diazem hakkındaki tüm sorular / Keyif Verici Maddelerin Toksisitesi: Sorular ve Cevaplarıyla Yönetimleri - Acilci.Net

Diazem Hakkındaki Tüm Sorular

diazem hakkındaki tüm sorular

Depam’da  tedaviye aldığımız hastalar ve panik-atak.com , depam.com sitelerimizdeki üyelerimiz panik atak ve depresyon tedavisinde kullandığımız ilaçlarla ilgili yoğun sorular sormaktadırlar. Aşağıda en çok sorulan soruların cevaplarını bulacaksınız.

En Sık Sorulan Sorular ve Cevapları:

-Depresyon ve Panikatak Tedavisinde Ne Tür İlaçlar Kullanılmaktadır?Yan etkileri Nelerdir?

-İlaçlar Bağımlılık Yapar mı, Kalıcı yan etkileri var mı?

-İlaçlar Beyne  hasar verir mi? Kansere yol açar mı?

-İlacı içmediğimizde fena oluyoruz, hep ilaç mı kullanacağız?(ilaç kesilme sendromu)

-İlaçları bıraktığımızda hastalık tekrarlar mı?

-İlaçları hangi dozda ve sürede kullanmak gerekir?

-İlaç iyi gelmediyse ne yapmalıyız?İlacı ne zaman değiştirebiliriz?

-İlacı kesme kriterleri nedir?

-Panik krizinde  paniği durduracak bir ilaç var mı?

-Gebelikte ve emzirme döneminde kullanılacak ilaç var mı?

-Depresyonun  ve Panikatağın bitkisel ilaçlarla tedavisi mümkün mü?

-Antidepresanların cinsel yan etkilerini gidermek için neler yapılabilir?

DEPRESYON TEDAVİSİNDE NE TÜR İLAÇLAR KULLANILMAKTADIR?

 

  1. Antidepresanlar

Eski kuşak antidepresanlar

Yeni kuşak antidepresanlar

MAO inhibitörleri

  1. Anksiyete gidericiler

-Yeşil reçeteye tabi olanlar

-Normal reçeteli olanlar

 

  1. Yardımcı ilaçlar

-Mide –Barsak sistemi için

-Kalp-Damar sistemi için

-B vitaminleri

-Adet öncesi artan panik-depresyonu azaltan ilaçlar

-Doğal –Bitkisel destek ürünleri

  1. a) Antidepresanlar:

Deprersyon ve Panikatak tedavisinde en önemli ve temel ilaçlar antidepresanlardır. Bu ilaçları kullanmaya başladıktan 15 gün sonra etkileri başlar. Nadiren ilk haftada da başlayabilir…Tam etkilerinin hisedilmesi ise; kişiden kişiye değişmekle beraber, 6- 8 haftayı bulabilir…

 

   Eski Kuşak  Antidepresan İlaçlar: Tofranil, Anafranil, Ludiomil, Maprotil ,Laroxyl gibi ilaçlardır. Bu ilaçların yan etkileri,  anksiyete-panik belirtilerini artırmaları nedeniyle çok tercih edilmezler. Bu etkisiz oldukları anlamına gelmez. Özellikle Tofranil panik tedavisinde çok etkilidir. Yeni geliştirilen bir çok ilaç Tofranille mukayeseli çalışmalar yapılarak geliştirilmektedir. Bu ilaçlar yeni kuşak ilaçlara  göre çok ucuzdur…Doktor durumunuza ve ekonominize göre bu ilaçları tercih edebilir. İlaç ucuz diye şaşırmayın. Yan etkileride zamanla azalır. Daha çok başlangıç günlerinde yan etkiler yoğundur. Ne tür yan etkileri vardır?

 

-Çarpıntı

-Ağız kuruluğu

-Ateş basması

-Baş dönmesi

-Kabızlık

-idrarda tutukluk

-iştahta artış (Yeni kuşak ilaçlarda da var)

-Cinselliği baskılama(Yeni kuşakta da var)

-Hipomani- Mani

-Uykululuk, sersemlik, dalgınlık hali

-Unutkanlık

Yukarıdaki belirtilerin bir kısmı Depresyon ve  panikatak ta da olduğundan bir çok insan bu ilaçları kullanmaktan çekinir.Ama doktor kontrolunde ve küçük dozlarla başlayıp artırılınca tolere edilebiliyor, Bazen çarpıntı giderici yardımcı ilaçlarla yan etkiler azaltılabiliyor….İlaçları mutlaka tedavi dozunda ve tedavi süresince kullanmak gerekir. Depresyon ve Panikatak da  Tofranilin günlük dozunun 150-300 mg arasında olması gerekir.Süreyi ise hastalığınızın durumuna göre doktor belirler…

 

 

Yeni Kuşak Antidepresanlar:  Prozac (deprex,zedprex,fulsac  da prozac la aynı içeriğe sahiptir daha ucuzdurlar) ,Lustral(seralin,serdep) Cipram(citol,Relaxol,citara) , Cipralex, Citoless Efexor, Remeron, ixel,Desyrel , Faverin Seroxat, Paxil, gibi ilaçlardır. Mutluluk yaratan serotonin ileticisinin işlevini yaptıktan sonra hücre içine alınıp yıkılmasını engellerler .Bu yüzden serotonin geri alım inhibitörleri denmektedir. Ne tür yan etkileri olabilir?

İştah da artış:Özelikle tatlıya karşı aşırı bir istek olur Yemek miktarı artar, çabuk acıkılır.Kilo artışı görülebilir..Bazı insanlarda  iştah azalır ve kilo kaybı olur.Bunun oranı % 5i geçmez. Kişiden kişiye çok değişir.Aynı ilaç birinde aşırı kilo diğerinde zayıflamaya sebep olur…Bazı insanlarda metabolizmayı yavaşlatarak  kilo alımına sebep olabilirler.

Cinselliği baskılama: Erkeklerde geç boşalma bazen boşalamama.(erken boşalım sorunu olanlar için süper iyi bir etki) ,Sertleşme sorunu, cinsel isteksizlik. Kadınlarda da cinsel isteksizlik, orgazm olamama hali ortaya çıkabilir. Bu yan etkiler asla kalıcı değildir. Zamanla azalır, bazen geçer, bazen aynen kalır ama tedavi bitince bunlarda geçer. Erkekler Viagra benzeri ilaçlarla ereksiyon sorununu giderebilme şanslarına sahipler.Kadınlar içinse çalışmalar devam etmektedir…Bu konuda başka neler yapılabileceğini  aşağılardaki bölümlerde okuyacaksınız.

-Serotonorjik Sendrom:Bu ilaçlar antidepresan ve antipanik özelliklerini Serotonin üzerinden gösterirler. Serotonin halk arasında “mutluluk hormonu” olarak bilinir.Sinir sisteminde iletimde rol oynar.Duyarlı insanlarda ,aşırı serotonin deşarjı olur.Kişide huzursuzluk, anksiyete hali, panik belirtilerinde artış, aşırı ateşlenme, kafada basınç hissi, mide bulantısı ve kusma gibi belirtiler ortaya çıkar. Böyle bir durumda ilaç hemen kesilmelidir.Bir iki günde her şey normale döner.Zararlı bir etki olmaz….Bu etkiyi yaşayanların gittikleri doktora bu bilgiyi mutlaka vermeleri gerekir. Duyarlılığı olanlar farklı ilaçlar denemeli, o da olmuyorsa eski kuşak ilaç kullanılmalı. Bu sendromun görülme oranı %3-5 gibi düşüktür…

-Unutkanlık   :Eski ve yeni kuşak ilaçların hepsinde bu yan etki vardır.

-Dalgınlık-sersemlik-uyku hali: Bu oranda %5-10 arasıdır. Yeni kuşak ilaçlar genelde yaşamla uyumludur. Her işinizi aksatmadan yapabilirsiniz. Bazen gece alındıklarında uykuyu kaçırırlar.Gündüz kullanmak gerekir. Uyku yaparsa geceye kaydırılması gerekir…

-Sinirlilik: Bazı kişilerde sinirlilik, huzursuzluk görülebilir.

Hipomani-Mani: Daha önceden manik atak geçirenlerde ve maniye yatkın olanlarda antidepresanlar Hipomani  veya Maniye yol açabilirler.Kişi aşırı coşkulu ve neşeli olur. Sürekli gezmek, eğlenmek ister. Çok konuşur bazen sesi kısılır.Az uyur ve kendine aşırı güvenir. Her işin altından kalkabileceğini düşünerek riskler alır ve zarara girer…Çok para harcar, ölçüsüz borçlanır ve sağa sola hediyeler almaya başlar. Karşı cinse ilgisi artar, sex gücü çok artar.Sık partner değiştirir.Sevgilisini, eşini aldatmaya başlar.Bazende aşırı dine yönelim olur.Bazıları kendisini ermiş, evliya gibi görür.Daha ileri gidenler paranoyakca düşünmeye başlarlar. Antidepresanların mutlaka doktor denetiminde kullanılmasının bir gerekçeside budur. Bu durumda ilaç hemen kesilip maniyi bastıracak ilaçlara geçilir.

-Aşırı Rahatlık: Bazı insanlarda uzun süreli antidepresan kullanımı duyarsızlık, aşırı rahatlık geliştirir.Eskiden alındığı, önem verdiği durumlara  duyarsız kalır.Tepkisizlik gelişebilir.

-Karaciğer enzimlerinde yükselme: Bütün antidepresanlar karaciğerde işleme tabi tutulurlar.

SGOT, SGPT, GGT enzimleri  normalin iki -üç  katına çıkabilir.Bir zararı yoktur. Karaciğerinde sorunu olanların her ay enzim baktırması gerekir .Çok yükselirse doz azaltılır. Karaciğerinde  hastalık olmayanlar korkmasın ,ama 6 ayda bir enzim baktırabilirler…

-Adet düzensizlikleri: Antidepresan alan hanımların bir kısmında adet gecikmesi ve düzensizlikleri olabilir. Korkulacak bir durum değildir.İki ay üst üste adet göremeyen hanımların jinekoloğa gitmesinde fayda vardır.

 

Mao İnhibitörleri:

Sinir sistemindeki ileticiler: dopamin, serotonin, adrenalin in yıkımını sağlayan mao enzimini engelleyen ilaçlardır.Türkiye de Aurorix olarak bulunmaktadır. Kişisel görüşüm etkili bir ilaç olmadığı yönündedir… Bir çok antidepresanın prospektüsünde mao inhibitörleriyle birlikte kullanılmaması yazar.Türkiyede zaten nadir bir kombinasyondur. Hekimler genelde tek  bir antidepresan yazarlar, kafaya takılacak bir durum değildir.Bazen bir arada kullanılabilen iki antidepresan bir hastada kullanılabilir.İlaçlar biribirilerinin etkisini artırır.

 

b)Anksiyete (kaygı)giderici, sedatif ilaçlar:

Bu ilaçlar depresyonda % 50 oranında olabilen; anksiyete-panik  belirtilerini gidermek için yardımcı olarak , geçici bir süreliğine kullanılabilir.

Yeşil reçeteye tabi olanlar: Xanax, Nervium, Diazem, Rivotril, Tranxline,Ativan gibi ilaçlardır. Panikatak da en sık kullanılan xanax tır. Bu ilaçlar kısa süreli 1-3 ay kullanılıp bırakılması gereken ilaçlardır.Bağımlılık yapma riskleri vardır. Zamanla merkezi sinir sistemini baskılayıp depresyona yol açarlar. Ayrıca xanak ve diğer yeşil reçete  bağımlıları ilacı  geciktirince veya alamadıklarında panikatak yaşarlar. Bir çok panikatak hastası yanında xanax taşır. Sıkışınca alır ve yatışır. Bazıları yıllarca taşır ama kullanmaz. Bir güvence nesnesi olarak yedekte bekler.Es kaza  ilaç unutulmuşsa birden panik yaşayabilirler.Bu nedenle çok gerekmedikçe yeşil reçete ilaçlarına “bulaşmamak” gerekir. Bazı hastalarda xanak dan dolayı esas tedavisini geciktirmektedir.Böylece hastalık daha dirençli hale gelmektedir.

 

Yeşil reçeteye tabi olmayan kaygı gidericiler: Atarax, pasiflora, buspon, Nervikan, Dideral.

En çok kullanılan bu ilaçlardır. Bağımlılık riskleri yoktur. Nervikan bitkisel kökenlidir.Melisa ve valleryan içerir. Dideral  kalp ritmini düzenleyici, tansiyon ayarlayıcı bir ilaçtır. Beta blokerlerden olduğundan kaygıda  giderir.Hatta guatırda, psikolojik el titremelerinde de kullanılmaktadır. Her ilaçta olduğu gibi, bunlarında mutlaka doktor tarafından reçete edilmesi ve takip edilmesi gerekir.Örneğin tansiyonu çok düşük olan birisi eczaneden yada birisinin önerisiyle “ezbere” dideral kullansa tansiyonu dahada düşecek belki şoka girecektir.

Bu ilaçlar yeşil reçete ilaçları kadar güçlü değillerdir.Ama daha güvenlidirler…

Bir çok hasta “başı sıkıştığında “ pasiflora şişesini “ağzına dikmektedir”.Dahiliyeciler ve diğer branş doktorları bu ilacı sık reçete etmektedirler.Hafif  bir ilaçtır Atarax  ise aynı zamanda alerji gidericidir.Cildiyecilerde çok sık reçete etmektedirler.

 

C-Yardımcı İlaçlar:

Depresyon ve Panik atak yaşayanların çoğunda midede gaz, şişkinlik, hazımsızlık olabilir. Çoğunda da çarpıntı, tansiyon yükselmeleri ,ateş basmaları , titremeler görülür. Psikosomatik mide hastalıklarında kullanılan Librax, Klipax ( Madde bağımlıları bu ilaçları suistimal ettiklerinden yeşil reçeteye alındılar) Tranko Buskas gibi ilaçlar ;depresyonun ve paniğin mide- barsak sisteminde yaptığı etkileri ortadan kaldırırlar. Bunlarında bağımlılık riski olabilir. 3 aydan fazla kullanmamak doğru olur.

Panikatak sırasında tansiyonu yükselen ve çarpıntısı yoğun olan hastalara  verilecek Dideral, Beloc benzeri ilaçlar hastaları çok rahatlatır. Bazı depresyonlarda da yoğun kaygı-panik hali bu tür ilaçlarla yatışır. Tekrar vurguluyorum “ her ilaç hem şifa hem zehirdir.” “ DOKTOR KONTROLU OLMADAN  ASLA KULLANILMAZ”

B vitamini komplexleri de faydalıdır.B6 vitamini mutluluk hormonu denen serotoninin yapımında rol oynar.Genel anlamda sinir sistemini ve direnci güçlendirirler. Depresyona  bağlı ağrıları, uyuşmaları gidermede yardımcı olurlar…Kan yapımını artırırlar. Adet öncesi sendromunu yaşayan ve depresyonu ,panik atağı artan hanımlarda çok yararlıdırlar. Adet öncesi bir hafta boyunca günde iki kez alınacak B vitamini komplexleri hanımların şikayetlerini azaltır.

 

Günde  300-400 mg kadar alınacak Magnezyum tabletleri de  adet öncesi artan paniği, depresyonu hafifletir…

 

Doğal-Bitkisel Destek Ürünleri: B vitamini ve  sinir sistemini yatıştırıcı özelliği olan Magnezyumdan yukarıda kısmen bahsettik. Bunlara ilave olarak Omega 3 ürünleri de faydalıdır.Melisa, Papatya, Rezene, kediotu, Sarı kantaron da bitkisel destek ürünleridir.

Şunu hatırlatayım ki, her bitkisel şey zararsızdır diye bir kural yoktur. Bunları çaylarıda satılmaktadır. Günde bir fincan melisa,bir papatya, bir rezene çayı panik belirtilerini azaltabilir…Ihlamur ve ada çayıda faydalıdır. Östrojeni düşük olan hanımlar her gün bir bardak ada çayı içebilirler…Menapoz sorunu yaşayıp anksiyetesi artan hanımlar; buna ilave olarak “civan perçemi” kaynatıp her gün  yarım kahve fincanı kadar içebilirler…

 

Haftada iki gün somon balığı yemek omega 3 ihtiyacını doğal yoldan karşılayabilir.(ızgara olarak)  Kış mevsimlerinde Magnezyumdan zengin pırasa, folik asiten zengin ıspanak mutlaka yenilmelidir.Mide ve hazım sorunları için turp salatada mutlaka olmalıdır.Ton balıklı yeşil salata her gün yenebilir…

 

Omega 3 ve 6 dan zengin olan çörek otundan hergün bir tatlı kaşığı yemekte yararlıdır.Çörek otu bağışıklık sistemini güçlendirir.Sık sık enfeksiyon geçirenler için yardımcı bir üründür.

 

Bu yardımcı doğal destek ürünleri ilaçlarla birliktede alınabilir ( önerdiğim ölçülerde).Depamda çoğu hastama bunları öneriyorum… Tamamen doğal yöntemlerle tedavi olmak isteyenlere  bu ürünleri bir paket proğram şeklinde uyguluyorum. Tecrübelerim gösteriyorki, hafif panikatak ve depresyonlarda  etkililer. Orta ve ağır olgularda kesinlikle kimyasal ilaç kullanmak gerekir…

 

Hamile ve süt emziren hanımlarda doğal destek ürünleri ilk tercihimdir. Ağır olgularda kar- zarar hesabı yapılıp kullanılabilen kimyasal ilaçlara geçiyorum. İleride bu konuyu ayrı bölümde okuyabileceksiniz…

 

 

İLAÇLAR BAĞIMLILIK YAPAR MI? KALICI YAN ETKİLERİ VAR MI?

Depresyon ve Panikatak tedavisinde kullanılan ilaçlar  Depresyon giderici ilaçlardır(Antidepresanlar). Bağımlılık yapmazlar.Alışkanlık yapmazlar. Asla kalıcı bir yan etkileri yoktur.

 

Yeşil reçeteye tabi olan Xanax benzeri ilaçlar, doktorun önerisi dışında kullanılır, yada doktor  gereğinden fazla uzun kullandırırsa bağımlılık riski vardır.

 

Antidepresanların  birden kesilmesi durumunda ;baş dönmesi, bulantı, ateş basması, sinirlilik, huzursuzluk, hastalık belirtilerinde artış gibi “kesilme sendromu” yaşanır. İlaç alınınca bu belirtiler geçer. İşte bunu yaşayan hastalar, “ eyvah ilaca bağımlı oldum” diye düşünürler. Oysaki bağımlılık söz konusu değildir. Diğer yandan, ilacı yetersiz kullanan, kısa sürede kesen insanlarda da hastalık tekrarlar. Morali bozulan hastalar ilaçsız yapamayacaklarını düşünürler. Halbuki ilaç kullanım kurallarına uyulmamıştır…

 

ANTİDEPRESAN İLAÇLAR BEYNE ZARAR VERİR Mİ? KANSERE YOL AÇAR MI?

 

Antidepresanların bir çoğu dikkati, hafızayı, refleksleri  baskılayabilir.Bazı kişilerde uyku hali, sersemlik oluşturabilir. Bu etkiyi yaşayan kişiler “ilaç beynime hasar mı verdi?” diye düşünürler. Bir kısmı ilacı bu yüzden bırakır.Bu yan etkiler zamanla azalır.Bazı insanlarda  ise beyinsel fonksiyonlar artar. Uzun vadede antidepresanlar zihinsel fonksiyonları artırır. Hatta bağışıklık sistemini de güçlendirirler.Bu nedenle asla Kansere yol açmazlar. Stres bağışıklık sistemimizi baskılayarak her türlü enfeksiyona, kalp hastalıklarına ve kansere yol açar. Antidepresanlar stresi yok ederek kansere ve enfeksiyonlara karşı vucudu korur.

Yapılan bilimsel araştırmalarda; uzun süreli strese maruz kalanların savunma hücreleri zayıflamaktadır. Bütün hastalıklarda aşırı ve uzun süreli stres baş rol oynamaktadır.Antidepresan tedaviyle savunma hücreleri eski gücüne kavuşmaktadır.

 

İLACI İÇMEDİĞİMİZDE FENA OLUYORUZ, HEP BU İLACI İÇECEKMİYİZ?

 

Antidepresanlar  birden bırakıldığında “Kesilme Sendromu” na yol açarlar. “fena oluyoruz” denen olay budur.Şiddetli baş dönmesi, iteklenme hissi, düşme bayılma hissi, bulantı, sıkıntı, sinirlilik, huzursuzluk, terleme, titreme, ağrılar, çarpıntı ve hastalık belirtilerinde artma görülür. Antidepresanlar asla birden bırakılmaz. Yeşil reçete ilaçları da aynı kurala tabidir. Hatta daha da önemlidir. Günlere, haftalara hatta aylara yayarak kesmek doğru olur. Kesilme sendromundan bir an önce kurtulmak için  bırakılan ilacı hemen almak gerekir. Almak istemezsek ne olur? Bir iki hafta kadar sıkıntı yaşanır ve geçer. Tedavi olmadan kesmişsek hastalık tekrar yaşanır…

 

İLAÇLARI BIRAKTIĞIMIZDA  HASTALIK  TEKRARLAR MI?

 

Depam da tedavi ettiğim hastalarımdan da biliyorum. En sık sorulan soru şudur?

“Dr. Bey ilaçları bıraktığımızda ne olacak? Hastalık tekrarlayacak mı?”

 

Her hastalıkta olduğu gibi Depresyon ve panikte de belli bir tedavi süresi vardır. İlk defa Depresyon ve panik atak yaşayan birinin en aşağı bir buçuk yıl ilaç kullanması gerekir. İyi olur olmaz ilacı kesmek yanlıştır.Zaten bir süre sonra hastalık tekrarlar. Depresyon ve Panikatak sık tekrarlayan bir hastalıklardır.. Tam ve düzenli bir tedaviyle %40 tam düzelme şansı vardır. %40  hafif tekrarlarla seyreder. % 20 oranında da düzelir fakat aynen tekrarlar ve hep tedavi gerektirir…

Dolayısıyla şöyle toparlayalım:

-zamanından önce  kesilen ilaç tedavisi hastalıkların  tekrarlamasına sebeptir.

-Tam  ve kuralına uygun tedaviyle  ;kimi hastada hastalık tekrarlamaz.Kimisinde tedavi gerektirmeyecek düzeyde “yoklamalar” olur. Kimisinde de tedavi gerektirecek düzeyde tekrarlar olur. Ailesel yatkınlığı olan, kişilik problemi olan,  yoğun stres altında olanlarda hastalık tekrarlama eğilimindedir. İlaç tedavisiyle beraber psikoterapi görmek tekrarları azaltır…

Diğer soruların cevaplarını bulmak için;

Depresyon Tedavisinde İlaç Kullanımı İlkeleri -2 yi okuyabilirsiniz.

 

Psikiyatride kullanılan ilaçlar bağımlılık yapar mı?

Psikiyatride kullanılan antidepresanlar (Cipram, cipralex, efexor, lustral, paxil, prozac, anafranil vb..), antipsikotikler (risperdal, zyprexa, zeldox, seroquel vb..), duygudurum düzenleyiciler (lityum, depakin, convulex, tegretol vb..) bağımlılık yapmazlar.

Sadece yeşil reçeteye tabi olan anksiyolitik (xanax, rivotril,diazem vb..) ilaçlar yüksek dozlarda ve uzun süreli -aylarca- kontrolsüz kullanılırsa bağımlılık riski vardır.

Sıkıntı, sorun yaşadıkça –arada bir- ilaç kullanmanın  yararı olur mu, doğru mudur?

Psikiyatride kullanılan ilaçların çoğunun etkisi düzenli kullanımı takiben 4 haftadan sonra başlar. Dolayısıyla “sıkıldım, bunaldım, bir ilaç alayım” davranışı doğru değildir. Bunun istisnası vardır. Anksiyolitikler (kaygı gidericiler) kısa süreli kullanılabilir ve kullanılmayı takiben etki gösterirler. Ancak bunlar sadece kaygı hallerinde etkilidir ve çoğu yeşil reçeteye tabidir.

Psikiyatride kullanılan ilaçlar beyinde hasar yapar mı?

Psikiyatride kullanılan ilaçlar beyinde hasara neden olmazlar. Hatta bazıları beyinin yenilenmesine katkıda bulunur. Örneğin, serotonin en önemli nörotrofik faktördür -yani beynin canlılığını sağlayan; yeni sinapsların -bağlantı- kurulmasında rol alan maddedir. Bir çok antidepresan serotonini artırır -yani beyini korur-.

Ancak, her ilacın olduğu gibi psikiyatride kullanılan ilaçların da yan etkileri vardır. Öte yandan, bu yan etkiler kalıcı veya hasar verici değildir.

Psikiyatrik hastalıklar kişilik olarak zayıf, yetersiz, güçsüz kişilerde mi ortaya çıkar?

Toplumda psikiyatrik rahatsızlıkların oranı yaklaşık %47 dolayındadır. Yani, yarıya yakınımız hayatımızın bir döneminde herhangi bir psikiyatrik rahatsızlık geçiriyoruz.

Psikiyatrik rahatsızlıkların zeka  veya yetersizlik ile bir ilişkisi yoktur. Hatta bazı tablolar daha zeki, daha eğitimli, şehirli kişilerde ortaya çıkmaktadır. Örneğin, Akıl Oyunları filminden hatırlayacağımız John Forbes Nash  şizofreni hastası olup oyun teorisi ve diferansiyel geometri üzerine Nobel Ekonomi Ödülü’nün sahibidir.

Psikiyatrik hastalıklar tamamen düzelir mi?

Psikiyatrinin ilgi alanına giren çok sayıda hastalık bulunmaktadır. Bunların arasında en yaygın olanlar depresyon, panik bozukluk, sosyal fobi, obsesif kompulsif bozukluk sayılabilir. Ayrıca şizofreni, bipolar bozukluk, somatoform bozukluklar, alkol-madde kullanım bozuklukları, uyku bozuklukları, kişilik bozuklukları, cinsel işlev bozuklukları, demans vs.. bir çok tablo bulunmaktadır.

Bu hastalıkların çoğunluğu yüksek oranda tamamen düzelirler. Örneğin en sık görülen tablo olan depresyon için kronikleşme -tedaviden yarar görmeyen hastaların oranı- sadece %5'tir.

En ağır tablolardan biri olan şizofrenide ise tamamen düzelme oranı %35'tir. Bunların %40-50'si tedaviden kısmen yararlanır. Sadece % 25 kadarı tedaviye dirençlidir.

Psikiyatride kullanılan bütün ilaçlar kişileri "uyuşuk ve uykulu" mu yapar?

Psikiyatri pratiğinde kullanılan yüzlerce ilaç bulunmaktadır. Bu ilaçların bir kısmında sedasyon (yani uyku-uyuşukluk hali) görülebilmektedir. Ancak, bu tür yan etkisi bulunan ilaçlar tedirgin, devamlı tetikte olan, uyku sorunu yaşayan hastaların tedavisinde hekim tarafından özellikle tercih edilir. Ayrıca, bu yan etki genellikle geçici bir durumdur.

Günlük yaşantısında bu tür yan etkilerin sorun yaratacağı kişilerde hekim bu ilaçları kullanmaktan kaçınır; tam tersine canlılık-zindelik sağlayan ilaçları tercih edebilir. 

Psikiyatrist ile psikolog arasında ne fark vardır?

Psikiyatristler tıp fakültesi mezunudurlar. Altı yıllık tıp eğitiminden sonra beş yıl psikiyatri alanında uzmanlık eğitimi alarak uzman unvanı alırlar. Psikiyatrik hastalıkların tanısı, ayırıcı tanısı, nedenleri ve tedavisi ile ilgilenirler. İnsan, sağlık yönünden değerlendirilirken "biyo-psiko-sosyal" bir bütün içinde ele alınmalıdır. Yani, beden ruhu, ruh bedeni etkiler. Başka bir deyişle, bir çok bedensel hastalık psikiyatrik belirtilere neden olabilir. Ya da bazı psikiyatrik bozukluklara diğer bedensel hastalıklar eşlik edebilir. Bu ayırımı yapabilmek için tıp eğitimi almış olmak şarttır. Sadece psikoloji eğitimi alarak,  ruhsal rahatsızlıklarına biyo-psiko-sosyal bütünlük içerisinde bakabilmek olası değildir.

Duygu, düşünce ve davranışın her biri beynimizin birer fonksiyonudur. Beyindeki birçok kimyasal maddenin (nörotransmitter, hormon vs..) karşılıklı etkileşimi sonucu ortaya çıkarlar. Psikiyatrik bozukluklar bu kimyasal maddelerin dengesinde veya etkileşimindeki değişmeler sonucu gelişirler. Psikiyatristler tedavide ilaç ve/veya psikoterapi yoluyla ortaya çıkan problemleri  çözmeye çalışmaktadır.

Psikologlar üniversitelerin fen-edebiyat fakültesi mezunudurlar. Tıp eğitimi almazlar ve doktor değildirler. Dört yıllık eğitimden sonra psikolog unvanı alırlar. Bununla birlikte üniversitelerimizin verdiği eğitim psikoterapi yapmaları için yeterli değildir.  Mezuniyetlerinden sonra mutlaka yüksek lisans eğitimi ve süpervizyon eğitimi alınmalıdır. Yani deneyimli bir psikoterapist denetiminde eğitim ve tecrübe kazanmalıdır. Psikologlar ilaç yazma yetkisine sahip değildir. Sorun sahibi bireylerle görüşme yaparak problemleri derinlemesine inceleme fırsatına sahip olurlar.

Sadece terapi ile, ilaç kullanmadan, psikiyatrik hastalıklar düzelir mi?

Yüzlerce psikiyatrik hastalık tablosu bulunmaktadır. Bunların içerisinde çoğunda sadece terapi ile, ilaç kullanmadan, düzelme olanağı bulunmamaktadır.

Sadece terapinin yararlı olduğu tablolar sınırlıdır. Üstelik tablolarda da ancak hafif durumlarda etkili olur. Alevli dönemlerde, ağır tablolarda, intihar riskinin-düşüncelerinin bulunduğu durumlarda, başka psikiyatrik hastalıkların veya bedensel hastalıkların eşlik ettiği tablolarda tek başına psikoterapi etkili değildir.

Öte yandan, tek başına psikoterapi daha uzun  daha sık görüşmeyi gerektirir. Zaman kaybı ve maliyeti daha fazladır.

Bütün bunların yanında bir çok hastalıkta ilaç ile birlikte, ilaç tedavisini uygulayan hekim tarafından mutlaka terapi uygulanması da gereklidir. 

Diş Hekimlerinin 'Diazem' Sorunu Meclis'te

Milletvekili Acar’ın Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun yanıtlaması istemiyle verdiği önergede, diş hekimlerinin mevzuat gereği acil müdahale çantalarında diazem bulundurma zorunluluğu olduğunu; ancak yeşil reçete ile satılan bu ilacı kendi imkânlarıyla alamadıkları konusunun bulunduğu kaydedildi.

 

Diş hekimlerinin mevzuat gereği almaları gereken ilacı, mevzuat dışı yollarla temin ettiklerinin kamuoyuna yansıdığını hatırlatan Acar’ın, diş hekimlerinin acil müdahale çantalarında diazem ilacının bulunması zorunluluğunun gerekçesi konusunda bilgi istediği belirtildi.

 

ÖNERGEDEKİ SORULAR

 

Milletvekili Acar, Bakan Müezzinoğlu’nun yanıtlaması istemiyle şu soruları yöneltti:

 

"Bu ilacın bulunmaması nedeniyle diş hekimlerine son 5 yılda kaç kez, ne tür yaptırım uygulanmıştır? Diş hekimleri, yeşil reçete ile satılan diazemi nasıl temin edeceklerdir? Söz konusu ilacın temini konusunda yaşanan sorunlar nedeniyle Bakanlığa bir başvuru olmuş mudur? Ne yanıt verilmiştir? Sorunun çözümü için neden bir adım atılmamaktadır? Söz konusu ilacın diş hekimlerine doğrudan ya da odalar aracılığıyla dağıtılması yönünde bir adım atılacak mıdır? Diş hekimlerinin acil durumlarda müdahale için kullanmaları gereken bir ilacı, mevzuat dışı yollarla temin etmelerinin önüne geçilecek midir? Diş hekimlerinin diazem temini konusunda yaşadıkları sıkıntılar kısa sürede giderilecek midir?"

 

ODA BAŞKANI ÖNERGEDEN MEMNUN

 

Antalya Diş Hekimleri Odası Başkanı Hüseyin Tunç, kendileri için önem taşıyan bu konunun TBMM’ye taşınmasıyla yönetmeliğe gösterdikleri tepkide haklı olduklarının ortaya çıktığını söyledi.

 

Soru önergesinin cevabını merakla beklediğini aktaran Tunç, "Bu sorunla ilgili Sağlık Bakanlığı yönetmelikte düzenleme yapmalı. Bizler ilaç temininde yaşadığımız sorundan kurtulmalıyız" dedi.

 

SORU ÖNERGESİNİN NEDENİ

 

Antalya Diş Hekimleri Oda Başkanı Tunç, diş hekimlerinin yönetmelik gereği muayenesinde bulundurması gereken acil müdahale çantasındaki yeşil reçeteyle satılan diazem ilacını temin etmekte yaşadığı sorunu "Buradan ben Antalya Diş Hekimleri Odası Başkanı olarak, kendimizle ilgili suç duyurusunda bulunuyorum. Devletin bize mecbur kıldığı acil müdahale setinde bulunması gereken yeşil reçeteye tabi bir ilacı kanunsuz yollarla temin ediyoruz" sözleriyle dile getirmişti.

 


Haber: Tolga YILDIRIM, (DHA)




YASAL UYARI: Bu yazı/haber/makalenin bütün yayın ve çoğaltma hakları VESTİYER YAYIN GRUBU'na aittir. Kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen iktibas edilmesi yasaktır.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır