bir elinde cımbız bir elinde ayna şiiri / Şiir Sitesi - Orhan Veli Kanık - Cımbızlı Şiir

Bir Elinde Cımbız Bir Elinde Ayna Şiiri

bir elinde cımbız bir elinde ayna şiiri

Cımbızlı Şiir

Kaynak:

Telif durumu:

Bu eser, kültürel öneminden ötürü Türkiye Cumhuriyeti'nde kamuya maledilmiştir ya da sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre eserin koruma süresi dolmuştur. Kanun'un maddesine göre:

  • Koruma süresi eser sahibinin yaşadığı müddetçe ve ölümünden itibaren 70 yıl devam eder.
  • Sahibinin ölümünden sonra alenileşen (herkesçe bilinir duruma gelen) eserlerde koruma süresi ölüm tarihinden sonra 70 yıldır.
  • maddenin birinci fıkrasındaki hallerde (sahibinin adı belirtilmeyen eserlerde) koruma süresi, eserin aleniyet tarihinden sonra 70 yıldır; meğer ki eser sahibi bu sürenin bitmesinden önce adını açıklamış bulunsun.
  • İlk eser sahibi tüzelkişi ise, koruma süresi aleniyet tarihinden itibaren 70 yıldır.

Public domainPublic domainfalsefalse

Ahmet Özdemir

Atatürk’ün sevdiği ve Safiye Ayla’ya öğrettiği Tatyos Efendi’nin şarkısı “mani oluyor halimi takrire hicabım,” diye başlıyordu. Yani “utancım halimi anlatmaya engel oluyor," demek istiyordu. Çoğunuz bu duyguları yaşamışsınızdır. Yaklaşırsınız, yaklaşırsınız, başınız öne eğilir, diliniz lal olur, anlatamazsınız Orhan Veli gibi: Anlatamıyorum

“Ağlasam sesimi duyar mısınız,

Mısralarımda; Dokunabilir misiniz,

Göz yaşlarıma, ellerinizle?

Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,

Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu

Bu derde düşmeden önce.

Bir yer var, biliyorum;

Her şeyi söylemek mümkün;

Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;

Anlatamıyorum.”

Ölünce biz de iyi adam oluruz." Bunu ben söylemiyorum. Orhan Veli bir şiirinde demişti. Okuyalım mı?

“ÖLÜME YAKIN

Akşamüstüne doğru, kış vakti;

Bir hasta odasının penceresinde;

Yalnız bende değil yalnızlık hali;

Deniz de karanlık, gökyüzü de;

Bir acayip, kuşların hâli.

Bakma fakirmişim, kimsesizmişim; -

Akşam üstüne doğru, kış vakti -

Benim de sevdalar geçti başımdan.

Şöhretmiş, kadınmış, para hırsıymış;

Zamanla anlıyor insan dünyayı.

Ölürüz diye mi üzülüyoruz?

Ne ettik, ne gördük şu fani dünyada

Kötülükten gayri?

Ölünce kirlerimizden temizlenir,

Ölünce biz de iyi adam oluruz;

Şöhretmiş, kadınmış, para hırsıymış,

Hepsini unuturuz.”

Türk şiirinde Garip akımının kurucusu şair Orhan Veli Kanık, 14 Kasım 'de hayata veda etti. 13 Nisan 'te İstanbul'da doğdu. Galatasaray Lisesi'nde başladığı öğrenimini Ankara'da sürdürdü, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'ne devam etti (). Ankara PTT Genel Müdürlüğü'nde memur olarak görev yaptı. Askerlik görevini tamamladıktan sonra MEB Tercüme Bürosu'nda çalışmaya başladı. Daha sonra 'kurumda anti-demokratik bir hava esmeye başladığını' söyleyerek görevinden istifa etti. İlk yazıları lise yıllarında çıkardığı 'Sesimiz' adlı okul dergisinde, daha sonraki şiir ve şiir yazıları 'İnsan', 'Ses', 'Gençlik', 'Küllük', 'İnkılapçı Gençlik' dergilerinde yayımlandı.

yılından itibaren çeviriye ağırlık veren Orhan Veli, Mehmet Ali Aybar'ın çıkardığı 'Hür' ve 'Zincirli Hürriyet' adlı gazetelerde eleştiriler, 'Ulus'ta 'Yolcu Notları' başlıklı yazılar yayımladı. 'de liseden arkadaşları Oktay Rifat ve Melih Cevdet Anday ile birlikte 'Garip' adlı şiir kitabını çıkararak Türk şiirinde yenileşme hareketini başlattı. İşte Cımbızlı şiiri: “Ne atom bombası / Ne Londra Konferansı / Bir elinde cımbız, / Bir elinde ayna; / Umurunda mı dünya!” Orhan Veli, Melih Cevdet Anday ve Oktay Rifat'ın Türk şiirine getirdiği yeni soluk, ilk etapta eski usulü savunan şairler tarafından büyük bir tepkiyle karşılanmıştı. Bu şairlerden biri de Yusuf Ziya Ortaç'tı. Ortaç'ın 'Akbaba' dergisinde Garip akımına yönelik yazdığı yazıya Orhan Veli'nin verdiği 'El Cevap' unutulmazdır

"Vezin gitti, kafiye gitti, mana gitti. Türk şiirinin berceste mısraı diye 'Yazık Oldu Süleyman Efendi’ye' rezaletini alkışladılar. Sanatın darülacezesiyle tımarhanesi el ele verdi, birkaç mecmuanın sahifesinde saltanat kurdular. Ey Türk gençliği! Sizi bu hayasızların suratına tükürmeye davet ediyorum" Yusuf Ziya Ortaç,

28 Mart , Akbaba El Cevap "Edebiyat tarihinde her yeni cereyan şiire yeni bir hudut getirdi. Bu hududu azami derecede genişletmek, daha doğrusu, şiiri huduttan kurtarmak bize nasip oldu Oktay Rifat, bir mektubunda bu fikri mektep mefhumu üzerinde izaha çalışıyor. Diyor ki: "Mektep fikri; zaman içinde bir fasılayı, bir duruşu temsil ediyor. Sürat ve harekete mugayir. Hayatın akışına uyan, dialectique zihniyete aykırı düşmeyen cereyan sadece mektepsizlik cereyanı. Fakat hudutsuzluk yahut mektepsizlik vasfı şiirde tek başına, ayrı bir şekilde bulunabilir mi? Şüphesiz hayır. Bu vasfın insana birçok yeni sahalar keşfettireceğini, şiiri birçok ganimetlerle zenginleştireceğini tabii addetmeli. Bizim, kendi hesabımıza, bu hudut genişletme işinde ele geçirdiğimiz ganimetlerin başlıcaları arasında saflıkla basitlik var. Şiirlik güzeli bunlardan çıkarma arzusu, bizi şiirin en büyük hazinesi olan, insan hayatının bütün safhalarında kurcalayan bir alemle yakından temasa sevk ediyor"

Orhan Veli 1 Ocak tarihinden itibaren 15 günde bir yayımlanan 'Yaprak' dergisini çıkarmaya başladı. 15 Haziran 'ye kadar yayımlanan bu dergiyi parasal güçlükler nedeniyle yayımlayamaz olunca Ankara'dan ayrılıp, İstanbul'a döndü. Aynı yıl Nazım Hikmet'in yazılarından dolayı mahkûm edilmesini protesto etti yakın dostları Melih Cevdet ve Oktay Rıfat ile birlikte, şairin serbest bırakılması için 3 gün boyunca açlık grevi yaptı. Bu eylemiyle, siyaset ve edebiyat çevrelerinde büyük yankı uyandırdı.

Yine yılının Kasım ayında, bir haftalığına Ankara'ya gelmişti. 10 Kasım gecesinde, onarım için kazılmış, üzeri kapatılmamış bir çukura düştü. Ayağını incitti. Daha sonra İstanbul'a döndü. Bir arkadaş ziyareti sırasında aniden fenalaştı. Cerrahpaşa Hastanesi'ne kaldırıldı. Orhan Veli Kanık, 14 Kasım tarihinde, beyin kanaması sonucu girdiği komada yaşamını yitirdi. Cenazesi, Rumelihisarı'nda bulunan Aşiyan Mezarlığı'nda toprağa verildi.

Yakın arkadaşları tarafından 1 Şubat tarihinde anısına ''Son Yaprak'' adlı tek baskılık bir dergi yayımlandı. Şiirlerinden yapılan seçmeler İngilizce, Fransızca, Rusça, Yunanca gibi çeşitli dillere çevrildi.

Orhan Veli’nin çok sevilen şiirlerinden birini eklemeden edemedim:

“İstanbul'u Dinliyorum İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı

Önce hafiften bir rüzgar esiyor; Yavaş yavaş sallanıyor

Yapraklar ağaçlarda; Uzaklarda, çok uzaklarda,

Sucuların hiç durmayan çıngırakları

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;

Kuşlar geçiyor, derken; Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.

Ağlar çekiliyor dalyanlarda;

Bir kadının suya değiyor ayakları;

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;

Serin serin Kapalıçarşı

Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa

Güvercin dolu avlular

Çekiç sesleri geliyor doklardan

Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları;

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;

Başımda eski alemlerin sarhoşluğu Loş kayıkhaneleriyle bir yalı;

Dinmiş lodosların uğultusu içinde

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;

Bir yosma geçiyor kaldırımdan;

Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar.

Bir şey düşüyor elinden yere;

Bir gül olmalı;

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;

Bir kuş çırpınıyor eteklerinde;

Alnın sıcak mı, değil mi, bilmiyorum;

Dudakların ıslak mı, değil mi, bilmiyorum;

Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından

Kalbinin vuruşundan anlıyorum; İstanbul'u dinliyorum.”

"Bir elinde cımbız, bir elinde ayna"

Orhan Veli gerçekte yaln&#;zca kad&#;nlar için mi yazm&#;&#;t&#;r, yoksa dünyay&#; umursamayanlar&#; m&#; kastetmi&#;tir, bilemeyiz tabii ki. Kad&#;nlarsa da kastedilen, onlar&#;n ne çevrelerine bir zararlar&#; var böyle yapt&#;klar&#; için, ne de kendilerine. 

Ne atom bombas&#;, 
Ne Londra Konferans&#;;
Bir elinde c&#;mb&#;z, 
Bir elinde ayna; 
Umurunda m&#; dünya! 

Ama beyninin bir yar&#;s&#; hep siyasi gelece&#;i için çal&#;&#;an, di&#;er yar&#;s&#; içinde bulundu&#;u günü kurtarmaya odaklanm&#;&#;, bir ba&#;ka ifadeyle sürekli olarak bir gözü seçim takviminde, bir gözü liderinin verece&#;i i&#;arette olanlardan "çevrelerine" epeyce zarar geliyor. 

Havas&#;ndan suyundan, olmaz olas&#;ca do&#;as&#;ndan m&#;d&#;r bilinmez, siyasetçilerin büyük bir k&#;sm&#; neden hep böyle büyülenmi&#;çesine bir tek ki&#;inin a&#;z&#;na bakar; bu kadar m&#; önemlidir bu siyasi ç&#;kar

Siyah-beyaz Be&#;ikta&#;'&#;n rengidir yaln&#;zca. Siyasette ve ekonomide siyah ve beyaz kadar ayr&#; de&#;ildir renkler, olamaz, olmamal&#;d&#;r da. Gri alanlar da mutlaka vard&#;r, görmek isteyene. 

En küçük bir ele&#;tiri kar&#;&#;s&#;nda hemen gard&#;n&#; almaya haz&#;r olanlar var. Ele&#;tiriye tahammül, neredeyse s&#;f&#;r. &#;lla beyaz denilecek, griye bile tahammül yok. Ekonomideki olumsuz gidi&#;i bir kriz i&#;areti olarak yorumlayanlara, "Krizlerde kalas&#;n e mi, krizlerde kalas&#;n da kefen paras&#; bulamayas&#;n" diye beddua ederek yakla&#;mak, nas&#;l bir yönetim anlay&#;&#;&#; olabilir. Birileri, kefen paras&#; bulamayacak ölçüde krizde kal&#;rsa, bu kriz bireysel mi olacakt&#;r yani. 

Üzmemek-üzülmemek ikilemi

'in ekonomide çok zor geçece&#;i çok önceden belliydi. FED faiz art&#;racakt&#; ve bu da bizi ve bizim gibi ülkeleri etkileyecekti. Klasik hale gelen "Bize bir &#;ey olmaz" tavr&#;m&#;z&#; burada da sürdürdük adeta. Hatta daha kötüsünü de yapt&#;k. Siyasiler, önlem almaya niyetlenen bürokrasiyi öyle bir suçlad&#;lar, aç&#;ktan aç&#;&#;a öyle bir sopa gösterdiler ki, herkes siniverdi.

Ama, askerlikteki gibi bir emir-komuta zinciri söz konusu de&#;ildi ki. Hele hele konu Merkez Bankas&#; ise. 

Merkez Bankas&#;, do&#;ru bildi&#;ini s&#;rf siyasileri "üzmemek" ad&#;na yapm&#;yorsa çok yumu&#;ak kalpli demektir. 

Ya da, Merkez Bankas&#; do&#;ru bildi&#;ini kendisi "üzülmemek" için yapm&#;yorsa, bunu tan&#;mlamay&#; ba&#;kalar&#;na b&#;rakmay&#; tercih ediyoruz.

Bir olas&#;l&#;k daha var tabii ki, bugüne kadar yap&#;lanlar ya da yap&#;lmayanlar yerinde ad&#;mlar olarak görülüyorsa, ama do&#;ru dürüst bir sonuç da al&#;nmam&#;&#;sa, o zaman da bir yetersizlik durumu söz konusu demektir.

Ad&#;m ad&#;m s&#;k&#;nt&#;l&#; bir sürecin içine giriyoruz, bu konuda uyar&#;lardan geçilmiyor. Siyasiler, "Acaba bu uyar&#;larda hiç do&#;ruluk pay&#; var m&#;" diye dü&#;üneceklerine, ka&#;lar&#;n&#; çatarak "H&#;&#;&#;&#;" diye parmak sallamay&#; tercih ediyorlar. Son a&#;amada da beddualar geliyor

Bir elde c&#;mb&#;z  

K&#;yamet FED karar&#;yla kopacak, diye beklerken ve buna bir ölçüde kendimizi haz&#;rlam&#;&#;ken, Çin'den gelen kas&#;rga önüne kat&#;p sürüklemeye ba&#;l&#;yor tüm dünyay&#;. Ama biz, mezarl&#;ktan geçerken &#;sl&#;k çalmaya devam ediyoruz, hala

Çok eskiden de duyard&#;k, dolarla oynayan&#;n eli yanar, gibi sözleri. Duyard&#;k ve dolarla oynamaya as&#;l o zaman ba&#;lard&#;k, bir gizli mesaj veriliyor galiba, diye. Türk halk&#; öyle alg&#;l&#;yor art&#;k. Ne zaman, "Dolar art&#;&#;&#; spekülatif, her &#;ey kontrol alt&#;nda" denilse, üç be&#; gün geçiyor ve dolar t&#;rmanmaya ba&#;l&#;yor. 

Bunu Türk halk&#; ö&#;rendi de, siyasetçi hala ö&#;renemedi mi? Hayret ki ne hayret!

Asl&#;nda siyasetçi bunu gerçekten de ö&#;renemedi mi, yoksa vatanda&#;&#; ço&#;u konuda oldu&#;u gibi bu konuda da hala etkileyece&#;ini mi dü&#;ünüyor, tart&#;&#;&#;l&#;r. Yoksa akl&#; ba&#;ka yerde, yani "bir elinde c&#;mb&#;z, bir elinde ayna" durumu mu?

Bir buçuk y&#;lda dördüncü kez sand&#;&#;a gidece&#;iz. 30 Mart normaldi, yerel yöneticileri seçmek gerekiyordu. 10 A&#;ustos seçimine, ba&#;kanl&#;&#;&#;n yolunu açabilmek için gidildi. Anayasa yerli yerinde dururken, cumhurba&#;kan&#;n&#; ha halk seçmi&#;, ha Meclis seçmi&#;, de&#;i&#;en bir &#;ey yok oysa. Ama sand&#;k konulmu&#;tu ortaya, gitmemek olmazd&#;. 7 Haziran'da da sand&#;ktan kaçmak olacak &#;ey de&#;ildi, vekiller seçilecekti ve seçildi. 

Ya &#;imdi; hükümet "kurulmamas&#;n&#;" sa&#;lamak ad&#;na yo&#;un çaba gösterenler ba&#;ar&#;l&#; oldular. Aksi yönde u&#;ra&#;anlar da yok de&#;il tabii ki. 

Ekonomi ve siyasette böylesine karma&#;&#;k bir süreçteyiz. Güvenli&#;in konu&#;ulacak bir yan&#; ise hiç yok. Temmuz ortas&#;nda bir ta&#; at&#;ld&#;. Mitolojideki gibi, "&#;lk ta&#;&#; günah&#; olmayan biri ats&#;n" denilebilseydi, bu ta&#; sa&#;ana&#;&#; yine de ya&#;an&#;r m&#;yd&#;, bilemeyiz. Ama o ta&#; at&#;ld&#; sonuçta. Ve ya&#;ad&#;klar&#;m&#;za bak&#;yoruz da, sanki bir kabus görüyor gibi oluyoruz.

Terör t&#;rmanm&#;&#;, nereye varaca&#;&#; belli de&#;il. Ekonomide s&#;k&#;nt&#;lar her geçen gün art&#;yor. Üstelik bu kez kendi aya&#;&#;m&#;z&#; kur&#;unlaman&#;n ötesinde yurtd&#;&#;&#; kaynakl&#; geli&#;meler var. Ama biz tüm enerjimizi seçime harc&#;yoruz.

&#;imdi gelin de &#;u durumda Orhan Veli'nin o muhte&#;em &#;iirini an&#;msamay&#;n 
 

Orhan Veli Kanık Cımbızlı Şiiri

Kendi tabiriyle bir Garip Orhan Veli Kanık olarak tanıtan Türk şair. Daha çok Orhan Veli olarak bilinmektedir. Türk Edebiyatı&#;na en güzel şiirlerini daha ilkokulun son sınıfındayken başlamıştı. Ayrıca her şeyin şiire konu olabileceğini savunmuştur. Hayatı boyunca bir çok eser ve kitap yazmıştır. Orhan Veli Kanık (13 Nisan – 14 Kasım ), Türk şair. Melih Cevdet ve Oktay Rifat&#;la birlikte Garip Akımı&#;nın kurucularındandır. Şiirde ölçü, uyak ve sanatlı söyleyişlere karşıydı. Orhan Veli, her şeyin şiire konu olabileceğini savunmuştur.
İşte İşte Orhan Veli&#;nin yazdığı bir elinde cımbız bir elinde ayna isimli şiir sözleri..

Ne atom bombası
Ne Londra Konferansı
Bîr elînde cımbız,
Bîr elînde ayna;
Umurunda mı dünya

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır