Kandaki yaşlanmış alyuvarların yani eski kırmızı kan hücrelerinin parçalanması ile bilirubin ismindeki madde ortaya çıkar. Buna, indirekt bilirubin adı verilir ve dokulara geçebilen zehirli bir maddedir. Safra ve idrarla vücuttan atılamaz. Bu zararlı madde, karaciğere taşınarak, konjugasyon denilen bir işleme tabi tutulur. Bunun sonucunda direkt bilirubin meydana gelir, zehirli değildir. Safra ve idrar yoluyla vücuttan atılabilir. Vücuttaki direkt bilirubinlerin çoğunluğu safra ile az bir miktarı ise idrar ile atılmaktadır. Direkt bilirubinler idrara kendine özgü sarı rengini veren maddedir.
Direkt bilirubin ile indirekt bilirubin toplamına Total Bilirubin adı verilmektedir. Direkt bilirubin testi;ı safra kesesi ve safra yolları hastalıklarında değerlendirilmesinde kullanılan bir testtir.
DİREKT BİLİRUBİN YÜKSEKLİĞİ NEDEN OLUR?
Direkt bilirubinin yükselmesindeki en temel sebep safra taşı ve safra kanallarındaki tıkanıklıklardır. Normalden daha yüksek seviyelerde seyreden direkt bilirubin; vücudun karaciğer veya safra kanallarında bir problem olması sonucunda bilirubinin vücuttan atılmakta zorlanıldığını göstermektedir. Yüksek seyreden direkt bilirubin seviyeleri kişide her zaman tedavi gerektiren bir sağlık sorunu olduğuna işaret etmez. Doktor; hastanın tıbbi geçmişine, yaşadığı belirtilere ve diğer test sonuçlarına göre tedaviye ihtiyaç olup olmadığına karar verecektir.
Direkt bilirubin yüksekliği sebepleri aşağıda sıralanmıştır:
Safra yolları tıkanıklığı:
Safra kanallarında tıkanmaya sebep olan tümör, safra yolları iltihabı, pankreas iltihabı, pankreas başı tümörleri ve primer sklerozan kolanjit ve ameliyat vücuttaki direkt bilirubinin atılmasını engellediği için kanda direkt bilirubin seviyesinde yükselme meydana gelebilir.
Karaciğer hastalıkları:
Karaciğerde meydana gelen hasarlar ve hastalıklar hem direkt hemde indirekt bilirubin seviyesini yükseltebilir. Bunlara örnek olarak hepatitler, ciddi karaciğer hasarı, siroz, karaciğere yayılmış kanserler, sarkoidoz ve karaciğeri etkileyen birçok hastalık verilebilir.
DİREKT BİLİRUBİN YÜKSEKLİĞİ BELİRTİLERİ NELERDİR?
Sarılık, vücudumuzda bilirubin artışına bağlı olarak gözakları ve cildimizin sarı renkte görülmesine verilen isimdir. Bilirubin dediğimiz ve sarılığa neden olan madde kırmızı kan hücrelerimizin yıkılması sonucu açığa çıkar.
Hemen her bebekte yaşamın ilk haftasında hiperbilirubinemi gelişmesine rağmen zamanında doğan bebeklerin yüzde 60’ında erken doğan bebeklerin ise yüzde 80’inde sarılık görülür. Bunun nedeni ise şudur: Büyük çocuk ve erişkinlerde serum bilirubin düzeyi 2 mg/dl'de olunca sarılık görünür hale gelirken yeni doğanda bilirubin 5 Mg/dl'ye erişmedikçe görünür hale gelmez.
Yeni doğan sarılığı en hafif halindeyken göz aklarında belirgin olur ve arttıkça vücudun alt kısımlarına doğru yayılır. Yani bebeğin sadece yüzünde sarılık varsa daha düşük seviyededir. Karnında ve bacaklarında da sarılık fark ediyorsak sarılık daha daha yüksek seviyededir. Hiperbilirubinemi ne kadar yüksekse sarılığın tonu da koyulaşır. Yani ,turuncuya çalan bir sarı renk de bizi endişelendirir. Hiperbilirubinemi düzelmeye başladığında da sarılık önce vücudumuzun alt kısımlarında kaybolmaya başlar ve en son yüz ve göz aklarındaki sarılık kaybolur.
Sarılığı gün ışığında değerlendirmek gerekir. Deneyimli gözler bile yanılabilir. Bu nedenle en ufak şüphede, kan bilirubin düzeyini ölçmek gerekir.
Aşağıdaki bulgulardan herhangi birinin saptandığı bebeklerde sarılığın patolojik olduğu kabul edilir.
Bazı durumlarda yeni doğan sarılığı riski atar. Erken doğum, anneyle bebek arasında kan uyuşmazlığı, bazı hemolitik hastalıklar, mikrobik hastalıklar, doğumda oksijensiz kalma ve sürekli uyuklama sarılık riskini yükseltir. Kan uyuşmazlığı olması için anne Rh (-), bebek Rh (+) olmalıdır veya anne o kan grubu iken bebek A veya B kan grubu olmalıdır.
Anne sütü alan yeni doğanların bazılarında yüksek bilirubin düzeyleri yaşamın ilk 3-4 gününde (erken anne sütü sarılığı), bazılarında ise dördüncü günden sonra belirgin olur (geç anne sütü sarılığı).
Bu tür sarılık anne sütünde bulunan herhangi bir madde ile değil kalori azlığı ve yeterince beslenememe sonucu bağırsak motilitesinin azalmasına bağlı bağırsaktan geri emilen bilirubin miktarının artması ile açıklanmaktadır. Erken ve sık beslenme, annenin bebek beslenmesi konusunda bilgilendirilmesi ve cesaretlendirilmesi ile erken anne sütü sarılığı sıklığı azaltılabilir.
Bu bebeklerde bilirubin düzeyi 4. günden başlayarak giderek artar ve 10-15 günlerde 15-20 Mg/dl'ye ulaşır. 20 Mg/dl’yi aşması nadirdir. Anne sütü verilmeye devam ettikten sonra yavaş yavaş azalır ve 3-12'nci haftalarda normale döner. 24-48 saat anne sütü kesilip mamayla beslendikten sonra tekrar anne sütü ile beslendiğinde bilirubin düzeyi hızla düşebilse de böyle bir yöntem artık kullanılmamaktadır. Bu sarılıkta anne sütünde bulunan bazı maddelerin bilirubinin atılmasını sağlayan glukokornil transferaz enzimini baskılayıp inhibe ederek hiperbilirubinemiye neden olduğu düşünülmektedir. Bu maddeleri tespit edecek bir test olmadığı için uzamış yeni doğan sarılığına neden olabilecek diğer hastalıklar ekarte edilir ve annenin emzirmeye devam etmesi önerilir.
Hiperbilirubineminin korkulan yanı bilirubin ensefalopatisidir (beyin zararı). Normal şartlarda bilirubin beyine geçemez bunu önlemek için bir kan – beyin bariyeri vardır. Bu bariyer menenjit, hipoksemi gibi nedenlerle zarar görürse veya bilirubin değeri çok yükselirse bariyeri aşan bilirubin beyinde en çok da bazal ganglion denilen bölümlere zarar verir.
Yeni doğan sarılığı tedavisinde tıbbi tedavi olarak iki yöntem bulunur: Fototerapi ve kan değişimi. Bu iki yöntem için de kullandığımız ayrı ayrı skalalar vardır. Burada bebeğin kaç haftalık doğduğuna, doğum ağırlığına, doğumdan sonrası kaçıncı saatte olduğuna ve eşlik eden hastalık ya da risk faktörleri olup olmamasına göre değişen eğriler vardır. Bu eğrilere göre bebeğe gereğinde fototerapi yani ışık tedavisi başlanır. Bu tedavide, belli dalga boyunda ışık, karaciğerin yaptığına benzer değişimler yaparak bilirubinin vücuttan atılmasını hızlandırır. Işık ciltten etki ettiği için bebekler çıplak olarak yatırılır ve gözleri kapatılır.
Fototerapi oldukça masum bir tedavi yöntemidir. Eğer bebek geç getirilmiş ve bilirubin değeri çok yüksekse veya fototerapiye rağmen bilirubin seviyesi artmaya devam ederse kan değişimi yapmak gerekir. Çünkü bilirubin bir an önce kandan uzaklaştırılamazsa beyine geçip geri dönüşümsüz zararlara yol açabilir. Kan değişimi yaparken bir sonda yardımı ile göbek kordonundan bebekten kan alınıp yerine uygun kan grubundan kırmızı kan hücresi verilir. Kan değişimi riskli bir girişim olduğundan mümkün olduğunca hastalar fototerapi ile tedavi edilip kan değişimi sınırlarına kadar bilirubin seviyesinin yükselmesine imkan verilmemelidir.
*Bu içeriğin geliştirilmesinde Tıbbi Direktörlük katkı sağlamıştır.
*Web sitemizdeki bilgiler kişileri tanı ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik tüm işlemlerinizi doktorunuza danışmadan uygulamayınız. İçeriklerde Acıbadem Sağlık Grubu'nun tedavi edici sağlık hizmetlerine yönelik bilgiler yer almamaktadır.