Ülkemizin her bir bölgesi, benzersiz doğal güzellikleri ve gezilecek yerleri ile ön plana çıkıyor. Kızgın kumlardan serin sulara atlayabileceğiniz, turizm denince akla ilk gelen Ege ve Akdeniz Bölgeleri; yeşil ve mavinin muazzam uyumunu görebildiğiniz ve özgün kültürünü deneyimleyebildiğiniz Karadeniz Bölgesi, Istanbul ile yedi bölgeye bedel muazzam Marmara, kültür turizmi ile ön plana çıkan mistik Doğu Anadolu ve mutfağı ile bizleri büyüleyen Güney Doğu Anadolu…
Hepsini saydık mı? Galiba birini atladık! İç Anadolu Bölgesi, her ne kadar tatil için geleneksel rotalar arasında yer almasa da, oldukça çekici bir alternatif aslında. Kendinize yeni bir tatil rotası arıyor, daha önce gitmediğiniz bir yeri görmek istiyorsanız, İç Anadolu Bölgesi’ni tercih edebilirsiniz. Kim bilir belki de bu bölge sizi şaşırtır! Dünyayı keşfetmek güzel, ancak kendi vatan topraklarını tanımadıktan sonra en popüler turistik destinasyonlardan bir selfie paylaşmak neye yarar! Hadi gelin, beraber İç Anadolu’yla yeniden tanışalım.
İç Anadolu Bölgesi, ülkemizin deyim yerinde ise tam orta yerinde bulunmaktadır. Yüz ölçümü açısından Doğu Anadolu’dan sonraki en büyük bölgedir. İçerisinde 13 adet il bulunmaktadır. İç Anadolu denince herkesin aklına ilk gelen şehir, şüphesiz ki başkentimiz Ankara’dır. Sonrasında kültür mirası ile öne çıkan Konya, mutfağı ile isminden söz ettiren Kayseri, ve örnek şehircilik anlayışı ile gurur duyulan Eskişehir gelir. Bu illeri Sivas, Kırıkkale, Aksaray, Karaman, Kırşehir, Niğde, Nevşehir, Yozgat ve Çankırı takip eder. Her biri kendine has tarihi, mutfağı, kültürü ve folklorü ile ön plana çıkan bu güzel kentlerimiz keşfedilmeyi bekliyorlar!
İç Anadolu Bölgesi, karasal iklimin görüldüğü bir bölgedir. Peki, bu tam olarak ne anlama geliyor? Zamanda biraz geriye gidelim. İlkokul yıllarına dönelim ve Hayat Bilgisi dersini hatırlayalım. Ne diyorduk bu bölgenin iklimi ile ilgili? Yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve yağışlı! Kısacası İç Anadolu, dört mevsimin tüm özelliklerinin yaşandığı; kışın karı yazın güneşi ile tadını çıkarabileceğiniz bir bölgedir.
Ülkemizin tam olarak ortasında yer alması ile İç Anadolu, ulaşım kolaylıklar sağlar. Tatilin büyük bir kısmı pek çoğumuz için yollarda geçiyor. İç Anadolu Bölgesi size yoldan kazandırır. Çoğu zaman ülkenin bir ucundan ötekine giderken belki de fark etmeden zaten İç Anadolu’dan geçeriz. Bu anlamda seyahat için fazla yol yapmadan hedefine ulaşmak ve keyfine bakmak isteyenler için de İç Anadolu ideal bir seçenektir.
Bölgemizi yakından tanırken de söylemiştik. İç Anadolu, iklim özellikleri itibariyle hem yaz mevsiminin hem de kış mevsiminin tipik özelliklerinin yaşanabildiği yerler. İç Anadolu’daki tatil bölgeleri de size her mevsim farklı imkanlar sunuyor.
Kışları soğuk ve kar yağışlı geçen İç Anadolu, özellikle kış sporları ile uğraşanların bir numaralı tercihlerinden bir tanesi. Kar düştükten sonra koltuklarının altına malzemelerini alan kayakçılar, soluğu İç Anadolu’da alırlar. Erciyes, Kartalkaya, Ilgaz ve Elmadağ Kayak Merkezleri, İç Anadolu’da kış sporları için tercih edebileceğiniz yerler arasında yer alıyor. Bu kayak merkezlerinde hem kış sporlarını deneyebilir, hem de mevsim boyunca gerçekleşen farklı organizasyonlarla eğlenebilirsiniz. İç Anadolu’nun kayak merkezleri size harika bir tatil deneyimi yaşatacak!
İç Anadolu, hem ilkbahar hem de sonbahar aylarında cazip bir tatil merkezi olmaya devam ediyor. Kimi mevsimlerde popülerleşen öteki bölgelerin aksine, hayatın normal akışının her mevsim devam ettiği İç Anadolu Bölgesi’ni yılın farklı zamanlarında ziyaret edebilir ve güzelliklerini keşfedebilirsiniz. Bahar ayları için önerimiz milli parklardır. İlkbaharda yeşilin, sonbaharda turuncunun binlerce tonu ile karşılaşabileceğiniz bu milli parklarda kendinizi yeniden doğmuş gibi hissedeceksiniz. Aladağlar, Yozgat Çamlığı, ve Beyşehir Golü Milli Parkları doğal güzellikleri ile ön plana çıkar. Bunların yanısıra doğa kadar tarihin de keşfedilebileceği Alacahöyük ve Göreme Tarihi Milli Parkları ile hem dinlendirici hem de öğretici bir gezi yapabilirsiniz.
Eşsiz bir doğa ve eğlenceli sporlar… İç Anadolu ziyaretçilerine bundan çok daha fazlasını vadediyor! Kendini yenilemek, gençleşmek isteyenler için sağlık ve termal turizmi, hem gezip görmek hem de eğlenmek isteyenler için tarih ve kültür turizmi, lezzetli yemeklerin tadına varmak isteyenler için ise gurme turizmi İç Anadolu’nun sunduğu imkanlar arasında!
Son yıllarda ön plana çıkan tatil tarzlarından bir tanesi de termal tatiller. Özellikle kalabalık aileler, çocuklu çiftler, ve büyüklerini sevindirmek isteyenler bu tatil türünü tercih ediyor. Bütün ailenin aynı anda keyfini sürebileceği bir tatil noktası arayanlar için İç Anadolu termal oteller ideal! Konu termal otel olunca, İç Anadolu bölgesi özellikle ön plana çıkıyor.
Bölgenin şifalı suları, yüzyıllardır burada bir arada yaşayan halklara şifa dağıtıyor. Doğanın bu benzersiz mucizesi için İç Anadolu Bölgesi’ni tercih edebilirsiniz. Özellikle Ankara yakınlarındaki Kızılcahamam, Haymana, Ayaş ve Beypazarı bölgeleri derman otelleri ile ön plana çıkıyor. Doğal güzellikleri ile gidenlerin gönlünü fetheden Kızılcahamam Cam Otel termal turizm için ideal bir mekan.
İç Anadolu Bölgesi, tarih ve kültür turizmi ile de ön plana çıkan bölgelerden bir tanesi. Özellikle Başkent Ankara, tarih ve kültür turizmi için tercih edilebilecek en güzel adreslerden. Ankara’da geziler öncelikle Anıtkabir’den başlar. Daha sonra Ankara Kalesi’ne çıkılır, inişte Hamamonu’nunde soluklanılır.
Cumhuriyet tarihini temsil eden Eski Meclis, Ankara Palas Oteli, İsmet İnönü’nün Pembe Köşk’ü de yine kentteki gezilip görülecek yerlerden. Ankara’da ayrıca birbirinden farklı müzeler de yer alıyor. Anadolu Medeniyetleri, Tabiat Tarihi, Koç Müzesi, Satranç Müzesi ve PTT Müzesi bunlar arasında… Bunların yanısıra kentin sinema ve tiyatro festivalleri ile canlı sosyal hayatı da keşfedilmeyi bekliyor. Ankara’ya hızlı trenle bir sata uzaklıkta olan Eskişehir, İç Anadolu Bölgesi’nde yer alan en güzel kültür turizmi alanlarından bir tanesi.
Odunpazarı Evleri, Devrim Arabaları Müzesi, Balmumu Heykel Müzesi ve Sazova Parkı görülmesi gereken yerlerden. Bu kültür dolu gezinin ardından soluklanmak için Porsuk Çayı’nın kenarındaki Adalar’da çayınızı yudumlayabilirsiniz. Rotasını biraz daha mistik ve manevi bir yere çevirmek isteyenler için önerimiz Konya!
Mevlana Müzesi, Karatay Medresesi, ve Alaeddin Tepesi İç Anadolu Bölgesi’nin en büyük şehirlerinden Konya’da gezilip görülmesi gereken yerlerden. Eski uygarlıkların ayak izlerini takip etmek isteyenler için ise en ideal nokta Nevşehir… Ihlara Vadisi ve Kapadokya, Anadolu’da Orta Asya akınları öncesindeki uygarlıkların izlerini taşıyor ve gören herkesi hayrete düşürüyor. Buraya gelmişken balonla milli parkı gökyüzünden de seyredebilirsiniz.
Ic Anadolu, zengin mutfağı ile de ön plana çıkan bölgelerden bir tanesi… Burada her bir kentin kendine has meşhur bir yemeği var. Farklı lezzetler tadabileceğiniz İç Anadolu, sadece yemekleri icin bile ziyaret edilmesi gereken bir yer.
İç Anadolu’da zengin mutfağı ile ön plana çıkan şehirlerden bir tanesi Kayseri’dir. Hem en lezzetli hammaddelerin yetiştiği, hem de en ustaca hazırlanan yemeklerin sofrada onları tadacak kişiler ile buluştuğu Kayseri mutfağı, mutlaka denemeniz gereken bir mutfaktır. Yağ mantısı, yağlama, sucuklu köfte, kurşun asi, ayvalı tahinli yaprak sarması ve yoğurt tatlısı ön plana çıkan yemeklerindendir.
İç Anadolu Bölgesi’nde lezzetli yemek çeşitleri ile ön plana çıkan yerlerden bir tanesi de Konya. Konya’yı kültür turizmi için tercih etmişken, meşhur yemeklerini tatmamak olmaz! Ankara’dan hızlı trenle kolaylıkla gidilebilen Konya, size keşfedecek pek çok şey sunuyor. Etli ekmek, takdir kebabı, fırın kebabı gibi yemekler, et sevenleri memnun edecek. Saçarası, papara ve hoşmerim tatlıları ise yemek üzerine yüzleri güldürecek.
Eskişehir, İç Anadolu Bölgesi’nde üniversiteleri ile ön plana çıkan yerlerden biri. Eskişehir Anadolu ve Orhangazi Üniversiteleri’nin yanısıra bölgeden gençlerin okumaya gittiği pek çok başarılı lise de burada yer alıyor. Ancak annesinin yemeklerini özleyen gençler Eskişehir’de hoc de yabancılık çekmiyorlar. Balaban köfte, yufkalı buryan, cibörek, kıygasa, kavurma börek ve haşhaşlı gözleme tüm öğrencilerin favorisi!
İç Anadolu Bölgesi’nin en büyük kenti olan Ankara’da da keşfedilmeyi bekleyen pek çok farklı lezzet yer almakta. İster turistik ister bürokratik… Bir şekilde yolunuz Ankara’ya düşerse bu lezzetleri tatmadan kentten ayrılmayın. Ankara tava, kuru köfte, entekke böreği, tatmak tırıdı, sibit tatlısı, efelek sarması ve bazlama kebabı akla gelen ilk yemekler arasında.
Bunun yanısıra Ankara’da bir de sdece bir çeşit yemekle özetlenemeyen, günün her saatinde yiyebileceğiniz farklı yiyecekler yer alıyor. Ankara simidi, kahvaltıların vazgeçilmezidir. Uğruna festivaller yapılan Çubuk turşusu, yemeden geçmememeniz gereken bir lezzettir. Ayaş’ın enfes domatesi yaz ortasını şenlendirir. Beypazarı’nın müthiş maden suyu ise bunca yemeğin üzerine iyi gider!
İç Anadolu Bölgesi’ne gelmeyi düşünmeye başladınız belki de. Ancak yine de tatilde kendinizi bir su kenarına atmak istiyorsunuz. Merak etmeyin! Her ne kadar ülkenin orta yerinde de yer alsa, İç Anadolu Bölgesi oldukta zengin su kaynaklarına sahiptir. İlk olarak üzerinde yürüyebileceğiniz bir su kaynağı ile başlayalım: Tuz Gölü! Uçsuz bucaksız gibi görülen beyazlığın üzerinde dolaşırken kendinizi bir film setinde gibi hissedeceksiniz. Tuz Gölü haricinde İç Anadolu’da birbirinden güzel başka göller de bulunmaktadır. Mogan, Akşehir, Eymir ve Ilgın Gölleri: Sarıyar ve Gökçekaya Baraj Gölleri bunlar arasından güzel örneklerdir. Her biri sizi müthiş bir doğal güzellik ile karşılar! İç Anadolu’da birbirinden güzel akarsular yer almaktadır. Delice, Porsuk ve Ankara Çayları, Kızılırmak ve Sakarya Nehirleri ile Zamanti Irmağı bunlar arasındadır.
İç Anadolu Bölgesi’nin güzellikleri saymakla bitmez, ancak sizin için seçtiklerimiz bu şekildeydi. Bu güzel bölgeyi keşfetmek, size hem kendi tarihinizi hem de kendi ülkenizi daha yakından tanıma imanı verecektir. Bunun dışında kalabalıklardan uzakta sakin ve huzurlu bir tatil geçirmek isteyenler için de ideal bir rota olacaktır. Bu yıl, tatillerinizden bir tanesini bu güzel bölgede değerlendirmeyi düşünebilirsiniz. İster kış aylarında kayak turizmi, ister baharda doğal güzellileri, isterseniz de yılın herhangi bir zamanında termal turizmi için İç Anadolu Bölgesi’ni tercih edebilirsiniz. Kararınızdan memnun kalacağınıza eminiz!
İlk yerleşmeler ve kültür merkezleri; iklim şartlarının uygun olduğu, verimli toprakların bulunduğu su kaynaklarına yakın alanlarda kurulmuştur.
Orta kuşağın Ekvatora yakın kısmında yer alan ve bahsedilen özelliklere sahip olan Anadolu toprakları, çok eski yerleşim alanları ile ilk kurulan uygarlıklara ev sahipliği yapmıştır. Bu topraklarda kurulmuş olan çok sayıda kültür ve imparatorluk, Anadolu’da derin izler bırakarak Anadolu medeniyetinin ortaya çıkmasında etkili olmuştur.
Ayrıca Anadoluda kurulan birçok medeniyetin dünyaya yön veren bir etkiye sahip olduğunu söylemek mümkündür.
Paleolitik Çağda avcılık ve toplayıcılıkla yaşamını devam ettiren insanlar, hayvan ve bitki türleri bakımından zengin olan Anadolu’yu yurt edinmiştir. Bu dönemde mağara ve ağaç kovuklarında yaşayan insanlara ait izlere Anadolu’nun çeşitli yerlerinde rastlanmaktadır.
Yarımburgaz (İstanbul), Tekkeköy (Samsun), Karain, Beldibi ve Belbaşı (Antalya) mağaraları Anadolu topraklarında kullanılmış ilk yerleşme alanlarına örnek verilebilir. Neolitik Çağ’da ise Anadolu’nun sulak alanları ile verimli toprakları çevresinde yerleşmeler kurularak tarımsal üretime geçilmiştir.
Bu döneme ait Anadolu’da bilinen ilk yerleşme alanlarına da Çatalhöyük (Konya), Hacılar (Burdur), Çayönü (Diyarbakır) ve Göbeklitepe (Şanlıurfa) örnek verilebilir (Görsel ).
İlk çağlardan itibaren Anadolu’da Hititler, İyonlar, Urartular, Frigler, Lidyalılar gibi çok sayıda uygarlık kurulmuştur (Harita ). Ayrıca Mezopotamya medeniyetleri de zaman zaman Anadolu topraklarında hüküm sürmüştür.
Anadolu kültürü coğrafi konumundan dolayı Mezopotamya medeniyetlerinden etkilenmiştir. Örneğin Asurluların Kayseri yakınlarında kurmuş olduğu Kültepe ticaret kolonisi sayesinde Anadolu yazı ile tanışmıştır.
Anadolu’da kurulan ilk medeniyet olan Hititler; Kızılırmak Nehri çevresinde yaşamış, bölgenin coğrafi şartlarına bağlı olarak tarım, hayvancılık ve ticaretle uğraşmıştır. Bir başka Anadolu medeniyeti olan Frigler, Ankara yakınlarındaki Gordion’u başkent yaparak tarih sahnesine çıkmış, tarım ve hayvancılıkta ciddi gelişmeler kaydetmiştir (Görsel ).
Batı Anadoluda Büyük Menderes Nehri çevresinde kurulan İyonlar, verimli topraklar ve elverişli iklim şartları sayesinde döneminin en önemli uygarlığı hâline gelmiştir. İyonlar, sahip olduğu coğrafi konumun sunduğu avantajlarla Karadeniz ve Akdeniz kıyılarında koloniler kurarak deniz ticaretinde gelişmiştir.
Gediz ve Küçük Menderes nehirleri çevresinde kurulan Lidyalılar ise ticaretle uğraşmanın yanı sıra parayı bularak ticarette takas yöntemini kaldırmıştır. Doğu Anadoluda kurulan Urartular, bölgenin coğrafi şartlarına bağlı olarak hayvancılık ve madencilik ile yaşamlarını devam ettirmiştir.
Mevcut coğrafi konum ve sahip olunan zengin kaynaklar sayesinde Anadoluda güçlü imparatorluklar kurulmuştur. Anadolu uygarlığının gelişmesinde Büyük İskender’in yanı sıra Roma İmparatorluğu’nun da büyük katkısı olmuştur. Romalılar, Anadolu’nun birçok yerinde ticareti geliştirmek amacıyla yollar inşa etmiştir.
Ayrıca bu medeniyetten günümüze ulaşan hamam, tiyatro, saray, su kemerleri ve köprüler Romalıların mimaride nasıl bir gelişme gösterdiğinin de açık bir göstergesidir (Görsel ).
Anadolu, Romalılardan sonra Doğu Roma olarak bilinen Bizans İmparatorluğu’nun uzun süreli hâkimiyetine girmiştir. Bu imparatorluğun başkenti olan İstanbul, Karadeniz’i Akdeniz’e bağlayan su yolu olmasının yanı sıra Asya ile Avrupa arasında köprü vazifesi görmesi gibi coğrafi konum avantajlarıyla dönemin en önemli kültür ve sanat merkezi hâline gelmiştir.
Orta Asya’dan dünyanın farklı bölgelerine göç eden Türk boylarının Anadolu’yu yurt edinmelerinde Anadolu ile Orta Asya arasındaki benzerliğin de etkisi bulunmaktadır. Anadolu, Selçuklu Devleti ve Beylikler Döneminde yeni bir kültürle tanışmış ve bu kültürün etkisiyle Anadolu medeniyeti şekillenmeye devam etmiştir.
Zengin kaynaklara sahip olan Anadolu, Türklerin yaşadığı en önemli coğrafya hâline gelmiştir. Anadolu’nun coğrafi konumu ile sahip olduğu maddi ve manevi zenginlikleri çok iyi kullanan Osmanlı Devleti, bu topraklarda büyük bir medeniyet kurmuştur.
Bursa, Edirne, İstanbul gibi şehirler Osmanlıya başkentlik yapmıştır. İstanbul’un başkent olması, Osmanlı Devleti’nin üç kıtada hüküm sürmesini kolaylaştırarak dönemin en büyük imparatorluğu konumuna gelmesini sağlamıştır.
Anadolu kültürünün oluşması; Osmanlı Dönemine ait köprü, han, hamam, su kemeri, saray, köşk vb. mimari yapılar ile Orta Asya’dan Anadolu’ya getirilerek şekillenen gelenek, görenek gibi değerler sayesinde gerçekleşmiştir (Görsel ).
Anadolu’nun ilk çağlardan itibaren birçok uygarlığa ev sahipliği yapması ve her kurulan devletin Anadolu’da bıraktığı kültürel miras, Anadolu’nun medeniyetlerin beşiği olmasında etkili olmuştur.
Kültür odaklı yayınlarda, li yılların başından itibaren, Güneydoğu Anadolu’da özellikle Diyarbakır, Mardin ve Şanlıurfa’da bir artış gözlenmiştir. Bu şehirlerin tarihi ile ilgili hikâyeler, mevcut kültürel mirasın yeniden keşfi ve sınır tanımayan turizmi geliştirme politikalarının da etkisi ile yeniden şekillenmektedir. Turistlerin oluşturduğu yeni kitleleri olduğu kadar, aidiyet konusuna kayıtsız kalmayan sakinleri de hedefleyen yerel kimlikle ilgili yeni söylemler geliştirilmektedir.
Tarihle ve yerel kimlikle ilgili söylemin yazımı ve yayımı incelenirken, akademik çalışmaların, okul kitaplarının ve devletin resmi söyleminin ele alınmasıyla yetinilemez. Yerel kimliğin imalat ve dile getirilme yöntemleri, turistik ve bölgesel kalkınma alanlarında çeşitlilik göstermektedir. Turistik tanıtım kitapçıkları ve rehberler, kurumsal projelerin reklamları, kültür odaklı yayınlar, sanat ve fotoğrafçılık alanındaki çalışmalar da ilgilenilmesi gereken diğer unsurlardır. Şehir kütüphanelerinde olduğu kadar, idari kurumlar, turizm büroları ve turistik yerlerdeki kahvehanelerde rastlanan bu materyaller, tarihin ve kimliğin temsili konularında yeni bir görünürlük sunmaktadır.
Turizmin şehrin yeni temsillerini basitleştirip, tek tipleştirdiğini düşünürsek; yerel kimliklerin imalatı konulu incelemelerin kültür ve turizm alanındaki çalışmaları görmezden gelerek yapılamayacağı anlaşılmaktadır. Biz de burada incelememizi, Diyarbakır, Mardin ve Şanlıurfa şehirleri ile ilgili seçtiğimiz basılı yayınlardan yola çıkarak yapmaya çalışacağız.
Diyarbakır’ın kültür zenginliklerinin yılında UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’ne alınması, kültürel miras konusuna gerçek bir ilgi uyandırmıştır. Diyarbakır surlarının betimlemeleri, hiç olmadığı kadar şehrin kimliğiyle iç içe geçmiştir. Son on beş senedir, özellikle çeviriler ve IFEA’nın ilk müdürü arkeolog, Albert Gabriel’in çalışmaları sayesinde Diyarbakır’ın surları, birçok akademik ve kurumsal yayına konu olmuştur. Ayrıca şehrin vazgeçilmez bir güzellik ve kültür değeri olarak ifade edilen Hevsel Bahçeleri’nin “bin yıllık tarihi”, ancak yakın zaman önce yeniden keşfedilmiştir.
Bu açıdan, kimliğin ve kültürel mirasın inşasının birbiriyle örtüştüğünü sömonash.pw Kürtçe ismi Amed olan Diyarbakır’ın Türkiye Kürdistanı’nın başkenti veya Güneydoğu “Anadolu’nun kalbi” olarak temsil edilmesi konusunda Kürt partisinin seçildiği büyükşehir belediyesi ile valiliğin yayınları arasında derin farklılıklar bulunmaktadır. Devlet ve Kürt hareketi arasındaki çekişmeler, aynı zamanda bölgenin ve yerel kimliğin de temsili sorunudur.
Dini veya dini olmayan kurumların, özel veya kamu kuruluşlarının, artan kültürel ve akademik yayınları, giderek Mardin’i, Arap, Süryani, Türk ve Kürt halklarının yüzyıllardır barış içinde yaşadıkları bir kültür mozaiği olarak kabul görmesini sağlamıştır. Turistik amaçlı eserlerin kapaklarından artık herkesin tanıdığı, üzerinde minareyle aynı yükseklikteki kilise çanının bulunduğu fotoğraf, farklı inançların bir arada yaşamasına bir övgü gibidir. Oysa ziyaretçiler kadar burada yaşayanlar da buna inanmak isteseler de bunun denildiği kadar kolay olmadığı bilinmektedir.
Bu yerin, şehrin, buranın eski ve yeni sakinlerinin gerçek tarihi nedir? “Kültürel farklılıklar” söyleminden çok da uzağa düşmeyen, çeşitli yayınlar, şehrin Artuklu Türk mimarisine, somut veya somut olmayan ve Süryaniler ve Ermeniler gibi, Hristiyan azınlıklardan kalan mirasa dayanarak şehre türlü kimlikler vermeye çalışmaktadır.
Şehir sakinlerinin ’daki milli direnişte oynadığı rolden ötürü yılından beri “Şanlı”urfa olarak anılan şehrin isminin önüne, günümüzde “peygamberler şehri” tamlaması gelmektedir. Bu “kutsal şehri ziyaretin özendirilmesi, altyapının ve turistik yayınların gelişmesi, öncelikli olarak Hz. İbrahim’e ve Balıklıgöl’ün kutsal balıkları üzerinde durmaktadır. Urfa’nın sahip olduğu kültür, mimari ve inanç mirası, onu Mardin kadar “kültürel çeşitliliğe” sahip bir şehir yapabilecek seviyededir. Oysa ki Şurkav gibi iktidarla işbirliği içinde çalışan yerel vakıfların yayınlarında bambaşka bir tarihten söz edilmektedir.
Ayrıca şehir, li yıllardan itibaren geliştirme projesinin merkezine Urfa’yı hedef alan GAP’ın hayata geçirilmesi ile de desteklenen bir diğer kimlik daha sunmaktadır. O kadar ki “Suyun yeniden hayat verdiği şehir” isimli yayın, hidroelektrik santralini şehir için bir kültür ve kimlik projesiymiş gibi sunmaktadır. Buradaki tarih ve kültür konulu mevcut söylem, devletin ehlileştirici siyasetini meşrulaştırmasında bir araç olarak karşımıza çıkmaktadır.
Türkiye’nin yedi coğrafi bölgesinden biri olan Doğu Anadolu Bölgesi; doğuda Ağrı Dağı’ndan, batıda Uzun yayla’ya, kuzeyde Doğu Karadeniz Sıradağları’nın iç sınırlarından, güneyde Güneydoğu Torosları’na kadar uzanır. Bir üçgeni andıran bölge yaklaşık km2’lik yüzölçümüyle Türkiye’nin en büyük coğrafi bölgesidir. Bölge Türkiye topraklarının %21’ini kaplar.
Kış mevsimi uzun ve soğuktur. Sıcaklık °C'ye kadar düşer. Yaz mevsimi ise sıcak ve kısadır. Sıcaklık 20°C nin üzerine çıkar. Kış mevsiminde yağışlar genelde kar şeklindedir ve hiç erimeden uzun süre yerde kalır. Yıllık sıcaklık farkı 30°C den fazladır.
Bölgenin güneyine ve batısına doğru gidildikçe sıcaklık ortalamaları artar (enlem ve yükseltinin azalmasıdır). Karasallığın etkisiyle en fazla yağış yazın, en az yağış kışın düşer (Erzurum-Kars Bölümünde)Yıllık ortalama mm yağış alır. Buharlaşma az olduğu için bu yağış yeterli olur. Bölge, İç Anadolu'dan daha yüksekte olduğundan daha fazla yağış alır. Kışlar karasallığın etkisiyle daha sert geçer.
Doğal bitki örtüsü steptir. Ancak yaz yağışları sebebiyle çayır şeklindedir. Yağışın fazla olduğu dağlık bölgelerde ormanlar vardır. Türkiye orman varlığı bakımından 5. büyük bölgemizdir.
Iğdır Ovası, Doğu Anadolu Bölgesi'nin en az yağış alan yeridir. Buranın yıllık yağış, ortalaması mm'nin altındadır. Buna karşılık Iğdır Ovası, alçakta bulunmasından dolayı kış mevsimi daha ılık geçer.
İklimin bu durumu, tabii bitki örtüsünde ormanların neden az yer tuttuğunu (alçak yerlerde yazların kuru ve çok sıcak geçmesi, yüksek kesimlerde yazların kısa ve serin geçmesi) aydınlatır.
Bölgenin doğal bitki örtüsü bozkırdır. İlkbahar yağışlarıyla yeşeren bozkırlar yaz yağışlarıyla sararırlar. Yüksek kesimlerde (ErzurumKars yaylası) uzun boylu dağ çayırları görülür. Bölgede sarıçam ormanarıda bulunur. Yağışların fazla olduğu dağ eteklerinde meşe ormalarına rastlanır. Bölge Türkiye ormanlarının %11’ine sahip olup, orman alanları bakımında 5. sırada yer alır.
Nüfus ve yerleşme
Doğu Anadolu Bölgesi en az nüfuslu ikinci bölgemizdir. Yaklaşık 5 milyon nüfusu ile km2’ye 34 kişi düşer. Nüfus yoğunluğu en az olan bölgemizdir. Bunun nedeni; nüfus miktarının az, bölge yüzölçümünün fazla olmasıdır.
Sanayi kuruluşları yetersiz olan Doğu Anadolu Bölgesi halkı geçimini, başta hayvancılık olmak üzere tarımdan sağlar. Bölgenin hayvancılığa çok elverişli olan ErzurumKars Bölümü’nde yüksek nitelikli sığırlar yetiştirilir. Çok sayıda küçükbaş hayvan besleyen göçer aşiretler yazın sürülerini bölgenin öteki kesimlerindeki yüksek yaylalarda otlatır.
Bitkisel üretime elverişli alanlar, bölge yüzölçümünün ancak %10’unu kaplar. Bu alanın büyük bölümünde tahıl ekimi yapılır. Tahıldan başka baklagiller, şeker pancarı, meyve, sebze, pamuk ve az miktarda da tütün yetiştirilir. Pamuk yetiştirilen kuytu Iğdır, Malatya ve Elazığ ovalarını yanı sıra Erzincan Ovası ile Van Gölü çevresinde meyve bahçeleri çok yer tutar.
Yalnızca büyük kentler çevresinde kurulan sanayilerin başlıcaları pamuklu dokuma, iplik, şeker, süttozu, un, peynir, yem, sigara ve çimento fabrikaları ile et kombinalarıdır.
Yeraltı kaynakları bakımından oldukça zengin sayılan Doğu Anadolu Bölgesi’nde Afşin ve Elbistan’da linyit, Hekimhan ve Divriği yörelerinde bakır, Guleman yöresinde krom, Maden yöresinde bakır, Keban ve Baskil yöresinde de gümüşlü kurşun yatakları vardır. Keban ve Karakaya hidroelektrik, AfşinElbistan termik santralları bölgenin başlıca enerji üretim kuruluşlarıdır.
Tarımsal alanları kısıtlı, sanayi işyerleri yetersiz olan bölge halkının artan nüfusu içinde işsiz kalan kesimi, ülkenin ekonomikolanakları daha gelişmiş olan yörelerine göç etmek zorunda kalmaktadır.
Bu bölgenin yurt ekonomisine en büyük katkısı canlı hayvan ve hayvan ürünleri ihracatı alanındadır. Yurdumuzdaki küçükbaş hayvanların %21’si, sığırların %25’i bu bölgede yetiştirilir.
Toprak ürünleri bakımından yurt ekonomisine katkısı azdımonash.pwilik alanında yurt ekonomisine katkısı önemlidir: Tüm yurtta çıkarılan bakırın %50’si, kromun %70’i, demirin %75’i, mabünganezin %35’i, baritin %75’i, çinko ve kayatuzunun önemli bir kısmı bu bölgeden elde edilir. Bölgenin maden yatakları zengindir.
Bölgenin elektrik enerjisi üretimindeki payı büyüktür. Sadece Keban santrali tüm Türkiye üretiminin %25’ini gerçekleştirmektedir. Yapımı devam eden yeni hidroelektrik santralleri bittiğinde, bölge bu yönüyle çok daha büyük bir önem kazanacaktır. Türkiye’de hidroelektrik üretimine elverişli akarsu potansiyelinin üçte biri bu bölgede bulunmaktadır.
Ortalama yükseltisi yaklaşık m olan doğu Anadolu Bölgesi Türkiye'nin en yüksek bölgesidir. Bölgede dağlardan sonra en fazla yer kaplayan yeryüzü şekli platolardır. Bölgedeki en büyük plato Erzurum-Kars Platosudur. Türkiye'nin en büyük gölü olan Van Gölü ve en büyük dağı olan Ağrı Dağı bu bölgededir. Bölgedeki diğer büyük göller Hazar, Balık, Bulanık, Nasyonel Sosyalistk, Çıldır ve Erçek gölleridir.Bölgenin başlıca akarsuları Fırat, Dicle, Aras, Kura ve Zap akarsularıdır.
Bölgede yer alan dağ kuşakları arasındaki çöküntü oluklarında ovalar yer almaktadır.
Birinci çöküntü kuşağını; Ardahan, Göle ve Çıldır Gölü
İkinci çöküntü kuşağını; Erzurum, Erzincan, Pasinler, Horasan ve Iğdır Ovaları
Üçüncü çöküntü kuşağını ise; Malatya, Elazığ, Bingöl, Muş ve Van Gölü çanakları ve bunlar içerisinde yer alan ovalar oluşturur.
İç Anadolu Bölgesi’nda yer alan Aras ve Kura nehirleri sularını ülkemiz toprakları dışarısında Hazar Denizi’ne dökerler. Fırat, Dicle ve Zap nehirleri ise sularını yine ülkemiz dışarısında Basra Körfezi’ne dökerler.
Bölge akarsularının rejimi düzensizdir. Bunun nedeni; yağış rejiminin düzensizliği ve kış yağışlarının kar şeklinde düşmesidir. Kışın yağan karlar erimeden uzun süre yerde kaldığı için akarsuların debileri azalmaktadır. İlk bahar ve yaz aylarında eriyen karlar akarsuların debile rinin yükselmesine ve coşkun bir şekilde akmasına yol açar.
Bölge akarsularının hidroelektrik enerji potansiyeli yüksektir. Bunun nedeni; yükselti ve eğimlerinin fazla olmasıdır.
Bölgedeki fay hatları üzerinde göller oluşmuştur. Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü başta olmak üzere Çıldır, Nasyonel Sosyalistk, Erçek, Hazar, Balık ve Bulanık gölleri bölge sınırları içerisinde yer alır. Van Gölü Türkiye’ nin ikinci büyük kapalı havzasını oluşturur.
Bölgenin havzalarında ve ovalarında Bozkırlar yaygındır. Dağ çayırları, meşe ve sarıçam ormanları dağların genel bitki örtüsüdür. Türkiye ormanlarının %11'ine sahip olan bölge, orman alanları bakımından 5. sıradadımonash.pwıca doğu anadolu bölgesi çok dağlık bir alan olduğu için buralarda fazla ot yeşmonash.pw içinde fazla büyükbaş hayvancılığı yaygındır
Sanayi kuruluşları yetersiz olan Doğu Anadolu Bölgesi halkı geçimini, başta hayvancılık olmak üzere tarımdan sağlar. Bölgenin hayvancılığa çok elverişli olan ErzurumKars Bölümü’nde yüksek nitelikli sığırlar yetiştirilir. Çok sayıda küçükbaş hayvan besleyen göçer aşiretler yazın sürülerini bölgenin öteki kesimlerindeki yüksek yaylalarda otlatır.
Bitkisel üretime elverişli alanlar, bölge yüzölçümünün ancak %10’unu kaplar. Bu alanın büyük bölümünde tahıl ekimi yapılır. Tahıldan başka baklagiller, şeker pancarı, meyve, sebze, pamuk ve az miktarda da tütün yetiştirilir. Pamuk yetiştirilen kuytu Iğdır, Malatya ve Elazığ ovalarını yanı sıra Erzincan Ovası ile Van Gölü çevresinde meyve bahçeleri çok yer tutar.
Yalnızca büyük kentler çevresinde kurulan sanayilerin başlıcaları pamuklu dokuma, iplik, şeker, süttozu, un, peynir, yem, sigara ve çimento fabrikaları ile et kombinalarıdır.
Yeraltı kaynakları bakımından oldukça zengin sayılan Doğu Anadolu Bölgesi’nde Afşin ve Elbistan’da linyit, Hekimhan ve Divriği yörelerinde bakır, Guleman yöresinde krom, Maden yöresinde bakır,Malatya'da cıva, Keban ve Baskil yöresinde de gümüşlü kurşun yatakları vardır. Keban ve Karakaya hidroelektrik, AfşinElbistan termik santralları bölgenin başlıca enerji üretim kuruluşlarıdır.
Tarımsal alanları kısıtlı, sanayi işyerleri yetersiz olan bölge halkının artan nüfusu içinde işsiz kalan kesimi, ülkenin ekonomikolanakları daha gelişmiş olan yörelerine göç etmek zorunda kalmaktadır.
Bölgenin Türkiye Ekonomisindeki Yeri: Doğu Anadolu yurdun en geniş ama en tenha ve en geri kalmış bölgesidir. Bu bölgenin yurt ekonomisine en büyük katkısı canlı hayvan ve hayvan ürünleri ihracatı alanındadır. Yurdumuzdaki küçükbaş hayvanların %21’si, sığırların %25’i bu bölgede yetiştirilir.
Toprak ürünleri bakımından yurt ekonomisine katkısı azdır. Madencilik alanında yurt ekonomisine katkısı önemlidir: Tüm yurtta çıkarılan bakırın %50’si, kromun %70’i, demirin %75’i, mabünganezin %35’i, baritin %75’i, çinko ve kayatuzunun önemli bir kısmı bu bölgeden elde edilir. Bölgenin maden yatakları zengindir.
Bölgenin elektrik enerjisi üretimindeki payı büyüktür. Sadece Keban santrali tüm Türkiye üretiminin %25’ini gerçekleştirmektedir. Yapımı devam eden yeni hidroelektrik santralleri bittiğinde, bölge bu yönüyle çok daha büyük bir önem kazanacaktır. Türkiye’de hidroelektrik üretimine elverişli akarsu potansiyelinin üçte biri bu bölgede bulunmaktadır.
Türkiye’deki coğrafi bölgeler arasında nüfus miktarı ve yoğunluğu yönünden önemli farklar bulunmaktadır. Bu farkların oluşmasında fiziki faktörler (iklim özellikleri, yerşekilleri, toprak özellikleri) ve beşeri faktörler (sanayileşme, tarım, yeraltı kaynakları, turizm, ulaşım) önemli rol oynarlar.
Bölge yüzölçümünün %10'unda ancak tarım yapılabilir. Yer şekilleri ve iklimin olumsuz etkisinden dolayı tarımsal faaliyet gelişmemiştir. Bölgedeki tarım etkinlikleri en çok bölgenin güneyindeki çöküntü ovalarında (Elbistan, Malatya, Elazığ ve Muş ovaları) yoğunlaşır.
Doğu Anadolu Bölgesi, hayvancılıkta elverişli şartlara sahip olduğu gibi olumsuz şartlar da taşır. Çayır ve otlakların fazla yer kaplaması hayvancılığı teşvik edici, kışların uzun ve sert geçmesi ise sınırlayıcı bir özelliktir. Erzurum-Kars Bölümü'nde yaz yağışları ile oluşan çayırların geniş alan kaplaması büyükbaş hayvancılığın gelişmesini sağlamıştır.
Bölgenin güneyindeki ovalık alanlarda ise küçükbaş hayvanlardan koyun yetiştiriciliği önem kazanmıştır. Dağlık yörelerde ise kıl keçisi yetiştirilmektedir. Canlı hayvan, yapağı, tereyağı ve peynir halkın önemli geçim kaynaklarıdır. Hakkari, Kars ve Bitlis'te arıcılık gelişmiştir. Türkiye bal üretiminin %20'sini Doğu Anadolu Bölgesi verir.
Bölge yüzölçümünün %10'unda ancak tarım yapılabilir. Yerşekilleri ve iklimin olumsuz etkisinden dolayı tarımsal faaliyet gelişmemiştir. Bölgedeki tarım etkinlikleri en çok bölgenin güneyindeki çöküntü ovalarında (Elbistan, Malatya, Elazığ ve Muş ovaları) yoğunlaşır.
Arpa: En fazla tarımı yapılan üründümonash.pweri: Düşük sıcaklığa dayanıklı olması, kısa sürede hasat edilebilmesi, hayvan yemi olarak kullanılması ve buğdayın yetiştirilemediği yerlerde yetşebilmesidir.Buğday: Arpadan sonra en fazla tarımı yapılan ürün buğdaydır.Tütün: Bitlis, Malatya ve Elazığ çevresinde yetiştirilir.Pamuk: Iğdır ovasında pamuk yetiştirilir.Kayısı: Malatya, Türkiye ve Dünyada kayısı üretiminde ilk sırada yer alır.