devlet dairesinde işe girmek için dua / Bir yerde yada devlet kapısında yapılması gereken işi olan | Mutluluğun Şifresi

Devlet Dairesinde Işe Girmek Için Dua

devlet dairesinde işe girmek için dua

Muttaki İçin Dua

Duanın kendisine söylenecek söz yok. Aslında din hakkında ne deniyorsa hepsi duadır. Kainat duanın ta kendisidir. Örneğin, “Gökten dua yağdı,” dersek; vahiy, rahmet, hikmet, hayr ve ilim yağması anlamına gelir. Fertlerin yaptığı duadır konumuz, yaratılandan Yaratan’ına… İşte bu açıdan, yaratılandan Yaratan’a doğru olanda bir yanlış varsa, onu arayalım, idrakimizdeyse gereğini yapalım.

Peki, bunun bizle ilgisi nedir? Muttaki için dua nedir?

Dua için kendince reçete veya kopya verenler var. İradeli için dua bile bir sınav konusudur, herşeyde olduğu gibi. İradeli demek, doğru da, yanlış da karar verebilir demek! Nereden bileceğiz tur rehberliği gibi bir tavırla, bireysel ve içten yapılması gereken duaların ne olması gerektiğini? Hiç böyle yapılır mı? Toplu yapılan fiillerde, “Allah bu yaptığımız işi hayırlı eylesin…” demek ayrı; bireysel yapılan fiillerde ve taleplerde, “Allah’ım bu aciz kulunu bağışla…” demesi ayrıdır. İşte bu ikinci duada, “Allah’a şöyle dersen af edilirsin…” denilir mi? Konumuz bununla ilgilidir. Toplu fiillerin iradesi dahi Peygamberimizin dileklerinde örneklendiğinden öte değildir! Toplu fiillerin liderliğinde sorumluluk çok yüksektir. Sadece Allah’ın (cc) olan kullarına, “Beni takip edin, ben yolu biliyorum…” demenin bir vebali vardır. Allah, kimseye kul hakkı yemeyi nasip etmesin! Hak yemekten ağırı ne olabilir ki?

Allah’ın (cc) hepsi güzel ve anlamı çok kapsamlı sıfatlarını, isimlerini, vahyi, Kur’an’ı, kainatı, uyumla yaşamanın yollarını anlatın; ama duayı Yaratan’ın kullarının ruhuna bırakın. Allah (cc) ruhu kendinden verdi, bir insan sıfatıyla siz ruhun sesine müdahil olmayın. Esasında kimse olamaz ya!

Ancak yapabileceğiniz, yine bir iradelinin nefsine (benliğine) değebilmenizdir. Eğer imanlıysanız, siz, inkarcılar gibi nefse ruh demeyin! Nefis dünyada çıkarı, ruh ilahi bilinçte uyumu arar! Dünyalık işlere dini yönden baskıyla müdahale tehlikelidir. İdrake ve iradeye takdir mi gerekir; kimden? Allah (cc), Resulüne dahi, “… sadece tebliğ et!” dedi. Öyleyse, Resulün görevinden öte kendine bir misyon biçen, iddialı iradeliler mi var?

Diyanet İşleri Başkanlığı (ki doğal olarak, bu da benim gibi kusurlu iradelilerin işlettiği bir kurumdur,) Dini Kavramlar Sözlüğünde dua şöyle tanımlanıyor:

Sözlükte “çağırmak, seslenmek, istemek, yardım talep etmek” anlamına gelen dua, din literatüründe, insanın bütün benliğiyle Allah’a yönelerek maddi ve manevi isteklerini O’na arz etmesi demektir.

Duanın ana gayesi insanın Allah’a halini arz etmesi ve O’na niyazda bulunması olduğuna göre dua, Allah ile kul arasında bir diyalog anlamı taşır. Bir başka deyişle dua sınırlı, sonlu ve âciz olan varlığın, sınırsız ve sonsuz kudret sahibi ile kurduğu bir köprüdür.

Kur’an’da yirmi yerde dua kelimesi geçmekte, ayrıca pek çok ayette dua kökünden fiiller yer almaktadır. Duada daima tazim ve tazimle birlikte istekte bulunma anlamı vardır. Dua aynı zamanda zikir ve ibadettir. Böylece duada biri zikir ve saygı, diğeri de dilek olmak üzere iki unsur hep yan yana bulunur. Bu sebeple “Dua ibadetin özüdür,” (Tirmizî, Deavat, 1) ve aynı sebeple en önemli ibadet olan namaz dua (salât) kelimesiyle ifade edilmiştir (En’âm, 6/52; Kehf, 18/28).

Bir ayette, “De ki; duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin” (Furkân, 25/77) buyrulmak suretiyle insanın ancak Allah’a olan bu yönelişiyle değer kazanabileceği belirtilmiştir.

Kur’an’da insanın ihtiyaç ve sıkıntılarının giderildiği, kendini emniyet içinde ve başarılı gördüğü durumlarda dua isteğinin zayıfladığı, Allah’tan yüz çevirdiği, kendi güç ve yeterliliğini gözünde büyütüp nankör ve bencil olduğu, zalimane tutum ve davranışlar sergilediği anlatılmaktadır (İsrâ, 17/67; Lokmân, 31/32; Fussilet, 41/51). İnsanın başı dara düştüğünde dua etmesinin (Mü’min, 40/60) yanı sıra özellikle refah ve rahatlık durumlarında da Allah’ı hatırlaması kulluğun bir gereğidir.

Duanın sadece Allah’a yöneltilmesi; Allah’tan başkasına, putlara veya kendilerine üstün nitelikler izafe edilen başka yaratıklara dua (ve ibadet) edilmemesi hususu Kur’an’da ısrarla vurgulanmıştır (Şu’arâ, 26/213; Kasas, 28/88).

Dua, Allah’ın (cc) kainata nakşettiğinin farkına varılması, okunması, hamd edilmesi, af ve bağışlanma dilenmesi; ulaşılacak nihai hedefi (Cenneti) elde etmeyi istemek, kötülüklerden, şeytandan sakınmayı talep etmek, hayırdan azami istifade etmeye yönelmek, imanımızın samimiyetini ve derecesini göstermek, iyiye ve doğruya ulaşmak; her bir fiil için söz vermek, tövbemizin kabulünü sunmak değil mi; salih amel, muttakilik, halifelik çabası değil mi; içten, gönülden, bilinçle, özgün…

Ezberlere dualar çerçeveletmekle sınırladılar gönülleri, bilinci… Şöyle dediler: “Önce şunu diyeceksin, bunu şu kadar tekrar edeceksin… Sürekli söyle, kabul zamanını denk getirirsen kazanırsan mesela…” İşe bakın! Sıraya koydular hamd’i, ezbere okudular, gönülden ayırdılar; tekrarla fırsat kollamak öneriliyor, devlet dairesinin kapısında bekletilir gibi, olmama ihtimaline “mesela” kulpu takılıyor, acizliği meşru kılar gibi…

Ne gerek var? Girme Yaratıcısı ile kulunun arasına, dua ederken, en özel, en mahrem hissiyatın dile geldiği anda. Hani demişti ya; “… ben de seninle kulunun yolu üstüne oturacağım…” diye İblis isyan edince; bu mudur yol kesmenin bir şekli de zahiren dünyada? Bu dua mı, ümitsiz yolcuya el sallamak mı, ayrılık mı, yardım mı, kazanç mı; nedir? Duayı Allah emretti, beddua nereden geldi?

En belirgin dua Fatiha, Ayetel Kürsü, Amenerresulü değil mi? Esma-ül Hüsna dua değil mi? Hatta Allah Kur’an’da dua örnekleri vererek sanki insana, “böyle yapabilirsiniz,” demek istemiyor mu? Nasıl dua edilmesi gerektiği şöyle açıklanıyor: “Rabbinize yalvararak, için için dua edin. Şüphesiz O haddi aşanları sevmez!” (A’raf, 7/55)

Kur’an’dan dualar hakkında bazı örnekler verelim:

“Rabbimiz, bu dünyada bir güzellik, ahirette de bir güzellik ver, bizi ateş azabından koru!” (Bakara, 2/201)

“Ey Rabbimiz! Hidayetine erdirdikten sonra, kalplerimizin yamulmasına izin verme, katından bize rahmet ihsan et! Şüphesiz, bütün dilekleri karşılayan, Sensin Sen! Ey Rabbimiz! Muhakkak ki Sen, insanları, geleceğinde şüphe olmayan bir günde toplayacaksın. Şüphesiz Allah, vaadini şaşırmaz.” ( Al-i İmran, 3/8-9)

“Ey egemenliğin sahibi Allah’ım! Dilediğine egemenlik verirsin, dilediğinden de egemenliğini çeker alırsın. Dilediğini yüceltirsin, dilediğini de alçaltırsın. Hayr, Senin elindedir. Muhakkak ki Sen her şeye gücü yetensin. Geceyi gündüze katarsın, gündüzü gecenin içine. Ölüden diri çıkarırsın, diriden ölü. Dilediğine hesapsız rızık verirsin.” ( Al-i İmran, 3/26-27)

“Onlar, ayaktayken, otururken, yatarken hep Allah’ı zikrederler. Göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler (ve şöyle derler): Ey Rabbimiz! Sen, bunu boşuna yaratmadın. Sübhansın. O halde o ateşin azabından bizi koru! Ey Rabbimiz! Çünkü Sen kimi ateşe sokarsan, muhakkak onu rezil rüsva etmişsindir. Zalimlerin yardımcıları da yoktur. Ey Rabbimiz! Gerçekten biz, ‘Rabbinize iman edin!’ diyerek imana çağıran bir çağırıcı işittik ve bunun üzerine iman ettik. Ey Rabbimiz! Mağfiretinle günahlarımızı bizlere bağışla! Kabahatlerimizi ört! Bizleri, Sana ermiş kullarınla beraber yanına al! Ey Rabbimiz! Hem peygamberlerine karşı bize vaat ettiklerini ihsan et. Kıyamet günü yüzlerimizi kara çıkarma. Şüphe yok ki Sen, sözünden caymazsın!” ( Al-i İmran, 3/191-194)

“Ey Rabbim! Beni bağışla, bana acı, Sen merhamet edenlerin en iyisisin!” (Mü’minun, 23/118)

“Ey Rabbimiz! Cehennem azabını bizden uzaklaştır. Şüphesiz onun azabı daimidir. Muhakkak ki orası en kötü yerleşim ve yaşam yeridir.” (Furkan, 25/65-66)

“Ey Rabbimiz! Bize eşlerimizden, soylarımızdan gözümüzü aydınlatacak, (gönlümüzü ferahlatacak çocuklar) ihsan ve ikram eyle! Ayrıca Sen, bizleri (Sana saygısızlık etmekten sakınan) muttakilere önder yap!” (Furkan, 25/74)

“Ey Rabbimiz! Rahmetin ve ilminle her şeyi kuşattın, tövbe edip yoluna uyanları bağışla, onları cehennem azabından koru! Ey Rabbimiz! Onları, onların anne babalarından, eşlerinden, soylarından sahih amel işleyenleri kendilerine vaad ettiğin and cennetlerine koy. Şüphesiz Sen, yalnız Sen, çok güçlüsün ve yaptığını sağlam yapan ve yaptığında bir hikmet bulunansın! Onları kötülüklerden de koru! Sen kimi kötülüklerden korursan, Sen O gün onu acıyıp bağışlamışsındır. İşte bu büyük kurtuluştur.” (Mü’min, 40/7-9)

“Ey Rabbimiz! Beni, bana ve anne babama ikram ettiğin nimetine şükretme, hoşnut olacağın salih amelde bulunma yoluna sevk et, benim soyumu da düzelt! Çünkü ben, Sana tövbe ettim, gerçekten ben Müslümanlardanım.” (Ahkaf, 46/15)

Siz Müslüman mısınız? Müslümansanız bunlar Kur’an’daki dualardır. Benim gibi mükemmel olmadığı muhakkak bir iradelinin yazdığı veya söylediği değil, vahyin tebliğidir. Şüphe var mı?

Kur’an’da yazan ve vahiyle tasdik edilen bütün peygamberlerin duaları (ki, bu dualar yaşanabilecek çeşitli durumlara karşılık gelir,) yazılıyken başka söze ne hacet var? Hz. İbrahim’in (as) duası (İbrahim, 14/35-41) iyi bilinen örneklerdendir. Hz. Muhammed (sas), Hz. Musa (as), Hz. Eyüp (as), Hz. Yunus (as) da dua etmişlerdir, bunları kendimiz için değerlendirebiliriz.

Bakın Yaratan ne diyor: “Allah bana yeter! O’ndan başka ilah yoktur, ben O’na tevekkül ettim, O yüce arşın sahibidir.” (Tevbe, 9/29) Allah (cc) kime yetmiyor? Allah (cc) tek muktedir olandır. İnsanın muktedirliği sınırlıdır, zamanla gelişir, Yaratan’ın inşa ettiği kainatın bilinç atmosferinden beslenir.

Şeytana, şeytanın işbirlikçisi insana, şeytanın işaret ettiği metaya, sembole, geçici bir değere değil; Yaratan’a yönelmek esastır. Şeytanı alt etmek, onu kahretmek esas savaştır. Ortada şeytan göremezsiniz; bir, ondan gelen vesvese, yani nefiste duyulan sestir; bir de, onun işini görenlerin gerçekte açığa çıkan sesi, fiili ve duygusu vardır. Bu açığa çıkan gerçeklerden bir sonuç çıkmıyor mu?

Konuya Muttakilik bağlamında bakalım:

Muttaki; halifeliğe adaydır (Adem öyle atanmıştır, peygamberler doğal olarak öyledir…), üstün iradesinin farkındadır, doğru cevapları vardır, sınav yolu yamandır, şeytanı alt etmişliğin gururuyla yürür, çukurlardan sakınır; ama emindir, kendinden, Rabbinden, etrafındaki Hafaza Meleklerinden…

Muttaki için dua bilinç atmosferiyle hemhal olarak girmektir ve bilinç dahilinde seslenmektir, içten geçirmektir, dilemektir; hem de sadece kendine değil, her varlığa, her iradeliye; sonraki kavuşmanın mütekamil bilincinde ebedi kalışın asaletiyle…

Muttaki merkezde durandır. Kainatın duasını merkezden okuyandır. Çünkü her şeyin özü de merkezdedir. Muttaki öze uyumludur, böylelikle kainata uyumludur. Uyum en büyük irade koyma alanıdır! Muttaki duasını uyumla ispat eder.

Merkezde duranlarla toplanın, öyle hemhal olun. Merkezde kendi iradeleriyle toplananlar ümmet olurlar. “Merkez burasıdır,” diyerek insanları bir tarafa çekmeyin. Kendi iradeleri onların Cennet ve Cehennem yolu olacak, siz vebal almayın. Buradan iyi niyet çıkmaz, buradan dua çıkmaz…

Sadece isteyene “… ben böyle yapıyorum,” deyin. “Siz bilirsiniz,” deyin. Gerçekte demokrasinin, özgürlüğün, eşitliğin, insan hakları belgelerinin aradığı da bu değil mi?

“Allah (cc) hayırlısını versin!..” derken bile düşün: Zaten Allah’tan (cc) hayr olandan başka bir şey gelmez ki! Allah (cc) ne insana, ne de diğer varlıklara zamanın sonu olsun diye şer vermez ki! İlahi dualitede artı da var, eksi de; iradeli pozitif tarafta kalsın ve kazanan olsun! İlahi dualitede hayra çabalayan da var, şerre de; iradeli hayr tarafta kalsın ve kazanmayı istesin! Her şerde bir hayr aranmalıysa, bunun sonucunu kim bilir? Allah (cc) adına seçim mi yaptırıyorsun, ey Allah’ın kulu! Allah’ın (cc) şaşmaz iradesini (haşa) kendi iradene dahil edip diğerine bir şifre vermeye yeltenme; bu O’nun gücünü istismar etmekse eğer, bu yola girme; nefsin ne diyor ey Allah’ın kulu!

Muttaki; sevgi doludur, hoşgörülüdür, uyumludur, hayr için çabalar, iradesi üstündür, bunları bilir, halifeliğe adaydır, şehadet gösterir, kendini bilerek, içinden ve samimi şekilde dua eder. Öyleyse, herkes duasını kendisi etsin, ama sonuçta üstün iradeler merkezde ümmet olmayı tercih etsin, bu da bir irade; doğrusu bu değil mi? Ümmetin fiili daha güçlü durur. Ama Uhud unutulmasın! Kur’an Uhud Savaşı’nı ayrıntısıyla anlatır, bir daha okunsun. Ortak fiiller buradan öğrenilsin, kaynağından… Rehberimiz Kur’an olsun.

Allah hepimizi affetsin, herkesin duasını kabul etsin!

asabiyye
dogal-insan-ve-fenotipe-etkiler

Doğal İnsan ve Fenotipe Etkileri

Hayırlı iş bulmak için hangi dualar okunmalı?

Son yıllarda yaşanan ekonomik krize, koronavirüs salgın hastalığı da eklenince on binlerce vatandaş işsiz kaldı. Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) şubelerinden de olumlu yanıt alamayan işsiz vatandaşlar, 'garantili iş bulma duası' internette araştırıyor.

HAYIRLI İŞ BULMAK İÇİN HANGİ DUALAR OKUNMALI?

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2020'nin haziran ayı işsizlik rakamlarını açıkladı. Türkiye genelinde, 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre 152 bin kişi azalarak 4 milyon 101 bin kişi oldu.

İşsizlik oranı 0,4 puanlık artış ile yüzde 13,4 seviyesinde gerçekleşti. Tarım dışı işsizlik oranı 0,6 puanlık artış ile yüzde 15,9 oldu.

İstihdam edilenlerin sayısı, bir önceki yılın aynı dönemine göre 1 milyon 981 bin kişi azalarak 26 milyon 531 bin kişi, istihdam oranı ise 4,0 puanlık azalış ile yüzde 42,4 olarak gerçekleşti.

İşsizlik oranları artıkça iş bulma duasını arayanlar da artıyor. Arama motorlarında ve video paylaşım sitelerinde çıkan sonuçlarda 'mucize işsizlik duası' veya 'dua et iş bul' adıyla açılan sayfalar yüz binlerce kez ziyaret ediliyor.

DENENMİŞ GARANTİLİ İŞ BULMA DUASI VE TÜRKÇE OKUNUŞU

* Rabbena atina min ledünke rahmeten ve heyyi lena min emrina reşeda.

Anlamı: Ey Rabbimiz sen bize katından rahmet et, işimizde bizler için başarılar hazırla. (Bu dua günde 70 kez okunursa Allah'ın yardımı ile hayırlı bir iş bulacaktır.)

* Bismillahi ala nefsi ve mali ve dini. Allah ümme raddini bi-kadaike ve barik li fima kuddire li, hatta la uhibbe ta’cile ma ahhartehu ve te'hira ma acceltehu.

Anlamı: Allah'ım sana malımı, nefsimi ve dinimi emanet ediyorum. Allah'ım hükmüne beni razı kıl, bana mübarek etki, tehir ettiğinin acelesini, acele ettiğinin de tehirini istemeyeyim. Nefsimin isyanına engel ol, teslimini sağla. (Peygamber Efendimizin işsiz kalıp, dara düşenlere okuması için tavsiye ettiği bir duadır. Herhangi bir okunma miktarı yoktur. İş görüşmesine giderken, evden çıkarken ya da kalbiniz ne zaman ihtiyaç duyuyorsa, okuyabilirsiniz.)

* Allahümme salli ala Muhammedin ve ala ali Muhammed. Kema salleyte ala İbrahime ve ala ali İbrahim. İnneke hamidün mecid. Allahümme barik ala Muhammedin ve ala ali Muhammed. Kema barekte ala İbrahime ve ala ali İbrahim. İnneke hamidün mecid. (Bu dua 9 gün boyunca kesintisiz olarak, sabah namazı kılındıktan sonra 3 kez okunmalıdır. Duanın ardından Peygamber Efendimize 3 kez salatü selam getirmelisiniz.)

* Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed kad dakat hiyletiy edrikniy Ya Rasullullah.

Anlamı: Muhammed ve ehline salat eyle. Çok fazla sıkıntım var, bana destek ve yardımcı ol Ya Rasulullah. (Bu bir Salavat-ı Şerifedir. Cuma günü okunması gerekir. Her Cuma 100 kez okunursa, hayırlı bir iş sahibi olunur. Aynı zamanda bir iş sahibiyseniz de, işinizin hayırlı şekilde sürmesi amacı ile de okuyabilirsiniz.)

* Allahümme hirli vahterli.

Anlamı: Allah'ım yapacağım her işte bana hayırlı olanı nasip et. Benim hakkımda hayırlı olanı bana seç ve en hayırlısını nasip eyle. (Duanın belli bir okunuş sayısı yoktur. Fakat işsiz olduğunuz dönem boyunca sıklıkla okumanız tavsiye edilmektedir.)

* Allahü yü'ti mülkehu men yeşa.

Anlamı: Allah mülkünü kendi istediği kişiye bahşeder. (İş bulmak amacı ile 990 kez okunması tavsiye edilmektedir.)

* Bismillahirrahmanirrahim ve kalelmelikü itüni bihi estahlishülinefsi felemmakellemehu kale innekel yevme ledeyna mekinün emin kalec alni ala hazainil ardi inni hafizün alim ve kezalike mekkennali yusüfe fil ardi yetebevveü minha haysü yeşaü nusibü bi rahmetina men neşaü vela nuziü ecrel muhsinin.

Anlamı: Bu duanın da belli bir okunuş miktarı bulunmamaktadır. Hayırlı bir iş bulup, helal bir kazanç elde etmek isteyen kimseler, bu duayı her gün okuyarak dualarını edebilirler.

* Malikü'l mülki tü'til mülke.

Anlamı: Mülkün gerçek sahibi, o mülkü verendir. (İş aradığınız süreç boyunca mümkünse her gün 1150 kez okunması gerekir. Bu duayı her gün 1150 kez okuyan kimseler, hayırlı bir iş bulabilirler.)

KİME 'İŞSİZ' DENİYOR?

TÜİK, işsiz kişiyi tanımlarken şu 4 şartı koşuyor:

* Referans verilen dönem içerisinde kâr karşılığı, yevmiyeli, ücretli ya da ücretsiz olarak hiç bir işte çalışmamış kişilerden,

* İş aramak için on üç ay içinde iş arama kanallarından en az birini kullanmış,

* 15 gün içinde işbaşı yapabilecek durumda olan,

* Kurumsal olmayan çalışma çağındaki herkes, işsiz nüfusa dahil.

Bir kişi, isteyerek ya da istemeyerek "Çalışmayacağım" diyorsa 'işsiz' sayılmıyor. Çalışmak istiyorsa da bu talebini Sosyal Güvelik Kurumu'na (SGK) resmen beyan etmiş olması gerekiyor.

Güncelleme: 

İlgili Haberler

Evden çalışarak aylık 3-4 bin TL gelir elde etmek mümkünİŞKUR kamu ve özel açık iş ilanlarına yoğun ilgi! Yurt genelinde on binlerce personel alımı yapılıyorAşure Günü çekilecek tesbihler ve zikirler neler? İşte Aşure Günü yapılacak ibadetler ve dualarMuharrem ayında yapılacak dua ve ibadetler neler? İşte Muharrem orucunun faziletleriKalem Suresi nasıl okunur? İşte sınavda unutkanlığa karşı Arapça ve Türkçe dualarMezar başında okunacak dualar nelerdir? İşte kabir ziyareti duaları ve sureleri

Birinci Millî Mimarlık Dönemi Üslubunun Ankara'daki ilk örneklerinden olan I.TBMM Binası, 1920-1924 yılları arasında Kurucu Meclis olarak da görev yapan Gazi Meclis tarafından kullanılmıştır. TBMM Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Başkanlığı uhdesinde Kurtuluş Savaşı Müzesi (I.TBMM Binası) olarak hizmet vermektedir.

İLETİŞİM

Tel : 0312 420 19 20 (Gişe)
: 0312 420 86 40 (İdare)
Fax : 0312 420 26 49


ZİYARET GÜN VE SAATLERİ

Haftanın her günü müze ziyarete açıktır.

Yaz Dönemi
Gişe saatleri : 09.00-17.30
Ziyaret Saatleri : 09.00-18.00

Kış Dönemi
Gişe saatleri : 09.00-16.30
Ziyaret Saatleri : 09.00-17.00

Giriş Ücreti: 60 TL. (Cumhuriyet Müzesi II. TBMM Binası dahil).


Ücretsiz Giriş:

  • - 18 yaş ve altındaki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı gençler ve çocuklar ile bu yaş grubundaki öğrenci gruplarına refakat eden öğretmenler,
  • - 65 yaş ve üstü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, gaziler ve refakatindeki anne, baba, eş ve çocukları ile şehit yakını kimlik kartı sahipleri, engelliler (T.C. vatandaşı ve yabancı) ile bir refakatçisi, (Görünür bir engel ve/veya belge ibrazı ile) zorunlu hizmete tabi er ve erbaşlar, ICOM ve ICOMOS ile UNESCO kartı sahipleri, yerli ve yabancı basın kimlik kartı sahipleri,
  • - Seyahat acentesi sahip veya sorumlu müdürleri, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile TBMM personeli ve emeklileri ile refakatindeki anne, baba, eş ve çocukları,
  • - 8 yaş ve altındaki yabancı uyruklu çocuklar,
  • - Hayat Boyu Öğrenme Programı çerçevesinde Comenius Okul Ortaklıkları ile Erasmus Öğrenci Değişim Programı kapsamındaki gruplar ile bu gruplara refakat eden öğretmenler (ülkemizdeki muhatapları ile yapılan sözleşmelerini ibraz etmeleri kaydıyla kimlik ibrazı aranmaksızın ücretsiz giriş olanağı sağlanacaktır).

BİRİNCİ TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BİNASININ TARİHÇESİ

Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi binası olarak kullanılan yapı, döneminde parti binası olarak inşa edilmiştir. 1916 yılında İttihat ve Terakki Fırkası binası olarak yapımına karar verilmiştir. Harbiye Nazırı Enver Paşa'nın emriyle Mimar Salim Bey tarafından bina projelendirilmiş ve proje yapım işi ise Askerî Mimar Hasip Bey'e verilmiştir. Hasip Bey, binanın büyük bölümünü başarı ile bitirmiş ancak çatı ve diğer bölümler, sürmekte olan savaş, yaşanan malzeme sıkıntısı ve İttihat ve Terakki Fırkasının kapanması gibi nedenlerle tamamlanamamıştır.

Birinci Dünya Savaşı sonrası, Mondros Mütarekesi şartları gereğince bir grup İngiliz ve Fransız askeri Ankara'ya gelmiş, Fransız askerlerinin başındaki komutan ise henüz çatısının bir bölümü örtülmemiş olan bu binanın ilk odasını makam olarak kullanmıştır.

19 Mayıs 1919'da Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a çıkmasından sonra Havza ve Amasya genelgeleri yayımlanmış; Erzurum ve Sivas kongreleri yapılmış, Mustafa Kemal Paşa, Ankara'yı Millî Mücadele'nin merkezi olarak seçmiş ve Temsil Heyeti ile birlikte 27 Aralık 1919'da Ankara'ya gelmiştir. İstanbul’un işgalinden birkaç gün önce ise yabancı birlikler Ankara’yı terk etmiştir.

16 Mart 1920'de İstanbul İngilizler tarafından resmen işgal edilmiş ve 18 Mart 1920'de Meclis-i Mebusan kendini feshetmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23 Nisan 1920'de açılmasına karar verildiğinde, Ankara'da Meclisin toplanabilmesi için gerekli büyüklük ve donanıma sahip bir binanın bulunmadığı görülmüştür. Bu şartlar altında, inşası yarım kalan İttihat ve Terakki Fırkası binasının Meclis binası olarak kullanılması kararlaştırılmış, Ankara halkı, Ankara’da bulunan 20. Kolordu askerleri ve Ankara Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti büyük destek vermiştir. Böylece Meclis binası, Ankaralıların evlerinden ve Ulucanlar'daki Numune Mektebinden getirilen kiremitlerle, halkın fedakârlıkları ile tamamlanmıştır.

23 Nisan 1920 ile 15 Ekim 1924 tarihleri arasında Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak kullanılan bina, daha sonra Cumhuriyet Halk Fırkası Genel Merkezi olarak kullanılmıştır. Bununla birlikte Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinin temeli olan Hukuk Mektebi burada kurulmuş, bina mektebe kısa bir süreliğine ev sahipliği yapmıştır. 1957 yılında Millî Eğitim Bakanlığı Komisyonunca alınan kararla müzeye dönüştürülmek üzere çalışmalara başlanmış ve 23 Nisan 1961 tarihinde "Türkiye Büyük Millet Meclisi Müzesi" adıyla halkın ziyaretine açılmıştır.

23 Nisan 1981 tarihinde ise "Kurtuluş Savaşı Müzesi" adını alan müze, günümüzde TBMM Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Başkanlığı bünyesinde hizmet vermektedir.




MECLİSİN AÇILIŞI

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Açılışı, 23 Nisan 1920

Türkiye Büyük Millet Meclisi, Temsil Heyeti adına Mustafa Kemal Paşa'nın 21 Nisan 1920'de yayımladığı tamim gereğince; Hacı Bayram-ı Veli Camii'nde kılınan cuma namazını takiben dualar eşliğinde kurbanların kesilmesinin ardından coşkulu bir törenle 23 Nisan 1920'de açılmıştır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi ilk gün 115 temsilci ile toplanmış ve açış konuşmasını en yaşlı üye sıfatı ile geçici başkanlık görevini üstlenen Sinop Milletvekili Şerif Bey yapmıştır. Meclisin 24 Nisan 1920'de yapılan ikinci toplantısında Mustafa Kemal Paşa oy birliği ile Meclis Başkanlığına seçilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Önünde Dua

Kurtuluş Savaşı, Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın başarılı yönetimi ve Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisinde alınan hayati kararlar sonucunda zaferle sonuçlanmıştır. 20 Ocak 1921'de Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk anayasası olan Teşkilat-ı Esasiye Kanunu, 05 Ağustos 1921'de Mustafa Kemal Paşa'ya "Başkomutan"; 19 Eylül 1921'de "Gazi" unvanı ile “Mareşal” rütbesinin verilmesi, 12 Mart 1921'de İstiklal Marşı ve 1 Kasım 1922'de Saltanatın Kaldırılması bu Mecliste kabul edilmiştir. Öte yandan 23 Ağustos 1923'te Lozan Barış Antlaşması, 13 Ekim 1923'te Ankara'nın Başkent Oluşu ve 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet'in İlanı da bu Meclis çatısı altında onaylanmış, Gazi Mustafa Kemal Paşa Cumhurbaşkanı seçilmiştir.

Bina bir süre sonra ihtiyaçları karşılayamaz hâle gelmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında birçok yapıda imzası bulunan mimar Vedat Tek tarafından yapılan ve 18 Ekim 1924’te faaliyete başlayan II. Meclis binasına geçilmiştir.




GEZİ GÜZERGÂHINA GÖRE MÜZENİN BÖLÜMLERİ

Plan Bilgisi

1.Mescit6. Kâtipler Odası
2.Reis (Meclis Başkanı) Odası7. Haberleşme ve Silah Gücü (Encümen Odası)
3. Genel Kurul Salonu8. Kulis
4. İstiklal Marşı Anı Odası9. Şer'iye Encümeni (Anayasa Komisyonu) Odası
5. Yönetim10. Riyaset (Başkanlık) Divanı Odası




Koridorun sağ ve sol duvarlarında; Cumhuriyet Dönemi ressamlarının yağlı boya tabloları ile Genel Kurul Salonun’daki oturumu gösteren fotoğraflar sergilenmektedir.




MESCİT


Döneminde mescit olarak kullanılan ve sade bir görünümü olan bu odada, halı seccadeler ve rahleler sergilenmektedir. Rahlelerin ikisi Şam işi tekniğinde sedef kakmalı, diğer ikisi ise oldukça sadedir. Odanın bir duvarında sancak asılı durmaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışından sonra duvara asılan sancak üzerinde sim ile Fetih suresinin birinci ayeti, bir Hadis-i Şerif ve Saff suresinin on üçüncü ayeti işlenmiştir.


Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışından sonra duvara asılan sancak



REİS (MECLİS BAŞKANI) ODASI

Döneminde Meclis Başkanı odası olan bu oda, Mustafa Kemal Paşa’nın çalışma odası ve aynı zamanda yaver odası olarak kullanılmıştır. Odada Mustafa Kemal Paşa tarafından kullanılan şahsi eşyalar sergilenmektedir.




GENEL KURUL SALONU (MECLİS TOPLANTI SALONU)

Dikdörtgen formunda olan bu bölüm binanın en büyük salonudur ve Genel Kurul Toplantı Salonu olarak kullanılmıştır. Tekne tavan ile örtülü olan ve ilk hâli korunarak teşhir edilen salonun ortasında Başkanlık ve Divan Üyeleri ile konuşmacı kürsüsü, kürsünün arkasında Âl-i İmran suresi, 159. ayetinin bir kısmı olan “İş konusunda onlarla müşavere et” anlamına gelen "Ve Şâvirhüm fi'l emr" yazılı hat levhası, levha ve kürsünün hemen önünde de Zabıt Kâtipleri kürsüsü yer almaktadır. Bu kürsünün karşısındaki sıralar Bakanlar Kurulu, yanlardakiler ise milletvekili sıraları olarak kullanılmış; sağdaki balkon kordiplomatik (elçi ve elçilik görevlileri topluluğu), soldaki balkon milletvekillerine, balkon altları ise yerli ve yabancı basın temsilcilerine ayrılmıştır. Sıralar Muallim Mektebi (Ankara Öğretmen Okulu) ile şimdiki Atatürk Lisesinin ilk binası olan Mekteb-i Sultanisinden (Taş Mekteb); sonradan elektrikli hâle getirilen iki petrol lambası ile sac sobalar civar kahvehanelerden, büro malzemeleri ise resmî dairelerden getirilmiştir. Salonda Atatürk büstü, kürsü, hokka takımları, sıralar ve sobalar sergilenmektedir.




İSTİKLAL MARŞI ANI ODASI

1920-1924 yılları arasında Başkâtip (dönemin TBMM Genel Sekreteri) tarafından kullanılan bu oda; İstiklal Marşı'nın kabulünün 100. yılı anısına yeniden düzenlenmiştir. İlk dönemde Burdur milletvekilliği yapan Millî Şairimiz Mehmet Âkif Ersoy’un Tâceddin Dergâhı’nda ikamet ettiği evde kullandığı şahsi eşyalar ile şairin vefatından hemen sonra heykeltıraş Ratip Aşır Acudoğu tarafından alçı ile alınan yüz kalıbı sergilenmektedir.




KÂTİPLER ODASI


Tutanak ve kanunlar kalemleri, evrak ve yazı işleri kalemi, müdür, muavin, kâtip ve memurların bir arada bulunduğu "Kalem" olarak adlandırılan bu odada, zabıt kâtipleri tarafından kullanılan evrak dolapları, okul sıraları, hokka takımları sergilenmektedir.




HABERLEŞME VE SİLAH GÜCÜ ODASI (ENCÜMEN ODASI)

Döneminde Encümen (Komisyonlar) Odası olarak kullanılan bu odada Millî Mücadele’nin silah ve haberleşme gücünü yansıtan su soğutmalı ve şeritli makineli tüfekler, ateşli ve kesici silahlar, manuel telefon santrali, şifre makinesi, manyetolu telefon (sahra telefonu), telgraf alıcı-verici, Mors yazıcı ve arazi dürbünü gibi eserler sergilenmektedir.




KULİS-TOPLANTI SALONU UZANTISI (DİNLENME SALONU)

Milletvekilleri tarafından oturum aralarında kulis olarak kullanılmıştır. Bu salonda milletvekilleri ve Mustafa kemal Paşa tarafından kullanılan şahsi eşyalar ile 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi binası üzerine çekilen ilk bayrak sergilenmektedir.

23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi Binası üzerine çekilen ilk bayrak




ŞER'İYE ENCÜMENİ (ANAYASA KOMİSYONU) ODASI

Yasa tekliflerinin Anayasaya uygunluğunun görüşüldüğü toplantı odasıdır. 1921 ve 1924 anayasalarının yazıldığı bu odada; 2008 yılında ülkemize getirilen Lozan Anlaşması'nın imzalandığı masa ve zabıt cerideleri ile hokka takımları sergilenmektedir.




RİYASET (BAŞKANLIK) DİVANI ODASI

Riyaset (Başkanlık) Divanı odası olarak kullanıldığı gibi ilk zamanlar bina yetersizliğinden dolayı İcra Vekilleri Heyeti (Bakanlar Kurulu) olarak da kullanılmıştır. Ayrıca Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın zaman zaman bu odada çalıştığı bilinmektedir. Sol taraftaki panoda ilk Riyaset Divanı üyeleri, sağ taraftaki panoda ise ilk Bakanlar Kurulu üyelerinin fotoğrafları ile hokka takımları sergilenmektedir.






KURTULUŞ SAVAŞI MÜZESİ SOSYAL MEDYA HESAPLARI



ADRES

Hacıbayram Mahallesi Cumhuriyet Caddesi No: 2/1
Ulus/Altındağ


Her işin hayrı olan Besmele, işlerin kolaylaşması ve yolunda gitmesi için her an okunması tavsiye edilir. Özellikle de yeni bir işe başlamadan evvel Besmele ile birlikte duaların da edilmesi, Allah'ın rızasını kazanmanın yanında o işin kolaylıkla gerçekleşmesi için önerilmektedir. İşlerin rast gitmesi için başta Peygamber Efendimiz (s.a.s) olmak üzere pek çok din alimi, Ayetel Kürsi'nin ve bununla beraber bazı ayet-i kerimelerin okunmasını nasihat etmektedirler. 

Hz. Eyüp duası ne için okunur? Hz Eyüp'ün duası hangi surede...Hz. Eyüp duası ne için okunur? Hz Eyüp'ün duası hangi surede...

İşlerin Rast Gitmesi İçin Okunacak Dualar

Arapça Okunuşu

Türkçe Okunuşu

Yâ Hayyü, yâ Gayyûm! Bi rahmetike esteğîsü fe eSlıh lî şe’nî küllehü ve lâ tekilnî ilâ nefsî Terfete aynin.

Türkçe Meali

Ey Hay ve Kayyum olan Allah'ım! Rahmetinle senden yardımını isterim. Benim bütün işlerimi, hal ve hareketlerimi düzelt. Beni bir göz kırpması kadar bile olsun nefsime bırakma 

Taha Suresi 25-26-27-28. Ayetleri

Arapça Okunuşu

Türkçe Okunuşu

Rabbişrahli sadri ve yessirli emri. Vahlul ukdeten min lisani yefkahu kavli

Türkçe Meali

Musa 'Rabbim!' dedi, 'Gönlüme ferahlık ver. İşimi bana kolaylaştır. Dilimden düğümü çöz, ki sözümü iyi anlasınlar.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır