Dopamin, beyinde motivasyon, ruh hali, dikkat, hafıza ve öğrenme dahil olmak üzere vücuttaki birçok işlevde rol oynayan ve beyne sinyaller ileten kimyasal bir maddedir. Ayrıca bir hormon görevi görürken, beyin ve omurilikten oluşan merkezi sinir sistemi üzerinde doğrudan bir etkiye sahiptir. Yüksek veya düşük dopamin seviyeleri, Parkinson hastalığı, huzursuz bacak sendromu ve Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) gibi hastalıklarla ilişkilidir.
Bir tür nörotransmitter olan bu kimyasal, kişiye mutluluk hormonu sağladığı gibi yaşamsal birçok fonksiyonda da önemli roldedir. Nörotransmitter, vücuttaki sinyalleri ileten kimyasal bir maddedir. Aynı zamanda bir hormon görevi görür. Beyin, içsel veya dışsal bir ödül beklentisine girdiğinde bu maddeyi salgılar.
Birçok vücut fonksiyonunda rol oynayan ve insan yaşantısının önemli parçalarında görülen bir kimyasaldır. Düşünme ve hareket etme şeklinden hatırlama ve davranış şekline kadar her şeyi etkiler. Bununla birlikte, kişiden kişiye farklı deneyimler sağlar. Bir nörotransmitter olarak ilişkili olduğu durumlar şu şekildedir;
Bir hormon olarak dolaşımına salınır. “Savaş ya da kaç” sendromunda küçük bir rol oynar. Savaş ya da kaç tepkisi, vücudun tehlikeden kaçma ihtiyacı gibi algılanan veya gerçek stresli bir duruma verdiği tepkiyi ifade eder.
Bunların yanı sıra sağladığı faydaları şunlardır;
Beyinde ve vücutta çalışan birçok işlevde önemli rolleri olan kimyasallardır. Ayrıca beyne sinyal iletimi sağlayan kimyasallar olarak da bilinir. Benzer görevlerde bulunduklarından genellikle birlikte anılırlar. Bu kimyasalların seviyelerinin normal olması gerekmektedir.
Beyin ve vücut fonksiyonlarında etkili oldukları için eksikliği durumlarında birçok fiziksel belirti, semptom ve psikolojik problemler yaşanabilir. Bu maddelerin normal düzeylerde olduğu durumlarda kişilerin motivasyonu yerinde olur ve mutlu hissederler. Ayrıca odaklanma ve dikkat bakımından da bir sorun yaşamazlar. Ancak eksikliği ve yüksekliği durumlarda birtakım problemler yaşanabilir.
Dopamin eksikliği sonucu kişilerde birtakım semptom ve belirtiler ortaya çıkabilir. Eksikliği durumunda kişilerde görülen belirtiler ise şu şekildedir:
Bunların yanı sıra kişi içine kapanık ve duygusal olarak olumsuz düşünceler hissedebilir. Mide problemleri ve hareket koordinasyon sorunları da yaşayabilir.
Bu tür bir kimyasal maddenin vücutta azalması birtakım hastalıklara ve psikolojik sorunlara yol açabilir. Ancak bu eksikliğe fayda sağlayan bazı uygulamalar da bulunmaktadır. Bunlar şu şekildedir:
Beyin ve omurilikten oluşan merkezi sinir sistemi üzerinde doğrudan bir etkiye sahip olan kimyasalın, vücutta eksikliği sırasında gözlemlenen şikayetlerin yanı sıra fazlalığı yani yüksekliği durumlarında da birçok farklı durum söz konusu olabilir. Dopamin fazlalığı sonucu ortaya çıkabilecek durumlar şunlardır:
Yüksek dopamin seviyeleri konsantrasyonu, enerjiyi, cinsel dürtüyü ve odaklanma yeteneğini artırabilirken, aynı zamanda rekabetçi ve agresif davranışlara yol açabilir. Ayrıca kaygı, uyku sorunu ve stres gibi semptomlara neden olabilir.
Dopamin seviyesi ile ilişkili birçok hastalık bulunmaktadır. Dopamin bozukluğu durumlarında hafıza, dikkat ve problem çözme ile ilgili nörobilişsel işlevlerde bir düşüş yaşanabilirken, birçok psikolojik problem de gelişme gösterebilir.
Hormonların anormal düzeylerde olması birtakım sağlık problemlerine ve ruh sağlığı bozukluklarına yol açabilir. Bu hastalıklar şu şekilde sıralanabilir:
Parkinson Hastalığı
Beyindeki sinir hücrelerine sinyal göndererek, iletişim kurmalarına ve hareket koordinasyonunu sağlamaya destek veren hormonun üretiminde yaşanan bozukluklar Parkinson hastalığına neden olabilir. Hastalık ve hormonun eksikliği sonucu bazı fiziksel semptomlar yaşanabilir.
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB)
Yapılan araştırmalara göre dikkatsizlik ve dürtüsellik semptomlarıyla ilişkili olarak Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu olan kişilerde dopamin bozukluğu durumlarının yaşandığı görülmüştür.
Şizofreni
Şizofreninin sanrı ve halüsinasyon gibi bazı semptomları, beynin belirli bölgelerinde çok fazla dopamin bulunmasından kaynaklanabilirken, diğer semptomlar beynin farklı bir kısmında yeterli hormonun bulunmamasından kaynaklanmaktadır.
Bunların yanı sıra dopamin bozukluğu sonucu ortaya çıkan diğer hastalıklar da şu şekildedir:
Mutluluk hormonu olarak da adlandırılan kimyasal, beynin önemli işlevlerinde göre alır ve sinir iletilerini sağlar. Eksikliği veya fazlalığı durumlarında birtakım sağlık sorunlarına yol açar. Ayrıca normal seviyelerde kişinin mutlu hissetmesini de sağlar.
Aşırı ve uzun süreli strese maruz kalan kişilerde yaşanabilecek bir durumdur. Eksikliğinin nedenleri arasında farklı bir durum ise ilaç kullanımıdır. Antidepresan ilaçlar bu hormonun eksikliğine neden olur.
Güncelleme Tarihi: 20 Şubat 2023
Yayınlama Tarihi: 03 Şubat 2023
Sayfa içeriğinde yer alan bilgiler yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. İlgili sayfada tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğeler yer almamaktadır. Tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.
Vücudun doğal işleyişi sürecinde salgılanan dopamin, duygusal tepkilerin kontrolünde rol oynar. Metabolizma tarafından doğal olarak üretilen bu kimyasal madde, beyne sinyaller ileten bir nörotransmitterdir. Dopamin her ne kadar çok fazla telaffuz edilse de çoğu kişinin detaylı bilgi sahibi olmadığı bir kavramdır. Ancak eksikliği veya fazlalığı ciddi sorunlara yol açar. Dolayısıyla sağlıklı bir yaşam beklentisi içerinde olan kişiler tarafından mercek altına alınması gerekir. Peki, dopamin nedir? Ne işe yarar, eksiklik ve fazlalığında riskler nelerdir?
Kendinizi çok iyi hissediyorsanız bunda dopamin seviyelerinizin payı büyük. Beyinde doğal olarak salınan bu kimyasal madde hem beyniniz hem sağlığınız için çok önemlidir. Çünkü sinir hücrelerinin birbirine mesaj göndermesini sağlar. Yani hareket ve ödül mekanizmasında rol oynar. Bu açıklamadan sonra dopamin nedir? sorusunu kısaca metabolizmamızda “ödül” ve “hoş deneyim” sunan bir beyin kimyasalı olarak açıklayabiliriz.
Bir kişinin kendini motive, memnun ve zevk duyar hissetmesi bu kimyasala bağlıdır. Bir iş başarıldığı veya sevilen bir aktivite yapıldığı zaman beyin tarafından doğal olarak salgılanmaktadır. Dolayısıyla kendinizi iyi hissettiğinizde vücudunuzda o an dopamin salgılandığı anlamına gelir. Mesela seks, güzel bir yemek yeme, para kazanma ve tatil yapma vb. gibi kişiyi mutlu eden hoş deneyimler, beyne kişinin mutlu olduğu mesajını iletir. Yani özetle bu bir pekiştirme ve ödül döngüsü şeklinde işlev görür.
Beynin merkezindeki bir sinir grubu tarafından salgılanan bu kimyasal, beynin diğer bölümlerine mesajları iletir. Yaşanan zevk duygusu sayesinde kişi bu ödülü daha fazla almak ister. Dolasıyla kendine bu duygu ve hissi veren olguyu yeniden daha fazla yaşamak ister. Alkol ve birçok yasa dışı madde bu kimyasalın salgılanmasını artırdığı için ise tekrar tekrar alınmak istenir. Sonucunda da bağımlılık oluşur.
Substantia nigra, ventral tegmental bölge ve beynin hipotalamusunda üretilen bu kimyasal madde mesajların beynin farklı bölgelerine iletilmesinde hayati rol oynar. Bunun yanında salgılanmasına neden olan aktivite veya ilacın içeriğine göre miktarı değişir. Ayrıca iletim seviyesi ödülün verdiği haz duygusuna göre de farklılıklar gösterir. Beyindeki hareket ve ödül düzenlemesinde rol oynayan bu kimyasal, kişinin gönüllü hareket etmesini sağlar.
Öğrenme, bellek, uyku, rüya görme gibi işlevlerde de rol oynayan dopamin bunu prolaktin üretiminin inhibisyonunu sağlayarak yapar. Beyin içsel veya dışsal nedenlerle bir ödül beklentisinde bulunduğunda bu kimyasal salgılanır. Yani özetle bu zevki yaşayacağını bilmek bile salgılanması için yeterlidir. Mesela çok sevdiğiniz bir tatlıyı yediğinizi düşünmek bile salgılanmasını sağlar. Kişi o ihtiyaç veya isteğinin gerçekleşmesi için harekete geçer. Böylelikle ödül ve pekiştirme döngüsü işler. “Dopamin ne işe yarar?” diye sıralayacak olursak;
Sinyal taşıyıcı olan dopamin kişinin kendisini iyi hissetmesini sağlayan vücudun fiziki fonksiyonlarında da rol oynar. Sindirim, kan akışı, strese cevap, pankreas fonksiyonları, ağrının algılanması, kalp ve böbrek fonksiyonları bunlar arasındadır. Bunun yanında tek başına etki göstermez, adrenalin ve serotonin hormon ve nörotransmitterleri ile işlev görür.
Vücutta her hormon ve kimyasalın tartışılmaz yarar ve fonksiyonları vardır. Dolayısıyla gerekli seviyelerde salgılanması sağlıklı bir yaşam için şarttır. Bu kimyasal maddenin seviyelerinin gereğinden az olması eksiklik olarak tanımlanır ve salgılayan sistemin fonksiyon bozukluğundan kaynaklanır. Mesela bu kimyasalın az salgılanması Parkinson hastalığına neden olur. Bu, hayatı olumsuz yönde etkileyen çok ciddi bir hastalıktır. Seviyelerinin eksik olması farklı nedenlerden olabilir. Bu nedenler arasında yaygın olarak bilinenler:
Farklı nedenlerle ortaya çıkabilecek dopamin eksikliği fark edilir edilmez, tedavi edilmelidir. Çünkü aynı Parkinson gibi şizofreni, dikkat eksikliği ve hafıza sorunları gibi çok ciddi seyreden sağlık sorunlarına neden olabilir. Sonradan tedavisi imkansız karmaşık bir hâl alabilir.
Uykusuzluğunuzun nedeninin dopamin eksikliği olabileceğini biliyor muydunuz? Aslında basit bir uyku sorunu olarak algılanan bir sorun bile metabolizmanın işlev bozukluğu nedeniyle yaşanabilir. Bunun yanında tedavi edilmezse kronik ve çok ciddi hastalıklara neden olabilir. Bu yüzden altta yatan neden tespit edilmeli ve düzeltilmesine yönelik uygun tedavi teknikleri uygulanmalıdır. Ayrıca sağlıklı yaşam alışkanlıkları geliştirerek de sorun çözülebilir. Dopamin eksikliği gösterdiği belirtiler ile tespit edilir. Bu belirtiler arasında yaygın olarak görülenler şunlardır:
Normalde mevsim geçişlerinde çoğunluğun yaşadığı bu durumlar aslında dopamin eksikliği nedeniyle olabilir. Bu yüzden kişinin uyanık olması ve belirtilerin süresini takip etmesi gerekir. Uzun süren belirtilerden sonra ise mutlaka bir uzmandan yardımcı alınmalıdır. Aksi taktirde uzun vadede tedavi edilemeyecek düzeyde bir hastalığa neden olur. Dolayısıyla yaşamı çekilmez kılar.
Vücut metabolizmasında bir işlev bozukluğu beraberinde ciddi sorunlar doğurabilmektedir. Mesela bu hormonun eksikliği yukarıda sıraladığımız belirtilere neden olurken bunlar depresyon semptomları ile benzerlikler gösterir. Bu yüzden ilk etapta ayrıştırması zor olabilir. Sık görülen belirtiler yanında ayrıca GÖRH (gastroözofageal reflü hastalığı) nedeni de bu kimyasalın eksik salgılanması olabilmektedir. Ayrıca sık geçirilen zatürre atakları da aynı şekilde bu hormonun eksikliğinin bir sebebi olarak ortaya çıkar.
Genetik bir bozukluk sonrası ortaya çıkabilir. Ana risk faktörü, çocuğun ebeveynlerinin genetik yapısıdır. İki ebeveynde mutasyona uğrayan SLC6A3 geni varsa çocukları da bu geni alır ve dolayısıyla kalıtsal olarak hastalığa sahip olur. Bunun sonucu olarak, yaşam riski içeren akciğer enfeksiyonları dahil farklı solunum yolu hastalıklarına karşı risk taşırlar. Bu yüzden tespit edilir edilmez tedavi edilmesi önemlidir.
Şayet altta yatan neden genetik veya tedavi gerektirmeyecek düzeyde ise bu hormonun eksikliği bazı yaşam alışkanlıkları geliştirerek önlenebilir. Yapılabilecekler arasında;
Düzenli egzersiz, kaliteli uyku ve dengeli beslenme gibi sağlıklı yaşam alışkanlıkları geliştirme birçok hastalıkla mücadele gibi dopamin eksikliğinde de yardımcı olabilmektedir. Ancak altta bu kimyasalın salgılanmasını sağlayan metabolizmanın fonksiyonlarını bozan bir durum yoksa. Böyle bir durum söz konusu ise kesinlikle uzman tarafından bir tedavi planı yürütülmelidir.
Her konuda büyüklerin dediği gibi bir şeyin “azı karar fazlası zarardır”. Bu hormonun fazla üretilmesinde de aynı durum söz konusudur. Nasıl ki eksikliği bazı sorunlara neden olabiliyorsa fazlalığı da aynı şekilde hastalık ve olumsuzluklara neden olabilmektedir. Bunun yanında hareket ve ödül döngüsünde rol oynayan dopaminin fazla olması bağımlılık gelişmesine neden olur. Aşırı hareketlilik, aşırı neşe, halüsinasyonlar vb. daha birçok durumun altındaki neden de bu maddenin fazlalığı olabilir.
Aşırı düzeyde salgılanması ya da beynin bazı bölümlerinde diğerlerine göre daha fazla veya az bulunması kişinin dürtülerinin zayıf, agresif ve rekabetçi olması ile ilişkilidir. Bu durum mesela DEHB (dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu), kumar, zararlı madde bağımlılığı veya tıkınırcasına yeme gibi olumsuz alışkanlıklara sebep olabilmektedir. Yani kendinizi durduramayacak tarzda tıkanırcasına yemek yiyorsanız bunun nedeni bu kimyasalın seviyelerinin yüksekliği olabilmektedir. Tabi bu durum beraberinde kilo ve farklı sağlık sorunları demektir. Bu yüzden tespit edilerek tedavi edilmesi önemlidir.
Aşırı hareketli ve neşeli olmanızın nedeninin dopamin fazlalığı olabileceği hiç aklınıza geldi mi? Genelde pozitif ruh hali olarak tanımlanan bu durum aşırıya gittiği takdirde yüksek risk alan bir kişi haline gelirsiniz. Çünkü yüksek bir dopamin seviyesi; daha fazla risk almaya, bağımlılık yapan davranışlara ve zihinsel bozukluklara yol açabilir. Biri size “adrenalin bağımlısı” dediyse veya kişisel mottonuz genelde “daha fazlası, bu bana yetmez” ise siz de dopamin fazlalığı yaşıyor olabilirsiniz. Bunu bazı belirtilerden tespit edebilirsiniz ancak çoğu zaman bir uzman yardımı gerekir. Bu kimyasalın seviyelerinin yüksek olduğunu gösteren belirtiler arasında;
Dopamin; açıkladığımız gibi ruh hali, uyku, öğrenme, hafıza, odaklanma yeteneği ve motor kontrolde rol oynar. Bu kişinin bir nevi “motivasyon molekülü”dür denilebilmektedir. Mesela sabah yola çıkmanıza ve gün boyunca yapılması gerekenleri başarmanıza yardımcı olur. Bunun yanında beyninizin zevk-ödül sisteminden sorumludur ve bağımlılıklarda ayrılmaz bir faktördür. Herhangi bir beyin kimyasalında olduğu gibi doğru miktarda dopamine sahip olmak da önemlidir. Aksi takdirde belli başlı sorunlara neden olabilmektedir.
Zihinsel sağlığın bir göstergesi olan dopamin seviyeleri genel sağlık göstergesi olarak önemli bir değerdir. Ancak yüksek olması her zaman bir sorun olduğu anlamına gelmez. Şayet yapılan testler sonrası seviyeler olması gerekenden fazla ise ancak bir belirti ve şikâyet yoksa endişelenmeniz gerekmez. Mesela yüksek seviyelerde iseniz ve bu sizi başarılı kılıyor, yaşama sevincinizin yüksek kalmanızı sağlıyorsa bu bir sorun değildir. Ancak bu aşırı derece ise ve sizi olup olmayacak risklere atıyorsa bu durumda kontrol altına alınması ve detoks yapılması şarttır.
Dopamin bağımlılığı teşvik eden yönü ile de üzerinde durulması gereken bir durumdur. Şayet alkol veya zararlı madde alışkanlıkları olan bir kişiyseniz bu kimyasalın salgılanmasında sorunlar yaşanıyordur. İşte bağımlılıktan kurtulmak için de bu beyin nörotransmitterinin seviyelerinin takip edilmesi gerekir. Uzman tarafından belirlenen ilaç veya farklı yaklaşımlar ile dopamin seviyeleri düşürülerek neden olduğu sorunlarda da çözüme ulaşılabilmektedir.
Yetersiz salgılanan dopamin anksiyete, yorgunluk ve uyku düzensizlikleri gibi sorunlara neden olur. Bunun yanında fazla olması da bağımlılık, porno eğilimi gibi dürtü bozuklularına neden olabilmektedir. İşte böyle bir durumda dopamin detoksu yapılması gerekir. Bu detoks yani arınma uygulamasındaki temel amaç sizin zihnen ve fiziksel olarak daha güçlü olmanızı sağlamaktır. Bunu da normal seviyelere ulaştırarak yapar.
Sizi mutlu eden ve haz almanızı sağlayan alışveriş, sevdiğiniz yemeği yemek veya tatil beyinde bu kimyasalın salgılanmasını sağlar. Sürekli aynı şeyleri yapmak istemeniz bazı durumlarda bağımlılık ve yüksek risk almanıza neden olur. İşte bu durumda aşırı riske girmenizi sağlayan alışkanlıkları yapmamanız gerekir. Bu da detoks ile beyne haz veren aktivitelerden kaçınmanız ile olur. Böylelikle bu olay veya durumlardan uzaklaşılarak bu kimyasalın daha az salgılanmasıyla sağlanır.
Protein açısından zengin besinlerin tüketilmesi bu nörotransmitterin yükselmesine neden olur. Detoks ile bu besinlesin alımı azaltılarak da seviyelerin gereğinden fazla artması önlenebilmektedir. Mesela yumurta, tavuk, sığır eti, muz, avokado ve badem gibi besinlerin aşısı tüketilmesi seviyelerin artışında etkilidir. Ayrıca D vitamini, omega-3 ve zerdeçal da artışa neden olan besinler arasındadır. Yapılacak olan detoks ile kişinin diyetinde bu besinlere çok fazla yer vermemesine de özen gösterilmesi gerekmektedir. Böylelikle yapılan detoks sonrası kişinin bu kimyasalı salgılanmasına neden olan olay, alışkanlıklar ve beslenme şeklinden de daha az etkilenmesi hedeflenir.
İnsan beyninde yapılan görüntüleme çalışmalarına göre bağımlılık ve uyuşturucu kullanımı ile bu hormonun ilişkisi kanıtlanmıştır. Kötüye kullanılan maddelerin pekiştirici etkileri beyinde salgılanan nörotransmitterin yükselmesine neden olur. Aynı zamanda bireyleri bu maddeyi alması için harekete geçirir.
Bağımlılık tanımına göre bireyin bir maddenin zararlı etkilerini ve sonuçlarını bildiği halde onu sürekli yeniden kullanmak istemesidir. Bu maddeler beyinde ödül güçlendirme etkileri yaratır ve kişiyi madde alması için motive eder. Kumar, nikotin, kokain, opiyatlar ve alkol bu maddeler arasındadır. Kişi bu maddeyi aldığı an dopamin seviyeleri yükselir ve haz alır. Dolayısıyla sürekli almak ister. Ancak maddenin verdiği etki geçtikten sonra ise seviyeler olması gerekenin altına düşer. İşte bu eksikliğin tamamlanması için ise sürekli olarak o maddeyi alma isteği uyandırır kişide.
Kötüye kullanılan maddenin verdiği etki geçtiği zaman oluşan dopamin eksikliğinin vücut tarafından tamamlanması gerekir. Beyne bu sinyaller verilir ve bu eksikliği tamamlamak için sürekli olarak madde alınmaktadır. Bu nedenle kişinin vücudu zamanla o maddeye tolerans geliştirir. Dolayısıyla tolerans düzeyi artıkça o maddeye olan ihtiyacı da daha fazla artar. Bu durum aynı zamanda sadece o maddenin verdiği haz kaynaklı değildir. Amigdala, dopamin uyarısına karşı daha hassas bir hale gelir ve kişi daha çok etkilenmektedir.
Bilindiği gibi zevk, hayatta herkesin ihtiyaç duyduğu bir duygudur. Ancak bazı durumlarda bize zevk veren belirli faaliyetlere çok fazla odaklanırsak bu bizim kontrolden çıkmamıza neden olabilir. Bu durum, bağımlılığa yol açar ve potansiyel olarak sorunlara neden olur. Böyle bir duruma maruz kalmamanız için dopamin bağımlılığından kurtulmanız gerekir.
Biorezonans terapi bağımlılıktan kurtulmanız ve detoks yapmanız için etkin bir terapi tekniğidir. Özellikle Koşuyolu Rezonans gibi işinin ehli uzmanlar tarafından uygulandığında ise sizi bu sorundan kurtarabilir bir potansiyele sahiptir.
Dopamin, insan vücudunda doğal olarak bulunan kimyasal bir maddedir ve vücuttan beyne sinyaller iletir. Kişinin duygusal tepkilerinin ve eylemlerinin kontrolünde önemli bir rol oynar. Kişinin hem zihinsel hem de fiziksel sağlığının pekişmesinde oldukça özel bir yeri vardır. Beyin reseptörlerindeki herhangi bir problem nedeniyle dopaminin miktarında düşüş olabilir ve bu düşüşler, depresyon ve Parkinson başta olmak üzere pek çok mental rahatsızlığa yol açabilir. Dopamin eksikliğinin tedavisinde daha çok dopamin içeren ilaçlar reçete edilir. Düzenli egzersiz, bol miktarda protein tüketimi gibi yaşam tarzında yapılabilecek bazı değişiklikler ile de dopaminin eksikliği tedavi edilebilir. Tıpkı eksikliği gibi fazla salgılanması da zararlıdır. Dopamini baskılayıcı antidepresan gibi ilaçların düzenli kullanımı ile seviyeyi dengede tutmak mümkün olabilir.
Dopamin, nöron olarak isimlendirilen beyin sinir hücreleri arasında sinyal iletiminden sorumlu olan nörotransmitlerdir. Dopamin nöronları aktif olduğunda çok az nöron tarafından salgılanır. Dopaminin salınımı ile görevli olan VTA nöronları bazen antidepresan kullanımı gibi birtakım durumlarda daha aktif bir hale gelebilir. Hafıza, ruh hali, depresyon, öğrenme, konsantrasyon, uyku düzeni ve motor kontrol gibi yaşamımızı doğrudan etkileyen çoğu beyin fonksiyonları, VTA tarafından yeterli dopamin salgılanmasına bağlıdır.
Depresyon nedir? Neden olur? Belirtileri, türleri ve tedavisi
Dopaminin vücudumuzdaki fonksiyonları saymakla bitmeyecek kadar fazladır. Hemen hemen beynin tüm çalışmalarında belirleyici olan merkezi bir güç kaynağıdır ve eylemlerimizin ve diğer insanlarla olan ilişkilerimizin ardında yatan ana etmendir.
Dopaminin en temel görevlerini ise aşağıda bulabilirsiniz:
Beyin tarafından kontrol edilen tüm hareketlerimiz, beynimizdeki bazal gangliya gözetiminde gelişir. Ancak bazal gangliyaların düzgün ve verimli bir şekilde çalışabilmesi adına öncelikle komşu nöronlardan yeterli miktarda dopamin salgılanması gerekir. Yeterli dopamin miktarının bazal gangliyaya ulaşmaması durumunda ise hareket kabiliyetlerimizde kısıtlanma, hareket koordinasyonunda bozukluk ile karşılaşabiliriz.
Dopaminin hafıza ve öğrenmeye etkisi büyüktür
Dopaminin fazla miktarda salgılanması ise vücudun gereksiz hareketler yapmasına neden olabilir. Örneğin halk arasında ‘tik’ olarak bilinen ve kontrol edilemeyen tekrarlayan hareketlerin temel nedeni dopaminin nöronlar tarafından aşırı miktarda salgılanmasıdır.
Düşünme ve bellekle ilgili olan prefrontal korteks, çoğu zaman dopamin ile ilişkilidir. Prefrontal korteksteki dopaminin miktarındaki ufak iniş çıkışlar bile belleği doğrudan ve önemli ölçüde etkiler. Öğrenme süreçlerinin yanı sıra, bilgilerin nasıl ve ne şekilde saklandığı üzerinde de dopaminin etkisi vardır.
Anksiyete nedir? Kaygı neden olur? Belirtileri ve tedavi yöntemleri
Ödül merkezine bağlı olan dopamin, ödülle ilişkili olan olayları daha kolay bir şekilde hatırlamamıza ve ödülle ilgili bilgileri belleğimizde saklamamıza yardımcı olur. Ayrıca sevdiğimiz bir aktivite ile ilgilendiğimiz zamanlarda prefrontal korteks tarafından salgılanır.
Bu durum bize keyif veren her aktiviteyi ya da bilgiyi hatırladığımızda beynimizden dopaminin salgılanmasını tetikler. Dopaminin hafıza ve öğrenme süreciyle ilişkisinden yararlanmak isteyen öğretmenlerin öğrenci motivasyonunu arttırıcı bir şekilde ders işlemeleri gerekir. Heyecanlı ve öğretici ders bilgi ve içerikleri, ödüllendirme yöntemi ile öğrencilerdeki dopaminin seviyelesi arttırılabilir.
Sonuç olarak öğrenciler, derste öğrendikleri bilgileri hafızalarına daha istekli bir şekilde kaydeder ve dersleri daha iyi öğrenebilirler.
Odaklanma ve dikkat üzerinde de belirleyici olan dopamin, kendinizi belli bir konu ya da nesneye odaklayabilmenizi sağlayan optik sinirlere yanıt vererek çalışır. Prefrontal korteksteki dopamin yetersizliği ve düşük dopamin konsantrasyonu, dikkat ve odaklanma güçlüğü çekmenize neden olabilir.
Algılama üzerinde de etkili olan dopamin, deneyimlerimizi ve yaşadığımız olayları nasıl algıladığımızı belirler. Keyifli olduğumuz anlarda serbest bırakılan dopamin, ilerleyen süreçte bu keyifli aktiviyeti tekrar yapmak istememize neden olur. Örneğin, sevdiğimiz yiyecekleri tekrar yemek istememizin, cinsel birlikteliklerden haz almamızın nedeni dopamindir. Kısacası dopamin de tıpkı serotonin hormonu gibi eylemlerimizden keyif ve haz almamıza olanak tanır.
Dopamin, bize heyecan veren ya da ani strese neden olan durum ve olaylarla karşılaştığımızda da yüksek miktarda salgılanır. Bu yüzden aşırı miktarda dopamin salgılanımı, kişide stres, anksiyete ve gerginliği beraberinde getirebilir.
Stres nedir? Stresle nasıl başa çıkılır? Neden olduğu hastalıklar…
Zevk ve keyif hislerini açığa çıkaran bir kimyasal olan dopamin, ruh halimiz üzerinde belirleyicidir. Bazı olaylardan neden keyif alırken bazılarından nefret ettiğimiz, dopamin ile açıklanabilir. Mutluluk molekülü olarak adlandırılan dopamin, serotonin ve norepinefrinle birlikte depresyonu tetikleyebilir.
Kokain ve amfetamin gibi ilaçlar, beyindeki dopamini salgılayan nörotransmitleri hedef alırlar. GABA isimli nörotransmitleri taklit ederek, nöronlar arasındaki iletişimi yavaşlatan alkol, kokain ve diğer uyuşturucular; aynı zamanda kişide bu maddeleri yeniden alma isteği yaratırlar.
Gündüzleri daha çok salgılanan dopamin, akşam geç saatlerde daha az miktarda salgılanır. Bu durum ise kişinin geceleri uyku gelmesine neden olur. Parkinson hastalarının her daim uykuya meyilli olmalarının nedeni beyinleri tarafından dopaminin yetersiz miktarda salgılanmasıdır. Dopaminin aşırı salgılandığı psikoz, nevroz ve şizofren hastalarında da uykuya eğilim görülür. Bunun nedeni ise yükselen dopamini düşürmek amacıyla kullandıkları antidepresan gibi ilaçlardır.
Dopamin beyin fonksiyonlarını olumlu etkiler
Ödül almak ve güzel şeyler elde edebilmek adına serbest kalan dopaminin yetersizliğinde kişide motivasyon kaybı görülür. Bu nedenle motivasyon ve kişisel başarı üstünde önemli etkileri vardır.
Yaratıcı insanlarda daha fazla miktarda salgılanan bu kimyasal, bu kişilerin farklı problemleri çözebilmelerini ve olaylar karşısında farklı bir bakış açısı geliştirebilmelerini sağlar.
Şizofreni nedir? Neden olur? Belirtileri ve tedavi yöntemleri
Psikoz nedir, neden olur? Türleri, belirtileri ve tedavisi
Dopaminin eksikliğinin birden çok nedeni olabilir. Genellikle zihinsel sağlık bozukluğu ile ilgilidir. Uyuşturucu kullanımı, sağlıksız bir diyet, şeker ve doymuş yağ oranı yüksek besin tüketimi de bu eksikliğe yol açabilir. Obez kişilerde dopamin eksikliği görülmesinin asıl nedeni de budur. Dopaminin eksikliğine bağlı olarak kişide pek çok sağlık sorunu gelişebilir.
Beynin belirli bölgelerindeki sinir hücrelerinin kaybına neden olabilen dopaminin eksikliği aynı zamanda Parkinson hastalığı gibi ciddi sorunlara neden olabilir. Genellikle 50 yaş üstü bireylerde görülen Parkinson hastalığı, el parmaklarında, elde titreme şeklinde ilk belirtilerini gösterir. Aşırı terleme, kilo kaybı, depresif ruh hali gibi semptomların da eşlik ettiği bu hastalığın asıl nedeni, beyinde dopamini üreten birtakım nöronların ölmesidir.
Parkinson hastalığı neden olur? Belirtileri, teşhisi ve evreleri
Dopamin eksikliğini gidermenin pek çok farklı yolu bulunur. Doktorunuz tarafından size bu teşhis konulduğunda aşağıdaki yöntemler sayesinde beyninizin dopamini daha fazla miktarda salgılaması sağlanabilir.
Tirozin isimli dopaminin seviyesini yükselten aminoasit açısından zengin olan protein kaynaklarından bol bol tüketerek, bu eksikliği giderebilirsiniz. Tirozin açısından zengin besinlere ise sığıreti, yumurta, süt, baklagiller ve soyayı örnek olarak gösterebiliriz.
Tereyağı, tam yağlı süt, Hindistan cevizi yağı gibi doymuş yağ içeren besinler, beyindeki dopaminin sinyallerini bozucu bir özelliğe sahiptir. Bu yüzden bu tarz besinleri mümkün olduğunca az tüketmeniz gerekir.
Bağırsaklarda yaşayan bazı bakteriler, dopaminin üretimine doğrudan katkıda bulunur. Bu üretimi destekleyen, aynı zamanda ruh sağlığına iyi gelen prebiyotik yoğurt gibi besinler tüketmeniz bu noktada size yardımcı olabilir.
Yoğurdun faydaları nelerdir? Yoğurt kürü ve mayası nasıl yapılır?
Özellikle aerobik gibi egzersizlerin Parkinson hastalığının tedavisinde etkili olduğu bilimsel çalışmalar doğrultusunda kanıtlanmıştır. Günde en az 30 dakikalık yürüyüşlere ve fitness gibi egzersizlere katılarak, dopaminin eksikliğinin yol açabileceği hastalıklara yakalanmaktan kurtulabilirsiniz.
Uyku eksikliği, dopaminin salgılanımının doğal dengesini bozan bir etmendir. Düzenli ve dengeli bir uyku sayesinde beyniniz tarafından salgılanan dopaminin dengede kalmasını sağlayabilirsiniz.
Sevdiğiniz şarkıları dinleyerek, beyninizin daha fazla miktarda dopamin salgılamasına yardımcı olabilirsiniz. Parkinson hastalarının motor kontrolü geliştirmelerinde müzik dinlemelerinin çok faydalı olduğu kanıtlanmıştır. Yaklaşık bir saatlik bir meditasyonun beyindeki dopaminin salgılanımı %64 oranında arttırdığı yapılan çalışmalar ile kanıtlanmıştır. Zihninizi temizlemek ve ruhsal dinginliğe ulaşmak adına meditasyon kurslarına yazılabilirsiniz.
Müzik dinlemek dopamin salınımını arttırır
Özellikle kış aylarında yeterli güneş ışığı almayan kişilerde duygudurum bozukluklarına rastlanabilir. Ancak, saat 10 ile öğle 2 saatleri arasında güneş ışınlarına maruz kalmaktan mutlaka kaçınmanız gerekir.
Magnezyum, demir, folat, B6 vitamin takviyeleri alarak, dopamin miktarını arttırabilirsiniz. Aynı zamanda günde 2 bardak yeşil çay tüketerek de dopamin eksikliğini giderebilirsiniz. Ancak vitamin takviyeleri kullanmaya başlamadan önce mutlaka kan testi yaptırmak ve bir doktora danışmalısınız.
Dopamin eksikliğinin yanı sıra dopaminin aşırı salgılanımı da ruhsal sorunları tetikleyebilir. Örneğin, şizofreni ve bipolar hastalarının beyinlerinde dopaminin aşırı salgılandığı bilinmektedir. Ayrıca kişide aşırı neşeli bir ruh hali, tansiyon yüksekliği, kalp atımlarının hızlanması da görülebilir. Hasta; hiperaktivite, paranoya, stres, huzursuzluk, uykusuzluk, gerginlik, endişe, dikkatsizlik gibi sonuçlar ile karşılaşabilir. Dopamin eksikliği ise depresyon ve sosyal fobi gibi ruhsal sorunları beraberinde getirebilir.
Testosteron nedir? Neye yarar? Erkek sağlığına etkileri nelerdir?
Kişinin beyin yapısı ve genetik faktörlerin yanı sıra hastanın nörobiyolojisi de dopaminin fazlalığına neden olabilir. Sinirler arasında nörotransmitler tarafından sinyal iletiminde yaşanabilecek sorunlar, dopaminin daha fazla salgılanmasına yol açabilir.
Pek çok mental sağlık sorununa yol açan bu sorun, anksiyeteye neden olabilir. Bu durumda dopaminin aşırı salgılanımı yavaşlatmak için doktorlar genelde anti-depresan içerikli ilaçlar reçete ederler. Ancak bu ilaçların da aşırı uykuya neden olma gibi birtakım yan etkilerinden bahsetmek mümkündür.
Dopaminin eksikliğinin ya da fazlalığının teşhisi amacıyla doktorunuz, sizi farklı testlere tabi tutabilir. Uyku EEG’si eksiklik tespitinde en çok başvurulan yöntemdir. Bu test ile beynin elektro yapısı gözlemlenebilir. MR, EMG, laboratuar ve kan testleri, eksikliğin ya da fazlalığın teşhisinde kullanılan yöntemler arasındadır.
Dopaminin eksikliğinin tedavisi, eksikliğin asıl nedeninin tespitine yöneliktir. Bu doğrultuda hastada depresyon, şizofreni vb. herhangi bir akıl sağlığı varsa genelde duygu durum düzenleyici ilaçlar reçete edilir. Bu ilaçlar, beyindeki dopamin miktarını azaltır. Dopamin eksikliğinin söz konusu olduğu Parkinson hastalığının tedavisinde Ropinirol, Pramipeksol, Levodopa gibi dopamin içeren ilaçlar reçete edilir.
Parkinson hastalığı başta olmak üzere, sosyal fobi, depresyon, psikoz, DHEB, Anhedonia gibi akıl sağlığına ilişkin çoğu hastalığın tedavisi amacıyla dopamin içeren ilaçlar reçete edilebilir.
Beyin tarafından salgılanan her iki kimyasal madde de kişinin ruh hali ve ruh sağlığı üzerinde belirleyicidir. Mutluluk hormonu olarak bilinen serotonin, tıpkı dopamin gibi kişinin ruh halini, uyku düzenini, adet döngüsünü, iştahını etkiler. Depresyon ve bazı duygu durum bozukluklarının ardında serotonin miktarının azlığı yer alıyor olabilir. Ancak hareket kontrol kaybında (Parkinson) serotonin herhangi bir rolü bulunmaz.
Bipolar bozukluk nedir? Neden olur? Belirtileri ve tedavisi
Dopamin, çoğu zaman tek başına bağımlılığa neden olmasa da dopaminin aşırı miktarda salgılanması bağımlılığa yol açabilir. Alkol ve uyuşturucu kullanımından alınan zevk, beyni tekrar uyuşturucu ve alkol kullanma doğrultusunda yönlendirir. Bu durum kişinin isteklerini ve dürtülerini kontrol edip edemeyeceğine göre de değişiklik gösterebilir. Özellikle dopaminin az salgılanması sonrasında kişide görülen mutsuzluk, yorgunluk, depresyon vb. ruhsal çöküntüler, kişiyi alkol, uyuşturucu, kumar, alışveriş gibi kendini mutlu hissetmesini sağlayan ve rahatlatan aktivitelere yönelmesine neden olabilir. Bknz:>>>
Dopamin, insan vücudunda doğal olarak bulunan bir kimyasal maddedir. Vücuttan, beyne sinyaller iletmektedir. Kişinin duygusal tepkilerinin ve eylemlerinin kontrolünde ise, önemli bir rol oynar. Kişinin zihinsel sağlığının iyi olmasında, oldukça önemli bir yeri vardır. Beyin reseptörlerinde görülen herhangi bir problem nedeniyle, dopamin miktarında düşüş olabilir. Düşüşler, depresyon ile Parkinson hastalığı başta olmak üzere; birçok mental rahatsızlığa yol açabilmektedir.
Dopamin eksikliğinin tedavisinde, genellikle dopamin içeren ilaçlar reçete edilir. Düzenli egzersizler ve bol protein tüketimi ile de, dopamin eksikliği tedavi edilebilir. Tıpkı eksikliği gibi, vücutta fazla dopamin salgılanması da zararlıdır. Dopamin baskılayıcı ilaçların düzenli kullanımı ile, dopamin seviyesini dengede tutmak mümkün olabilmektedir.
Dopamin Hormonunun Ruh Hâline Etkisi
Moraliniz bozuksa ya da devamlı çok üzgünseniz, vücudunuzun dopamine ihtiyacı vardır. Motivasyonunuz açısından, dopamin; olmazsa olmaz bir hormondur. Yapılan araştırmalar, dopaminin; mutlulukla kesin olarak bir ilgisi bulunduğunu göstermiştir. Zevk ve keyif hislerini açığa çıkaran dopamin, ruh halimiz üzerinde belirleyicidir. Kısacası; bazı olaylardan keyif alırken, bazılarından nefret etmemiz; dopamin ile açıklanabilir.
Dopaminin İşleyişi ve Vücuda Genel Etkileri
Dopaminin vücudumuzdaki işlevleri, saymakla bitmeyecek kadar fazladır. Dopamin hormonu ne işe yarar sorusunun cevabı olarak, özellikle beyin üzerinde etkilidir diyebiliriz. Dopamin hormonu hemen hemen beynin tüm çalışmalarında belirleyici ve merkezi bir güç kaynağıdır. Eylemlerimizin ve diğer insanlarla olan ilişkilerimizin ardında yatan asıl etmendir.
Dopaminin en temel işlevleri şunlardır:
- Dopamin, hareket kabiliyeti ile ilgilidir. Yeterli dopamin miktarının olmaması durumunda; hareket kabiliyetlerinde kısıtlanma, hareket koordinasyonunda bozukluk görülebilir.
- Dopaminin fazla miktarda salgılanması, vücudun gereksiz hareketler yapmasına neden olabilir. Halk arasında "tik" olarak bilinen, kontrol edilemeyen hareketlerin nedeni; dopaminin aşırı miktarda salgılanmasıdır.
- Dopamin miktarı, ruh hâli ve mutluluk ile orantılıdır.
- Dopaminin, hafızaya ve öğrenmeye etkisi bulunur. Düşünme ve de bellekle ilgili olan prefrontal korteks, dopamin ile ilişkilidir. Prefrontal kortekste, dopamin miktarındaki ufak iniş çıkışlar dahi; belleği önemli ölçüde etkiler. Öğrenme süreçlerinin yanında; bilgilerin nasıl, ne şekilde saklandığı üzerinde de; dopaminin etkisi vardır. Dopaminin hafıza ve öğrenmeye etkisi, çok büyüktür.
Dopamin Fazlalığı
Dopamin, vücut faaliyetleri için oldukça önem arz eden bir hormondur. Dopamin eksikliği ve fazlalığı gibi durumlar söz konusu olduğunda, çeşitli hastalıkların oluşması kaçınılmazdır.
Dopamin hormonu fazlalığında en sık görülen durum, bağımlılıktır. Uyuşturucu veya sigara kullanımı sonucu yoğun şekilde salgılanan dopamin, neticede bağımlılık yapar. Aşırı neşelilik, hareket ederken ortaya çıkan zorlanmalar, halüsinasyon görmek; dopamin fazlalığında ortaya çıkar.
Dopamin Eksikliği
Dopamin eksikliğinde en sık görülen hastalıklar, depresyon ve de Parkinson hastalığıdır. Parkinson hastalığının en büyük belirtisi, vücudun çeşitli bölgelerinde görülen titremeler ve hareketlerdeki tutukluklardır. Titremelerin yanında görülen bir diğer belirti de, dikkat eksiklikleri ile konsantrasyonda zorluktur. Parkinson hastalığı dışında, şizofreni hastalığı ile depresyon da; dopamin eksikliği durumunda ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla, vücuttaki dopamin eksikliğinin; sinir sistemine oldukça büyük ölçüde zararlar verdiği gözlemlenmiştir.
Dopamin Eksikliğini Giderme Yöntemleri
Vücudunuzdaki dopamin oranını, aşırıya kaçmadan ve doğal yöntemlerle arttırabilirsiniz. Araştırmalara göre, dopamin eksikliğini gidermek için egzersiz yapmak; bu yoldaki en büyük yardımcıdır.
Yararlarından sürekli bahsedilen egzersiz aktiviteleri, vücutta dopamin salgılanması konusunda da; önemli bir uyarıcıdır. Ayrıca; sağlıklı beslenmek, bol bol C vitamini almak ve de güneş ışığından yararlanmak gerekir. Tüm bu etkenler, vücudunuzdaki dopamin oranını arttırır. Dopamin miktarının artmasıyla da, kendinizi daha zinde ve çok daha mutlu hissedebilirsiniz.