Türkçe anlamı “gelmek” olan come fiili cümle içlerinde sıkça gördüğümüz bir fiildir. Bunun dışında konuşurken ve yazarken de fazlaca kullanacağınız bir kelime aynı zamanda.
Geçmişte yaşanan bir olaydan bahsettiğimizde, yani past simple tense söz konusu ise come fiilini ikinci hali ile kullanırız. Come fiilinin ikinci hali “came” şeklindedir.
Come fiili cümlede past tense yani geçmiş zaman söz konusu ise ikinci halini alır. Düzensiz fiillerden biri olduğu için ikinci halinde kelime bir takı almak yerine tamamen değişir. Dolayısıyla kelimemiz “came” haline gelir. Her öznede aynı kullanımı söz konusudur ki bu da öğrenirken kolaylık sağlar.
Olumlu cümlede kullanımı: Fiil came halini alır.
Olumsuz cümlede kullanımı: Past tense olumsuzluk bildireci olan didn’t arkasından gelir ve yalın hali ile yani come olarak kullanılır.
Soru cümlesinde kullanımı: Past Tense soru bildireci olan did / özne sıralamasının ardından gelir ve yalın hali ile yani come olarak kullanılır.
Üçüncü hali, ikinci halinden farklı, birinci haliyle aynıdır ve “come” şeklindedir. Come şekli past perfect tense ya da present perfect tense söz konusu ise kullanılır. Elbette bunun dışında kullanımları da mevcuttur ve diğer konu anlatımı yazılarımızda bunlara da ulaşabilirsiniz.
Söz konusu tense, present perfect tense ise kullanım have + come ya da has + come şeklindedir.
Özne I, you, we, they ise have + come şeklinde kullanılır.
Özne he, she, it ise has + come şeklinde kullanılır.
Söz konusu tense past perfect tense ise, kullanım bu kez özne fark etmeksizin had + come şeklindedir.
Online İngilizce Konuşma Kursu: Konuşarak Öğren
Simple Past Tense, Türkçe karşılığı ile Geçmiş Zaman, geçmişte belirli bir zaman içerisinde başlamış ve artık sonlanmış olan eylemleri veya durumları anlatmak amacıyla kullanılan zaman dilimidir.
Bu zaman dilimini öğrenirken kesinlikle Past Continuous Tense ile karıştırmamalıyız. Bu sebeple bu iki zaman dilimi arasındaki farkları ve Past Tense kullanım alanlarını bilmekte fayda var.
Simple Past Tense (Geçmiş Zaman) dil bilgisi kuralları, “olumlu cümle”, “olumsuz cümle” ve “soru cümlesi” olarak 3 temel kısımda incelenmelidir.
Örnek:
I came from Istanbul last week
(Geçen hafta İstanbul’dan geldim.)
He studied business administration at university
(O üniversitede işletme yönetimi okudu.)
My favorite team became champion at our national league last year.
(Favori takımım geçen sene ulusal ligimizde şampiyon oldu.)
My mom made a cake for us yesterday.
(Annem bize dün kek yaptı.)
She was the manager of our company.
(O bizim şirketimizin müdürüydü.)
Aşağıdaki tabloda geçmiş zaman olumlu cümle yapısının kuruluş biçimi yer alır.
ÖZNE | YÜKLEM | TÜMLEÇ |
I | VERB 2 | OBJECT |
YOU | ||
WE | ||
THEY | ||
HE | ||
SHE | ||
IT |
İngilizcede fiiller düzenli (regular) ve düzensiz (irregular) olmak üzere 2’ye ayrılır. Düzenli fiiller sonlarına birtakım ekler alarak kullanılırlar. Ancak düzensiz fiillerin kullanımında herhangi bir kural olmamasından dolayı bu fiillerin ezberlenmesi gerekmektedir.
Düzenli fiiller (regular verbs), fiil sonuna –ed takısı alarak kullanılırlar. Birkaç örnek vermek gerekirse;
FİİL 1. HALİ | FİİL 2. HALİ |
Walk (yürümek) | Walked |
Work (Çalışmak) | Worked |
Cook (Pişirmek) | Cooked |
NOT: Sonu “y” ile biten düzenli fiiller –ed takısı aldığında “y” kalkar ve yerine “-ied” takısı gelir. Örnek: Study (çalışmak), fiilinin 2. halini kullanmak istediğimizde kelime sonundaki “y” harfini kaldırarak yerine “-ied” takısını getiririz ve fiilimiz “studied” halini almış olur.
Düzensiz fiilleri (irregular verbs) öğrenebilmek için bu fillerin birinci hallerini ve ikinci hallerini ezberlemek gerekir. Haydi gelin şimdi düzensiz fiillerin bazılarının birinci ve ikinci hallerine birlikte bakalım.
FİİL 1. HALİ | FİİL 2. HALİ |
Find (Bulmak) | Found |
Win (Kazanmak) | Won |
Come (Gelmek) | Came |
Olumsuz Cümle Yapısı
Örnek:
I didn’t meet my friends at that cafe because I was out of the city.
(Şehir dışında olduğum için arkadaşlarımla o kafede buluşmadım.)
They didn’t tell us that the exam was canceled.
(Sınavın iptal olduğunu bize söylemediler.)
Our teacher didn’t give homework to us for the holiday.
(Öğretmenimiz tatil için bize ödev vermedi.)
I didn’t buy that jacket from that shop as it was very expensive.
(O ceket çok pahalı olduğu için o mağazadan satın almadım.)
My brother didn’t come with us yesterday.
(Erkek kardeşim dün bizimle gelmedi.)
NOT: Simple Past Tense’te olumsuz cümle kurarken, “didn’t” yardımcı fiilinin ardından mutlaka fiillerin 1. hali gelir. Olumsuz cümle yapısını, olumlu cümle yapısıyla karıştırıp kesinlikle fiilin 2. halini kullanmayınız.
Aşağıdaki tabloda olumsuz cümle yapısının kuruluş biçimi yer alıyor.
ÖZNE | YARDIMCI FİİL | FİİL | TÜMLEÇ |
I | DIDNT | VERB1 | OBJECT |
YOU | |||
WE | |||
THEY | |||
HE | |||
SHE | |||
IT |
Soru Cümlesi Yapısı
Örnek:
Soru: Did you visit İzmir last summer?
(Geçen yaz İzmir’i ziyaret ettin mi?)
Cevap: Yes, I did. /No, I didn’t.
(Evet ettim. /Hayır, etmedim.)
Soru: Did they come to the meeting?
(Onlar toplantıya geldiler mi?)
Cevap: Yes, they did. /No, they didn’t.
(Evet, geldiler. /Hayır, gelmediler.)
Soru: Did he pass the exam?
(O sınavı geçti mi?)
Cevap: Yes, he did. /No, he didn’t.
(Evet, geçti. /Hayır, geçmedi.)
Soru: Did your mother prepare a lunch box for you?
(Annen senin için öğle yemeği hazırladı mı?)
Cevap: Yes, she did. /No, she didn’t.
(Evet, hazırladı. /Hayır, hazırlamadı.)
Soru: Did your friend study at that college?
(Senin arkadaşın o kolejde mi okudu?)
Cevap: Yes, she did. /No, she didn’t.
(Evet, okudu. /Hayır, okumadı.)
Aşağıdaki tabloda Simple Past Tense soru cümlesi kuruluş biçimi yer alıyor.
YARDIMCI FİİL | ÖZNE | FİİL | TÜMLEÇ |
DID | I | VERB1 | OBJECT |
YOU | |||
WE | |||
THEY | |||
HE | |||
SHE | |||
IT |
NOT: Soru cümlesi oluştururken mutlaka fiillerin 1. hali kullanılmalıdır.
Yukarıda bahsetmiş olduğumuz soru kalıplarının iki cevabı vardır. “Evet” veya “Hayır”. Ancak karşı tarafla kurmuş olduğumuz iletişimde çoğu zaman bu iki cevap yeterli olmaz. Zaman zaman sohbetin akışına göre, karşımızdakine “Ne?”, “Ne zaman?”, “Kim?”, “Nerede?”, “Neden?” gibi cevabı evet ya da hayırdan farklı olan sorular sormak durumunda kalabiliriz. İşte tam da bu noktada WH QUESTIONS adını verdiğimiz soru kalıpları yardımımıza koşar.
WH QUESTIONS soru kalıplarını şu şekilde sıralayabiliriz:
İlgili soru kelimelerini daha önce bahsetmiş olduğumuz, Simple Past Tense soru cümlesinin başına getirerek, sormak istediğimiz soruyu karşı tarafa sorabiliriz.
Örnek:
Soru: What did you study at university?
(Üniversitede hangi bölümü okudun?)
Cevap: I studied economics at the university.
(Üniversitede ekonomi bölümünde okudum.)
Soru: When did you graduate from high school?
(Liseden ne zaman mezun oldun?)
Cevap: I graduated from high school 4 years ago.
(Liseden 4 yıl önce mezun oldum.)
Soru: Who came to your office yesterday?
(Dün senin ofisine kim geldi?)
Cevap: Jack came to my office yesterday.
(Dün ofisime Jack geldi.)
Soru: Where did you spend your holiday last year?
(Geçen yıl tatilini nerede geçirdin?)
Cevap: I spent my holiday in Kuşadası last year.
(Geçen yıl tatilimi Kuşadası’nda geçirdim.)
Soru: Why did they come to the meeting?
(Onlar neden toplantıya geldiler?)
Cevap: They came to the meeting because they wanted to express their point of view.
(Toplantıya geldiler çünkü görüşleri belirtmek istediler.)
Used to geçmişte belirli bir süre yaptığımız ancak içinde bulunduğumuz zaman diliminde yapmayı bıraktığımız alışkanlıklar için kullanılan bir kalıptır.
Örnek:
I used to eat fast food when I was young.
(Gençken fast food yerdim ama artık yemiyorum.)
They used to visit us in the summers when I was a child.
(Ben çocukken bizi yazları ziyaret ederlerdi ancak artık etmiyorlar.)
We used to go to school on foot before the new bus line opened.
(Yeni otobüs hattı açılmadan önce okula yaya giderdik ancak artık yaya gitmiyoruz.)
My friend used to buy expensive clothes in the past.
(Arkadaşım geçmişte pahalı kıyafetler alırdı ancak artık almıyor.)
I used to watch cartoons when I was a little kid.
(Küçük bir çocukken çizgi film izlerdim ancak artık izlemiyorum.)
Was/ Were yardımcı fiilleri “to be” yani olmak fiilinin 2. halidir. Simple Past Tense’te geçmişte yaşanmış herhangi bir durumu belirtmek istediğimizde Was/ Were yardımcı fiilleri kullanılır.
I, He, She, It öznelerinde “Was” yardımcı fiili kullanılırken, You, We, They öznelerinde “Were” kullanılır.
Örnek:
I was 22 years old when I graduated from university.
(Üniversiteden mezun olduğumda 22 yaşındaydım.)
They were in Balıkesir last year.
(Geçen yıl Balıkesir’delerdi.)
We were young when we were working in Ankara.
(Biz Ankara’da çalışırken gençtik.)
İngilizce öğrenenlerin en çok zorlandığı konulardan birisi de bu iki tense arasındaki farklardır. Öyleyse iki zaman arasındaki farklara birlikte bakalım.
Simple Past Tense geçmişte arka arkaya meydana gelen 2 olayı belirtmek amacıyla kullanılır.
Örnek:
He gave the phone to her and asked to order pizza for them.
(Telefonu ona verdi ve ikisi için pizza sipariş etmesini söyledi.)
Ancak Past Continuous Tense, geçmişte aynı anda fakat birbirinden ayrı olarak gerçekleşen iki eylemi belirtmek amacıyla kullanılır.
Örnek:
I was studying in my room while my brother was reading a book in his room.
(Kardeşim odasında kitap okurken ben odamda ders çalışıyordum.)
Simple Past Tense geçmişte tamamladığımız bir eylemi belirtmek istediğimizde kullanılır.
Örnek:
I worked for that company for 17 years.
(O şirkette 17 yıl çalıştım.)
Ancak Past Continuous Tense, geçmişte belirli bir zaman diliminde, belirli bir süre boyunca yapılmış eylemleri aktarmak amacıyla kullanılır.
Örnek:
I was going to the office every Saturday morning last year.
(Geçen sene her cumartesi sabahı ofise gidiyordum.)
Yukarıda verdiğimiz örneklerle Simple Past Tense’i kısaca özetledik. Ancak yabancı dilinizi daha profesyonel geliştirmek istiyorsanız siz yine iyisi mi CAMBLY’yegelin. Amerikalı ve İngiliz eğitmenlerle online olarak konuşabileceğiniz CAMBLY, İngilizceyi geleneksel yöntemlerden farklı olarak tıpkı anadilinizi öğrenir gibi doğal yollarla öğrenmenin en iyi yoludur. Kayıt olun ve “blog” kodu ile 10 dakikalık ücretsiz deneme dersine katılarak siz de neler yapabileceğinizi görün.
Yılın en büyük indirimiyle60bcc koduyla abone olun!
Subjunctive , hoparlörün buna karşı tutumunu gösteren bir ifadenin özelliği olan bir gramer ruh halidir. Fiillerin subjonktif formları tipik olarak, çeşitli gerçeklik durumlarını ifade etmek için kullanılır: istek, duygu, olasılık, yargı, görüş, yükümlülüğü veya henüz oluşmamış eylem; Kullanıldıkları kesin durumlar dilden dile değişir. Subjunctive, mutlaka gerçek olmadığına bakın, InPrealis ruh hallerinden biridir. Genellikle, bir şeyin bir gerçek beyanı olduğunu belirtmek için kullanılan bir gerçekçi ruh hali ile zıttırılır.
Subjonkifler, özellikle de, özellikle bu maddeler, özellikle de aslında olsa da, en sık görülür. İngilizce'de alt kevimlerin örnekleri, "Dikkatli olmanızı öneririm" cümlelerinde bulunur ve "Yanınızda kalması önemlidir."
ingilizcedeki subjunctive ruh hali, kullanılan bir madde Gerçek olmayan olasılıkları tanımlayan bazı bağlamlar, örneğin "Burada olmanız çok önemli" ve "Erken geldiği çok önemli." İngilizce olarak, subjunctive, spesifik olarak subjonktif fiil formu olmadığı için, bükülme yerine senkronizticidir. Aksine, subjunctive cümleleri, çeşitli diğer yapılarda da kullanılan fiilin çıplak formunu işe alırlar.
İngilizce fiiller düzenli ve düzensiz fiiller olmak üzere iki kısma ayrılır. Bu ayrımın ana nedeni ise Past Tense ve Present Perfect Tense cümlelerinde fiillerde yaşanan değişimdir.
Bilindiği üzere Past Simple yani fiillerin 2. halleri geçmiş zaman Past Tense için kullanılır. Düzenli fiillerle geçmiş zaman cümleleri kullanılırken fiile kelimeye göre -d/-ed/ied takısı gelmektedir. Örnek vermek istersek;
I cleaned my home / Samantha studied her lesson / Mr. Barkley baked avery delicious cake for his guests.
Past participle yani İngilizce fiillerin 3. halleri ise Present Perfect Tense için kullanılır. Düzenli fiillerle Present Perfect cümleleri kullanılırken yardımcı fiilden sonra gelen fiile -ed/-ied/-d takısı gelmektedir. Örnek vermek istersek;
I have cleaned my home
İngilizce düzensiz fiillerde ise durum biraz farklıdır. Düzensiz fiillerin 2. halleri ve 3. halleri düzenli fiillere kıyasla Simple Past Tense ve Perfect Tense ile birlikte kullanılırken farklı çekimlenir. O halde düzensiz fiillerin 2. ve 3. hallerini Türkçe karşılıkları ile birlikte tabloda incelemeye başlayalım.
V1 Base Form | V2 Past Simple | V3 Past Participle | Türkçe Anlamı |
awake | awoke | awoken | uyandırmak |
be | was, were | been | olmak |
beat | beat | beaten | vurmak |
become | became | become | olmak |
begin | began | begun | başlamak |
bend | bent | bent | bükmek |
bet | bet | bet | bahse girmek |
bid | bid | bid | emretmek |
bite | bit | bitten | ısırmak |
blow | blew | blown | esmek |
break | broke | broken | kırmak |
bring | brought | brought | getirmek |
broadcast | broadcast | broadcast | yayımlamak |
build | built | built | inşa etmek |
burn | burned, burnt | burned, burnt | yakmak |
burst | burst | burst | patlamak |
buy | bought | bought | satın almak |
catch | caught | caught | yakalamak |
choose | chose | chosen | seçmek |
come | came | come | gelmek |
cost | cost | cost | mal olmak (masraf) |
creep | crept | crept | emeklemek |
cut | cut | cut | kesmek |
deal | dealt | dealt | anlaşmak |
dig | dug | dug | kazmak |
do | did | done | yapmak |
draw | drew | drawn | çizmek |
dream | dreamed, dreamt | dreamed, dreamt | rüya görmek |
drive | drove | driven | sürmek |
drink | drank | drunk | içmek |
eat | ate | eaten | yemek |
fall | fell | fallen | düşmek |
feed | fed | fed | beslemek |
feel | felt | felt | hissetmek |
fight | fought | fought | dövüşmek |
find | found | found | bulmak |
flee | fled | fled | firar etmek |
fly | flew | flown | uçmak |
forbid | forbade | forbidden | yasaklamak |
forget | forgot | forgotten | unutmak |
forgive | forgave | forgiven | affetmek |
freeze | froze | frozen | dondurmak |
get | got | got, gotten | almak |
give | gave | given | vermek |
go | went | gone | gitmek |
grow | grew | grown | büyümek |
hang | hung | hung | asmak |
have | had | had | sahip olmak |
hear | heard | heard | işitmek |
hide | hid | hidden | saklamak |
hit | hit | hit | vurmak |
hold | held | held | kaldırmak |
hurt | hurt | hurt | acıtmak |
keep | kept | kept | tutmak |
know | knew | known | bilmek |
lay | laid | laid | uzanmak |
lead | led | led | önderlik etmek |
learn | learned, learnt | learned, learnt | öğrenmek |
leave | left | left | terk etmek |
lend | lent | lent | ödünç vermek |
let | let | let | izin almak |
lie | lay | lain | yalan söylemek |
lose | lost | lost | kaybetmek |
make | made | made | yapmak |
mean | meant | meant | anlamına gelmek |
meet | met | met | görüşmek |
pay | paid | paid | ödemek |
put | put | put | koymak |
read | read | read | okumak |
ride | rode | ridden | sürmek |
ring | rang | rung | zil çalmak |
rise | rose | risen | yükselmek |
run | ran | run | koşmak |
say | said | said | söylemek |
see | saw | seen | görmek |
sell | sold | sold | satmak |
send | sent | sent | göndermek |
show | showed | showed, shown | göstermek |
shut | shut | shut | kapatmak |
sing | sang | sung | şarkı söylemek |
sit | sat | sat | oturmak |
sleep | slept | slept | uyumak |
speak | spoke | spoken | konuşmak |
spend | spent | spent | harcamak |
stand | stood | stood | beklemek |
swim | swam | swum | yüzmek |
take | took | taken | almak |
teach | taught | taught | öğretmek |
tear | tore | torn | yırtmak |
tell | told | told | anlatmak |
think | thought | thought | düşünmek |
throw | threw | thrown | atmak |
understand | understood | understood | anlamak |
wake | woke | woken | uyanmak |
wear | wore | worn | giymek |
win | won | won | kazanmak |
write | wrote | written | yazmak |