cabir bin hayyam kimdir / Câbir bin Hayyân Kimdir? « Bilgiustam

Cabir Bin Hayyam Kimdir

cabir bin hayyam kimdir

Câbir bin Hayyân Kimdir?

_cabir

Câbir bin Hayyân, tüm bilim insanları tarafından kimyanın tartışmasız babası olarak tanınır. Hayatı ve yılları arasında geçen ve bir eczacının oğlu olan Câbir, ömrünün büyük bir kısmını Irakın Kufe şehrinde geçirdi ve burada kimyayı bilimsel olarak sistemleştirdi. Sürekli laboratuarda çalışan Câbir, süblimleştirme, sıvılaştırma, kristalleştirme, damıtma, saflaştırma, cıvayla karıştırma, oksitleme, buharlaştırma ve filtrasyon gibi işlemleri geliştirip mükemmelleştirdi; şapı damıtmak suretiyle sülfürik asit üretti ve maddeleri gazlar, metaller ve minareler olarak sınıflandırmaya başladı. Kimyasalların özelliklerini yitirmeksizin birleşerek, gözle görülmeyen element bileşikleri oluşturması hakkında da yazdı. Tüm bunlar bugün herkesin bilebileceği bir şey gibi görünse de, bundan bin iki yüz elli yıl öncesi için Câbir, zamanının çok ilerisinde bir kişiydi.

Ampirik çalışmaya çok önem veren bu seçkin bilim insanının en önemli araştırması, asitler üzerinedir. Eski dünyada, sirkeye tadını veren asetik asitten daha güçlü bir asit bilinmemekteydi. Günümüzde kimya endüstrisinin vazgeçilmezlerinden olan sülfürik, nitrik ve nitromuriyatik asitleri keşfeden Câbir, kimyasal deney olasılıklarını önemli ölçüde artırmıştır.

_imbikTakribi 1 kilograma denk gelen ratıl ağırlık biriminden, 6, kat daha küçük ağırlıkları ölçebilen bir hassas kantar geliştirdi. Oksitlenmenin olduğu belirli durumlarda metallerin ağırlığının azaldığını ortaya koydu. Onun çalışmaları arasında Kimyasal Özellikler Üzerine Büyük Kitap, Ağırlık ve Ölçü Birimleri, Kimyasal Bileşikler ve Boyalar gibi eserler yer almaktadır. Bu eserlerde su banyosunun ve kimyasal fırının kullanımı açıklanmakta, cıva oksit ve sülfür bileşikleri gibi önemli kimyasal maddelerden bahsedilmektedir.

Câbir, Müslüman alimlerin çoğu gibi topluma faydalı olmak istediğinden, kimyanın gündelik uygulamalarına ilgi duyuyordu. İnanılmaz derecede meraklı olan Câbir, kumaş ve deri boyama, saç boyaları hazırlama, kumaşı su geçirmez yapan ve demiri koruyan cilalar yapma, cam üretiminde kullanılan manganez dioksit, altın renginde yazı yazmak için demir pirit, çini ve seramiği sırlamak için tuzlar ve asetik asidi yoğunlaştırmak için sirkenin damıtılması gibi konularda araştırmalar yaptı. Yangında yanmayan bir tür kâğıt ile gece okunabilen mürekkep dahi geliştirmiştir.

Câbirin metallerin rafine edilmesi ve çelik hazırlanması konusundaki çalışmaları döküm tekniklerinin gelişmesine katkıda bulunmuştur. Kimya teorisine göre en büyük katkıları arasında metallerin yapısı konusundaki görüşleri yer almakta olup bu görüşler, çok az değişikle modern kimyanın başlangıcı sayılan yüzyıla kadar ulaşmıştır.

Bu araştırmaların tamamı, Irak&#;taki Kufe şehrinin Şam Kapısı olarak bilinen mahallesinde yapılan hafriyat çalışmaları sırasında, ölümünden iki yüz yıl sonra yeniden ortaya çıkarılan laboratuarında yapılmıştı. Molozlardan çıkarılanların arasında bir hayvan ve büyükçe bir parça altın da bulunuyordu. Câbir bin Hayyân tarafından kimyayla ilgili şu yorum yapılmıştır: &#;Kimya ilmindeki ilk mühim husus, pratik uygulamalar yapman ve deneyler yürütmendir, zira pratik tatbikatta yahut da deneysel çalışmalarda bulunmayan kişi, ilmin en alt seviyelerine dahi erişemez. Ey oğul, deneyler yap ki ilmi elde edesin. Alimi ellerindeki maddenin bolluğu değil, deneysel yöntemlerindeki mükemmellik mesut eder.&#;

Kaynakça:
Modern Kimyanın Kurucusu Cabir b. Hayyan, Prof. Dr. Esin Kahya, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları No, Ankara,
Müslüman İlim Öncüleri Ansiklopedisi
monash.pw%C3%A2bir_bin_Hayyan

Yazar:Samet Bulut

Orta Çağ Latin litera­türünde “Geber” adıyla anılan Câbir ibn Hayyan (el-Sûfi diye de adlandırı­lır) günümüzde modern kimyanın kurucusu olarak hatırlanır. Bunun yanında eczacı-hekim, gök bilimci, matematikçi ve filozof gibi tanımlamaları da vardır.

Kimya biliminde (o dönemdeki adıyla simya) madenlerin araştırılmaya başlanması milattan önceki yüzyıllara uzanır. Özellikle M.Ö. III. yüzyılda madenlerin nasıl meydana geldiği, evrenin yapısının madenlerle ilişkisi, gök cisimler, metallerin nasıl elde edilebileceği gibi konular kimyanın ana tartışma konularını oluşturmuştur.

Modern kimyanın başlangıcının temeli on sekizinci yüzyıla Lavoiser’in (Fransız Kimyacı, – ) ‘kütlenin korunumu kanunu yani maddenin sakınımı prensibini’ bulmasına dayanır. Ancak İslamiyet’in bilim alanındaki en parlak devri olan yedinci ile on üçüncü yüzyıl arasında kimya alanında görülen gelişmeler, modern kimyanın temelini atmıştır.

İslam dünyasında kimya ile ilgilenen ilk kişi, dini lider ve astronom olmasının yanında aynı zamanda Câbir İbn Hayyan’ın da hocası olan Cafer b. Sadık’tır (/ – ).

Cabir bin Hayyan Kimdir?

Yemenli bir aileye mensup olarak yılında Horasan’ın Tus şehrinde doğmuştur. Bitkilerle ilgili derin anlayışını bir eczacı olan babasının çalışmalarına borçludur. Kimya bilimine olan tutkusu Cafer b. Sadık’ın öğrencisi olmasıyla daha da gelişir.

Eğitimini tamamlayarak Bağdat’a geçer. Burada da, Harun Reşid’in güçlü vezirleri olan Bermekî ailesinin desteğiyle çalışmalarına devam eder. Ancak aynı ailenin siyasi gücünü kaybetmesinden sonra Kûfe’ye döner. yılında vefat edene kadar çalışmalarını bu şehirde sürdürür.

Araştırmalarını matematik ve deneyin sentezi halinde sunan Câbir, kendisinin icat ettiği imbikler, tüpler, fırınlar ve daha nicelerini kullanarak çağının ötesinde bilgi birikimine sahip olmuş ve pek çok laboratuvar malzemesini icat etmiştir. Bu sayede de dünya üzerindeki ilk kimya laboratuvarının kurucusu olmuştur. Küfe’de kurmuş olduğu laboratuvarı, harabe halinde bulunmuştur.

Cabir bin Hayyan’ın Bilimsel Anlayışı

Câbir’in bilim anlayışı doğa felsefesine dayanmaktadır. Doğal denge – düzen – orantı üçgeni çalışmalarının temelini oluşturmuştur. Doğada var olan maddelerin fiziki özelliklerini kullanarak niteliksel ölçülerine erişmeyi amaçlamıştır. Cabir bin Hayyan, ilk maddenin ateş olduğunu ve merkezde yer aldığını söyler.

Hava ateşin sebebi olup ona komşuluk yaparak su ile karışmasını engeller. Aynı zamanda toprak ile de su komşudur. Ateş ile su birbirine zıttır ve bunların hepsi birleşerek yeryüzünü oluşturur. Madenler de bu yapının içinde bulunur. Dolayısıyla madde, dört ana unsurun (toprak, hava, ateş ve su), ıslak-kuru ve soğuk-sıcak gibi zıt niteliklerle sentezlenmesi ve bunların sürekli hareket halinde olmasıyla meydana gelir.

Câbir simya alanında, özellikle altın ve gümüş yapımıyla ilgilenmiş­tir. O, cevherlerin hepsinin de kükürt içerdiklerini, özelliklerindeki farklılık­ların, kükürt oranının farklılığından ileri geldiğini düşünmüştür.

Câbir’e göre nesneler basit ve bileşik olmak üzere ikiye ayrılır. Bileşik nesneler basitlerin birleşmesi sonucu oluşurlar. Bu nedenle doğada bulunan varlıkların çoğu, basitlerin birleşmesinden ortaya çıkmıştır. Bileşik nesnele­rin birleşmesiyle ise karmaşık nesneler oluşmuştur.

Hareket, durgunluk, ni­telik ve nicelik, evreni oluşturan çeşitliliğin dört kuralıdır. Câbir’e göre bü­tün doğa olayları niceliğe ve sayıya indirgenebilir. Doğada her olay bir ne­dene dayanır; nedensiz bir olay ya da nesne yoktur.

Madenlerin özü cıvadır ve madenler kükürt sayesinde katılaşmıştır. Yani bütün madenler cıva ile kükürtün belli oranlarda karışmasıyla oluşmuştur. Maddelerin gruplandırmasını da yapan Câbir bunu üç ana başlık altında sunar:

  • Ruhlar: ateşte tamamen uçan maddeler (alkol gibi)
  • Metaller: çekiçle dövülebilen, ses ve parlaklığa sahip maddeler
  • Cisimler (mineral olmayan): eriyebilen veya erimeyen maddeler.

Bilime Kazandırdıkları

Atomun parçalanamaz oluşu tezini ilk kez reddedenin de Câbir olduğu bilinmektedir. Su geçirmez kâğıt ve paslanmaz çeliğin mucididir. Sülfürik ve nitrik asitlerin ve onların ka­rışımı olan “kral suyu”nun (“aqua regia”) hazırlanmasını kestirmiş, altın ve gümüşün bu karışım içinde çözündüğünü anlamıştır. O’nun tarafından ilk kez kullanılan bazı kimya tabirleri (alkol gibi) günümüzde de hâlâ kullanılmaktadır.

Kimya pratiği konusunda Câbir buharlaştırma, süzme, süblimleştir­me, eritme, damıtma ve kristallendirme için gelişkin yöntemler kullanmıştır. ­

Çözücü suları (nitrik/kezzap, sülfürik, hidroklorik, sitrik, asetik, tartarik asitleri gibi), mineral asitleri keşfetmiş ve baz kavramını açıklamış; metallerin işlenmesi, çelik yapımı, kumaş ve deri boyanması, dayanıklı kumaş yapımı, altın üzerine yazı yazmak için altın pirit kullanımı ve asetik asidin yoğunlaştırılması için sirke damıtılması, cam yapımı ve renklendirilmesi tekniklerini geliştirmiştir.

Câbir yazmalarından kaynaklanan bazı teknik terimler Latince üze­rinden Avrupa dillerine geçmiştir. Bunlar arasında “realgar” (kırmızı arse­nik sülfür), ” tutia” (çinko karbonat), “alkali”, alembic” (imbik) sayılabilir. Sonucunda çok yönlü bir bilim insanı olan Câbir’in hayatı hakkındaki araştırmalar umarım daha derinlere iner. Ayrıca göz atmak isterseniz: Şair, Filozof Ve Matematikçi: Ömer Hayyam


Kaynaklar ve ileri okumalar


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır