bun neden yükselir / Bun Testi Nedir? Vücuttaki Bun Değeri Ne Olmalıdır? – Fortim

Bun Neden Yükselir

bun neden yükselir

BUN (Kan &#;re azotu) nedir? BUN değeri ka&#; olmalıdır? D&#;ş&#;kl&#;ğ&#; ile y&#;ksekliği nedenleri ve belirtileri

Böbreklerin sağlıklı olduğu zamanlarda vücuda zararlı olan üre azotu kandan ayrılır ve bu ayrılma idrarla gerçekleşir. Kan Üre Azotu olarak belirtilen BUN testi ya da diğer bir ifade ile kan üre azotu, kan içinde sabitlenmiş üre azotunun miktarının belirlenmesi için kullanılmakta olan bir laboratuvar testidir.

Bun değeri kaç olmalı?

Kandaki üre azotu olarak da bilinen BUN testinin aralığı:

Yetişkinlerde 10 mg / dL ve 20 mg / dL 'dir.

Çocuklarda 5 mg / dL ve 18 mg / dL ‘dir.

BUN testinde bulunan referans değerlerinden yola çıkılarak öğrenilen sonuç, akut veya kronik böbrek hastalıklarının öncüsü olabilir. Sonucun kritik değerin üzerinde olması, böbrek yetmezliği gibi çok ciddi durumların bir belirtisi olabilir.

Bu hastalık, konjestif kalp nedeniyle böbreklere kan akışındaki azalma, kalp yetmezliği gibi ciddi hastalıklara da neden olabilir. Yüksek BUN değeri, uzun süre su olmaması veya uzun süre idrar retansiyonu nedeniyle gözlenen dehidrasyon sebebiyle de görülebilir.

BUN düşüklüğü nedenleri

Düşük BUN yaygın olarak görülmemektedir. Düzensiz ya da yetersiz beslenme sonucunda meydana gelen bu durum, aşırı su tüketilmesi nedeniyle de görülebilir. Genel olarak, vücudun beslenme ile ihtiyaç duyduğu protein miktarını karşılayamaması nedeniyle ortaya çıkan düşük miktarda BUN, antibiyotik ve anabolik steroid ilaçlardan kaynaklanabilir. Bazen, karaciğer merkezli rahatsızlıklar, sindirim sistemin sıkıntıları, diyabet ve tüberküloz gibi sorunlar da BUN'da azalmaya neden olabilir.

BUN yüksekliği nedenleri;

BUN testindeki protein metabolizmasında son aşama olan yüksek üre azotu, çoğunlukla böbrekle ilgili bir durumun öncüsüdür. İdrar köpüğü, idrara çıkma sırasında ağrı, yorgunluk ve halsizlik gibi belirtiler ile kendini ortaya çıkaran yüksek BUN değeri, kalp ve kan dolaşımı ile ilgili problemler nedeniyle de görülebilir.

BUN düşüklüğü belirtileri

Nadiren görülen düşük üre çoğunlukla protein bakımından zayıf diyet veya aşırı su tüketiminden kaynaklanır. Karaciğer hastalıkları ve antibiyotik kullanımı nedeniyle kullanılan bazı ilaçlar, ürenin düşmesine sebep olan faktörlerdendir. Kısa bağırsak sendromu da düşük üreye yol açabilir. Düşük üre durumunda karşılaşılan semptomlar sıklıkla ürenin düşmesine neden olan hastalıklarla ilişkilidir.

BUN yüksekliği belirtileri

Protein metabolizmasının son ürünü olan üre, kandaki miktar normal değerlerin üzerinde ise birçok sağlık sorununun, özellikle böbrek hastalıklarının öncüsü olabilir. Kontrol edilmesi gereken üre seviyesi, vücutta bizzat kişinin kendisinin de fark edeceği değişikliklere neden olur. Üre yüksekliği belirtilerinden bazıları:

- Yaralanma ve yorgunluk,

- Kas güçsüzlüğü,

- Baş ağrısı,

- İştah kaybı,

- Kilo kaybı,

- Mide bulantısı ve kusma,

- Nefeste amonyak kokusu,

- Kuru ağız,

- Ağızda yanma hissi,

- Düzensiz uyku,

- Solunum bozuklukları.

False

B&#;brek Yetmezliği

Böbrek Yetmezliği Yönünden Kontrol Olmalı (mıyım)?

Böbrek yetmezliği; günlük hayatta kanda üre ve kreatinin değerlerinin yüksek seyretmesi olarak bilinir. Polikliniğimize gelen hastalarla konuştuğumuzda hep dile getirdikleri bol su içerek çözebilecekleriydi. Bu durumun doğru olduğu fakat birde doğru olmadığı süreci zorlaştırdığı durumlar söz konusudur. Böbrek yetmezliği denildiğinde süreç sadece üre kreatinin yükselmesi demek değil, eş zamanlı ya da yalnız idrarda protein atılımı fazlalığıdır. Bir diğer durum ise özellikle diyabetik hasta grubunda karşılaştığımız klinik olarak stabil fakat laboratuvar değerlerinde ön planda sodyum ve potasyum gibi vücut dengesinde önemli rolü olan minerallerimizin dengesizliği ile seyreden tablolar vardır. Bunlar göz önüne alındığında böbrek yetmezliğine geniş bir çerçeveden bakılması gerektiği görülecektir.

Günümüz Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında da yaşam süresi uzamaktadır. Hastalıkların tanı alması da daha kolaylaşmıştır. Çok değil bundan en fazla sene önce insanlara eceli ile vefat ettiği belirtilirdi. Bunların bugünün tanı imkanları ve genel durumları göz önüne alındığında büyük çoğunluğunun böbrek yetmezliği nedeni ile kaybedildiğini belirtebiliriz. Bugün ise tüm hastalık tanıları konulabilmekte ve yaşam süreleri ve tedaviler hastalığa ait komplikasyon olarak belirttiğimiz ek rahatsızlıkları beraberinde  getirmektedir. Bunların başında diyabet, hipertansiyon, romatizmal hastalıklar(Sistemik Lupus Eritematozus, Romatoid Artrit, Ankilozan Spondilit gibi) sistemik rahatsızlıklar gelmektedir. Bu hastalıkların bir komplikasyonuda böbrek tutulumudur. İlgili hekime kontrollerini aksatmadıkları gibi nefroloji poliklinik kontrollerini de belli periyotlarda yaptırmaları gerekmektedir. Her hastalıkta olduğu gibi erken tanı böbrek yetmezliği hastalıkları içinde en etkin ve en ucuz tedavi yöntemidir. Erken tanı ; sonuçları açısından da yüz güldürücüdür.

Ülkemizde sadece hemodiyaliz alan hasta sayısı yıllar içinde  çığ gibi artmaktadır. verilerine göre bu rakam iken bugün için civarı bir rakama gelindiği tahmin edilmektedir. Bir diğer tablomuz olan yine Sağlık Bakanlığı verileri ile düzeltilmiş Türk Nefroloji Derneği verilerinde böbrek nakli olan hasta sayısı 'e gelindiğinde 'e ulaşmıştır. Böbrek nakli; kronik böbrek yetmezliği olan hastalarımız için en iyi tedavi seçimidir. Fakat düzenli poliklinik kontrolleri ya da yılda birde olsa yaptıracağımız check-up takiplerimizde kanda birkaç parametre ve  idrar tahlilimizle ne böbrek yetmezliği ile ne de nakil için koşuşturmamıza gerek kalacaktır.

Yeni düzenlenen kronik böbrek yetmezliği kılavuzlarında evre-1'de hastanın özgeçmişinde ya da soygeçmişinde taş hastalığı, proteinin idrardan kaybı, böbrek yetmezliği öyküsü, diyabet, hipertansiyon gibi böbrek yetmezliği komplikasyonu oluşturabilecek hastalıkların varlığı ilave edilmiştir. Yani bu hastalık ve bulguları olanlarda artık böbrek hastası olarak kabul ediliyor.

Bunun haricinde günlük hayatta kullandığımız tüm ilaçlar başta ağrı kesiciler ,antibiyotikler olmak üzere hepsi böbrek işlevini etkileme potansiyeline sahiptir. Akut dediğimiz geçici ya da kronik(kalıcı) böbrek yetmezliği sürecine neden olabilirler.

Tüm bu bilgiler ışığında kanda ve idrarda basit tetkiklerle böbreğimizin durumu hakkında bilgi almak ve önlem alabilmek adına kontrollerimizi ihmal etmeyelim.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır