büyük abdest yaparken kan gelmesi gusül gerektirir mi / Abdesti bozan hususlar guslü de bozar mı? | Sorularla İslamiyet

Büyük Abdest Yaparken Kan Gelmesi Gusül Gerektirir Mi

büyük abdest yaparken kan gelmesi gusül gerektirir mi

Gusl&#; Gerektiren Durumlar Nelerdir? Gus&#;l Abdesti Almayı Gerektiren Haller

Haberin Devamı

 Medine döneminde Maide suresinin 6. ayetinde abdestin nasıl alınması gerektiğinden tekrar bahsedilmiştir. Ayet; “Ey iman edenler! Namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi ve -başlarınıza mesh edip- her iki topuğa kadar da ayaklarınızı yıkayın…” şeklindedir.

 Peygamber Efendimiz (SAV) ise; Abdesti bozulan bir kimsenin tekrar abdest alıncaya kadar namazının kabul edilmeyeceğini buyurmuştur.

 Gusül ise tüm vücudun su ile yıkayarak yapılan hükmi temizliğe verilen isimdir. Gusül de abdest gibi hükmi bir temizliktir. Bunun yanında aynı zamanda maddi bir temizliktir. Çünkü gusül abdesti ile vücuttaki hayız, cünüplük ve nifas nedeni ile oluşan maddi kalıntıların ve bulaşıkların da temizlenmesi işlemi yapılmaktadır.

 Kur'an-ı Kerim'de gusül ile ilgili pek çok ayet bulunmaktadır. “Allah, tertemiz olanları sever.” (Tevbe, 9/), “Namazın anahtarı temizliktir.” (Ebu Dâvûd, Salât, 31), “Temizlik olmadan namaz kabul olmaz.” (Müslim, Tahâret, 2) ayetleri ile temizliğin ne kadar önemli olduğu vurgulanmaktadır.

 Gusül abdesti alarak cünüplük sebebi ile vücutta meydana gelen yorgunluk ve gevşeklik durumu da giderilmiş olmaktadır. Bedenin dengesi tekrar sağlanmış ve kan dolaşımı düzene girmiş olur. Bunun yanında bedenin hükmi kirlilikten de arınması sağlanmaktadır.

Haberin Devamı

 Gusül alarak hem ibadete hazırlanmış hem de beden ile ruh sağlığının dengelenmesi sağlanmış olur. Bunun yanında gusül abdesti alarak Allah (cc) ile Hz. Peygamberin (SAV) emirlerinin yerine getirilmesi de sağlanmış olmaktadır. Kulluk görevi yerine getirildiği için insan sevapta kazanmaktadır.

Gusül Abdesti Almayı Gerektiren Haller Nelerdir?

 Gusül abdestinin dört durumda alınması gerekmektedir. Bunlar;

Meni gelse de gelmese de cinsel münasebette bulunmak

İhtilam durumu: Bir kimse uykudan uyandığı zaman ihtilam olduğunu hatırlamazsa ancak elbisesine meni bulaştığını görürse o zaman yine gusül abdesti alması gerekmektedir. Uykusunda ihtilam olduğunu hatırlayan bir kimsenin elbiselerine meni bulaşmadıysa o zaman gusül abdesti almasına gerek yoktur. Kadınların da ihtilam oldukları zaman gusül abdesti alması gerekmektedir. Sahabe içerisinden olan bir kadın Peygamber Efendimize (SAV) erkeğin gördüğü rüyaları kadın görür mü diye sormuştur. Peygamber Efendimiz de “Bir kadın (rüyasında) erkeğin gördüğünü görür ve ihtilam olursa (Müslim, Hayz, 32–33) gusletsin” (Müslim, Hayz, 31) buyurmuştur.

Haberin Devamı

Herhangi bir durumda üreme organından şehvetle meni gelmesi durumunda

Kadınlarda adet ile lohusalık dönemlerinin sona ermesi halinde gusül abdesti alması gerekmektedir.

Bunun yanında cuma ve bayram namazlarından önce, hac ya da umre için ihrama girerken, Arafat'ta vakfe için gusül abdesti almak sünnettir.

 Kaynak: Diyanet

İstihaze nedir? Kadınlar i&#;in

Sözlükte "suyun akıp taşması, kanın akması" anlamındaki hayz kökünden türeyen istihâze kelimesi, fıkıh terimi olarak kadının rahminden hayız ve nifas halleri dışında genellikle de bir hastalık sebebiyle kan akmasını ifade eder. Bu durumdaki kadına da müstehâza denir.

Hayız ve nifas süreleri içinde gelen kan gibi istihâze dolayısıyla gelen kan da ibadetlerin ifası için gerekli olan maddî ve hükmî temizlik şartını ilgilendirdiğinden fıkıh kitaplarında "tahâret" bölümünde ele alınmıştır. İstihâzeyle ilgili dinî hükümlerden önce hangi durumlarda gelen kanın istihâze kanı olduğunun tesbiti önem taşımaktadır. Fıkıh kitaplarında çok çeşitli ihtimallerden hareketle yapılan ayrıntılı açıklamaların o dönemlere ait bilgi ve tecrübe birikiminden kaynaklandığı, uygulanması kolay olan bazı ölçütler geliştirme niteliğini taşıdığı, bugün tıp ilminin imkânlarından yararlanarak kanın mahiyetinin tesbit edilmesinin, dinî hükmünün de ona göre verilmesinin daha isabetli bir davranış olacağı açıktır.

İstihâzeyle ilgili fıkhî hükümler diğer bazı hadisler yanında, özellikle kadın sahâbîlerden Fâtıma bint Ebû Hubeyş'in Hz. Peygamber'e gelerek kan akıntısının sürüp gittiğini ve bir türlü temizlenemediğini, bu durumda namaz kılıp kılamayacağını sorması üzerine Resûlullah'ın bunun hayız kanı olmayıp damardan aktığını, âdet süresi tamamlandığında yıkanıp namaz kılmaya başlamasını söylediğine dair hadise dayandırılmaktadır (Buhârî, "Ḥayıż", 8, 24; Müslim, "Ḥayıż", 62; Ebû Dâvûd, "Ṭahâret", ).

Fıkıh âlimleri dinî hükümler açısından yaradan kan akması, idrarın tutulamaması veya burundan sürekli olarak kan gelmesi gibi bir özür hali olarak değerlendirdikleri istihâze kanının tesbitinde daha çok hayız süresini ölçü almışlardır. Buna göre her mezhepte hayız için belirlenen asgari süreden az veya âzami süreden çok veya lohusalık süresinden sonra akan kanın veya âzami süreyi geçmese bile bir kadının belirli âdet günlerinden sonra da akmaya devam eden kanın kural olarak istihâze kanı sayılması genel kabul görmüş olmakla birlikte Hanefîler dışındaki üç mezhebin âlimleri, bilgi ve tecrübesiyle kanın mahiyetini tesbit edebilen kadının bunu esas alması gerektiğini belirtmişlerdir. Ayrıca âdet görme çağına henüz ulaşmamış küçük kızdan, âdetten kesilen veya hamile olan kadından gelen kan da istihâze kanı sayılır. Şâfiî ve Mâlikî mezheplerinin, hamilelik süresince de kadınların âdet görebileceği ve bu kanın belli şartlarda hayız kanı sayılacağı görüşü (Mv.F, III, ) o döneme ait tıbbî bilgilerin yetersizliğiyle ilgili görünmektedir.

Hayız ve nifas halleri, kan akmaya devam ettikçe ve kanın kesilmesinden sonra boy abdesti alınmadıkça ibadete engel iken istihâze yalnızca abdesti bozan bir durum olup gusül gerektirmez. Dinî açıdan özür sayılan diğer durumlarda olduğu gibi istihâzede de özrün sabit olması için akıntının bir namaz vaktinin bütününü kapsayacak şekilde devam etmesi şartı aranır. Bu vakit içinde abdest alıp namaz kılacak kadar bir kesintinin olması halinde bu kimse özürlülere uygulanan özel hükümden yararlanamaz. Bütün fakihler tarafından benimsenen bu şart gerçekleştiği takdirde müstehâza özür sahibi kimselerin hükmüne tâbi olur. Bu durumda, eğer istihâze kanı hayız veya nifas halinin devamında gelmişse önce bu halin sona ermesi sebebiyle boy abdesti alır, sonra da Hanefî ve Hanbelîler'e göre her namaz vakti için, Şâfiîler'e ve Mâlikîler'de bir görüşe göre ise her farz namaz için ayrı abdest almak şartıyla ibadetini yerine getirir. Mâlikî mezhebinde bir görüş de her namaz için ayrı abdest alınmasının şart değil müstehap olduğu yönündedir. Her vakit için bir abdestin yeterli olduğunu savunanlara göre bu vakitte -başka bir şekilde abdestini bozmadığı takdirde- her türlü farz, vâcip ve nâfile namaz, diğerlerine göre ise yalnız o vaktin farzını ve dilediği kadar nâfile namaz kılabilir. Akıntısı devam eden kadının, vücut ve elbisesine bulaşmasını önlemek için öncelikle kanı durdurucu veya azaltıcı tedbirlere başvurması gerekir. Ayrıca kan sadece ayakta, rükû ve secde durumlarında geliyorsa oturarak ima ile namaz kılmayı tercih etmesi de bir tedbir olarak tavsiye edilmiştir.

Çoğunluğa göre istihâze durumu hayızın aksine oruç tutma, Kur'an okuma, tavaf yapma ve camiye girme konusunda olduğu gibi karı-koca arasında cinsel ilişki için de bir engel teşkil etmez. Bazı tâbiîn âlimleri ise cinsel ilişkiyi câiz kabul etmemiştir.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN SON DAKİKA

Adet lekesi orucu bozar mı? Oruçluyken gelen kahverengi vajinal akıntı kaza gerektirir mi?

Adet döngüsü kadınlar için normal bir süreçtir. Her ay yaşanan bu durumun süresi her kadında da farklılık gösterir. Kimi kadınlarda adet süresi bittikten sonra kahverengi akıntılar meydana gelebilir. Bu akıntıların adet hükmünde olup olmaması ise kadınların merak ettiği bir konudur. İşte, kadınlar tarafından araştırılan vajinal akıntı orucu bozar mı? sorusunun cevapları yazımızda sizleri bekliyor.

Adet Lekesi Orucu Bozar Mı?

Adet lekesi, kadınların adet sürelerinin dolmasının ardından meydana gelen kahverengi akıntılardır. Bu akıntıların orucu bozup bozmadığı kadınlar tarafından merak edilir. Bu konu ile ilgili fıkıhlarda yer alan açıklamalarda adet lekesinin de adetin devamı olduğunun kabul edildiği görülmektedir. Bu yüzden adet lekesi olan kadınların oruç tutması ya da abdest alması mümkün değildir. Ancak 10 günün ardından adet lekesi görülür ise bu lekeler özür kanı olarak kabul edilir. Bu yüzden kişiler oruç tutamasa da abdest alarak namaz kılmaya devam eder.

Adet Öncesi Gelen Kahverengi Akıntı Orucu Bozar Mı?

Bazı kadınlarda adet olmadan önce kahverengi akıntılar meydana gelir. Bu akıntılar kan olmadığı için kadınlar tarafından orucu bozup bozmadığı kafa karıştırır. Ancak adet öncesi meydana gelen kahverengi akıntılar adet döneminin başlangıcına işaret eder. Bu yüzden de eğer oruçlu iken kahverengi akıntı meydana geldiği görülür ise oruç bozulur. Bu şekilde bozulan orucun kazası için aynı güne denk gelen bir günlük oruç tutar.

Adet Akıntısı Orucu Bozar Mı?

Adet akıntısı sırasında vajinadan kan gelir. Bu kan kadınların orucunu bozar. Kadınlar ramazan ayında gördükleri adet dönemi boyunca oruç tutamaz, abdest alamaz ve namaz kılamaz. Adet akıntısı bittikten sonra ise tekrar oruç tutmaya başlayabilir. Ramazan ayından sonra da adet gördükleri süreç boyunca tutamadıkları orucun kazasını tutmakla yükümlüdür.

Diyanet izin verdi kullanabilirsiniz

Diyanet: Tuvalet kağıdı, kına, saç boyası ve jöle kullanılabilir.

Yayınlanma: - 08 Mart Güncellenme:

Diyanet izin verdi kullanabilirsiniz

Vatandaşların “dini” sorularını yanıtlayan Diyanet İşleri Başkanlığı, yazı malzemesi olduğu için kâğıdın temizlik malzemesi olarak kullanılmasının uygun görülmediğine işaret ederken, günümüzde tuvalet kâğıtlarının, temizlik için üretildiğinden, bunların temizlik amacıyla kullanılmalarında bir sakınca olmadığını bildirdi. Diyanet, kına saç boyası ve jöle gibi maddeler abdest ve gusle mani olmadığını da bildirdi.

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı, Dini Soruları Cevaplandırma Platformu vatandaşların merak ettikleri konulara yanıt vermeye devam ediyor. Diyanet İşleri Başkanlığı son olarak “tuvalet kağıdı, hemoroid ve saç boyası” ile ilgili sorulara yanıt verdi.

-“TUVALET KAĞIDI İLE TEMİZLENMENİN BİR SAKINCASI VAR MI?”-

Tuvalet kağıdı ile temizlenmenin bir sakıncasının olup olmadığını soran vatandaşa yanıt veren Diyanet, “Dinimizde namazın sahih olma şartlarından biri de, insan vücudunun, elbisesinin ve namaz kılacağı yerin dinen pis sayılan şeylerden temiz olmasıdır. Aslolan bu temizliğin su ile yapılmasıdır” dedi. Su ile temizliğin İslam toplumlarının en belirgin özelliklerinden birisi olduğunun altını çizen Diyanet, “Taharet için su bulunmadığında, diğer temizlik malzemeleriyle de taharet yapılabilir. Necaset mahallinin su ile iyice temizlendikten sonra kurulanması en uygun olanıdır. Bazı kaynaklarda yazı malzemesi olduğu için kâğıdın temizlik malzemesi olarak kullanılması uygun görülmemişse de, günümüzde tuvalet kâğıtları, temizlik için üretildiğinden, bunların temizlik amacıyla kullanılmalarında bir sakınca yoktur” ifadelerini kullandı.

-DİYANET'E HEMOROİD SORUSU-

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı bir vatandaşın “Hemoroid” sorusunu da cevaplandırdı. Hemoroidin ya da başka bir uzvun kanaması ile abdest bozulacağını belirten Diyanet, şunları kaydetti:

“Ancak kanadığı halde akmayan ve çıktığı yerin dışına taşmayan kanamalar abdesti bozmaz. Şâfiî ve Malikî mezhebine göre kanama hiçbir şekilde abdesti bozmaz. Hemoroid kanaması süreklilik taşıyorsa bu kimse özürlülere tanınan kolaylıktan istifade edebilir. Şöyle ki, dinmeyen burun kanaması, yaradan kan sızması, idrar tutamama, devamlı yellenme gibi bedenî rahatsızlıklar, en az bir namaz vakti süresince devam etmesi halinde, özür olarak kabul edilmiştir. Böyle olan kimseye de özürlü denir. İslâm dini kolaylık dinidir; kişiye gücünün üstünde yük yüklemez. Özürlü sayılan kişilerin ibadetlerini yerine getirebilmeleri için birtakım kolaylıklar getirmiştir. Özürlüler, her vakit için abdest alır ve mazeret teşkil eden rahatsızlığından başka, abdest bozan bir hal meydana gelmedikçe, bu abdestle o vakit içerisinde dilediği kadar namaz kılar, Kur'an-ı Kerim okur ve diğer ibadetlerini yaparlar. Namaz vaktinin çıkmasıyla veya başka abdest bozan bir halin meydana gelmesiyle özürlü kimsenin abdesti bozulur. Kişiyi özürlü kılan hal, bir namaz vakti boyunca hiç meydana gelmezse, özür ortadan kalkmış olur ve o kimse özür sahibi olmaktan çıkar. Özürlü kimseden akan kan, irin, idrar gibi şeylerin çamaşıra bulaşması halinde, bundan kaçınılması mümkün değil ve temizlendiğinde tekrar bulaşacaksa çamaşır yıkanmadan namaz kılınabilir. Fakat elbiseye tekrar bulaşmayacaksa, yıkanması gerekir.”

-“JÖLE ABDEST BOZMAZ”-

Diyanet'ten “Saç boyası, abdest ve gusle engel midir?” sorusuna da cevap geldi. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı, Dini Soruları Cevaplandırma Platformu, “İçeriğinde kan gibi dinen temiz olmayan şeyler bulunmadığı sürece, el veya başa sürülen kına, boya gibi maddelerin katı atıkları iyice yıkanıp, sürüldüğü yerlerden temiz ve saf bir su akması durumunda, bunların deri ve saçlarda bıraktığı renk suyun deriye nüfuzuna engel olmaz. Dolayısıyla deri üzerinde tabaka oluşturmayan, kına, saç boyası ve jöle gibi maddeler abdest ve gusle mani değildir” ifadelerini kullandı.

ANKA

Diyanetİslam

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır