SİNÜSLER VE HASTALIKLARI
Yardım edin sinüslerim beni öldürüyor! Bunu daha önce hiç söylediniz mi?. Eğer cevabınız hayır ise siz çok şanslısınız demektir. Çünkü her yıl milyonlarca lira sinüs problemleri için harcanmaktadır (Burunda dolgunluk, baş ağrısı ve burun akıntısı).
HERKESİN SİNÜSÜ VAR MIDIR?
Evet, yeni doğmuş bir bebeğin bile çok küçük olsa dahi sinüsleri vardır. Başlangıçta bezelye büyüklüğünde olan bu boşluklar burnun içinden yüz ve kafatası kemiklerinin içine doğru genişleyen boşluklardır. Çocukluk ve genç erişkinlik çağında büyümeye ve genişlemeye devam eder. Hava cepleridirler. Burnun iç yüzünü kaplayan zarın aynısı tarafından kaplanmaktadırlar ve bir kurşun kalem başı büyüklüğünde açıklarla burun boşluğuna bağlanırlar.
SİNÜSLER NE İŞE YARAR?
Sinüsler normal salgı (mukus) oluşturan burun, sisteminin bir parçasıdır. Normal olarak burun ve sinüsler günde yaklaşık olarak yarım litre mukus salgılar. Üretilen mukus burun örtüsü (mukoza) üzerinde hareket ederek toz parçacıklarını, bakterileri ve diğer havayla taşınan partikülleri süpürür ve yıkarlar. Daha sonra bu mukus geriye boğaza süzülür ve yutulur. İçindeki parçacıklar ve bakteriler mide asidi tarafından parçalanır. Birçok insan bunun farkında değildir çünkü normal bir vücut fonksiyonudur.
BURUN GERİSİNE AKINTl NE DEMEKTİR?
Burun içi; hava kirliliği tarafından, allerjiye neden olan maddeler tarafından, dumanla veya virüsler tarafından rahatsız edildiğinde normalden çok fazla mukus üretir. Bu burun zarlarındaki allerjik maddeyi yıkayıp uzaklaştırmak amacıyla bol miktarda üretilmiş, berrak su gibi bir salgıdır. Burun arkasına doğru su gibi bir salgı oluşur. Arkaya akıntının en önemli nedeni bu olaydır. Bir başka tipte ise mukus yapışkan ve kıvamlıdır. Bu, hava yollarının çok kuru olduğu ve zarların yeterince sıvı salgılıyamadığı durumlarda görülür. Bakteriler tarafından oluşturulan enfeksiyonlarda da yapışkan ve kıvamlı mukus gözlenir aynı zamanda cerahatten dolayı mukusun rengi sarı veya yeşil olabilir.
SİNÜS NEDİR?
"-it" eki tıpta enfeksiyon veya enflamasyonu ifade eder. Bu nedenle sinüzit, sinüslerin enfeksiyonu veya enflamasyonudur. Tipik bir akut sinüzit vakası soğuk algınlığı veya allerjik bir atak sonucunda fazla miktarda mukus salgılanması ile ortaya çıkar. Zarlar o kadar çok şişebilir ki sinüslerin küçük açıklıkları kapanır. Hava ve mukus burun ile sinüsler arasında rahat hareket edemezse mukus sinüsler içinde birikir ve basıncın artmasına neden olur. Hangi sinüsün etkilendiğine bağlı olarak yüzde veya alında üzerine basmakla oluşan, gözler arasında veya gerisinde, yanaklarda ve üst dişlerde ağrıya meydana gelir. Çıkışı kapalı ve mukus dolu bir sinüs bakterilerin üremesi için çok uygun bir ortamdır. Soğuk algınlığı normalden fazla sürerse ve sümüğün rengi yeşil-sarıya dönerse veya garip bir tat oluşursa muhtemel bakteriyel enfeksiyon gelişmiştir. Akut sinüzit olgularında yüzdeki ve alındaki ağrı çok kötü olabilir. Sinüs çıkışının uzun süre kapandığı durumlarda kronik sinüzit gelişir. Baş ağrısı az görülür ancak akıntı ve kötü koku devam eder. Enflamasyonun çok aşırı olması sonucunda polip adı verilen oluşumlar gelişir. Bazı sinüzit olguları üst dişteki enfeksiyonun sinüse geçmesi sonucunda oluşur.
SİNÜZİT TEHLİKELİ MİDİR?
Sinüzit olgularının büyük çoğunluğu tıbbi tedaviye cevap verir ve tehlikeli değildir. Bununla birlikte sinüs içindeki bir enfeksiyon hem göze hem de beyne çok yakındır. Enfeksiyonun göze veya beyine yayılması çok nadirdir. Enfeksiyonlu sinüslerden akan mukus akciğerler için sağlıklı değildir. Böylece sinüzit; bronşit, kronik öksürük veya astımı ya azdırır yada bunların ortaya çıkmasına neden olur.
SİNÜZİT BAŞ AĞRISI NEDİR?
Soğuk algınlığı sırasında veya burun örtüsü şiştiği ve burnun aktığı zamanda veya burun sümükle dolu olduğunda yüzde, yanaklarda, alında veya göz çevresinde ortaya çıkan baş ağrısı muhtemelen sinüzit ağrısıdır. Sinüs enfeksiyonu buna neden olur. Bir başka tür sinüs baş ağrısı ise uçak inmek üzere alçaldığı zaman ortaya çıkar. Bu özellikle soğuk algınlığınız veya aktif allerjiniz varsa belirgin olur (buna "Vakum Baş Ağrısı" denilir). Maalesef sinüs baş ağrısıyla karıştırılabilecek birçok başka neden vardır. Örnek olarak migren ve diğer damar kaynaklı baş ağrıları veya gerginlik baş ağrısı hem alın ve göz çevresinde ağrı oluşturması hem de burun akıntısına da neden olabilmelerinden dolayı sinüzit ile karıştırabilirler. Ancak bu tip baş ağrıları doktor müdahalesi olmadan kısa sürede gelip geçerler. Doktor müdahalesi olmadan uzun süren ve ancak antibiyotik tedavisiyle düzeltilebilen sinüzitten farklıdırlar. Bununla birlikte arada sırada gelen, bulantı ve kusmaya neden olan baş ağrısı daha ziyade migren baş ağrısıdır. Şiddetli, sık ve uzun süren baş ağrılarının tanısı için mutlaka doktora baş vurulmalıdır.
KİMLER SİNÜS PROBLEMİYLE KARŞILAŞIRLAR?
Gerçekte herkes sinüs enfeksiyonu geçirebilir ancak bazı gruplar daha hassastırlar.
Allerjisi olanlar : Bir allerji atağı soğuk algınlığı gibi mukozanın şişmesine, sinüs kanallarının kapanmasına, mukus akımının engellenmesine ve bakteri enfeksiyonuna neden olur. İyi nefes almayı ve mukus akışını engelleyecek yapısal burun bozuklukları olanlar : Örnek olarak kırık bir burun veya septum deviasyonu (septum burun delikleri arasında burnu sağ ve sol olmak üzere ikiye bölen kıkırdak bir yapıdır. Bunun bir tarafa doğru eğilmesine deviasyon denir.) >Sık sık enfeksiyona maruz kalanlar: Okul öğretmenleri ve sağlık personeli hassastır. Sigara içenler: Tütün dumanı, nikotin doğal direnç mekanizmasını bozarlar.
DOKTOR SİNÜSLERİM İÇİN NE YAPACAKTIR?
Doktorunuz size soluk alıp vermeniz, burun akıntınızın rengi ve kokusu ve hangi olayların (günün hangi saatinde veya hangi mevsiminde ) bu bulgulara neden olduğu ile ilgili sorular soracaktır. Baş ağrınızı tarif etmeye hazır olun; Ne zaman ve hangi sıklıkta olduğu, ne kadar sürdüğü, bulantı, kusma, görme bozukluğu, veya burun tıkanıklığı ile ilişkili olup olmadığı. Kulak Burun Boğaz uzmanı özellikle mukozanın görünüşüne ve salgının niteliğine dikkat ederek kulağınızı, burnunuzu, ağzınızı, dişlerinizi, ve boğazınızı muayene edecektir. Burnunuzdaki hassasiyeti inceleyecektir. Bazı durumlarda sinüslerinizin röntgen fılmi gerekli olabilir. Tedavi doktorunuzun koyduğu teşhis ile bağlantılı olacaktır. Enfeksiyonlar için antibiyotik tedavisi veya cerrahi müdahale bazen de her ikisi birden gerekebilir. Akut sinüzit çoğunlukla antibiyotik tedavisine yanıt verirken kronik için genellikle cerrahi müdahale gerekmektedir. Son yıllarda uygulanan Fonksiyonel Endoskopik Sinüs Cerrahisi (FESS) bu hastalıkların çözümünde uygulanan basit bir tekniktir. Sonuçlar oldukça başarılıdır. Eğer bulgular allerji, migren veya sinüzite benzeyen bir başka nedenden dolayı ise doktorunuz alternatif bir tedavi planı uygulayacaktır.
SİNÜSLERİM İÇİN BEN NE YAPABİLİRİM?
Allerjiniz varsa bunu kontrol edin. Soğuk algınlığı olduğunuz zaman buharla nemlendirici kullanın. Yatağınızın baş tarafı daha yükseltilmiş bir şekilde uyuyun. Dekonjestanlar kullanılabilir ancak içlerindeki kimyasal maddeler adrenalin gibi etki gösterebileceğinden yüksek tansiyonu olanlarda riskli olabilir. Aynı zamanda bunlar uykusuzluğa neden olan uyarıcıdırlar. Kullanmadan önce doktorunuza baş vurun. Burnunuzu tahriş eden kirleticilerden, özellikle sigara dumanından uzak durun. Dengeli beslenin, düzenli egzersiz yapın. Enfeksiyonu olduğunu bildiğiniz insanlarla ilişkilerinizi sınırlamaya çalışın bu olmuyorsa bir takım önlemler alın (el yıkamak, ortak havlu ve önlük kullanmamak). Birçok reçetesiz sinüs ilacı satılmaktadır ancak uygun bir tanı koyulmadan bunları kullanmak doğru değildir. En iyisi sizi muayene eden ve sizin şikayetlerinizi bilen doktorunuzun verdiği ilaçları kullanmaktır.
Kaynak: monash.pw
Gölge, burundan gelen akıntının rengi, doğayı, iltihap aşamasını ve doğasını - bakteriyel veya viral - hızlı bir şekilde almanızı sağlayan özel bir teşhis işareti olarak düşünülebilir. Norm saydamdır, renk kodlu değildir, balçık. Eğer mukonasal sırrı, yeşilimsi veya sarı olan bir karaktersiz gölge kazanırsa, bir uzmana danışmanız ve uygun bir tedaviye başlamalısınız. Burundan gelen akıntının rengi, vücudun virüs veya bakteriler, lökositler, müsin ve diğer aktif, koruyucu hücreler, maddelerin sokulduğu bölgeye gönderilerek "dövüş" e girdiği sinyalidir.
Burun salgılarının rengi ile belirtilen nedir?
Beyaz burun sırrı |
|
Mukusun sarı tonu |
|
Burundan kahverengi akıntı |
|
Yeşil rinit |
|
Burun akıntısı kırmızı renk |
|
Burundan siyah mukus |
|
Bu nedenle, salgıların rengi, hastalığın klinik tablosunun analizinde dikkate alınması gereken dolaylı bir teşhis işaretidir.
Nazal kavitenin mukoza dokusunda, her gün mukus salgılayan bir çok bez bulunur. Mukonazal sekresyonun normal rengindeki değişim, her zaman bir tür iltihapla ilişkilidir. Burundan sarı akıntı, uzun süreli viral veya bakteriyel etiyolojinin bir belirtisidir.
Sarı boyalı mukus görünümünü mekanizması:
Burundan sarı akıntının olduğuna inanılmaktadır - bu, soğuk algınlığının sona ermesinin kesin bir işaretidir. Bununla birlikte, böyle bir sinyal her zaman iltihaplanmanın tamamlandığını göstermez.
Soğuk algınlığı vakalarının% 50'den fazlası gün içinde bitmez ve bu tür klinik tablolara eşlik eder:
Sarı rengin burun akıntısı, Günde güvenli bir sonuçla bitmezse, durum daha da kötüleşebilir. Sürecin gelişmesinin nedenleri şu şekildedir:
Yukarıdaki hastalıklara benzer klinik tablodaki koşullar, tıbbi müdahaleye ihtiyaç duyar. İlaç tedavisinin geçmesinden sonra, sekresyonlar rengi, kıvamı (açık ve daha akıcı) değiştirebilir. Bu, tedavinin etkinliğinin ve başlatılan iyileşme hakkında bir işaretin kanıtıdır.
Burun mukozal dokusu, tahriş edicilere ve özellikle de zararlı enfeksiyöz ajanların girişine çok duyarlıdır. Enflamasyonun patojen tipine bağlı olarak, işlem aşamasından itibaren mukoza, belirli bir kıvam ve renkte bir mukus üretir. Rinit beyaz, şeffaf, gri-yeşil, sarı, kırmızımsı tonlar olabilir. Burundan yeşil akıntı, daha yoğun ve viskoz - pürülan içerik ve hastalığın ileri evresini üretmek için bir sinyal. Yeşil deşarjı, burnu provoke eden faktörlere göre nasıl ayırt edebilir?
Yeşil renkte burun akıntısı küçük bir rahatsızlık olarak görülmemelidir. Sıklıkla bu durum, azalmış bir bağışıklık savunmasının bir işaretidir ve enfeksiyonu, solunum sisteminin yakın bölgelerine yayma riskini taşır. Zayıf, zayıf hücresel bağışıklığa sahip olan toksinler, bir enflamasyonlu zehirlenme sendromunu kışkırtan, burun mukozası olan kılcal damar sistemi yoluyla kolayca kan dolaşımına girer. Genel olarak, yeşilimsi gölgenin sümüklü sırrı tehlikeli değil, dikkat gerektiren bir semptomdur. Burun akıntısı sadece gün sürerse, mukus aktif olarak hareket eder, bu da patojenik mikroorganizmaları nötralize etmeye başlayan bağışıklık, özellikle de spesifik hücreler - nötrofiller (öldürücüler) uyanışını gösterir.
Mukozal mukonal içeriklerin rengi ve yoğunluğu, dolaylı olarak inflamatuar sürecin etyolojisini ve evresini gösterebilir. Burundan gelen beyaz akıntı çoğu zaman mukus dokusunun kurulukta olduğunu, nemin yokluğunu ve nazofarenksin olası enfeksiyonunu gösterir. ENT-pratiğinde en yaygın beyaz mukus tiplerini ayrıntılı olarak ele alalım.
Bu gölgenin nazal sekresyonu için geçici norm gündür. Daha uzun bir beyaz akıntı periyodu bir alarm sinyalidir.
Soğuk algınlığı, beyaz ve diğer rahatsız koşulların kombinasyonuyla - ağrıyan eklemlerde, ateş, baş ağrısı, KBB muayenesi gitmeli, test almak ve antibiyotik veya antiviral terapiyi tespit nedenini başlatın.
Burun mukonazal içeriğinin alışılmadık rengi, dikkat, dikkat ve nötralizasyonunun açıklığa kavuşturulmasını gerektirir. Burundan kahverengi akıntı nadirdir ve bu tür hastalıkları ve durumları işaret edebilir:
Genel olarak, kahverengi gölge, burun kanallarının kötü drenaj işlevinin ve kan hücrelerinin parçalanmasının kanıtıdır. Daha az sıklıkla bu renk bakteriyel bir enfeksiyon tarafından verilir. Kahverengimsi mukuslu uzun süreli burun akıntısı, persistan küçük kanamaya bağlı anemi de dahil olmak üzere daha ciddi bir süreç geliştirme riskini taşır. Bu tabiatın tahsisi günden fazla sürerse, KBB doktoruna danışmadan vazgeçilmezdir. Atipik rinitin nedenini dikkatle incelemek ve ortadan kaldırmak gereklidir.
En nadir ve aynı zamanda rahatsız edici semptomlardan biri de burun akıntısıdır. Eğer saydam bir nazal sır, mukus yeşili, sarı renk genellikle çeşitli soğuk algınlığında bulunursa, o zaman salgılanan sıvının siyah rengi, uzun süreli bir patolojik sürecin karakteristik klinik belirtisidir. Burundan siyah akıntı oluşumu nedenleri iki kategoriye ayrılır:
Burundan siyah akıntının nedenini açıklığa kavuşturmak için, en basit provoke edici faktörleri (kir, toz) hariç tutmak gerekir. Eğer kişi kontamine hava bölgesinde değilse ve mukoza sıvısı atipik bir renge sahipse, bir uzmana danışmak ve tüm KBB organlarını incelemek gerekir. Zamanında teşhis, ciddi hastalıklar geliştirme riskini en aza indirmenin en iyi yoludur.
[1], [2]
Normal olarak nazofarenksin boşaltım sistemi şeffaf bir mukonal sıvı üretir. Rengi, yoğunluğu ve hacmi değiştirme, burun salgıları, aynı zamanda, hastalığın belirli bir aşamasını gösteren, koruyucu, antiseptik bir işlev gerçekleştirir. Burundan portakal akıntısı da mukoza dokusunun spesifik durumunun dolaylı bir göstergesidir ve bu nedenlerle kışkırtır:
Atılan mukusun renk spektrumu, altta yatan, provoke eden riniti, hastalığı teşhis etmede yardımcı olan klinik kriterlerden biri olarak kabul edilir. Soğuk algınlığının standart dışı bir tonu, özellikle de çocuğun mucizevi bir sırrı ise, kişiyi uyarmalıdır. Nedeni en kısa zamanda bulmak, kapsamlı bir muayeneye girmek, belirlenen hastalığın yeterli tedavisine başlamak gerekir.
Nazal sıvının rengi, solunum sisteminde meydana gelen süreçlere bağlıdır. Soğuk algınlığının bir tonu, bu tür inklüzyonlara bağlanabilir:
Burundan gri akıntı, vücudun sağlıksız durumunun, bu mukoza gölgesinin nedeninin kirli bir çevre ile ilişkili olsa bile, açık bir göstergesidir. Genellikle mukonazal sekresyon ve lokal immün savunma toz partiküllerini kalın, viskoz, beyazımsı renkli bir rinit şeklinde işleyebilir. Taburculuk sıkıntısı, olası patolojiler hakkında, aşağıdaki hastalıklara dikkat ettiğimiz bir işarettir:
Eksudat çiçek tanımlamak ve teşhis sadece deneyimli bir uzman olabilir, bu nedenle atipik mukusun ilk aşamasında bir doktor ziyaret ve tedaviye başlamak için değerlidir.
Bu bir nevi vücudun trafik ışığı gibi Sümük, yaşamın olağan bir parçasıdır ve hasta olduğunuz zaman, muhtemelen çok daha fazlasını üreteceğinizi söylemek için bir bilim insanı olmaya gerek yoktur. Peki, hangi sümük rengi ne anlama geliyor? İşte Popsci arşivinden () o haber
Fakat fark etmediğiniz şey, sümükle dolu dokunuzdaki içeriklerin (renk ve yapı da dahil), sağlığınız hakkında aslında bir sürü şey söyleyebilecek olmasıdır. Bunlar arasında ne zaman dinlenmek gerektiği ve ne zaman burun açıcı almak gerektiği de vardır.
Amerikan Kimya Derneğinin Tepkimeler dizisinin yeni bölümünün açıkladığı üzere, sümük, kendi görünümünü etkileyen bir sürü hücre ve bakteriyle savaşan bileşen içerir ve bağışıklık sisteminizin ne yapıyor olduğuna dair ipuçları sağlar.
EĞER YEŞİLSE
KIRMIZI RENK
Satın almaya karar verdiğiniz şey, belirtileriniz ve bunların temel sebebi ile uyumlu olmalıdır. Mesela, akıntılı bir burunla uğraşıyorsanız, muhtemel suçlulardan birisi histamindir. Histamin, sümük üreten vücut dokularına giden kan akışının artmasıyla, alerjilerde ve diğer bağışıklık cevaplarında çok önemli bir rol oynar.
Şanslıyız ki antihistamin ilaçları, bazı histaminleri hedeflerindeki mukus üreten hücrelere ulaşmaktan alıkoyar. Ayrıca histamin üretimini tamamen durdurabilirler bunların tümü, peçete kutusuna uzanmayı bırakmanıza yardımcı olur.
Veya belki de, tartışılabilir şekilde daha can sıkıcı olan bir sümük sorunu olan tıkanıklıkla mücadele ediyorsunuzdur. Eğer kafanız basınç ile dövülüyorsa, tıkanıklık açıcılar, mukus üreten burun ve sinüs dokularına giden kan akışını azaltmaya çalışırlar; bu sefer bu işi kan damarlarını büzerek yaparlar. Sümük hacmini ve iltihabı azaltmak, burnunuz ve sinüslerinizdeki basıncı hafifletmeye yardımcı olmalıdır. Bu durum, temizlemeyi biraz daha kolay hale getirebilir.
Fakat hem antihistaminlere hem de burun açıcılara fazla bel bağlamak, bunların etkisini zamanla azaltabilir; bu yüzden bazen en iyi çözüm, sadece dinlenmek ve burnunuzun doğal akışını sürdürmesine izin vermektir.
Fakat biliyor muydunuz?
Doğru koşullar altında, burun akıntılarının bazıları, hasta olmak veya alerji olmakla ilgili değildir. Eğer otobüs durağında beklerken birden burnunuzun aktığını hissederseniz, suçu sümüğe atmayın. Bu aslında, soğuk havanın sıcak olan burun deliklerinize çarpmasından kaynaklanan yoğunlaşmadır. Bu yüzden, onu kolunuza silmek konusunda o kadar da berbat hissetmek zorunda değilsiniz.
Ve unutmayın, herkesinki farklıdır ve bu genel bir tavsiyedir; eğer iğrenç bir durumda hissediyorsanız, internetten çıkıp bir doktora görünme vakti gelmiş olabilir.
ScienceAlert
Genellikle soğuk algınlığından kaynaklandığı düşünülerek geçiştirilen burun akıntısının rengi, kokusu, süresi veya tek taraflı olması farklı hastalıkları işaret edebiliyor. Burun akıntısının 10 günden fazla sürdüğü durumlarda zaman kaybetmeden uzman bir doktora başvurulması gerekiyor. Memorial Hizmet Hastanesi Kulak Burun Boğaz Bölümü’nden Op. Dr. Yalçın Varnalı, geçmeyen burun akıntısı ve alınması gereken önlemler hakkında bilgi verdi.
Burun ve sinüslerin içini döşeyen mukozada bulunan salgı bezleri günde ,5 litre civarında salgı üretmektedir. Burun mukozası; yüzeyinde ancak mikroskopla görülebilen ve siliya adı verilen hareketli minik tüyler sayesinde solunan havayı ısıtarak nemlendirmektedir. Bakteri, virüs ve tozları filtre ederek alt solunum yollarına inmelerini engelleyen burun mukozası vücudun enfeksiyonlara karşı korunmasına katkıda bulunmaktadır.
Aşırı üretilen mukus burun- geniz akıntısına, öksürük ve boğazda tahriş hissine yol açabilmektedir. Yaşanan akıntı şeffaf ve sulu olabileceği gibi; yoğun, kokulu hatta kanlı olabilmektedir. Aşırı burun akıntısı; bağışıklık sistemi düşük ve sigara içenlerde sinüzit, bronşit gibi ikincil enfeksiyonlara zemin hazırlayabilmektedir. Yoğunlaşan mukus akıntısı orta kulakta sıvı birikimi ve orta kulak iltihabı gelişmesine, dolayısıyla kulak ağrısına ve işitme kaybına yol açabilmektedir. Mukus akıntısıyla birlikte görülebilen kronik geniz akıntısı ise geçmeyen öksürüğe ve hatta ses kısıklığına neden olabilmektedir.
Burnu ya da burun içindeki dokuları tahriş eden her şey burun akıntısına yol açabilmektedir. Burun akıntısı yaygın görülmesine ve genellikle kendiliğinden düzelmesine rağmen, daha ciddi sorunların göstergesi de olabilmektedir. Bazı kişilerde herhangi bir neden olmamasına rağmen kronik burun akıntısı görülebilmekle beraber genellikle; sinüzit, alerji, grip, nezle, burun damlasının aşırı kullanımı, burun kemik-kıkırdak eğriliği, sigara kullanımı, madde bağımlılığı, bazı ilaçlar, kuru hava, gebelik, hormonal değişimler, fasulye, bezelye gibi yabanca cisimlerin buruna kaçması, burun içi polipler, burun ve sinüs tümörleri, mesleki astım, akciğer ve solunum yolları enfeksiyonuna neden olan virüsler ile beyin omurilik sıvısının burundan gelmesi (BOS rinore) neden olabilmektedir.
10 günü geçen, ateşin eşlik ettiği, bulanık görmeye neden olan, sarı-yeşil renkli ve koyu kıvamlı, kanlı, kokulu, tek taraflı ya da kafa travması sonrası ortaya çıkan burun akıntılarında zaman kaybedilmeden doktora başvurulmalıdır. Belli bir süre tedaviye rağmen akıntı kesilmiyorsa nedeni belirlemek için; kan ve alerji testleri, burun, boğaz ve balgam kültürü, sinüs grafisi gibi tetkiklerin yapılması gerekmektedir. Muayenede; burun akıntısını ne zaman başladığı, ateş, eklem ve kas ağrılarının eşlik edip etmediği, belli dönemlerde örneğin mevsim dönümlerinde tekrar edip etmediği, gözlerde sulanma, akıntının karakteri, meslek ve hobilerin belirlenmesi önemlidir.
Burun akıntılarında tedavi, nedene yöneliktir. Bakteriyel enfeksiyonlar antibiyotiklerle tedavi edilirken, kronik sinüzit, kemik eğriliği ve burun içi et büyümesi gibi yapısal bozukluklar ya da alerjik kişilerde görülen polipler cerrahi bir girişim gerektirebilmektedir. Alerjiye bağlı olgularda antialerjik ilaçlar kullanılırken, alerjenle temas mümkün olduğunca önlenir. Tek taraflı burun tıkanıklığı ve kötü kokulu burun akıntısı; çocuk hastalarda burunda yabancı cisim düşündürürken, yaşlı hastalarda burun ve sinüs tümörü belirtisi olabilmektedir.
Burun akıntısıyla ilgili doktora başvurana kadar kişinin kendi kendine alabileceği önlemler de bulunmaktadır.