ck tahlili yüksekliği / Ck kreatin kinaz nedir? Ck kreatin kinaz kaç olmalı? Yüksekliği ve düşüklüğü nedenleri

Ck Tahlili Yüksekliği

ck tahlili yüksekliği

Kanda CK Nedir? Kan Tahlilinde Kreatin Kinaz (CK) Yüksekliği ve Düşüklüğü Ne Demektir, Referans Aralığı İle Normal Değeri Kaç Olmalı?

Kanda CK nedir konusunda kişiler araştırma yaptığında yanıtın kan testi olduğu görülebilir. CK neden yükselir gibi soruların yanıtı hasta sağlığı açısından dikkat edilen bir konudur. Bunun yanında kreatinin kinaz yüksekliği nasıl düşürülür sorusuna doğru yanıt bulabilmek de önemlidir. Kan tahlilinde kreatin kinaz (CK) yüksekliği ve düşüklüğü ne anlama gelir, referans aralığı ile normal değeri kaç olmalı sorularının yanıtlarını paylaştık.

Kanda CK Nedir?

İnşaların vücudunda birtakım enerji veren enzimler bulunur. CK yani kreatin kinaz da bu enzimler arasında yer almaktadır. Hücrede ya da çeşitli dokularda üretimi yapılan bu enzimler vücut açısından son derece önemli bir yere sahiptir. CK hücrelerin doğru bir şekilde çalışabilmesi için görevli bir protein olarak da tanımlanabilir.

Kişiler eğer beyin hasarı, çeşitli kas ve kalp krizi gibi sorunlar ile karşı karşıya kalırlarsa gerekli teşhislerin konulabilmesi için CK kreatin kinaz yükseklik testi uygulanmaktadır. Bu testin değerlerinin belirli bir yükseklikte olması hasta sağlığı açısından önem taşımaktadır.

Kreatin Kinaz Kaç Olmalıdır?

Kreatin kinaz belirli yükseklikte olması gereken bir enzimdir. Test sırasında normalden yüksek ya da düşük çıkması çeşitli sorunlara neden olabilmektedir. Normal şekilde litre başına 10 ile mikrogram seviyesinde olması uygun görülmektedir. Bu seviyelerden daha yüksek ya da düşük olması kişilerin ciddi sağlık problemleri yaşamasına neden olabilmektedir. Uzman doktorlar bu testin sonuçlarına göre hastalar üzerinde bir teşhis koyabilmektedir. Bu testlerin sonuçlarının yorumlanmasında doktor görüşleri büyük bir önem taşımaktadır.

CK Yükselmesinin Nedenleri

CK yükselmesinin birtakım nedenleri vardır. Bu nedenler arasında öne çıkanlar ise şunlardır:

  • Rabdomiyoliz hastalığı
  • Kalp krizi
  • Kas kütlelerinin yoğun olması
  • Ağır egzersizler yapmak
  • Çeşitli beyin sorunları
  • Elektriğe maruz kalmak

Gibi durumlar CK değerlerinin yüksek çıkmasında oldukça önemli etkilere sahiptir. Bunların yanında Kennedy hastalığı da yine bu enzimlerin değerlerinin yüksek çıkmasına neden olabilmektedir.

CK Kreatin Kinaz Düşüklüğünün Nedenleri

CK değerlerinin düşük olmasının da birtakım nedenleri bulunmaktadır. Ancak bu değerin düşük olması yüksek olduğu zamanlardaki gibi önemli hastalıkların habercisi olarak görülmez. Genelde kişiler hareketsiz bir yaşam sürdüklerinde ya da aşırı hızlı kilo verme durumlarında bu enzim değerleri düşük çıkmaktadır.

Kadınların hamilelik dönemlerinin ilk dönemlerinde bu değerlerin düşük çıktığı gözlemlenen durumlardan biridir. Özellikle eklem iltihabı nedeniyle ortaya çıkan kas zayıflıkları gibi durumlarda düşük çıkan bir değerdir. Aynı zamanda alkol kaynaklı olarak ortaya çıkan karaciğer rahatsızlıklarında da ortaya çıkmaktadır.

Mendeley
Özet:

Amaç: Acil Servise başvuran ve CK yüksekliği tespit edilen hastaların geliş şikâyetlerini ve CK yüksekliği yapan nedenleri tespit etmeyi amaçladık. Materyal ve Metod: Bu klinik çalışma, Ocak ve Haziran ayları arasında altı ay boyunca çeşitli şikâyetlerle acil servisimize başvuran ve yapılan ilk rutin tetkikleri neticesinde CK yüksekliği saptanan hasta ile yapıldı. Hastalardan CK tetkikinin istemi acil serviste çalışan doktorun isteği doğrultusunda gerçekleşti ve CK istem endikasyonu sorgulanmadı. CK değerleri yüksek olan hastanın yaşı, cinsiyeti, şikâyeti, öz geçmişi, kullandığı ilaçları ve kesin tanılarını içeren bilgiler ayrı olarak hazırlanmış formda toplandı. CK yüksekliği saptanan hastalar 3 gruba ayrıldı. Elde edilen sonuçlar istatistiksel olarak değerlendirildi. Bulgular: Hastaların % 66,1’i erkek, % 33,9’u kadındı. CK değerleri ile arasında değişmekte olup ortalama CK değeri ,17±,45 olarak saptandı; medyan değeri ise olarak bulundu. Olguların şikâyetleri incelendiğinde; %29,7 oran ile göğüs ağrısı ve göğüste sıkışma hissisık olarak tespit edildi. CK yüksekliği nedenlerine baktığımızda ilk sırada %24,6 ile AKS (Akut Koroner Sendromlar), sonrasında %16,1 ile enfeksiyon ve %13,6 ile ilaç kullanımı geldiği tespit edildi. Çalışmamızda CK yükselmesi yapan ilaçları incelediğimizde birinci sırada beta blokörlerin olduğu, bunu sırası ile statinler ve diüretiklerin izlediği tespit edildi. Sonuç:  Acil Servise başvuran hastalar arasında serum CK yüksekliğifazla kardiyovasküler sistem hastalıklarında görülmektedir. Buna bağlı olarak da CK yüksekliği olan hastalardasık şikâyet göğüs ağrısı olarak karşımıza çıkmaktadır.

Anahtar Kelimeler:

Kas Hastalıklarında Laboratuvar İncelemeleri

Kas Enzimleri

Kas hastalıklarının tanısında kas enzimlerinden kreatin fosfokinaz (CPK veya CK), aldolaz ve laktik dehidrogenazın (LDH) serum düzeyleri kullanılmakla birlikte, pratikte en sık kullanılan CK düzeyidir. Normal şartlar altında egzersiz, kasa uygulanan bir travma veya injeksiyon CK değerini bir miktar yükseltebileceğinden serum CK değerine hastanın dinlendiği koşullarda ve EMG veya kas biyopsisi yapılmadan önce bakılmalıdır. Serum CK düzeyinin laboratuvar normalleri değişebildiğinden, elde edilen değerin normalin üst sınırının kaç katı olduğunun kaydedilmesi yararlıdır.

Kas hastalıklarında serum CK düzeyi genellikle yükselir. Bu artış özellikle kas membranı bozuklukları ve kas nekrozu ile giden miyopatilerde çok yüksek değerlere ulaşabilir. Örneğin distrofiler, miyozitler, asit maltaz eksikliği, Miyoshi miyopatisi, rabdomiyoliz, CK düzeyini en çok yükselten durumlardır. Bu durumlarda CK normalin 5- 10 katından katına (X, X) kadar çıkabilir. Diğer miyopatilerde CK hafif-orta derecede yüksek veya tümüyle normaldir. Buna karşılık bazı nöropatik/nöronopatik süreçlerde de hafif CK yükselmesi olduğundan, hafif ölçülerdeki yükselmelerde dikkat etmek gerekir. Ayrıca, kas hastalığı olmadığı halde serum CK düzeyini yükselten bir durum hipotiroididir. Hipertiroidi ise CK değerini düşürebilir; böylece bir miyopatide CK değeri daha yüksek olabilecek iken o değerin altında bulunabilir. Metabolik miyopatilerde ise aynı kişide ve değişik zamanlarda CK değeri bazen normal, bazen az yüksek, bazen ise çok yüksek olabilir ve bu durum hastalığın miyozit ile karıştırılmasına yol açar.


Elektromiyografi (Emg)

Bir hastada kas hastalığı olup olmadığını gösteren en önemli incelemelerden biri EMG’dir. EMG, o hastada miyopati olup olmadığını söyler, motor nöron ve periferik sinir hastalıklarından ayırır. Motor ünite potansiyellerinin kısa süreli ve düşük amplitüdlü olması ve erken katılım göstermesi miyopati bulgularıdır. Nekrozla giden bazı miyopatilerde fibrilasyon, pozitif diken, psödomiyotonik boşalım gibi iritasyon bulguları da gözlenir. Bazı kas hastalıkları dışında EMG genellikle miyopatinin cinsini ayırt edemez. Ancak EMG’de miyotonik boşalımların bulunması, miyotoni ile giden hastalıklar için tanı koydurucudur. Belli frekanslarda ardı sıra uyaran verilerek alınan bileşik kas aksiyon potansiyellerindeki amplitüd değişiklikleri ise, bulundukları zaman myasthenia gravis ve Lambert-Eaton miyastenik sendromu için tanı koydurur. Tüm bunlar normal bulunursa veya çok hafif klinik bulgular varsa, yapılacak tek lif EMG incelemesi myasthenia gravis tanısı koydurabilir (Ayrıca bakınız: Nörolojide Laboratuvar İncelemeleri/Sinir İleti İncelemeleri ve Elektromiyografi)


Genetik İnceleme

Birçoğu genetik geçişli olan kas hastalıklarında, hastalık genlerinin birçoğunun bulunmuş olması nedeni ile, defekt gösterildiği zaman tanıyı % kesinleştiren DNA incelemeleri önem kazanmıştır. İncelemeler EDTAlı (mor kapaklı) tüplere, 10cc miktarında alınan venöz kanda yapılmaktadır. Laboratuvarların sınırlı, incelemelerin ise pahalı olması nedeni ile ülkemizde ancak bazı hastalıkların genetik tanısı konabilmektedir. Bu amaçla hastadan alınan kanın oda ısısında 72 saat içinde böyle bir laboratuvara ulaştırılması yeterlidir. Her inceleme gibi DNA incelemesinde de kan gönderirken hastalık öyküsünün özetinin ve düşünülen tanı olasılığının yazılı olarak eklenmesi, tüp üzerine hastanın isminin doğru yazılması önemlidir. Genetik tanının konması tanının kesinleştirilmesinden daha geniş boyutta önem taşımaktadır. Genin bilindiği durumlarda aile içindeki taşıyıcı bireylerin saptanması, fetusta haftada hastalık olup olmadığının belirlenmesi (prenatal tanı) mümkün olabilmektedir. Özellikle yaşam süresini çok kısaltan hastalıklarda, hasta birey kaybedilmeden önce genetik materyalin elde edilmesi bu açıdan önemlidir (Ayrıca bakınız: Nörolojide Laboratuvar İncelemeleri/Klinik Nörogenetik).


Kas Biyopsisi

Birçok kas hastalığının, bazen genetik defekti gösterilmiş bile olsa, cinsinin ayırt edilmesi için kas biyopsisi yapılması zorunludur. Kas biyopsisi, lokal anestezi ile, insizyonel olarak veya iğne biyopsisi şeklinde yapılır. Diğer patolojik incelemelerden farklı olarak alınan parçayı parafine gömmek yerine sıvı azotta soğutulmuş izopentan içinde dondurmak ve kası mümkün olduğu kadar aslına uygun saklamak gerektiğinden parça alındıktan sonra laboratuvara ulaştırılma koşulları, geleneksel biyopsilerden farklıdır. Bu teknikler birçok standart patoloji laboratuvarında uygulanamamaktadır.

Her şeyden önce bilinmesi gereken kural, kas biyopsisinin, inflamatuvar hastalıklar gibi immünsüpresif tedavi başlanması zorunlu durumlarda, tedaviye başlamadan önce yapılması gerekliliğidir. Her durumda biyopsi yapılacak kasın seçimi büyük önem taşır. Genellikle orta dereceli (4/5 &#; 3/5 kas gücü gösteren) zaafı olan proksimal bir kas (biseps, deltoid, triseps, kuadriseps gibi) oldukça bilgi verici olur. Ancak bazı durumlarda bu kuralın dışına çıkılır. Örneğin distal miyopatilerde distal bir kas (tibialis anterior, önkol ekstansor veya fleksor grup), metabolik miyopatilerde ise en çok tutulmuş ve/veya en az tutulmuş kas daha aydınlatıcı olabilir. İnsizyonel biyopsi genellikle daha çok tercih edilen bir yöntemdir. İnsizyonla istenen kasa ulaşıldıktan sonra kasın hiç örselenmemesi çok önemlidir. Bir klamp ile iki yandan kıstırılan kas, klampın dışından kesilerek çıkarılır. Alınan parçanın en az 0,5X0,5X1,00cm olmasına ve uzun eksenin, kasın uzun eksenine paralel olmasına dikkat edilmelidir. Daha da önemlisi, alınan parçanın, hiçbir sıvı içine konmadan gazlı bez içine konmasıdır. Laboratuvara ulaşıncaya kadar materyalin kurumaması için gazlı bez serum fizyolojik ile nemlendirilir. Alınan parçanın tercihan 30 dakika, en çok saat içinde laboratuvara ulaştırılması gerekir. Ulaşım saati bulacak ise parçanın, gazlı bez içinde, termosa konarak gönderilmesi uygundur. Materyali laboratuvara gönderirken mutlaka hasta hakkında etraflıca bilgiyi de beraberinde göndermek, değerlendirme açısından önem taşır. Materyal laboratuvara ulaştıktan sonra 0Cde dondurularak 0Cde saklanır ve sonra alınan kesitlere standart, enzim histokimyasal boyama ve gerektiğinde immünhistokimyasal boyama teknikleri uygulanarak mikroskop altında değerlendirilir. Bu yöntemlerle birçok kas hastalığının tanısı konabilir. Gerektiğinde ayrı işlem gören kas parçası elektron mikroskobunda incelenir. Bazen de dondurulmuş parçanın bir bölümü biyokimyasal incelemeler veya protein kalitesini araştıran incelemelere (Western blotting), bazen de genetik incelemeye (özellikle mitokondriyal hastalıklarda) tabi tutulur.


Diğer Laboratuvar İncelemeleri

Bazı edinsel veya kalıtımsal kas hastalıklarının sistemik hastalıklar olduğunu unutmamak gerekir. Örneğin polimiyozit, dermatomiyozit gibi hastalıklar tek başlarına olduklarında bile akciğer veya kalbi tutabilirler, ayrıca sistemik inflamasyon bulguları verebilirler (eritrosit sedimentasyon hızı yüksekliği gibi). Bazen başka konektif doku hastalıkları ile birlikte olabilirler. Bu nedenle bu hastalıkların araştırılması gerekir. Kalıtımsal miyopatilerden mitokondriyal hastalıklar multisistemik olabilir. Glikojen veya lipid depo hastalıkları başlıca karaciğer, kalp, bazen merkezi sinir sistemini tutabilir. Bu hastalıklarla karşılaşıldığında, tutulması muhtemel sistemler incelenmelidir. En önemlisi, birçok miyopatinin kalp kasını da etkileyebileceği bilinmeli ve miyopatili hastalarda kardiyolojik inceleme mutlaka EKG, EKO ve ritm holter incelemelerini kapsamalı, hastalar yıllık izleme alınmalıdır. Solunum kaslarının tutulma olasılığına karşı bu hastalar yıllık solunum fonksiyon testleri, hastalığın ilerlemiş dönemlerinde ise polisomnografi ve saturasyon testleri ile izlenmelidir. Bazı metabolik miyopatilerde iskemik laktat testi, kan, idrar ve beyin omurilik sıvısında organik ve aminoasit (örneğin laktat) düzeyi işe yarayabilir. Gerektiğinde doku ve/veya kanda enzim defektleri biyokimyasal olarak saptanabilir.

CK kreatin kinaz nedir? CK kreatin kinaz değeri ka&#; olmalıdır? D&#;ş&#;kl&#;ğ&#; ile y&#;ksekliği nedenleri ve belirtileri

CK kreatin kinaz değeri kaç olmalı?

CK kreatin kinaz testi bazı hastalıklarda doğru teşhis konulması ile yapılan bir testtir. CK kreatin kinaz testi sonucunda değerlerin litre başına 10 ile mikrogram seviyesinde olması durumu normal olarak kabul edilir. Fakat CK kreatin kinaz testi bu değerlerin altında veya üstünde çıkması durumu ciddi problemler oluşabilir. Böyle durumlarda kişilerin hastalıkları araştırılır. Bu normal değerler kişiden kişiye de farklılık gösterebilir. Bu sebeple uzman doktorlar kişilerin test sonuçlarını yorumlaması oldukça önem taşımaktadır. Bunun dışında testlerin yapıldığı cihazlarda da referans değerleri farklı olabilir.

Ayrıca CK kreatin kinaz testinin değerleri cinsiyetlere göre de değişkenlik gösterebilir. Bu değerler şu şekildedir:

- Yetişkin erkeklerde 0,6 ile 1,2 mikrogram,

- Yetişkin kadınlarda 0,5 ile 1,1 mikrogram,

- Bebeklerde 0,2 mikrogram,

- Bir böbreği olan kişilerde 1,8 ile 1,9 mikrogram,

Düşüklüğü, yüksekliği nedenleri ve belirtileri

CK kreatin kinaz testinin normal değerlerinden yüksek veya düşük olması araştırılması gereken konulardan biridir. Çünkü CK kreatin kinaz testinin yüksek veya düşük çıkması bazı hastalıkların habercisi olabilmektedir. Bu gibi durumlarda uzman doktorlar CK kreatin kinaz testinin yüksek veya düşük çıkması sebebini araştır.

CK kreatin kinaz testinin normal değerlerin üstünde çıkmasının bazı sebepleri bulunmaktadır. Bu sebeplerin başında Rabdomiyaliz hastalığı, Ağır egzersizler, kalp krizi ve kas kütlelerinin yoğun olması gelmektedir. Bu ana sebeplerin dışında görülen bazı problemler, inme, elektriğe maruz kalma, kişilerde alkol krizi, Kennedy hastalığı CK kreatin kinaz seviyesinin yükselmesinde sebep olabilir.

CK kreatin kinaz testinin yüksek çıkması haricinde değerlerin düşük çıkması da oldukça önemlidir. Fakat yüksekliğindeki gibi bazı hastalıkların habercisi değildir. CK kreatin kinaz testinin düşüklüğü genellikle hareketsiz bir hayat süren kişilerde ve zayıflayan kişilerde görülür. Bunlar dışında CK kreatin kinaz testinin düşük çıkmasının pek çok sebebi de olabilir.

CK kreatin kinaz testi düşüklüğü genellikle hamile bayanların ilk dönemlerinde görülmektedir. Ayrıca kişilerin eklem iltihaplanmaları sebebiyle kaslarındaki zayıflık CK kreatin kinaz testinin düşük çıkmasında sebep olabilir. Özellikle alkol kullanan kişilerin karaciğer rahatsızlıkları pek sık görülmektedir. Bu sebeple alkolden kaynaklı olarak CK kreatin kinaz testi düşük çıkabilir.

Doktorlar genellikle kişilerde böbreklerin nasıl çalıştığını belirlemek amacıyla CK kreatin kinaz testini yapmaktadır. Bunun sebebi kanda ve idrardaki kreatin seviyeleri yüksekliği böbrek ile alakalı bir sorunu işaret edebilir. Bunun dışında kalp krizi de CK kreatin kinaz seviyesinin yüksek olmasının en büyük sebepleri arasındadır.

False

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır