Cinnet nedir?
Türk Dil Kurumu cinnet kelimesinin anlamını “delilik”, cinnet geçirmek ya da getirme deyiminin anlamını ise ise “bir an için delilik belirtileri göstermek” olarak tanımlamış. Delilik kavramının daha yaygın kullanımı nispeten uzun ve ilerleyici bir sürece gönderme yaparken cinnet dakikalar içinde dramatik biçimde gelişen bir tablo olarak resmediliyor.
Cinnet psikiyatrik bir durum mudur?
Cinnet kavramının temeli muhtemelen “dissosiasyon” denilen psikiyatrik bir fenomende bulunmakta. Dissosiasyon çözülme ya da ayrışma anlamına gelen bir sözcük. Ruhsal yapının aşırı zorlanmalar karşısında kişiliğinden bir parçasının bölünmesi olarak özetlenebilir. Bu bölünen parça müstakil bir kişilik olarak şekillenirse Çoğul Kişilik Bozukluğu oluşur fakat çoğunlukla bu kadar şekillenmez. Örneğin bir nedenden ötürü çok zorlanınca aniden parmak emerek çocuk gibi konuşmaya başlamak dissosiatif bir fenomen olarak değerlendirilebilir. Bazen bu ani değişim ile çocuksu bir yapı yerine saldırgan bir yapı da gelişebilir. Cinnet hali ile muhtemelen dissosiasyon sonucu ani gelişen saldırganlık halleri tariflenmektedir.
Herhangi biri dışarıdan gözlemleyebilir mi? Psikiyatrist olmayan biri cinnet halini tanıyabilir mi?
Dissosiasyonun şekline göre değişir. Örneğin cinlenme olarak tariflenen durumların hepsi dissosiatiftir. Konuşma, davranış, bakış ya da tutumlarda ani değişikliği gözlemlemek mümkündür. Ayrıca dissosiyatif süreçlerin başlangıcında sıra dışı göz hareketleri olduğu bilinmektedir. Cinnet ile eş anlamlı olarak da kullanılan “gözü dönmek” deyimi ile de muhtemelen bu durum tariflenir. Bütün bunlara karşın bu durumu geçmişe yönelik saptamak psikiyatristler için de oldukça güçtür, uzun gözlem, muayene ve ayrıntılı testleri gerektirebilecek bir süreçtir.
Medyaya yansıdığı kadar yaygın mıdır?
Muhtemelen hayır. Gözlemlediğim kadarıyla hem adli hem de kamu vicdanı boyutlarıyla işlenilen suçun yükünü hafifletletmek amacıyla sıklıkla kötüye kullanılan bir tabir olduğunu düşünmek daha yerinde olacaktır.
Suçu hafifletici bir gerekçe midir?
Türk Ceza Kanunu'nun (eskiden 46 olarak bilinen) 32. Maddesi işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış kişilere ceza verilmeyeceğini ifade eder. Dissosiasyon durumu TCK 32. Madde’de tariflenen iki kriteri birden kapsamaktadır. Buna karşın özellikle neredeyse her zaman cinnet tabirinin kötüye kullanılıyor oluşundan ve dissosiasyonun saptanması ve belgelenmesi halinin çok zor oluşundan dolayı oldukça nadir olarak TCK 32 madde kapsamında ele alınmaktadır.
Kıskançlık özellikle ikili ilişkilerde zamanla tarafları yıpratıcı, büyük bir sorun haline gelebilir. Kişilerarası iletişimde sıkça rastlanabilen bu duygu durumu zaman zaman açıklaması ya da ifade etmesi zor bir kavram olmasıyla beraber, çoğu zaman bireyler arasında anlamlandırılamamaktadır. Kıskançlığın kişi üzerindeki belirtilerinin şiddetinin artması ve vakanın davranış ve tutumlarıyla patolojik bir tablo çizmesi durumuna Othello sendromu adı verilmektedir. Takıntılı kıskançlık olan Othello sendromunun temelinde düşük benlik algısı ya da güven eksikliği gibi sebepler yatmaktadır. Othello sendromu tedavi edilmesi gereken ve ciddi etkiler doğurabilecek psikolojik bir rahatsızlıktır.
Othello sendromu (patolojik kıskançlık), patolojik kıskançlık olarak da adlandırılan, kişide saplantılı düşüncelere neden olan tedavi edilmesi gereken hastalıktır.
Patolojik kıskançlık, başkasında olup kendisinde de olmasını istemek haset dediğimiz hadisenin de öncülüğünü getiren ilk adımı olarak sayılmaktadır.
’Bende yoksa onda da olmasın’ düşüncesinin ilk adımıdır.
Başkasında olan bir özelliğin ya da nesnenin kendisinde de olmasını istemek buna gıpta yani imrenme denir. Bunun patolojik bir yönü yoktur.
‘’Ben de yoksa başkasında da olmasın ‘’düşüncesi haset dediğimiz duyguyu tetiklemektedir..
Othello sendromu (patolojik kıskançlık), elinde olan şeyi kaybetmeme korkusu üzerine kurulu kıskançlık, diğeri ise başkasında olan kendisinde olmasını isteme kıskançlığıdır.
Elinde olanı kaybetmeme kıskançlığı kendine güvensizliği göstermektedir;
Othello sendromu(Patolojik Kıskançlık) belirtileri ikili ilişkilerde daha çok ortaya çıkan durumlardandır. Genellikle othello sendromu yani kıskançlık belirtileri aşağıdaki şekilde kendini gösterebilir.
Othello sendromu kadınlara kıyasla erkeklerde daha sık görülmektedir. Othello sendromu bir kimse, partnerine yönelik aldatma suçlamalarında bulunur. Deliller arama girişiminde bulunur ve partnerini sık sık sorgular. Bununla beraber partnerinin sadakatini test etmeye çalışır. Othello sendromu; psikoz, şizofreni, alkolizm ve madde bağımlılığı ile ilişkilidir.
Othello sendromu nasıl teşhis edilir, sorusunu cevaplandırmak gerekirse, alanında uzman bir danışman aracılığıyla Othello sendromu testi danışana uygulanır. Uzmanın soracağı birtakım sorular aracılığıyla kişi analiz edilir ve sendromun belirtilerinin de desteğiyle Othello sendromu tanısı konur. Daha sonra psikiyatristin değerlendirmesine göre hastaya uygun bir tedavi yöntemi belirlenir. Hastanın rahatsızlığını kabul etmesi ve tedavi sürecine hazırlıklı olması bu aşamada önem taşımaktadır. Kişi tedavi sonrası kendini daha rahat ve mutlu hissedecektir. Çevresi ile ilişkilerinde daha sağlıklı bir iletişim kuracak ve hoşgörülü bir tutum sergileyebilecektir.
Othello Sendromu( patolojik kıskançlık ) ikili ilişkileri büyük ölçüde etkiliyor.
Eşler arasında ilişkiyi ele alındığında ise othello sendromu( patolojik kıskançlık ),
‘’Sevgilim, ben sana güveniyorum da çevreye güvenmiyorum. Senin yanlış yapmayacağını biliyorum ama çevrede çok değişik insanlar var ‘’ sözleri dışardan bakıldığında ‘’seven insan kıskanır, dozunda kıskançlık iyidir’’ gibi toplum içinde kabul görmüş birkaç söz kullanılmaktadır.
Kısmen kabul edilebilir bu sözlerin hayatı ve ilişkiyi ileri dönelerde zora sokma yönünde önemli bir basamak olduğu noktası unutulmamalıdır.
Bu sözleri duyduğunuz kişi sevgiliniz, eşiniz, arkadaşınız olabilir. ‘’Sana güveniyorum ama çevrendekilere güvenmiyorum’’ demenin türkçesi aslında 'Ben sana da çok güvenmiyorum'’ demektir.
Sevgilinizin, eşinizin instagram şifresini isteyip ona yazılan mesajları kontrol etmek doğru olmayan bir davranıştır. Kendini bilen insan kendini taşıyacaktır. Eş ya da sevgililik hayatında bile kimsenin kimseyi hayatını zehir etmeye, başkasının hayatı üzerinde hükmetmeye hakkı yoktur.
Othello sendromunda kişi bu durumun farkında olsa bile dürtülerini kontrol edemez bu yüzden mutlaka bir uzman psikiyatristten destek alması gerekmektedir.Destek alınmadığı takdirde kişi daha da kötüleşebilir hem kendisine hem de hayatındaki insana zorlu zamanlar yaşatabilir ve zamanla bu durum içinden çıkılamaz hale gelebilir.
Othello sendromu mutlaka tedavi edilmesi gereken psikopatolojik bir rahatsızlıktır. Eğer hasta tedavi edilmezse günlük yaşam dengesini kuramaz ve zorluk yaşar. Othello sendromu olan kişilerin karşı cinsle sağlıklı bir iletişim çerçevesinde uzun süreli ilişkiler kurması oldukça zordur. Bu kişiler çevrelerindeki insanlara ve olaylara odaklanmakta zorluk yaşarlar. Bu sebeple Othello sendromu olan kişilerin bir uzman desteğiyle tedaviye başlaması gerekmektedir. Othello Sendromu ciddi bir rahatsızlık olduğundan, bir uzmandan destek almadan tedavi etmek mümkün değildir.
Uzman psikiyatrist tedaviye önce sendromun altında yatan temel sebepleri araştırarak başlayabilir. Madde ya da alkol bağımlılığı, Nörolojik hastalıklar (psikoz, şizofreni, bipolar bozukluk vb.) ya da kaygı bozukluğu gibi Othello sendromunu tetikleyebilecek rahatsızlıklara eğilmek sendromun tedavisinde öncelik olacaktır. Hastalığın klinik tablosu ele alınarak, ilaç tedavisi ya da bilişsel davranışçı terapi ile çözüme gidilebilir. Amaç sanrılı kıskançlığı olan kişilerin güvensizlik duyma ve kontrol etme dürtüsünün önüne geçmesine yardımcı olmaktır.
Kıskançlığın en patolojik formu othello sendromudur ( patolojik kıskançlık ).
Othello sendromunda( patolojik kıskançlık ); ortada hiçbir şey yokken hiç bir somut veri yokken
Othello sendromunda ( patolojik kıskançlık ) kadının üzerinde kısa bir saç teli varsa adam için kadın onu kesin aldatmış anlamına gelebilmektedir. Othello sendromunda ( patolojik kıskançlık ) adam için eşi bir erkeğin fotoğrafını beğenmiş olması kesin bir delildir.
Othello sendromu ( patolojik kıskançlık ) çok dikkat çeken bir rahatsızlık değildir. Kişinin işlevselliği sadece eşi ya da sevgilisiyle ilgili o kısıtlı alanla kalmıştır, o kısıtlı alanda bozulmuştur. Bu kişiler doktorluk yapabilir, avukatlık, ev hanımlığı yapabilirler.
Ama ikili ilişkilerde her gün kavga, her gün gürültü, sevdiği kişiye hayatı zehir etme durumu vardır. Oldukça ciddi bir tablodur. Bazen 3. sayfalara yansıyan 'cinnet getirdi' haberlerinin bir kısmında patolojik kıskançlık vakaları vardır.
Kadın cinayetlerinin bir kısmının altında othello sendromu ( patolojik kıskançlık ) vardır. Adama göre kadın boşanmak istediyse bunun gerekçesi şiddet ya da geçimsizlik değil mutlaka aldatmadır. Bu vakaların mutlak suretle psikolojik tedavi görmesi gerekir.
Daha ılımlı olan form ise sosyal medyadan kişinin sürekli saplantı haline getirdiği kişiyi takip etmesi, kişiyi depresyona sürüklemektedir.
Bu kişiler kendini,
Karşı tarafı sıkarak, kontrolü ele alarak, gittiği her yeri bilmeye çalışarak, arkadaşlarını belirlemeye çalışarak hayatı zindan ediyor. Böyle bir sevgi maalesef kabul edilebilir değildir. Bu tip kıskançlık durumlarında da en azından bir terapi desteği almak gerekmektedir.
Toplum içerisinde dile getirilen ‘’dozunda kıskançlık’’ , ‘’seven insan kıskanır’’ sözlerinin her zaman masumiyet ve sevgiyi ifade etmeyeceğini vurgulamak gerekmektedir.
Othello Sendromu psikopatolojik bir rahatsızlık olmasıyla beraber başka psikolojik rahatsızlıkların tetiklemesi halinde de gelişebilecek bir hastalıktır.
Othello sendromu olan bir kişiye her zaman açık ve dürüst bir şekilde yaklaşılmalıdır. Kişiyi şüpheli tavır ve davranışlarla daha fazla kaygı ve şüpheye itmemek önemlidir. Bireye karşı empati kurarak yaklaşmak, birey ile sağlıklı iletişim kurmaya çalışmak gerekmektedir.
Kıskançlık duymak, sonradan öğrenilen ve insanların yaşamlarını etkileyen olumsuz sonuçlara sebebiyet verebilecek bir duygudur. Kıskançlık aşırı değilse ve büyük ölçüde olumsuz etkileri barındırmıyorsa bir hastalık değil, davranış bozukluğu olarak adlandırılabilir. Fakat kıskançlık dozu ayarlanmaz ise patolojik bir hal alabilmektedir ve aşırı kıskançlık ya da Othello sendromu gibi ciddi bir rahatsızlığa zemin hazırlayabilmektedir.
Kıskançlık özgüvensizlik ve güven eksikliği gibi kişi üzerinde geçmişte yaşanılan travmatik olayların da etkili olduğu olumsuz bir duygu olarak tanımlanabilir. Kişi özgüvensiz olduğu için terk edilme, aldatılma gibi korkular ve kaygılar içerisinde yaşar.
Güncelleme Tarihi: 25 Ekim 2022
Yayınlama Tarihi: 01 Şubat 2019
Sayfa içeriğinde yer alan bilgiler yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. İlgili sayfada tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğeler yer almamaktadır. Tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.
Cinnet ; kişinin aklını anlık olarak kaybetmesi anlamına gelir. Cinnet getiren insan, sağlıklı düşünme yetisine sahip değildir. Gazete ve internet haber sitelerinin manşetlerinde sık sık karşılaştığımız cinnet haberleri; ülkemizde cinnet getirmenin neden bu kadar sık yaşandığı, cinnet getirmenin nasıl gerçekleşleştiği, kimlerin ne zaman cinnet getirdiği gibi soruları akla getiriyor! Cinnet toplumda genel olarak bilindiği gibi; kişinin aklını anlık olarak kaybetmesi anlamına gelir. Cinnet getiren insan, sağlıklı düşünme yetisine sahip değildir. Çevresinde bulunan insanlarla olan duygusal bağı da onlara zarar vermesini engellemez çünkü; kişi bu sırada aklına olduğu gibi duygularına da hakim olamaz. Peki kimler cinnet getirebilir? Psikiyatrik ve psikolojik literatüre bakıldığında kişinin yoğun stres ve kaygı ile baş etme becerilerinde problem olduğunda cinnet getirme davranışı gözlenebilir. Yazılı ve görsel medyadaki cinnet haberlerinde ; cinnet getiren kişinin, anne babasına, çocuğuna, eşine…vb yakınlarına zarar verdiğini görebiliyoruz. Peki insanı bu denli cinnete iten nedir? Ne oluyor da insan aklını kaybedip belki de hayatında hiçbir zaman zarar gelmesini istemeyeceği kişilere zarar verebiliyor? İnsanların günlük yaşamdaki strese ,zorluklara dayanma eşiği vardır. Her insanın dayanıklılık eşiği farklıdır. O eşik aşılınca insan; sosyo kültürel yapısına, aldığı eğitime, kişiliğine göre bir öfke geliştirir. Bu öfke, bazen ailesine, arkadaşlarına, iş ortamına, kimi zaman kendine de yönelebilir. Tabii ki gündelik hayatında stres yaşayan her insan cinnetle karşı karşıya kalmaz. Cinnet getirmenin arkasında psikiyatrik ve organik bozukluklardan şüphe edilmelidir. Cinnet getirme olayı ağır depresyon geçiren bir insanda, travma ve ani şok yaşayan birinde, paranoid sendromlarda, organik akıl bozukluklarında, alkol ve madde kullananlarda görülebilir. Bu alanlarda genetik yatkınlık da söz konusu olabilir. Cinnet getirebilecek birini önceden tahmin etmek mümkün mü? Cinnet getirme, öncesinden belirti verebilir. Kişi içine kapanık olabilir, öz (kişisel) bakım becerilerinde azalma gözlenebilir, gelecekten umutsuz bahsederek veda cümleleri kullanabilir, bakışları donuklaşabilir, hatta son zamanlarda tam tersi iyilik hali de gözlemek mümkün olabilir. Cinnet getirmek önlenebilir mi? Önceden kişide olmayan şüphecilik, iştahsızlık, uykusuzluk, içine kapanma, saldırganlık davranışları gözleniyorsa, ve alkol kullanımı başladıysa, her zaman yerine getirdiği sorumlulukları yerine getirmemeye başladıysa, bir uzman desteği ile birlikte cinnet getirmek önlenebilir.
KİM PSİKOLOJİ