyordu. Her şey bu şekilde devam edecek ve dünyanın sonu gelmeyecekti. Bu yüzden, başka bir dünya hayatından bahsetmek ona göre mümkün değildi.

Kokain ile kolunu uyuşturarak damarını keser. Kesilen yerden oluk gibi kan boşanması onu ürkütmez. Daha sonra usturayı boğazına çalar. Bir yandan da yanına kâğıt kalem koyar.

Kolundan ve boğazından kan boşanırken yine ilime hizmet peşinde, hissettiklerini yazar(7):

"Ameliyatımı icra ettim, hiçbir ağrı duymadım. Kan aktıkça biraz sızlıyor. Kanım akarken baldızım aşağıya indi. Yazı yazıyorum kapıyı kapadım, diyerek geri savdım. Bereket versin içeri girmedi. Bundan tatlı bir ölüm tasavvur edemiyorum. Kan aksın diye hiddetle kolumu kaldırdım. Baygınlık gelmeye başladı."

Baygınlık anında yüksek sesle evin hizmetçisine seslenir. Hizmetçiyi, kan daha çabuk aksın diye kolunu havada tutması için çağırmıştır. Adam içeri girer, her yer kan… Bağırır, bağırmasına evin ahalisi gelir.

Kadınlar tez elden, komşuları Doktor Miralay İzzetlu Nazif Bey'e haber verirler. Doktor çabucak yetişir, Beşir Fuat'ın ağzından en son şu cümle çıkar(8):

"Doktor uğraşma, beş dakikalık ömrüm kaldı."

Onun ölümünü yazması ilme katkı olmadığı gibi, ailesi de cesedini tıbbiyeye öğrencilere kadavra olması için vermemiştir. Eyüp Sultan kabristanına defnedildiyse de mezarı daha sonra kaybolmuştur.

Türkiye'ye felsefi cereyan olarak pozitivizmi ilk defa getiren, Türk aydınına tanıtan ve müdafaa eden bu şahıs; böylelikle kendisini hayata bağlayan bağlardan önce manevî olanını kesip attı. Sonra maddi bağları da kopardı.

Muhsin Kızılkaya şunları söyler(9):

"Beşir Fuad bir edebiyatçı olarak kabul edilmiyor ama memleketimizde edebiyat eleştirisinin öncüsü sayılıyor. Kendi nesli içinde tek örnektir; üç dili, Fransızcayı, İngilizceyi ve Almancayı anadili gibi biliyor. Edebiyatta hayalciliğe karşıdır, memleketin ilk realistidir. Batı'yı yüzeysel ve subjektif olarak değil, kaynaklardan okuyarak, bilinçle kavramaya çalışmıştır.

Oldukça kısa süren hayatında çeşitli konularda 'den fazla eser vermiş, müspet ilimlere, dil konularına, askerliğe, felsefeye ve edebiyata dair kitap ve makalelerinde hissilikten, hayalcilikten kaçınmış, buna karşın akılcı, materyalist ve pozitivist bir dünya görüşüne yaslanmıştır. Osmanlı aydınlarına Zola, Daudet, Dickens, Flaubert, Comte, Büchner, Spencer, D'Alembert, De la Mettrie, Chambers, Diderot, Claude Bernard, Ribaut, Tarde gibi Batılı düşünür ve edipleri ilk defa tanıtan odur. Bu listenin edebiyatçıları realist, yani gerçekçi; filozof ve mütefekkirleri de pozitivist, materyalist ve ansiklopedisttir. Bu bakımdan Beşir Fuad, yine memleketimizde realizm, pozitivizm ve materyalizmin öncüsü olarak kabul ediliyor; Dr. Abdullah Cevdet ve Baha Tevfik onun gerçek izleyicileridir.

Hiçbir tartışmada sinirlenmez, müthiş bir münazaracıdır. Hep belgeyle konuşur. Afra tafra, boş böbürlenme ondan uzaktır.

El atmadığı alan yoktur. Fizikten gökbilimine, tıptan fizyolojiye kadar her alanda eserleri var. Öğrendiği her şeyi derinlemesine öğrenmiş. Zaman zaman edebiyat tarlasına da dalar ama orada fazla oyalanmaz. Sadece şiir üzerine birazcık fazla konuşur. Şiirde yapay imgelere karşıdır. "Bunlar Batılı şairlerin uydurmasıdır" der, ona göre imge anlamsız olabilir ama "gerçek dışı" olamaz. Romanda da aynı fikirdedir. Natüralizmin şahı Balzac'ı Osmanlı aydınlarına ilk tanıtan odur.

Türk edebiyatının ilk denemecisidir, ilk materyalisttir, ilk biyograficidir, ilk eleştirmendir.

("Victor Hugo" kitabı Türk edebiyatının ilk eleştirel biyografisidir),

'de İstanbul'da doğmuş, Fatih Rüştiyesini bitirmiş, Suriye'de görev yapan babasının yanında kalmış, Halep'te Cizvit mektebine devam etmiş, burada çok iyi Fransızca öğrenmiş, 'te Harbiye'den mezun olmuş, kolağası (binbaşı) rütbesindeyken, bütün vaktini ilmi çalışmalara vermek için askerlikten ayrılmış, üç yıla hiçbir insanın sığdıramayacağı kadar eser sığdırarak 'de canına kıymıştır."

Üstad Cemil Meriç, Kırk Ambar adlı kitabında Beşir Fuad'dan şöyle söz eder:

"Alışkanlıklarıyla Osmanlı, kafasıyla Fransız Beşir Fuad'ı Cizvitler zehirledi. İmanını kaybeden o coşkun zekâ, yeni bir din buldu kendine: Maddecilik. Batının müsbet ilimlerini nasslaştırdı.

Kılıç bir fetih aracı değildi artık. Zafer rüyaları ancak kalemle gerçekleşebilirdi. Abdülaziz Han'ın yaveri bu çetin kavgaya kahramanca atıldı. Ama çağdaşlarının dilini konuşmuyordu Beşir. Her makaleyle biraz daha yalnızlaşıyor, uçurum biraz daha derinleşiyor, anlayışsızlık kine inkılâb ediyordu. Burkulan şuurunu uyuşturmak için içkiye ve kadına koştu. Nafile Dudaklarında günahların buruk tadı, bezgin ve yorgun, kavgaya devam etti. Gönülle aklın, şiirle nesrin, imanla inkârın, Doğu ile Batının kavgası. O yalçın irade, bu çılgın savaşa üç yıl dayanabildi. Hayalle gerçek arasındaki uçurum, maddecilikle doldurulamazdı. Na'şını fırlattı uçuruma. Don Kişot'u kitaplar çıldırtmıştı, Beşir'i kitaplar öldürdü.

Her aydın bir cemiyetin veya cemaatin sözcüsüdür. Beşir yalnızdı, yapayalnız: Karanlıklarda yanıp sönen bir şimşek Çorak toprağı yalayan, fakat serinletmeyen bir sağnak. Kendi kendini yiyen bir ızdırab. Yabancılaşmış Türk aydını, o metrûk ve meçhul mezarın başında haşyetle ürperse, yeri."

***
Beşir Fuad geriye çok sayıda eser bırakmıştır. Ondan fazla kitabı ve yüzlerce makalesi vardı. 'te hemen tamamıyla fennî konulara dair yazıların neşredildiği Güneş dergisini 12 sayı çıkarmıştır. Derginin mukaddimesine göre, Osmanlı gençlerinin çağdaş, müsbet ilimlere ve fennî gelişmelere yabancı kalmaması sağlanacaktı. Bu derginin tüm sayıları yeni harflerle yayınlanmıştır(10).


Sefa Saygılı






(x) KAYNAKLAR

1- Kırk Ambar. Cemil Meriç. Ötüken Y.

2- Beşir Fuad. M. Orhan Okay. Dergâh Y.

3- Meşhurların Son Anları. Burhan Bozgeyik, Türdav Y.

4- Meydan Larousse Ansiklopedisi. Sabah Y.

5- Yeni Rehber Ansiklopedisi. Türkiye G. Y.

6- Beşir Fuad'ın Mektupları. Arba Y.

7- Beşir Fuad ya da bileklerini kesip kanıyla intihar mektubu yazan kardeşimiz.

Kerem Çalışkan. Vatan Kitap,

8- İntiharın her çeşidi görüldü ama böyle "yazarak can verme"nin örneğine pek rastlanmadı.

Göker inan. Habertürk Tarih Dergisi.

9- Beşir Fuat kendini niçin öldürdü? Muhsin Kızılkaya. Habertürk Sitesi, Yüklenme tarihi:

Beşir Fuad'ın Güneş Mecmuası. Hazırlayan: Dinçer Öztürk. Kriter Yayınları,

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır