cds nedir / CDS Nedir? - Malumatfuruş

Cds Nedir

cds nedir

Risk primi CDS nedir? Türkiye risk primi CDS ne demek, açılımı ne?

CDS nedir? Gündemin merak edilen konuları arasında yer alan CDS nedir? Türkiye risk primi CDS ne demek, açılımı ne? Risk primi nedir, ne demek? vatandaşlar tarafından araştırılan konular arasında yer alıyor. Detaylar...

CDS NEDİR?

Kredi risk primi ya da Kredi temerrüt takası-swap'ı (İngilizce: Credit Default Swap - CDS)alınan bir kredinin geri ödenmeme riskini tespit etmek ve bu riske karşı kredinin sigortalanması için kullanılan değerdir. Faiz doğası itibarıyla alacaklının geri ödememe riskini içeren bir risk primidir. Kredi risk primi ise bu riskin sistemli bir şekilde finansal enstrümana dönüştürülmüş ve sayısal olarak ifade edilmiş halidir. Alacaklı, kredinin olası geri ödenmeme riskine karşı verdiği borcu sigorta eder, bu sigorta işlemi ve sigorta için belirlenen bedel ise kredi risk primine tekabül eder. Bu prim bir ülkeye olan finansal güven baz alınarak serbest piyasa tarafından belirlenir. Bu yönden ülkelerin iflas riskini gösteren paramatre olması bakımından önem arz eder. Kredileri sigortalayanlar finansal güveni oluşturan parametrelere göre geri ödememe riskini ve riski satın almaya razı oldukları primin değerini belirlemeye çalışır. Kredi risk primi ifade edilirken her %1 faiz oranı 100 baz puana tekabül eder. Kredi risk priminin 100 olması durumda borç için beklenen faiz oranının %1 olduğu varsayılır. Örneğin 2019 yılında Çin'in kredi risk primi 32 baz puan iken Güney Afrika'nın kredi risk primi 165 baz puandı. Bu durumda Çin uluslararası piyasalardan aldığı borç için %0,32 oranında faiz öderken Güney Afrika %1,65 faiz ödüyordu.

Türkiye risk primiSigortaEkonomiGündemEkonomiHaberler

Kredi Temerrüt Takası (CDS) Nedir?

Credit Default Swap (CDS) veya Türkçesi ile “Kredi Temerrüt Takası”, anlaşma tarihinde belirlenen dönemsel prim ödemeleri karşılığında satıcısının alıcıya dayanak borçta “kredi olayı” gerçekleşmesi halinde ödeme yapmayı taahhüt ettiği bir türev kontrattır.

Kredi olayı ise iflas, bir kupon ödemesinin gerçekleştirilememesi veya borç yapılandırması gibi borçlunun ödeme kapasitesini kaybettiğine dair güçlü kanı oluşturan bir olay olarak tanımlanabilir. Bu niteliğiyle CDS’ler borçlunun borcunu ödememesi ihtimaline karşılık alacaklının üçüncü bir taraf ile yaptığı sigorta sözleşmesine benzetilebilir.  Bir CDS işleminin iki tarafı bulunur:

  • Kredisi koruması alan.
  • Kredi koruması sunan.

Türkiye 5 yıllık CDS’i üzerinden örneklendirirsek CDS satıcısı Türkiye Hazinesi’ne dair bir kredi olayı gerçekleşmesi durumunda CDS kontratında belirtilen nominal tutarı alıcıya ödemeyi taahhüt etmektedir.

CDS’ler tek bir tüzel kişiliğin borcuna dair oluşturulabileceği gibi birden çok şirketin veya tüzel kişiliğin borcuna dair oluşturulan Endeks CDS’leri de mevcuttur. Endeks CDS’leri yatırımcılarına CDS’e konu olan grubun korele riskine dair pozisyon alma veya korunma imkanı sunar. CDS alıcısının dayanak borca dair bir alacak ilişkisinin bulunmaması, dolayısıyla borçlunun ödeme kapasitesine dair spekülatif pozisyon alması da mümkündür.

 

CDS’ler tezgahüstü piyasalarda işlem görür. Kontrat yapısı alıcı ve satıcı  arasında belirlense de genellikle türev işlemler için standart belirleyici bir organizasyon olan “International Swaps and Derivatives Association” (ISDA) tarafınan hazırlanan “Master Agreement’a” uygun olarak hazırlanır. ISDA verisine göre 2020 yılı ilk yarısında 6.1 trilyon dolarlık nominal trade hacmiyle oldukça likit bir piyasa olan CDS ikincil piyasasında da alım ve satım gerçekleştirilebilir. Aşağıdaki grafikte Türkiye 5 yıllık gösterge eurobond kıymetin getirisi ile CDS primleri arasındaki yakın ilişki görülebilir. Getiri ile risk arasındaki bu ilişki sayesinde yatırımcılar global tahvil piyasasında zaman zaman oluşan sığlıktan kaçınmak için likiditesi yüksek olan CDS piyasasında pozisyon almayı tercih edebilirler.

 

 

CDS alıcısının satın aldığı sigorta karşılığında satıcıya gerçekleştirdiği ödemeye “CDS primi” denir. Kredi olayı halinde yapılacak 100 birim nominal ödemeye karşılık alıcının ödediği senelik 5 birim prim %1 veya 100 puan şeklinde ifade edilir. Örneğin, Türkiye’nin 5 yıllık CDS primi şu an %4.4 veya 440 puan seviyesindedir. CDS primlerindeki yükselişler borçlunun borç ödeme kapasitesinde veya borçluya dair risk algısında bir bozulmaya işaret eder. Kredi derecelendirmelerinin operasyonel nedenlerle piyasa koşullarındaki değişikliklere gecikmeli tepki verdiği düşünüldüğünde likit ve çok fazla katılımcının bulunduğu CDS piyasası, risk algısındaki anlık değişimleri göstermesi açısından da iyi bir ölçüt oluşturmaktadır. Örnek olarak aşağıdaki grafik ve tablo incelendiğinde volatilitenin yüksek olduğu 2018 yazında CDS’deki dalgalanmaya karşılık Moody’s kredi notumuzdaki değişimin uzun zaman aldığı görülebilir.

 

Ba2

Durağan

07/03/2018

Ba2

İnceleme Altında

01/06/2018

Ba3

Negatif

17/08/2018

 

 

 

Aşağıdaki tabloda ise Türkiye ile birlikte bazı gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin CDS primleri ve kredi notları özetlenmiştir.

 

5 Yıllık CDS

Moody's Derecelendirmesi

Çin

43

A1

ABD

-

Aaa

Almanya

9

Aaa

Birleşik Krallık

11

Aa3

Brezilya

221

Ba2

Fransa

20

Aa2

Güney Afrika

212

Ba2

Güney Kore

22

Aa2

Meksika

101

Baa1

Mısır

480

B2

Polonya

46

A2

Romanya

83

Baa3

Rusya

133

Baa3

Türkiye

577

B2

Ukrayna

579

B3

Yunanistan

93

Ba3

 

Kredi risk primi

Kredi risk primi ya da Kredi temerrüt takası-swap'ı (İngilizce: Credit Default Swap - CDS)[1]alınan bir kredinin geri ödenmeme riskini tespit etmek ve bu riske karşı kredinin sigortalanması için kullanılan değerdir. Faiz doğası itibarıyla alacaklının geri ödememe riskini içeren bir risk primidir. Kredi risk primi ise bu riskin sistemli bir şekilde finansal enstrümana dönüştürülmüş ve sayısal olarak ifade edilmiş halidir. Alacaklı, kredinin olası geri ödenmeme riskine karşı verdiği borcu sigorta eder, bu sigorta işlemi ve sigorta için belirlenen bedel ise kredi risk primine tekabül eder. Bu prim bir ülkeye olan finansal güven baz alınarak serbest piyasa tarafından belirlenir. Bu yönden ülkelerin iflas riskini gösteren paramatre olması bakımından önem arz eder. Kredileri sigortalayanlar finansal güveni oluşturan parametrelere göre geri ödememe riskini ve riski satın almaya razı oldukları primin değerini belirlemeye çalışır. Kredi risk primi ifade edilirken her %1 faiz oranı 100 baz puana tekabül eder. Kredi risk priminin 100 olması durumda borç için beklenen faiz oranının %1 olduğu varsayılır. Örneğin 2019 yılında Çin’in kredi risk primi 32 baz puan iken[2]Güney Afrika’nın kredi risk primi 165 baz puandı. Bu durumda Çin uluslararası piyasalardan aldığı borç için %0,32 oranında faiz öderken Güney Afrika %1,65 faiz ödüyordu.

Kaynakça[değiştir

Türkiye'nin kredi risk primi rekor seviyede, ekonomiyi ne bekliyor?

DUVAR - Türkiye'nin risk göstergesi olan CDS'ler 900'ü aşarak rekor tazeledi. Dış borçlar, artan cari açık ve Merkez Bankası'nın eriyen rezervleri ise ekonomideki kırılganlığın başlıca unsurları arasında yer alıyor. 

Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp, BBC Türkçe'deki 'Türkiye'nin CDS'i 900'ü aştı: Kredi risk primi neden artıyor, sonuçları ne olur?' başlıklı yazısında, CDS değerinin ne anlama geldiğini, bu konuda yapılan hataları ve ekonomiyi bekleyen süreci yazdı. Demiralp'in yazısı şöyle:

"CDS değeri bir ülkeye borç verildiğinde temerrüt riskine karşı kendini sigortalamak isteyenlerin ödedikleri prim. Arabanın kasko primi gibi düşünebiliriz. Eğer sürücünün riski artarsa ödenecek prim de artar. O nedenle CDS değerinin artması yatırımcılar gözünde temerrüde düşme olasılığının önemli ölçüde yükseldiğini gösteriyor ve ekonomimiz açısından ciddi bir kırılganlığı teyit ediyor.
İki soru üzerinden durumu değerlendirelim.

CDS primi neden artıyor?
-Politika hataları: Uzunca bir süredir makroekonomik kırılganlıklarımızı, uygulanan politikaların bu kırılganlıkları azaltmak şöyle dursun daha da artmasına neden olduğunu dile getiriyoruz.

Tüm dünya enflasyona karşı faiz artırırken önce "Biz yeni bir model deniyoruz, faiz indirince enflasyon da düşecek", sonra "Aslında bu bilinçli bir tercihti, faiz artırsaydık enflasyon düşerdi ama biz büyümeyi tercih ettik" demek, karar alıcılar seviyesinde yaşanan büyük kafa karışıklığına işaret ederek piyasalardaki panik algısını artırıyor ve CDS primini artırıyor. Ne yöne gideceği belli olmayan, bir sonraki adımı tahmin edilemeyen bir ekonomide belirsizliklerin getirdiği kırılganlık ve riskler de yükseliyor.

Eğer enflasyon probleminiz varsa bununla faiz indirerek mücadele edemezsiniz. Hatada ısrar edilmesi, enflasyonun yarattığı sorunların bütçeden aktarılan kaynaklarla hafifletilmeye çalışılması bu sefer bütçe açığını artırıyor ve sonu görülmez politikalar yatırımcı güvenini sarsıyor.

Düşük faiz sadece enflasyon yaratmaz. Düşük faiz döviz talebini tetikler. Arzını azaltır.
Kuruyan döviz likiditesi giderek ekonomiyi durma noktasına getirirken alınan her yan önlem "Yine kalıcı bir adım atılmadı" algısı yaratarak endişeleri artırıyor. Çünkü düşük faiz politikasında ısrar edilmesinin yarattığı hasar artık geçici önlemlerle ötelenemeyecek boyutlara ulaşıyor. Bu nedenle gelen yan önlemlerin geçici rahatlatma etkisi de giderek kısalıyor.
-Fed ve ECB faiz artışları: ABD Merkez Bankası (Fed) sene başından beri piyasaları şaşırtan bir hızla faiz artırım döngüsünde ileriyor. Temmuz ortasında gelen enflasyon verisinin beklentileri aşarak yüzde 9'lara ulaşması Fed'in yolun bundan sonrasında da ayağını frenden çekmeyeceğine dair inancı güçlendiriyor.
ECB kanadından da benzer açıklamaların yapılıyor olması ve 21 Temmuz'da yıllar sonra ilk faiz artışının beklenmesi uluslararası piyasalarda paranın ana vatanına dönerek likidite kaynaklarının kurumaya devam edeceğini gösteriyor ve risk primimizi yükseltiyor.
-Global resesyon ve ihracat pazarlarımızda daralma: Büyük merkez bankaları faiz artışlarına devam ederken bir yandan da pandemi ve Rusya savaşı kaynaklı arz sorunları devam ediyor. Bu neden önemli? Çünkü enflasyonun sebebi sadece talep kaynaklı olsaydı, belki o zaman becerikli ve kredibilite sahibi merkez bankaları uygun bir hızda gelecek faiz artışları ile resesyon yaratmadan da bu talebi makul seviyelere çekmeyi ve enflasyonist baskıyı bertaraf etmeyi becerebilirlerdi. Ancak enflasyonun içinde arz faktörleri de varsa ve bu faktörler enflasyon beklentilerini bozmaya devam ediyorsa o zaman talebi makul seviyelere çekmek için gerekli faiz artışı enflasyonu aşağı çekmeye yetmez. O noktada "talebi öldürerek" yani resesyon yaratarak enflasyonu düşürebilirsiniz. Şu anda Batılı merkez bankaları tercihlerinin bu olacağını net bir şekilde ifade ettiler.
Ticaret ortaklarımızın resesyon pahasına enflasyonla mücadeleyi tercih etmeleri ise bizim açımızdan hem ihracat pazarlarımızın daralması hem de enflasyon yurtdışında devam ettiği sürece içeriye ithal edilecek enflasyon anlamına geliyor. Bu durum cari açığın yükselmesi, döviz gelirlerimizin azalması, ve makroekonomik kırılganlıklarımızın artması anlamına geldiğinden CDS primini de yukarı itiyor.

CDS priminin artmasının sonuçları ne olur?
🔸 Kamunun ve özel sektörün dış borçlanma maliyetleri CDS primine paralel olarak artar.
🔸 Burada kendini besleyen bir döngü oluşur. Borçlanma maliyetinin artması döviz girişini azalttığı için dış borcu ödemeyi zorlaştırır. Bu da riski daha da çok yükseltir.
🔸 Döviz girişinin azalması içerideki likidite krizini daha da derinleştirirken enflasyonist baskıları artırır.

Borçların çevrilememesine dair çok önemli bir uyarı niteliği taşıyan CDS göstergesinin ulaştığı tehlikeli seviyeyi çok ciddiye almak ve en kısa zamanda dünyaca kabul görmüş politikalarla (ve tüm dünyada olduğu gibi) enflasyon problemini öncelik haline getirmek gerekiyor.
Denenmemiş ve literatürde karşılığı olmayan politikalarla daha fazla zaman kaybetmemeliyiz. İçinde bulunduğumuz krizden çıkmanın başka bir yolu yok.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.