kaynağı değiştir]
Hikâyet-i Oğuznâme, Kazan Beğ ve Gayrı ("Oğuzname hikâyesi, Kazan Bey ve diğerleri”) adını taşır; giriş ve 6 hikâyeyi içine almaktadır. Vatikan Kütüphanesi Türkçe kısmında 102 numarada kayıtlıdır.[5][11]
Nüshaların dil özellikleri ve kurguları birbirinden farklıdır. Kimi araştırmacılar iki nüshasının ortak bir dip nüshaya dayandığı görüşündedir; kimileri ise iki nüshanın da farklı anlatıcılardan ayrı ayrı derlenmiş olabileceği ihtimalini dile getirmiştir.[12]
Destan döneminden halk hikâyeciliğine geçiş döneminin en önemli ürünü Dede Korkut Hikâyeleridir. Bu hikâyeler, Orta Asya’da şekillenmeye başlamış; Türklerin Müslüman olmalarından (751) ve Anadolu’ya gelmelerinden sonra din ve çevre motiflerine göre bazı değişikliklere uğramıştır.
Dede Korkut’un hikâyeleri, parça parça ve değişik versiyonlarda Anadolu’nun çeşitli yerlerinde yaşamaktadır. Bugün Türkiye’de en yaygın olarak bilinen hikâyeler, 15.-16. yüzyıllarda meçhul biri tarafından yazıya geçirilmiştir.
Eserin asıl adı “Kitab-ı Dede Korkut Ala Lisan-ı Taife-i Oğuzan” (Oğuzların Diliyle Dede Korkut Kitabı)’dır. Kitap, on iki destansı hikâye ve bir önsözden oluşmuştur. Hikâyeler Kuzeydoğu Anadolu dolaylarındaki Müslüman Oğuzların hayatını anlatır. Fakat destanlar İslamiyet öncesi dönemden de izler taşımaktadır.
Destan özellikli ve pek çok halk kahramanının mücadeleleri anlatılan Dede Korkut hikâyelerinde; güzel ve hikmetli sözler, Türklerin tarihine ait rivayetler, han ve beyler hakkında methiyeler, Türk töresine ait pek çok konu işlenmiştir.
Bugün elimizdeki iki nüshanın, Akkoyunlu Devleti’nin (1403-1508) çökmeye başladığı dönemlerde yazıya geçirildiği tahmin edilmektedir. Nüshalardan biri tamdır ve Almanya Dresden Kitaplığında bulunmaktadır. Altı hikâyenin bulunduğu eksik bir nüsha ise Vatikan’dadır.
Ayrıca bakınız: