determinizm hangi akım / Determinizm nedir? Determinizm örnekleri ve hakkında bilgi

Determinizm Hangi Akım

determinizm hangi akım

Edebiyat Akımı: Bir sanatkâr grubunun belli bir dönemde, ortak dünya görüşü, estetik, sanat ve edebiyat anlayışı çev­resinde oluşturdukları edebiyat hareketi; bu anlayış ve hare­ket çevresinde kaleme aldıkları edebî eserlerin oluşturduğu bütündür.

  • Her akımın varoluş temelinde “Edebiyat nedir?” sorusuna ce­vap bulma gayreti vardır.
  • Akımlar sadece edebiyatla sınırlı değildir, söz konusu akım­lar, çoğu zaman güzel sanatların bütün dallarını kapsar.
  • Edebiyat akımlarının oluştuğu ortamda, çeşitli sosyal, siyasi, ekonomik, kültürel olaylar ve olaylar ortamından oluşan fel­sefî, kültürel, estetik bakış açıları vardır.
  • Edebî akımları tam ve doğru anlayabilmek için, oluştukları ortamın siyasî, sosyal ve kültürel zeminini; hayat felsefesini, tabiat ve varlık anlayışlarını bilmek; konuya edebiyat – toplum ilişkisi içinde yaklaşmak gerekir.
  • Her edebî akım, kendinden öncekine göre yeni bir kültürel, felsefî ve estetik bakış açısına sahiptir.
  • Edebî akımların başlangıç ve bitiş tarihleri üzerinde kesin ola­rak konuşmak zordur.

1. Klasisizm (Kuralcılık):

  • Klasisizm, öncelikle hümanist felsefe, Rönesans ve reform hareketlerinin yaşandığı sosyal, siyasî, ekonomik, kültürel ve felsefî ortamda filizlenmiştir.
  • Klasisizm, mutlak monarşi devrinde Fransa’da doğup etkili olmuş bir akımdır.
  • Klasiklere göre sanat tabiatın taklididir.
  • Tabiat, dış dünya değil; insan tabiatıdır.
  • Genel ve evrensel insanın tabiatını ele almışlardır.
  • Akıl ve sağduyu egemendir.
  • Sanatçı eserinde kendi hayatından, duygularından, acıların­dan, düşüncelerinden söz etmemiştir.
  • Eski Yunan ve Latin edebiyatları örnek alınmıştır.
  • Kuralcılık ve kurallara bağlılık klasisizmin temel özelliklerindendir.
  • Sanat, sanat içindir.
  • Konudan çok, konunun işleniş biçimine önem verilmiştir. (Bu yönüyle divan edebiyatı ile benzerlik gösterir.)
  • Tiyatro ve şiir alanında gelişmiştir.
  • Edebî türler sınıflanmış, birbirinden ayrılmıştır; her türün belli kuralları ve sınırları vardır ve birinden ötekine geçilmemiştir.
  • Sanata ahlâkî ve eğitici bir gaye yüklenmiştir, (erdem – ahlak)
  • Eserler millî diller üzerine oturmuş ve milli dillerin gelişmesi ve zenginleşmesine hizmet etmişlerdir.
  • Konular tarihten ve mitolojiden alınmıştır.
  • Kahramanlar soylulardan, krallardan seçilmiştir.
  • Üslupta soyluluk aranmıştır.
  • Tiyatroda üç birlik kuralına uyulmuş, trajedi ve komedi önem­senmiştir.

Temsilcileri: François de Malherbe, Pierre Corneille, John Milton. Jean de La Fontaine, Moliere. Nicolos Boileau. Jean Racine. Jean de La Bruyere, Fancçois de la Mothe Fenelon

  • Türk edebiyatındaTanzimat Dönemi’nde bazı sanatçılarda kısmî etkisi görülmüştür. Şinasî, Ahmet Vefik Paşa, Yusuf Ka­mil Paşa, Direktör Âli Bey klasisizmden etkilenmişlerdir.

2. Romantizm (Coşumculuk):

  • Romantizmin doğuşunda önemli bir rol oynayan sosyal olay Fransız İhtilali’dir (1789).
  • Bu nedenle romantizm hürriyet, eşitlik, demokrasi isteklerinin eseridir.
  • Romantizmin düşünce temelinde Diderot, Montesquieu, Voltaire, J.J, Rousseau gibi filozoflar vardır.
  • Klasisizmin aşırı kuralcılığına karşı çıkılmış, bunun yerine sa­natçıya özgürlük tanınmıştır.
  • Edebî türlerin ayrımını reddederler. Trajedi ve komedinin ye­rine dram türünü benimsemişlerdir.
  • Şiirle düzyazıyı yaklaştır­mışlardır,
  • Roman türü gelişmiştir.
  • Klasisizmin temel niteliklerinden olan akıl ve sağduyuya kar­şı, duygu ve coşkuyu savunmuşlardır,
  • Konular çağdaş toplumdan veya millî tarihten alınmıştır. –
  • Hristiyanlık geçmişi ve din önemsenmiştir.
  • Sanatçılar yapıtlarında kendi kişiliklerini gizlememişlerdir.
  • Toplum için sanat anlayışı benimsenmiştir.
  • Kahramanlar her kesimden seçilmiştir.
  • Ak – kara, iyi – kötü, zengin – fakir gibi zıtlıklar önemsenmiştir.
  • Doğa önem kazanmıştır.
  • Melankoli, hüzün, kötümserlik, marazilik eserlere egemendir.

Temsilcileri: J. Rousseau, Johann Wolfgang Goethe, Friedrich Von Schiller, Madame de Stael, François – Rene de Chateaubriand, Walter Scott, Lord Byron, Alphose De Lamartine, Edgar Allan Poe, Victor Hugo, Alexander Puşkin, Alexander Dumas – Pere,Gerard De Nerval

Türk edebiyatında Tanzimat Dönemi’nde bazı sanatçılarda etkisi görülmüştür:

Namık Kemal, A. Hamit Tarhan, Recaiza- de Mahmut Ekrem (şiirlerinde), Ahmet Mithat Efendi, Şem­settin Sami…

3. Realizm (Gerçekçilik):

  • Auguste Comte tarafından sistemleştirilen pozitivizm anlayı­şının etkisiyle gelişen edebî akımdır.
  • Romantizmin aşırı duygusalcılığına karşı çıkmıştır.
  • Gerçeklik ön plandadır.
  • Olmuş ya da olabilir olan anlatılır.
  • Sanatçı eserine duygularını katmaz.
  • Sanat, sanat içindir.
  • Gözleme önem verilir.
  • Betimleme önem kazanmıştır. Mekân / çevre betimlemesinin nedeni bunların insan ruhuna, kimliğine etkisidir.
  • Roman ve hikâye gelişmiştir.

Temsilcileri:

Stendhal, Honore de Balzac, Gogol, Charles Di- ckens, İvan Turaenvev. Gustave Flaubert. Dostovevski. Tols- tov. Mark Tvvain, Guv de Mauoassant. Daniel Defoe. Cehov. Maksim Gorki, Ernest Heminavvay, John Steinbeck

Türk edebiyatındaki Temsilcileri:

Recaizade Mahmut Ekrem,- Samipaşazade Sezai, Halit Ziya Uşaklıgil, Mehmet Rauf, Ya- kup Kadri Karaosmanoğlu, Reşat Nuri Güntekin, Halide Edip Adıvar…

4. Natüralizm (Doğalcılık):

  • Realizmin oluşmasına ortam hazırlayan sosyal, siyasî, eko­nomik, kültürel şartlar ve üzerine oturduğu felsefî düşünce, hemen hemen bütünüyle natüralizm için de geçerlidir.
  • Natüralizm determinizm anlayışına dayanır.
  • yüzyılda Fransa’da ortaya çıkmıştır.

Determinizm: Evrende olup biten her şeyin bir nedensellik bağlantısı içinde gerçekleştiğini, fiziksel evrendeki ve dola­yısıyla da insanın tarihindeki tüm olgu ve olayların mutlak olarak nedenlerine bağlı olduğunu ve nedenleri tarafından koşullandığını savunan anlayıştır.

  • Realizm ve pozitivizmin uç noktası olan determinizm, sebep – sonuç ilkesine bağlı pozitif bilimlerdeki genel sonuçların diğer alanlarda da geçerli olduğuna inanır.
  • “Aynı şartlar altında aynı sebepler, daima aynı sonuçları ve­rir.” cümlesi söz konusu düşüncenin formüle edilmiş ifadesi­dir.
  • Natüralizmi hazırlayan düşüncelerden biri de Darwin’in Ev­rim Teorisi’dir.
  • Natüralistler gerçekçiliklerini realistlerden daha da ileri götür­müş ve onu bilimsel / deneysel gerçekçilik seviyesine yük­seltmiştir.
  • Natüralizmde deneysel roman türü gelişmiştir.
  • Natüralistler, “Sanat toplum içindir.” anlayışını benimsemiştir.
  • İnsan davranışlarının temelinde soya çekim, içgüdü vardır, anlayışını savunmuşlardır.
  • Yazar bir bilim adamı tarafsızlığıyla gerçekleri yansıtmıştır.
  • Roman, yazarın gözlemlerinden yararlanarak insan üzerinde yaptığı bir deneydir, edebi eser bir laboratuvardır.
  • Natüralist sanatçılar daha çok toplumdaki çirkinlikler ve olum­suzluklar üzerinde durmuşlar; sorunlu, toplum dışına itilmiş kişileri (köylüler, ayyaşlar, hırsızlar, kötü kişiler) anlatmışlardır.
  • Dil doğal ve yalındır, argo ve sokak diline yer verilmiştir.
  • Kötümser bir hava hâkimdir.
  • Natüralizm, realizme tam anlamıyla bir tepki değildir, onun daha gelişmiş bir türüdür.
  • Temsilcileri: Emile Zola, Alphonse Daudet, Guy de Maupassant, Goncourt Kardeşler
  • Türk edebiyatındaki temsilcileri: Nabizade Nazım, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Beşir Fuad…

5. Parsanizm:

  • Realizm ve natüralizmin şiir alanındaki yansımasıdır.
  • Romantik şiir anlayışına tepki olarak ortaya çıkmıştır.
  • Parnasyenler, sanatkârın hayat ve tabiat karşısında objektif olması; yani kendi duygu, düşünce, zevk ve eğilimlerinden uzak durması, bunları sanatına sokmaması gerektiğini sa­vunmuşlardır.
  • Onlar için asıl olan öznel şiir değil, nesnel şiirdir.
  • Sanatçının görevi, dış dünyanın ve varlıkların güzelliklerini olduğu gibi, açık bir nesnellik içinde anlatmaktır.
  • Şairler; ressam ve heykeltıraşları örnek almışlardır.
  • Parnasyen şiirde dış dünyanın, tabiatın ve varlıkların sahip oldukları güzellikler nesnel bir biçimde ifade edilmiştir.
  • Bilinmeyen yabancı ülkelerin (çoğu zaman Antik Yunan’dır bu) tabiat ve hayatlarını ele almışlardır.
  • Biçim mükemmelliği benimsenmiştir.
  • Nazım şekli, nazım birimi, mısra, kafiye, vezin üzerinde ısrar­la durmuşlar ve şiirin şekil / yapı yönünden kusursuz olmasını istemişlerdir.
  • Nazım şekli olarak çok büyük ölçüde soneyi tercih etmişlerdir.
  • Karamsar bir atmosfer vardır.
  • Sanat için sanat anlayışını benimsemişlerdir.
  • Temsicileri: Jose – Maria de Heredia, Theodore de Banville, Rene Leconte de Lise, François Coppee, Tpeophile Gautier
  • Türk edebiyatındaki temsilcileri: Tevfik Fikret, Yahya Kemal Beyatlı’dır.

6. Sembolizm (Simgecilik)

  • Realizm, natüralizm ve parnasizme tepki olarak doğmuştur.
  • Kant’ın idealist felsefesine ve epistemolojisine (bilgi felsefe­sine) dayanır.
  • Dış dünyaya hayal gücünün şekil verdiği düşüncesindedirler.
  • Sembol ve mecazlarla dolu kapalı bir anlatımı seçmişlerdir.

Sembol: Bir düşünce, fikir ya da nesnenin yerini tutan, bir kavramı veya bir düşünceyi belirten gözle görünür ve an­lamı bilinir işarettir.

  • Sembolist şiirde anlam kapalılığı vardır.
  • Sembolistler görünenin değil, görünenin arkasındaki gizli ru­hun, anlamın peşindedir.
  • Şiirde ahenk, musiki önemsenmiştir.
  • Şiir anlaşılmak için değil, duyulmak hissedilmek içindir.
  • Sembolist şairler, önceki şiirde olan klasik kalıpları değil, ken­di belirlediği kalıpları kullanmıştır; büyük oranda serbest şiiri benimsemişlerdir.
  • Sembolist şiir lirik ve bireyseldir.
  • Sembolizm büyük oranda şiirde etkili olmuş bir akımdır.

Temsilcileri: Edgar Allan Poe, Charles Baudelaire, Stephan Mallarme, Paul Verlaine, Arthur Rimbaud, Paul Valery, Jean Moreas

  • Türk edebiyatındaki temsilcileri:

Cenap Şahabettin, Ahmet Haşim, Ahmet Hamdi Tanpınar, Cahit Sıtkı Tarancı, Ahmet Muhip Dıranas…

7. Empresyonizm (İzlenimcilik)

  • Empresyonizmin doğuş zemini sembolizmden farklı değildir, aynı felsefeye dayanır.
  • Empresyonizm tamamen sanatçının görme duyusu ile iç dün­yası arasındaki ilişkiye dayanan bir sanat anlayışıdır.
  • Descartes’in “Düşünüyorum öyleyse varım.” cümlesiyle an­lattığı akılcılığına tepki olarak “Hissediyorum öyleyse varım.” anlayışına dayanır.
  • Dış dünyayı realizm, natüralizm ve parnasizmde olduğu gibi gerçek çizgileriyle ve objektif olarak sanata taşımayı değil, dış dünya, tabiat ve nesnelerin insan / sanatçı üzerinde bırak­tığı izlenimler çerçevesinde yansıtmayı esas almıştır.
  • Şiirde, şekle, kafiyeye önem vermezler.
  • Sanat için sanat anlayışı vardır.
  • Asıl olarak resim sanatında etkilidir.
  • Temsilciler: Paul Verlaine, Arthur Rimbaud, Rilke
  • Türk edebiyatında temsilcisi: Ahmet Haşim

8. Ekspresyonizm (Dışavurumculuk)

  • Birinci Dünya Savaşı öncesi yıllarda Almanya’da doğan ve gelişip diğer ülkelere de yayılan bir akımdır.
  • Bir bunalım, arayış ve tepki hareketidir.
  • İsa, Darwin, Nietzche, Marks ve Freud’e önem verilmiştir.
  • Natüralizm, pozitivizm ve empresyonizme karşı olarak ortaya çıkmıştır.
  • İnsanların iç dünyasına ait, yani ruhsal durumlarını anlatmak esas alınmıştır.
  • Sanatın amacı ve görevi, sanatkârın kendi iç dünyasını göz­lemlemektir.
  • Temsilciler: Heinrich Mann, James Joyce, Franz Kafka, Arp Hans.

9. Kübizm

  • Empresyonizme tepki olarak çıkmış, daha çok resimde etkili olmuştur.
  • Söylenmemiş, görülmemiş olanı ortaya koymak istemişlerdir.
  • Kübist şiir, resim sanatı ile olan yakın ilgisi nedeniyle önemli ölçüde görsel bir niteliğe sahiptir.
  • Temsilcileri: Pablo Picasso Max Jacob, Apollinaire, Andre Solmon, Jean Cocteav
  • Varlığın dış görünüşü ile birlikte iç dünyasının da betimlemesi amaçlanmıştır.

    10. Fütürizm (Gelecekçilik)

  • Gelecek, gelecekteki, gelecek zaman anlamındadır.
  • Fütürizmcilerin amacı, sanayi medeniyetinin şekillendirdiği yenilikleri dinamizmi, hızı, değişimi sanata taşımaktır.
  • Makineyi ve hızı sanata sokmuşlardır. (Dinamizm)
  • Makineye duyulan hayranlık ifade edilmiştir.
  • Şiirin şekline yenilikler getirmişler, vezin ve kafiyeyi kaldırmış­lardır.
  • Söz dizimine, noktalamaya karşı çıkmışlardır.
  • Temsilciler: Filipp Marinetti, Vladimir Mayakovski
  • Türk edebiyatındaki temsilcisi: Nazım Hikmet

 

Determinizm nedir? Determinizm örnekleri ve hakkında bilgi

Haberin Devamı

 Varoluşçuluk akımında öne çıkan özgürlük ve irade kavramları determinizmde tam tersi bir işleyişe sahiptir. Nedensellik ilkesinin hakim olduğu görüşte insan iradesi sıfıra indirgenmiştir. Her düşünce, bir başka düşüncenin nedeni ya da sonucudur. Her şeyin birbirleriyle bağlantılı olması, insanın seçimlerinde hiçbir şekilde özgür olmadığını gösterir.

 Determinizm İslam filozoflarını da etkilemiştir. Bu filozoflar arasında İbn-i Sina, İbn-i Rüşd ve Farabi yer alıyor.

Determinizm Örnekleri ve Hakkında Bilgi

 Determinizme örnek olarak X, kişisinin satın aldığı ve okumaya başladığı bir kitap gösterilebilir. Kişinin söz konusu kitabı alması en başta özgür iradesi gibi görünse de aslında zorunluluktur. O kitabın o rafta, X kişisinin de o esnada rafın önünde olması öncesinde belirlenmiştir. Sonuç olarak kitabın alınıp okunması da iradenin değil zorunluluğun bir sonucudur.

 Determinizmin kurucuları ve öncüleri arasında iki isim öne çıkıyor. Bunlardan ilki aynı zamanda bir rasyonalist olan Hollandalı filozof Baruch Spinoza'dır. Spinoza kaleme aldığı eserlerde hem rasyonalizmin hem de determinizmin temel ilkelerini oluşturmuştur. Filozofun Türkçeye çevrilmiş bazı eserleri şunlardır: Yaşamak Dediğimiz Şey, Töre Bilim, Anlama Yetisinin Düzeltilmesi Üzerine İnceleme, Politik İnceleme, Ethica

Haberin Devamı

 Rene Descartes de, Determinist filozoflar arasında gösterilmektedir. Onun meşhur söylemi ''Düşünüyorum öyleyse varım'' neden - sonuç ilişkisini gözler önüne serer. O da diğer Deterministler gibi aklı ön planda tutmuş ve belli başlı konularda sonuca ulaşmak için nedensellik ilkesine başvurmuştur. Diğer Determinist düşünürler şunlardır: Pierre Simon Laplace - Werner Heisenberg - Max Planck.

Değerli Haberturk.com okurları.

Haberturk.com ekibi olarak Türkiye’de ve dünyada yaşanan ve haber değeri taşıyan her türlü gelişmeyi sizlere en hızlı, en objektif ve en doyurucu şekilde ulaştırmak için çalışıyoruz. Yoğun gündem içerisinde sunduğumuz haberlerimizle ve olaylarla ilgili eleştiri, görüş, yorumlarınız bizler için çok önemli. Fakat karşılıklı saygı ve yasalara uygunluk çerçevesinde oluşturduğumuz yorum platformlarında daha sağlıklı bir tartışma ortamını temin etmek amacıyla ortaya koyduğumuz bazı yorum ve moderasyon kurallarımıza dikkatinizi çekmek istiyoruz.

Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (yorum yapan diğer okurlarımıza yönelik yorumlar da dahil olmak üzere) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık unsurları taşıması durumunda yorum editörlerimiz yorumları onaylamayacaktır ve yorumlar silinecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar kategorisinde aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemi içeren yorumlar da yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur. Bu nedenle bu tarz okur yorumları da doğal olarak Haberturk.com yorum sayfalarında yer almayacaktır.

Ayrıca Haberturk.com yorum sayfalarında Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu ispat edilemeyecek iddia, itham ve karalama içeren, halkın tamamını veya bir bölümünü kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.

Yorumlarda markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve herhangi bir şekilde ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmayacak ve silinecektir. Aynı şekilde bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmayacak ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Başka hiçbir siteden alınan linkler Haberturk.com yorum sayfalarında paylaşılamaz.

Haberturk.com yorum sayfalarında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan okura aittir ve Haberturk.com bunlardan sorumlu tutulamaz.

Haberturk.com yorum sayfalarında yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yayınlanan Kullanım Koşulları’nı ve Gizlilik Sözleşmesi’ni peşinen okumuş ve kabul etmiş sayılır.

Bizlerle ve diğer okurlarımızla yorum kurallarına uygun yorumlarınızı, görüşlerinizi yasalar, saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun şekilde paylaştığınız için teşekkür ederiz.

Edebi Akımlar / Edebiyat Akımları, Özellikleri, Temsilcileri

Edebî Akım/ Edebiyat Akımı Nedir?

Edebî akımlar, aynı görüşte/anlayışta olan sanatçıların bir araya gelerek, belirledikleri ilkeler doğrultusunda yapıt ortaya koymalarıyla ortaya çıkmış edebî anlayışlardır.

Bir başka tanım: Öncü bir edebiyatçının ya da bir edebiyatçılar topluluğunun oluşturup geliştirdiği, biçim ve içerik yönünden birtakım yenilikler getiren sanat ve edebiyat anlayışı. Edebi okullar, edebi mektepler, edebî ekoller, yazın akımları da aynı anlamda kullanılmaktadır.

Edebiyat akımlarının oluşmasında toplumsal değişmeler ve gelişmeler, bilimsel ve teknolojik yenilikler, bireysel özelliklerdeki farklılaşmalar etkili olmuştur. Genellikle birbirlerine tepki olarak ortaya çıkan edebiyat akımlarının temsilcileri, akımlarının ilkelerini kendileri belirlemiştir. Avrupa’da edebi akımlar başlamadan önce, iki önemli düşünce ve sanat anlayışı vardı: Hümanizm ve Rönesansçılık.

HÜMANİZM

Hümanizm Özellikleri, Temsilcileri

RÖNESANSÇILIK

Rönesansçılar Özellikleri, Temsilcileri

KLASİSİZM

Klasisizm Akımı Özellikleri, Temsilcileri

ROMANTİZM

Romantizm Akımı Özellikleri, Temsilcileri

REALİZM

Realizm Akımı Özellikleri, Temsilcileri

NATÜRALİZM

Natüralizm Akımı Özellikleri, Temsilcileri

PARNASİZM

Parnasizm Akımı Özellikleri, Temsilcileri

SEMBOLİZM

Sembolizm Akımı Özellikleri, Temsilcileri

SÜRREALİZM (GERÇEK ÜSTÜCÜLÜK)

Sürrealizm Akımı Özellikleri, Temsilcileri

Realizm, natüralizm ve parnasizm akımlarına tepki olarak doğmuştur. Freud’un “psikanaliz kuramı’nın edebiyata uyarlanmış biçimidir. Akımın bilgi ve esin kaynağı olan Freud’a göre, insanoğlunun dış dünyadan edindiği alışkanlıklar, istekler bilinçaltında toplanır. Bu istekler düş, rüya, yarı rüya durumunda çözülerek ortaya çıkar.

Akımın kurucusu olan Andre Breton bu akımı şöyle tanımlamıştır:

“Gerçeküstücülük, ister söz, ister yazı ile ya da başka bir yolla, düşüncenin gerçek işleyişini ortaya çıkarmak için başvurulan, içinden geldiği gibi yazma yöntemidir. Bu, aklın denetimi olmaksızın (rüyada olduğu gibi) her türlü estetik ve ahlak kaygısı dışında düşüncenin yazılışıdır.”

EMPRESYONİZM (İZLENİMCİLİK)

Empresyonizm Akımı Özellikleri, Temsilcileri

19. yüzyılın sonlarında ortaya çıkmış, Fransa’da gelişmiş; daha çok; resimde, müzikte, edebiyatta etkisini göstermiştir. Empresyonistler, varlığın gerçek ve nesnel yanını değil, sanatçıda uyandırdığı izlenimleri anlatma amacını gütmüşlerdir. Bu izlenim, sanatçıdan sanatçıya değiştiği için, ortaya konan sanat yapıtı, onu ortaya koyanın kişiliğini yansıtır. Yapıtlarında kendi iç dünyalarını dile getirdikleri için, çevreyi saran evrene ve dış dünyaya karşı ilgisizdirler.

EKSPRESYONİZM (DIŞAVURUMCULUK)

Ekspresyonizm Akımı Özellikleri, Temsilcileri

Birinci dünya savaşından sonra, empresyonizme tepki olarak doğmuş, Alman sinemasında uygulanmıştır. Çevremizi saran evrene ve dünyaya karşı ilgisiz görünen bu akım, insanın iç dünyasını ve bütün duygularını en gizli ve çıplak yönleriyle, olduğu gibi anlatır. Gerçekler her insana göre değişik olduğu için önemli olanı sanatçının kişiliğini ve gerçekleri kendine göre dile getirmesidir.

KÜBİZM

Kübizm Akımı Özellikleri, Temsilcileri

20. yüzyılın başında empresyonizme tepki olarak ortaya çıkmış ve daha çok, resimde kendini göstermiştir. Yazın alanın da, özellikle şairler, ressam Picasso’nun da etkisiyle bir anlayış geliştirmişlerdir. Buna göre şairler, dış dünyayı izleyip olup bitenleri iyi saptamak zorundadır. Onlara göre dünyadaki küçük olayları ve anlamları yakalamak gerekir “Söylenmemiş olanı”, “görülmemiş olanı” gün ışığına çıkarmak, aklın değil düş gücünün yapacağı iştir.

FÜTÜRİZM (GELECEKÇİLİK)

Fütürizm Akımı Özellikleri, Temsilcileri

20. yüzyılda ortaya çıkmış, makineyi ve hızı edebiyata taşıyan edebiyat akımıdır. I. Dünya Savaşı başlamadan ortaya çıkan bu akım, “geçmişten kopuşu, yenilik ve değişikliğe yönelişi” ilke edinmiştir.

EGZİSTANSİYALİZM (VAR OLUŞÇULUK)

Egzistansiyalizm Akımı Özellikleri, Temsilcileri

Egzistansiyalizm, kökü İlkçağ Yunan felsefesine kadar uzanan bir felsefe sistemidir. İkinci Dünya Savaşı’nın son yıllarında bağımsız bir felsefe olarak ortaya çıkmıştır. Felsefe ve edebiyat alanında en önemli temsilcisi ve kurucusu Jean Paul Sartre’dır. Bu akıma göre, insan kendi özünü kendisi seçer. Bu görüş şöyle özetlenebilir: “Var” olma “öz”den önce gelir; yani, insan önce dünyaya gelir, var olur, ondan sonra olmak istediği gibi olur. Egzistansiyalizmin bu anlayışı, Nietzsche’nin, “Her insan, tarihte eşi bir daha tekrarlanmayacak biricik harikadır.” sözünde, özlü ifadesini bulur.

DADAİZM

Dadaizm Akımı Özellikleri, Temsilcileri

20. yüzyılın ilk çeyreğinde Tristan Tzara adlı gencin etrafında toplanan bir grup şair; “dada” sözcüğünü, kurmak istedikleri akıma ad olarak seçmiş ve dadaizmi kurmuşlardır. Fransızca bir sözcük olan dada, çocukların binerek oynadıkları “ağaç parçası, tahta at” anlamına gelir. Düzensiz sözcük ve imgelerin kullanıldığı bu akım, Birinci Dünya Savaşı’nın getirdiği yıkıcı ortamda düş kırıklığına uğrayan aydın ve sanatçıların bir başkaldırısı olarak doğmuştur. Bir başka deyişle iki dünya savaşı arasında varlık gösteren ve toplumu uyuşukluktan kurtarma çabası güden bir harekettir.

Ayrıca bakınız:

EDEBİYAT/KÜLTÜR/SANAT/FİKİR AKIMLARI

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır