celal eren çelik devlet bahçeli / CELAL EREN ÇELİK YAZDI:MHP Mİ AKP'NİN STEPNESİ YOKSA AKP Mİ MHP'NİN MAHKUMU?

Celal Eren Çelik Devlet Bahçeli

celal eren çelik devlet bahçeli

YAZARLAR

MHP lideri Devlet Bahçeli dün akşam saatlerinde ani bir çıkış yaparak ağır ifadeler ile yüklendiği HDP için “Kapatılmalı“ açıklamasını yaptı.

Ortada böylesi sert bir çıkışı gerektirecek önemde bir gelişme yokken Bahçeli’nin bu çıkışı yapması pek çok kişi tarafından anlaşılamadı, çoğu kimse ise bunun Bahçeli’nin ve MHP’nin klasik HDP karşıtlığının bir kez daha tekerrür edişi olarak yorumladı.

Oysa ki Bahçeli’nin bu çıkışını ülkenin içerisinde bulunduğu ekonomik tablo gereği giderek erken seçime doğru zorlanan AKP’nin içerisinde bulunduğu durum, muhalefet partilerinin giderek daha yüksek sesle dile getirdikleri erken seçim talepleri ve AKP içerisindeki MHP ile yapılan ittifaktan rahatsız hatrı sayılır ağırlıktaki grubun bu MHP karşıtlığı ve tabii ki AKP’nin MHP’ye olan mahkumiyetinden bir şekilde kurtulmak isteği ışığında okumak doğru olacaktır…

***

Öncelikle yukarıda saymış olduğumuz tabloyu sondan başlayarak daha da detaylandıralım…

Bizzat Bahçeli’nin mucidi olduğu ittifaklar sistemi ve yeni siyasal sistemdeki %50+1 zorunluluğu her geçen gün oylarında daha da azalma gözlenen AKP’nin her geçen gün MHP’ye biraz daha mahkum olması sonucunu doğuruyor.

Bu sonuç aynı zamanda MHP’nin AKP’den her geçen gün daha fazla taviz almasına ve perde arkasında devlet yönetiminde her geçen gün daha fazla artan bir nüfuza sahip olmasını da beraberinde getiriyor.

İşte AKP içerisindeki belli bir grup özellikle yerel seçimler öncesinde başlayan bir süreçte giderek daha yüksek bir sesle MHP ile ittifaktan duydukları rahatsızlığı ve bu ittifakın adım adım AKP’nin sonunu getirdiğini ve MHP’ye mahkum kalındığını dile getiriliyor.

İşin açıkçası kamuoyu önünde “Can ciğer kuzu sarması” pozlar verilse de AKP “Yerine ikame edeceği” aynı güçteki bir başka ittifak partnerini bulabilse MHP “Prangasından” yarın kurtulmak istiyor.

Son dönemde gerçekleştirilen reform söylemleri sadece adalet ve ekonomi ile sınırlı kalmayacak gibi görünüyor…

Topluma vaade edeceği yeni bir şeyi kalmayan AKP’nin siyasal olarak da yeni bir reform paketi açıklamaya ve bu “Siyasal Reform Paketinden” azami ölçüde oy devşirmeye ihtiyacı var.

İşe bu boyuttan bakıldığı zaman AKP için en yakın ve makul gözüken ve en çok “Oy potansiyeline sahip” siyasi reform yarım bırakılıp, buzluğa kaldırılmış olan “Kürt Açılımı” projesini yeniden hayata sokmak gibi gözükmekte…

AKP’nin seçimler öncesinde böyle bir hamleyi yapması ise HDP ile bir işbirliği yolu bulmadan imkansız.

Ama çok çok zor gibi gözükse de AKP HDP ile bu işbirliğinin bir yolunu bulursa bu hamle ile bir taşla birkaç kuş vurabilir.

HDP ile işbirliği içerisinde yeniden hayata geçirilecek yeni bir “Kürt Açılımı” AKP’nin uzun zamandır seçmene veremediği bir yeni vaad, bir yeni Türkiye projesi olarak sunulabilir.

Bu işbirliği AKP’ye gerek kentlerde, gerekse Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde oy olarak da geri dönecektir mutlaka…

Ama daha da önemlisi AKP böylesi bir iş birliğini formüle edebilirse HDP gibi yeni bir partner bulmuş ve MHP’ye olan bağımlılığını sonlandırmış olacak artık MHP’ye ihtiyacı da kalmayacaktır…

***

İşte Devlet Bahçeli tam da muhalefetin erken seçimi daha yüksek sesle dillendirdiği hatta tarih verdiği, AKP’nin ise ekonomik şartlar gereği istemese de erken seçime doğru sürüklendiği bu süreçte seçimler yaklaşırken AKP kanadından gelebilecek “Çok çok zorda olsa” böylesi bir olası HDP hamlesine karşı tedbirini şimdiden alıyor.

Bahçeli HDP ile ilgili söylemlerini bundan sonra daha da sertleştirecektir ve bu süreçte sıklıkla bu şekilde HDP ile ilgili bu tarz açıklamalarına şahit olacağız.

Zira Bahçeli bu şekildeki her bir çıkışı ile HDP’yi CUMHUR İTTİFAKI karşısında bloke ediyor, ”Çok çok zor” da olsa olası bir AKP-HDP işbirliğinin önünü bu söylemler ile HDP’yi CUMHUR İTTİFAKI’na daha da sert bir düşman haline getirerek kesiyor.

Bahçeli bu sözleri ile bir yandan Kürt seçmen ve HDP’yi karşı tarafta bloke ederken, bir yandan da AKP’ye “Beni denklemin dışında bırakamazsın” mesajını veriyor.

Bu nedenle Bahçeli’nin dün akşamki çıkışını sıradan bir HDP karşıtlığının yansıması olan söylemler olarak görmek büyük eksiklik olacaktır…

HDP, AKP için bankadan çekme potansiyeli olan “Hazır kredi” konumundadır ama AKP ne zaman o krediyi çekmek istese geri dönmek zorunda kalmaktadır…

Zira HDP “KREDİSİ” üzerinde Bahçeli “BLOKAJI” gözükmektedir ve biliniz ki Bahçeli o “BLOKAJI” kaldırmadığı sürece AKP o kapıya doğru her adım atmak için ayağa kalktığında sessizce yerine oturmak zorunda kalacaktır…

 

İçeriden Kuşatılan Kale: CHP, demokrasi kültürünün genç olduğu ülkemizde, siyasetin demokrasiyi ele geçirme planlarını, yakın tarihimizden somut verilerle aktarımonash.pw yıllardır başkent Ankara’da muhabirlik yapan, sarı basın kartı sahibi Gazeteci C. Eren Çelik, araştırma ve kaynaklarının ışığında, ülkemizin son dönem yaşanan travmalarını, CHP özelinde açık seçik anlatıyor.Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün göz bebeği, hatta, *Benim iki büyük eserim var biri Türkiye Cumhuriyeti, diğeri Cumhuriyet Halk Partisi.* dediği, 9 Eylül ’te kurduğu partinin, *yeni* ambalajına girerken yaşananları, son dönem kurguları okuyacaksınız elinizde tuttuğunuz monash.pwırlık Çınar CHP’nin *Cumhuriyetçilik*, *Halkçılık*, *Milliyetçilik*, *Laiklik* *Devletçilik*, *Devrimcilik* ilkeleriyle oluşturulan 6 okunun Küresel Aktörlerin eliyle dönüştürülen, dizayn edilen son hali birbirinden ilginç başlıklarla aktarılıyor:CHP’nin dizayn ve dönüştürme operasyonuna ne zaman karar verildi ve bu projeyle Soros’un bağlantısı neydi?Kemal Kılıçdaroğlu nasıl parlatıldı, nasıl Genel Başkan seçildi? TESEV, TÜSES, 10 Aralık Hareketi gibi STK’ların bu operasyondaki rolleri neydi ve CHP nasıl adım adım ele geçirildi?

Devamı

Format:Kitap
Barkod
Yayın Tarihi
Yayın Dili:Türkçe
Orjinal Adı:İçeriden Fethedilen Kale CHP İşgal
Baskı SayısıBaskı
Sayfa Sayısı
Kapak:Karton
Kağıt:Kitap Kağıdı
Boyut X

MHP'nin Mansur Yavaş'ı tehdit etmesi. Yavaş, Semih Yalçın'a yanıt verecek mi?

MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın: Sayın Genel Başkanımızın haklı ikazlarını dikkate almalı! Almazsa kendisi bilir. Bizden söylemesi: Rüzgâr eken fırtına biçer. dedi.
Sosyal medya hesabı üzerinden açıklama yapan Yalçın,CHP'li Seyit Torunu da tehdit etti.

MHP'li Semih Yalçın: Mansur Yavaş artık rahat durmalıMHP'li Semih Yalçın: Mansur Yavaş artık rahat durmalı


Gazeteci Celal Eren Çelik, Semih Yalçın'ın Mansur Yavaş hakkındaki tehditleriyle ilgili Yavaş'ın ekibi ile görüştü: 
Çelik şunları yazdı: 
Az önce Mansur Yavaş'ın yakın ekibi ile konuştum ve Semih Yalçın'ın tehdidine bir yanıt verilip verilmeyeceğini sordum "Dün yaptığımız açıklama kafi, değişiklik olursa konuşuruz" dediler.
Mansur Yavaş şu an için Semih Yalçın'a bir cevap vermeyi düşünmüyor

Mansur Yavaş, Bahçeli'nin açıklamaları için de benzer ifadeler kullanmıştı.

Mansur Yavaş'tan Bahçeliye: ilgimiz olmayan konulardan dolayı hakkımda yapılan siyasi açıklamalara yanıt vermeyeceğimMansur Yavaş'tan Bahçeliye: ilgimiz olmayan konulardan dolayı hakkımda yapılan siyasi açıklamalara yanıt vermeyeceğim

Etiketler :

Hiç kimse bu kadar ayrıntılı yazmamıştı

Başkanın bütün danışmanları

Yıllar önce, galiba SKYTürk’te çalışırken, bir vesileyle, Enver Aysever ile birlikte gitmiştik görüşmeye. CHP’nin Genel Başkanlık koltuğuna yeni oturmuştu. Deniz Baykal’dan daha solda olduğuna inandırmıştı herkesi. Odasının kapısında, elinde dosyalarla birlikte, bizim dışımızda biri daha bekliyordu. İçerideki görüşme uzayınca kapıdaki muhabbet de uzadı haliyle. Dosyalı eleman “ben politikadan anlamam” diye giriyor her sözüne. “Muhasebeci falan herhalde” dedik içimizden. Kalkıp gidince sekretere sorduk, “beyefendinin danışmanı” diye yanıtladı. 

***

’da kendine üç danışman atadı. İlki, Veli Özdemir, gazeteciydi, ANKA Haber Ajansı sahibiydi. Çeşitli basın-yayın organlarında haberci olarak çalışmıştı. Ama diğer ikisinin CHP için biraz tuhaf özgeçmişleri vardı. Rasim Bölücek TIP doktoruydu ama dediğine göre aslında siyaset reklamcısıydı. Reklam ajanslarında “yaratıcı yönetmenlik” yapıyordu. MHP'nin seçim kampanyasını yürütmüş, ardından Devlet Bahçeli'ye danışman olmuştu. Şükrü Karaca ise Diyanet’ten geliyordu. Diyanet Vakfı Dış İlişkiler uzmanı olarak görev yapmıştı. Diyanet'in “na't” yarışmasında ikinci, “münacaat” yarışmasında birinci olmuştu. Baktım bunlar hangi uzmanlık alanlarına denk düşüyor diye; birincisi peygambere sevgiyi, ikincisi Allah aşkını anlatan şiir dalıymış. Şükrü Karaca dini tekerleme yarıştırma uzmanıydı anlayacağınız. Herhalde bu bulunmaz uzmanlığından olacak daha önce Çiller'le, Mehmet Ağar’la, Erkan Mumcu ile çalışmış, son durağı CHP’nin katındaki danışmanlar odası olmuştu.

***

Birkaç yıl önce eski MİT mensubu Enver Altaylı ve damadının da arasında bulunduğu 4 kişi hakkında “FETÖ” mensubu oldukları suçlamasıyla dava açıldı. Altaylı ile ilişkide olduğu iddia edilen sanıklardan biri Kılıçdaroğlu’nun Başdanışmanı “yaratıcı yönetmen” Rasim Bölücek’ti. İddianamede, Enver Altaylı'nın Rasim Bölücek'le iki ayrı telefon hattından tam bin görüşme yaptığı iddia ediliyordu. Bölücek mahkeme safahatında görüşmeleri doğruladı, “Enver Altaylı hiperaktiftir, günde 10 kez arar” diye gerekçelendirdi durumu. 

Rasim Bölücek, İYİ Partili Hasan Bölücek'in kardeşi. Hasan Bölücek, daha önce Büyük Birlik Partisi ve MHP'de de görevler aldı. Babaları Cemal Bölücek MHP içinde Ülkücü militan Muhsin Yazıcıoğlu’na yakındı. 12 Eylül faşizmi kapıyı çalmadan önce sokaklarda solcu avlamaya birlikte çıkıyorlardı. MHP ile olan kan bağını CHP’ye taşıdı. Mansur Yavaş’ı Kılıçdaroğlu ile Rasim Bölücek tanıştırdı söylenenlere göre. Ağustosundaki AKP-CHP koalisyon görüşmelerine de Kılıçdaroğlu’nu temsilen dört üye ile birlikte katıldı. Sıkı durun, Ekmeleddin İhsanoğlu’nu aday yaptıran ve “Ekmek için Ekmeleddin” sloganını icat eden de oydu. 

Ekmeleddin İhsanoğlu Tayyip Erdoğan’a seçimi kaybedince Kılıçdaroğlu peşini bırakmadı, CHP’den milletvekili adayı yapmak istedi. Ancak Ekmeleddin ekmeğini MHP’nin kapısında aramayı tercih etti. 

Yalnızca Rasim Bölücek değil, Kılıçdaroğlu'nun pek çok danışmanı “FETÖ bağlantısı” iddiasıyla yargılandı, sorgulandı. 

Eski başdanışmanlarından Fatih Gürsul, “FETÖ’nün İstanbul Üniversitesi'ndeki akademik yapılanması”na ilişkin davada “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 10 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Eski danışmanlarından Gazeteci Murat Aksoy, “FETÖ'nün medya yapılanması”na ilişkin davada yargılandı. Yattı çıktı. Murat Aksoy’u tanırım, Fethullah’la ilişkisi olduğunu sanmıyorum ama doğrusu neden başdanışman yapıldığını ve ne danışıldığını müthiş merak ediyorum. Bir gün anlatırsa öğreniriz.

Eski danışmanlarından Koray Çalışkan, “Fethullahçıların akademik yapılanması”na yönelik soruşturma kapsamında 10 Temmuz tarihinde gözaltına alındı, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. 

Eski danışmanlarından Alper Keten’in, örgütün haberleşme programı olduğu söylenen ByLock'tan “FETÖ” yöneticileriyle irtibat kurduğu iddia edildi. Hakkında yakalama kararı çıkarılan Keten yurt dışına kaçtı.

***

’de Nuray Çepni’yi başdanışman atadı. Nuray Çepni’nin en önemli özelliği partinin az sayıdaki türbanlı kadın üyelerinden biri olmasıydı. yılında CHP İstanbul İl Kadın Kolları Başkanlığı'na adaylığını açıklamış, sonra baskı gördüğü gerekçesiyle adaylıktan çekilmişti. Çepni’ye göre, o dönemin CHP İstanbul İl Başkanlığı baskıcı ve taraflı tutum takınmıştı kendisine karşı. Arada yumuşama sağlanmış olmalı. 

AKP’nin kurucu isimleri arasında yer alan eski Hakkâri Milletvekili Rüstem Zeydan yılında partisinden istifa etti. Kılıçdaroğlu’nun daveti üzerine CHP’ye katılan Zeydan’a sürpriz bir görev verildi, danışman atandı. 

Az zaman sonra AKP'li geçmişiyle tanınan Erdoğan'ın eski danışmanı İbrahim Uslu'yu da danışman kadrosuna aldı. Uslu, Deniz Baykal'a yönelik kaset komplosundan Kılıçdaroğlu'nu sorumlu tutmuştu.

***

Haberci Celal Eren Çelik’in başka bir listesi var. Çelik “Kılıçdaroğlu kime, niye danışıyor?” başlıklı yazısında diyor ki, “Siyasal partilerde ‘Genel Başkan Danışmanlığı’ son derece önemli konumlardır ve bu konumlarda yer alan kişiler aslında parti genel başkanın ‘görünmez beyni’ fonksiyonu gördükleri ve genel başkanlar ile son derece yakın mesai yaptıkları için aslında parti politikalarına çoğu kişi ve tabii kamuoyu pek fark etmeden son derece önemli etkide bulunurlar. Bu bağlamda bu tip ‘danışman atamaları’ öyle üzerinde durulmadan geçilecek konular değildir. Lakin CHP’de bu danışmanlık konusu ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘Genel Başkan Danışmanı’ noktasındaki tercihleri oldukça enteresan bir tabloyu da beraberinde getirmekte…”

Celal Eren Çelik’in “enteresan” diyerek kibarca ifade ettiği şey, Beyefendinin bütün danışmanlarını dinci, sağcı, tarikatçılar arasından seçmesi. 

Çelik’in listelediği danışmanlar arasında gerçekten de “enteresan” tipler var. Bunlardan biri AKP MKYK “yedek” üyesi Ali Arif Özzeybek. Özzeybek, yılında şimdi göçük ANAP’ın Genel Başkanlığını yaparken, yani mezar bekçisiyken, Kılıçdaroğlu tarafından keşfedilmiş. CHP’ye transfer edilerek seçimlerinde vekil adayı yapılmış, seçilemeyince “Sivil Toplum Kuruluşlarından Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı” olarak atanmış. “Başdanışman” yılında AKP’ye geçmiş, CHP’ye “başdüşman” olmuş. Fark etmişsinizdir, ikisi arasında ses benzerliği de var!

Bir diğer vaka vaktiyle Tansu Çiller’in danışmanı olan Şükrü Karaca. Karaca, kankası Mümtazer Türköne ile birlikte Çiller’in dönemin “derin devletini” aklamak için kullandığı “Bu devlet için kurşun atan da kurşun yiyen de şereflidir” sözlerinin metin yazarıymış. İbrahim Şahin’e yol arkadaşlığı, Mehmet Ağar’a ve Erkan Mumcu’ya da danışmanlık yapmış. yılında geçirdiği kalp krizi sonucu CHP Genel Başkanı Başdanışmanı olarak hayata veda etmiş. 

Kürt Bölgesinde AKP'ye yakın Kırvar aşireti reisi ve dönem AKP Milletvekili Ahmet Karavar da CHP’de Genel Başkan Danışmanı atananlardan. 

Süleyman Demirel’in mutemet adamı ve kısa bir dönem Devlet Bakanı olan Cemil Erhan, Demirel ölünce emekliye ayrılmış. yılında 76 yaşındayken Kılıçdaroğlu’nun ısrarlı talebiyle danışman atanmış, ardından 7 Haziran seçimlerinde CHP’den milletvekili adayı yapılmış…

Mustafa Kemal’e “kefere” diyen eski Fazilet Partisi ve HAS Parti kurucusu Mehmet Bekaroğlu malumunuzdur. Kılıçdaroğlu, Mehmet Bekaroğlu’nu önce vekil, sonra PM ve MYK üyesi, sonra Genel Başkan Yardımcısı yapmış. Delegeler üstünü çizip liste dışı bırakınca o da danışmanlığa atanmış. Celal Eren Çelik’in listesinden aktardım. 

Geçen yıl yeni bir danışman buldu. Karadeniz Teknik Üniversitesi'nde görev yapan Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü üyesi Türkolog Prof. Dr. Kemal Üçüncü’yü, CHP AR-GE Bilim, Yönetim, Kültür Platformu Akademik Danışmanlığı'na atadı. Üçüncü, ülkücüydü, kendi deyişiyle 30 yıldır “baba evi” MHP'ye oy veriyordu.

Abdurahman Yargucı CHP’nin içinden gelip de danışman atanabilen ender kişilerden biri. O da bir patron. CHP’nin ideolojiden arındırılmasını, pragmatik bir parti olarak yoluna devam etmesini savunuyor. Laikliğe ve cumhuriyete arkasına dönmüş Y-CHP’nin mucitlerinden yani. 

***

Önemsediğimizden değil, kimi nereye atarsa atasın ama solumuzu arkasına takmak istedikleri unsurun kısa danışman tarihi bu. Görüldüğü gibi yolundan hiç sapmıyor, hiç hata yapmıyor, hiç şaşırmıyor. Sağcıları, dincileri, faşistleri bulup danışman yapıyor büyük bir isabetle. Taktik falan değil yani. Kılıçdaroğlu işbirliği yaptığı sağcılar kadar sağcıdır; Karamolla kadar dinci, Akşener kadar ülkücü, Bebecan kadar piyasacı, Davutoğlu kadar İhvancıdır. Tek numarası var: Cumhuriyetçi ve laik halkımızı ülkeyi Tayyip Erdoğan’dan kendisinin kurtaracağına inandırması.

Bakın danışmanlarına, hâlâ onun sizi AKP karanlığından kurtaracağını sanıyorsanız siz bilirsiniz!

Orhan GÖKDEMİR (monash.pw)

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır