covid belirtileri kaç günde ortaya çıkar / Corona Virüs Belirtileri Nelerdir? – Özkaya Tıp Merkezi

Covid Belirtileri Kaç Günde Ortaya Çıkar

covid belirtileri kaç günde ortaya çıkar

Coronavirus (Koronavirus) Belirtileri Nelerdir?

Koronavirüsler, hem insanlarda hem de hayvanlarda enfeksiyona neden olabilen çok çeşitli bir virüs ailesidir. Birkaç tür koronavirüs , insanlarda hafif üst solunum yolu hastalığına neden olurken SARS-CoV ve MERS-CoV gibi virüsler daha ciddi solunum yolu hastalıklarına neden olabilir. 'un sonlarında Çin'de SARS-CoV-2 adlı yeni bir koronavirüs ortaya çıktı. Bu virüs o zamandan beri dünyadaki birçok başka ülkeye yayıldı. SARS-CoV-2 enfeksiyonu, COVID adı verilen bir solunum hastalığına neden olmaktadır. Covid, solunum güçlüğü ve zatürre gibi potansiyel olarak ciddi komplikasyonlara bağlı olarak belirti göstermektedir.

Coronavirus belirtileri nelerdir?

Yeni Coronavirus Hastalığı (COVID), ilk olarak Çin’in Wuhan Eyaleti’nde Aralık ’da ortaya çıkmış ve kısa sürede tüm tünyaya yayılmış bir virüstür. Damlacık yoluyla insandan insana bulaşan coronavirusün yaygın belirtileri aşağıdaki gibidir.

  • öksürük
  • yüksek ateş
  • kas ve eklem ağrısı
  • tat ve koku kaybı
  • nefes darlığı

Bunlar yaygın belirtiler iken bazı durumlarda daha az yaygın olan semptomlar gelişebilir.

  • boğaz ağrısı
  • baş ağrısı
  • ishal, mide bulantısı ve kusma gibi gastrointestinal belirtiler
  • el ve ayak parmaklarında renk değişikliği
  • cilt döküntüsü

Delta Varyantı Nedir?

Virüsler canlıdır ve her canlı gibi değişim gösterirler. Bu değişimlerin en önemli sebeplerinden bir tanesi hayatta kalabilme çabasıdır. Bazen bu değişimler salgının seyrini iyi yönde etkilerken bazı durumlarda virüsün daha hızlı bulaşmasına ve daha ölümcül olmasına neden olabilir. Yeni tip Coronavirus’ün de ilk ortaya çıktığı andan bu yana pek çok değişim gösterdiği bilinmektedir. Virüsün gen diziliminde büyük ölçüde farklılık oluşturan değişimler mutasyon olarak adlandırılır. Bazı tip mutasyonlar ise varyant olarak isimlendirilen virüsün ilk halinden oldukça farklı gen dizilimine sahip virüsler ortaya çıkar. Dünya Sağlık Örgütü, dünya genelinde karışıklığa sebep olmamak için ortaya çıkan yeni varyantlara Yunan alfabesinin harfleri ile isim verdi. Covid’da bilinen ilk varyant İngiltere’de yılının son aylarında ortaya çıkan Alfa varyantıdır. Alfa varyantını Güney Afrika’da Beta, Brezilya’da Gama, Hindistan’da Delta ve Güney Afrika’da ortaya çıkan Omicron varyantı takip etti.

Delta Virüsünün Belirtileri Nelerdir?

Delta ve Omicron varyantı hızlı yayılış gösterdikleri için günümüzde hala etkisi hissedilmektedir. Hindistan’da vakaların hızlı biçimde artmasının sebebi olarak Delta varyantı gösterilmektedir. Delta varyantı kısa sürede 80’den fazla ülkede etkisini hissettiren ve bulaşıcılığı fazla olan bir varyanttır. Delta varyantında virüsün dikensi proteinlerinde meydana gelen değişikliklerle ACE reseptörlerine bağlanma katsayısında artış görülmektedir. Bu durumun neticesinde Delta varyantı kaynaklı Covid vakalarının bulaşma yolunun diğer varyantlarda olduğu gibi damlacık yoluyla olmasına rağmen vakalarda daha farklı klinik semptomlarla kendisini gösterebildiği ve bazı hastalarda daha ağır tablolara neden olabildiği belirtilmektedir. Delta varyantının belirtileri şu şekilde sıralanabilir:

  • Baş ağrısı
  • Burun akıntısı
  • Boğaz ağrısı
  • İnatçı ateş
  • Kalıcı öksürük
  • Nefes darlığı

Omicron Varyantı Nedir? 

Omicron varyantı ilk olarak yılının son aylarında Güney Afrika’daki yetkililer tarafından dünya kamuoyu ile paylaşıldığı için varyantın Güney Afrika’da ortaya çıktığı düşünülmektedir. Güney Afrika’da kısa sürede vakalarda görülen hızlı artışın sebebi olarak Omicron varyantı gösterilirken Dünya Sağlık Örgütü, endişe verici varyant sınıfına dahil ettiği Omicron varyantı karşısında ülkeleri tedbirleri artırma konusunda uyardı. Omicron varyantı da hasta olan kişilerin damlacıklarının solunması yolu ile bulaşır. Omicron varyantı virüsün gen diziliminde en çok mutasyonun saptandığı varyant çeşididir. Bu mutasyonların büyük kısmı virüsün hücreye tutunması sağlayan çıkıntılarda meydana geldiğinden virüsün bulaşma kat sayısında ciddi artış gözlenmektedir.

Omicron Virüsünün Belirtileri Nelerdir?

Omicron varyantının belirtileri soğuk algınlığı belirtileri ile benzerlik gösterir. Covid kaynaklı ilk vakalarda daha çok tat ve koku kaybı bildirilirken Omicron varyantı ile enfekte olan hastalarda burun akıntısı, baş ağrısı gibi soğuk algınlığına benzeyen semptomlar görülür.

Bu durum hastaların test yaptırmaktan kaçınmasına ve hastalığı daha çok kişiye bulaştırmasına neden olur. Yapılan çalışmalarda Omicron varyantının ağır hastalık yapma oranında artış olmadığı görüldü. Ancak bu yeni varyantın endişe verici varyantlardan olmasının en büyük sebebi virüsün yayılma hızının çok fazla olmasıdır. Omicron varyantının yüksek bulaşıcılık hızı bağışıklık sistemi zayıf olan veya kronik hastalıkları bulunan kişilerde hastalığın ağır bir tablo ile seyretmesine neden olabilir.

Delta ve Omicron Varyantlarının Farkı Nedir?

Omicron ve Delta varyantlarının mutantları birbirinden oldukça farklıdır. Virüslerdeki mutasyonlar virüsün dikensi proteininde meydana gelir. Omicron varyantında yaklaşık olarak 50 çeşit mutasyon olduğu ve bunların büyük kısmının virüsün dikensi proteininde olduğu bilinmektedir. Bu durum virüsün kısa sürede çok daha fazla kişiye bulaşmasına neden oldu. Virüslerin mutasyona uğraması sonucunda bulaşma hızı ile birlikte enfekte olan kişilerde görülen semptomlar da değişir.

İlk ortaya çıktığı anlarda Covid, daha çok ileri yaş nüfusu ve kronik rahatsızlığı bulunan kişileri etkilerken uzmanlar Omicron varyantının çocuk ve genç nüfusu da etkilediğini bildirmektedir. Delta ve Omicron varyantlarının semptomlarında bazı farklılıklar olabilir. Delta varyantı ile enfekte olan kişilerde ateş, öksürük, tat ve koku kaybı gibi belirtiler yaygın görülürken Omicron varyantının en yaygın belirtilerinin burun akıntısı, boğaz ağrısı, baş ağrısı ve hapşırma gibi nezle semptomlarına benzeyen semptomlar olduğu gözlendi. Omicron varyantında da öksürük olmakla birlikte Delta varyantı ile enfekte olan hastalardaki kadar yoğun değildir.

Aşıların Coronavirus Varyantlarına Etkisi Nedir?

Coronavirus ile enfekte olan hastalar farklı tedavi yöntemleri kullanılarak tedavi edilmektedir. Son zamanlarda onay almayı başaran ilaçlar da mevcuttur. Bunlardan biri ülkemizde de kullanıma girdi. Kronik hastalğı olan ve 65 yaş üstü bireylerde kullanılmaya başlandı. Ancak en önemli korunma yolu hiç hasta olmamaktır. Bu nedenle bilim insanlarının Covid pandemisinin ilk günlerinden bu yana büyük bir emek ve özveri ile çalışması sonucunda farklı yöntemler kullanılarak geliştirilen ve virüs karşısında etkinliği bilinen aşılar insanlığın hizmetine sunuldu. Daha önce görülmemiş bir hızla geliştirilen bu aşılar pek çok insanın virüs sebebi ile hastane ihtiyacı duymasının veya hayatını kaybetmesinin önüne geçmektedir. Covid aşılarından ilki virüsün zayıflatılmış hali olan inaktif aşılardır. Sinovac inaktif bir aşıdır. Dünya genelinde yaygın olarak kullanılan diğer bir aşı türü de yeni teknolojiler kullanılarak geliştirilen mesajcı Rna aşıları olarak bilinen mRna aşılarıdır. BioNTech mRna aşısına örnektir. Bu aşılar sayesinde virüs sebepli ölüm oranlarında ciddi azalma görülmektedir. Ancak yeni varyantların ortaya çıkması ile bilim insanları aşının bu varyantlar karşısında etkinliği konusunda endişe duymaktadır. Delta varyantı karşısında aşıların etkinliğinde büyük bir azalma görülmezken bilim insanları Omicron varyantının mevcut aşılardan kaçmasının daha kolay olduğu ve aşıların bu yeni varyant karşısında yetersiz kalabildiği gözlendi. Bu nedenle pek çok ülke 2 doz aşı uygulamasının üzerinden 3 aydan fazla süre geçen kişilerin 3. doz hatırlatma aşılarını yaptırmalarını önerdi.

Virüslerin dış yüzeylerinde bulunan dikensi proteinleri, virüslerin hücreye girerek tutunmasını sağlar. Aşılar sayesinde virüsü tanıyan bağışıklık sistemi virüsün dikensi proteini karşısında antikor üreterek kişileri ağır hastalıktan korur. Ancak dünya genelinde yaygın olarak kullanılan aşılar virüsün ilk haline göre geliştirildiği için özellikle Omicron varyantının mevcut aşılardan kaçma ihtimali daha yüksektir. Ancak aşıların Omicron karşısında tamamen etkisiz olduğu söylenemez. Mevcut aşılar ağır hastalıktan korunmada oldukça etkilidir.

Omicron varyantının ağır hastalık yapma oranı diğer varyantlara göre daha az olsa da aşılarını tamamlamayan, kronik rahatsızlığı bulunan kişilerde ölüme varan ağır bir tabloya neden olabilir. Bu nedenle pandeminin ilk günlerinden bu yana olduğu gibi tedbirli davranmak, maske, mesafe ve hijyen kurallarına dikkat etmek ve aşılama takvimini tamamlamak önemlidir. Omicron karşısında 2 doz aşılarının üstünden 3 aydan uzun süre geçen kişilerin 3. doz aşılarını tamamlaması etkili bir korunma yöntemi olarak kabul edilir.

Kimler risk altında?

65 yaş üstü kişiler, kronik hastalığı olanlar, obezite sorunu olan insanlar risk grubundadır. Aşağıdaki hastalıklara sahip bireyler koronavirusten korunma için daha fazla önem alması gerekmektedir.

  • kanser
  • kalp yetmezliği, koroner arter hastalığı gibi ciddi kalp rahatsızlıkları
  • kronik böbrek hastalığı
  • KOAH
  • vücut kitle indeksi (BMI) 30 veya daha yüksek olan kişiler
  • tip 2 diyabet

Ancak sadece risk grubundaki kişiler değil herkes koruyucu önlemlere uymalıdır.

Grip ve Coronavirus birbirinden nasıl ayrılır?

Her iki virüsün de ortak belirtileri ateş, öksürük, nefes darlığı, halsizlik, boğaz ağrısı, burun akıntısı veya tıkanıklığı, eklem ağrıları ve baş ağrısı olsa da farklı semptomlarda ayrışabilmektedir.

COVID’da gripten farklı olarak ishal, mide bulantısı, kusma, koku ve tat kaybı, konsantrasyon bozukluğu ve bilinç bulanıklığı daha belirgin bir şekilde görülebiliyor. Bu belirtiler görüldüğünde bir sağlık kuruluşuna başvurup test yaptırılması ve gribe mi COVID’a mı yakalanıldığının netleştirilmesi önemli. Özellikle de göğüs ağrısı, nefes darlığı, baş dönmesi ve şiddetli baş ağrısı gibi ağır şikayetler varsa vakit kaybetmeden bir hastanenin acil servisine başvurulmalıdır.

HastalıkBirincil Belirtiİkincil Belirti
Coronavirus
  • öksürük
  • ateş
  • nefes darlığı
  • yorgunluk hissi
  • titreme
  • baş ağrısı
  • kas ve eklem ağrısı
  • boğaz ağrısı
  • burun akıntısı
  • mide bulantısı ve ishal
Grip
  • ateş veya titreme hissi
  • öksürük
  • kas veya vücut ağrıs
  • baş ağrısı
  • yorgunluk hissi
  • hapşırma
  • boğaz ağrısı
  • burun akıntısı
  • boğaz ağrısı
  • burun akıntısı
  • mide bulantısı
  • ishal
Nezle
  • hapşırma
  • burun tıkanması
  • boğaz ağrısı
  • baş ağrısı
  • hafif öksürük
  • yorgunluk
  • vücut ağrısı

Coronavirus tedavi yöntemleri neler?

Türkiye’de şu anda COVID hastalığı için antiviral olarak favipiravir hammadeli ilaçlar verilmektedir. Ayrıca belirtileri rahatlatmak için ağrı kesici, ateş düşürücü ilaçlar ve vitamin takviyeleri yapılmaktadır. Hastada solunum sıkıntısı gelişirse hastanede takibiyle birlikte oksijen tedavisi, kortizon ve anti-sitokin ilaçları, plazma tedavisi, ECMO gibi yöntemler uygulanmaktadır.

Koronavirüs Hakkında En Çok Sorulan Sorular

COVID akut akciğer yetmezliğine sebep oluyor mu?

Ağır vakalarda “ARDS” dediğimiz “akut respiratuvar distres sendromu” yani akciğerin yetersizliği olabilmektedir. Bu hastalar yapay solunum cihazlarına bağlanarak takip edilmektedir.

COVID olan çocuğunu emzirebilir mi?

Favipiravir hammaddeli ilaç, yani antiviral kullanırken emziremez. İlaç kesildikten sonra maske ve el hijyenine dikkat ederek emzirebilir.

Coronavirus’e yakalananlar nasıl beslenmeli?

Özel bir beslenme önerisi yok ancak sağlıklı beslenmek, şekerden uzak, sebze ve protein ağırlıklı beslenmek önemli ve bununla birlikte su tüketimi çok önem arz etmektedir.

Coronavirus geçiren bir daha geçirir mi?

Evet, nadiren de olsa, Coronavirus’e yakalanan kişilerin bu hastalığı tekrar geçirebildiğini görülmektedir. Bu nedenle maske, mesafe ve hijyen kurallarına pandemi tamamen bitene kadar tamamen uyulmalıdır.

COVID tat ve koku kaybı ne zaman geçer?

5 gün ile 6 ay arasında bir sürede tat ve koku kaybı geçer, daha az olmakla birlikte bazı hastalarda koku kaybı kalıcı olabilmektedir.

Maskeler Coronavirus’ten ne kadar korur? Bazen önlem alındığı halde virüse yakalanmak mümkün oluyor. Neden?

Hem kişi hem de karşısındaki kişi maskeyi doğru şekilde kullanırsa %90’dan fazla koruyucudur. Doğru kullanmak derken, ağız ve burnun tam kapatılması, maskenin ellenmemesi, lastiklerinden tutularak çıkarılması, kullanılmış maskelerin ortamlarda bırakılmamasını önerilmektedir.

Coronavirus ateşi kaç gün sürer?

Hastadan hastaya değişir, bazen 2 günde geçerken, bazı hastalarda başlangıçta ateş olmaz, gün içinde ateş başlar. Bu kişilerin mutlaka hastaneye başvurması gerekir.

COVID ile gribi nasıl ayırt ederiz?

Diğer solunum virüsleri de Coronavirus gibi insandan insana benzer şekilde, yani damlacık yoluyla bulaşır. Bu damlacıklar insanların ağız ve burunlarından çıkan damlacıklarla, yani hapşırma, öksürme, sümkürme hatta konuşma yoluyla bulaşabilir. Bu damlacıklar başka bir insan tarafından solunursa veya virüs olan kirli bir yüzeye temas edilip eller ağız, burun veya göze değdirilirse de virüs o kişiye bulaşabilir. Bu belirtiler görüldüğünde hastaneye gidip test yaptırılmalıdır. Online koronavirus testi için tıklayınız.

Coronavirus belirtisini kaç günde gösterir?

Virüsle karşılaştıktan sonra genellikle gün sonra belirtiler ortaya çıkmaktadır.

COVID’un çocuklarda belirtileri nedir?

Bazı çocuklarda hiç belirti görülmezken, bazılarında yüksek ateş, boğaz ağrısı, öksürük, nefes darlığı gibi belirtilere rastlanabilmektedir.

Hamilelikte Coronavirus geçirmek tehlikeli mi?

Evet, gebelikte özellikle gebeliğin ileri haftalarında COVID hastalığı riskli olabilir. Gebelerin virüsten korunmak için daha titiz bir şekilde kurallara uymaları gerekir. Kalabalık ortamlardan uzak durmaları ve beraber yaşadıkları aile bireylerinin de aynı özeni göstermesi, doğru maske kullanımı gibi konularda daha dikkatli olmaları gerekmektedir.

Korona cinsel yolla bulaşır mı?

Cinsel temas sırasında iki kişi de mesafe kuralını ihlal eder ve yakın temas ile damlacıklar diğer kişiye ulaşır. O nedenle yakın temasa bağlı bulaşma ihtimali fazladır.

Coronavirus sırt ağrısı yapar mı?

Tüm vücutta kas ve eklemlerde ağrı yapabilir, buna sırt da dahildir.

Sigara dumanından Coronavirus bulaşır mı?

Evet bulaşır, sigara üflenirken içinde damlacıkları da barındırır. Üstelik bu damlacıklar daha uzak mesafeye gider. Ayrıca sigara içenlerde COVID daha ağır seyredebilir.

COVID akut karaciğer yetmezliğine sebep olur mu?

Hastalık sırasında ilaçlara bağlı karaciğer testlerinde yükselme olabilir ancak bunlar ilaçlar kesilince normale dönmektedir.

Coronavirus hamilelikte bebeğe zarar verir mi?

Bu konuyla ilgili net bilgi olmamakla beraber, anne iyileşirse bebekte bir sorun olmayacağı düşünülüyor. Gebelerin hastalığı daha ağır geçirmesi, bazı ilaçların gebelikte kullanılamaması gibi nedenlerle gebelerin ve yakınlarının korunma kurallarına daha sıkı uymaları gerekmektedir.

Koronavirüs nedir? Nasıl bulaşır? Belirtileri nelerdir?

Koronavirüs nedir?

Koronavirüs; tüm dünyanın bir seneyi aşkın süredir baş etmek zorunda kaldığı, son derece bulaşıcı ve insanların bu durum karşısında çok dikkatli olması gerektiği bir salgındır. İlk olarak yılının Aralık ayında Çin’ de baş gösterdi ve git gide tüm dünyayı etkisi altına almayı başardı. Covid olarak bilinmektedir ve zarflı bir virüstür. Etrafında dikenleri bulunmakta, mikroskop eşliğinde incelendiğinde kraliyet tacı gibi görünmektedir. Bu durum adının Corona olmasına sebebiyet vermiştir. Kişiden kişiye yakın temas olduğu anda anında bulaşabilen bir virüstür ve çeşitli semptomları beraberinde getirmektedir. Koronavirüs belirtileri her kişide aynı olmamakla birlikte kimisinde sindirim sistemine intikal ederken kimilerinde ise solunum sistemine intikal etmektedir. Solunum sistemine etki ettiği sırada her hasta aynı şiddette geçirmemekte ve nezle kadar hafif geçirenler de bulunmaktadır. Koronavirüs hastalığına tedbir olarak koruyucu ekipmanlar önerildi ve kişilerin bu duruma alışması için sıkı sıkıya tembihler uygulandı. Maske, mesafe ve temizlik adı altında uygulamalar yapıldı ve kurallara herkesin uyması istenildi. Koronavirüs, son zamanlarda etkisini gittikçe arttırmakta ve çoğu kişinin hastalık kapmasına zemin hazırlamaktadır. Hijyen ve sosyal mesafe kurallarına uymayan kişilerin hastalıkla enfekte olması kaçınılmaz hale gelmektedir. Koronavirüs sebebiyle çoğu mekanlar düzenli olarak dezenfekte edilmekte ve hastalığın seyrinin artmaması adına bir süre kapalı tutulmaktadır. Koronavirüs bulaştığı hastada yaygın görülen belirtiler, hafif görülen belirtiler ve ciddi semptomlar olmak üzere kendini göstermektedir. Yaygın görülen semptomlar; ateş, kuru öksürük ve yorgunluk halidir. Hafif görülen semptomlar; ishal, ağrı, baş ağrısı, boğaz ağrısı ve koku kaybıdır. Ciddi görülen semptomlar ise; solunum güçlüğü ve nefes darlığı, göğüs ağrısı, konuşma ve hareket kaybıdır. Ciddi semptomları yaşayan hastalar hemen bir sağlık kuruluşuna başvurmalı ve gerekli tedavileri olmalıdırlar. Hafif semptomları geçiren hastalar ise ev karantinasına girmeli ve verilen ilaçları düzenli olarak kullanmalıdır.

Bu yazımızda koronavirüs nedir, nasıl bulaşır, koronavirüs belirtileri nelerdir, koronavirüs kuluçka süresi ne kadardır, koronavirüs kaç günde geçer, koronavirüs testi yapan hastaneler ve evde koronavirüs testi sorularına detaylı cevaplar vereceğiz.

Koronavirüs nasıl bulaşır?

Günümüzde tüm dünyanın gündemine oturan bir virüs haline gelen korona; daha çok hijyen ve sosyal mesafe kurallarına uymayan kişilerde kendini belli eden bir salgındır. Virüs insandan insana damlacık yoluyla ve temas yoluyla bulaşan, solunum sistemine etki eden bir hastalıktır. Ayrıca öksürme, aksırma sırasında çok çabuk yayılabilmektedir ve yüzeylere dokunduktan sonra el, yüzle teması sırasında da kolaylıkla bulaş göstermektedir. Koronavirüs bulaş riskini azaltmak adına hijyen kurallarını uygulamak maske takmayı ihmal etmemek, diğer kişilerle güvenli mesafeyi korumak ve el temizliğine dikkat etmek gerekir.

Koronavirüs belirtileri nelerdir?

Koronavirüs belirtileri; hafif belirtiler, yaygın olan belirtiler ve ciddi semptomlar olmak üzere gruplar halinde incelenmektedir. Covid ‘un ağır seyredeceği riskli gruplar vardır ve bunlar arasında; böbrek hastalıkları, kalp yetmezliği, KOAH, şeker hastalığı, koroner damar hastalıkları ve obezite olan hastalar yer almaktadır. Bu hastalıklara sahip olan hastalarda koronavirüs belirtileri daha ağır seyretmektedir. Genel olarak yaygın görülen koronavirüs belirtileri; ateş, öksürük, halsizlik, bulantı ve kusmadır. Koronavirüs belirtileri diğer hastalıkların belirtileri ile aynı olabilir ve kendini diğer hastalıklardan ayıran tipik belirtileri de mevcuttur. Bu belirtileri kendinde gören kişiler aile hekimlerine veya test yapan hastanelere başvurarak koronavirüs testi yaptırmaktadır. PCR testi ve antikor testi adı verilen testler uygulandığında hastada başarılı sonuçlarla virüsün varlığı tespit edilmektedir. Koronavirüs belirtileri arasında en yaygın görüleni ve temel olanı ateştir. Ciddi semptomlar arasında; solunum güçlüğü, nefes darlığı, göğüs ağrısı ve hareket kaybıdır. Virüs ile enfekte olup da hiç belirti göstermeyen hastalar da vardır ve bu durumda herhangi bir şüphe sonucunda hastaların gerekli testleri yaptırmaları gerekmektedir. Bütün bu belirtiler sonucunda hastalar test yaptırmaktan korkmamalı ve test sonucu pozitif olması durumunda gerekli zaman zarfında kendini karantinaya almalıdırlar.

Koronavirüs kuluçka süresi ne kadar?

Koronavirüs hastalığı belirtileri; kişiden kişiye farklılık göstermektedir ve kişinin bağışıklık sistemine, yaşına göre değişmektedir. Koronavirüs kuluçka süresi, kişinin enfekte olmasından sonraki gündür. Virüsle bulaş olan hastalarda belirtiler genellikle 3 ile 10 gün arasında ortaya çıkmaktadır.

Koronavirüs kaç günde geçer?

Tüm Covid hastalarının kaç günde sağlıklarına kavuşacakları akıllarında birer soru işaretidir. Bir an önce sağlıklarına kavuşmak ve aynı zamanda sevdiklerine sağ salim dönmek için gün sayarlar. Koronavirüs ile enfekte olan hastaların iyileşme süreci kişiden kişiye ve enfeksiyonun şiddetine göre değişmektedir. Test sonucu pozitif olan hastaların kendilerini karantinaya alarak ve sağlık personelleri tarafından kendilerine ulaştırılan ilaçları düzenli kullanarak atlatma süreleri kısalabilmektedir.

Koronavirüs Testi Yapan Hastaneler

Koronavirüs hastalığını kapmış olan kişiler, hangi hastanelerin test yapıp yapmadığı konusunda araştırma yapmaktadır. Covid testi özel hastane ve devlet hastanelerinde yapılmakta ve sonuç bir iki gün içerisinde hastalara bildirilmektedir. Covid testi hastanemizde de uygulanmakta ve kısa sürede sonuçların hastaya ulaştırılması amaçlanmaktadır.

Evde Koronavirüs Testi

Dünyanın dört bir yanında hergün binlerce Covid PCR testi yapılmakta ve günlük yapılan test sayıları gittikçe artmaktadır. Günümüzde Covid aşısı uygulamaya geçmiştir ve faz şeklinde gün gün yapılan yaş sıralamalarına göre hastalara yapılmaktadır. Virüse karşı tedbir amaçlı üretilen bu aşılar hastaları belirli oranlarda virüsten korumaktadır. Hastanelerde Covid testi uygulandığı kadar hastanelere ulaşımı olmayan kişiler için de evde koronavirüs testi uygulanmaktadır. Belirli yaş üzerindeki yaşlı hastalara, kronik hastalıkları olanlara veya farklı nedenlerle hastaneye gitmek istemeyenlere evde yapılan PCR ve antikor testleri hastalığın seyrinin ve varlığının anlaşılmasında oldukça ideal ve başarılı bir yöntemdir.

Coronavirus Nedir? Coronavirus Ne Demek?

İlk olarak Çin’in Wuhan bölgesinde, yılı Aralık ayının başında görülüp, bu bölgedeki yetkililer tarafından tanımlandığı için gayri resmi Wuhan koronavirüsü adıyla da bilinen yeni koronavirüs solunum yolu enfeksiyonuna neden olan ve insandan insana geçebilen bulaşıcı bir virüstür.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından virüsün resmi adı SARS-CoV-2 (Şiddetli Akut Solunum Sendromu-Koronavirus-2) olarak belirlenmiştir. Dünya Sağlık Örgütü virüsün neden olduğu hastalığı tanımlamak için COVID terimini kullanmaktadır.

30 Ocak 'de CoViD, Dünya Sağlık Örgütü tarafından küresel bir sağlık acil durumu ilan edilmiştir. 11 Mart tarihinde ise virüs pandemi, yani küresel salgın hastalık olarak ilan edilmiştir.

Yeni Coronavirus Nedir? (Covid)

Yeni koronavirüs hastalığı (Covid), ilk olarak 13 Ocak tarihinde Çin’in Vuhan eyaletinde yüksek ateş ve nefes darlığı ile tanımlanan yeni viral solunum yolu hastalığıdır. Hastalığın damlacık ve temas yoluyla bulaştığı bilinmektedir. Oluşturduğu küresel salgın durumundan ötürü pandemi olarak tanımlanmaktadır.

Yeni koronavirüs hem hayvanları, hem de insanları etkileyebilen koronavirüs ailesinin bir türüdür. Geçmişe bakıldığında koronavirüs ailesinden bazı farklı virüslerin, MERS (Orta Doğu Solunum Sendromu) ve SARS (Şiddetli Akut Solunum Sendromu) gibi şiddetli görülen solunum hastalıklarına sebep olduğu görülmektedir.

Koronavirüsler, elektron mikroskobuyla bakıldığından yuvarlak ve üzerinde çıkıntıları olan bir taça benzetildiği için, Latince’de taç anlamına gelen koronadan kelimesiyle adlandırılmışlardır

Toplumumuzda yıllardır koronavirüsler görülmektedir. Bunların en basitleri ve en sık görüleni nezledir. Burun akıntısıyla birlikte üst solunum yolu enfeksiyonuna neden olan, 20 farklı virüs türünün bir grubu da koronavirüstür.

Koronavirüs ailesinden pek çok diğer koronavirüs, yeni koronavirüse göre daha hafif semptomların görüldüğü, daha hafif seyirli hastalıklara neden olmaktadır. Bu nedenle koronavirüsler, konu soğuk algınlığı gibi hastalıklar olduğunda herhangi bir paniğe yol açmamıştır.

Zaman zaman koronavirüsler insanlar ve hayvanlar arasında geçiş gösterebilmektedir. Virüslerin genetik bilgisi, RNA’sının mutasyona uğraması sebebiyle değişiklik göstermektedir. Özellikle yüzey proteinlerinde hücreye tutunup, içeriye girmekte kullandığı proteinlerde değişiklik yaratarak, daha önce oluşmuş bağışıklık sisteminden kaçmakta, hem de daha hızlı çoğalıp hücrelere çok daha fazla zarar verebilmektedir.

Daha önce SARS adı verilen virüs, bugünkü yeni koronavirüse çok benzer bir hastalık oluşturdu. SARS ismi, şiddetli akut solunum sendromunun İngilizce karşılığının baş harfleri kullanılarak oluşturulmuş isimdir. Günümüzde gündemde olan koronavirüs için de, ikinci SARS virüsü benzetmesi kullanılmaktadır.

Bunun dışında koronavirüs ailesinden bir başka virüs de ciddi hastalık oluşturabilme potansiyeli ve neden olduğu salgınlarla dünya gündemine gelmişti. MERS ismi verilen, Orta Doğu Solunum Sendromu, develerden insanlara geçiş gösteren bir koronavirüs türünün neden olduğu hastalık, bir süre Orta Doğu bölgesinde bir epidemi oluşturmuştur.

Ancak MERS’in hastalık bakımından etkileri bütün dünyada görülmediği için pandemi olarak adlandırılmamıştır. MERS hala daha Orta doğu bölgesinde belirli aralıklarla zaman zaman olgular şeklinde görülmektedir.

Şu anda etkilerini gördüğümüz koronavirüs hastalığının, ilk olarak yılında tanımlanması nedeniyle, küresel olarak kabul gören adı CoViD’dur.

Video Galeri

Yeni Koronavirüs (Covid) Nasıl Bir Virüstür?

Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Temel Tıp Bilimleri Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tanıl Kocagöz “Koronavirüs (Covid)” ile ilgili soruları yanıtlıyor.

Virüs Nedir?

Virüsler kendi kendini çoğaltabilen, en basit organizmalar olarak bilinmektedir. Sadece genetik yapısını taşıyan DNA veya RNA denilen molekülleri çevreleyen bir protein tabakasından ibarettir.

Bazı virüslerde örneğin yeni koronavirüste olduğu gibi zarf adı verilen, onu çevreleyen bir yağ tabakası bulunmaktadır. Bu kadar basit bir organizmanın kendi kendine dışarda çoğalma yeteneği yoktur.

Virüsler zorunlu hücre içi parazitidirler; konak adı verilen, kendilerinin özgün bir şekilde seçtiği hücrenin içerisine girdikleri zaman çoğalma yetenekleri olan mikroorganizmalardır. Bu durumu bilgisayar virüslerine benzetebiliriz.

Bilgisayar virüsleri de çok küçük bir programdır; tek başına bir bilgisayarı işletip, çalıştıramaz. Mutlaka kendini çoğaltabilmek için bilgisayar programı içerisine girip oradaki işletim sistemini kullanarak, kendisinin kopyalarını başka bilgisayarlara göndermeyi hedefler.

Bilgisayar programı nasıl kendini çoğaltıp yayılıyorsa, bu programlara virüs benzetmesi doğadakine benzer bir örnektir.

Virüsler, çok özgül hücreleri seçerler; örneğin yeni koronavirüs, solunum yolu mukozalarını sevdiği için damlacık yoluyla insandan insana bulaşma özelliğindedir. Virüsün, solunum yolu mukozalarına girdiği zaman çoğalıp dokulara zarar vermesi belirli bir süre aldığı için bu süreye kuluçka dönemi denilmektedir.

Corona Virüsü (Koronavirüs) Belirtileri Nelerdir?

Yeni koronavirüs enfeksiyonu belirtileri arasında ateş, öksürük, nefes darlığı ve solunum güçlüğü bulunur. Daha ağır vakalarda enfeksiyon zatürreye, akut solunum yetmezliğine, böbrek yetmezliğine ve hatta ölüme neden olabilir.

Bütün virüs türleri gibi zaman içinde sürekli evrimleşen koronavirüsler senesinden itibaren grip benzeri semptomlar gösteren daha ciddi sağlık sorunlarına neden olmaya başlamıştır.

Koronavirüsler hayvanlar ve insanlar arasında bulaşma riski taşıyan, yani zoonik virüslerdir. Geçmişte MERS adıyla bilinen Orta Doğu Solunum Sendromu’nun develerden, SARS adıyla bilinen Şiddetli Akut Solunum Sendromu’nun da misk kedilerinden insana geçtiği düşünülmektedir.

Koronavirüs enfeksiyonlarının yayılmasını önlemek için standart öneriler arasında düzenli olarak alkollü el dezenfektanları veya su-sabunla el yıkanması ve temizliği, öksürme ve hapşırma sırasında ağız ve burnun mendil veya dirsek içi ile kapatılması, bu semptomları gösteren kişilerle yakınlaşmaktan kaçınılması yer alır. Kullanılan mendilin derhal çöpe atılması gereklidir.

Koronavirüs vakalarının görüldüğü yerlerde canlı hayvan pazarlarından uzak durulması tavsiye edilir.

Koronavirüsün belirtileri arasında en sık karşılaşılan semptomlar birkaç gün boyunca devam eden yüksek ateş, baş ağrısı ve kuru öksürük olarak bilinmektedir. Fakat bazı hastalarda aşağıdaki semptomlarda gözlemlenmektedir;

  • Nefes darlığı,
  • Balgamlı öksürük,
  • Boğaz ağrısı,
  • Kas ve eklem ağrıları,
  • Mide bulantısı veya kusma,
  • İştahsızlık,
  • Burun akıntısı,
  • Baş ağrısı,
  • Ağır solunum yetmezliği,
  • Böbrek yetmezliği gibi durumlar koronavirüsün belirtileri arasında yer alabilmektedir.

Koronavirüsü belirtileri gösteren kişilerin ilgili sağlık kurumlarına gitmeden önce, çevresindeki kişilere bulaştırmamak için maske takarak önlem alması gerekmektedir.

Corona Virüsü (Koronavirüs) Tedavisi Nasıl Yapılır?

SARS-CoV-2 Akut Solunum Yolu Hastalığı için şu anda belirli bir kesin tedavi yolu mevcut değildir. Gerçekleştirilen tedavi ateş, kuru öksürük ve nefes darlığı gibi belirtilerin hafifletilmesine odaklanır.

Mevcut zatürre tedavilerinin, bu hastalık için etkin olup olmadığı yönünde araştırmalar sürmektedir. Hastalık virüs temelli olduğu için antibiyotikler etkili değildir.

Koronavirüs (COVID) hastalığının teşhis edilmesinin ardından hastalığın belirtilerini kontrol etmek için doktor kontrolünde ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaçlar kullanılabilir.

Hasta bireyin bulunduğu odaların neminin dengelenmesi, çay gibi sıcak içeceklerin tüketilmesi ile ılık duşlar boğaz ağrısı ve/veya öksürüğün hafiflemesine yardımcı olacaktır.

Bol sıvı tüketmek, dinlenmek ve düzenli uyku hastalığın belirtilerinin hafiflemesi için önemlidir. Ancak hastalığın belirtileri normal soğuk algınlığı sürecinden daha ağır seyretmeye başlarsa mutlaka uzman bir doktora başvurmak gereklidir.

Eğer, kendinizde veya çevrenizde kişilerde yeni koronavirüs hastalığı belirtileri olduğunuz düşünüyorsanız, en kısa zamanda, vakit kaybetmeden, maske takarak bir sağlık kuruluşuna başvurulması gerekmektedir.

Bağışıklık Sistemi Koronavirüsle Nasıl Savaşıyor?

Vücudumuza yabancı bir organizma, bir madde girdiği zaman bağışıklık sistemi hücrelerimiz bunu hemen algılarlar. Bunu algıladıkları zaman ona karşı hem hücresel düzeyde hem de antikor adı verilen proteinler düzeyinde vücudumuzu bu organizmalara karşı korumaya çalışırlar.

Vücudumuza yabancı bir madde girdiği zaman, bu yabancı maddelerin üzerindeki yabancı protein vücutta bulunan diğer proteinlerden farklı olduğu çeşitli savunma hücrelerinin yüzeyinde bulunan almaçlar tarafından algılanır.

Algılanan bu yabancı proteinle tam anahtar kilit usülü bağlanacak ve onu etkisiz hale getirecek antikor proteinleri vücut tarafından üretilir.

Antikorlar yabancı proteinlere bağlanarak onları işlevsizleştirir. Örneğin, virüslerin hücrelerimize girmekte kullandıkları proteinler vücudun antikorları tarafından işlevsizleştirildiğinde virüs hücrelere tutunamaz ve içeri giremez. Aşı üretiminde de bu mantık kullanılır.

Aşı içerisinde bulunan madde virüsün kendisi değil, hücre içine girmekte kullandığı proteinleridir. Bu sayede vücudumuz önceden bu proteini bloke edecek, bağlayacak antikorları vücudumuzda oluşturur.

Bu sayede vücut, etkenin kendisi olan virüsle karşılaşsa dahi, virüsün hücre içine girmekte kullandığı proteinleri antikorlar sayesinde hızlıca işlevsizleştirerek hasta olmamızı engeller.

Coronavirus (Koronavirüs) Tanısı Nasıl Konulur?

Yeni koronavirüsün tanısı için laboratuvar ortamında test yapılması gereklidir. Koronavirüsün kesin tanısı moleküler testler ile gerçekleştirilir.

Olası vaka tanımına uyan kişilerden alınabilecek boğaz sürüntüsü, balgam gibi örnekler üzerinde virüsün genetik materyalinin tespit edilmesi ile tanı konmaktadır. Alınan örnekler yapılan tanı testleri, şu anda ülkemizde “Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Ulusal Viroloji Referans Laboratuvarında” ve Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen “Halk Sağlığı Laboratuvarlarında” yapılabilmektedir.

Corona Virüsü (Koronavirüs) Aşısı Bulundu Mu?

Wuhan Koronavirüsü olarak da anlılan Yeni Koronavirüs Hastalığı’nın Çin tarafından yayınlanan genomu temel alınarak bir aşı oluşturulması çalışmalarına uluslararası düzeyde başlanmıştır. ABD, Avustralya, Çin, İngiltere ve Kanada’da çeşitli üniversiteler ile özel kuruluşlar klinik testlere başlama aşamasına oldukça yaklaştıklarını açıklamaktadır.

Corona Virüsü (Koronavirüs) Testi Nasıl Yapılır?

Yeni koronavirüsün tanısı için laboratuvar ortamında test yapılması gereklidir. Koronavirüsün kesin tanısı moleküler testler ile gerçekleştirilir.

Olası vaka tanımına uyan kişilerden alınabilecek boğaz sürüntüsü, balgam gibi örnekler üzerinde virüsün genetik materyalinin tespit edilmesi ile tanı konmaktadır. Alınan örnekler yapılan tanı testleri, şu anda ülkemizde “Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Ulusal Viroloji Referans Laboratuvarında” ve Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen “Halk Sağlığı Laboratuvarlarında” yapılabilmektedir.

Corona Virüsü (Koronavirüs) Nasıl Bulaşır?

Yapılan araştırmalar sonucunda virüsün tek zincirli RNA virüsü olan koronavirüs ailesinden olduğu görülmüştür. İlk vakalar bölgedeki büyük bir deniz ürünleri ve hayvan pazarı ile bağlantılı olduğu için virüsün hayvan kaynaklı olduğu düşünülmektedir.

Virüsün insandan insana damlacık yoluyla ve doğrudan temas ile geçebildiği bilinmektedir. Öte yandan öksürük gibi yollarla yüzeylere yayılabilecek solunum damlacıklarının da bir süre bulaşıcılık özelliği taşıdığı gösterilmiştir.

Virüs solunum sistemine yerleşmektedir. Yapılan araştırmalar semptom göstermeden virüsü taşıyan, kuluçka dönemindeki kişilerin de bulaşıcı olduğunu göstermiştir. Ancak kuluçka döneminde yayılma virüsün en etkili yayılma gösterdiği dönem değildir.

Virüs hasta bireylerden öksürme, hapşırma yoluyla ortaya saçılan damlacıklarla ve hastaların solunum salgılarının temas ettiği yüzeylere dokunulmasından sonra ellerin göz, ağız, burun mukozası teması ile bulaşmaktadır.

Coronavirusler (koronavirüs) genel olarak vücut dışı ortamda uzun süre varlığını sürdürme imkanı olmayan virüslerdir.

Yapılan araştırmalar COVID’un bulaşıcılık süresi ve dış ortama dayanma süresi hakkında henüz yeterli ve doğrulanabilir bilgiyi sağlamamıştır.

Koronavirüs virüs damlacık yoluyla bulaşıyor. Damlacık yoluyla bulaş, hasta kişinin solunum yolunda olan sıvı partiküllerinin öksürme, hapşırma gibi durumlarda dış ortama salınarak diğer kişileri hasta etmesi ile meydana geliyor. Damlacıkların havada asılı kalmadığı ve hızla yere düştüğü tahmin edilmekle beraber, düştüğü yüzeye yapıştığı ve bu yüzeylere elle temas edildikten sonra, buruna, yüze, göze, ağıza dokunmakla hastalığın bulaştığı bilinmektedir.

Aslında korunmak için çok basit önlemler var. Bulaşmayı azaltmak için devlet önemli önlemler almaya çalışıyor: Okulların tatil edilmesi veya iş yerlerine mümkün olduğu kadar gidilmemesini sağlanması insanlar arasındaki teması azaltabilmek için uygulanan tedbirlerden bazıları. Ancak, bu teması tamamen önlemek bir devlet hareketiyle mümkün değil. Burada en büyük görev bireylere düşüyor. Herkesin aslında suyu sabuna dokunması gerekiyor. Ellerimizi sık, sık ve doğru bir şekilde yıkamamız gerekiyor. Ellerin doğru yıkanması 20 saniye sürecek şekilde bol su ve sabunla elimizin her tarafını kapsayacak şekilde, parmak araları, başparmağın çevresini ovuşturarak ve elin tüm yüzeyine sabunun değdiğinden emin olacak şekilde tarif ediliyor. Su ve sabunun bulunmadığı ortamda ise yanımızda virüsü öldürecek el dezenfektanı veya kolonya bulundurmak ve bununla ellerimizi sık sık temizlemek oldukça önemli. Yüzeyleri benzer şekilde temizleyerek bulaş riskini azaltabiliriz. Eğer bu önlemler alınırsa, ki korunmanın %90’ı buradan geçiyor, kendimizi korursak toplumu da korumuş oluruz. Öte yandan “Ben gencim bende hafif seyreder” gibi yaklaşımlar tedbirsizlik için bir bahane oluşturmamalı. Gençleri ve çocukları enfekte eden virüs onların yakını olan yaşlılara da bulaşacaktır. Yaşlılara bulaştırmamak görevi de gençlere düşmektedir. Bu nedenle genç olsun, yaşlı olsun herkesin aynı sorumluluğu hissetmesi ve başkalarına da bulaştırmamak için bu önlemlere dikkat etmesi gerekmektedir. Bir kişinin hata yapması tüm toplumu tehlikeye atacaktır. Bu yüzden her beraber çok dikkatli bir şekilde çalışmak zorundayız.

Coronavirus (Koronavirüs) Korunma Yolları Nelerdir?

Bir koronavirüsün türünün neden olduğu Covid hastalığını önleyecek aşılar henüz geliştirilme aşamasında olduğu için hastalığı engellemenin en etkili yolu bu virüse maruz kalmaktan kaçınmaktır. Virüs esas olarak insandan insana yayıldığı için çok basit, ancak önemli önlemler alınması hastalığı engelleme yolunda büyük adımlar atacaktır.

COVID ‘u engellemek için alınacak en önemli önlemlerden ilki elleri sık sık sabun ve suyla yıkamaktır. Özellikle halka açık bir yerdeyken burnunuzu sildikten, öksürdükten veya hapşırdıktan sonra elleri en az 20 saniye boyunca sabun ve suyla yıkamak gereklidir. Su ve sabunun bulunamadığı zamanlarda eller alkol bazlı el antiseptiği ile temizlenmelidir.

Video Galeri

Kimler Zatürre Aşısı Yaptırmalıdır?

Zatürreye en sık neden olan mikroplar pnömokoklardır. Pnömokoklara karşı aşılama yapılmaktadır. Pnömokokların riskli olduğu ve sık enfeksiyona yol açtığı gruplar aşılanması gereken gruplardır. 65 yaş üstünde kişilerin herhangi bir hastalığı olmasa da pnömokokların tehdidi altındadır. Bu nedenle pnömokok aşılaması, 65 yaş üstü herkese muhakkak yapılmalıdır.

Bunun dışında kronik hastalıkları olan kişilerinde aşı yaptırması gereklidir. Kronik kalp hastalıkları arasında yer alan kalp yetmezliği veya kalp kası yetmezliği olan kişilerinde pnömokok aşısı yaptırması önerilir. Ancak hipertansiyon dışında başka bir kalp problemi yoksa aşı yaptırılmasına gerek yoktur.

Yine diyabetikler, kronik akciğer hastaları, kanser hastaları da aşı yaptırmalıdır. Kronik bağışıklık problemi olan olgularda aşı yaptırması gereken gruptadır. Ancak alerjik nezle gibi tedavi gerektirmeyen yine de sık hastalanan kişilerin bağışıklıkta tıbbi olarak kanıtlanmış bir eksikliği yoksa aşı yaptırmasına gerek yoktur.

Kronik böbrek yetmezliği, kronik karaciğer yetmezliği olan kişilerin aşı yaptırmayı unutmamaları gerekir. 65 yaş üstü herkes aşı olmalıdır. Kronik problemi olan yaş grubu kişilerinde hekimlerine sorarak, hastalıklarının pnömokok için riskli olup olmadığını öğrenerek, aşı yaptırmasında yarar vardır.

Video Galeri

Zatürre Aşısı Covid'dan Korur Mu?

Zatürre yani pnömokok aşısı ile koronavirüs arasında doğrudan hiçbir ilişki yoktur. Tek kelime ile yanıt verilecek olursa, pnömokok aşısı koronavirüse karşı bir koruma sağlamaz. Ancak koronavirüs enfeksiyonu ağır bir virütik enfeksiyondur. Bunun sonrasında insanlarda zatürre gelişebilmektedir. Bu yüzden yapılan aşı, koronavirüs sonrasında gelişecek zatürreye karşı bir koruma sağlayacaktır.

Açıkçası bundan bir yıl önce pnömokok aşısı kime yapılması gerekiyorsa bu salgın döneminde de pnömokok aşısı yine onlara yapılmalıdır. Salgın olduğu için değil, pnömokokların oldukça ciddi sorunlara yol açabilen zatürrelere yol açtığı için bu yöntem uygulanmaktadır.

Coronavirus (Koronavirüs) Kuluçka Süresi

Koronavirüs belirtileri kişinin bağışıklık sistemi ve yaşına bağlı olarak da değişiklik gösterebilir. Fakat elde edilen verilere göre kuluçka süresinin, genellikle hastanın enfekte olmasından sonraki 2 ila 14 gün içerisinde gerçekleştiği yönündedir.

Fakat, yapılan gözlemlerde, enfekte kişilerin pek çoğunun 3 ila 10 gün arasında enfeksiyon belirtilerinin ortaya çıktığı tespit edilmiştir.

Grip, Alerji ile Yeni Koronavirüs Hastalığı (Covid) Birbirinden Nasıl Ayrılır?

Alerji, oluşum mekanizmasıyla virüs enfeksiyonlarından oldukça farklı bir hastalık. Ama belirti olarak bazı virüs enfeksiyonlarıyla karışabilir.

Bunlardan en çok karışabilecek olanı saman nezlesi olarak bilinen, bahar aylarında, özellikle çeşitli ağaçların polenlerine karşı oluşan bir tür alerji.

Bunlar göz mukozasıyla veya burun mukozasıyla temas ettiğinde aynı nezle olmuş bir kişi gibi kişinin gözleri yaşarabilir, kızarabilir, burnu akabilir ve hapşırık nöbetleri şeklinde belirtiler görülebilir.

Virüs enfeksiyonlarında saptanan bazı belirtiler bu alerjide bulunmaz. Ateş, aşırı halsizlik, yorgunluk, kas ağrıları, boğaz ağrısı gibi belirtileri alerjide saptanmamaktadır.

Virüs enfeksiyonu grip de olsa, koronavirüs de olsa başta göreceğimiz ve enfeksiyonu bize anlatacak önemli ayırt edici belirtiler ateş, boğaz ağrısı, kas ağrıları gibi belirtilerdir.

Video Galeri

Grip, Alerji ile Yeni Koronavirüs (Covid) Enfeksiyonunu Ayıran Temel Özellikler Neler?

Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Temel Tıp Bilimleri Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tanıl Kocagöz “Koronavirüs (Covid)” ile ilgili soruları yanıtlıyor.

Yeni Koronavirüs Hastalığı’nın (COVID) Klinik Tablosu

Yeni Koronavirüs Hastalığı genel olarak yüksek ateş ve öksürük, ilerleyen durumlarda ise solunum güçlüğü ile seyreden bir hastalıktır. Bunlara ilave olarak bulantı-kusma, diyare, kas-eklem ağrısı, iştahsızlık gibi farklı semptomların da ortaya çıkabildiği gösterilmektedir.

Hastalık genç ve sağlıklı kişilerde daha hafif bir klinik tablo ortaya çıkarırken, özellikle akciğer hastalığı bulunan, ileri yaşta, diyabet ve/veya tansiyon hastası, bağışıklık sistemi hastalığı bulunan hastalar gibi kişilerde daha ağır ve hastane koşullarında yönetilmesi gerekebilecek klinik tablolarla ortaya çıkmaktadır.

Yeni Koronavirüs Hastalığı (COVID) Ölümcül Müdür?

Hastalığa yakalanan kişiler üzerinden elde edilen verilere göre, hastalık yavaş bir seyir izlemekle birlikte 65 yaş üstü ve kronik rahatsızlığı kişilerde genç ve sağlıklı kişilere göre daha ağır seyretmekte, neden olduğu solunum yetmezliği sendromuyla özellikle bu grupta ölümlere neden olabilmektedir.

Yeni Koronavirüs Hastalığı’nın (COVID) Ölüm Oranları Nelerdir?

Koronavirüs genç hastalar ve çocuklar üzerinde hafif semptomlarla atlatılırken, 65 yaş üstü kişiler, akciğer, şeker, tansiyon gibi kronik hastalıkları olan kişileri daha fazla etkilemektedir.

Çeşitli bilimsel kaynaklarda farklı veriler bulunabilmekle beraber, yaş gruplarına göre ölüm oranları genel olarak;

  • 60 - 69 yaş grubu için yüzde ,
  • 50 - 59 yaş grubu için yüzde ,
  • yaş grubu için yüzde 0, 4
  • 39 yaş ve altı için ise yüzde 0, 2 olarak belirtilmektedir.

Verilen istatikler doğrultusunda çocuklarda ve gençlerde (10 ila 39 yaş grubunun) koronavirüs nedeniyle ölüm oranlarının en az grup olduğu gözlemlenmektedir.

Koronavirüs Salgınında Kalabalık Yerlere Gitmek Tehlikeli Mi?

Koronavirüs temas ve solunum yoluyla bulaşan bir virüs çeşididir. Bu sebeple kişilerin birbirine temasını önlemek amacıyla toplu alanlarda bulunmaması tehlikenin kontrol altında tutulması açısından oldukça önemlidir.

Yeni Koronavirüs Hastalığı’nın (COVID) Hamileler Üzerindeki Etkileri

Yeni Koronavirüs Hastalığı’nın sağlık açısından risk oluşturabileceği gruplar arasında hamileler de yer almaktadır. Hamilelerin hormonal değişikliklerinden dolayı hem yapısal olarak, hem de bağışıklık sistemlerinde meydana gelen değişimler nedeniyle solunum hastalıklarına yakalanma riskleri bulunmaktadır.

Özellikle 35 yaş üstü, akciğer hastalıklarına sahip, kalp, böbrek ve HIV pozitif olan hamile kadınların bu risk grubunda olduğu gözlemlenmektir. Yeni Koronavirüs Hastalığı’nın gebelerde düşük gibi problemlere neden olup olmadığı konusunda henüz yeterli veri bulunmamaktadır.

Annenin enfekte olması durumunda bunun bebeğe geçip geçmeyeceği ile ilgili olarak da yeterli bilimsel veri bulunmamaktadır.

Hamile kadınların olabildiğince temastan kaçınması ve bu nedenle kalabalık ortamlarda bulunmaması gereklidir. Virüsün en çok damlacık yoluyla bulaştığı bilinmektedir. Hamilelerin, etrafında öksüren veya hapşıran kişiler varsa ortamdan uzak durması gerekmektedir.

Bunun dışında sağlıklı beslenmeli, bol sıvı tüketmeleri, vitaminlerini ihmal etmemeleri, kefir veya ıhlamur gibi içecekler tüketmeleri ve egzersizlerini ihmal etmemeleri tavsiye edilmektedir.

COVID Olan Anne Emzirmeye Devam Edebilir Mi?

Emziren annelerde koronavirüsün sütten geçtiğine dair bilimsel bir kanıt bulunmamaktadır. Yine aynı şekilde koronavirüsüne ait diğer türlerin de sütten geçtiğine dair bir kanıta rastlanmamıştır. Fakat yine de eğer annede koronavirüs şüphesi var ise, hijyen kurallarına üst düzeyde dikkat edilmesi gerekmektedir.

Annenin, bebeği emzirmeye ara vermesi tıbben önerilmemekle birlikte annenin emzirmeden önce ellerini yıkaması ve mümkünse sütü sağarak enfeksiyon riski olmayan bir kişi tarafından verilmesi önerilmektedir.

Seyahat Edenler İçin COVID Önlemleri

Ülkemizde alınan önlemler doğrultusunda birçok yurt dışı ülkesi için yasak getirilmiştir. Fakat yurt içi veya zorunlu seyahatler için kişilerin aşağıdaki kurallara dikkat etmesi gereklidir.

Hasta insanlara karşı dikkatli olunması, mümkünse en az 1 metre mesafenin korunması,

Eğer hasta biri ile temas edildiği düşünülüyorsa ellerin en az 20 saniye süre ile sabun ve su veya alkol bazlı el dezenfektanı ile yıkanması,

Öksürme, hapşırma, burun akıntısı gibi durumlarda tek kullanımlık kağıt mendil ile ağız ve burun bölgesinin kapatılması, eğer kişinin yanında mendil yoksa dirsek içini kullanıp etrafa bulaştırmaması,

Üst solunum yolu enfeksiyonu semptomları var ise mutlaka maske kullanılması

Az pişmiş veya çiğ et ürünlerinden uzak durulması, bunun yerine iyi pişmiş yiyecekleri tercih etmesi,

Özellikle canlı hayvan pazarları, çiftlik gibi alanlardan olabildiğince uzak durulması

Seyahat sonrası kişinin kendisini 14 gün boyunca evde gözetmesi ve yüksek ateş ya da solunum güçlüğü gibi şikayetleri varsa en yakın sağlık kurumuna maske takarak gitmesi gerekmektedir.

Karantina Nedir? İzolasyon Nedir?

Karantina veya izolasyonun amacı, hasta kişinin başkalarına da hastalığı bulaştırmaması adına ayrı bir yerde tutulmasıdır.

Karantina, latince de kırk anlamında gelmektedir. Eskiden gemilerin limana yanaşmasıyla birlikte, gemi tayfasından herhangi bir hastalık kapmamak için 40 gün boyunca bekletilmeleri sonucunda karantina kavramı ortaya çıkmıştır.

Günümüzde ise benzer şekilde karantina ismi yine farklı hastalıklara karşı da kullanılmaktadır. Örneğin, yeni koronavirüs enfeksiyonunun (Covid), kuluçka süreninin 14 gün olarak gözlemlenmiştir.

Bu sebeple yeni koronavirüs hastalığı şüphesi olan kişilerin 14 gün boyunca izolasyona veya karantina altına alına alınarak diğer kişilerden ayrı tutulması gerekmektedir. Koronavirüs şüphesi olan kişiler eğer ölümcül bir risk taşımıyorsa, evlerinde izolasyona alınabilir.

Eğer şüphelenilen kişiler evlerindeki diğer kişilerle temaslarını kesebileceklerse, izolasyonun hastanede yapılması gerekmeyebilir. Kişi evinde de izolasyon veya kendi kendine karantina uygulaması yapabilir.

Video Galeri

Karantina Nedir? İzolasyon Nedir?

Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Temel Tıp Bilimleri Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tanıl Kocagöz “Koronavirüs (Covid)” ile ilgili soruları yanıtlıyor.

Yeni Koronavirüs Hastalığı’nın (COVID) İspanyol Gribiyle Farkı Nedir?

İspanyol gribi Birinci Dünya Savaşı yıllarında yaşanmış bir pandemidir. O güne göre, bugünün sağlık koşulları oldukça farklıdır. Dönem koşulları da göz önünde bulundurulduğunda,

İspanyol Gribi bulaşma yolları tam anlaşılamamış, dolayısıyla koruyucu önlemlerin alınamadığı ve yoğun bakım ünitelerindeki destek tedavilerinin iyi bir şekilde yapılamadığı günlerde yaşanmış bir pandemidir.

Bu nedenle İspanyol Gribi denilen, o yıllarda yaşanan bu pandemiden dolayı Birinci Dünya Savaşı’nda savaşta doğrudan ölen insanlardan daha fazla insanın bu hastalıktan öldüğü bilinmektedir.

Günümüz bilimsel gelişmelerinin sağladığı tıbbi bakım imkanları ve önlemlerle, COVID’un bu ölçüde yaşanmaması elimizdedir.

Önemli olan bulaşma zincirini mümkün olduğu kadar kırarak, toplumun büyük bir kesiminin enfekte olmasını engellemektir.

Kişilerin tavsiye edilen tedbirleri alarak kendilerini olabildiğince hastalıktan koruması hastanelerin ve sağlık sisteminin hasta yükünü arttırmamak adına oldukça önemlidir; bu sayede sağlık kuruluşları ve sağlık profesyonelleri tıbbi bakıma daha çok ihtiyaç duyabilecek, risk grubunda bulunan hastalara daha iyi bakım verme fırsatı bulacak ve hastalığın neden olabileceği kayıpları olabildiğince indirgeyebilecektir.

Şu anda alınmaya çalışılan bütün önlemler bulaşma zincirini mümkün olduğunca kırarak toplum içerisinde bulaşma oranını yavaşlatmaya yöneliktir.

Video Galeri

Koronavirüsün İspanyol Gribiyle Farkı Nedir?

Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Temel Tıp Bilimleri Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tanıl Kocagöz “Koronavirüs (Covid)” ile ilgili soruları yanıtlıyor.

Covid Akut Karaciğer Yetmezliğine mi Sebep Oluyor?

Yeni koronavirüs hastalığı pandemisi tüm dünyada yaygın bir biçimde gözleniyor. Üst ve alt solunum yollarında daha keskin etkileri söz konusu olsa da karaciğer ve diğer organlarda tutulumu olup olmadığı bilimsel alanda hala bir tartışma konusudur. Koronavirüs enfeksiyonları üzerine yapılan bir takım araştırmalara göre, vakaların bir kısmında yapılan tetkiklerde karaciğer enzimlerinde hafif derecede yükselme mevcut olduğu saptanmakla beraber, bunun karaciğer yetmezliği ile ilişkilendirilemeyeceği ve COVID hastalarında akut karaciğer yetmezliklerinin nadiren görüldüğü halihazırda genel kanıdır.

Koronavirüs Böbrek Hastalarını Nasıl Etkiler?

Yeni tip koronavirüs, diyalize giren, nakil olan kronik böbrek hastalarını daha çok tehdit ediyor. Böbrek hastalarında Covid hastalığında görülen yüksek ateş ve öksürük, nefes darlığı gibi diğer tipik belirtiler hiç olmayabilir ya da daha hafif görülebilir.

Kronik Böbrek Hastaları Covid’dan Nasıl Korunmalı?

Tüm dünyaya yayılan yeni tip koronavirüs, özellikle kronik hastalığı olanları ve ileri yaştakileri etkiliyor ve Covid hastalığına yakalanan bu kişilerde daha ağır seyrediyor. Kalp damar hastalığı, tansiyon, diyabet, KOAH gibi kronik hastalığı olan kişilerin yanı sıra kronik böbrek hastaları da daha dikkatli olmalı.

Kronik Böbrek Hastaları Kimlerdir?

Klinik, radyolojik ya da patolojik olarak böbrek hastalığı tanısı konan ve bu hastalıkları en az 3 aydır süren kişiler, kronik böbrek hastası olarak kabul edilir. Böbreklerin çalışma oranı azaldıkça, kronik böbrek hastalığının ciddiyeti artar. Özellikle, böbrek fonksiyonları yüzde 60’ın altına indiğinde, bulaşıcı hastalıklar da dahil olmak üzere, ek hastalıkların görülme sıklığı artar.

Hangi Böbrek Hastalarını Koronavirüs Nasıl Etkiler?

Kronik böbrek hastalarının, özellikle diyaliz ve böbrek nakli olan hastaların bağışıklık sistemleri zayıftır. Böbrek nakli olan kişiler, sürekli bağışıklığı baskılayıcı (immünsüpresif) ilaç kullanmak zorundadır. Her türlü enfeksiyon, Covid da dahil olmak üzere, bu hasta grubunda yüksek sağlık riski yaratır. Böbrek fonksiyonları bozuldukça, hem bakteriyel, hem de viral enfeksiyonların görülme oranı artar. Koronavirüsün bulaşıcılığı çok yüksek olduğu için, böbrek hastalarındaki risk genel topluma göre daha fazladır.

Diyaliz Hastalarının Riski

Düzenli olarak hemodiyaliz tedavisi için haftada 3 ya da 2 kez diyaliz merkezlerine giden hastalar Covid açısından daha yüksek riske maruzdurlar. Virüsün bilinen bulaş yolları arasında kan yolu yoktur. Bu nedenle, diyaliz makinası aracılığıyla hastalığın bulaşmadığı kabul edilir.

Covid Belirtileri Böbrek Hastalarında Nelerdir?

Covid belirtileri yüksek ateş ile başlar. İleri evre kronik böbrek hastalarında, vücudun ısı düzenleme mekanizmaları (termoregülasyon) bozulmuştur. Bu nedenle, hastaların çoğunda ateş yüksekliği olmadan da hastalık bulunabilir. Diğer Covid bulgularının, diyaliz hastalarında daha silik görüldüğüne ilişkin erken yayınlar mevcuttur. Bu açıdan, kronik böbrek hastaları, belirti göstermeden bulaş kaynağı olabilirler.

Covid Hastalığı Böbrek Hastalarında Nasıl Seyreder?

Covid hastalığı özellikle solunum yollarını tutsa da, böbreklerin de etkilendiği gözlenir. Bu hastalıkta akut böbrek yetmezliğinin yüzde arasında ve idrarda protein kaçağının yüzde arasında olduğu saptanmıştır. Akut böbrek yetmezliği olan hastalarda can kaybına daha çok rastlanır. Kronik böbrek hastalarında, akut böbrek hastalığına daha sık rastlanır. Bu nedenle, bahsedilen hasta grubu yüksek riskli kabul edilir ve bu grupta Covid enfeksiyonunun daha ağır seyredeceği öngörülebilir.

Covid Belirtileri Görülürse Ne Yapmalı?

Kronik hemodiyaliz hastaları, sürekli olarak diyaliz hekimlerinin bulunduğu diyaliz merkezlerinde tedavilerini yaptırır. Ateş yüksekliği, boğaz ağrısı, öksürük ve nefes darlığı yakınması olan hastalar ilk başvurularını diyaliz hekimlerine yapmalıdır. Böbrek nakilli hastalar, benzer yakınmalarının olması durumunda, kendilerine organ nakli yapılan merkeze telefonla ulaşmalı, genel durumlarıyla ilgili bilgi vermeli ve izleyen nefroloji uzmanının talimatları doğrultusunda hareket etmelidir. Diyaliz ya da nakil hastası olmayan kronik böbrek hastaları evde kalmaya özen göstermeli, yakınmaları varsa, kendilerini izleyen nefroloji uzmanına telefonla ulaşarak, nasıl davranacakları konusunda bilgi almalıdır. Enfekte olduğunu düşünen kişi, öncelikle, koronavirüsü çevreye bulaştırmamaya özen gösterilmelidir. Bu nedenle, sosyal mesafeye, maske takmaya, el yıkamaya özen göstererek ivedi olarak bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.

Rutin Tedavi Kesinlikle Aksatılmamalı!

Kronik böbrek hastalarının hemen tamamı düzenli olarak ilaç kullanırlar. Özellikle tansiyon ilaçları, kalp ilaçları, çeşitli vitaminler, kan ilaçları, bağışıklığı baskılayıcı ilaçların kullanılmasına kesinlikle ara verilmemelidir. Covid tanısı konan kronik böbrek hastalarının rutin tedavilerine devam edilmelidir. Diyaliz hastaları, kesinlikle diyaliz tedavilerini aksatmamalıdır. Zorunlu olarak yapılacak diyaliz gün ve sıklığına ilişkin değişikliklere uyum göstermelidir.

Diyaliz Hastaları Nasıl Korunabilir?

Diyaliz hastaları, sürekli evde kalamazlar. Haftanın 3 günü, diyaliz merkezlerine gitmek zorundadırlar. Diyaliz merkezlerinde, temel bulaş önlemleri alınmalı, her yatağın arasındaki mesafe en az 2 metre olmalıdır. Tüm sağlık personeli ve hastalar maske takmalıdır. Covid tanısı kesinleşen diyaliz hastası, hemodiyaliz merkezi ya da makinası olan bir hastaneye yatırılarak takip edilmelidir.

Maske Takmalılar

Böbrek nakilli hastalar, diyaliz hastaları ve ileri evre kronik böbrek hastaları koronavirüse karşı mutlaka maske takmalıdır. Basit bir cerrahi maske yeterlidir. Bunun yanında, sık el yıkama, elleri yüze götürmeme, toplu aktivitelerden kaçınma koronavirüsten korunmada çok önemlidir.

Koronavirüs Kalp Hastalarını Nasıl Etkiler?

Koronavirüs Covid hastalığına sebep olarak, Çin’den başlayıp tüm dünyaya yayılmıştır. Covid, bilinen diğer influenza virüslerine benzer şekildedir. Ancak gösterdiği etkilerle influenzadan ayrışır. Zira koronavirüs daha fazla organı tutar. Özellikle ileri yaştaki kişilerde (immün sistemi baskılanmış) daha ağır, gençlerde daha hafif seyreder. Kısacası organlar ne kadar yaşlıysa koronavirüse karşı kendini o kadar zor korur.

En Çok Hangi Kronik Hastalığı Olanlarda Görülür?

Koronavirüste en riskli grup yaşın üzerindeki kişilerdir. Çocuklar ve genç yetişkinlerde görülse de can kaybı ve organ hasarı ileri yaştaki kişilerde daha fazladır. Kalp ve damar hastalığı, hipertansiyonu ve diyabeti olanlar büyük risk taşır. Çin’de yayınlanan bir raporda, Covid’a yakalananlarının yüzde 40’ında kalp hastalığının, yüzde 12’sinde diyabet hastalığının var olduğunu belirtilmiştir. Çin’de yayınlanan bir başka bilimsel yayına göre ise enfeksiyon hastaları kronik kalp damar hastalığı, hipertansiyon ve diyabeti olanlardır. Can kayıpları da yine yüzde 10,5 ile en fazla kalp damar hastalığı olanlarda. Bunu yüzde 6 ile hipertansiyonu olanlar takip ediyor. Kronik kalp damar hastalığı olanlarda daha Covid daha yaygın ve ağır seyrederken can kayıplarıyla seyrediyor.

Kronik Hastalarda Covid Belirtileri

Covid belirtileri genel olarak halsizlik, bitkinlik, kırgınlık hissi ile gribal enfeksiyona benzer. Ancak gripten şu özelliklerle ayrışır; şiddetli öksürük, yüksek ateş ve daha az burun-göz akıntısı, fazla nefes darlığı ve aşırı halsizlik. Kronik kalp hastalığı olan kişilerde ise daha farklı belirtiler görülebilir. Bu kişilerde tansiyonun anormal yükselmesi söz konusu olabilir. Çünkü virüs vücutta enzim reseptörlerini etkileyerek hücrelere girer. Bu yüzden tansiyon yükselmeleri olur. Kalp yetmezliği olan kişilerde ise bu durum daha ağırlaşabilir. Koronavirüsün oluşturduğu immün kompleksler ve ateş yüzünden vücutta iltihabi durum arttığı için kalp damar hastalığı olan kişilerde kalp krizi riski yükselir.

Kalp Hastalığını Da Ağırlaştırıyor

Covid’un seyri kronik kalp hastalığı olanlarda çok daha ağır ve uzun süreli seyreder. Kişilerin kalp hastalıkları da daha ağırlaşır. Örneğin; 2’nci derece kalp yetmezliği olan kişilerin kalp sorunu 3’üncü ve 4’üncü derece geçebilir. Tansiyon kontrolden çıkabilir ve ritim bozuklukları yapabilir.

Tansiyon İlaçları Kullanabilir mi?

Hipertansiyon ve koronavirüsün ilişkisi incelenmelidir. Zira koronavirüs, özellikle akciğerdeki hücrelerin içerisine anjiyotensin reseptörü üzerinden girer. Bu virüs bu şekilde hücrede canlılığını korumaya başlar. Bu reseptör hipertansiyon açısından önemlidir. Buna yönelik ilaçlar da hem Türkiye’de hem de dünyada en sık kullanılan tansiyon ilaçlarıdır. Bu ilaçların virüsün etkilerini vücutta artıracağına ilişkin tartışmalar yaşandı. Ancak Amerikan Kalp Cemiyeti ve Avrupa Kalp Cemiyeti’nin bildirisine göre, bu anjiyotensin konverting reseptör inhibitörleri ve anjiyotensin reseptör blokerleri denilen ilaç grubunun kullanmanın hastalar üzerinde, olumsuz bir etkisi olmadığını belirtti. Tansiyon hastaları bu ilaçları endişe etmeden kullanabilir.

Kalp Hastaları Ne Zaman Doktora Gitmeli?

Kronik hastalığı olan kişiler, koronavirüs teşhisi koyulmadan tansiyon veya şeker düzeylerinde herhangi beklenmedik bir değişiklik olduğunda mutlaka kalp doktorlarına gitmeliler. Yine anormal bir çarpıntı, normalin dışında nefes darlığı ve yorgunluk hissettiklerinde beklemeden doktora danışmalılar. Kısacası “Normalde bu kadar yorulmazdım, 3 gündür aşırı yoruluyorum”, “tansiyonum 2 gündür yüksek” gibi cümleler kuruyorlarsa derhal kendi doktorlarına danışmalılar. Ateş, öksürük, yeni bir nefes darlığı gibi bir durum varsa kalp doktorlarına, dahiliye ya da enfeksiyon doktorlarına “Bende viral bir enfeksiyon mu var?” diyerek gitmeliler.

Tedavileri Nasıl Etkilenir?

Özellikle kalp ilaçlarına düzenli olarak devam edilmelidir. Kolesterol, tansiyon, kalp ilaçları kullanılabilir. Bu virüs kalbi, akciğerleri, beyni, iç organları ve kalbin kasını tutabilir. Koronavirüs kalp kasını tuttuğunda miyokardit denilen kalp iltihabı görülür. Miyokardit; çarpıntı, çabuk yorulma, halsizlik gibi şikayetlere sebep olur. Yani beklenenden daha hızlı ve aşırı bir nefes darlığı ve çarpıntı görülür. Bu noktada koronavirüsün kalbi de tutup tutmadığı kalp doktoru tarafından tetkik edilerek incelenir. Kısacası, kalp damar hastalığı ve tansiyon hastaları anormal gördükleri durumları karşısında kendi hekimlerine ya da bir kardiyoloğa müracaat etmeliler.

Kalp Hastaları Koronavirüsten Nasıl Korunur?

  • Özellikle yaş üstündeki kişiler kalabalık ortamlara girmemeli.
  • Gribal enfeksiyonu olan kişilere 5 metreden daha fazla yaklaşmamalı.
  • Bol su içmeli.
  • Düzenli beslenmeli.
  • Vücudu fiziksel ve psikolojik olarak yormamaları ve iyi uyumaları gerekir.
  • Bağışıklığı zinde tutmalılar.
  • Kalabalık ortamlara mecbur kalmadıkça girmemeli.
  • Dışarıda eldiven ve maske ile takılmalıdır. Ancak bu eldiveni daha sonra hemen çöpe atmalılar. O eldivenle cep telefonu, tarak ve mendil gibi gündelik eşyalarına dokunmamalılar. Eldiven metro gibi kamuya açık alanlarda kullanıldıktan sonra hemen sıyrılıp çöpe atılmalıdır.
  • Beklenmedik bir sorun olduğunda doktora danışmalılar.

Koronavirüs Pandemisinde Kalp Damar Hastaları Nelere Dikkat Etmeli?

Öncelikle sosyal izolasyona en fazla kalp damar hastaları uymalı. Özellikle 60 yaş üstü hastalarımız çok yüksek risk altında. Bu dönemde sağlıklı olduğunu düşündüğümüz bireylerle bile taşıyıcı olma ihtimallerini göz önünde tutarak teması azaltmalıyız. Kişisel hijyene çok dikkat etmeliyiz.

Bu dönemde daha önceden operasyon veya tedavi planlaması yapılmış olan bazı hastalarımız da var. Kalp ve damar hastalığı nedeniyle şuan için bir operasyon planlaması yapılmış olan hastaların işlemlerinin acil bir durum yok ise ertelenmesi daha uygundur. Erteleme kararı sizi takip eden hekiminiz uygun görürse verilebilir. Bu konuda özellikle ciddi şikayeti olmayan kalp kapak hastalarında erteleme mümkün olabiliyor. Koroner by pass veya stent planlanacak hastaların hiçbir şikayeti yok ise konu sıklıkla ertelenebilir. Ancak bu tarz hastalarda bazen şikayetler ileri veya damar tıkanıklıkları yaygın olabiliyor. Bu nedenle erteleme bazı hastalarda mümkün olmayabilir.

Bir diğer konu; kalp ve damar hastalarının rutin muayene ve kontrolleri. Acil bir durumunuz yok ise hekiminiz ile görüşerek kontrolünüzü erteleyebilirsiniz. İlaç ve reçete temini konusunda Sağlık Bakanlığı bazı kolaylıklar uyguluyor.

Daha önceden kalp veya damar ameliyatı olmuş hastalar için bazı riskler söz konusu olabilir. Ancak her kalp ameliyatı olmuş kişi yüksek risk altındadır diye yaklaşmak uygun değildir. Öncelikle kalp ameliyatı geçirmiş kişilerde kronik kalp veya akciğer fonksiyon bozukluğu mevcut ise bu enfeksiyonun ağır geçirilmesi açısından bir risk teşkil edebilir. Daha dikkatli olunmasında fayda var. Bir diğer risk grubu kalpte protez takılmış hastalardır. Örneğin; kalp kapak değişimi yapılmış olan kişiler. Bu hastaların genel olarak enfeksiyona hassasiyetleri biraz daha yüksek olabilir veya enfeksiyon sonucu oluşabilecek tablolar biraz daha ağır geçebilir.

Bazı hipertansiyon ilaçlarının kullanımı ile koronavirüs bulaşma riski arasında bazı spekülasyonlar mevcut idi. Ancak bunlar bilimsel verilerle reddedildi. Avrupa Kardiyoloji Derneği’nin en son yayınladığı güncelleme ile hipertansiyon hastalarının kullandıkları ilaçlara aynen devam etmeleri önerilir.

Bir diğer önemli konu ise egzersiz. Kalp damar hastalarına veya risk grubundaki kişilere düzenli yapılmasını önerdiğimiz bazı egzersizler mevcut. Özellikle ev izolasyonu altında iken hareketsiz kalmak olumsuz sonuçlara neden olabilir. Sosyal izolasyon altında kalp damar sağlığı açısından riskli olan hastalar egzersiz programları uygulayabilir. Bunun için sosyal medyada bazı grup egzersiz programlarını takip edebilirsiniz. Kullandığınız egzersiz aletlerini her seferinde yüzey dezenfektanları ile temizlemenizde fayda var, çalıştığınız odayı düzenli havalandırmalısınız. Ancak egzersiz konusunda dikkat edilmesi gereken çok önemli bazı noktalar mevcut

Egzersiz ile İlgili Kurallar

  • 1. Egzersiz programınızı hastalık ve risk durumunuza göre planlamanız gerekir. Hasta değil iseniz ve daha önceden düzenli egzersiz yapan bir kişi iseniz bu dönemde sadece kuvvet koruyucu egzersizler yapın, geliştirici egzersizler bu dönemde uygun değildir. Bu haftada 3 kez, günde dakikalık bir program şeklinde olabilir. Haftada 5 günden fazlası uygun olmaz.
  • 2. Daha önceden spor yapmayan birisi iseniz bu dönem egzersize başlamak adına bir fırsat olabilir, ancak haftada 3 gün ve sadece hafif-orta yoğunluklu hareketler yapmalısınız. Aşırı yorucu geliştirici egzersizler solunum yollarında bazı koruyucu antikor salgılamasını azaltabileceği için bağışıklık sistemi açısından bu dönemde uygun olmaz. Aşırı yorucu bir dönem sonrası egzersiz yapmak da uygun değil, enfeksiyon riskinizi artırabilirsiniz.
  • 3. Hasta iseniz, ateş yüksekliğiniz varsa kesinlikle egzersiz yapmayın. Dinlenmeniz daha uygun. Hafif üst solunum yolu rahatsızlığınız var ise (örneğin kırgınlık veya burunda dolgunluk) haftada 3 kez, günde dk hafif egzersiz yapabilirsiniz. Ateşiniz olmasa bile alt solunum yolu enfeksiyonu bulgularınız (nefes darlığı, balgamlı öksürük) var ise egzersiz yapmayın, dinlenmeniz daha uygun.
  • 4. Bazı ağır durumlarda egzersiz programı öneremediğimiz kalp hastalarımız da olabiliyor. Bu açıdan doktorunuza danışmanızda fayda var.

Tüm bunlara dikkat etmenin yanında kalp hastalarımız için çok önemli diğer konular ise sağlıklı beslenme ve kaliteli uyku. Bu ikisi sağlam bir bağışıklık sistemi için olmazsa olmaz. Koronavirüs pandemisi döneminde sağlam bir bağışıklık sistemine de her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.

Covid ile Sekonder Enfeksiyon Bağlantısı

Covid hastalık seyrinde sekonder enfeksiyonlara rastlanılabilmektedir. Araştırmalara göre, COVID ile hastaneye yatırılan hastalarda yüksek sekonder enfeksiyon insidansı mevcut. İkincil enfeksiyonlar için risk faktörleri olarak erken YBÜ ihtiyacı, solunum yetmezliği ve şiddetli lenfopeni tanımlandığı bilinmektedir.

Sepsis ve Septik Şok Covid ‘un Bir Sonucu Olabilir!

Septik şok, çok yaygın olmasına rağmen insanlar tarafından bilinmeyen ve ölüme en fazla yol açan klinik durumlardan biridir. Sepsis, vücutta bir enfeksiyona neden olan bakterilerin kana karışması ile vücuttaki bağışıklık sisteminin bu bakterilere karşı büyük bir tepki göstermesiyle gün yüzüne çıkar. Sepsis, vücudun enfeksiyonlara karşı verdiği en ağır yanıttır ve tedavi edilmediğinde ölümcül olarak seyredebilmektedir.

Konuşma bozukluğu, zihin bulanıklığı, aşırı titreme, kas ağrısı, ateş, tüm gün idrar yapamama durumu, şiddetli nefes darlığı, ciltte solukluk veya beneklenme sepsis belirtileri arasında yer almaktadır. Sepsisin önüne geçmenin en iyi yolu öncelikle enfeksiyonu önlemektir. Tüm önlemlere rağmen sepsis geliştiği takdirde, enfeksiyon odağının hızla kontrol altına alınması ve yoğun bakım desteğinin verilmesi hayat kurtarıcı olabilir.

Covid nedeniyle yaşanan kayıpların çoğunluğu sepsis kaynaklı olduğu ve sepsisin Covid’ın olası sonuçlarından biri olabileceği düşünülmektedir. Bakteri, mantar, virüs ve parazit gibi mikroorganizmalar, mevsimsel grip virüsleri, kuş ve domuz gribi virüslerinin yanı sıra koronavirüs kaynaklı da ortaya çıkabileceği görülmüştür. Covid hastalarından hastalığı şiddetli geçirenlerin bir kısmında, sepsis nedeniyle çoklu organ yetmezliği görülebilmektedir.

Ağır sepsis vakalarında tüm vücutta yangısal bir süreç meydana gelir ve buna septik şok adı verilir. Septik şok beraberinde tansiyon düşüşünü getirir ve ölümle sonuçlanabilmektedir. Enfeksiyonla mücadele için antibiyotik tedavisi, solunum desteği, kan basıncını artırmak ve su kaybını önlemek için sıvı yüklenmesi yaşamsal bir öneme sahiptir.

Covid Kronik Yorgunluk Sendromu Bağlantısı

Covid hastalığının uzun vadede bırakabileceği hasarlar tam olarak belirlenmemiş olsa da Kronik Yorgunluk Sendromunun, Covid’un olası uzun vadeli bir etkisi olarak devam ettiği düşünülüyor. Yapılan araştırmalara göre, tedavi sürecinin sonucunda testleri negatif olan birçok hasta, hala bazı belirtilerin ortadan kaybolmadığını ve sorunların devam ettiğini bildirmiştir.

Pandemi sürecinde şimdiye kadar hayat kurtarılmaya odaklanılsa da, şimdi koronavirüsün uzun vadeli etkilerini ortadan kaldırmak da önemli bir sorun ve endişe haline gelmiştir. Çünkü insanların yaşam kalitesinin tamamen yok olması söz konusu.

Uzmanlar uzun süre devam eden viral enfeksiyonların, hastalık geçtikten sonra da devam eden diğer sağlık problemleri için katalizör olabileceğini fark etmiştir. Kronik yorgunluk sendromu tipik olarak, hastanın tam bir iyileşme sağlayamadığı bir üst solunum yolu enfeksiyonunu takip ediyor. Ana belirti derin kas yorgunluğudur ancak zayıf hafıza, konsantrasyon eksikliği ve uyku bozukluğu da ortak özellikleridir.

Video Galeri

Yeni Koronavirüs (Covid) Nasıl Bulaşır?

Video Galeri

Yeni Koronavirüs (Covid) Nasıl Bir Virüstür?

Video Galeri

Grip, Alerji ile Yeni Koronavirüs (Covid) Enfeksiyonunu Ayıran Temel Özellikler Neler?

Video Galeri

Karantina Nedir? İzolasyon Nedir?

Video Galeri

Koronavirüsün İspanyol Gribiyle Farkı Nedir?

Video Galeri

Toplu Taşımada Koronavirüse Karşı Ne Gibi Önemler Alabiliriz?

Video Galeri

Koronavirüsle (Covid) İlgili Sosyal Medya Bizi Korkutuyor Mu?

Video Galeri

Koronavirüsten Korunmak İçin Tuzlu Su ile Gargara Yapmak Yararlı Mıdır?

Video Galeri

Koronavirüse Yakalanmış Bir Kişi Ne Zaman Çevresi İçin Risk Haline Gelir?

Video Galeri

Yeni Koronavirüs ile İlgili Kişilerde Panik Söz Konusu Mu?

Video Galeri

Maske ya da Eldiven Kullanmak Sağlıklı Kişileri Koronavirüse Karşı Korur Mu?

Video Galeri

Islak Mendil Kullanmak Yeni Koronavirüsün Bulaşmasını Engeller Mi?

Video Galeri

Yeni Koronavirüsün Yaygınlaşması Mutasyon Geçirmesini Hızlandırır Mı?

Video Galeri

Yüzyılda Pandemi Yapan Virüsler Hangileridir?

Kuluçka 2 Gün Kadar Kısa 14 Gün Kadar Uzun Olabiliyor!

Dünyada ve ülkemizde bir salgın halini alan Koronavirüsle mücadelede en önemli konunun doğru bilgilendirme olduğuna dikkat çeken uzmanlar, yetkili isimlerin dikkate alınması gerektiğini vurguluyor.

Uzmanlar, çok farklı konuşmalar ve bilgiler arasında kafası karışanlar için Sağlık Bakanlığı’nın rehberleri kapsamında doğru bilgilendirme yapmanın önemine dikkat çekti. Koronavirüste kuluçka dönemi 2 gün kadar kısa 14 gün kadar uzun olabileceğine dikkat çeken Dr. Songül Özer, birinci ve en önemli kuralın el yıkamak olduğunu söyledi. Özer; “El yıkamada da bir sınır var, burada önemli olan her dakika el yıkamak değildir. Kapalı bir yere girdik, otobüse bindik, evimize geldiğimizde elimizi normal su ve normal sabunla yıkayalım” uyarısında bulunuyor.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Songül Özer, Koronavirüsün hayatımızda uzun süredir olduğunu belirterek salgınla mücadelede en önemli konunun bilgilenme olduğunu söyledi.

Grip belirtileri ile başlıyor!

Koronavirüs’ün grip gibi belirtilerle başladığını belirten Dr. Songül Özer; “Bu belirtiler burun akıntısı, kuru öksürük, hafif bir baş ağrısı gibi olabilir ama en önemli belirti 38 dereceyi aşan ve çok uzun süren bir ateş. Sonra kuru öksürük ya da süratle tipik olan solunum sıkıntısı bulgusu, nefes alamama oluyor. En tipik belirti budur. Gripten bir farkı hasta çok daha hızlı kötüleşiyor. İkincisi de gripte kas-eklem ağrısı, halsizlik, yatağa düşme belirtisi çoktur ama grip çok nadiren zatürre yapar ama bu koronavirüs başlangıçta çok hafif oluyor, sonrasında derhal zatürre yapıyor” dedi.

Nasıl bulaşır? Virüsün kuluçka dönemi nedir?

Özellikle sosyal medya kanallarında doğru olduğu söylenen ama aslında yanlış olan ifadeler dolaştığına dikkat çeken Dr. Songül Özer Koronavirüs’ün bulaşma ve kuluçka dönemi hakkında şunları vurguluyor: “Sosyal medyada çok fazla şey söyleniyor ama bunların bir kısmı yanlış. Bulaşma durumu ile ilgili diyelim ki virüsü kaptık, bunun 2 ile 14 gün arasında kuluçka dönemi bulunuyor. Bugüne kadar olan vakalara baktığımızda çoğunlukla beş ya da altı gün sürdüğünü görüyoruz. Kuluçka dönemi iki gün kadar kısa 14 gün kadar uzun olabilir. Kuluçka dönemi nedir dersek; virüsü aldıktan sonra ilk belirtileri kendinizde görmeye başlayana kadar geçen süre demektir. Hapşırma, öksürme, göz yaşarması ve yüksek ateş ilk belirtilerdir. Tabi ki solunum yolu enfeksiyonu olduğu için solunum salgılarıyla bulaşıyor. Kan yoluyla, idrar yoluyla, yediğimiz içtiğimiz gıdalar yoluyla bulaşmıyor, bu kesinleşti. Mutlaka virüs taşıyan solunum çıktılarının hapşırık veya öksürükle dışarıya saçılması lazım. Bunlarla sağlam kişiyle aramızda bir metreden daha yakın bir mesafe olduğunda ya onun direkt yüzüne karşı hapşırıp öksürmemiz lazım ya da bizim solunum salgılarımızın cansız bir yüzeye bulaşması ve o yüzeyin temizlenmeden bir başka kişinin çıplak eliyle değmesi ve elini de yıkamadan ağzına, gözüne, burnuna değmesi gerekiyor. Yani mutlaka bir solunum salgısı, virüs taşıyan bir solunum salgısı olması gerekiyor. Burada Sağlık Bakanlığının rehberinde de yayınlandığı gibi şu çok önemli: Bir metreden yakın mesafe ve on beş dakikadan uzun süreli temas. Bu iki cümlenin unutulmaması gerekiyor. Kuluçka dönemindeki bir kişi veya belirtileri hafif seyreden bir insanın da bulaştırıcı olabileceğini unutmamamız gerekiyor.”

Koronavirüs kapan herkes ölüyor mu?

Koronavirüs ile ilgili çok rehavete kapılmadan ama çok panik de yapmadan gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini vurgulayan Dr. Songül Özer; “Uçlarda olmadan tedbirimizi almamız gerekiyor. Ne ile karşı karşıya olduğumuzu bilmek ama korkmadan doğru hareket etmek gerekiyor. Çok rehavet içinde olmak ‘abartılıyor, normal bir grip, geliyor ve geçiyor, öldürmüyor’ demek çok yanlış. Dünyadaki ölüm sayısı yüksek rakamlara ulaşmış durumda ancak çok panik yapmak da yanlış. Çok panik olmak aşırı dezenfektan tüketimi ve aşırı el yıkama gibi eylemler insanın psikolojisini bozabilir. Önlemleri almak gerekiyor. Bazı kişiler daha riskli, bu hastalık geçtiğinde belirtileri çok daha ağır seyrediyor. Bu nedenle yaşamını kaybeden insanlar o riskli gruptakiler oluyor. Bunlar 65 yaş üstündeki büyüklerimiz. Beraberinde başka bir hastalığı olanlar, kalp yetmezliği, kronik böbrek yetmezliği, akciğer hastalığı olanlar riskli grup oluyor. Bunlardan en önemlisi KOAH hastaları dediğimiz solunum sıkıntısı çekenler. Vücudunun her hangi bir yerinde kanser teşhisi konulmuş olanlar, yine aynı şekilde kemoterapi, radyoterapi alanlar, organ nakli yapılmış olanlar. Bu kişiler birçok hastalık gibi Koronavirüs enfeksiyonuna karşı da riskli gruplardır” dedi.

Pandemi ile mücadelede önlemler basamak basamak alınır

Sağlık Bakanlığı’nın çalışmalarının önemine dikkat çeken Dr. Songül Özer; “Alınan tedbirlerin hepsinin neden bir arada yapılmadığı ile ilgili soru işaretleri var. Şunu belirtmek isterim ki pandemi ile mücadelede önlemler basamak basamak alınır. Vakaları izliyoruz, hastalığın gelişimine bakıyoruz, tedbir seviyesini bir derece daha sıkılaştırıyoruz. Bu basamak halinde olmazsa bu sefer sosyal hayat sıfırlanır. Panik yapmayın deyip diğer yandan bütün önemleri tek bir anda alırsak çok fazla paniğe neden olursunuz. Tedbirli olmak, izlemek, tedbiri sıkılaştırmak biz uzmanların işidir. O nedenle uzmanların, Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulunun söylediklerini uygulamak gerektiğini vurguluyoruz. En önemli mücadele budur” dedi.

Koronavirüs için birinci ve en önemli kuralı el yıkamak

Koronavirüs’te birinci ve en önemli kuralın el yıkamak olduğunu vurgulayan Dr. Songül Özer; “El yıkamada da bir sınır var, burada önemli olan her dakika el yıkamak değildir. Kapalı bir yere girdik, otobüse bindik vs. evimize geldiğimizde elimizi normal su ve normal sabunla yıkayalım. İllaki anti bakteriyel sabunlara ihtiyacımız yok. Normal sabun ve normal çeşme suyu bizim için yeterli. Suyun ısısı da önemli. Ellerimizi normal oda ısısındaki su ile yıkamalıyız. Aşırı derecede sıcak su cildinizde tahrişe ve gözeneklerde açılmaya neden olur, gözenekler açılınca da Koronavirüs değil ama başka mikro organizmaların girişi kolaylaşır. Normal suyla ve normal sabunla elinizi yirmi saniye kadar bir süreyle yıkamanız yeterlidir. Su bulamadığımızda alkol bazlı dezenfektan mı kullanacağız? Alkol bazlı dezenfektanın elinizdeki kiri gidermediğini, temizlemediğini bilin. Aksine fikse eder yani kalıcılaştırır. Alkol bazlı dezenfektan temiz olanın temiz kalmasını sağlar. Yani elinizi kirliyse normal su ve sabunla yıkayacaksınız ondan sonra gerekirse dezenfektanı kullanacaksınız. Esas olan su ve sabundur” dedi.

Kimler nasıl maske kullanmalı?

Açık havada tek başına ya da arada bir metreden fazla mesafe olan insanların bulunduğu bir yerde maskeye ihtiyaç olmadığını söyleyen Dr. Songül Özer, “Bir metrelik mesafe on beş dakikadan uzun süre temas konusunda dikkat etmek gerekiyor. Bu cümleyi neden hep söylüyoruz biraz düşünmemiz lazım. 15 beş dakikadan uzun bir süre kapalı bir ortamda bir metreden yakın temas ne demek? Restorana girdiniz, çok sıkışık bir yer. İlla girmek zorundaysanız birileriyle iletişim kurmak zorundaysanız maskenizi takın. Bilmiyorsunuz çünkü karşınızdaki insanın ne olduğunu. Ama normal şartlarda panik bir halde her yere de maskeyle gitmenize gerek yok. Özellikle açık havada yürürken takmak yanlış. Ama metrobüse binmek zorundasınız, sıkışık bir ortam orada tabi ki maskenizi takın. Sadece korona için değil. Şu gerçeği unutmayalım; bugün için Türkiye’nin ve dünyanın Koronavirüs’ten sonraki ikinci gerçeği influenzadır. Yani mevsimsel grip. O nedenle dikkat etmek gerekiyor” dedi.

Nasıl bir maske kullanmak gerekiyor?

Hastaları muayene ederken bile normal maske taktığını ifade eden Dr. Songül Özer; “Piyasada bir sürü maske bulunuyor. Mesela ben hastayı muayene ederken belli bir mesafedeyim. Ama ne zaman ki hastanın boğazından örnek almam gerekiyor ya da ağzının içini muayene etmem gerekiyor o zaman N95 tipi maske takıyorum. Bizi koruduğunu düşündüğümüz maskenin aslında bir bulaşma yolu olduğunu unutmayalım. Maske takılıyor, onu suratındayken elliyor ve elledikten sonra da ellerinizi yıkamıyorsanız bu yanlış. Maskelerin hiçbirinde mikrobu önleyici kimyasal madde yoktur. Maske bir filtredir. Maske gelen mikro organizmayı üzerinde tutar. Bir maskeyi saatten daha uzun bir süre takmamalıyız. Bu süreyi doldurduktan sonra maskeyi kulak kısmından tutarak çıkartıp, kapaklı bir çöp kutusuna atmak ve elleri su ve sabunla yıkamak gerekiyor” dedi.

Yurt dışından gelenler ne yapacak?

Kesin vaka ile temas edenlere şüpheli vaka dediklerini söyleyen Dr. Songül Özer; “Şüpheli vaka dediğimiz kişilerin laboratuvarda testi pozitif çıkmış olan kişiyle 1 metreden yakın ve 15 dakikadan uzun bir süre temas etmiş olması lazım. Şüpheli vaka, boğazından ve burnundan sürüntü örneği alınarak laboratuvara gönderilip, test çalışılıp pozitif çıkana kadar şüpheli vakadır. Eğer testin sonucu negatif gelirse şüpheli vaka kesin vakaya dönüşmez. Bir süre için şüphe ortadan kalkar. İzlemeye devam edilir. Kesin vaka olabilmesi için laboratuvardan pozitif sonucun gelmesi lazım. Şüpheli vakayla temas edene de yakın temas diyoruz. Sağlık Bakanlığının bu durumda önerisi evde karantina. Peki, bunu nasıl yapacaksınız? Mümkünse ayrı bir odada yatacaksınız, ortak eşyalarınızı ayıracaksınız. Bulunduğunuz odayı sık sık havalandıracaksınız. Evdeki ortak alanlara geçerken maske takmalı ve tabi ki el yıkama kurallarına da uymalısınız. Çamaşırlar derecede normal deterjanla yıkanması önemli. Normal tabak bardak çatal kullanabilir ama bulaşık makinasında yıkanmasını tavsiye ediyoruz” dedi.

Gebeler kendilerini daha sık korumalılar

Koronavirüs’ün solunum salgılarıyla geçtiğini belirten Dr. Songül Özer; “6 ay ve üzerindeki gebeleri izlediğimizde gördük ki, Koronavirüs’ün kan yoluyla veya plasentayla geçişi bulunmuyor. Virüs taşıyan anneler çocuklarını emzirebilirler. Süte geçmiyor. Virüs daha yeni olduğu için 1 ve 2’nci trimesterdaki anneleri izleyemedik. Onlar henüz doğum yapmadılar çünkü. Ama bu tür bulaşıcı hastalıkların özellikle ilk üç ay içerisindeki gebelere etkili olduklarını da biliyoruz. Yani ilk üç aydaki gebeler kendilerini diğer insanlara göre daha sık korumalılar” dedi.

Kalabalık ortamlarda bulunmamak lazım!

Sağlık Bakanlığının açıklamalarına dikkat çeken Dr. Songül Özer; “ Herkes üzerine düşen tedbirleri almalı. Okullar gezmek için tatil edilmedi. Bunun bilincine varalım. Akraba ziyaretlerini bir süre gerçekleştirmeyelim. Mümkün olduğunca insanların arasına karışmayalım. Bağışıklık sistemimiz çok önemli. Bu hastalığın ilacı yok demek, elimiz kolumuz bağlı oturuyoruz demek değildir. Denenen ilaçlar var. Sadece tam olarak şu ilaç diyemiyoruz. Bu hastalık antijenik yapı olarak SARS’a çok benziyor. SARS’ı yok etmeyi başardık. O yüzden çok da paniğe kapılmamak lazım. Ama birebir spesifik ilacı henüz yok. Aşı da geliştiriliyor ama en az 1 yılı var” dedi.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır