Mutlakıyetle yönetilen ülkelerde zamanla hakana, padişaha, şaha, krala yardımcı olsun diye meclis kuruldu. Meclis üyeleri halkın dileklerini yöneticiye duyurmaya başladılar ve yasa tasarısını hazırlardı. Fakat bu yasa taslakları hakan, padişah, şah, kral tarafından benimsendiğinde yasalaşırdı. Bu yönetim biçimine ise Meşrutiyet dendi. Ancak meclisin yetkileri genel olarak çok sınırlıydı. Osmanlı Devletinde ve yıllarında iki kez meşrutiyet ilan edilmiştir. Bunlardan sonra ise üçüncü yönetim biçimi ülkemize Mustafa Kemal Atatürk tarafından getirilen cumhuriyet yönetimi olmuştur. Cumhuriyet'le birlikte egemenlik kayıtsız şartsız millete geçmiş, böylelikle millet kendini yönetme yetkisini temsilcileri - milletvekilleri- vasıtası ile kullanmaya başlamıştır. Cumhuriyet yönetiminde yurttaşın seçme ve seçilme hakkı bulunur. Seçilen temsilciler yasalar yapar, yöneticileri milleti adına denetler. Yönetilenler dilerlerse seçimlerle birlikte seçtikleri yöneticilerini yine kendileri değiştirebilirler.
Bu nedenle Türk halkına ve milletine en çok yaraşır yönetim biçimi Ulu Önder Atatürk’ün de dediği gibi medeni memleketlerin kabul ettiği Cumhuriyet rejimi olmuştur. Bizlere en büyük eserimdir dediği Cumhuriyetimizi hediye eden Mustafa Kemal Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını ne kadar büyük bir minnettarlık ve saygıyla ansak da azdır. Ruhları şad olsun…
Ya İstiklal Ya Ölüm
Devleti idare edenlerin seçimle iş başına geldiği yönetim şekline cumhuriyet denir. Dünyadaki devletlerin çoğu cumhuriyetle yönetilir. Cumhuriyetle yönetilen ülkelerde egemenlik milletindir. Millet, devleti yönetecek kişileri kendisi seçer. Böylece halk kendi kendini yönetmiş olur.
Yurdumuz cumhuriyete Kurtuluş Savaşı'ndan sonra kavuştu. Önceleri devletimizin adı OSMANLI DEVLETİ idi. Devlet İdaresinde bütün yetki padişahın elindeydi. Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı'nda yenik sayıldı. Düşmanlar yurdumuza girdiler. Mustafa Kemal, 19 Mayıs 'da Samsun'a çıktı. Birçok yerde toplantılar yaptı. Hakkımızı "Ya istiklal, ya ölüm" parolası altında birleştirdi. 23 Nisan 'de Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı. Mustafa Kemal meclis başkanı seçildi. Ordumuz, İnönü Savaşlarını kazandı. Peşinden Sakarya Meydan Muhaberesi ile Başkomutanlık Meydan Savaşı'nı da zaferle noktaladık. Yunanlılarla ve Birinci Dünya Savaşı'nı da savaştığımız devletlerle 24 Temmuz 'te Lozan Barış Antlaşması imzaladık. Bütün dünya devletleri, Türkiye'nin bağımsız bir devlet olduğunu kabul ettiler. Yurdumuz yeniden egemenliğine kavuştu. Türkiye Büyük Millet Meclisi, 29 Ekim 'te cumhuriyeti ilan etti. Devletimizin adı TÜRKİYE CUMHURİYETİ oldu. Atatürk ise, ilk cumhurbaşkanımız olarak göreve başladı.
Cumhuriyet idaresinde devlet anayasaya uygun kanunlarla idare edildi. Kanunlar ise halkın seçtiği miller vekilleri yapar. Devlet başkanına CUMHURBAŞKANI denir.
Halkı yöneten insanlar, seçimle iş başına gelirler. Halk, istediğini seçer, istemediğini seçmez. Seçilen kişiler halka karşı sorumludurlar. İşte bütün bunlardan dolayı cumhuriyet en iyi yönetim şeklidir.
Hayatımın Bir Parçasıydı
Kalıplaşmıştı belki aklımızda. Oturduğumuz sıralarda öğrettikleri gibi kazıdık belleğimize. Ama yanlıştı. Aslında ne farklıydı cumhuriyet. İlkokulda sabahları okuduğumuz andımızdı, İstiklal Marşıydı cumhuriyet. Özgürlüğümü hür benliğimle haykırdığım, ruhumun yaşam tarzıydı. Anamdı, babamdı, sevdiğimdi, okulumdu…Kısacası hayatımın bir parçasıydı.
Yaşamak ne güzel değil mi bu gül bahçesinde? Özgürce, istediğin gibi…Her şeyi canının çektiği gibi yapmak hoş. Fakat bir de durup arkaya bakmak lazım. Geldiğin yola, tam arkana. Farkında mısın oradaki sisli havanın, çekilen acının? Görüyor musun bir elinde sancağı bir elinde süngüsüyle seni, senin geleceğini koruyan dedeni? Şimdi önüne dön. Güller içinde bir yol. Arkanda ise, toz duman bir özgürlük kavgası izleri. İşte gördüğün dikenli yol seni bu gül bahçesine getiren, ayaklarını yere sağlam bastıran yoldur.
Şöyle bir otur. Otur ve düşün. Ne acılar, ne çileler çekilmiş şu uğurda. Biraz da özgür olabilmek için, düşündüklerimizi kısık sesle söylememek için ne savaşlar verilmiş Anadolu'nun dört bir yanında. Dedeni askere yollarken bir damla bile gözyaşı dökmeyen mert annesini düşün. Ve onu düşünerek bak önüne, sağlam bak, tam önüne. Kimsenin ne dediği seni ilgilendirmesin. Kulaklarını kapat bağnaz düşüncelere ve senin yolunda gördüğünün tut elinden. Ama sakın unutma arkada yaşanmışları. Geçmişini, tarihini… Bu yola oradan geldiğini.
Kolay kazanılmayan bir cumhuriyetin çocuklarıyız. Korumak istiyorsan cumhuriyetini hiç durma. Oturduğun sıradan başla işe, kullandığın tebeşirden, yürüdüğün yoldan, baktığın, gördüğün, duyduğun her şeyden. Bilmediklerini araştır ve duyur duyması gereken herkese. Çekebildiğin yere kadar yükseklere çek al bayrağı, tutabildiğin kadar yüksek tut İstiklal Marşı'nı okurken sesini. Cumhuriyeti böyle koruyabilirsin, boş boş cumhuriyetçiyim diye bağırarak değil..
Karlsruhe Eğitim Ataşeliği
Derece | Öğrencinin Adı Soyadı | TTKD Öğretmeni | Eğitim Bölgesi | |
1 | Ecrin Rüya MERAL | Tarkan CANDAN | Rastatt | |
2 | Asu Berna UZUN | Ayşe DÜNDAR | Pforzheim | |
3 | İlmiye IŞINOVA | Hülya BAKOĞLU | Heidelberg | |
Derece | Öğrencinin Adı Soyadı | Okulu | Sınıfı | TTKD Öğretmeni | Eğitim Bölgesi |
1 | Mirkan KESKİN | Friedrich von Schillerschule | 4 B | HülyaBAKOĞLU | Heidelberg |
2 | Gazel BEZİRKAN | Michaelschule Riegel | 4 B | Hacer KARAHANÇER | Freiburg |
3 | Elanur YILMAZ | Johan Peter Hebel Schule | 4 A | Berivan TANBOĞA | Bruchsal |
Yayın Tarihi Ekim
Türkisches Generalkonsulat, Referat für Bildungswesen, Rintheimerstr. 82, Karlsruhe Deutschland - / WhatsApp İletişim Hattı 85 61 28
MEB © - Tüm Hakları Saklıdır. Gizlilik, Kullanım ve Telif Hakları bildiriminde belirtilen kurallar çerçevesinde hizmet sunulmaktadır.
Cumhuriyet İle İlgili Kompozisyon
29 Ekim , Türk tarihinin önemli dönüm noktalarından biri olmuştur . Birinci Dünya Savaşı'nın ardından Mondros ve Sevr gibi antlaşmalarla eli kolu bağlanan Osmanlı Devleti parçalanmanın eşiğine gelmişti . Anadolu toprakları ebedi Türk yurdu olarak görülürken bu topraklarda Türklüğün ortadan kaldırılması an meselesi haline gelmişti . İşte böyle bir ortamda Mustafa Kemal ve ona inanan Türk milleti küllerinden doğarak yeniden tarih sahnesindeki önde gelen yerini aldı .
Cumhuriyet Osmanlı Devleti'nin ardından yeniden kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin yeni yönetim şekli oldu . Cumhuriyet ile birlikte Türk milleti demokrasi ile tanıştı . Kendi yöneticilerini kendi belirleyerek , kendi kendisini yönetmeye başladı . 29 Ekim 'te , Türk'ün devletsiz olamayacağı dünyaya duyurulmuş oldu . Milletimiz şanlı tarihine yeni bir sayfayı Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde bir kez daha ekledi . Cumhuriyet yönetimi kadın , erkek , çoluk çocuk demeden tüm vatandaşları eşit hale getirdi . Kadınlarımızın sosyal hayatta ön plana çıkmalarına ve istedikleri ve başarabildikleri düzeyde eğitim almalarına olanak sağladı .
Cumhuriyet rejimi halkımız tarafından kısa sürede benimsendi . Dağdaki bir çobanın kendini yetiştirerek bu ülkede cumhurbaşkanı olmayı başarması , tüm halkımıza ilham kaynağı oldu . Tüm Türk çocukları ve gençleri Cumhuriyet rejiminin kendine sağladığı olanaklarla geleceğe daha bir güvenle ve umutla bakmaya başladı .