damak sarkması ameliyatı yorumları / Horlama Ve Uyku Apnesi Sendromu

Damak Sarkması Ameliyatı Yorumları

damak sarkması ameliyatı yorumları

Üst solunum yolunun kısmi tıkanıklıklarına bağlı olarak gelişen horlama sosyal hayatı olumsuz etkileyen bir problem ikensolunumun tam olarak durması anlamına gelen apne çok ciddi bir sağlık sorunudur.

Horlama ve Uyku Apnesi Sendromu Nedir?

Üst solunum yolunun kısmi tıkanıklıklarına bağlı olarak gelişen sesli uyku; horlama, uyku sırasında solunumun durması ise apne olarak isimlendirilmektedir. Basit horlama sosyal bir problem iken apne mutlaka tedavi edilmesi gereken ciddi bir sağlık sorunudur.

Solunum havanın ciğerlerimize doğru akışı sırasında solunum yollarının cidarında oluşan çekilme (vakum) etkisi ile dar bölgelerde oluşan türbülansa bağlı olarak mukozal yüzeylerin karşılıklı çarpışması horlama sesini oluşturmaktadır. Hava yolları cidarındaki bu çekilme etkisine bağlı olarak hava pasajının daralması ile hava akışı azalmakta hatta kanalın tamamen çökerek kapanması ile solunum durabilmektedir.

Uyku sırasında burun ve ağız solunumunun 10 saniyeyi geçecek şekilde tam olarak durması apne, bir saatlik uyku sırasında oluşan apne sayısı Apne İndeksi (AI) olarak isimlendirilmektedir.

Uykuda akciğerlere giden hava akımının 10 saniyeden uzun süre ile %30-50 oranında azalması ile beraber  solunum  hareketinin azalması ya da kandaki Oksijen doygunluğunun (O2 saturasyonu) azalması hali ise hipopne olarak ifade edilmektedir.

Uykuda solunum durması hastalığının ciddiyetinin saptanmasında en fazla kullanılan değer olan AHI (Apne hipopne indeksi) değeri bir saatlik uyku sırasında oluşan apne ve hipopne sayılarının toplamını ifade etmektedir.

Uyku sırasında solunumda oluşan bu değişiklikler ile beraber beyin elektrik aktivitesi, kan oksijen düzeyi, kalp ritmi, kan basıncı, hava yolu basıncı, vücut pozisyonu gibi pek çok parametre polisomnografi testi (uyku analizi) ile takip edilerek problemin ciddiyeti tespit edilmektedir.

Genel olarak AHI değeri 5 in altında ve kan Oksijen doygunluğu %90 ın üzerinde olan hastalardaki problem basit horlama ya da üst solunum yolu direnç sendromu olarak kabul edilirken AHI değeri 5-30 arasında olanlar hafif, 30-50 arasında olanlar orta, 50 den fazla olanlar ise ağıruyku apnesi olarak kabul edilmektedir.

Kandaki oksijen doygunluğu göz önüne alındığında uyku sırasında kan oksijen doygunluğunda  %85 in altına değerler saptanan hastalar orta, %60 tan düşük değerler saptanan hastalar ağır uyku apnesi olarak değerlendirilirler.

Görülme Sıklığı

Otuz yaş altındaki erkeklerde basit horlama oranı %10 iken 60 yaşın üzerindeki erkeklerde oran %60’a kadar çıkmaktadır.  İdeal kilolarının %15 daha fazlasına sahip olan insanlarda horlama ve apne sıklığının arttığı gösterilmiştir.
Amerika’da 30-60 yaşları arasında erkeklerin %24’ünde kadınların %9’unda apne indeksi 5 ve üzerinde bulunmuştur.

Şikayetler ve Bulgular

Hastalığın şiddetine bağlı olarak değişen gündüz uyku hali vardır. Hastalar gece uyku zamanı ne kadar uzun olursa olsun gün içerisinde de uyku problemi çekerler. Gece uykuları iyi olmadığından sabahları dinlenememiş olarak kalkarlar. Apne indeksi ve/veya AHI çok yüksek olan hastalarda konuşma esnasında ve araba kullanma sırasında dahi uykuya dalma gözlenir. Sabah belirgin olup daha sonra hafifleyen baş ağrısı, gün boyu izlenen unutkanlık, dikkat azlığı, konsantrasyon bozukluğu eşlik eden başlıca bulgulardır.

Hastaların doktora başvurmasına neden olan en önemli şikayet ise horlamadır. Hastanın yatak partnerinin de görüşmede bulunması doğru bir hikaye alma açısından önem arz eder.

Uyku kalitesinin bozuk olması hastalarda anksiyete bozukluklarına, bilişsel yeteneklerde azalmaya, saldırganlığa ve depresyona da yol açabilmektedir. Horlama ve uyku apnesi sendromu olan hastalarda cinsel fonksiyon bozukluklarına da sık rastlanır. Cinsel fonksiyon bozukluğunun altında yorgunluk, isteksizlik, psikolojik rahatsızlıklar ve uykusuzluk ile ortaya çıkan hormonal değişiklikler bulunmaktadır.

Gece sık idrara kalkma uyku apnesi sorunu olan hastalarda sıkça gözlenen bir bulgudur. Özellikle çocuklarda kanda karbondioksit miktarının artmasıyla mesane kasılma bozuklukları, sık idrar kaçırma, erişkinlerde ise sık idrara kalkmaya neden olur.

Bu hastalarda sıklıkla görülen yağ metabolizması bozulmaları sonucunda hastalar kilo almaya devam ederler. Kilo problemi arttıkça metabolizma değişiklikleri belirginleşerek hastanın kilo vermesini gittikçe güçleştirir. Göğüs ve ense kısmında belirgin olarak ortaya çıkan gece terlemesi bu tip hastalarda görülen diğer bulgudur.

Yüksek tansiyon, akciğer hipertansiyonu, kalp ritim bozuklukları, kalp damar rahatsızlıkları ve inme gibi problemlere de uyku apnesi sendromlu hastalarda sıkça rastlanmaktadır. Apne indeksi 20’nin üzerinde olan hastaların ölüm riski de normale göre çok yüksektir; dolayısıyla hastaların mutlaka tedavi edilmeleri gerekir.

Uyku Apnesi Tanısı

Uyku apnesi sendromu pek çok sistemi ilgilendirebilen bir rahatsızlıktır. Hastalara tanı koymada iyi bir hikaye alınmalı ve genel vücut muayenesi yanında gerekli olan durumlarda bu probleme neden olabilecek şeker hastalığı, tiroid yetmezliği gibi sistemik hastalıkları araştırmaya yönelik tahliller yapılmalıdır.

Uyku apnesi şüphesi ile başvuran hastada üst solunum yolunun ayrıntılı bir muayenesi gerekir. Muayenenin uyanıkken yapılması nedeniyle muayene ile uyku apnesi sendromu tanısı koymaktan çok apneye neden olabilecek burun içi, yumuşak damak, küçük dil (uvula), bademcikler, dil kökü gibi bölgelerde belirgin ya da şüpheli tıkanma ve çökmelerin ortaya konması amaçlanmaktadır.

Burundan bükülebilir bir kamera ile girilerek damak arkası ve dil arkası bölgelerin  doğal pozisyonlarında değerlendirilmesi (fiberoptik larengoskopi) muayenenin en önemli aşamalarından birisidir.

Tanı amacı ile yapılan en önemli test uyku analizidir (polisomnografi). Polisomnografik inceleme yapmaksızın uyku apnesi sendromu tanısını koymak ve problemin derecesini anlamak mümkün değildir.

Uyku apnesi tanısı konulan hastalarda son zamanlarda giderek daha fazla tercih edilen bir değerlendirme yöntemi ise uyku endoskopisidir. Bu tetkik ile ameliyathane şartlarında gece uykusu anestezik ilaçlarla taklit edilirken burundan endoskop ile girilerek tıkanmanın seviyesi değerlendirilir. Cerrahi tedavi tekniğine karar verebilmek için son derece faydalı olan bu değerlendirme sırasında özellikle dil kökü kaynaklı problemi olan hastalarda ağız içi aparatların solunum yolunu açıcı etkisi de kontrol edilebilmektedir.

Uyku Apnesi Tedavisi

Horlama ve uyku apnesi sendromu olan hastalarda tedavi hastalığın şiddeti ve tıkanmanın yerine göre çok farklı alternatifler içermektedir.

Horlama ve uyku apnesi sendromu hastalarının çoğunluğu normal kilolarının hayli üzerinde olan hastalardır. Kilo vermenin sadece diyetle yapılması mümkün olmayıp günlük aktivitenin de artırılması ve bu yaşam stilinin standart hale getirilmesi gerekmektedir; Hastalara mümkün olduğunca alkol kullanmamaları ve yatıştırıcı etkiye sahip ilaçlardan uzak durmaları tavsiye edilmelidir.

Sırt üstü yatış pozisyonunda şikayetlerin arttığı genellikle hasta yakınları tarafından da  ifade edilmektedir. Yan pozisyon tavsiye edilen uyku pozisyonudur. Sırtüstü pozisyonunda yatmamak için sırta yastık koymak, pijamaya top dikmek gibi metotlar kullanılabilir.

Horlama tedavisi için yatmadan önce ağıza sıkılarak kullanılan ilaçlarda amaç boğaz bölgesinin yağlandırılmasıyla sürtünmeyi azaltmak; ve horlama sırasında oluşan gürültünün şiddetini düşürmektedir. Özellikle burun tıkanıklığı şikayeti belirgin olan hastalar uykuda burnu açık tutan bantlar ve benzeri aparatlardan fayda görmektedir. Başı yüksekte tutan ve burun tıkanıklığını azaltıp dil pozisyonuna olumlu katkıda bulunan özel yastıklar da bazı hastalarda horlamanın azaltılmasında etkili olmaktadır. Bu tür uygulamalar basit horlama olgularında rahatlıkla kullanılabilecekken uyku apnesine belirgin etkileri olmamaktadır.
CPAP (continuous positive air pressure) Cihazı uyku apnesi sendromu hastalarında cerrah tedavinin en önemli alternatifidir. CPAP cihazı ile sağlanan pozitif basınçla nefes alma sırasında hava yolunda çökmeye neden olan negatif  basıncın dengelenmesi ve hava pasajının açık tutulması sağlanır.

Cerrahiyi kabul etmeyen, cerrahiden yeterince fayda görmemiş veya çeşitli nedenlerle ameliyat yapılamayan hastalarda CPAP kullanılmalıdır. Ayrıca cerrahiye hazırlanan hastalarda da geçiçi olarak CPAP kullanılabilir.

CPAP’ın kullanımını kısıtlayan en önemli faktör hasta uyumudur. Cihazın her gece düzenli olarak kullanılması burun içinde ödeme, kurumaya ve kanamalara yol açabilir. Burun tıkanıklıkları da bu cihazın kullanılmasını zorlaştırır. Bu nedenle hastalarda CPAP kullanımı öncesinde burun içinde hava pasajını daraltan problemlerin cerrahi olarak düzeltilmesi gerekebilmektedir.

Son yıllarda çok sayıda ve çeşitte kullanıma giren ağız içi aparatları ile alt çenenin öne gelmesi boğaz ve dil kökünde hacmi artırırken dilin öne gelmesi ile dil kökü ve boğazın yanında damak arkası bölgede de genişleme sağlanmaktadır. Basit horlaması olan uygun hastaların bu tür apareylerden belirgin fayda görmesine karşın uyku apnesi sendromu olan hastalarda sadece ağız içi aparatlar kullanılarak problemin çözülmesi genellikle mümkün olmamaktadır.

Uyku Apnesinde Cerrahi Tedavi

Tıkayıcı uyku apnesinde probleme neden olan tıkanma alanı genellikle tek bir bölgeye lokalize olmayıp birkaç anatomik bölge farklı derecelerde olaya katılabilmektedir.
Uyku apnesi cerrahi tedavisinde genel olarak yumuşak damak ve dil kökü bölgelerindeki tıkanmaların çözülmesi amaçlanmaktadır

-Yumuşak Damağa Yönelik Ameliyatlar

Bu bölgede uygulanan cerrahilerde amaç küçük dil ve yumuşak damak arkasındaki hava pasajının hacminin artırılması ve dokulardaki çökme eğiliminin azaltılmasıdır. En sık cerrahi uygulanan bölge olmasına karşın hastaların sadece dörtte birinde problem sadece bu bölge ile sınırlıdır.

Hastaların yarısına yakın bir oranında damak ile beraber dil kökü ya da burun bölgesinde de sorun vardır. Sonuç olarak hastaların %75’inde az veya çok oranda yumuşak damak ve küçük dil problemi olduğu söylenebilir.

Yumuşak damağa yönelik yapılacak müdahaleye karar verirken uyku analizinin yanı sıra küçük dil (Uvula), yumuşak damak, boğaz arka yan duvarları (lateral farengeal bantlar) ve bademciklerin muayene ve uyku endoskopisi bulguları dikkatle değerlendirilmelidir.

Damak radyofrekans uygulamaları; Yumuşak damak dokusu içerisine verilen enerji ile mukoza altındaki dokularda ve damak kaslarında büzülme ve sertleşme ile iyileşen ısı hasarı oluşturulması prensibine dayanır. Sonuç olarak yumuşak damağın hava akımının yarattığı vakum ile titreme ve çökmeye meylinde azalma olur. İşlem ofis şartlarında lokal anestezi altında yapılabilmektedir (şekil 1).

Yumuşak damaktaki kalınlaşma ve sarkmanın sınırlı miktarda olduğu, genellikle horlama şikayeti olup belirgin apnesi olmayan hastalarda ya da hafif yumuşak damak problemi olup apneye neden olan asıl patolojinin diğer bölgelerde olduğu hastalarda tercih edilmektedir.

Yumuşak damağa radyofrekans uygulanması

Yumuşak damağa radyofrekans uygulanması

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Şekil 1. Yumuşak damağa radyofrekans uygulanması

Yumuşak damağa implant uygulaması (Pillar Implant): Pillar Prosedürü yumuşak damağın horlama sesinde etkili olan titreşimini ve havayolunu tıkamasına sebep olan gevşekliğini azaltmak için damağa üç adet küçük implant yerleştirilmesi işlemidir (Şekil 2). Bu implantlar yerleştirildiğinde, yumuşak damağa yapısal destek sağlarlar. Zamanla, vücudun doğal dokusunun bu implantlarla kaynaşması yumuşak damağın yapısal bütünlüğünü ve sertliğini artırır.

 

Pillar Prosedürü

Pillar Prosedürü

 

 

Şekil 2. Pillar Prosedürü

Pillar prosedürü horlama ve apneye yönelik diğer ameliyatlarla birlikte de uygulanabilmektedir.

Küçük dilin kısaltılması (Uvulektomi): Aşırı horlama zamanla uvulanın ödemlenerek uzayıp kalınlaşmasına yol açabilir. Hastaların çok az bir kısmında horlama ve uyku apnesinin sebebi tek başına uzun ve/veya kalın bir uvuladır. Dolayısıyla son derece seçilmiş hastalarda tedavide sadece uvulektomi uygulanır.

Yumuşak damak ameliyatları (Uvulopalatofaringoplasti – UPPP): Yumuşak damak ameliyatları uyku apnesi sendromlu hastalarda en sık uygulanan cerrahilerdir. Temel olarak küçük dil (uvula), yumuşak damak ve bademciklerin (tonsiller) oluşturduğu hacmin küçültülmesi ve yumuşak damak arkasında kalan hava yolunun genişletilip gerginleştirilmesi amacı ile uygulanır. Bu amaçla ilk tanımlanan teknik klasik uvulupalatoplasti (UPPP) ameliyatı olmakla beraber günümüzde bu tekniğin uygulaması oldukça azalmış olup hastaların anatomik yapılarına ve problemin özelliğine göre birbirinden çok farklı içerikte müdahaleler yapılmaktadır.

Yumuşak damağa yönelik ameliyatlarının genel olarak basit horlama hastalarının %85’inde, uyku apnesi sendromlu hastaların %25-75’inde başarılı olduğu belirtilmektedir.

Klasik UPPP Ameliyatında çıkartılan dokular

Klasik UPPP Ameliyatında çıkartılan dokular

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Şekil 3. Klasik UPPP Ameliyatında çıkartılan dokular

-Dil Köküne Yönelik Ameliyatlar

Horlama ve uyku apnesi sendromu olan hastalarda yumuşak damak ile birlikte en sık problem dil arkası bölgede saptanmakta ve birçok hastada her iki bölgeye de cerrahi müdahale yapılması gerekebilmektedir.

Özellikle kilolu ve vücut kütle indeksi (BMI) yüksek olan hastaların vücut ağırlığının %10’u kadar kilo vermeleri durumunda dil kökü bölgesinden kaynaklanan şikayetlerinde azalma olma ihtimali fazladır. Bu nedenle izole olarak dil kökünde problem saptanan hastalarda vücut kütle indeksinin yüksek bulunması durumunda ameliyat planlanmadan önce mutlaka kilo vermeye yönelik teknikler denenmelidir. Belirgin yumuşak damak patolojisi olan hastalarda orta veya şiddetli apne olması durumunda burun ve damağa yönelik cerrahi öncelikle yapılabilir. Her iki grupta da kilo vermeye yönelik çalışma döneminde gerekirse CPAP kullanılmalıdır.

Dil kökünün lazerle küçültülmesi: Ağız içinden uygulanan bir lazer yardımıyla dil kökünün orta hattında yumuşak doku çıkartılması işlemidir. Aynı zamanda dil kökü lenf dokusunun (dil bademcikleri), ve bazı gırtlak yapılarının küçültülmesi de uygulanabilir. Bu ameliyatlar sonrasında dokulardaki şişme ya da kanamaya bağlı hava yolunun tıkanması ihtimaline karşı geçici olarak boyundan hava yoluna tüp yerleştirilmesi (Trakeotomi) gerekir.

Dil kökü radyofrekans uygulamaları: Dil köküne radyofrekans uygulanmasıyla doku içinde gelişen hasarın sert iyileşme dokusu ile iyileşmesi sonucunda dil kökü hacminde azalma beklenir. Lokal anestezi ile ofis şartlarında da uygulanabilen bu yöntemin olumlu sonuçlarının izlenebilmesi için 4-6 seans tekrarlanma gerekliliği en önemli dezavantajıdır. Dil kökünde büyüme saptanan uyku apnesi hastalarında diğer cerrahilerle beraber aynı seansta uygulanabilir. Bu bölgede uygulanan diğer yöntemlere göre komplikasyon ihtimali belirgin olarak azdır.

Ağız tabanında dili öne çeken kasın ilerletilmesi: Dil kökü bölgesinde hava yolunun genişlemesini sağlayan bir operasyondur. Uyku esnasında kaslarda oluşan gevşeme ve REM uykusundaki tam hareketsizlik dilin geriye düşmesine yol açtığından dili öne çeken kasın gerilmesiyle dilin uyku esnasındaki geriye düşmesinin önüne geçilmiş olunur.

Dilin bağlı olduğu kemiğin (Hyoid) dikişle asılması: Dil arkasındaki bölgede hava yolunu genişletmek amacı ile yapılan bir ameliyattır. Dilin bağlı olduğu hyoid kemiğin dikişlerle alt çene kemiğine ya da boyundaki tiroid kıkırdağa bağlanması ve bu kemiğe yapışan kasların gerilmesiyle de dil kökü gerisinde kalan hava pasajının çökmesi engellenir.

Dil köküne askı dikişi uygulanması: Dilin geri düşmesini önlemek amacı ile yapılan bu ameliyat ile dil kökünden geçirilen bir dikiş çene kemiği içine tespit edilerek dilin geri düşmesi engellenir. Bu yaklaşımın en önemli komplikasyonu ameliyat sonrası dokularda şişlik (ödem) gelişmesidir. Erken dönem sonuçları iyi olmakla beraber zamanla dikişin doku içinde kayması ile başarı azalmaktadır.

– Üst ve alt çene kemiklerinin ilerletilmesi (Maksillomandibuler osteotomi ve ilerletme)

Yüzün orta bölgesinin, sert damak ve alt çene kemiğinin öne kaydırılmasını içeren ciddi bir operasyondur. Bu ameliyatta arka hava yolu genişletilmiş, dili önde tutan kas gerginleştirilmiş olur. Ayrıca ağız içi hacmi artırılmış olmaktadır.

-Burun Ameliyatları
Horlama ve uyku apnesi nedeniyle başvuran çoğu hastada burun içinde eğiklik ya da et büyümesi gibi bir problemler de tespit edilmektedir.
Damak ve dil kökünde belirgin patoloji saptanmayan hastalarda ve CPAP adaylarında burunda ciddi tıkanıklık olması durumunda öncelikle bu problem çözülmelidir.

-Boyundan Havayoluna Kanül Yerleştirilmesi (Trakeotomi)

Hava yolunun doğrudan boyuna açılması işlemidir.

Ağır uyku apnesi olan kan Oksijen doygunluğu çok düşük, kalp ritm problemleri bulunan, CPAP’i kullanmış fakat yeterince fayda görememiş hastalarda ve cerrahi sonrası dokulardaki şişmeye bağlı üst solunum yolu tıkanması riski olan hastalarda trakeotomi açılmalıdır.

Doç. Dr. Teoman Dal
www.teomandal.com

İlgili konular ;
– Revizyon Burun Estetik Ameliyatı
– Ultrasonik Yüz Gençleştirme
– Burun ve yüz estetiğinde 3D görüntüleme

Horlama ve Uyku Apnesi Operasyonu


Horlama, soluduğunuz havanın, ağız ve burunun gerisinde tıkanmasından dolayı oluşur. Çoğu hastada, horlamanın sebebi, uvula (ağzın gerisinde, damaktan aşağıya doğru sallanan yumuşak huni şeklindeki yapı) ve damaktır. Zayıf kas gücü, büyük bademcik veya geniz eti, uzun damak, burun tıkanıklığı ve kilo fazlalığı horlamaya sebep olabilir.

Doktorunuz size, genel sağlığınız ve uyku düzeniniz ile ilgili sorular soracaktır. Uyku ve horlama rahatsızlığınızın tam sebebinin bulunabilmesi için, uyku testine ihtiyaç duyulabilir. Bu test, belirli cihazlarla uyku anında gerçekleştirilir.

Horlamanın sebebine göre doktorunuz tedavinin seçimini size anlatacaktır. Bu durumda sebep, burun tıkanıklığı ise ona yönelik, uvula ise ona yönelik operasyonlar gerçekleştirilir.

"Uyku apnesi", uyku esnasında nefesin on saniyeden fazla tutulması ve bunun bir saat içerisinde belirli sayıdan fazla gerçekleşmesidir.

Radyofrekans yöntemi ile lokal anestezi altında kısa süren bir operasyonla horlama tedavisi yapılabilir. Genelde bir seans yetse de kişinin horlamasının düzelmesine göre altı hafta aralıklarla birkaç kez tekrarlanabilir. Bu operasyonda kişinin hastanede kalmasına gerek yoktur ve hemen işinin başına dönebilir.

Radyofrekans ile yapılan operasyonda kanama olmamaktadır. Operasyon sonrası küçük dilde bir hafta süren bir ödem olsa da hemen hemen hiç ağrı olmamaktadır.

Radyofrekans cerrahisi ile uygun seçilmiş kişilerde horlama operasyonu %85-90 başarılıdır, hemen hemen herkes operasyondan sonra dört ile altı hafta içerisinde horlamasında düzelme olduğunu fark eder.

Uyku apnesi için yapılan en sık operasyon, tıp dilinde "UPPP" diye bilinir. Bu operasyonda bademcikler alınır ve sert damak arkasında aşağıya doğru sallanan "uvula" küçültülerek dokular gergin hâle getirilir.

"UPPP" operasyonu, operasyon odasında hasta uyutulduktan sonra yapılır ve hasta, genel durumuna göre birkaç gün hastanede kalabilir.

Uyku Apnesi Operasyonu İçin Hazırlık

Yanımızda ne getirelim?
Bol ve rahat kıyafetler giyinin. Şayet kontakt lens kullanıyorsanız, operasyondan sonra gözlük kullanmanız daha rahatlık sağlar.

Özel kullandığınız ilaçlarınızı yanınızda getiriniz.

Değerli eşyalarınızı evde bırakınız.

Ulaşımınızı ayarlayınız. Sizi evinize götürecek birisini ayarlamanız gerekir.

Aspirinden kaçınınız. Operasyondan bir hafta önce ve sonrasında, aspirin ve onu ihtiva eden diğer ilaçlar kullanılmamalıdır.

Operasyon Günü

Anestezi: Anestezi, hastaların ağrı duymadan ameliyat olmasını sağlayan bir bilim dalıdır. Anesteziden korkmayınız. Anestezi, bayılmak değil kontrollü olarak bir anestezi uzmanı tarafından uyutulmak ve ameliyat bittikten sonra yine kontrollü olarak uyandırılmak demektir. Ameliyatınız süresince anestezi uzmanınız yanınızda olacak, solunum ve kalp başta olmak üzere tüm hayatî fonksiyonlarınızı takip edecek ve ameliyat bitiminde uyandırıp yatağınıza gönderecektir.

Ameliyat için gerekli testler, hastanın ve ameliyatın durumuna göre operatör doktor veya anestezi uzmanınız tarafından istenecektir. Ameliyat olacak kişi ameliyattan 8 saat öncesinden hiç bir şey yememiş ve içmemiş olmalıdır (aynı oruç gibi). 5 gün öncesinden sigara içiminin kesilmesinin ameliyat sonrası şikayetleri azaltacağını unutmayınız.

Anestezi az veya çok; ağır veya hafif değil her zaman hastaya göre ayarlanır. Hastalar genellikle ameliyathanede ellerine takılacak küçük bir iğneden verilecek ilaçlarla uyutulur (Narkoz, maske, kara balon v.s. gibi şeylerle değil).

Anesteziden çıkan hastalar ameliyattan sonra ilk saatlerde verilen ağrı kesicilerin etkisi ile uykuya eğilimli ancak sorularınıza cevap verecek, şikayetlerini söyleyebilecek halde olurlar endişelenmeyiniz.

Operasyon sonrası: Operasyondan sonra kişi, belirlenen süre içerisinde odasında kalır. Operasyonun ve hastanın genel durumuna göre, aynı gün veya sonraki günler taburcu edilir.

Ağrı: Kulak ve boğaz ağrısı beklenir. Ağrı olduğunda önerilen ağrı kesiciyi alınız. Aspirin veya onu ihtiva eden diğer ilaçları kullanmayınız, çünkü kanamaya yol açabilirler.

Operasyondan Sonraki İlk Haftalar

Diyet: Anesteziden sonra, midede hafif bir hassasiyet oluşabilir. Operasyon sonrası ilk 24 saat içerisinde, sulu ve yumuşak gıdalar rahatlık sağlar. Yutkunmak, boğaz ağrısına sebep olabilirse de, hastanın bol miktarda sıvı alması çok önemlidir. Vücudun susuz kalması, ateşe ve iyileşmenin gecikmesine yol açar.

Operasyondan sonra ilk iki hafta içerisinde ağzın tam olarak açılması zor olabilir. Sert ve pürtüklü gıdalar ile sıcak içeceklerden kaçının.

Kulak ağrısı, operasyondan sonra dördüncü, beşinci günde en kötü durumunu alır. Bu normaldir ve korkulmamalıdır. Ağrı, boğazlardan kulağa doğru yansır, kulak iltihabı diye korkulmamalıdır. Bu durum, operasyondan sonra, yedi ile on gün içerisinde son bulur. Şayet aynı zamanda kulak akıntınız ve işitme kaybınız olursa, doktorunuza haber veriniz.

Solunum: Tıkalı bir burun, nadir görülür. Solunum ve yutkunma ile ilgili bir probleminiz olursa, hemen doktorunuza haber veriniz.

Kanama: Operasyondan sonra ilk on gün içerisinde kanama olabilir. Kanama olursa, kişi dik oturtulmalı ve soğuk su ile nazikçe gargara yapılmalıdır.

Taze kırmızı kanama olursa doktorunuza haber veriniz. Doktorunuza ulaşamazsanız, hastayı en yakın acil servise götürünüz.

Ateş: Ateşiniz çıkarsa hemen doktorunuza haber veriniz.

Fizik Hareket: Aşırı fizik hareket, kan basıncını arttırarak kanamaya yol açabilir. Operasyondan sonra iki haftaya kadar aşırı hareketlerden kaçınılmalıdır.

Öksürme: Öksürmemeye çalışınız. Öksürmek, boğazı tahriş ederek kanamaya yol açabilir.

Dinlenme: Daha iyi düzelmek için, operasyondan sonra vücudunuzun daha fazla dinlenmeye ihtiyacı vardır. İlk hafta dinlenmeye önem veriniz.

Oda Sıcaklığı: İyileşme için en iyisi, serin, nemli bir havadır. Oda ısısını yüksek tutmayınız (yaklaşık 20 derece). Mümkünse hastanın odasında nemlendirici bulundurunuz.

Düzelme Süreci: Operasyonun etkisinden tam olarak kurtulmak, yaklaşık 10-14 gün sürer. Bazı günler, diğerlerinden daha rahat geçebilir. Genel olarak her geçen gün daha iyi hissedilir.

Ses: Sesinizin kulağınıza değişik geldiğini hissedebilirsiniz. Bu doğaldır ve boğazınız iyileştikçe düzelecektir.

Operasyondan Sonra İlk Ay

Operasyonu takibeden ilk hafta içerisinde uyku apnesi ve horlamada azalma olduğunu göreceksiniz.

Operasyondan Sonra İkinci ve Üçüncü Aylar

Genel olarak, her geçen gün diğerinden daha iyi olacaktır.

Hastalara, iki ile üç ay sonra uyku testi tekrarlanabilir.

Unutmayın, düzelme bir süreçtir, olay değil.

 

Horlama Ve Uyku Apnesinde Cerrahi Tedavi

 

Horlama ve uyku apnesi hastalarında cerrahi yaklaşım kararı bir çok faktöre bağlıdır. Hastaların şikayetleri basit bir horlamadan akciğer kan basıncı artışının eşlik ettiği ağır bir klinik tabloya kadar değişkenlik gösterebilmekte, tıkanma alanı tek bir bölge ile sınırlı olmayıp birkaç anatomik bölge farklı derecelerde olaya katılabilmektedir.

Hastaların genel durumu ve yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kalp hastalığı gibi diğer tıbbi problemleri de cerrahi kararı vermede önemli rol oynamaktadır.

Çok çeşitli ameliyat tekniklerinin kullanılabildiği bu hastalık grubunda ameliyat kararını düşündüren başlıca noktalar;
Uyku analizinde (Polisomnografi) RDI’ın (Respiratory disturbance index) 20 nin üzerinde olması,
Polisomnografide Kan Oksijen doygunluğunun %90’ın altında saptanması,
Gün boyu uyku hali gibi şikayetlerin günlük hayatı etkilemesi,
Belirgin kalp ritim bozukluğu olması,
Hastanın muayenesinde şikayetleri izah edecek belirgin anatomik problemlerin saptanması,
Diğer konservatif tedavi metotlarından fayda görmemiş olması,
CPAP tedavisine uyum sağlayamaması,
Ameliyatın yapılmasına engel teşkil edecek tıbbi problemin bulunmamasıdır.

 

A. YUMUŞAK DAMAĞA YÖNELİK AMELİYATLAR

Bu tür cerrahide amaç küçük dil ve yumuşak damak arkasındaki hava pasajının hacminin artırılması ve dokulardaki çökme eğiliminin azaltılmasıdır. En sık cerrahi uygulanan bölge olmasına karşın hastaların sadece dörtte birinde problem sadece bu bölge ile sınırlıdır.

Hastaların yarısına yakın bir oranında damak ile beraber dil kökü ya da burun bölgesinde de sorun vardır. Sonuç olarak hastaların %75’inde az veya çok oranda yumuşak damak ve küçük dil problemi olduğu söylenebilir.

Yumuşak damağa yönelik yapılacak cerrahinin tipi ise problemin ağırlığına ve hava yolu tıkanması yapan nedene göre değişkenlik gösterir. Yapılacak müdahaleye karar verirken uyku analizinin yanı sıra küçük dil (Uvula), yumuşak damak, boğaz arka yan duvarları (lateral farengeal bantlar) ve bademcikler dikkatle değerlendirilmelidir.

 

Genel olarak beş tip cerrahi yaklaşım bulunmaktadır:

1. Damak radyofrekans uygulamaları:

Radyofrekans ile yumuşak damak dokusu içerisine verilen enerji ile mukoza altındaki dokularda ve damak kaslarında büzülme ve sertleşme ile iyileşen ısı hasarı oluşturulması prensibine dayanır. Sonuç olarak yumuşak damağın hava akımının yarattığı vakum ile titreme ve çökmeye meylinde azalma olur. İşlem ofis şartlarında lokal anestezi altında yapılabilmektedir.
Yumuşak damaktaki kalınlaşma, dejenerasyon ve sarkmanın sınırlı miktarda olduğu, genellikle horlama şikayeti olup belirgin apnesi olmayan hastalarda ya da hafif yumuşak damak problemi olup apneye neden olan asıl patolojinin diğer bölgelerde olduğu hastalarda tercih edilmektedir. Vücut kütle indeksi (Body mass index) 25’in altında olan hastalarda daha iyi sonuç alınmaktadır, 25’in üzerindeki değerlerde sonuçlar gittikçe kötüleşmektedir.

2.Yumuşak damağa implant uygulaması (Pillar Implant):

Pillar Prosedürü, uyku apnesinin ve horlamanın anatomik unsurlarından biri olan yumuşak damağın horlama sesinde etkili olan titreşimini ve havayolunu tıkamasına sebep olan gevşekliğini azaltmak için yumuşak damağa üç adet küçük implant yerleştirilmesi işlemidir (Şekil 2). Bu implantlar yerleştirildiğinde, yumuşak damağa yapısal destek sağlarlar. Zamanla, vücudun doğal dokusunun bu implantlarla kaynaşması yumuşak damağın yapısal bütünlüğünü ve sertliğini artırır.

Pillar implantları, ağız içinden görünmeyecek şekilde ve yutma ya da konuşma ile hissedilmeyecek veya yutma ya da konuşmayı engellemeyecek şekilde tasarlanmışlardır. Implantlar lokal anestezi ile ofis şartlarında da yerleştirilebilmekte, çoğu hasta işlemin yapıldığı gün normal beslenmesine ve aktivitesine geri dönebilmektedir. Bu tedavi yöntemi uyku analizi sonucunda basit horlama ya da hafif derecede uyku apnesi saptanan ve fizik muayenede yumuşak damakta ileri derecede deformite saptanmayan hastalarda tercih edilmektedir.
Pillar prosedürü horlama ve apneye yönelik diğer ameliyatlarla birlikte kombine olarak ta uygulanabilmektedir.
Bu prosedürden de Radyofrekans gibi vücut kütle indeksi (Body Mass Index) 25’in altında olan hastalarda daha iyi sonuç alınmaktadır.

3. Küçük dilin kısaltılması (Uvulektomi):

Uvulanın görevi yutma esnasında yemek kütlesini yemek borusunun üst kısmına doğru yönlendirmek, gıdaların genize kaçmasını önlemek ve genizden gelen sümük akıntısının yemek borusuna gitmesini kolaylaştırmaktır.

Aşırı horlama zamanla uvulanın ödemlenerek uzayıp kalınlaşmasına yol açabilir. Hastaların çok az bir kısmında horlama ve uyku apnesinin sebebi tek başına uzun ve/veya kalın bir uvuladır. Dolayısıyla son derece seçilmiş olgularda sadece uvulektomi uygulanır. Uvulektominin komplikasyonu sık rastlanmamakla beraber kanama olmasıdır.

4. Laser uvulopalatoplasti:

1990’lı yılların başında LAUP’un (Laser Asisted Uvulo-Palatoplasty) tanıtılmasıyla sıklıkla kullanılmaya başlanan, ofis şartlarında da uygulanabilen bir tekniktir. Sadece basit horlama olgularında ya da hafif-orta şiddetteki uyku apnesi olgularında kullanılmasını öneren farklı görüşler vardır.

Lazer ile yapılan LAUP’un en önemli sorunu işlem sonrasında oluşan şiddetli ağrıdır. Bu dezavantajı son yıllarda tekniğin büyük ölçüde terk edilmesine yol açmıştır.

5. Uvulopalatofaringoplasti (UPPP):

Uyku apnesi sendromlu hastalarda en sık uygulanan ameliyat tekniğidir. Temel olarak küçük dil (uvula) yumuşak damak ve bademciklerin (tonsiller) oluşturduğu hacmin küçültülmesi esasına dayanır (Şekil 3). Basit horlama hastalarının %85’inde, uyku apnesi sendromlu hastaların %25-75’inde başarılı olduğu belirtilmektedir.

UPPP ameliyatlarından sonra geçici olarak gıdaların genize kaçışı (velofaringeal yetmezlik), kanama, enfeksiyon, genizden akıntı şikayeti, yutma güçlüğü, tat alma bozukluğu ve dilde uyuşma hissi oluşabilmektedir. Aşırı derecede kilolu olan hastaların anestezisinde dikkatli olunmalıdır. En sık rastlanılan ve hastaların sıkça şikayetçi oldukları sorun ameliyat sonrası ağrıdır. Ameliyat sonrasında giderek azalmakla beraber özellikle ilk 5-7 gün belirgin ağrı şikayeti sıklıkla izlenmektedir.

Uzun dönem şikayet nedeni olabilen ağız kuruluğu, gerilme hissi ve geniz akıntısı uvulanın görevinin yapılamamasından kaynaklanır.

 

B. DİL KÖKÜNE YÖNELİK AMELİYATLAR

Yumuşak damak bölgesini takiben horlama ve uyku apnesi sendromundan en sık sorumlu olan bölge dil arkası bölgedir. Bu nedenle birçok hastada her iki bölgeye de müdahalenin yapılması gerekebilmektedir.

Özellikle kilolu ve vücut kütle indeksi (BMI) yüksek olan hastaların vücut ağırlığının %10’u kadar kilo vermeleri durumunda dil kökü bölgesinden kaynaklanan şikayetlerinde azalma olma ihtimali fazladır. Bu nedenle izole olarak dil kökünde problem saptanan hastalarda BMI yüksek bulunması durumunda ameliyat planlanmadan önce mutlaka kilo vermeye yönelik teknikler denenmelidir. Belirgin yumuşak damak patolojisi olan hastalarda orta veya şiddetli apne olması durumunda burun ve damağa yönelik cerrahi öncelikle yapılabilir. Her iki grupta da kilo vermeye yönelik çalışma döneminde gerekirse CPAP kullanılmalıdır.

Yerleşimi nedeni ile cerrahisi hem hasta hem de cerrah için sıkıntılı olabilen, ameliyat sonrası problemlerin hatta ölüm riskinin göreceli olarak daha yüksek olduğu dil kökü bölgesi için uygulanan çeşitli cerrahi yöntemler vardır.

1. Lazer midline glossektomi:

Ağız içinden uygulanan bir lazer yardımıyla dil kökünün orta hattında 2.5x5cm’lik bir dil kökü dokusunun çıkartılması işlemidir. Aynı zamanda dil kökü lenf dokusunun (dil bademcikleri), ve bazı gırtlak yapılarının küçültülmesi de uygulanabilir. Bu ameliyatlar sonrasında dokulardaki şişme ya da kanamaya bağlı hava yolunun tıkanması ihtimaline karşı geçici olarak boyundan hava yoluna tüp yerleştirilmesi (Trakeotomi) gerekir.

2. Dil plastisi (Lingualplasti):

Lazer midline glossektomiden daha geniş bir doku çıkartılmasını içeren bu yaklaşımda da trakotomi açılması şarttır.

3. Dil kökü radyofrekans uygulamaları:

Dil köküne radyofrekans uygulanmasıyla doku içinde gelişen hasarın sert iyileşme dokusu ile iyileşmesi sonucunda dil kökü hacminde azalma beklenir. Lokal anestezi ile ofis şartlarında da uygulanabilen bu yöntemin olumlu sonuçlarının izlenebilmesi için 4-6 seans tekrarlanma gerekliliği en önemli dezavantajıdır. Dil kökünde büyüme saptanan uyku apnesi hastalarında diğer cerrahilerle aynı seansta kombine olarak uygulanabilir. Bu bölgede uygulanan diğer yöntemlere göre komplikasyon ihtimali belirgin olarak az olup trakeotomi gerektirmemektedir.

4. Ağız tabanında genioglossus kasının ilerletilmesi:

Dil kökü bölgesinde en fazla hacim artışını sağlayan operasyondur. Bu teknikle dili öne çeken en önemli kas olan genioglossus alt çene kemiğinin iç kısmında bağlı olduğu kemik bölgesi ile beraber öne doğru çekilmekte dolayısıyla dil arkası alanda genişleme olmaktadır.

Uyku esnasında kaslarda oluşan gevşeme (hipotoni) ve REM uykusundaki tam hareketsizlik (atoni) dilin geriye düşmesine yol açtığından genioglossus kasının gerilmesiyle dilin uyku esnasındaki geriye düşmesinin önüne geçilmiş olunur.

 

C. DİĞER TEKNİKLER

1. Hyoid myotomi ve hyoid kemiğin asılması:

Dil arkasındaki bölgede hava yolunun hava akımına direnci genioglossus kasına ve boyundaki hyoid adı verilen kemiğe bağlanan adalelere bağlıdır. Genioglossus’un ilerletilmesi bu kasa bağlı poblemi çözüp dil arkası hacmi artırırken hyoid kemiğine bağlanan kasların gerilmesiyle de dil kökü altındakalan hava pasajının çökmesi engellenir.

2. Askı dikişi (Suspension stür):

Bu teknikte ağız tabanı yolu ile ya da çene altından yapılan kesi ile alt çene kemiğinin iç kısmına ulaşıldıktan sonra bu bölgeye özel bir cihazla bir vida yerleştirilir. Daha sonra buraya bağlanacak erimeyen bir iplik özel bir iğne yardımı ile dil kökünden geçirilerek diğer tarafa döndürülür ve bağlanır Ameliyat sonrası birkaç gün beslenme sıkıntısı olabilmektedir. Bu yaklaşımın en önemli komplikasyonu ameliyat sonrası dokularda şişlik (ödem) gelişmesidir. Dil hareketlerinde önemli bir kısıtlamaya yol açmayan operasyon ancak dil ucunun hareketini kısmen azaltır. Erken dönem sonuşları iyi olamkal beraber zamanla dikişin doku içinde kayması ile başarı azalmaktadır.

3. Üst ve alt çene kemiklerinin ilerletilmesi (Maksillomandibuler osteotomi ve ilerletme):

Yukarıda bahsi geçen operasyonlar birinci faz dil arkası bölge teknikleridir. Birinci fazın başarısız veya yetersiz kalması durumunda ikinci faz gündeme gelir. Maksillomandibuler ilerletme yüzün orta bölgesinin, sert damak ve mandibulanın öne kaydırılmasını içeren ciddi bir operasyondur. Bu ameliyatta arka hava yolu genişletilmiş, genioglossus gerginleştirilmiş olur. Ayrıca ağız içi hacmi artırılmış olmaktadır. Yer değiştiren kemiklerin arasına vücudun diğer bölgelerinden getirilen kemik parçalarının yerleştirilmesi gereklidir.

4. Burun ameliyatları:

Horlama ve uyku apnesiyle başvuran her hastada burun ve geniz incelenmelidir. Birçok hastada burun içinde eğiklik ya da et büyümesi gibi bir probleme rastlanır.

Damak ve dil kökünde belirgin patoloji saptanmayan hastalarda ve CPAP adaylarında burunda ciddi tıkanıklık olması durumunda öncelikle bu problem çözülmelidir.

Damak ya da dil kökü bölgesine müdahale planlanan hastalarda aynı seansta buruna müdahale yapılacaksa tampon kullanılmayan tekniklerin uygulanması ameliyat sonrası dönemin daha rahat geçmesini sağlayacaktır.

5. Boyundan Havayoluna Kanül Yerleştirilmesi (Trakeotomi):

Uyku apneli hastalarda iki durumda trakeotomi gerekmektedir. İlk grubu ağır uyku apnesi olan O2 saturasyonu çok düşük, kalp ritm problemleri bulunan CPAP’i kullanmış fakat yeterince fayda görememiş hastalar teşkil eder. RDI’i 50nin üzerinde O2 saturasyonu %60’ın altında ise ve/veya ciddi kalp ritm bozukluğu varsa trakeotomi açılmalıdır.

İkinci grup ise cerrahi sonrası ödeme bağlı üst solunum yolu tıkanması riski olan hastalardır.

 

AMELİYAT SONRASI TAKİP

RDI’ı 20’nin üzerinde olan ve ciddi kalp ritim problemi olan hastaların risk altında olduğu kabul edilerek ameliyat sonrası bir gün yoğun bakımda izlenmeleri uygun olacaktır.

Hastaların hemen tamamında ameliyat sonrasında değişik düzeylerde ağrı kesici ihtiyacı vardır. Özellikle RDI’ı yüksek olan hastalarda yatıştırıcı özelliği olan ağrı kesiciler kullanılmamalıdır. Hastanede takip süresince ağrıyı kontrol etmek daha kolaydır. Taburculuğu takiben iyi bir ağrı kesici tedavi planlanmalıdır. Ameliyat sonrası ağrı azalarak iki haftaya kadar sürebilmektedir. Damak ve dil arkası bölgelerin cerrahisini takiben antibiyotik verilerek bölgesel yara enfeksiyonunun gelişmesi engellenmelidir; aksi takdirde yutma güçlüğü ve ağrı şikayetinin derecesi ve süresi artacaktır. Hastalar ağız yolu ile yeterince beslenmeye başlayıp ağrıları kontrol altına alınınca taburcu edilmelidirler.

Ameliyat sonrasında aynı anatomik bölgede gelişen tıkanmaların nedeni yetersiz cerrahi yaklaşım, yumuşak doku gevşekliğinin fazla olması ya da hastanın kilo alınmasına bağlı bölgesel yağ birikmesidir.

Tedaviyi kabul etmeyen, ya da uygun yöntemlerle tedavi edilemeyen hastalarda zamanla hipertansiyon, kalp yetmezliği, kalp damar hastalıkları gibi rahatsızlıklar oluşabilmektedir. Hastaların RDI skorları arttıkça bu tür problemlerin görülme sıklığının artması beklenmelidir.

 

UYKU APNESİ SENDROMU CERRAHİSİNDE DİKKAT EDİLECEK KONULAR

Uyku analizinde (Polisomnografi) RDI 40’ın üzerinde ve/veya kandaki Oksijen doygunluğu %80’in altına saptanan hastalarda cerrahi müdahaleden önce iki hafta süreyle CPAP uygulanmalıdır. CPAP uygulamasına ameliyat sonrasında kontrol polisomnografi yapılıncaya kadar devam edilmelidir. Bu grupta olup CPAP ve BiPAP’ı tolere edemeyen hastalarda ameliyat sırasında trakeotomi açılmalıdır.

Operasyon öncesinde yatıştırıcı, solunumu baskılayıcı etkisi olabilecek ilaç ve maddelerin alımından kaçınılmalı, hasta uyutulurken acil müdahale ihtimaline karşı cerrah operasyon odasında hazır bulunmalıdır.

Anestezi sırasında solunum kanalına konulan tüp hastalar tamamen uyandıktan sonra çıkartılmalıdır. Tüpün erken çıkartılması gırtlakta kasılma ve kapanmaya (laringospazm) yol açabilir.

Birden çok bölgede cerrahi prosedür uygulanan ve/veya belirgin kalp-akciğer rahatsızlığı olan hastalar ameliyat sonrası 1 gece yoğun bakımda izlenmelidir.,

Ameliyat sonrasında hasta tarafından kontrol edilebilen ağrı kontrol sistemleri (PCA-Patient Controlled Analgesia) dikkatli kullanılmalı, solunum üzerine etkisi olan ağrı kesiciler kullanılmamalıdır.

Hastalar ancak ağız yoluyla yeterli beslenebildikten, tatminkar ağrı kontrolü sağlandıktan ve ameliyata bağlı ödem yeterince çözüldükten sonra taburcu edilmelidir.

» Delik Kulak Zarı

» Kulak Tüpü

» Kepçe Kulak Ameliyatı

» Kronik orta kulak iltihabı operasyonları (Timpanoplasti)

» Estetik ve Fonksiyonel Burun Cerrahisi

» Burun Kemiği Eğriliği ve Konka ( Burun Eti Büyümesi Ameliyatları )

» Bademcik Ve Geniz Eti Ameliyatları

» Horlama Ve Uyku Apnesinde Cerrahi Tedavi

» Ses Teli Nodülü

» Stapedektomi

» Burun Ve Sinüs Hastalıkları

» Boğaz Hastalıkları

» Kulak Hastalıkları

 

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır