chp en son iktidar olduğu tarih / CHP En Son Ne Zaman İktidar Oldu? - Güncel Oku

Chp En Son Iktidar Olduğu Tarih

chp en son iktidar olduğu tarih

kaynağı değiştir]

27 Ekim tarihi CHP için önemli bir dönüm noktasıdır. milletvekilliği genel seçimi sonuçlarına göre DP % oyla CHP ise % oy oranıyla milletvekilliği kazanmıştı. Demokrat Parti ilk defa halkın mutlak çoğunluğundan az oyla iktidardaydı. CHP tam 18 ilde tam liste halinde seçimleri kazandı. Bazı illerde CHP oyları diğer küçük partilerle birleştiğinde DP önemli farkla geride kalıyordu. Ancak ittifaklara izin verilmemesi ve çoğunluk sistemi sandalye dağılımında adaletsizliğe neden oluyordu. Yine 31 olan milletvekili sayısını yaklaşık 6 katına çıkarak milletvekilliği kazanması ve %35 olan oy oranını %41'e yükseltmesi seçimlerinde CHP'nin önemli bir başarısı olmuştur.

seçimlerinden sonra ülkede yaşanan sosyal ve ekonomik gelişmeler karşısında, CHP'de hızlı bir çalışma dönemine girildi, parti politikalarında önemli değişimler yaşandı.

12 Ocak tarihinde başlayan Kurultay, "iktidara yürüyen parti" havasında gerçekleştirildi ve burada "düzen değişikliği programı" niteliğindeki "İlk Hedefler Beyannamesi" kabul edildi. Bildirgeye göre demokratik kurumların kurulması ve hukuk devleti olunması öngörülüyordu. Ayrıca işçi haklarından da söz edilmekteydi. Kurultay'da Parti Meclisi üye sayısı 30'dan 40'a çıkarıldı, Merkez Yönetim Kurulu üye sayısı da Genel Sekreter ile beraber 11'e yükseltildi. Parti Meclisi'ne gerektiğinde Genel Sekreteri üçte iki çoğunlukla değiştirme ve yeni Genel Sekreter seçmek üzere kurultayı toplantıya çağırma yetkisi verildi. İnönü ve Gülek, tekrar Genel Başkanlığa ve Genel Sekreterliğe seçildiler. 17 Ocak tarihinde Başbakan Adnan Menderes'i Londra'ya götüren Vickers Viscount tipi "TC-SEV" uçağı Gatwick Havalimanı yakınlarında düştü. 6 yolcu ve mürettebatın yaralı olarak kurtulduğu kazada başbakan Adnan Menderes'in ayağı sıkışmıştı fakat daha sonra Sakarya milletvekili Rifat Kadızade Başbakanı kurtardı.[53] Bu olay iktidar ile ana muhalefet arasında geçici bir süre için de olsa yumuşama sağladı.

28 Eylül tarihinde Kasım Gülek Genel Sekreterlikten istifa etti, yerine İsmail Rüştü Aksal Genel Sekreter oldu.

CHP'liler bahar aylarında Batı Anadolu illerini kapsayan ve Büyük Taarruz adı verilen bir seçim kampanyası başlattılar. Ülke ise büyük bir gerginlik içindeydi. Bu geziler sırasında İnönü, Uşak’ta taşlı saldırıya uğradı. Devlet güçleri olaya müdahale etmediler. Siyasette CHP-DP kavgası gitgide su üstüne çıkıyordu. yılı başlarında basına uygulanan sansür de artmıştı. CHP'nin yayın organı Ulus gazetesi kapatılmıştı. 2 Nisan tarihinde Kayseri'ye giden İnönü'nün treni durduruldu. İsmet Paşa kurulan barikatları elleriyle yararak şehre ulaştı ve kendisini Kayseri'de 50 bin kişi karşıladı. Demokrat Parti, 18 Nisan tarihinde Meclis Tahkikat Encümeni'ni kurdu. Aynı gün CHP Lideri İsmet İnönü, TBMM'de Tahkikat Komisyonu hakkında tarihi bir konuşma yaptı ve Demokrat Partililere "Biz demokratik rejim dedik, bu rejim kurulmuştur. Bu demokratik rejim istikametinden ayrılıp baskı rejimi haline götürmek tehlikeli bir şeydir. Bu yolda devam ederseniz, ben de sizi kurtaramam. Şartlar tamam olduğunda milletler için ihtilal, meşru bir haktır." dedi. İsmet Paşa'nın bu sözlerine tepki olarak CHP lideri 12 oturum TBMM toplantılarından uzaklaştırıldı. Bunun üzerine tepki gösteren CHP Grubu meclisten polis zoruyla uzaklaştırıldı. Nisan'da, İstanbul ve Ankara'da hükûmete karşı öğrenci olayları yapıldı, ölenler oldu. İki kentte de sıkıyönetim ilan edildi. Menderes olaylardan CHP ve İnönü'yü sorumlu tuttu. 3 Mayıs tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Cemal Gürsel hükûmeti bir mektupla uyardı.

27 Mayıs ve sonraki yıllar[değiştir kaynağı değiştir]

Ana madde: Türkiye genel seçimleri

14 Ekim milletvekilliği genel seçimlerinde CHP, özlenen zaferi elde etmeyi başardı. 'te İnönü'nün başlattığı Ortanın solu hareketini Demokratik Sol'a dönüştüren ve kitlelere benimseten Bülent Ecevit CHP'yi Ak günlere olarak bilinen seçim beyannamesi etrafında toplayarak birinciliğe taşıdı. Cumhuriyet Halk Partisi bütün yurtta oyların&#;% 33'ünü alarak milletvekilliği kazandı ve birinci parti oldu. Ecevit'in en büyük rakibi Süleyman Demirel'in Adalet Partisi ise %29 oy almış ve milletvekili kazanmıştı (CHP: , AP: , MSP: 48, DP: 45, CGP: 13, MHP: 3, TBP: 1, Bağımsız: 6).[61]

CHP yükselişini sürdürdü ve 9 Aralık yerel seçimlerinde %37 oyla birinci parti oldu. AP %32 oy aldı.[62]

CHP'nin genel seçimlerde elde ettiği milletvekilliği tek başına hükûmet kurulması için yeterli değildi. Bunun için millet meclisi salt çoğunluğu olan üyenin geçilmesi gerekliydi. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'ten görevi alan Ecevit'in 27 Ekim-8 Kasım tarihleri arasındaki koalisyon görüşmeleri sonuçsuz kaldı. 13 Kasım'da görevi alan AP lideri Demirel de hükûmet kurmakta başarısız olunca görev tekrar Ecevit'e verildi. Bülent Ecevit 26 Ocak tarihinde Millî Görüş fikrinin temsilcisi Necmettin Erbakan'la Cumhuriyet Halk Partisi-Millî Selamet Partisi (MSP) koalisyon hükûmetini kurdu. Devleti kuran ve rejimin temel ögelerini kendi içinde de özümsemiş bulunan CHP, İslamcı akımları bünyesinde bulunduran MSP ile koalisyona girmişti. Hükûmette özellikle laiklik konusunda tartışmalar olması kaçınılmaz görünmekteydi. İleriki yıllarda CHP genel başkanı olacak olan Deniz Baykal bu hükûmette Maliye Bakanı olarak, ileride CHP genel sekreteri olacak Önder Sav ise Çalışma Bakanı olarak görev almışlardı.

28 Haziran tarihinde toplanan tüzük kurultayında "Demokratik Sol" kavramı doğrultusunda parti tüzüğünde değişikliğe gidildi. Demokratik Sol'un Marksizm'den kaynaklanmayan yerli bir kavram olduğu vurgulandı. Ortanın Solu ile başlayan süreç böylelikle sonuçlanmış oldu. Yeni düzende CHP kabuğunu kırmış ve yerini bulmuştu.

Taban tabana zıt bu iki partiden kurulan koalisyonda beklenen oldu. Özellikle Türk Ceza Kanunu'nun , ve maddeleri konusunda iki parti görüş ayrılığına düştü. Hükûmetin sonu yaklaşmaktaydı. Tam bu sırada Yunanistan'daki albaylar cuntasının desteklediği Kıbrıs Rum Millî Muhafız Alayı'na bağlı birlikler, Enosis'i gerçekleştirmek amacıyla, cumhurbaşkanı Makarios'u devirdi. Cunta, adadaki Türklere karşı katliam hareketlerine başladı. Diplomatik görüşmeler sonuçsuz kaldı ve Türkiye Zürih ve Londra garantörlük antlaşmalarının verdiği hakkı kullanarak Kıbrıs'a askerî müdahalede bulundu. Türk Silahlı Kuvvetleri, 20 Temmuz sabahı Kıbrıs Harekâtı'na başladı. Bu olay Başbakan Bülent Ecevit'in halk üzerindeki sempatisini oldukça artırdı. Ecevit her gittiği yerde "Kıbrıs Fatihi Karaoğlan" olarak karşılanıyordu. Adaya müdahale ile Türklerin hakları kurtarıldı. Birleşmiş Milletler'in çağrısıyla ateşkes yapıldı. Ancak olayın sonucunda gelen ABD ambargosu Türkiye'ye ekonomik açıdan çok zorlu yıllar yaşattı. Kıbrıs Barış Harekâtı'nın ardından hükûmet içi anlaşmazlıklar nedeniyle Başbakan Ecevit, 18 Eylül tarihinde CHP-MSP hükûmetinin istifasını verdi. Hükûmetin istifasının ardından Ecevit erken seçim kampanyası başlattı. Kıbrıs zaferinin kendisine sağladığı siyasi prestiji oya dönüştürmek istiyordu ancak TBMM'deki diğer partiler buna yanaşmadılar. Hükûmet uzun süre kurulamadı. Bu arada CHP 14 Aralık tarihinde Kurultayını topladı. Orhan Eyüboğlu genel sekreter seçildi. Deniz Baykal ve Mustafa Üstündağ yeni genel sekreter yardımcıları oldular.

Ecevit'in istifasının ardından başlayan hükûmet bunalımı ancak 12 Nisan tarihinde sona erdi. Süleyman Demirel Başbakanlığında AP, MSP, MHP ve CGP, I. Milliyetçi Cephe Hükümeti'ni kurdular. Ülkede iç gerilim artmakta, ekonomik bunalım gitgide daha da çekilmez bir hal almakta, sağ-sol ayrışması ve çatışmalar yaşanmaktaydı. Bu şartlar altında 12 Ekim 'te yapılan ara seçimlerde CHP ve AP oylarını artırdı. 6 milletvekili için yapılan ara seçimde milletvekillerinden 5'ini AP, 1'ini de CHP kazandı. Senato üçte bir yenileme seçiminde ise AP 27, CHP 25, MSP 2 senatörlük kazandı.

yılında CHP içinde çekişme başladı. 8 Mart tarihinde Deniz Baykal, Haluk Ülman, Erol Çevikçe, Adil Ali Cinel, Tankut Akalın parti yönetiminden istifa ettiler. Orhan Eyüboğlu tekrar genel sekreter seçilirken, yardımcıları ise Ali Topuz, Hasan Esat Işık, Mustafa Üstündağ ve İsmail Hakkı Birler oldu. İktidardaki Milliyetçi Cephe hükûmetine karşı toplumsal muhalefet dalgası ise yükseliyordu. Arka arkaya işlenen cinayetler ve özellikle gençler arasında yaşanan sağ-sol kavgası CHP'ye önemli bir görev yüklemekteydi. 27 Kasım tarihinde toplanan Kurultay son derece önem taşıyordu. Bu kurultayda CHP'nin mevcut altı ilkesinin yanına bir de "Demokratik Sol"un altı ilkesinin eklenmesi benimsendi. Bu ilkeler; özgürlük, eşitlik, dayanışma, emeğin üstünlüğü, gelişmenin bütünlüğü ve halkın kendini yönetmesiydi. Ayrıca CHP'nin Sosyalist Enternasyonal'e üyeliği kabul edildi. Ecevit tekrar genel başkan seçildi.

genel seçimleri[değiştir kaynağı değiştir]

Ana madde: 27 Mayıs Darbesi

27 Mayıs tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki 37 kişilik darbeci grubu Demokrat Parti'nin ülkeyi gitgide bir baskı rejimine ve kardeş kavgasına götürdüğünü görerek ülke yönetimine el koydu. Anayasa feshedildi. Başta Cumhurbaşkanı Celâl Bayar ve Başbakan Adnan Menderes olmak üzere DP'liler, pek çok bürokratlar ve DP'ye yakın olduğu düşünülen generaller tutuklandı.[54]

Devlet Başkanlığı, Millî Savunma Bakanlığı ve Başbakanlık görevlerini Orgeneral Cemal Gürsel üzerine aldı. Cemal Gürsel, Millî Birlik Komitesi ile ülkenin tek hakimi olmuştu. Yeni anayasa hazırlanması ve siyasi yapıların kurulması için çalışmalar başladı. Demokrat Parti kapatıldı. Yeni anayasa hazırlanması için kurulan kurucu meclise CHP lideri İsmet İnönü de seçildi. 27 Mayıs sonrası CHP'nin tarihli "İlk Hedefler Beyannamesi"ndeki pek çok husus da hayata geçirilmiştir. Cumhuriyet Halk Partisi darbeden sonra bütün gücüyle yeni anayasanın hazırlanmasına çalıştı ve bir an önce demokratik düzene geçilmesini savundu. 27 Mayıs , bu dönemde Millî Birlik Komitesi ve CHP çevrelerinde genellikle "27 Mayıs Devrimi" olarak anıldı.

9 Şubat tarihinde yeni partiler kurulmasına müsaade edildi. 9 Temmuz tarihinde referanduma sunulan Anayasası halkın&#;% 61'inin oyuyla yürürlüğe girdi. Yeni anayasa ile TBMM iki meclise ayrılıyordu. Bir yanda üyeleri nispi sistemli seçimle seçilen üyeli Millet Meclisi diğer yanda ise üyeden oluşan ve üyeleri 40 yaşını doldurmuş, yükseköğrenim görmüş ve çoğunluk sistemi ile seçilmiş olan Cumhuriyet Senatosu olacaktı. Cumhurbaşkannın görev süresi 7 yılla sınırlandırıldı. TBMM kararlarını denetlemek için Anayasa Mahkemesi kuruldu. Böylece "Hukuk devleti" kavramı öne çıkarılmış oldu. Temel hak ve özgürlükler artırıldı. Millî Güvenlik Kurulu kurularak askerlerin de siyasi konularda görüş belirtmesine olanak verildi.[55]

CHP seçim çalışmalarını sürdürürken partide Kasım Gülek hizbi ortaya çıktı. 24 Ağustos tarihinde yapılan Kurultay'da İnönü tekrar Genel Başkan seçildi. Genel Sekreterliğe ise İsmail Rüştü Aksal getirildi.

Yassıada'da yargılanan Demokrat Partililer için yılı Ağustos ayında karar verildi ve 15 kişi idam cezasına çarptırıldı. Millî Birlik Komitesi bu cezaların üç tanesini onayladı ve 16 Eylül tarihinde DP dönemi Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan idam edildi. Ertesi gün de Başbakan Adnan Menderes idam edildi. Celal Bayar'ın idam cezası yaş haddi nedeniyle ömür boyu hapse çevrildi.

15 Ekim tarihinde yapılan seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisi beklenen başarıyı elde edemedi. CHP milletvekilliği seçimlerinde&#;% oy alarak milletvekilliği elde etti. Kapatılan DP'nin ardılı olarak kurulan iki partiden; Adalet Partisi ise&#;% oyla milletvekilliği, Yeni Türkiye Partisi (YTP) ise 65 milletvekilliği aldı. Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP) ise 54 milletvekili çıkardı. Cumhuriyet Senatosu'nda ise senatörlükler şu şekilde dağılmıştı: CHP: 36, AP: 71, YTP: 27, CKMP:

Hiçbir parti hükûmet olmak için salt çoğunluğu yakalayamamıştı ve Türkiye tarihinde ilk defa koalisyona gidilecekti. Seçmen 27 Mayıs Darbesi'nin ve idamların faturasını CHP'ye kesmişti.[kaynak belirtilmeli] Örgüt seçim neticelerinden hoşnut değildi. Bu nedenle koalisyon çalışmalarına girilmeyerek muhalefette kalınması istenmekteydi. Bütün bu tartışmalar arasında 25 Ekim tarihinde TBMM açıldı. Ertesi gün 27 Mayıs Darbesi'nin lideri Cemal Gürsel son derece güç şartlar ve özverilerle cumhurbaşkanlığına seçildi. Seçim son derece zor şartlar altında yapıldı. Çünkü sandıktan çıkan sonuçla Gürsel'in seçilmesi zor görünüyordu. Hatta bu yüzden Silahlı Kuvvetler yönetime bir defa daha el koyma niyetine girdi ancak TBMM sağduyulu davrandı ve Gürsel Çankaya Köşkü'ne çıktı.

Başbakanlık görevi 10 Kasım tarihinde CHP Genel Başkanı İsmet İnönü'ye verildi. İnönü 20 Kasım 'de Adalet Partisi ile cumhuriyet tarihinin ilk koalisyon hükûmetini kurdu. Cumhurbaşkanlığına ise 27 Mayıs Darbesinin lideri Cemal Gürsel seçildi. CHP'nin de Gürsel'i desteklediği seçimin öncesinde sağ partiler ortak aday olarak Ali Fuat Başgil'i aday göstermeyi düşünüyordu. Fakat bazı Millî Birlik Komitesi üyelerince silahla tehdit edildikten sonra adaylıktan vazgeçti.

22 Şubat günü Albay Talat Aydemir'in başında bulunduğu cunta yönetime el koymaya kalkıştı. Kara Harp Okulu öğrencileri harekete geçirildi. Ankara karışmıştı. Olay büyük tecrübe sahibi olan Başbakan İnönü tarafından bastırıldı.

İnönü'nün ilk koalisyon daha fazla hükûmette kalamadı. Özellikle siyasi af konusunda işler çıkmaza girince Başbakan İnönü 30 Mayıs tarihinde istifa etti. Hükûmeti kurma görevi tekrar kendisine verildi. İsmet İnönü 25 Haziran 'de YTP, CKMP ve bağımsızlarla II. Koalisyon Hükûmeti'ni kurdu. 14 Aralık tarihindeki Kurultay, Genel Merkezciler, Kasım Gülek-Nihat Erim kanadı ve üçüncü dünyacılar arasında tartışmalara sahne oldu. İhraçlar, istifalar partiyi zayıflattı. Kasım Gülek, Nihat Erim ve Mehmet Avni Doğan bir yıl süreyle partiden ihraç edildi. Mayıs ayında Talat Aydemir'in ikinci darbe girişimi de başarıyla bastırıldı. Darbeye teşebbüsten mahkûm olan Talat Aydemir idam edildi.

16 Kasım tarihindeki ara seçimleri AP kazandı. Aynı gün yapılan yerel seçimlerde AP&#;% , CHP ise % oranında oy aldı. Başbakan İnönü yurtdışında bulunduğu sırada YTP hükûmetten çekildi. Hemen ertesi gün de CKMP hükûmetten çekildiğini açıkladı. II. Koalisyon da çökmüştü. 2 Aralık tarihinde İnönü istifa etti. AP lideri Ragıp Gümüşpala hükûmeti kuramadı, İnönü Hükûmeti 25 Aralık tarihinde kuruldu. Bu defa CHP bağımsızlarla birlikteydi.

Kıbrıs'ta işler karışmış, Türklere karşı saldırılar başlamıştı. Bunun üzerine Türk jetleri 24 Aralık tarihinde Kıbrıs üzerinde ihtar uçuşu yaptılar. 16 Mart tarihinde TBMM hükûmete Kıbrıs'a müdahale için yetki verdi ancak Haziran ayında ABD Başkanı Lyndon B. Johnson'ın adıyla anılan ünlü Johnson Mektubu ile bu girişim engellendi, Türkiye Kıbrıs'a müdahale edemedi.[55]

İsmet İnönü'nün kurduğu III. koalisyon hükûmeti 13 Şubat tarihindeki bütçe görüşmelerinde sona erdi. Hükûmetin bütçesi reddedilmişti. Başbakan İnönü istifa etti. CHP dışındaki sağ partiler birleşerek milletvekilliği genel seçimlerine kadar sürecek bir hükûmet kurdular.

İsmet İnönü'nün kurduğu üç koalisyon hükûmeti:

Seçimlere gidilirken Cumhuriyet Halk Partisi kendisine bir kimlik belirlemeliydi. CHP siyasi yelpazenin neresinde duracaktı? Yeni bir ses, yeni bir politika gerekliydi. Örgütün ve partinin buna ihtiyacı vardı. Bu yeni ses yılı ortalarında Genel Başkan İsmet İnönü'den geldi: "CHP Ortanın Solundadır." CHP bu şekilde hem soldaki Türkiye İşçi Partisi'ne tabandan gidecek oyları engellemek hem de yeni gidişatını belirlemek amacındaydı.

Ancak CHP'nin büyük rakibi AP bu sloganı seçimlere gidilirken tam tersi yönde kullandı ve CHP'yi sosyalizme kaymakla suçladı. yılında AP'nin başına geçen Süleyman Demirel meydanlarda "Ortanın Solu Moskova Yolu" diyerek CHP'yi yerden yere vurdu. Ayrıca seçimler öncesinde CHP'nin girişimiyle seçim kanunu değiştirildi ve millî bakiye usulü getirildi. Bu, küçük partilerin lehine bir gelişmeydi. AP kanuna muhalefet etti. yılında AP bu kanunu kaldırmıştır.[56]

10 Ekim tarihinde yapılan genel seçimlerden AP zaferle ayrıldı. Türkiye genelinde AP&#;% oyla milletvekilliği kazanırken CHP&#;% oyla ancak milletvekili kazanabildi. Adalet Partisi tek başına iktidara gelmiş, CHP ise çok büyük oy kaybıyla ana muhalefette kalmıştı (MP: 31, YTP: 19, TİP: 14, CKMP: 11, Bağımsız: 1).

Partide yeni bir isim parlamıştı. Bu isim arası kurulan üç İnönü Hükûmeti'nin de Çalışma Bakanı olan Bülent Ecevit'ti. 24 Ekim tarihindeki Kurultay'da Bülent Ecevit genel sekreter seçildi. Ecevit "Ortanın Solu" politikasını benimsemiş, özellikle Çalışma Bakanlığı döneminde işçilerle çok iyi ilişkiler kurmuştu. 28 Nisan tarihindeki olağanüstü kurultayda partiden kopmalar başladı. Turhan Feyzioğlu'nun başını çektiği orta-sağ görüşlü "48'ler Grubu" partiden ayrıldı. 48'ler daha sonra Cumhuriyetçi Güven Partisi'ni kurdu. 18 Ekim tarihinde Kurultay toplandı. İnönü-Ecevit listesi seçimleri kazandı. Ecevit gitgide partinin hakimi olmaktaydı. 12 Ekim Milletvekilliği Genel Seçimlerinde CHP beklediğini bulamadı. İktidardaki AP %46,5 oy alarak milletvekilliği kazandı ve tek başına iktidarını sürdürdü. Buna karşın CHP %'le milletvekili kazanabilmişti. Şurası dikkat çekicidir ki, CHP'den kopma olmasına karşılık parti yine de çok fazla oy kaybı yaşamamıştır (GP: 15, Bağımsız: 13, BP: 8, MP: 6, YTP: 6, TİP: 2, MHP: 1).

AP tekrar büyük çoğunlukla iktidardaydı. Ancak fazla kalamayacaktı.[57] 12 Mart tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri hükûmeti bir muhtırayla uyardı ve Başbakan Süleyman Demirel istifa etti. Yeni hükûmeti eski CHP'li Nihat Erim kuruyordu ve Ecevit bu askerî müdahaleye karşı olduğundan CHP'nin bu hükûmette yer almasını istemiyordu. İsmet İnönü muhtıraya karşı ılımlı bir tavır takınınca ve hükûmete destek vereceğini belirtince Genel Sekreter Bülent Ecevit istifa etti. Yerine Şeref Bakşık geçti. Ancak Ecevit'in bu muhalefeti onu toplumda büyük prestij sahibi yapmış, partide de oldukça güçlendirmişti. İnönü Haziran yılındaki olağan kurultay öncesinde 5 Mayıs tarihinde V. Olağanüstü Kurultay'ı toplama kararı aldı.[58] Maksadı il ve ilçe kongrelerini birer birer kazanan Ecevit'i Kurultay’da yenmekti. 5 Mayıs günü geldiğinde Türkiye çok gergindi. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın hakkında verilen infaz cezalarının uygulanması beklenmekteydi. THY'nin bir uçağı Sofya'ya kaçırılmıştı. Gerilim Genel Başkan İsmet Paşa'ya da yansıdı. İnönü kalp krizi geçirmişti. Kurultay bir gün sonrasına ertelendi. 6 Mayıs tarihinde Genel Başkan İsmet İnönü ve Bülent Ecevit karşı karşıya geldi. İnönü açılış konuşmasında açık konuşarak Ya ben ya Bülent dedi ve kararı partiye bıraktı. Ecevit de taviz vermez şekilde cevap verince oylama beklenmeye başladı. 7 Mayıs tarihinde yapılan oylama sonucunda Ecevit'in parti meclisi listesi oyla güvenoyu aldı. İnönü oyda kalmıştı. Sonuç açıktı; CHP'de İnönü devri kapanmıştı. 33 yıldır Genel Başkan olarak CHP'yi yöneten İsmet İnönü 8 Mayıs tarihinde genel başkanlıktan istifa etti. 14 Mayıs günü yapılan genel başkanlık seçimi özel kurultayında 51 il başkanının adayı Bülent Ecevit delegeden 'inin oyuyla Atatürk ve İnönü'den sonra CHP'nin III. Genel Başkanı seçildi.[59]

Bülent Ecevit dönemi[değiştir BBC Türkçe, Ankara

Erdoğan

Kaynak, Getty Images

BugünAdalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) iktidara gelmesinin yılı. 14 Ağustos 'de kurulan AKP, 3 Kasım 'de girdiği ilk seçimde oyların yüzde 34,3'ünü almış ve milletvekili çıkararak tek başına iktidar olmuştu. AKP, Türkiye'de kesintisiz ve tek başına en uzun süre iktidarda kalan parti.

AKP, iktidarları döneminde 2 cumhurbaşkanı ve 4 başbakan çıkardı.

Türkiye’nin ’de “Türk tipi başkanlık” olarak da nitelenen sisteme geçişinden sonra Erdoğan, cumhurbaşkanı seçildi.

İktidarının ilk yıllarında demokratikleşme adımları ile dikkat çeken ve “Kürt sorununun çözüm sürecini” başlatan AKP iktidarı, 15 Temmuz ’daki darbe girişimi sonrasında ise geçmişte güvenlikçi olarak nitelediği politikaları öne çıkarmakla eleştirildi.

Son 20 yılında Türkiye’yi yöneten iktidar partisinin siyasetteki önemli dönüm noktalarını derledik:

Seçim zaferleri

‘Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’

Recep Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç, Abdullah Gül’ün de aralarında bulunduğu Fazilet Partili pek çok isim, partinin ’de kapatılmasının ardından Milli Görüş çizgisinin devamı niteliğinde kurulan Saadet Partisi’ne katılmadı.

Kamuoyunda “Yenilikçiler” olarak adlandırılan grup, Milli Görüş çizgisinden ayrılıp, daha liberal bir parti kurma kararı aldı ve Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AKP, 14 Ağustos ’de kuruldu.

Bilkent Otel’de partinin kuruluşu nedeniyle yaptığı konuşmada Erdoğan, “lider oligarşisini çökerten, kolektif aklın temsilcisi olan bir anlayışı” egemen kılacaklarını belirtip “Ve bugünden sonra Türkiyemizde artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” sözleriyle iktidar hedefini açıkladı. 

Ölümünün yılında Necmettin Erbakan: Siyasi mirası paylaşılamayan 'mücahit'

İki partili parlamento, tek başına iktidar

ekonomik krizinin ardından 3 Kasım ’de gerçekleştirilen erken genel seçimde, iktidardaki koalisyona dahil partilerin tümü baraj altında kaldı.

Demokratikleşme, Avrupa Birliği, vesayet, yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar ile mücadele vaadinde bulunan AKP yüzde 34,28 oy oranıyla tek başına iktidar olabilecek çoğunluğu elde etti.

Seçimden ikinci parti olarak çıkan Deniz Baykal liderliğindeki Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) de ana muhalefet görevini üstlendi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanlığı döneminde ’de okuduğu şiir nedeniyle 10 ay hapse mahkum edilen ve bu nedenle siyasi yasaklı olan Erdoğan, partisi iktidara gelmesine karşın başbakan olamadı.

Hükümet, Abdullah Gül’ün başbakanlığında kuruldu. Ancak ana muhalefet lideri Baykal, Erdoğan’ın siyasi yasağının kaldırılmasına ilişkin anayasa değişikliğine destek verdi.

Erdoğan, 3 Mart ’te yenilenen Siirt seçimlerinde milletvekili seçildi.

15 Mart ’te, Hükümeti kurdu ve başbakanlık koltuğuna oturdu.

Tüm seçimlerden birinci çıktı

AKP, ’den bu yana katıldığı tüm seçimlerden birinci parti olarak çıkmayı başardı. Kurulduktan sonra da seçmen desteğini gözle görülür şekilde artırdı.

Yüzde 34’lerle başlayan oy desteği yüzde 49,5’e kadar yükseldi.

Genel seçimlerin yanısıra, yerel seçimlerinde de başta Ankara, İstanbul olmak üzere 11’i büyükşehir belediye kazanan AKP; genel seçimlerinde ise Tunceli dışındaki bütün illerden milletvekili çıkardı.

'te bir dönem Meclis çoğunluğunu kaybetti

Gül’ün görev süresinin dolmasının ardından Erdoğan, 10 Ağustos 'te cumhurbaşkanı seçildi. Yapılan Anayasa değişikliği doğrultusunda Erdoğan, halk tarafından seçilen ilk cumhurbaşkanı oldu.

AKP Genel Başkanlığı ve Başbakanlık koltuğuna ise Ahmet Davutoğlu oturdu.

Davutoğlu liderliğindeki AKP Haziran ’teki genel seçimlerde yüzde 40,8 oy oranıyla birinci parti çıkmasına karşın, parlamentoda tek başına hükümet kuracak çoğunluğu sağlayamadı.

MHP’nin koalisyona yanaşmaması, CHP ile yürütülen koalisyon görüşmelerinin sonuçsuz kalması üzerine Erdoğan, 1 Kasım ’te erken seçime gitmek üzere “seçim hükümeti”ni görevlendirdi.

Çözüm süreci sona erdi

7 Haziran seçimleri sonrasındaki en önemli gelişmelerden birisi yılında "Oslo görüşmeleri"nde temeli atılan, Kürt sorunu konusundaki "çözüm süreci" de noktalandı.

Seçimlerden sonra PKK, yol kesme ve şantiye basma eylemlerine başladı.

Çözüm sürecinin sona ermesinin ardından Türkiye, intihar saldırılarına hedef oldu, bu saldırılarda yüzlerce insan yaşamını yitirdi.

IŞİD’in 5 Haziran’da HDP’nin Diyarbakır’da düzenlediği mitinge yönelik bombalı saldırısında 5 kişi öldü.

20 Temmuz'da ise Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde Kobani'ye yardım göndermek için toplanan Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) üyelerinin basın açıklaması yaptığı sırada intihar saldırısı düzenlendi.  

IŞİD tarafından düzenlenen canlı bomba saldırısı sonucu 33 kişi yaşamını yitirdi.

Ankara Gar saldırısının 5. yılı: Hayatını kaybeden kişi anıldı

Suruç saldırısından 2 gün sonra, 22 Temmuz'da ise Şanlurfa'nın Ceylanpınar ilçesinde iki polis evlerinde başından vurularak öldürüldü.

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Tabipleri Birliği (TTB), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), HDP ve çok sayıda sivil toplum örgütünün katılımıyla 10 Ekim’de Ankara Garı'nın önünde düzenlenen "Barış Mitingi" intihar saldırılarına hedef oldu.

IŞİD’in gerçekleştirdiği belirlenen saldırıda kişi yaşamını yitirdi.

1 Kasım 'te yeniden iktidar oldu

“Güvenlik ve terörle mücadele” üzerine kurduğu kampanyası sonrası Davutoğlu liderliğindeki AKP, 1 Kasım ’te düzenlenen erken seçimi yüzde 49,5 oyla kazandı ve yeniden tek başına iktidar çoğunluğu elde etti.

Krizler ve gerilimler

Kaynak, Genelkurmay Başkanlığı

krizi ve e-muhtıra

Ahmet Necdet Sezer’in görev süresini doldurmasının ardından Cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül oldu.

TBMM’de 27 Nisan ’de yapılan seçimde Gül, oylamaya katılan milletvekilinin 'sinin oyunu almasına rağmen, ilk turda seçilmek için gerekli sayısını bulamadı.

CHP, 'nin sadece karar yeter sayısı değil, aynı zamanda toplantı yeter sayısı olduğu iddiasıyla Meclis'te yapılan ilk tur oylamanın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.

Aynı günün akşamı Genelkurmay Başkanlığı internet sitesine, daha sonra "e-muhtıra" olarak anılacak bir basın açıklaması konuldu.

Açıklamada, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) "laikliğe aykırı" olduğunu belirttiği olaylar sıralandı ve cumhurbaşkanlığı seçiminde laikliğin tartışılmasını "endişeyle izlediği” belirtildi ve Genelkurmay’ın laiklik konusunda taraf olduğu vurgulandı.

Askerlerin Gül’e itirazlarının en önemli nedenlerinden birisini de Gül’ün eşinin başörtülü olması oluşturuyordu.

Hükümet üyeleri Başbakan Erdoğan’ın başkanlığında yaptıkları toplantıda, geri adım atmama ve aynı sertlikte yanıt verme kararı aldı.

Dönemin Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek tarafından kamuoyuna duyurulan açıklamada, Genelkurmay Başkanlığı bildirisinin "hükümete karşı bir tutum" olarak algılandığı vurgulanarak, Başbakanlığa bağlı bir kurum olan Genelkurmay Başkanlığının, herhangi bir konuda hükümete karşı bir ifade kullanmasının demokratik bir hukuk devletinde düşünülemeyeceği vurgulandı.

MHP desteği

AKP Cumhurbaşkanının seçilememesi üzerine erken seçim kararı aldı ve 27 Haziran seçim tarihi olarak belirlendi.

İktidar partisi genel seçimi oyların yüzde 47'sini alarak kazandı. Parlamentoya giren MHP; cumhurbaşkanlığı seçiminde iktidara destek kararı aldı ve Abdullah Gül, TBMM’de milletvekilinin katıldığı seçimde oy alarak 28 Ağustos ’de cumhurbaşkanı seçildi.

Kapatma davasından kurtuldu

krizini seçimle aşan AKP, yaklaşık 1 yıl sonra ise kapatma davası ile karşı karşıya kaldı.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, laikliğe aykırı eylemleri gerekçe göstererek, AKP’nin kapatılması, Gül ve Erdoğan’ın da aralarında bulunduğu 71 kişiye siyaset yasağı getirilmesini talep etti.

İddianameyi kabul eden Anayasa Mahkemesi’nin 6 üyesi “kapatma” yönünde oy kullanırken, 5 üye ret oyu kullandı.

Ancak oylamada nitelikli çoğunluk sağlanamadığı için kapatma istemi reddedilmiş oldu.

7 Şubat MİT krizi

İktidara geldiği ilk yıllarda AKP ile kendisine destek veren Fethullah Gülenciler arasındaki iktidar çatışması, ’daki Anayasa değişikliği sonrasında belirginleşmeye başladı.

Yargıda egemen olan Gülenciler, Balyoz, Ergenekon operasyonlarının ardından, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı da hedef aldı.

Dönemin İstanbul Cumhuriyet Savcısı Sadrettin Sarıkaya'nın, Fidan'ın da aralarında bulunduğu istihbarat görevlilerini 7 Şubat 'de ifadeye çağırması büyük krize yol açtı.

Bu girişim daha sonra hükümetin “Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ)” olarak adlandırdığı eski müttefikleri Gülenciler ile AKP arasındaki en önemli kırılma noktası oldu.

MİT krizi, hükümet tarafından bir darbe girişimi olarak görülürken AKP, Meclis’ten geçirdiği yasayla, MİT görevlilerinin soruşturulması iznini Başbakanlığa bağladı.

Gül: Fidan'a tek sahip çıkan bendim

Gezi Parkı protestoları

Taksim Meydanı'ndaki Gezi Parkı'nda Topçu Kışlası'nın yeniden inşa edilmesi amacıyla Gezi Parkı’nın Asker Ocağı caddesine bakan duvarın 3 metrelik kısmı 27 Mayıs gecesi yıkıldı, 5 ağaç da yerinden söküldü.

Bunun üzerine Taksim Dayanışması grubunun üyeleri iş makinalarının önüne geçerek daha fazla yıkım yapılmasını engelledi.

Ardından bu gruptan 50 kişi parkta çadır kurarak sabaha kadar nöbet tuttu. Polisin müdahalesi üzerine Gezi eylemlerine destek artarken, Erdoğan’ın 29 Mayıs’ta "Ne yaparsanız yapın. Orası için karar verdik. Yapacağız” açıklamasının ardından, sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlarla protestolar ülke çapına yayıldı.

Erdoğan’ın katılanlara “çapulcu” diye tepki gösterdiği protestolar, polisin sert müdahalelerine karşın günlerce sürdü.

Eylemlere katılan Ali İsmail Korkmaz, Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük, Berkin Elvan’ın da bulunduğu 8 sivil yurttaş ile 2 polis memuru hayatını kaybetti. 10 bine yakın kişi yaralandı.

Yaklaşık 1,5 ay süren protestolar polisin sert müdahalesiyle son buldu ve çok sayıda kişi gözaltına alındı, tutuklandı.

Aralık operasyonları: Gülencilerle kopuş

Dönemin İstanbul Cumhuriyet Başsavcı vekili Zekeriya Öz'ün koordine ettiği yolsuzluk operasyonu kapsamında dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler'in oğlu Barış Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın oğlu Salih Kaan Çağlayan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar, Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan, iş insanları Ali Ağaoğlu, Reza Zarrab ve Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir'in de aralarında yer aldığı 89 kişi gözaltına alındı.

Soruşturmanın ikinci dalgası ise 25 Aralık 'te dönemin İstanbul Cumhuriyet Savcısı Muammer Akkaş'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'ı şüpheli sıfatıyla ifadeye çağırmak istemesiyle yaşandı.

Söz konusu operasyonların Gülen yanlısı savcılarca gerçekleştirildiğini savunan ve bunun iktidarını hedef alan siyasi bir operasyon olduğunu belirten Erdoğan, Gülencilere açık tavır koydu.

Erdoğan, başlangıçta kendisine destek veren Gülencileri “Paralel yapı” olarak nitelendirdi. Başta emniyet olmak üzere, devlet içinde Gülen yanlısı kadroları görevden alarak etkisizleştirdi.

Sonraki yıllarda operasyonu başlatan Öz’ün de aralarında bulunduğu savcılar ise yurtdışına kaçarken, çok sayıda Gülen yanlısı “FETÖ’cü” oldukları gerekçesiyle tutuklandı.

15 Temmuz darbe girişimi

Tarih 15 Temmuz ’yı gösterdiğinde Türkiye, tarihinde görülmemiş bir darbe girişimiyle karşı karşıya kaldı.

15 Temmuz akşamüzeri İstanbul Boğazı ve Fatih Sultan Mehmet köprüleri askerler tarafından trafiğe kapatılırken, ilerleyen saatlerde askeri jetler TBMM, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Ankara Emniyet Müdürlüğü, Özel Harekat Başkanlığı ve TÜRKSAT'ı bombaladı.

Dönemin başbakanı Binali Yıldırım ekranlardan bunun bir darbe girişimi olduğunu açıkladı.

Daha sonra CNN Türk’e bağlanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletimizi, illerimizin meydanlarına, havalimanlarına davet ediyorum” çağrısı yaptı.

Dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın da aralarında bulunduğu isimler darbeci askerler tarafından kelepçelendi.

Gece boyunca süren çatışmaların ardından darbe girişimi bastırıldı, ’u sivil, kişi yaşamını yitirdi.

Darbe girişiminin ardından, Türkiye’de “olağanüstü hal” ilan edildi. Darbe girişimine katılanlar tutuklanırken, bazıları da firar etti.

Demirtaş tutuklandı, belediyelere kayyum atandı

OHAL sürecinde, sadece darbe girişimine katılan FETÖ’cüler değil, muhalif olarak görülen birçok aydın, akademisyen ve siyasetçi tutuklandı.

İktidar, çözüm sürecinin sona ermesinin ardından, HDP’ye tutumunu sertleştirdi.

Önce CHP’nin de desteğiyle milletvekilliği dokunulmazlığının kaldırılmasına dönük geçici Anayasa değişikliği yapıldı.

Darbe girişiminden sonra ise 4 Kasım ’da, aralarında eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ’ın da bulunduğu çok sayıda milletvekili tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Sonraki yıllarda siyasilere yönelik operasyonların devamı geldi. HDP’li çok sayıda belediye başkanı tutuklandı, yerlerine kayyum atandı.

Bahçeli, Başkanlık Sistemi'nin yolunu açtı; ittifak ortağı oldu

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, geçmişte sert sözlerle eleştirdiği ve özellikle Aralık yolsuzluk iddiaları nedeniyle hedef aldığı AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, darbe girişimi sonrasında tam destek verdi ve ardından da Türkiye’de hükümet sistemi değişikliğinin yolunu açtı.

Bahçeli, cumhurbaşkanı olarak parti ile bağları kesilmesine karşın OHAL döneminde, Bakanlar Kurulu’na başkanlık etmeye başlayan Erdoğan’a, 11 Ekim ’da “fiili duruma hukuki boyut kazandırmak gerek” diyerek, başkanlık sistemi önerisini Meclis’e sunma çağrısı yaptı.

AKP ve MHP milletvekilleri, “cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” olarak adlandırdıkları sistem değişikliğine ilişkin anayasa değişikliği önerisini Ocak ’de Meclis’e sundu.

Meclis’te referandum aralığında kabul edilen Anayasa değişikliği önerisi, 16 Nisan ’de yapılan halk oylamasında ise yüzde 51,4 oranında “evet” oyu aldı.

Bahçeli 8 Ocak’ta, kendilerinin cumhurbaşkanı adayı çıkarmayacağını ve aday olması halinde Erdoğan’ı destekleyeceğini açıkladı.

Sistem değişikliğinin ardından Bahçeli’nin erken seçim talebi AKP’de karşılık buldu.

Seçim yasası değişikliği ile siyasi partilerin “ittifak” yapmaları yasal hale getirildi.

MHP ile kurulan “Cumhur İttifakı” ile birlikte Erdoğan, yüzde 52,6 oy oranıyla Türkiye’nin yeni sisteminin ilk cumhurbaşkanı oldu.

Anayasa değişikliği doğrultusunda partisine döndü ve yeniden AKP Genel Başkanı oldu.

'da büyükşehirleri kaybetti

AKP, başkanlık sistemine geçilmesinin ardından 31 Mart ’da yapılan yerel seçimlerde ilk büyük kaybını yaşadı.

MHP ile yerel seçimlerde 51 ilde ittifakını sürdüren AKP, Ankara, İstanbul’un da aralarında bulunduğu birçok büyükşehir ve belediyeyi CHP’ye karşı kaybetti.

CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi ve Demokrat Parti’den oluşan “Millet İttifakı” da en önemli seçim başarısını kazandı.

AKP’nin İstanbul seçimlerine itiraz etmesi üzerine 23 Haziran’da yenilenen İstanbul büyükşehir belediye başkanlığı seçimlerini CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu, açık ara farkla bir kez daha kazandı.

Partiden kopuşlar başladı

Başkanlık sistemine geçilmesinin ardından, uygulamaları ve aldığı kararlarla muhalefetin “tek adam” olarak nitelendirdiği Erdoğan ile parti kuruluşunda birlikte hareket bazı isimler partiden koptu.

Erdoğan hükümetlerinde Başbakanlık görevinde bulunan Ahmet Davutoğlu, Gelecek Partisi’ni kurarken, eski bakanlardan Ali Babacan da Demokrasi ve Atılım Partisi’ni kurarak, muhalefet cephesine geçti.

AKP için en kritik seçim:

20 yıl iktidarda kalmayı başaran AKP için en kritik seçimlerden birisi ise ’te yapılacak seçimler oluşturacak.

Zira AKP’nin karşısındaki muhalefet bloğu, AKP’den kopan Babacan ve Davutoğlu’nu da kapsayacak şekilde birleşti.

yerel seçimlerinde batı illerinde aday çıkarmayarak muhalefete dolaylı destek veren HDP, 6’lı masada yer almasa da AKP ve MHP ittifakına karşı tutumuyla biliniyor.

Cumhurbaşkanlığına yeniden aday olacağını açıklayan Erdoğan’ın karşısına muhalefetin kimi aday çıkaracağı henüz netleşmiş değil.

2 yıllık pandemi sürecinin ardından ağır bir ekonomik krizle karşı karşıya kalan AKP iktidarının, geçen Aralık ayında kur krizi ile başlayan yüksek enflasyon ve hayat pahalılığının önüne geçememesi, seçimlere dönük en önemli açmazını oluşturuyor.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır