Herkesin bildiği gibi antasit ilaçlar midedeki asit üretimini azaltması ve reflünün daha az ağrılı olmasını sağlayabilirler. Ne yazık ki antasitler kısa süreli ağrıda rahatlama sağlarlar (ortalama 1 saat ). Daha sonra daha fazla doz alımını gerektirirler. Ancak daha fazla doz alınımlarda ishal ya da kabızlık gibi yan etkilere neden olur. Özellikle yatma vaktinde artan asit reflüsünü önlemede yetersiz kalırlar ve daha farklı ilaç gereksinimi doğar.
Bu amaç ile pek çok ilaç kullanılmıştır. Simetidine, Ranitidin, Famodin gibi H 2 reseptör antagonisti denilen ilaçların yanısıra günümüzde Omeprazol, Lansoprazol, Nexium gibi proton pomba inhibitörü denilen ilaçlar kullanılmaktadır. Özellikle PPI (proton pompa inhibitörleri) kullanıldığında sorunların büyük bir kısmının ortadan kalktığı gözlenir.
Artık reflü ile ilgili yakınmalar sona erdi. Bilinmesi gereken yakınmaların ortadan kalkmasının yemek borusunda oluşan hasarın ortadan kalktığı anlamına gelmediğidir. İlaç kullanımına son verildiğinde ya da ara verildiğinde yakınmalar yeniden başlıyabilir. Unutulmaması gereken reflünün uzun dönem hastalık olduğudur.
[Reflü]
Günümüzde reflü hastalığının tedavisinde endoskopik tedavilerde yerini almaktadır. Endoskopik tam kat plikasyon (Plikator), sütür (Endocinch), Enteryx, Endonetics, Plexiglas microspheres gibi daha nadir uygulanan yöntemler yanı sıra Stretta gibi öne çıkan uygulamalarda vardır. Stretta yönteminde özofagus alt bölümüne adet noktaya mukoza soğutulurken 2 dakika süreyle 85°C ısı oluşturan radyofrekans enerji uygulanmasıdır.
Ancak etkinlikleri % oranlarında olan bu yöntemler mide fıtığının (hiatal herni) olmadığı yada cm’den küçük olduğu durumlarda, yutma güçlüğü, darlık ve Barrett özofagus olmadığı durumlarda uygulanabilir.
Boğaz reflüsü, mide reflüsüyle karıştırılabilir. Belirtilerinin gizli olmasından dolayı sessiz reflü olarak tanımlanır. Belirtileri görüldükten sonra uzmana danışmak önemlidir.
Boğaz Reflüsü Nedir?
Mide, yiyecekleri parçalamak için asit üreterek parçalama işlemi gerçekleştirir. Bu asit mideden yukarı çıkmaya başladığında reflü oluşmaya başlar. Boğaz reflüsü, mide asidinin yemek borusunu aşıp, boğaz bölümüne kadar ulaşması anlamına gelir. Tahriş gırtlak ve boğazda ağrı yaşanması en önemli belirtileri arasında yer alır. Stres. sigara kullanımı, aşırı kilo ve sıkan giysiler giymek boğaz reflüsünün nedenleri arasında yer alan faktörlerdir.
Boğaz Reflüsüne Ne İyi Gelir?
Boğaz reflüsünün tedavisinin uzmanlar tarafından gerçekleştirilmesi gerekir. Rahatsızlığa nelerin iyi geleceğini teşhisi koyan uzman doktor karar verebilir. Boğaz reflüsü sorunu bazı müdahalelerle daha aza indirilebilir.
Asit oranı düşük olan diyet boğaz reflüsü için faydalı olabilir. Muz, kereviz ve yeşil yapraklı sebzeler bunlara örnek olarak gösterilebilir. Gazlı ve kafein içeren içeceklerden uzak durulması gerekir.
İdeal kiloyu koruyabilmek boğaz reflüsüne iyi gelir. Bu rahatsızlığı yaşayan kişi aşırı kiloluysa kilo vermeye çalışabilir. Kilo verdikçe boğaz reflüsü rahatsızlığının belirtileri azalma gösterir.
Sağlıklı beslenmeye dikkat edilmelidir. Sabah, öğlen ve akşam öğünlerinde meyve ve sebze ağırlıklı yiyecekler tüketilmelidir.
Boğaz Reflüsü Nasıl Geçer?
Boğaz reflüsünü geçirmek için uzmanlardan yardım almak gerekir. Bunun yanında yaşam tarzında yapılacak değişiklikler boğaz reflüsünü azaltmaya yardımcı olabilir. Sigara ve alkol gibi vücuda zarar veren alışkanlıklar terk edilmelidir. Hızlı yiyeceklerin tüketimine ara verilmeli, yemek yerken acele edilmemelidir. Mide sağlığı için kötü olan durumlardan kaçınılmalı, yağlı yiyeceklerden uzak durulmalıdır. Verilen ilaç tedavisi ve beslenme programına uyulması halinde boğaz reflüsü problemi çözülebilir.
Boğaz Reflüsü Nedenleri
Yemek borusu iki taraflıdır ve her iki uç kısımda kas halkası bulunur. Bu kas halkalarının görevi midede bulunan içerikleri midede tutmaktır. Fakat boğaz reflüsü olan kişilerde bu kaslar doğru şekilde çalışmazlar. Mide asidi boğaz bölümüne ve korunaklı olmayan yerlere ulaşır.
Boğaz reflüsünün bebeklerde görülme olasılığını daha fazla olması, kas halkalarının gelişmemiş olmasıdır. Yemek borusunun daha kısa olması ve bebeklerin sürekli yatar durumda olmaları, daha sık görülmenin nedenleri arasında yer alır.
Boğaz Reflüsü Tedavisi
Boğaz reflüsünün bebekler ve çocuklar ile yetişkinlerde tedavileri birbirlerinden farklı ilerler.
Bebekleri mümkün olabildiğince küçük lokmalarla beslemek gerekir.
Beslenme sonrasında bebeğin 30 dakika kadar dik pozisyonda tutulması gerekir.
Doktor çocuklar için uygun gördüğü takdirde proton inhibitörleri ilaçlarını tavsiye edebilir. Bu ilaçları doğru ve damlı kullanılması gerekir.
Çocuklarda veya bebeklerde tüm yollar denenmesine rağmen yanıt alınmıyorsa, uzman doktorun uygun görmesi halinde ameliyata karar verilebilir.
Yetişkin bireylerde kullanılan ilaçlar boğaz reflü sorununu önemli ölçüde azaltmaya yardımcı olur.
Mide asidi azaltıcı ilaçların yanı sıra bağırsak hareketlerini artıran ilaçların kullanımı yetişkinlerde boğaz reflü problemini azaltır.
Uzmanlar yetişkin bireylerin yaşam koşullarını değiştirmeleri gerektiğini belirtirler. Fazla kilolardan kurtulmak, sigara ve alkolden uzak durmak gerekir. Nane şekeri, çikolatai kahve ve kafein içeren içeceklerden mutlaka uzak durulmalıdır. Yemek yedikten sonra en az 3 saat sonra uyumalı, yatak baş kısmı yükseltilmelidir. Asitleri nötr duruma getirmek için sakız çiğnenmesi tavsiye edilir. Bunlar denenip işe yaramadığı görülürse uzmanlara tekrar başvurulmalıdır.
Mide, kendisine gelen yiyecekleri sindirebilmek için asit salgılar. Mide içeriğinin ve sıvısının mide dışına çıkmaması için var olan kapakçık sistemi mide sıvısının mideden dışarı kaçağını önlemeye çalışır. Mide ile yemek borusu arasındaki kapakçık (alt özofagus sfinkteri) uygun çalışmadığı zaman, midenin asitli içeriği yukarıya yemek borusuna doğru kaçar. Buna gastroözofageal reflü (GÖR) denir. Yemek borusu ile boğaz arasındaki kapakçık (üst özofagus sfinkteri) çalışmadığı zaman ise, mide içeriği aside, mide içeriğine ve safraya karşı çok daha hassas olan boğaza ve larinkse yani ses tellerine kadar ulaşır. Bu duruma ise laringofaringeal reflü adı verilir (LFR) (1,2). Bu reflü yaygın olarak bilinen mide reflüsundan (GÖR) farklıdır. Boğazımıza olan üst reflu gün içinde ve ayakta daha fazla iken, mide reflüsü yatarken daha sık ve rahatsız edicidir (1). LFR gelişiminde gırtlak ve yutak dokularının hassas yapısı ve bazı sinirsel refleksler, yemek borusu hareketleri de önemli role sahiptirler.
Reflüye bağlı ses problemleri, ya asidin doğrudan irritatif etkisiyle, ya da boğaz, gırtlak ve boyun kaslarının aside karşı refleks olarak kasılması ve sertleşmesiyle ortaya çıkar.
Avrupa popülasyonunun yaklaşık %30’unun reflü şikayeti olduğu bildirilmektedir. Boğaza olan bu reflu nadir değildir ve KBB Polikliniklerine başvuran her 10 hastadan birinde görülmektedir. Ayrıca ses problemleri nedeniyle KBB Hastalıkları uzmanına başvuran hastaların en az %50’sinde LFR’nin ses probleminin ana veya yardımcı nedeni olduğu belirtilmektedir.
Laringofarengeal reflusu olan hasta hangi şikayetlerle doktora başvurur?
Hastalarımızda Sıklıkla Karşılaştığımız Problemler;
Tanı koymak her zaman kolay değildir. Çünkü hastalarımızın şikayetleri bu hastalığa spesifik olmamaktadır. Öncelikle hastalarımızdan ayrıntılı bir hikaye alınmalı, beslenme biçimleri, hayat tarzları, vücut kitle indeksleri (ağırlık/boy2), sigara, alkol,çay, kahve alışkanlıkları, mideye dokunan ilaç kullanımları, akşam yemeği ile yatış arası süre, çikolata, kuruyemişler, acı, sirke, acılı soslar, yağlı, şekerli beslenme alışkanlıkları, stres ve stresle baş edebilme durumları ve hatta dar kemer ve giysi kullanımları sorgulanmalıdır. Hastalarımızın daha önceki mide hastalıkları, bu hastalıklara yönelik kullandıkları ilaçlar ve geçirdikleri cerrahi operasyonlar da yine bilmemiz gereken noktalardır.
Yine ayrıntılı KBB ve Baş Boyun muayenesi yapılmalıdır. Videolarengoskopi bize reflü hakkında en çok bilgi veren görüntülülü endoskopi sistemidir. Bu sistem mide endoskopisine benzemez. Kameralı endoskoplarla boğazdan, gırtlaktan ve ses telleri ile yemek borusu başlangıç yerinden kayıtlı görüntüler elde edilir (Şekil 2,3,4). Şekil 2’de normal gırtlak yapısı görülmekte iken, Şekil 3 ve 4’de reflüsü olan 2 hastamıza ait ses telleri ve gırtlak yapısının endoskopik görüntüleri izlenmektedir.
Hastalarımızın şikayetleri Reflü Semptom İndeksi (RSİ) skalasında puanlanır (Şekil 5). Bu puanlama hastalarımızın bize kontrole geldiği tarihlerde tekrarlanarak tedavinin subjektif değerlendirmesi de yapılmış olur.
Endoskopik Laringoskopi görüntüleme yöntemleri bizim için en değerli yöntemdir. Bunlar fiberoptik endoskopi veya videolarengoskopi ile üst solunum ve sindirim yollarının görüntülenerek değerlendirilmesidir.
Tanıda en değerli yöntem ve altın standart olarak kabul edilen ise çift probe 24 saat asit (pH ) monitorizasyonudur. Bu tetkikte yemek borusunda alt kapakçığın 5 cm ve 15 cm üzerine 2 asit ölçer yerleştirerek yemek borusundaki 24 saatlik asit değişimleri takip edilebilir.
Maalesef LFR zor tanı konulan, düzenli tedavi alamayan bir hastalık olma özelliği taşımaktadır. Son yıllardaki tıptaki baş döndürücü gelişmelere teknolojik dönüşümün de eşlik etmesi sonrası LFR önümüzdeki yıllarda ismini çok daha fazla duyuracak bir hastalık olacaktır. Hatalı beslenme tarzları ve yaşam şekillerine eklenen yoğun stres sonucu bu hastalık da görülme sıklığını artıracaktır.
Birçok Hastalığın Oluşumunda Suçlanmaktadır: Bunlardan En Önemlileri;
Dietin düzenlenmesi bu hastalığın sadece tedavisinde değil, aynı zamanda tekrarlamamasında da çok önemli bir yere sahiptir. Günümüzün modern yaşam biçiminde artık geçici, haftalık, aylık, mevsimlik dietler yerine doğru beslenme biçimini kendi hayat tarzımız olarak benimsememiz gereklidir. Bu öneriler ise;
Yaşam tarzı değişiklikleri de LFR’ de ilaç tedavisini destekleyen önemli parçalardan biridir. Bunlar;
Yatarken yatak başın cm yükseltilmesi. Burada çift yastıkta yatmak değil, yatak başının yükseltilmesi amaçlanmaktadır. Dar giysilerden ve sıkı kemerden kaçınmalıdır. Sigara, alkol kullanılmamalı, ideal kilo korunmalıdır. Ayrıca karın bölgesini aşırı sıkan kıyafetlerden kaçınılmalıdır. Ek olarak:
Bu uzun öneri listesini okuyan hastalarımıza burada bir noktayı hatırlatmak istiyorum. Elbette “Hayatımızdan yukarda sayılan besinlerin hepsini çıkarmamız şarttır.” diye bir çıkarım da bulunmak ağır bir istek olacak ve muhtemelen hiç uyulmayacaktır. Doğrusu ise adı geçen besinleri sınırlı ve az miktarlarda tüketmek olacaktır. Bir hastam 4 aylık tedaviye rağmen düzelmiyordu. Bana daha sonra bir detoks kürü uyguladığını ve her gün 2 kilogram greyfurt tükettiğini söylemişti. Elbette ilaç tedavisi mutlaka bu önerilerle desteklenmelidir.
Proton pompa inhibitörleri denen bir grup ilaç kullanılmaktadır. Bu ilaçlar mide asiditesini sıfıra indirmektedir. Bu ilaçlar sabah aç karna ve gece yatarken olmak üzere 2 tane alınmalıdır. Bu tedaviye en az 4 ay devam edilmesi uluslar arası literatürde önerilmektedir.
Bizim uygulamamız tedavinin 2. ayında ve tedavi bitimi 4. ayında hastayı tekrar değerlendirmektir.
Maalesef ilaçla tedavide en uygun ve optimal tedavi ile başarı % 70 olmaktadır. Bu tedaviye cevap vermeyen hastalarda mide endoskopisi ve biopsi gibi ileri diğer tetkikler gerekebilir.
Bunlardan biri reflü hastalığının ses kalitesi üzerine etkilerini değerlendiren bir çalışma idi. Ses analizleri yaptığımız bu çalışma ile laringofarengeal reflünün ses kalitesi ve ölçütlerini olumsuz etkilediğini ortaya koyduk (1). İkinci çalışmamızda da reflunun mekanizmaları ve klinik formları araştırdık (2).
Cerrahi tedavi seçenekleri tedaviye yanıt alamadığımız veya yapısal problemleri olan hastalarda değerli bir seçenektir.
LFR sık görülür, GÖR ile karışabilmektedir. Doğru tanıyı koymak zor ve önemlidir. Tedavi edilmezse ciddi komplikasyonlara yol açabilmektedir.
Boğaz reflüsü nedenleri; yemek borusunun iki ucunda bulunan kasların mekanik açıdan bozulması olarak açıklanabilmektedir. Söz konusu kas halkalarının düzgün çalışmaması sonucunda mide içeriğinin mideden yemek borusuna, gırtlağa hatta solunum yoluna geri kaçması problemi yaşanmaktadır. Oldukça güçlü olan mide asidine karşı söz konusu bölgeler korunaksızdır ve tekrarlayan temas söz konusu olduğunda iltihaplanmalar yaşanabilmektedir.
Boğaz reflüsü; kas halkaları henüz gelişmemiş bebeklerde sık görülmektedir. Kas halkalarının gelişmemesinin yanı sıra sürekli yatar pozisyonda durulması da boğaz reflüsü problemine kaynaklık etmektedir. Yapılan araştırmalar sonucunda boğaz reflüsünün (kas halkalarının bozulmasının) nedeni tam olarak tespit edilememektedir. Ancak yaşam içerisinde alınacak birtakım önlemler ile de şikayetlerin önüne geçilebilmektedir.
Boğaz reflüsü nasıl geçer sorusu günümüzde pek çok kişinin cevabını aradığı sorulardan biridir. Günlük yaşam konforunu önemli derecede etkileyen boğaz reflüsü problemi; komşu organ ve dokularda da kalıcı hasarlara neden olabileceği için mutlaka tedavi edilmelidir.
Boğaz reflüsü; aşırı yağlı ve baharatlı gıdalar tüketmekten kaçınarak, ideal kilo korunarak ve yemekten hemen sonra yatılmayarak önüne geçilebilecek bir problemdir. Aynı zamanda sigara ve aşırı alkol tüketimi vücudumuzdaki organ ve dokularda tahribata yol açmaktadır ve direkt temas ettiği yemek borusu kaslarına da zarar vermektedir. Bu nedenle alkol ve sigara tüketimine de son verilmelidir.
Reflü, mide asidinin yemek borusuna geri akması ve yemek borusunun iç tabakasını tahriş etmesi durumudur. Bu durum, gastroözofageal reflü hastalığı (GERD) olarak da bilinir. Reflü, mide asidinin yanı sıra safra, pankreas enzimleri ve sindirim sıvılarının yemek borusuna geri kaçması sonucu oluşabilir.
Reflü, mide kapakçığı adı verilen bir kasın zayıflaması nedeniyle meydana gelir. Bu kasın görevi, mideden yemek borusuna giden asitli sıvıların geriye kaçmasını önlemektir. Kapakçık yeterince sıkılmazsa, mide asidi yemek borusuna kaçabilir ve tahrişe neden olabilir.
Reflü, yanma hissi, göğüste sıkışma, özellikle yemek yedikten sonra ortaya çıkan ağrı gibi belirtilere neden olabilir. Bu semptomlar, diğer sindirim sorunlarından da kaynaklanabilir, bu nedenle reflü teşhisi, doktorun fizik muayene ve bazı testler yapmasıyla konulur.
Reflü tedavisi, yaşam tarzı değişiklikleri ve ilaçlarla yönetilir. Yaşam tarzı değişiklikleri arasında yemek sonrası yatmaktan kaçınmak, ağır yemeklerden kaçınmak, alkol ve kafein tüketimini sınırlamak ve sigarayı bırakmak yer alır. İlaç tedavisi, asit blokerleri, proton pompası inhibitörleri ve antiasitler gibi mide asit üretimini azaltan ilaçlar kullanılarak yapılır.
Ciddi vakalarda, reflü cerrahi müdahale gerektirebilir. Reflü ile ilgili komplikasyonlar arasında yemek borusu iltihabı (özofajit), yemek borusu darlığı ve Barrett özofagusu adı verilen bir durum yer alır. Bu nedenle, semptomları olan kişilerin doktorlarıyla görüşmeleri ve tedavi planı için danışmaları önemlidir.
Sonuç olarak, reflü, mide asidinin yemek borusuna kaçması sonucu yemek borusu tahrişine neden olan bir durumdur. Yaşam tarzı değişiklikleri ve ilaç tedavisi, reflü semptomlarını yönetmek için kullanılan yaygın tedavi yöntemleridir. Reflü tedavisi gerektirebilen semptomlar yaşayan kişilerin doktorlarıyla konuşması ve uygun tedavi seçenekleri için danışması önemlidir.