büyükbaş hayvanlarda solunum yolu enfeksiyonu / One moment, please

Büyükbaş Hayvanlarda Solunum Yolu Enfeksiyonu

büyükbaş hayvanlarda solunum yolu enfeksiyonu

Sığırlarda solunum yolu enfeksiyonları, sığırcılıkta çok rastlanan ve önemli hastalıklardan biri solunum yolu enfeksiyonudur. Besicilikte ve buzağılarda özel önem taşıyan bu hastalık birçok etkenin bir araya gelmesiyle oluşur.

Klinik Belirtiler

Başlıca belirti öksürüktür. Gözle izlenebilecek diğer belirtiler sık soluma, durgunluk, iştahsızlık, burun akıntısı, soluk güçlüğü ve karnından solumadır. Vücut ısısının yükselmesi hastalığın başında söz konusu olsa da, sonradan normale düşebilir.  Nabız sayısı ise artmıştır. Durgun, iştahsız danalarda vücut ısısı ölçülmesi ihmal edilmezse erken teşhis konulması daha kolay olur.

Sığırlarda solunum yolu enfeksiyonları her zaman stres faktörleriyle başlar. Stres altında olmayan, normal durumdaki danalarda vücudun koruyucu mekanizması hastalığı önler. Koruyucu sistemin bozulması ise stres ile oluşur. Stres oluştuğunda en önemli koruyucu düzenek olan soluk borusundaki tüycükler durur. Bu tüycükler normalde soluk borusunu yukarı doğru süpüren, üst solunum yolundan alt solunum yoluna mikroorganizmaların geçişini engelleyen işleve sahiptir. Stres ile birlikte tüm koruyucu vücut düzenekleri durduğundan, bu işlev de etkisini yitirir. İşte, böyle bir durumda normal koşullarda üstten alta inemeyen mikroorganizmalar akciğerlere kadar gelecek çoğalmaya başlarlar. Çoğalan mikroorganizmalar toksin salgılamaya, toksinler ise akciğeri yaralamaya, giderek “zatürre” ya da “pneumoni” dediğimiz hastalığa sebep olurlar. Bu durumda hava girmesi gereken akciğer boşlukları içine kan ve irin dolar.  Hava alamayan veya havayı ciğerlerine dolduramayan dana daha sık soluk almak zorunda kalırken, bir yandan da göğüs bölgesi ağrıdığı için karnıyla soluk almaya çalışır. Halk tabiriyle “karnını dövüyor” denilen olay budur.  Dana aynı zamanda ciğerlerine dolan kanlı, irinli maddeleri atabilmek için sık sık öksürür.

Stres nedir, nasıl oluşur?

Stres dananın normal yaşamının dışına çıkan, konforunu bozan, rahatını kaçıran her şeydir. Bunun başında nakliye gelir. Ancak; her türlü değişiklik stres sebebi olabilir. Yer değişikliği, yem değişikliği, ani hava değişiklikleri, toz, yorgunluk, kötü barınak koşulları, açlık, susuzluk, buzağılarda ise sütten kesme dönemi stres kaynaklarıdır.

Stres ile zayıflayan, kendini savunamayan vücuda viruslar hücum eder. Daha önce, stres altında olmayan danalara zarar veremeyen viruslar, Parainfluenza, BRSD, IBR, BVD virusları ve diğer virus grupları zarar vermeye başlarlar.

Virusların zedelediği akciğerlere, yine daha önce zarar verecek durumda olmayan, bakteriler gelip yerleşerek hasara sebep olurlar. Başta pasteurella adı verilen mikroorganizmalar olmak üzere, hemofilus, mikoplazma, klamidya gibi bakteriler işin içine karışarak hastalığı şiddetlendirirler.  Böylece solunum yolu enfeksiyonu, öksürük, zatürre ya da pneumoni adını verdiğimiz problem ortaya çıkar.

Hastalıktan ölüm oranı, şiddetine göre değişmekle birlikte, % arasındadır.  Ölen ya da kesilen dananın akciğerinden bir parça suya atılırsa batar.  Normal akciğer ise içi hava dolu olduğundan suya batmaz, yüzer.  Akciğerin rengi koyu kırmızı, sarı, gri olmuştur ve mozaik tarzındadır.

Sığırlarda Solunum Yolu Enfeksiyonları Tedavi

Solunum yolu enfeksiyonlarının tedavisi mümkündür. Ancak, hastalık canlı ağırlık kaybı, ölümler ve tedavi masraflarıyla işletmeye büyük zararlar verir. Diğer bir problem ise nükslerdir. Hastalık, tedavi edildiği sanılsa da, % oranında nükseder. Bir süre sonra tekrar ortaya çıkar. Nükslerin tedavisi de yine masraf ve dananın zayıflaması ile birlikte ekonomik kayıplara yol açacaktır. Solunum yolu hastalıkları tedavisi en son çare olan hastalıklardandır. Asıl olan korumadır.

Bu konudaki koruyucu hekimliğin yolunu hastalığın oluşumundaki sebepler bize göstermektedir.  Madem ki; hastalık stresle başlayıp, viruslarla sürmekte ve son darbeyi bakteriler vurmaktadır, öyleyse biz de bu yönde koruyucu hekimlik uygulamaları yaparsak başarılı oluruz. Birinci işimiz stres faktörlerini önlemektir.  Elimizde olduğunca önlesek de, nakliye, hava değişiklikleri elde olmayan sebeplerdir. Nakliye sırasında kalabalık, aşırı sıkışık yüklemelerden kaçınmak gerekir. Buna rağmen yine stres söz konusu olacaktır. Nakliyeyi takiben stres önleyici yem katkıları kolay adaptasyon sağlamak bakımından yararlıdır. Önceden bilinen ani hava değişikliklerinde de aynı yem katkıları kullanılabilir. Danaların vücut direncini sağlam tutmak suretiyle stresten en az şekilde etkilenmeleri sağlanabilir. Buzağıların sütten kesme döneminde strese girdikleri bilindiğinden, sütten kesmenin uygun bir programla yapılması, buzağıların işkembe oluşumunun, kaba ve kesif yem tüketimine uygun şekilde hazırlanmış olmasının sağlanması büyük önem taşır. Diğer hastalık yapıcı etkenlerden viruslara karşı aşılamalar, yine aşısı mevcut olan bakterilere karşı aşılamalar kesinlikle ihmal edilmemelidir. Barınak koşulları kötüyse düzeltilmelidir.

Tedavi kaybedilmiş bir savaşı kazanmaya çalışmaktan başka bir şey değildir ve genellikle yukarıda sayılan koruyucu önlemlerdeki ihmallerin sonucunda gelinen noktadır. Tedavi yapılacaksa, uygun antibiyotikler, uygun aralıklarla ve uygun süre kullanılmalıdır.

Tags:inek hastalıklarısığır hastalıklarıSığırlarda solunum enfeksiyonlarıSolunum EnfeksiyonlarıSolunum yolu enfeksiyonları

Pasteurellosis gram (-) bakterilerin oluşturduğu, sığırlarda akut ve subakut seyreden ateşli infeksiyoz karakterde bir hastalıktır. Hastalık her yaştaki sığırlarda görülebilir. Büyük ekonomik zararlara neden olur.

Hastalığın etkeni Pasteurella MNultocida (Pasteurella boviseptica)\'dir.

Sığır pastörellozu genellikle ilk ve sonbahar aylarında bilhassa yüksek rutubet ve gündüz ile gece arasındaki ısı farkının çok fazla olduğu bölgelerde görülür. Uzun ve yorucu yolculuk yapanlarda, fazla rutubetli ve soğuk havalarda, mevsim değişikliklerinde aç ve hastalıklı olanlarda, iyi bakım ve hijyen şartlarında yetiştirilmeyen hayvanlarda pastörelloz çok görülür ve büyük zararlara yol açar.

Pastörelloz genel olarak mikropla bulaşmış su ve gıdaların alınması sonucu sindirim yolu ile bulaşır. Bundan başka solunum yolu, konjonktiva ve derideki yaralardan da mikrop vücuda girer ve hastalık yapabilir.

Hastalık etkenleri çoğu zaman sağlam hayvanların üst solunum yollarında ve yutaklarında yaşarlar. Hayvanlardaki direncin kırılması (Stres faktörleri nedeniyle) bu mikropların üremesine yardım ederek vücudun kolayca hastalanmasını sağlar.

Hastalık 3 farklı şekilde görülebilir:

  • Akut (Septisemik) form: Bu formda hastalık aniden başlar ve kısa zaman içinde hayvanları öldürür. Bu nedenle semptomlara rastlamak mümkün olmaz. Hastalarda vücut ısısı 40°C nin üstüne çıkar. Salivasyonda(salya çıkışı) artış gözlemlenir. Boğaz ve gerdanda ağrılı ödemler şekillenir. Hayvanlar durgun ve iştahsızdırlar. Deride kıllar karma karışık olmuştur. Sonraları ishal gözlemlenir. Kaslarda tremorlar (İrade dışı titremeler) görülür. Gözlerden ve burun deliklerinden akıntı gelir. Ölüm oranı %\'dür.
  • Subakut (Ödemli) form: Hayvanda baş, boyun, göğüs bölgesinde gittikçe yayılan ödemler meydana gelir. Ödemler anus, genital organlar, dil, bacaklar ve eklemlerde de görülebilir. Ödemli yerlerdeki deri gergin, sıcak ve ağrılıdır. Gözlerde lakrimasyon (Göz yaşarması) bulunur. Dil şişmiş ve ağrılı bir hal almıştır. Rengi koyu kırmızı esmerdir. Hayvan yutkunamaz ve salyası ağzından akar, boğaz bölgesinde meydana gelen ödemler solunum güçlüğüne neden olur. Hayvanlar asfeksi (boğulma) veya kanlı ishal sonucu meydana gelen bitkinliklerden ölürler.
  • Kronik (Pektoral) form: Hayvanın derecesi dereceye çıkmış ve genel durumu bozulmuştur. Kuru ve ağrılı öksürük görülür. Burundan kanlı bir akıntı gelir. Geviş getirme durmuştur. Başlangıçtaki kabızlık yerini hemorajik(kanlı) bir ishale bırakır ve hayvan bitkinlikten ölür.

Klinik tanı: Hastalığın seyri, 6 saat ile bir hafta arasında değişir. Septisemik ve ödemli formlar çok çabuk seyrederek hayvanı saatte öldürür. Pektoral form ise 3 gün veya daha fazla devam eder. Hastalıktan pek az hayvan kurtulabilirse de bunlar zayıf ve aynı zamanda portör(Taşıyıcı) olarak kalırlar. Kesin tanı laboratuar muayeneleriyle ortaya konur.

Hastalık tedavisinde antibiyotikler kullanılabilir. Bunun yanında hastaların iyi bakım ve beslenmeleri, her türlü iyi hijiyenik tedbirlerin alınması gereklidir. Hasta hayvanlara immun serum verilmesi yararlı olur.

Hayvanlara koruyucu amaçla aşılamalar yapılmalıdır. Ateş görülür görülmez uygun antibiyotik tedavisine başlanmalıdır. Her türlü yorgunluk, açlık, fena bakım, hijyen ve çevre şartlarından korumak, yolculuğa çıkacak hayvanlara hiperimmun serum tatbik etmek gereklidir.

Sığırlarda solunum problemleri ile nasıl baş edebiliriz ?

Öksürük, burun akıntısı, vücut sıcaklığında ve solunum sayısında artış, bir ineğin solunum yolunun hasar alacağına dair bazı işaretleridir. Sığır akciğerleri, hem bedenlerine göre oldulça düşük hacme sahip olmaları hem de sahip oldukları çok loplu asimetrik anatomi sebebiyle bu hayvanları solunum hastalıklarına daha yatkın kılmaktadır. Bu yatkınlık sadece kendi başına, besi yahut damızlık çiftliklerinde %20’lere ulaşabilen ekonomik kayıplara sebep olabilecek patolojilerin gelişmesine sebep olabilir. Büyükbaş ruminat türleri her ne kadar etkili bağışıklık sistemine sahip olsalar da, bu sistemi doğada tam olarak nasıl etkin bir şekilde kullandıklarını bilmek elzemdir. Bu sebeplerle kaybedilebilecek performans kayıplarını önlemek için geliştirdiğimiz sürdürülebilir düşünce tarzımız.

Solunum problemlerinin sığır yetiştiriciliği üzerine genel teknik-ekonomik etkileri

Sığır yetiştiriciliğinde, kötü barınak koşulları ve ani yem değişiklikleri özellikle sağmal yahut emziren inekler için ciddi risk teşkil eder. Yaşlarından bağımsız olarak ; ne kadar vücut kondüsyonları zayıf ve ne kadar stres altındalarsa, virüs ve bakterilere karşı  o kadar savunmasızdırlar. Gördüğümüz tüm solunum problemleri dengesiz besleme ve uygun olmayan barınak koşullarının işaretleridir.

Bu dertler hemen her yaş grubunda görülebilir. Bu problemler kaynaklı ölümler genç sağmallrda ve süt buzağılarında %20’lere varabilir. Besi hayvanlarında ise neden olduğu büyüme kaybı sebebi ile genel karlılığı %25 oranında düşürebilir.

Solunum yolu bir ineğin aşil tendonu gibidir

Peki bu hastalıklara yatkınlık nereden geliyor ? Aslında sığırlar kendilerine özgü karmaşık bir akciğer morfolojisine sahiptirler. Sağda beş solda üç lop olmak üzere göğüs kafesi içinde asitmetrik olarak yerleşmiş çok parçalı akciğerlere sahiptirler. Diğer memeli hayvanlarla karşılaştırdığımızda vücut ağırlığına oranla akciğer hacimlerinin yarı yarıya düşük olduğunu görürüz. Ancak bu farkı yüksek solunum hızı ve artan hava akımı ile dengelerler. Tüm bunlar yetmezmiş gibi sığır akciğerleri, işkembe bakterileri tarafından üretilen metan, amonyak gibi zehirli gazların irkiltici etkisine sürekli maruz kalır.

Tüm bunlara rağman sığırların ayakta kalabilmesinin sırrı, soluk borularındaki güçlü savunma mekanizmasının altında yatar. Üstelik bu mekanizma sağmal inekler, süt emen buzağılar, koyunlar ve keçiler için de geçerlidir. Akciğerlere açılan yaklaşık bir metre uzunluğundaki bu kanal devasa bir filtre görevi görür. Bu hava filtrasyonu soluk borusunu kaplayan silialar aracılığıyla sağlanır. Solunum havasında bulunan enfeksiyöz ajanlar ilk olarak mukus tarafından tutulur ve bağışıklık sisteminin farklı bileşenleri(antikorlar, T hücreleri, makrofajlar) tarafından deaktive edilir. Aynı zamanda silialar titreşerek mukus seviyesinin üzerine çıkarlar. Bu süreç mukosiliar arytma olarak adlandırılır. Eğer birikim fazla ise, öksürük de mekanik olarak istenmeyen birikimin yahut mukusun vücuttan dışarı atılmasını hızlandırır.

Yetiştiricilikte olası solunum hastalıklarının tanımlanması ve önlenmesi

Solunum problemleri ile karşılaştığımızda ilk olarak, hazırlayıcı sebepler ; temiz hava kalitesi, hayvan sayısı, içerideki gaz ve toz yoğunluğu gibi barınağa ait faktörler arasında aranmalıdır. İkinci aşama bakım şartlarına bağlı stres türlerini tanımlamayı içerir. Bu problemlerin su yüzüne çıkmasını önlemek için sıklıkla barınakta ya da genel organizasyonunuzda değişikliklere ihtiyaç duyulduğuna ve bunların gerekli olduğuna lütfen dikkat ediniz. Örneğin ; farklı bölgelerden ve farklı yaş gruplarından hayvanları aynı barınakta toplamak hastalık riskini arttırır.

  • Son olarak hayvanın immun sisteminin alınacak dört önemli tedbir ile desteklenmesini sağlamalıyız. Aşağıda sıralanan tedbirleri aldığımızdan emin olmalıyız ;
  • Uygun sağlık koşulları altında uygun aşılamaları yapmak.
  • Hayvanları onlar için ideal beslenme seviyesinde tutmak. Buna dikkat ederek, ineklerin bağışıklık sistemini her türden ajana güçlendirmeye ve iyi bir sindirim dengesi elde etmeye çalışabiliriz(örneğin ; bakır, çinko, B vitaminleri).
  • İyileştirilmiş çiftlik uygulamaları ile gereksiz stresten kaçının, ve sınırlı stresin istenmeyen sonuçlarından da magnezyum(nörofizyolojik denge için önemli) alımı ile korunun.
  • Solunum yolunun savunma mekanizmalarını uyarmak için bitkisel kökenli yem ilaveleri kullanın(örneğin ; okaliptus, kekik)

Solunum yolları ile ilgili risklerle mücadele, ineklerin performansını arttırmak için önemli bir faktördür. Erken ölüm oranının ve pahalı ilaç kullanımının düşürülmesine ilaveten optimize edilmiş büyüme performansı, yaptığınız yatırımda bizleri denemeye değer kılan avantajlardan bazılarıdır. Ne, ne zaman, ve hangi dert için isterseniz yardımcı olacağımızı sizlere taahhüt ederiz. Detaylı bilgi için lütfen uzmanlarımızla temasa geçiniz.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır