Kadınların birçoğu, gebe kalarak sağlıklı bir evlat dünyaya getirmek istemektedir. Fakat ne yazık ki mutlu bir şekilde başlayan her gebelik hikayesi istenen sonuçla bitmez. Bu durumun en bariz örneklerinden birisi de dış gebelik sorunudur.
Dış gebelik rahatsızlığı, döllenmiş halde bulunan yumurtanın kendisini fallop tüpleri arasından birine atması durumudur. Yaşanan bu yerleştirme ile beraber ne yazık ki embriyolar bebeğe dönüşemez. Bunun sebebi ise fallop tüplerinin embriyoyu destekleyecek seviyede büyük olmamasıdır. Sıradan gebelik durumları ile büyük bir benzerliğe sahip olan dış gebelik, ebeveynlerin “bir daha gebe olamayacak mıyım?” sorusunu sormasına neden olmaktadır. Günümüzde yaşanan gelişmeler ile beraber doğru teşhisler ve tedaviler sayesinde dış gebelik sorununun çözümü kolay bir hal almıştır. Mersin kadın doğum uzmanları, size bu konuda yardımcı olacak olan uzmanlardır. Doğru bir teşhis ve tedavi için bu adrese başvurabilirsiniz.
Dış gebelik adı verilen durum, rahmin içerisine değil de dışarısına yerleştirilen gebelik anlamına gelen durumdur. Yani döllenen yumurta olması gerektiği gibi rahme ait iç kısma değil bunun dışarısında kalan bir alana yerleştirilir. Bu durumun bir diğer adı ise ektopik gebeliktir. Günümüzde yaşanan 80 hamilelik durumunun en az bir tanesi dış gebeliktir ve bu durum bazen kişilerin hayatını tehdit edebilmektedir.
Döllenmiş vaziyette olan bir yumurta, birçok farklı sebepten dolayı tüp kısımlarından rahmin boşluk alanına doğru olan geçişini tamamlayamaz. Bu durum sonucunda kişiler üzerinde dış gebeliğin meydana geldiği görülür. Dış gebeliğin yaşanması ile beraber meydana gelen belirtiler, düşükler, apandisit, yumurtalık kistlerinin yırtılma durumu ve genital enfeksiyon sorunları ile benzer niteliğe sahip belirtilerdir. Bu sebepten dolayı da incelemelerin ve tanının doğru bir inceleme ile yapılması gerekir.
Dış gebelik sorunun yaşanması ile beraber normal gebeliğe benzer durumların yaşandığı görülür. Bu durumlar adet döneminin gecikmesi, hamilelik testi olan kişilerin testlerinde pozitiflerin görülmesi, bulantıların yaşanması, sürekli olarak kusma durumları ve göğüslerde hassasiyetlerin meydana gelmesi gibi belirtilerdir. Bu sebepten dolayı da dış gebelik yaşayan kadınlar, normal hamilelik dönemlerine ait durumların birçoğunu yaşamaktadır.
Dış gebelik durumunun yaşanması ile sorunların meydana gelmemesini istiyorsanız, adet döneminin gecikmesi sonrasında doktora görünmeli ve önleminizi almalısınız.Kadın doğum doktoru Mersin, gerekli incelemeleri yaparak bu durum üzerinde önlemleri alacaktır.
Dış gebelik durumu ile karşı karşıya kalanların rahatsızlıkları, büyük oranda ektopik implantasyon fallop tüpleri içerisinde gerçekleşmektedir. Dış gebelik durumları, hamilelik yaşayanların %1 ya da %2’sinde görülür. Bu sorunu yaşayanlarda ise belli başlı risk faktörlerinin meydana geldiği görülür.
Cinsel olarak aktif bir yaşama sahip olan her kadında dış gebelik sorunu görülebilmektedir. Fakat bunların arasında çok daha dikkatli olması gereken bireyler vardır. Bunlar 35 yaş üstü kadınlar, sigara kullananlar, daha önce düşük yaşayanlar, endometriozis durumuna sahip olanlar, doğurganlık ilaçlarını kullanan kadınlar ve kısırlık tedavisi görenlerdir. Bu bireylerin dikkat etmesi gerekir ve belirtiler sonrasında hemen doktora giderek muayene olması gerekir. Mersin kadın hastalıkları uzmanı, alanında uzman çalışanları bulunan ve dış gebelik sorunlarında yardımcı olan bir yerdir. Sizler de bu rahatsızlığınız için bu adrese ulaşabilirsiniz.
Dış gebelik nasıl anlaşılır sorusu, günümüzde hamile kalan birçok kadın tarafından sorulur. Kişiler, bu belirtileri öğrenerek kendileri için önlem almak isterler. Belirtilerin nasıl anlaşılacağı ve ne olduğu konusu hakkında şu bilgileri verebiliriz.
Dış gebeliğe ait belirtiler, birçok hastalık ile benzer belirtilere sahiptir. İlk olarak bu durumlara dikkat etmeli ve benzerlik sonucunda yanlış bir kanıya kapılmamalısınız. Dış gebelik sorunu ile benzer belirtilere sahip olan durumlar şu şekildedir:
Bu gibi durumlar, dış gebelik ile benzer belirtilere sahip olup dikkat edilmesi gereken durumlardır. Peki dış gebeliğe ait olan asıl belirtiler nelerdir? Bu belirtileri de şu şekilde sıralayabiliriz:
Yaşanan rahatsızlıklar ile beraber “dış gebelik kaçıncı haftada belli olur?” sorusu sıklıkla sorulmaktadır. Hamileliğin 6. haftası, genel olarak bu belirtilerin ve ağrıların hissedildiği zaman dilimidir. Bunun yanında, dış gebelik yaşayan bazı kadınların hiçbir şekilde ağrı ve belirti hissetmediği de olur. Bu gibi durumlar sonrasında yalnızca ultrason görüntüleri ile dış gebelik tespit edilmektedir.
Döllenmiş vaziyette bulunan yumurta, rahmin içerisinde değil de dışarısında kalırsa herhangi bir şekilde büyüme sağlayamaz. Hayati tehlikesi bulunan durumlar ile karşı karşıya kalmamak için dış gebeliğe ait olan dokunun çıkartılması gereklidir. Kişiler üzerinde meydana gelen durumlar ve belirtilere göre tedaviye başlanır ve bu tedaviler; ilaç, abdominal cerrahi ve laparostik cerrahi olarak farklı şekillerde gerçekleştirilir. Dış gebelik tedavisi, bu yapılan işlemler ile kısa sürede tamamlanmaktadır.
Çeşitli tedaviler arasında yer alan dış gebelik ameliyatı, uzman doktorlar tarafından gerçekleştirilen bir ameliyattır. Dış gebeliği tedavi etme amacı ile tercih edilen iki çeşit ameliyat bulunur. Bunlara laparoskopik ameliyat denmektedir. Bu yapılan ameliyatlar için göbek deliğine yakın bir alanda kesi yapılır. Sonrasında ise uzman doktorunuz tüp bölgesi üzerinde görüntüye erişmek için kamera lensi ile hazırlanan bir tüp kullanır.
Salpingostomi adı verilen ameliyatta dış gebelik çıkarılmaktadır. Bunun sonrasında ise tüp kendiliğinden iyileşme aşamasına bırakılır. Salpenjektomi adı verilen ameliyatta ise hem tüp hem de dış gebelik kadından çıkarılmaktadır.
Normal bir hamilelik gibi başlayan ancak gebelik kesesinin rahim içi dışında bir yere genellikle de tüplere yerleşmesi sonucunda oluşan dış gebelik, erken fark edilmemesi durumunda hastanın hayatını tehlikeye sokabiliyor.
Kadınlar için en büyük mutluluk olan gebelik, bazı durumlarda ciddi komplikasyonlara neden olabiliyor. Bunlardan en önemlisi de dış gebelik. Dış gebelik, erken dönemde yapılan ultrason ve muayene ile anlaşılabiliyor. Dış gebeliğin en önemli belirtisi ise kanama ve ağrı oluyor.
Dış gebelik nedir?
Bir gebeliğin gerçekleşmesi için sperm ile yumurtanın birleşmesi gerekiyor ve bu sperm ile yumurtanın normalde yerleşmesi gereken yer rahim içi. Gebelik kesesinin rahim içi dışında herhangi bir yere yerleşmesi ve büyümeye başlamasına ise dış gebelik adı veriliyor.
Bunu daha net anlatabilmek için aslında bir gebeliğin nasıl oluştuğunu söylemekte yarar var. Sperm ve yumurta batın içerisinde karşılaşıyor, yani sperm önce vajinaya düşüyor, rahim içerisinden tüpü takip ederek ilerliyor, yumurta da batın içerisinden tüpe geçiyor ve ilk karşılaşma tüpün içerisinde gerçekleşiyor. Bu tüpün içerisinde sperm ve yumurta birleşip döllenmiş yumurta olduktan sonra, yaklaşık 6-7 günlük bir yolculukla rahim içerisine geliyor ve oturuyor. Bundan sonra da oturduğu yerde gebelik değerleri yükselmeye ve belirtiler görülmeye başlıyor.
Ama enfeksiyon, geçirilmiş ameliyatlar, tüp bebek gibi bazı nedenlerle tüpteki bu 6-7 günlük yolculuk gerçekleşemeyebiliyor. Tüpün tıkanması, tüpün hareket kabiliyetinin bozulması gibi nedenler, döllenmiş yumurtanın tüp içerisinde rahme geri dönüşünü bir şekilde engelliyor, mevcut bulunduğu yerde kalıyor ve orada hayatına devam ediyor. Bu da dış gebelik denilen duruma neden oluyor.
Dış gebeliğin en önemli komplikasyonu nedir?
Döllenmiş yumurtanın tüpten rahime dönüşünü engelleyecek herhangi bir neden dış gebeliğin oluşmasına yol açıyor. Rahim büyümeye elverişli bir organ. Gebelik büyüdükçe rahim de büyüyerek gebeliğe yer açıyor. Ancak tüp aynı kabiliyette değil. Gebelik ilerlerken tüp bir noktada bunu taşıyamıyor ve yırtılabiliyor. Dolayısıyla yırtılma sırasında oluşan hasar kanamaya neden oluyor ve dış gebeliğin en önemli komplikasyonu olan batın içi kanama gerçekleşiyor. Bu, eğer fark edilemezse hayatı tehdit eden bir durum olarak karşımıza çıkıyor.
Eğer kanama olmazsa hamilelik dokuz ay boyunca devam ediyor mu?
Bu mümkün değil. 7-8’inci haftalarda genellikle tüp artık o gerilmeyi, büyümeyi kaldıramıyor ve yırtılarak kanamayı başlatıyor.
Dış gebeliğin erken dönemde fark edilmemesi mümkün mü?
Evet, çünkü bu bir gebelik aslında. Ciddi belirtiler başlayana kadar gebelik belirtileri görülüyor.
Bu noktada yapılması gereken en önemli şey nedir?
Burada yapılması gereken en önemli şey, erken dönemde kadın doğum hekimine başvurmak. Örneğin bir regl dönemi gecikti, gebe olunduğundan şüpheleniliyor ya da artık biliniyor ve kanama var. Böyle bir durumda bir kadın doğum hekiminin ultrason ile durumu değerlendirmesi gerekiyor.
Ultrasonun günümüzde daha iyi kullanılması, gebelik testinin yaygınlaşması ve kolay kullanımı çok önemli... Çünkü hasta bize başvurduğunda biz gebelik testini yapıp Beta hCG’nin belli değerlerin üzerinde olduğunu görüyor ama rahmin içerisinde gebelik kesesini göremiyorsak dış gebelikten şüpheleniyoruz.
Kanda Beta hCG değerinin yükselmesinin gebelik haricinde başka bir belirtisi olabilir mi?
Nadiren yumurtalık tümörlerinin de belirtisi. Ama doğurganlık dönemindeki hastalarda çok sık görmediğimiz bir durum olduğu için, adet rötarı olan bir hastada Beta hCG’nin varlığını görüyorsak, tümörü düşünmüyoruz. Ayrıca değerin yükselmesi de önemli.
Normal şartlar altında gebelikte Beta hCG’nin değeri iki günde iki katı kadar artıyor. Artışın bu şekilde olması sağlıklı bir gebeliğin gidişatını gösteriyor. Dolayısıyla dış gebelikten şüphelenildiğinde ve tam olarak tanıyı koyamadığımızda, Beta hCG değerini iki günde bir kontrol ediyoruz. Artış istediğimiz gibi olmuyorsa, bu anormal bir gebeliği düşündürüyor. Değerin yükselmesine rağmen rahim içinde gebelik kesesini göremiyorsak, yine dış gebelikten şüpheleniyoruz.
Tedavi aşamasında nasıl bir yöntem uygulanıyor?
Dış gebelikten şüpheleniyorsak takibe alıyoruz. Bu, tedavi için önemli, çünkü dış gebelik tedavisinde geç gelinen dönemlerde ameliyat zorunlu oluyor. Eskiden tüp yırtılıp kanama olduğunda ameliyat edip (açık ameliyat) tüpü alıyor ve dış gebeliği sonlandırıyorduk. Ancak günümüzde şartlar uygunsa ilaçla, medikal tedaviyle ve laparoskopiyle dış gebeliğin yüksek başarıyla tedavisini yapabiliyoruz.
Ne zaman ilaçla, ne zaman açık, ne zaman kapalı ameliyat tercih ediliyor?
Dış gebeliğin yerleşim yerini bilmemiz, tedaviye cevap verip veremeyeceğini bilmemiz, hormonların normal değerlerde olması, hastanın genel durumunun iyi olması, henüz kanamanın olmaması gibi bazı şartlar sağlanırsa bir iğne yardımıyla, tıbbı tedaviyle, bir kez, bazen de tekrarlayan dozlarla, hücre ölümü sağlayan bir iğne yardımıyla anormal bölgede yerleşmiş gebeliği sonlandırabiliyoruz. Yani eğer şartlar uygunsa, ilaçla tedaviyi tercih etmeye çalışıyoruz. Onun dışındaki tedavilerimiz operasyon oluyor. Tüpün yırtıldığı, batın içi kanamanın fazlalaştığı, hastanın genel durumunun kötü olduğu durumlarda hala geçerli tedavi olan açık ameliyatı yapmak gerektiğini söyleyebiliriz. Tüpün alınması ya da tüpün içerisinden dış gebelik kesesinin çıkarılması yöntemleriyle kanama durduruluyor. Kapalı ameliyatın (laparoskopi) seçilebilmesi için genel durumun iyi, tüpün henüz yırtılmamış olması gerekiyor.
Dış gebelik ameliyatı geçirmek sonrasında komplikasyonlar yaratıyor mu?
Bir kere dış gebelik ameliyatı geçirmek ya da bir kere dış gebelik geçirmek, bir sonraki gebelikte dış gebelik yaşama ihtimalini artırıyor. Çünkü zaten hasarlı bir tüp üzerine bir hasar daha gelmiş olacağından, bir sonraki gebelikte dış gebelik yaşama ihtimali yüzde 10 kadar artıyor. Bu önemli bir artış ve bize yine şunu söyletiyor: Tekrar bir gebelikten şüpheleniliyorsa, mutlaka ultrason ile kadın doğum hekiminin değerlendirmesi gerekiyor.
Hangi durumlarda dış gebelik hayati risk taşıyor?
Hayati risk taşıyan durum, gecikilmiş dış gebeliktir.
Gecikildiğinde hasta neler yaşıyor?
Çok şiddetli ağrı. Hatta kanama çok fazlalaştığında çarpıntı, halsizlik, güçsüzlük gibi şikayetler oluşabiliyor. Hasta genellikle durumunun en dramatik olduğu anda, ciddi bir kanama başladığı anda başvuruyor. O sırada tanı hızı, tedavi hızı ya da hastaneye gelme zamanı bize hayati tehdit açısından durumu belli ediyor.
Dış gebelik ne sıklıkta görülüyor?
Amerikan kaynaklı bir bilgi olmakla birlikte 1000’de 15-16 oranında bir rakamdır dış gebelik. Bu çok yüksek bir oran değil, ama başınıza geldiğinde sıkıntılı bir süreç olduğu için önemli ve dikkat edilmesi gereken bir durum. Bir kez dış gebelik yaşamak ve geçirilmiş enfeksiyonlar, dış gebelik ihtimalini artırabildiği için bu durumun tanınması önemli.
Uzm. Dr. Burçin Demirel
Bayındır Levent Tıp Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
01.09.2018
gebelik.org, Operatör Dr. Kağan Kocatepe tarafından hazırlanmaktadır.
Dış gebelik (ektopik gebelik), sperm ile oosit (yumurta hücresi) birleşmesi sonucu oluşan gebelik ürününün normal yerleşim yeri olan rahim içi yerine başka bir yerde ve sıklıkla Fallop tüpünde yerleşmesi ve burada gelişmesi sonucu oluşan normal dışı bir gebelik durumudur ve erken aşamalarda saptandığında ameliyatsız tedavisi mümkündür.
Tüpün içinde gelişimine devam eden embriyo bir süre sonra etrafındaki dokuyu adeta "eritir" ve belli bir süre sonra bölgedeki damarlardan birinin ya da birkaçının yırtılması sonucu kanama başlar.
Dış gebeliğin en büyük ve hayati tehlikesi bu kanamadan kaynaklanır. Geç kalınmış bu durumlarda bu kanamayı durdurmak ve hayati tehlikeyi ortadan kaldırmak için sıklıkla ameliyat gerekir.
Günümüzün erken tanı ve tedavi yöntemleriyle hastanın erken dönemde başvurması koşuluyla dış gebelik henüz iç kanamaya yol açmadan tanınmakta ve enjeksiyon şeklinde ilaçlarla ameliyatsız tedavi edilebilmektedir.
Ameliyatsız tedavi, erken tanı konulduğunda %90'lık başarı oranlarına ulaşmış durumdadır.
Siz anne adaylarına bu konuda düşen görev dış gebelik geçirme açısından hiç bir risk faktörünüz bulunmasa bile gebeliğinizin en erken döneminden itibaren kontrole gitmenizdir.
Bu kontrolde intrauterin (rahimiçi normal yerleşimli) gebeliğin saptanması mümkün olacak, ya da dış gebelik saptanırsa yine en erken aşamalarda enjeksiyon şeklinde ilaçlarla, ameliyatsız tedaviniz mümkün olacaktır.
Dış gebelik, gebelik ürününün rahim içine ulaşım yolunun tıkanmasıyla meydana gelen bir durumdur.
Dış gebelik oluşabilmesi için tüplerde meydana gelen daralma öyle bir şekilde olmalıdır ki, sperm vajinadan rahim içine ve buradan da tüplere geçip yumurta hücresini dölleyebilmeli, fakat döllenme sonucu oluşan embriyo tüp içinde ilerleyerek rahim içine ulaşamamalıdır.
Yani tüp içinde ya kısmi tıkanıklık oluşmalı (tam tıkanıklık olursa döllenme de gerçekleşemez), ya da tüplerin "dalgalar" şeklinde embriyoyu rahim içine götürücü doğal hareketleri yavaşlamış olmalıdır. Bu durumların oluşumuna yol açan tüm etkenler tüplerde dış gebelik oluşmasına neden olabilir.
Ancak birçok dış gebelik olgusunda aşağıda sayılan etkenlerden hiç birinin olmadığını da vurgulamak gerekir.
Tüplerin etrafındaki yapışıklık önceden geçirilmiş salpenjite (tüplerin enfeksiyonu) bağlı olarak oluşabileceği gibi özellikle bu bölgede yapılan operasyonlar (kist ameliyatları, daha önce geçirilmiş dış gebelik ameliyatları, tüplere yönelik "tüpleri açma" ameliyatları, tüplerin bağlanması) tüpler etrafında yapışıklık yaparak dış gebelik riskini artırabilir.
Geçirilmiş apandisit ise zamanında ameliyat edilmiş ise (yani apendiks henüz patlamadan önce yapılmışsa) ileri derecede yapışıklık yapması beklenmez.
Sezaryen operasyonu ise yapışıklıklara neden olmasına karşın dış gebelik riskini artıran bir durum olarak kabul edilmez.
Daha önce dış gebelik geçirilmiş olması
Daha önce bir kez dış gebelik geçirmiş olmak takipeden gebeliğin de %10 olasılıkla dış gebelik şeklinde gelişmesine neden olur.
Gerek ilaçlarla (yumurtlamayı sağlayıcı ilaçlar), gerekse müdahalelerle (tüplere yönelik operasyonlar, IVF (tüp bebek)) "oluşturulan" gebeliğin dış gebelik olma riski, kendiliğinden oluşan gebeliklere göre yüksektir. Bunun en önemli nedeni kısırlık tedavisinde çoğul embriyo oluşma olasılığının artmasıdır. Böylece dış gebelik riski, varolan embriyo sayısı doğrultusunda katlanır ve istatistiksel dış gebelik olasılığına daha "hızlı" ulaşılır.
Dünyada IVF (tüp bebek) yöntemi ile sağlanan ilk gebelik bir dış gebeliktir.
IVF'de bu durum embriyonun rahim içine "yüksek" yerleştirilmesinden de kaynaklanabilmektedir.
Yaş, tüplerin hareketliliğini azaltır ve böylece gebelik ürününün rahim içine ulaşmadan tüpün içinde yerleşme ve gelişme olasılığını artırır.
Usulüne uygun olarak gerçekleştirilmiş ve sonrasında herhangi bir anormal durum oluşmamış isteğe bağlı kürtajların sayısı ne olursa olsun dış gebelik riskinin artması beklenmez.
Çok sayıda kürtaj geçirmiş olmak daha çok rahim iç tabakasında yapışıklık ve buna bağlı olarak düşük riskinde artış ya da gebe kalmamaya neden olur.
Ancak yasal sınırı aşmış haftalarda yapılan tahliyelerde, ya da herhangi bir kürtaj sonrasında ciddi enfeksiyonlar gelişmesi durumunda daha sonraki gebeliklerde dış gebelik gelişme riski artar. Kürtajın yasal olmadığı ülkelerde kendi kendine yapılan düşük girişimleri de ciddi enfeksiyonlara neden olabilmektedir.
Etkinliği yüksek olan yöntemler (tüplerin bağlanması, doğum kontrol hapları, "iğneler", progesteron ağırlıklı haplar, acil kontrasepsiyon ve spiral, gebe kalma riskini azalttığı için sayısal olarak dış gebelik riskini azaltır.
Ancak bu yöntemlerden herhangi birinin başarısızlığı durumunda ortaya çıkan gebeliğin dış gebelik olma riski oldukça yüksektir (doğum kontrol haplarında meydana gelen başarısızlıklar hariç).
Bunun en tipik örneği tüplerin bağlanması sonrasında oluşan gebeliktir. Tüplerin "bağlanmış" olmasının yarattığı tüp hasarı dış gebelik oluşumuna zemin hazırlar ve oluşan gebeliklerin %30-40'ı dış gebelik şekinde gelişir.
Diğer yöntemler de (spiral, progesteron ağırlıklı "haplar" ve "iğneler", acil kontrasepsiyon) rahimiçi gebeliği önlemede oldukça başarılı olmalarına karşın tüplerdeki gebeliği önlemede başarısızdırlar ve oluşan "kaçak" gebeliğin dış gebelik olma riski yüksektir.
Sigara tüplerin "dalgasal" hareketlerini yavaşlatan bir etkendir. Bu yüzden özellikle günde bir paketten fazla sigara içen anne adaylarında dış gebelik oluşma riski artar.
Nadiren bu da bir etken olabilir.
Tüplere dışarıdan baskı yapabilecek olan büyük miyom ya da over (yumurtalık) kistleri dış gebelik oluşumuna zemin hazırlayabilirler.
Başta gelişmiş ülkeler olmak üzere 30 yıldır dünya genelinde dış gebelik oransal olarak artmaktadır.Amerika'nın son verileri tanısı konmuş gebeliklerin 1000'de 16'sının dış gebelik olduğunu ve bu sayının 1970'e göre beş kat arttığını göstermektedir. Aynı veriler dış gebeliğin görülme aralığının en sık 35-44 yaş olduğunu, anne ölümlerine dış gebelik katkısının %15 olduğunu ve anne ölümlerinde dış gebeliğin ikinci sık görülen neden olduğunu göstermektedir.
Dış gebeliğin artış göstermesinin en önemli nedenleri cinsel yolla bulaşan hastalıkların sıklığındaki artış, tüp bebek ve diğer kısırlık tedavilerinin daha sık uygulanması ve gelişmiş teknolojiyle daha çok hastada dış gebelik tanısının konması ve böylece aşağıda anlatılacak olan "kendi kendine iyileşen" dış gebelik olgularının da saptanabilmesidir.
Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar
Dış gebeliğin belirtileri aşamalar şeklinde değerlendirilebilir.
En erken aşamalarda dış gebelik hiçbir belirti vermez.
Normal bir gebelik gibi adet gecikmesi olur ve gebeliğin diğer belirtileri de olabilir.
Ancak kısa zamanda gebeliğin büyümesiyle birlikte tüp gerilmeye başladığı andan itibaren hastalarda "müphem" ağrılar olur.
Bu müphem ağrılar duyarlı bir hastanın doktora başvurmasını sağlar ve en erken dönemde tanı koymak mümkün olabilir.
Gebelik ilerledikçe bu ağrılar şiddetlenir.
Bunun da nedeni embriyonun tüpün içinde büyümeye devam etmesi ve gerilmeye bağlı olarak ağrı uyandırmasıdır. Bu aşamada başvuran bir kadında da henüz tüp yırtılmadan tanı koymak ve tedavi etmek mümkündür.
Gebelik daha da ilerlediğinde gebeliğin yerleştiği tüp gerginliği daha fazla kaldıramaz ve bir yerinden yırtılır.
Yırtık giderek büyür ve bölgedeki damarlardan karın içine kanama başlar.
Bu dönemde hastanın şikayetleri de değişim gösterir. Artık ağrının yerini kan kaybına bağlı belirtiler almaya başlar.
Oluşan kan kaybının miktarına göre hafif başdönmesinden bayılmaya ve çok ileri dönemlerde kan kaybına bağlı şok gelişimine bağlı belirtiler görülür.
Yırtılma sonrasında gebelik ürününün gelişimi durduğundan kandaki gebelik hormonları da hızla azalır ve hormon desteğini yitiren endometrium (rahim iç tabakası) vajinal kanamayla birlikte dökülmeye başlar.
Ne yazık ki tüm dünya genelinde dış gebelik, kadının şikayetlerini gözardı etmesi veya eşinin doktora götürmemesi nedeniyle en sık bu aşamada yakalanabilmektedir.
Bazı durumlarda ise tüp içinde başlayan dış gebelik tüpün içinde ters yönde ilerleyerek tüpün ağzından karnın içine "düşmekte" ve burada kendi kendine "eriyerek" kaybolmaktadır. Bu tür durumlara bazen takiplerimizde rastlamakla beraber bu olguların çoğu kadının farkında olmadan kendi kendine seyretmektedir.
İleri aşamalara gelmiş ve iç kanaması devam eden bir dış gebeliğin tanısını koymak zor değildir. Kan kaybı belirtileriyle birlikte gebelik testinin müspet olması ve muayene ve ultrasonda karın içinde serbest kan saptanması tanı koymak için yeterlidir.
Henüz bu aşamaya gelmeyen dış gebeliğin tanısı ise bu kadar kolay değildir.
Bunun için seri beta HCG ve Progesteron hormonu ölçümlerine başvurmak gerekebilir. Bu amaçla yapılan seri ölçümlerde kanda beta HCG seviyesinin belli bir zaman aralığında yükselme hızına bakılır ve progesteron seviyesinin de belli bir değerin üzerinde olması gerekir.
Normal bir gebelikte 48 saat aralıkla yapılan iki ölçümde beta HCG hızı yaklaşık %60 ile iki kat artar. Dış gebelikte ise bu artış olmaz. Progesteron seviyesi de beklenenden düşüktür.
Seri ölçümler kesin tanı aracı değildirler ve ölçüm belli bir aşamaya gelmesine karşın ultrasonda intrauterin (rahimiçi) gebeliğe ait bulguların görülmemesi gebeliğin bir dış gebelik olduğu yönünde oldukça değerli bir bulgudur.
Vajinal ultrasonda beta HCG seviyesi 1500-2000 (dikkat: laboratuarın referans değerlerine göre değişebilir!) ve üzerinde olduğunda, abdominal (karından yapılan) ultrasonda ise 6500 ve üzeri olduğunda (dikkat: laboratuarın referans değerlerine göre değişebilir!) rahim içinde gebelik kesesi mutlaka gözlenmelidir.
Gözlenemiyorsa gebeliğin yerini araştırmak için vakum yöntemiyle rahim içinden alınan kürtaj örneği patolojiye gönderilir. Patolojik incelemede alınan örnekte plasenta hücreleri saptanmışsa bu gebeliğin dış gebelik olmadığı, saptanmamışsa gebeliğin dış gebelik olabileceği düşünülür.
Bu durumda ya Metotreksat adı verilen ilaç ile tedaviye, eğer ultrasonografide tüplerden birinde kitle gözlenmişse laparoskopiye (kapalı ameliyat) geçilir.
Laparoskopide pelvis dikkatli bir şekilde incelenir ve sıklıkla da dış gebeliğin tüplerden birinin içinde yerleşmiş olduğu görülerek dış gebeliğin kesin tanısı konur ve tedaviye geçilir.
Bazı durumlarda gebelik kesesi ve içinde bulunan embriyo net olarak rahim dışında gözlenebilir.
Bu durum dış gebeliğin kesin tanısını koyduran diğer bir bulgudur.
(Tarihi değeri olan yandaki resim bu durumu anlatmaktadır!)
Gebeliğin dış gebelik ya da rahim içi gebelik olduğunun ayrımında kullanılan diğer bir destekleyici inceleme de yukarıda anlatıldığı gibi, kan progesteron seviyesi ölçümüdür.
Herhangi bir zamanda bakılan seviyenin 15-25 ng/ml ve üstünde olması normal gebelik lehine, daha düşük olması ise normal dışı seyreden gebelik lehine bir bulgudur.
Dış gebelik tanısı erken konduğunda, yani henüz tüp yırtılmadan yakalandığında hasta henüz kan kaybetmeye başlamadan laparoskopik yöntemle tedavi şansı oldukça yüksektir.
Dahası laparoskopik tedavinin hastanın tüpünün alınmadan "tüpün içinin boşaltılarak" tedavi edilmesini ve böylece tüpünün korunmasını sağlama gibi bir avantajı söz konusu olabilir, lakin tüpün bırakılması ileriki gebeliklerde aynı yerde dış gebelik oluşumuyla sonuçlanabilmektedir.
Laparoskopi imkanlarının olmadığı yerlerde aynı işlem laparotomi (karnın açılması) ile de yapılabilir.
Yine erken dönemde kullanılan diğer bir tedavi yöntemi de metotreksat adı verilen ilaçla tedavidir.
Belli kriterler yerine geldiğinde, hastanın genel durumu da uygun şartları taşıyorsa tek ya da birkaç doz metotreksat adı verilen ilaç ile (yani enjeksiyon şeklinde ilaç tedavisi ile) dış gebelik ameliyat gerektirmeden tedavi edilebilir.
Fallop tüpü yırtılıp iç kanama başladığında ise genellikle tek ve en uygun tedavi laparotomi adı verilen işlemle karnın ameliyat edilerek açılması ve yırtılmış tüpün kısmen çıkarılarak kanamanın durdurulmasından ibarettir.
Dış gebeliğin karın içinde yerleşmesi durumudur. Gebelik ürünü mesane, barsak veya diğer organlardan birinin dış yüzeyine yerleşerek burada yaşamını sürdürür. Nadir görülen, tanısı nispeten zor ve oldukça tehlikeli bir dış gebelik şeklidir.
Dış gebeliğin serviks (rahimağzı) içine yerleşmesi durumudur. Bu da oldukça nadir görülür.
Gebeliğin çoğul (en sık ikiz) olması ve bir embriyonun normal rahimiçi, diğerinin ise ektopik yerleşim göstermesi durumudur.
Nadir bir gebelik şekli olmakla beraber çoğul gebelik olasılığının yüksek olduğu kısırlık tedavileri riski artırır.
İLGİLİ KONULAR: