cezaevlerine mujde / Cezaevlerinde kapsamlı değişiklik - Son Dakika Haberler

Cezaevlerine Mujde

cezaevlerine mujde

Ceyhan’a yeni cezaevi müjdesi

Yayınlanma: 07 Nisan 2023

Kahramanmaraş merkezli depremden sonra kapatılan Ceyhan Cezaevi ile ilgili bir yığın söylenti çıktı.

Burada kalan mahkumlar Türkiye’deki çeşitli cezaevlerine gönderildi.

Depremden hasar alan binanın akıbeti konusunda herkes bir şeyler söyledi.

Başka cezaevlerine giden mahkumların yakınları da sıkıntılı.

Ceyhan’a gidip gelmeye alıştıklarını söyleyen mahkum yakınları, yeni şartların ne olacağı konusunda karamsar durumda.

Hatta bazı mahkum yakınları bizi arayarak, özellikle Bolu’ya gönderilen mahkumlara zorluk çıkarıldığı, orada kalan diğer mahkumlarla cezaevi çalışanlarının yeni gelenlere iyi davranmadığını öne sürdüler.

Ceyhan Cezaevi ile ilgili söylentiler artmaya başlayınca hemen konu hakkında net bilgiye sahip olmak için Adalet Bakanlığı'nı aradım.

Bakanlık yetkilileri sorularıma içtenlikle yanıt verdi.

Bakanlık yetkililerinden gelen bilgiler kafalarda oluşan soru işaretlerine cevap verecek türden.

YENİ YATIRIMLAR

“Kahramanmaraş merkezli depremden sonra ceza infaz kurumlarımızda deprem sebebiyle hiçbir can kaybı meydana gelmedi.

Deprem sonrası yaptığımız inceleme sonrasında hasarlı binalarla hasar almasa dahi risk taşıdığı ortaya çıkan kurumlarımızı boşaltarak olası bir felaketin önüne geçtik.

Burada kalan hükümlü ve tutuklularımız, durumlarına uygun başka ceza infaz kurumlarına nakledildi.

Ceyhan M Tipi Ceza İnfaz Kurumu da depremden az hasar aldığı için ve ekonomik ömrü yeni bir felakete karşı risk taşıdığı için boşaltıldı.

Yeni bina yapılması için yatırım teklifinde bulunuldu.

Eğer kabul edilirse Ceyhan’a yeni bir kapalı cezaevi yapımı planlanmıştır.

Ceyhan Açık için prefabrik yapı, yemekhane ve idari bina yapılıyor.

Yatırım için M tipi kapalı ceza ve ile açık cezaevi yapımı teklif edildi.

Yeni binalar yapılıncaya kadar açık cezaevi faaliyetine devam edecek.

Kalmak isteyen personel olursa burada görevine devam edecek”

Ceyhan'dan Bolu'ya gönderilen mahkumların aileleri, cezaevinde kalan hükümlü ve tutuklularla cezaevi personelinin kendi yakınlarına kötü davranışta bulunulduğunu iddia ettiler.

Bu konuyu da ilgililere ilettim.

En kısa zamanda gerekli incelemeleri yapıp bilgi verecekler.

Bende okurlarımla paylaşacağım.

Ancak burada mahkum ailelerine bir çift sözüm olacak.

Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım

“YILDIRIM” GİBİ

Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım’ı yakından tanırım.

Aslen Elazığlı olan sayın Yıldırım göreve geldiği günden beri ülkemizdeki tüm ceza ve tevkif evlerinde yaşam şartlarının son derece iyileştirilmesi, burada kalan tutuklu ve hükümlülerin sağlıklı ortamlarda cezalarını çekmeleri ve insanca muameleye maruz kalmaları konusunda çok güzel işlere imza attığını biliyorum.

Adana'da bir mahkumun dövülmesi olayında duyarsız kalmamış, konuyla ilgisi olduğu iddiasıyla müdür, müdür yardımcısı ve infaz koruma memurlarından oluşan 11 kişiyi derhal açığa almıştı.

Görevini son derece hakkaniyet çerçevesinde yürüten Genel Müdür Yıldırım'ın bu konuya da çözüme kavuşturacağına inanıyorum.

UYUZ SALGINI İDDİASI

Adana E Tipi Cezaevi T1 ve T2 cezaevlerinde uyuz salgını olduğu yolundaki iddiaları da Adana Cumhuriyet Başsavcısı Bilal Gümüş’e sordum.

Her zaman görev bilinci ile hareket eden Başsavcı Gümüş, mahkumlardan ve ailelerinden gelen iddialara ilişkin hemen cezaevi savcısı ve müdürlerini arayarak durum hakkında bilgi istedi.

Yapılan çok titiz bir inceleme sonunda böyle bir iddianın söz konusu dahi olamayacağı, bütün mahkumlara olası salgınlara karşı her türlü ilacın verildiği, koğuşların periyodik aralıklarla ilaçlandığı, hastalığın hangi türü olursa olsun mücadelenin tam olarak yapıldığını vurguladı.

İNCİ MUTLAKA ÇÖZER

Başsavcının cevabı ile rahat nefes alan mahkum aileleri, “Aslında eski hükümlü ve tutukluların kaldığı koğuşlarda bu salgın yok. Yeni gelenlerde görülüyor. Doğal olarak emniyet müdürlüğü ile karakollardaki nezarethanelerin de ilaçlanması salgının önünü keser” diye görüş bildirdiler.

Adana Emniyet Müdürü Doğan İnci’nin bu tür konularda çok hassas olduğunu biliyorum.

Konuya derhal el atarak iddiaları araştıracağını ve söylendiği gibi nezarethanelerde bu tür vakalara rastlanıyorsa kökten çözüm getireceğine inancımız tam.

Diyarbakır Milletvekilimiz Feleknas Uca, Mecliste devam eden bütçe görüşmelerinde Avrupa Birliği Bakanlığı bütçesi üzerine söz aldı ve şu değerlendirmelerde bulundu: 

Geçen sene bu tarihte burada, yine Avrupa Birliği Bakanlığı bütçesi üzerine konuştuk. Ancak bu bütçenin hangi amaçla kullanıldığı hala belli değil. Bu bütçe ülkemizde barışın ve temel hak ve özgürlüklerin tesisi için oluşturulmuş bir bütçe değildir. Bugün, OHAL’in 17 aydır yürürlükte olması dolayısıyla çok daha derinleşmiş ve kurumsallaşmış sorunlarla karşı karşıyayız. 

OHAL ilan edildikten sonra hükümet yetkilileri sürekli OHAL'in kısa süreceğine vurgu yaptılar fakat beşinci defa uzatıldı. OHAL’in ülkemizde bir yönetim rejimi haline gelmesiyle anti-demokratik uygulamalar yaygın ve sistematik hale geldi. 

Türkiye açık bir cezaevine dönmüştür

1 yıl önce, iktidar Fransa’yı örnek göstererek OHAL rejimini meşrulaştırıyordu. Ancak biliyorsunuz ki Fransa kısa bir süre sonra OHAL’i kaldırdı. Ayrıca, OHAL’in yürürlükte olduğu süre boyunca, Fransa’da Kanun Hükmünde Kararname benzeri tek bir yasa çıkartılmadı. Fransa hiçbir basın kuruluşunu, hiçbir sivil toplum örgütünün faaliyetini durdurmadı ve kapatmadı. Hiçbir akademisyen veya devlet memuru ihraç edilmedi. Ancak, Türkiye’deki OHAL iktidarın elinde baskı ve anti demokratik uygulamaların yürürlüğe konmasında bir aygıt haline getirildi. Demokrasinin tamamen askıya alındığı bir istisna hali olan OHAL, bir buçuk yıldır ülkemizde olağan rejim haline gelmiştir. “Terörle Mücadele” adı altında ilan edilen OHAL, Kanun Hükmünde Kararnameler yoluyla tüm muhalif kesimlere karşı kullanılmıştır. Böylece, Türkiye açık bir cezaevine dönmüştür. 

“OHAL’i biz kaldırdık” diyen de AKP, 17 aydır bu ülkeyi OHAL’le yöneten de 

AKP iktidarını kurarken kullandığı temel söylemlerden biri bakın neydi: “OHAL’i biz” kaldırdık söylemiydi. Ancak OHAL’i rejim haline getiren, 17 aydır bu ülkeyi OHAL’le yöneten de yine AKP oldu. 

Cezaevlerini müjde şeklinde paylaşan iktidar, gerçekten AB’ye girmeyi düşünüyor mu?

Türkiye ile Avrupa Birliği arasında 2005 yılında başlayan tam üyelik müzakereleri bugün kopma noktasına gelmiştir. Bunun en önemli sebebi elbette ki, OHAL ile beraber zirveye ulaşan antidemokratik uygulamalardır. Türkiye toplumu, Cumhuriyet tarihi boyunca kültürel, siyasal ve ekonomik açıdan Avrupa’ya angaje olan bir toplumdur. Ancak, bildiğiniz gibi özellikle son bir yıl içerisinde, AB ile müzakere sürecini kopma noktasına getiren önemli bir dizi gelişmeler yaşanmıştır. Bunlardan ilki Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde (AKPM) yapılan oylamada, “Türkiye’nin denetim sürecine yeniden alınması” kararıdır. Bu kararla birlikte, Türkiye denetleme sürecinden çıktıktan sonra yeniden denetleme sürecine giren ilk ülke olmuştur. Yine bildiğiniz gibi, Türkiye ile üyelik müzakerelerinin "derhal ve resmen askıya alınması" raporu da, benzer şekilde kabul edilmiştir. Avrupa Birliği’nin 2018 bütçesinde Türkiye için öngörülen fonlarda kesintiye gidilmiştir. 

Buradan Sayın Bakan’a sormak istiyorum: Cezaevlerinin kurulmasını bir müjde şeklinde kamuoyuyla paylaşan iktidar, gerçekten de Avrupa Birliği'ne girmeyi düşünüyor mu? İktidarın içeride yürüttüğü bu anti-demokratik uygulamaların hepsinin uluslararası alanda ciddi şekilde eleştirildiğinin farkında mısınız? Halkın iradesiyle seçilen Parti Eş Genel Başkanları, milletvekilleri ve Belediye Eş Başkanlarının rehin alındığı bir ülke Avrupa Birliği'ne nasıl girecek? 

Avrupa’daki kanaat şu: “Türkiye artık bir hukuk devleti değil

Sayın Bakan, Bugün Türkiye’nin Avrupa ile ilişkisi hangi düzeyde ve hangi noktadadır? Kurulduğu 2011 yılından beri, Avrupa Birliği’ne tam üyelik müzakereleri çerçevesinde somut kazanımlar olarak Avrupa Birliği Bakanlığı neler yapmıştır? Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Birliği (AKPM) kararlarına karşı “tanımayız, yok hükmündedir” açıklamalarının dışında, hükümet olarak nasıl bir Avrupa Birliği politikası izlemeyi düşünüyorsunuz? Şunu kabul etmek zorundasınız, Türkiye ile Avrupa Birliği ve Avrupa kurumları arasındaki kriz yapısal bir kriz hâlini almıştır. Bugün Türkiye’ye ilişkin Avrupa’daki kanaat şudur: “Türkiye artık bir hukuk devleti değildir.

Avrupa Birliği'ne girme gibi bir hedefiniz var mı?

”Sayın Bakan, size çok daha temel bir soru sormak istiyorum: mensubu olduğunuz iktidar partisinin Avrupa Birliğine girme gibi bir hedefi var mıdır? Eğer böyle bir hedefiniz varsa, Türkiye’nin hukuk ve idari sistemini Avrupa’yla uyumlulaştırmak için neden hiçbir çaba göstermiyorsunuz? Eğer iktidarın Avrupa Birliği'ne girme gibi bir hedefi yoksa temel görevi;  Avrupa Birliği üyelik sürecini hızlandırmak, gelişmeleri izlenmek ve üyelik sonrası çalışmaların koordinasyonunu yürütmek olan Avrupa Birliği Bakanlığı’nın varlık sebebi nedir? 

Avrupa Birliği Bakanlığı'na ayrılan bütçe nereye harcandı?

Yine, müzakerelerin koşullu olarak askıya alındığı 2017 yılında, Avrupa Birliği Bakanlığı'na ayrılan bütçe nereye harcandı? Bütçeden 2018 yılı için Avrupa Birliği Bakanlığı’na ayrılacak yaklaşık 350 milyon liralık ödeneği işlevine ve kuruluş amacına uygun nasıl harcamayı planlıyorsunuz?  

Kürtlerin kazanımlarına karşı politika üretmek, AKP’nin temel yol haritası

Kürtlerin kazanımlarına karşı politika üretmek, ne yazık ki AKP Hükümeti'nin temel yol haritası haline gelmiştir. Bu yalnızca içeride değil, iktidarın komşularla olan ilişkisinde de belirleyici olmaktadır. İktidar, bu politikasını Kürtlerin iradesini yok sayma üzerine inşa etmiştir.

AKP sadece Türkiye’deki Kürtlerin kazanımlarına değil, Suriye’deki Kürtlerin de kazanımlarına karşı, bu siyaseti uygulamaktadır. İktidar partisi, dün Ankara’da kabul ettiği Kürtleri, bugün muhatap olarak kabul etmediğini ilan ediyor. Bu nedenle “Suriye’de Kürtleri kim temsil ediyor çalışmasını yapıyoruz” söylemini devreye sokuyor. Bu söylem rastlantısal değil; tam da bu politikaya denk düşen bir itiraftır.

Kürdistan kavramının Kürtlerin hafızasında ve kalbindeki yerini değiştiremezsiniz

Bu yok sayma politikası, bu mecliste de, Kürdistan kelimesinin yasaklanması üzerinden kendini ifşa ediyor. Kürdistan, Osmanlı’dan Cumhuriyet Türkiye’sine ve bu güne kadar yalnızca bir coğrafyaya değil, aynı zamanda kültürel ve politik bir anlama tekabül etmektedir. Bunu görmezden gelemezsiniz. 

Kürdistan kelimesini bu Meclis’te yasaklayarak ne bu tarihsel hakikati görünmez kılabilirsiniz, ne de Kürdistan kavramının Kürtlerin hafızasında ve kalbindeki yerini değiştirebilirsiniz. Kürtlerin temel haklarını gasp ederek; iradelerine el koyarak Kürt meselesini çözemezsiniz. Öncelikle Kürtlerin temel hak ve özgürlüklerine saygı duymak zorundasınız. Kürtlerin iradesini temsil eden seçilmişleriyle beraber binlerce Kürdü rehin almaktan vazgeçmelisiniz. Bunun için de ilk olarak, bu ülkede barışın tesis edilmesinde kilit role sahip olan Sayın Öcalan üzerindeki tecridi kaldırmalısınız.

Dış politika içeride başlar. Ülke içinde vuku bulan ve dış politikaya yansıyan anti-demokratik, baskıcı koşullar sürdüğü müddetçe Türkiye’nin Avrupa Birliği'ne tam üyeliği hayal olacaktır. Türkiye’de OHAL rejimi sürdüğü müddetçe Türkiye’nin Avrupa Birliğine girmesi mümkün değildir. Böylesi bir gidişattan da tüm Türkiye büyük zarar görecektir.

Son olarak, geçtiğimiz Cuma günü Êzidî halkının temel dini ve toplumsal değerlerinden biri olan Êzî Bayramıydı. Buradan, Êzî Bayramı’nın hala IŞİD’in elinde bulunan kadın ve çocukların bir an önce özgürlüğüne kavuşmasına vesile olmasını temenni ediyorum.

Êzidî halkımızın kendi topraklarında özgür ve demokratik bir gelecek kuracağına olan inancımla, bütün Êzidî toplumumuzun bayramını kutluyorum! 

Her şeyin başı birlik ve beraberlik

Konuşmamı bir Êzidî duası ile bitirmek istiyorum. Umarım bu dua ülkemize barış ve kardeşlik getirir.


Hatim dîwana îlahî
Min dît xweşî û şahî
Serê her tiştî tifaq û tevahî


Yani; 


Hakkın huzuruna geldim
Güzellik ve mutluluğu gördüm
Her şeyin başı birlik ve beraberlik

18 Aralık 2017

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır